Radyonun Gelişimi Nasıl Olmuştur

Sponsorlu Bağlantılar

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Haydar

Haydar

Emekli Yönetici
    Konu Sahibi
Radyonun Gelişimi Nasıl Olmuştur
Bir Alman fizikçi olan Heinrich Rudolf Hertz, 1888
yılında Maxwell’in elektromanyetik kuramıyla,
titreşen elektrik yükünün ortaya çıkardığı
radyasyon tezini birleştirir ve radyo dalgalarını
keşfeder. Hertz’in 36 yıllık kısa yaşamına
sığdırdığı buluşlar, lambalı radyoların ilk adımlarıdır. Hatta günümüzde radyo dalgalarının
ölçüm birimi olarak onun adı, yani Hertz birimi
kullanılmaktadır. Ardından David Hughes’un,
sesleri elektromanyetik akıma dönüştürmeye
yarayan mikrofonu bulması, radyo tarihinde önemli
rol oynamıştır. Radyonun ortaya çıkışında son noktayı koyan
kişi ise, bir İtalyan fizikçisi olan Guglielmo Marconi’dir. Marconi, kendinden önceki deneylerin belki de en önemli ve son adımını
gerçekleştiren, kontrollü olarak radyo sinyalini
göndermeyi başaran ilk bilim adamıdır. 1895
yılında, basit bir radyo vericisi ve alıcısıyla, çatı
katındaki odasından bir kilometre uzaklıktaki
tarlada bulunan erkek kardeşine bir sinyal yollamayı başarır. Radyo dalgalarının dünyanın
çevresinde dolaşabileceğine inanan Marconi, 1901
yılında Atlas Okyanusu üzerinden radyo sinyalleri
göndererek tüm dünyayı şaşırtır. İngiltere’den
yolladığı radyo sinyali, 3520 kilometre uzaktaki
Kanada’nın New Foundland bölgesinden alınır. Marconi’nin sistemini, kısa süre sonra, İtalyan ve
İngiliz donanmaları kullanmaya başlar. Bu
gelişmelerle Marconi, haberleşme sistemlerinin
dünya çapındaki üreticisi olur ve büyük bir ticari
başarı kazanır. 1937 yılında yaşama gözlerini
yumarken, kendi servetinden çok daha önemli bir mirası, yani radyoyu uygarlık tarihine bırakmıştır. Marconi, en büyük atılımını İngiliz Donanması ve
denizcilik sektörü ile yaptığı ticari anlaşmalarla
gerçekleştirir. O dönemin koşulları
düşünüldüğünde, denizcilik iletişim sistemleri
açısından radyo iyi bir çözüm olarak ortaya
çıkmıştır. Donanmaya ait gemilerin eşgüdümlü olarak manevra yapabilmeleri, anakaradan uzak
seferlerde hareket kabiliyetleri için radyo, dönemin
en avantajlı seçeneği olarak görülmüştür. Yine
aynı şekilde, ticari denizcilik işletmelerinin de
radyoya en az askeri gemiler kadar ihtiyacı vardır.
Ticari açıdan en uygun yol olarak görünen Kuzey AtlantikKte bulunan ve dönemin denizcilerinin
korkulu rüyası olan buzdağları, ayrıca sert hava
koşulları, kablosuz iletişime olan talebi arttırmıştır.
Bir anlamda, ulaşım teknolojisinin gelişmesi,
iletişim araçlarındaki ilerlemeyi zorunlu kılmıştır.
Tıpkı, demiryolu ağında gerçekleşen gelişmelere paralel olarak kablolu telgraf sistemine ihtiyaç
duyulması gibi, bu kez kablosuz bir iletişim
ortamı, yine farklı bir ulaşım aracıyla gelişme
imkanı bulmuştur. Önceleri telsiz olarak adlandırılan radyonun bir
kitle iletişim aracına dönüşmesi ise, halka radyo sinyalleri aracılığıyla iletiler gönderme
düşüncesiyle başlar. Radyo alıcılarının satılması
için radyo yayınlarının yapılması ve halkın ilgisini
çekecek programların üretilmesi gerekmektedir.
Bu noktada iki olgu öne çıkmaktadır. Bunlardan
ilki, bir kitle yaratabilecek kadar çok radyo alıcısı üretmek ve bu radyoları tüketicilerin alabilmelerini
sağlamaktır. İkincisi ise, radyo iletilerini düzenli ve
sürekli bir biçime sokarak, radyo yayınları haline
dönüştürebilmektir. Radyonun Tarihi ve Gelişim Amerika Birleşik Devletleri’nde daha çok ticari
radyoların gelişimi gözlenirken, bazı Avrupa ülkeleri ise radyonun ticari yapılanmasını
sınırlayacak yaptırımlar uygulamıştır. Örneğin
İngiltere’de BBC istasyonu, devlete bağlı bir özerk
bir yapılanmada yayın yapmasına rağmen,
demokrasiyi koruma ve kamu yararını gözetme
amacıyla tam bağımsızlığı hedef edinmiştir. Günümüzde bağımsız ve tarafsız yayıncılığın
örnek medya kuruluşu olarak BBC’nin
gösterilmesinin nedeni, aslında bu kanalın radyo
çağındaki genel tutumuna dayanır. Lüksemburg radyosu ise dönemin diğer radyolarına göre
faklı bir çizgi yakalamıştır. Radyo yayınlarını önce vergi yoluyla finanse eden bu ülke, daha
sonra reklama izin verildiğinde gizli reklamı
yasaklayarak, sadece ücretli ilanlara izin vermiştir. Fransa ve Belçika’da ise kamusal ve özel radyo
yayıncılığını bir araya getiren bir yasal
düzenleme gerçekleştirilmiştir. Ticari olarak en hızlı büyüyen radyo sektörü Amerika Birleşik
Devletlerinde gözlenmiştir. Bu ülkede, radyo
istasyonları sadece sayısal olarak artmakla
kalmamış, aynı zamanda radyo alıcılarının üretimi
ve pazarlanmasında da önemli gelişmeler
sergilenmiştir. Türkiye’de ise 90’lı yılların ortalarına kadar radyo ve televizyon yayını
yapma hakkı sadece devlet tekelindedir. Ancak 1994 yılında gerçekleştirilen düzenlemelerle özel
radyo ve televizyon yayıncılığı yasal bir konuma
oturmuştur.
 


DDorlion

DDorlion

Üye
etkileyici tesekkurler
 
  • Beğen
Tepkiler: Byhaydar
Haydar

Haydar

Emekli Yönetici
    Konu Sahibi
:rica:
 
Astrosman

Astrosman

Üye
Haydar'ım :tebessüm:
 
  • Beğen
Tepkiler: Byhaydar
Haydar

Haydar

Emekli Yönetici
    Konu Sahibi
kardeşim :tebessüm:
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Benzer Konular



Üst Alt