Cumhuriyet Dönemi Sanatçıları Kimlerdir?

Sponsorlu Bağlantılar

Doğuş Pertez

Doğuş Pertez

Admin
    Konu Sahibi
Cumhuriyet Dönemi Sanatçıları Kimlerdir?
Cumhuriyet Dönemi Sanatçıları Kimlerdir?

YAHYA KEMAL BEYATLI
AHMET HAMDİ TANPINAR
HUZUR
MEMDUH ŞEVKET ESENDAL
AYAŞLI VE KİRACILARI
SAİT FAİK ABASIYANIK
PEYAMİ SAFA
DOKUZUNCU HARİCİYE KOĞUŞU
FALİH RIFKI ATAY
NURULLAH ATAÇ
GÜNLERİN GETİRDİĞİ/SÖZDEN SÖZE
SUUT KEMAL YETKİN
ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR
FAHİM BEY VE BİZ
AHMET KUTSİ TECER
AHMET MUHİP DIRANAS
CAHİT SITKI TARANCI
FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
HALİKARNAS BALIKÇISI (CEVAT ŞAKİR KABAAĞAÇLI)
KEMALETTİN KAMU
CAHİT KÜLEBİ
HALDUN TANER
BEHÇET NECATİGİL
SABAHATTİN EYÜBOĞLU
NECİP FAZIL KISAKÜREK
ORHAN KEMAL
KEMAL TAHİR
YAŞAR KEMAL
CUMHURİYET DÖNEMİ SANATÇILARI

YAHYA KEMAL BEYATLI (1884-1958)
Yahyâ Kemal kendi dönemindeki akımlardan farklı bir yol bularak, Türk tarihinin, Türk sanatının başarılı geçmişini, sanatsal güzelliklerini ve bunlar karşısındaki kişisel duygularını dile getirmiştir.
Aruz vezniyle, eski nazım biçimleri ile yeni konuları başarıyla işlemiştir. Şiirleri ve düzyazı türünde eserleri vardır.
Parnasizmin edebiyatımızda en önemli temsilcisidir. Şiirde, dile, sözcüklerin özenle seçilerek yerli yerinde kullanılmasına, biçim mükemmelliğine, ahenk ve kafiyeye önem vermiştir.
Yahya Kemal, aruzu “Türk aruzu” haline getiren sanatçılarımızdandır. Aruz veznini Türkçe’ye başarıyla uygulamıştır. “Ok” şiiri hariç bütün şiirlerinde aruz veznini kullanmıştır. Dili başarıyla kullanmıştır.
Şiirde işlediği başlıca temalar, aşk, tabiat, ölüm ve sonsuzluktur. Osmanlı’ya hayrandır ve bunu şiirlerinde açıkça görmek mümkündür. Türk tarihine özlem duyar. İstanbul’u şiirlerinde en çok işleyen şairlerimizden biridir. Osmanlı medeniyetinin en güzel eserlerini barındıran İstanbul’a hayrandır.
Şiir kitapları: Kendi Gök Kubbemiz, Rübailer, Eski Şiirin Rüzgârıyla.
Nesir türündeki eserleri: Edebiyata Dair, Aziz İstanbul, Eğil Dağlar, Siyasi ve Edebi Portreler, Siyasi Hikayeler.

