Üniversitenin ilk yıllarında yatma bana pek makul gelmiyor. Ne demek yatmak. Onca sene emek verip, oraya gelebilmek için uğraşacaksın sonra tam amacına ulaşınca
"amaaan koy ver gitsin biraz yatayım" diyeceksin. Bu çok saçma bence.
Bir işe nasıl başlarsanız öyle gider. Üniversiteye; bir liseye, orta okula başladığınız mantıkla başlayamazsınız. Yani üniversiteden sonra geçeceğiniz bir üst okul daha yok. Tabi akademik kariyer düşünmüyorsanız. Üniversiteden sonra geçeceğiniz yer direk hayat ve buna göre hazırlık yapmanız lazım. Bu bilinçte olmanız lazım. He demiyorum ki inek gibi oturun akşamlara kadar çalışın ama her gün düzenli 1er 2şer saat çalışmak sizi gereksiz final ve vize kabuslarından korur, kalbe iyi gelir.
Ben Karadeniz Teknik- İşletme okuyordum fakat orada okuyarak pek bir şey elde edemeyeceğimi gördüm. Yani en fazla bir bankaya girerdim.
Fakat yanlış anlaşılmasın üniversitenin eğitiminin kalitesizliğinden değil, şehrin imkanlarının kısıtlı olmasından dolayı bunu söylüyorum. Sonra İstanbul'da bir üniversiteye geçmeye karar verdim. İstanbul Üniversitesi ve Fatih Üniversitesi'ne başvurdum. İstanbul Türkçe ekonomi, Fatih İngilizce İşletme arasında kaldım. İkisine de girmeye hak kazandım. Herkes İstanbul Üniversitesi'ni seçeceğimi sanıyordu. Ama Fatih'e gittim. İyi ki de böyle yapmışım. Burada o kadar geniş bir çevreye ulaştım ki; daha 4. seneme yeni geçeceğim ve şimdiden İMKB,Garanti Bankası, WÜRTH Türkiye gibi bir kaç tane daha büyük kurumda 8 farklı staj yaptım. Ve bunların 6'sında maaş aldım. Harika tecrübelerdi. İşte bu tecrübelerden sonra "keşke gurur meselesi yapıp, devlet üniversitesine, girdim demek için ve ben burada çok başarılı olacağım harika işler yapacağım diye kendimi gazlayıp 5 ayı boşa geçirmeseydim" diye bayağı bir kızdım kendime.
Sonuç olarak diyeceğim üniversite seçimini iyi yapmak ilk önemli adım. Sonra üniversiteyi hakkını vererek okumak en önemli süreç. Girebileceğiniz, size faydası olduğunu düşündüğünüz her kulübe girin, her faaliyete katılın. Ufkunuzu mümkün olduğunca açın.
Eğer üniversiteyi bir dinlenme yeri, ortam yapma yeri, karşı cinsle yakın ilişki kurma yeri olarak görürseniz, pazarlarda limon satan diplomalı işsizlerden olma ihtimaliniz çok yüksek. Şimdi bazı arkadaşlar diyecekler ki iş var da millet mi istemiyor. Millet keyiften mi işsiz kalıyor. Hayır ama iş kimsenin ayağına hazır gelmez. Akranlarınızın arasında bir fark yaratırsanız, tutup o işi koparıp alırsınız. Türkiye'de bu kadar milyon işsiz var diyenleri duyar gibi oluyorum. Dünya Türkiye'den ibaret değil.
ÜNİVERSİTEYİ KAZANAN TÜM KARDEŞLERİME ŞİMDİDEN BAŞARILAR DİLİYORUM.