Nesne ilişkileri teorisi

Sponsorlu Bağlantılar

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
kum kзđiśi

kum kзđiśi

Üye
Nesne ilişkileri teorisi
Nesne ilişkileri teorisi
Karl Abraham’ın psikoseksüel gelişimi; oral, anal, oidipal (fallik) ve latans olarak dönemlere ayırması, psikanalizi Oedipus Kompleksi’nin tekelinden kurtarmış ve psikolojik gelişime bütüncül bir yaklaşımın ortaya çıkması açısından bir zemin sağlamıştır. Psikopatolojilerin etiolojileri açısından da kuramsal yaklaşımların genişletilmesi bir zorunluluk olarak belirmişti. Sigmund Freud’un oidipal dönemdeki örselenmelerin ürünü olan konversiyon histerisi ile ilgili incelemeleri son derece zengindi,ne var ki, paranoya üzerine yazdıkları ise o denli yoksuldu. Freud’un psikanalizi, Heinz Kohut’un sonradan belirteceği gibi, kendilik yapıları görece iyi durumda olan vakaları ele aldığı için, psikozlar söz konusu olduğunda bocalıyordu. İşte bu noktada, Melanie Klein’ın oral dönemi – ya da “paranoid konum”u – temel alan kuramı, psikozların ve buna ek olarak çağımızın psikopatolojileri olan kişilik bozukluklarının açıklanmasını kolaylaştırdı.????: ????:







Psikotikler niçin tüm dünyayı karşılarına alıyor ya da niçin büyüklük sanrılarına kapılıp kendilerini tümgüçlü figürler olarak algılıyor ya da vice versa tümgüçlü figürlerce zulme uğradıklarına inanıyorlardı? Nesne ilişkileri kuramı, bunu oral dönemdeki “çocuksu bağımlılık”la açıkladı. Buna göre, bebek doğduktan sonra da annesine olan bağımlılığını sürdürür. Bebeğin anneye olan mutlak bağımlılığı – ki Margaret Mahler bunun altını özellikle çiziyor – annenin en ufak ihmalinin bebeğe fiziksel ve ruhsal olarak büyük zararlar vermesine yol açar. Bu mutlak bağımlılık nedeniyle, bebeğin biricik nesnesi olan anne onun için tümgüçlü figürdür ve belirli nedenlerle bu nesneyle olan ilişki aksarsa, bebek bu aksaklıkları tümgüçlü nesnesi tarafından zulmedilme olarak algılayacaktır. Anne bakımının önemi, böylece kuramsal olarak da temellendirilmiştir. Donald W. Winnicott, bu evreye ilişkin ayrıntılı betimlemelere girişerek nesne ilişkileri kuramını pediatriye uyarlamıştır.

Freud’dan sonra Anna Freud ve Melanie Klein, farklı biçimlerde de olsa, Alfred Adler’i izleyerek çocuk psikolojisi ve buna bağlı olarak ego psikolojisine yöneldiler. Ama Anna Freud’la çatışan Klein; Heinz Hartmann, Erik Erikson gibi ego psikologlarından da farklı bir yol izliyordu. Ne var ki, Klein’ın yaklaşımı da henüz psikolojinin sosyal boyutunu ortaya çıkarmaya aday olan nesne ilişkileri kuramına hak ettiğini verebilmiş değildi. Klein, Freud’un ortaya koyduğu ego-id diyalektiğinin etkisinden kurtulamadığı için kuramındaki potansiyelleri harekete geçirememişti. Harry Guntrip’in belirttiği gibi bunun gerçekleşmesi W.Ronald D.Fairbairn’in revizyonu ile olmuştur.

Nesne ilişkileri kuramı, dinamik bir analize dayanır. Diğer ego psikologlarının yaklaşımları ise statiktir; ego’nun nasıl biçimlendiğinden çok psikoseksüel gelişme şemasının oral, anal, fallik, latans vs. aşamalarında ego ile idin ilişkilerini inceler. Belki Fairbairn’in dinamik bir analizi ortaya koyabilmesi Freud’un id-ego-süperego şeklindeki metapsikolojik sınıflandırmasına sadık kalmamasından ileri gelmektedir.

Klein-sonrası nesne ilişkileri kuramı, gerçekleştirdiği büyük evrime karşın “dürtü”leri ve onların merkezi olan “içgüdüleri” analizden çıkararak büyük bir boşluğa neden olmuştur. Buna karşın çıkan Otto Kernberg, Kleincı ve Freudcu yaklaşımların kuramsal sentezine gider. Böylece ne dürtüler, ne de bireyin ruhsal aygıtlarını kuran nesne ilişkileri analizden dışlanmış olur.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Benzer Konular

kum kзđiśi
Cevap
0
Görüntüleme
1K
kum kзđiśi
Cevap
0
Görüntüleme
583
Doğuş Pertez
Cevap
0
Görüntüleme
3K
Doğuş Pertez
Bluetoooth
Cevap
6
Görüntüleme
1K
Reexecution


Üst Alt