AHMET HAMDİ TANPINAR (1901-1962)
Hikaye, roman, deneme, makale, edebiyat tarihi ve şiir türünde eserleri vardır. Tanpınar’ın en önemli yönü şairliğidir. Şiirlerinde temel unsur musiki, his ve hayâldir. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın şiirlerinde dış öğe olarak “ahenk”, iç öğe olarak “zaman” kavramıyla “bilinçaltı” ağır basar.
A.Hamdi Tanpınar, renkli ve pürüzsüz görüntüleriyle, insanı içten kavrayan bir şairdir. Şiirlerini sade bir dille ve hece vezniyle yazmıştır. Şiirleriyle olduğu kadar, psikolojik hikâye, roman ve edebi incelemeleriyle de tanınır. Hikâye ve romanlarında kendi dönemindeki toplum hayatını, bu hayatın çelişkilerini ortaya koymuştur. Tanpınar’ın roman ve hikayelerinde psikolojik yön önemli bir yer tutar. Sanatçı, dili başarıyla kullanmıştır. “Huzur” romanı edebiyatımızın en mükemmel romanlarındandır.
Tanpınar’ın başlıca eserleri şunlardır:
Şiirler, Huzur, Beş Şehir, XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi, Mahur Beste, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Sahnenin Dışındakiler, Yaz Yağmuru ve Abdullah Efendi’nin Rüyaları.
HUZUR
Tanpınar, kültürümüzü bir iç alem medeniyeti’nin tezahürü olarak görür. Bu medeniyeti, belirli, bir ahlakı taşıyan ‘manevi vazifelerine inanmış, muayyen bir ruh nizamından geçmiş, nefislerini terbiye etmiş’insanlar meydana getirmiştir.
Huzur’un kahramanlarından Mümtaz, roman boyunca kendisini ‘huzur’a kavuşturacak bir ‘iç nizam’ı aramaktadır. Eserde hastalık, ölüm, tabiat, kozmik unsurlar, medeniyet, sosyal meseleler, çeşitli ruh halleri ve estetik fikirleri iç içe verilir. Ancak bütün bunların üzerinde romana hakim olan Mümtaz’la Nuran’ın aşklaradır. İstanbul, bu aşkın yaşandığı çevre olmaktan çıkarak, adeta bir roman kahramanı gibi ele alınır.
Huzur için, belli bir dünya görüşüne, bir hayat nizamına kavuşamamış Cumhuriyet aydınlarının ‘huzursuzlukları’nı dile getiriyor denebilir.
MEMDUH ŞEVKET ESENDAL (1883 –1952)
Memduh Şevket Esendal, halkın içinden, ilgi çekmeyen kişileri ve onların önemsiz görünen davranışlarını konu olarak alır. Onların yaşayışlarının gülünç, iyi ve kötü yönlerini okuyucuya sevdirerek tanıtır. Bütün kişileri sevimlidir, onların düzensizliklerini bile her zaman çevremizde görüyor, tanıyor gibi oluruz.
M.Ş. Esendal hikaye türüne yalınlık (sadelik) getirmiş, onu gereksiz süslemelerden kurtararak halktan kişilere ve basit görünüşlü gerçek olaylara yöneltmiştir. “Marifet”i hayata uymayan bir şey olarak kabul eden M. Şevket, hikayelerinde kişileri ve onları ilgilendiren bazı sorunları ve ruhsal durumları basitçe anlatmasını bilmiştir. Eserlerinde konuşma dilini kullanır. Hikâyelerinde gözlem gücü son derece kuvvetlidir. Hikâyeciliğimizde Çehov tarzının temsilcisidir.
Romanları: Ayaşlı ve Kiracıları, Miras, Vassaf Bey.
Hikaye kitaplarının başlıcaları da şunlardır: Otlakçı, Hikâyeler, Mendil Altında, Hava Parası, Temiz Sevgiler’dir.
AYAŞLI VE KİRACILARI/ Memduh Şevket Esendal
“Ayaşlı ile Kiracıları”, yazarın en önemli yapıtlarından biridir. 1946′da CHP Roman Ödülü’nü de alan yapıtta, Memduh Şevket Esendal cumhuriyetin ilk yıllarındaki Ankara’dan bir kesit sunar.
Cumhuriyetin ilk yıllarında, Ankara’da, Ayaşlı İbrahim Efendi adında biri, dokuz odalı bir apartman dairesini oda oda kiraya vermektedir. Bir köy ağasının oğlu olan Ayaşlı İbrahim, eşkıyalık, zaptiye çavuşluğu, arzuhalcilik, otelcilik, vb. gibi türlü boyalara boyanmış bir adamdır. Odalarda, kadın, erkek, genç, ihtiyar, evli, bekâr, çeşitli insanlar oturmaktadır. (Ayaşlı’nın apartman katında geçen hayatını anı biçiminde yazan bekâr bir banka memuru; eski bir çiftlik sahibi olan yaşlı Hasan Bey; eski konsoloslardan ihtiyar Şefik Bey; odun ve kömür satıcısı Buharalı Abdülkerim ile karısı İffet Hanım; eski bar kızlarından Faika ile kocası şöför Fuat; geceleri odasında kumar oynatan Turan Hanım’la kocası Hâki Bey, bunlardan başka ikide bir değişen hizmetçiler; dışardan gelip giden misafirler.) Romanda, Türkiye’nin çeşitli kademelerinden gelen bu insanların ayrı ayrı maceraları ve birbirleriyle olan ilişkileri anlatılmaktadı

SAİT FAİK ABASIYANIK (1906-1954)
Türk edebiyatında, her şeyden önce hikâyeliğimizde, yeni bir dönemin, izleri hâlâ görülmekte olan başlatıcısıdır.
Sait Faik’e kadar işitilmemiş, okunmamış sözler, hatta kelimeler, yadırganan bir üslup, konu sayılamayacak kadar aykırı karşılanan konular… Bütün bunlar edebiyatımız için, hepsi de ilk olan dikkatlerin, ilgilenişlerin, duygulanma tarzlarının ve mühimseyişlerin ortaya çıkardığı bir kişiliktir.
Yazmanın kendisi için bir ihtiyaç olduğuna inanmıştır. Gözlemci ve gerçekçi bir yazardır. Toplumu konu alan hikayelerinde toplumdaki bazı problemleri işler.
Düşüncelerini ve hayallerini içtenlikle anlatır. Hikayelerinde yakından tanıdığı, gözlemlediği kişileri okuyucularına tanıtır. Kişileri, yaşadıkları çevreye ve karakterlerine uygun olarak ele alır ve anlatır. Deniz, tabiat, yaşlı bir adam, bir boyacı çocuk, balıkçı kahvesi vs. onun hikayelerinde sık sık rastlanan unsurlardır. Hikayelerinde yapmacılıktan ve sanat kaygısından uzak bir dille yazmıştır. Edebiyatımızda Çehov tarzı hikayenin temsilcilerindendir.
Hikayelerinden bazıları şunlardır:
Semaver, Şahmerdan, Sarnıç, Havada Bulut, Son Kuşlar, Alemdağ’da Var Bir Yılan, Lûzumsuz Adam, Mahalle Kahvesi, Tüneldeki Çocuk, Kumpanya vb.
Medar-ı Maişet Motoru, Kayıp Aranıyor adlı romanları da vardır.

PEYAMİ SAFA (1889-1961)
Roman, hikaye ve makale türünde eserler yazmıştır. Peyami Safa konuya hakim, kuvvetli üslubu ve eserlerini ören zengin fikir unsurları ile edebiyatımızda ateşli ve enerjik sanat hamleleri göstermiş kudretli bir yazardır.
Edebi hayatı I. Dünya Savaşı yıllarında başlamış olan bu sanatçı daha çok şahsi gayretleri ile bilhassa Batının fikir hareketlerini yakından takip ederek, felsefe ve psikoloji alanlarında geniş bilgiler edinmiştir. Romanlarında psikolojik tahlillere önem vermiş ve bunda da başarılı olmuştur. Dokuzuncu Hariciye Koğuşu adlı romanında kendi hayatın bir bölümünü anlatmıştır.
Peyami Safa’nın “Gün Doğuyor” isimli bir tiyatro denemesi de vardır. Kurtuluş Savaşı büyüklerinin hayatlarını anlatan biyografik eserleri, Tasvir yayınları arasında yayınlanan “Kimdir? Nedir?” isimli sekiz kitap tutarındaki yazıları, onun fikri hayatını tanıtan araştırıcı yazılarıdır.
Başlıca Eserleri: Sözde Kızlar, Canan, Mahşer, Fatih-i Harbiye, Matmazel Noralya’nın Koltuğu Yalnızız, Şimşek…

DOKUZUNCU HARİCİYE KOĞUŞU/ Peyami Safa
On beş yaşında bir çocuk, yedi yıldan beri bacağındaki kemik hastalığı yüzünden hastahane hastahane dolaşmaktadır. İyileşmesi için, heyecansız, durgun bir hayat sürmesi salık verilir, aksi halde ameliyat olması gerekecektir. Çocuk, sık sık gidip geldiği Erenköy’deki akrabası Paşa’nın kızı Nüzhet’i sevmeğe başlar. Nüzhet’i, Ragıp Bey adında bir doktor ister. Çocuk kıskanır., acılı, heyecanlı, bunalımlı günler yaşar; bu yüzden hastalığı azar, sonunda hastahaneye yatar, ameliyat olur.

FALİH RIFKI ATAY (1894-1971)
Türkçe’yi en yalın ve en duru bir anlatıma ulaştıran yazarlarımızdan biri de Falih Rıfkı Atay’dır.
Falih Rıfkı Atay’ın nesir dilimizin gelişmesinde ve özellikle Cumhuriyetten sonraki Türk seyahat edebiyatının oluşumunda inkar edilemez bir yeri vardır.
Denizaşırı, Yeni Rusya, bizim Akdeniz, Tuna Kıyıları, Yolcu Defteri adlı eserlerinde dış ülkelerde gördüklerini anlatırken sırası geldikçe Türkiye ile gezdiği yerler arasında karşılaştırmalar yaparak önemli noktalara parmak basar.
Ateş ve Güneş, Zeytindağı ve Çankaya’da Birinci Dünya Savaşı yıllarından başlayarak günümüze kadar geçen olayları ve inkılapları anlatır.
Eski Saat ve Akşam adlı eserlerinde, yazdığı fıkralarını toplamıştır.
Politikayla ilgili makale, fıkra ve hatıralarını topladığı Niçin Kurtulmak, Batış Yılları, Çile gibi eserleriyle, Roman adlı bir denemesi vardır.

NURULLAH ATAÇ (1898-1957)
Nurullah Ataç, Cumhuriyet sonrası edebiyatımızda bir yol gösterici görevi yapmış sayılır. Onun dil, sanat, edebiyat ve bazı kişisel davranışlar üzerindeki bu uyarıcı yazıları yanında ikinci önemli yönü Türkçeyi özleştirmedeki yılmayan çabasıyla, nesir anlatımında devrik cümlenin, konuşma dilinin gerekliliğinin savunması ve uygulamasıdır.
Deneme, söyleşi ve eleştiri türlerindeki yazılarını içeren kitaplar şunlardır:
Karalama Defteri, Günlerin Getirdiği, Sözden Söze, Ararken, Diyelim, Söz Arasında.
Günlerin Getirdiği ve Sözden Söze
Nurullah Ataç’ın bu denemeleri kırk yılı aşkın bir süre önce yazılmış, ama yine de tazeliklerini, diriliklerini yitirmemişler. Ataç’ın coşkuyla ve inançla kaleme aldığı, sorgulamayı hiç bırakmadığı konular, eleştiri oklarını sakınmadan yönelttiği edebiyatçılar var “Günlerin Getirdiği” ile “Sözden Söze”de.
“Hani aile içinde, yaşlı bekar amcalar vardır. Bir günleri bir günlerine pek uymaz. Neden hoşlanır, kimi sevmezler, kimi sever, neden hoşlanmazlar, belli olmaz. Ama yine de patavatsızlıklarına rağmen dürüsttürler, hırçınlıklarına rağmen candan. Hatta yolları beklenir. Yine çıkagelse de didişse, kavga etse, veriştirse diye varlıkları aranır. İşte Ataç usta da edebiyatımızın böyle eserekli bir amcası idi.”
SUUT KEMAL YETKİN (1903-1980)
Sanat, estetik, resim, felsefe konularında eserler veren, birçok dergilerde yine bu konularda yazılar yazan Ord. Prof. Suut Kemal Yetkin, edebiyatımızda özellikle deneme ve eleştirmeleriyle tanınmıştır.
Sanat, edebiyat konuları üzerindeki özel görüşleriyle düşüncelerini, kesin yargılarla kurallara bağlanmaksızın duygulu bir biçimde eleştirir.
Açık ve özlü bir anlatımı vardır.
Denemeleri: Düş’ün Payı, Yokuşa Doğru, Denemeler, Edebiyat Konuşmaları, Edebiyat Üzerine.
Bunlardan başka Andre Gide’den çevirdiği “Seçme Yazılar”, Calvet’ten çevirdiği “Dünya Edebiyatı’nın Ölmeyen Üç Tipi: Hamlet – Don Kişot- Faust”

ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR (1888-1963)
Tenkit yazıları ve romanlarıyla tanınır. Nesirlerinde görgü, hatıra, tasvir ve kültür unsurları ağır basar. Sanatlı uzun cümleleri vardır.
Önemli romanları: Fahim Bey ve Biz, Çamlıcaa’daki Eniştemiz’dir.
Nesirleri: Boğaziçi Mehtapları, Geçmiş Zaman Köşkleri, Boğaziçi Yalıları diğer bazı eserleridir.
FAHİM BEY ve BİZ / Abdülhak Şinasi Hisar
Fahim Bey, Bursa eşrafından birinin oğludur. Galatasaray’da okumuş, bir süre Bâbıâli’de aylıksız olarak çalışmış; babası İstanbul’a gelirse durumunu anlamasın diye büyük bir konak tutmuş, döşeyemediği bu konağın boş odalarında sabahları keman çalmış; günün birinde Londra elçiliği üçüncü katibi olmuştur. Bu iş kendisine o kadar önemli görünmüş olacak ki, Londra’nın en büyük terzisine gidip, bir sefaret katibine iyi giyimli olmak için ne lazımsa yapmasını söylemiş; bir süre sonra elçiliğe, kapılardan sığmayan bir ambar getirmişler. Fahim Bey, bu bir ambar dolusu elbiseyi bütün ömrü boyunca giymek zorunda kalmış. Gençliğinde kendisini damat alabilecek birçok paşa ve beylerden birinin kızıyla evlenip zengin bir eve iç güveysi girmektense, orta-halli bir ailenin kızı Saffet Hanım’la evlenmeyi yeğlemiştir. 1908 Meşrutiyeti’nden sonra memlekette bir “özel teşebbüs” modası başlayınca, Fahim Bey de Dışişlerindeki görevinden ayrılarak Bursa Ovası’nda pamuk yetiştirmeyi düşünmüş, planlar kurmuş, işi gerçekleştirmek için bir sermaye sahibi aramaya koyulmuştur. Fakat elinde bir imtiyazı yoktur, toprakların sahipleri başka başka kimselerdir, bütün bu kimseler onu kendilerine vekil yapmış değildirler; bu adamlara Fahim Bey’in planlarını nasıl kabul ettireceği, bulunacak sermayeyi onlara hangi güvence (teminat) karşılığında dağıtacağı ve ortaklaşa pamuk ekimini nasıl düzenleyip yöneteceği belli değildir. Sermaye sahipleri bunun sadece hayal olduğunu görünce cayarlar. Fahim Bey, bundan sonraki hayatı hep bu işin peşinde koşmakla geçer. İstanbul’un kenar mahallelerindeki küçük evinde yoksul, sıkıntılı bir hayat sürerken bile, büyük bir şirketin başında olmanın getireceği servet, bolluk ve mutluluk hayallerine gönlünü kaptırır. O kadar ki, günün birinde iş gerçekleşirse kendini bir şirket yönetimine hazırlamış olmak için, Galata’da, Arslan Hanı’nda bir idarehane açar ve bu hayali şirket adına hayali alışverişlere girişir, defterler doldurur, mektuplar yazar, bunlara yine kendisi cevaplar verir. Olay duyulunca, Fahim Bey’in adı büsbütün “deli”ye çıkar ve hayatı, bir türlü gerçekleşemeyen bu hayallerin arasında sona erer.
AHMET KUTSİ TECER (1901-1967)
Şiirlerinde yer yer Anadolu halk motiflerini işleyen A. Kutsi Tecer, duygulu şiirler ve memleket şiirleriyle kendini tanıtan bir şairimizdir. Hece ölçüsüne yeni biçimler arayışı da başka bir özelliğidir.
Avrupai şiir anlayışından âşık tarzı söyleyişe yönelmiştir. Türk halk şiirinden yararlanarak yazdığı şiirleri vardır. Şiirlerinde iç duygu ve bununla birlikte gelişen hafif sesli bir musiki havası vardır.
“Şiirler” tek şiir kitabıdır.
Tiyatro eserleri: Koçyiğit Köroğlu, Köşebaşı, Satılık Ev, Bir Pazar Günü vs.

AHMET MUHİP DIRANAS (1909-1980)
Fransız sembolist şiirin öncülerinden Baudelaire’in (Bodler) etkisi altında kalan Ahmet Muhip Dıranas, “biçim” ve “ahenk”i kaygı edinmiş yeni bir yapı içinde ruhun dalgalanışlarını dile getirmeye çalışmıştır. Şiirlerinde konu olarak Anadolu’yu, memleket manzaralarını, tabiat ve tarih sevgilerini işlemiştir. Destanımsı şiirler yazmıştır. Şiirde yeni bir bütünlük kurmaya çalışmıştır. Ölçü ve kafiyeye sıkı sıkıya bağlıdır. Sese ve ahenge önem vermiştir.
Şiirleri İş Bankası’nca 1974 yılında Şiirler adı altında toplanmıştır.
Tiyatro eserleri:
Gölgeler, O Böyle İstemezdi…

CAHİT SITKI TARANCI (1910 – 1956)
Ahmet Muhip Dıranas gibi, Baudelaire’in (Bodler) etkisinde kalan Cahit Sıtkı Tarancı, “yaşama güzelliği” içinde “ölümlü olma” bilincine varan; bunun acısını çekerek “ölüm ve yalnızlık” karşısında duygulanan bir şair olarak tanınır. Ölümü unutabildiği şiirlerinde mutludur. Onun şiirlerinde “ölüm korkusu” ile “yaşama sevinci” iç içedir.
Sade, yalın, ahenkli bir dille, konuşma diliyle şiirlerini yazmıştır. Şiirlerinde iç sıkıntılarını, karamsarlığı ve özellikle ölüm konusunu işler.
Başlıca eserleri:
Otuz Beş Yaş, Düşten Güzel ve Ömrümde Sükut’tur.
Cahit Sıtkı’nın arkadaşı Ziya Osman Saba’ya yazdığı mektuplar edebiyatımızın en güzel edebi mektup örnekleridir. Bunlar “Ziya’ya Mektuplar” adıyla kitaplaştırılmıştır. Cahit Sıtkı’nın hikayeleri de vardır.

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA (1914 – )
Fazıl Hüsnü’nün şiirleri, destanlar, topumcu gerçekçi şiirler ve felsefi-lirik şiirlerden oluşur. Şiire soyut konularla başlamıştır. Bu dönemdeki şiirlerinde tezatlar vardır. Yaratılışı, kâinatın sırlarını araştırmaya çalışır. Sonraki döneminde kahramanlık konularını işler. Yapma destanları ve epik söyleyişi ile yeni şiirimizde kendine özgü bir yer edinmiştir.
Başlıca eserleri:
Çocuk ve Allah, Çakır’ın Destanı, Üç Şehitler Destanı ve Yedi Memetler.

HALİKARNAS BALIKÇISI (1886 – 1973)
Asıl adı Cevat Şakir Kabaağaçlı’dır. Halikarnas, Bodrum’un antik çağdaki ismidir.
Halikarnas Balıkçısı deniz hikayeleriyle tanınmış bir yazarımızdır. Konuları daima Ege ve Akdeniz kıyı ve açıklarında gelişen, denize bağlı olaylardan oluşmuştur. İçinde yaşadığı, en küçük ayrıntılarına kadar bildiği hür ve âsi denizi, denizin emrindeki balıkçıları, dalgıçları, sünger avcılarını ve gemileri zengin bir terim ve mitologya hazinesinden güçlenerek, denize karşı sonsuz bir hayranlıktan gelen şiirli, yer yer aksayan, ama sürükleyip götüren bir anlatımla hikaye ve romana geçirmiştir.
Hikayeleri: Ege Kıyılarından, Merhaba Akdeniz, Ege’nin Dibi, Yaşasın Deniz, Gülen Ada, Dalgıçlar, Mavi Sürgün, Parmak Damgası.
Romanları: Ötelerin Çocuğu, Uluç Reis, Turgut Reis, Deniz Gurbetçileri.
Denemeleri: Anadolu Efsaneleri, Anadolu Tanrıları, Anadolu’nun Sesi, Hey Koca Yurt, Merhaba Anadolu, Düşün Yazıları, Altıncı Kıta Akdeniz, Çiçeklerin Düğünü…

KEMALETTİN KAMU (1901 – 1948)
Milli Mücadele yıllarında yazdıklarıyla ün kazanan Kemalettin Kamu, sonraları Varlık ve Oluş dergilerinde şiirler yayımlamıştır.
Kamu, savaş, yurt, gurbet ve aşk konularında dil ve ahengi sağlam lirik- epik, hece şiirleriyle tanınmıştır. Şiirleri ölümünden sonra “Kemalettin Kamu, Hayatı, Şahsiyeti ve Şiirleri” adlı kitapta yayımlanmıştır.

CAHİT KÜLEBİ (1917- 1997)
1940-1950 yıllarını kapsayan Yeni Şiir akımında kendine özel bir yer ayırdı. Aydın bir dil ile, zaman zaman kötümser, güvensiz kendi türküsünü söylemiştir. Yarım kafiyeler, iç sesler, duygu ve düşüncelerine eklediği zarif benzetmeler ve söyleyişindeki titizlikle en sevilen şairler arasına girmiştir. Yurt köşelerinin manzara ve insan gerçeklerini, modern bir biçim ve yeni bir romantizmle yaşatma, anılarla güçlü içten bir duyarlık, onun başlıca özelliğidir.
Şiir kitapları: Adamın Biri, Rüzgar, Atatürk Kurtuluş Savaşında, Yeşeren Otlar, Süt, Şiirler, Yangın. Daha sonra bütün şiirlerini Bütün Şiirler adlı kitabıyla yayımlamıştır.

HALDUN TANER (1915 – 1986)
Edebiyat Fakültesi’nde tiyatro tarihi dersleri vermiş, gazetelerde sanat ve kültür azıları, fıkralar yazmıştır.
Gücünü gözlem, mizah ve yergiden alan Haldun Taner; konuları büyük şehrin tipik ve türedi yaşamlarından gelme hikayeleriyle tanınmıştır.
Hikaye kitapları: Yaşasın Demokrasi, Tuş, Şişhaneye Yağmur Yağıyordu, On İkiye Bir Var…
Oyunları: Dışardakiler, Fazilet Eczanesi, Lütfen Dokunmayın, Günün Adamı, Huzur Çıkmazı, Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım, Eşeğin Gölgesi, Vatan Kurtaran Çoban, Yar Bana Bir Eğlence, Dev Aynası, Aşk u Sevda…

BEHÇET NECATİGİL ( 1916 – 1979 )
Behçet Necatigil şiirlerinde, orta halli bir vatandaşın birey olarak başından geçebilecek durumları hatırlatmış, ev-aile-yakın çevre üçgeninde, gerçek ve hayal yaşantılarını iletmeye, duyurmaya çalışmıştır. Bu arada biçim yenileştirmelerinden dolayı yadırgandığı da olmuştur.
Şiir kitapları: Kapalı Çarşı, Çevre, Evler, Eski Toprak, Dar Çağ, Yaz Dönemi, Divançe, Beyler, Sergilerde… Radyo oyunları yazmıştır. Bunlar Yıldızlara Bakmak, Gece Aşevi, Üç Turunçlar, Pencere adlı kitaplarında toplanmıştır.
“Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü” ile “Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü” adlı önemli iki eseri de vardır.

SABAHATTİN EYÜBOĞLU (1908 – 1973)
Sanat sorunlarımızla toplumsal sorunlarımızı kuvvetli bir kültürle araştıran yazardır. Tarihimiz içinde Anadolu’nun en bilinçli yorumcularındandır. Olaylara Batı kültürünün geniş açısından bakar. Anadolu, Anadolu halkı, Atatürk tutkunluğu, demokrasi, halk sanatı, halk dili, halk eğitimi en çok üzerinde durduğu ana konulardır. Halkı hor görenlere her fırsatta çatar. Daha çok deneme ve inceleme türünde eser vermiştir.
Eserleri: Mavi ve Kara, Yunus Emre’ye Selam, Siyah Kalem, Hitit Güneşi, Anadolu Yolları, Pir Sultan Abdal.
NECİP FAZIL KISAKÜREK ( 1905 – 1983)
Modern Türk şiirinin mistik şairidir. Nesirleri de olmasına rağmen asıl güçlü yanı şiirlerindedir.
Halk şiirimizin öz ve biçim yapısından yararlandığı, bunlara Batılı, modern bir özellik kazandırdığı; sonraları dinsel duyuşlara karar kıldığı görülür.
Sağlam bir teknikle, esrarlı iç âlemini, felsefi görüşlerini, etkileyici bir güçle dile getirir.
Şiirin yanı sıra makale, tarih, eleştiri, biyografi, hikaye türlerinde de eserler yazmıştır.
Eserleri:
Şiirleri: Kaldırımlar, Örümcek Ağı, Ben ve Ötesi.
Tiyatro eserleri: Künye, Satırbaşı, Bir Adam Yaratmak, Para.
Monografi: Namık Kemal, Ulu Hakan Abdülhamit.
Bunların dışında Aynadaki Yalan (roman) Cinnet Mustatili, Çöle İnen Nur ve daha pek çok eseri vardır.
ORHAN KEMAL ( 1914 – 1970)
Yazın yaşamına askerdeyken şiirle başladı. İlk şiirleri Raşit Kemali imzasıyla “Yedigün” ve “Yeni Mecmua”da çıktı. Bunları, hapisteyken “Yeni Ses”, “Ses”, “Yürüyüş” dergilerinde yayımladıkları izledi. Nazım Hikmet’in etkisiyle düzyazıya yöneldi. İlk düzyazısı, Baba Evi romanının bir bölümü olan “Balık” 1940’ta “Yeni Edebiyat” gazetesinde yayımlandı. İlk öykülerini ise Raşit Kemali ve Orhan Raşit imzalarıyla yine aynı gazetede yayımladı. Bunları, 1942’de ve 1943’lerde, Orhan Kemal imzasıyla “Yürüyüş” ve “İkdam” gazeteleri ile “Yurt ve Dünya” dergisinde çıkan öyküleri izledi. Bu yıllarda şiirlerini de yayımlamakla birlikte, asıl çalışmalarını öyküye yöneltti. Öyküleri “Varlık”, “Gün”, “Yığın”, “Seçilmiş Hikayeler”, “Yaprak”, “Yeni Başdan”, “Yeditepe”, “Beraber” gibi dergilerde yayımlanırken; birçok romanı da “Vatan”, “Dünya”, “Ulus”, “Son Havadis” ve “Cumhuriyet” gazetelerinde tefrika edildi.
Kardeş Payı ile 1958, Önce Ekmek’ le de 1969 Sait Faik Hikaye Armağanı’nı; yine Önce Ekmek kitabıyla 1969 Türk Dil Kurumu Öykü Ödülü’nü kazandıÖykü ve romanlarının yanı sıra film senaryoları yazdı. 72. Koğuş, Murtaza, Eskici Dükkanı, Kardeş Payı adlı yapıtlarını oyunlaştırdı. İspinozlar oyununu yazdı. Bu oyunları çeşitli tiyatrolar tarafından sahnelendi. 72. Koğuş oyunuyla 1967’de Ankara Sanat Severler Derneği’nce en iyi oyun yazarı seçildi.
İlki 1972’de verilen (Yılmaz Güney , Boynu Bükük Öldüler ), her yıl yazarın ölüm yıldönümünde verilmek üzere, konulan “Orhan Kemal Roman Armağanı” ailesi tarafından düzenlendi.
Yapıtları
Öykü: Ekmek Kavgası, 1949; Sarhoşlar, 1951; Çamaşırcının kızı, 1952; 72.Koğuş, 1954; Grev, 1954; Arka Sokak, 1956; Kardeş Payı, 1957; Babil Kulesi, 1957; Dünyada Harp Vardı, 1963; Mahalle Kavgası, 1963; İşsiz, 1966; Önce Ekmek, 1968; Küçükler ve Büyükler, (ö.s.), 1971. Ayrıca öykülerinden yapılan derlemeler Bilgi Yayınevi’nce dört cilt olarak yayınlandı: I. Yağmur Yüklü Bulutlar, 1974; II. Kırmızı Küpeler, 1974; III. Oyuncu Kadın, 1975; IV. Serseri Milyoner/İki Damla Gözyaşı, 1976. Arslan Tomson, (ö.s.), 1976; İnci’nin Maceraları, (ö.s.), 1979.
Roman: Baba Evi, 1949; Avare Yıllar, 1950; Murtaza, 1952; Cemile, 1952; Bereketli Topraklar Üzerinde, 1954; Suçlu, 1957; Devlet kuşu, 1958; Vukuat Var, 1958; Gavurun kızı, 1959; Küçücük, 1960; Dünya Evi, 1960; El Kızı, 1960; Hanımın Çiftliği, 1961; Eskici ve Oğulları, 1962 ( Eskici Dükkanı adıyla 1970); Gurbet Kuşları, 1962; Sokakların Çocuğu, 1963; Kanlı Topraklar, 1963; Bir Filiz Vardı, 1965; Müfettişler Müfettişi, 1966; Yalancı Dünya, 1966; Evlerden Biri, 1966; Arkadaş Islıkları, 1968; Sokaklardan Bir Kız, 1968; Üç Kağıtçı, 1969; Kötü Yol, 1969; Kaçak, (ö.s.) 1970; Tersine Dünya, (ö.s.) 1986.
Oyun: İspinozlar, 1965; 72. Koğuş, 1967. Anı: Nazım Hikmet’le Üç buçuk Yıl, 1965. İnceleme: Senaryo Tekniği ve Senaryoculuğumuzla İlgili Notlar, 1963. Röportaj: İstanbul’dan Çizgiler, (ö.s.) 1971.
KEMAL TAHİR

Kemal Tahir edebiyata şiirle başladı. İlk şiirleri 1931′de “içtihad” dergisinde yayınlandı. Yeni Kültür, arkadaşlarıya birlikte kurdukları Geçit, Var, Ses dergilerinde şiirleri çıktı.
İlk önemli eseri 4 bölümlük Göl İnsanları uzun öyküsü Tan gazetesinde tefrika olarak yayınlandı, eser 1955′te kitap olarak basıldı. Yine 1955′te basılan Sağırdere romanıyla adını duyurdu.
İstanbul’u bir çerçeve gibi alıp Türklerin Osmanlılıktan cumhuriyet’e geçişini incelediği şehir romanları dizisinin ilk kitabı Esir Şehrin İnsanları 1956′da yayınlandı. Kitapta mütareke dönemi istanbul’unu anlattı. Dizinin diğer kitapları Esir Şehrin Mahpusu 1961′de, Hür Şehrin İnsanları 1976′da basıldı.
Başlangıçta köy ve köylü sorunlarına eğildi. daha sonra Türk Tarihi ve özellikle yakın tarihin olaylarını ele aldı. Devlet Anada, kuruluş sürecindeki Osmanlı toplumu ve yönetim sistemini, Kurt Kanunuda Atatürk’e karşı düzenlenmek istenen İzmir Suikastını, Rahmet Yolları Kesti ve Yedi Çınar Yaylasında ağalık ve eşkıyalık olgusunu inceledi. Yorgun Savaşçıda Anadolu’daki başsız, öndersiz ulusal güçlerin birleşip Ulusal Kurtuluş Savaşı’na başlamasına kadar geçen dönemi anlattı. Bozkırdaki Çekirdekte de köy enstitüleri üzerinde durdu.
Ekonomik zorluklar nedeniyle gazetelere tefrika romanları yazan Tahir, aynı zamanda çevirilerini yaptığı Mayk Hammer serisi için yeni kitaplar da yazdı.

* Göl İnsanları
* Sağırdere
* Esir Şehrin İnsanları
* Körduman
* Rahmet Yolları Kesti
* Yediçınar Yaylası
* Köyün kamburu
* Esir Şehrin Mahpusu
* Kelleci Memet
* Yorgun Savaşçı
* Bozkırdaki Çekirdek
* Devlet Ana
* Kurt Kanunu
* Büyük Mal
* Yol Ayrımı
* Namusçular
* Karılar Koğuşu
* Hür Şehrin İnsanları
* Dam Ağası
* Harem’de Dört Kadın
* Kemal Tahir’e Mapusaneden Mektuplar (Nazım Hikmet’le yazışmaları)

YAŞAR KEMAL
Asıl adı Kemal Sadık Gökçeli’dir.
Yaşar Kemal, 1923 yılında Osmaniye iline bağlı Hemite köyünde ya da şimdiki adıyla Göğceli’de (Gökçedam) doğdu. Henüz ortaokul sıralarındayken halk yazınına duyduğu ilgi onu folklor derlemeleri yapmaya yöneltti. O dönemde şiirleri Adana Halkevi’nin yayını olan “Görüşler Dergisi”nde yayımlandı. Ortaokulun son sınıfındayken okulu bırakmak zorunda kalarak ırgatlık, amelebaşılık, pirinç tarlalarında su bekçiliği, arzuhalcilik, öğretmenlik, kütüphane memurluğu gibi işlerde çalıştı. Bu arada “Ülke”, “Kovan”, “Millet”, “Beşpınar” dergilerinde şiirleri görüldü.
1940’lı yıllarda Adana’da çıkan Çığ dergisi çevresindeki yazar ve aydınlarla ilişki kurdu ve şiirleri o dergide de yayımlanmaya başladı. Abidin Dino ve ağabeyi Arif Dino ile kurduğu yakınlık onun düşünce ve edebiyat dünyasının gelişimini etkiledi.
Ramazanoğlu Kütüphanesi’nde çalıştığı dönemde Orhan Kemal’le tanıştı. İlk öyküleri “Bebek”, “Dükkâncı”, “Memet ile Memet” 1950’lerde yayımlandı. İlk öyküsü “Pis Hikâye”yi ise 1944’te Kayseri’de askerliğini yaparken yazdı.
1951 yılında İstanbul’a yerleşerek, Cumhuriyet Gazetesi’ nde fıkra ile röportaj yazarlığı yapmaya başladı. “Dünyanın En Büyük Çiftliğinde Yedi Gün” başlıklı röportajıyla Gazeteciler Cemiyeti Özel Başarı Armağanı’nı kazandı. O yıllarda öyküleriyle de ilgi çeken sanatçının 1952 yılında “Sarı Sıcak” adlı öykü kitabı yayımlandı. İlk romanı “İnce Memed” 1955 yılında çıktı. 1955-1984 yılları arasında öykü, roman, röportaj ile makalelerinden oluşan 33 kitabı yayımlandı.
Yaşar Kemal, ilk romanı “İnce Memed” ile 1955 yılında Varlık Roman Armağanı’nı kazandı. 1974 yılında “Demirciler Çarşısı Cinayeti” adlı yapıtı, Madaralı Roman Ödülü’ nü aldı. “Yer Demir Gök Bakır” Fransa’da 1977 yılında, Edebiyat Eleştirmenleri Sendikası tarafından yılın en iyi yabancı romanı seçildi. “Binboğalar Efsanesi” 1979 yaz dönemi için Büyük Edebiyat Jürisi tarafından seçilen kitaplar arasında yer aldı. 1982 yılında uluslararası Del Duca Ödülü’ ne değer görülen Yaşar Kemal, 1984 yılında Fransa’ nın Légion D’Honneur nişanını aldı.
Yapıtlarında Torosları, Çukurova’yı, Çukurova insanının acı yaşamını, ezilişini, sömürülüşünü, kan davasını, ağalık ile toprak sorununu ortaya koyan yazarın betimlemeleri yapıtlarının en önemli özelliğidir. 39 dilde yayımlanmış olan kitaplarıyla, dünya yazınında çok önemli bir yere sahiptir.
İspanyol göçmeni Mandil Paşa’nın torunu Tilda ile evliydi.
Eserleri

* Sarı Sıcak, 1955,

Roman

İnce Memed Serisi

* İnce Memed I,1955,
* İnce Memed II, 1969,
* İnce Memed III, 1984,
* İnce Memed IV, 2006,

Bir Ada Hikayesi Serisi

* Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana, Adam, 1997,
* Karıncanın Su İçtiği, Adam, 2002,
* Tanyeri Horozları, Adam, 2002,

Dağın Öte Yüzü Serisi

* Ortadirek, 1960,
* Yer Demir Gör Bakır, 1963,
* Ölmez Otu, 1968,

Akçasazın Ağaları Serisi

* Demirciler Çarşısı Cinayeti,
* Yusufçuk Yusuf,

Kimsecik Serisi

* Yağmur Kuşu,
* Kale Kapısı
* Kanın Sesi

Efsane Derlemeleri-Romanlar

* Üç Anadolu Efsanesi, İst.: Ararat, 1967,
* Ağrıdağı Efsanesi, İst.: Cem, 1970,
* Binboğalar Efsanesi, İst.: Cem, 1971,

Diğer Romanları

* Algözüm Seyreyle Salih, 1976, Cem,
* Çakırcalı Efe, Ararat, 1972,
* Yılanı Öldürseler, 1976,
* Kuşlar da Gitti, 1978,
* Deniz Küstü, 1978,

Röportaj

* Allahın Askerleri, 1978, İst.: Milliyet Yayınları,
* Yanan Ormanlarda 50 Gün, İst.: Türkiye Ormancılar Cemiyeti, 1955,
* Çukurova Yana Yana, İst.: Yeditepe, 1955
* Peribacaları, İst.: Varlık, 1957,
* Bu Diyar Baştan Başa, İst.: Cem, 1971,
* Bir Bulut Kaynıyor, İst.: Cem, 1974,
* Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor, 2000, .

Deneme-derleme

* Ağıtlar, Adana: Halkevi, 1943
* Taş Çatlasa, İst.: Ataç, 1961
* Baldaki Tuz, (1959-74 gazete yazıları) İst.: Cem, 1974,
* Gökyüzü Mavi Kaldı, (halk edebiyatından seçmeler, S. Eyüboğlu ile)
* Ağacın Çürüğü: Yazılar-Konuşmalar, (der. Alpay Kabacalı) İst.: Milliyet, 1980,
* Yayımlanmamış 10 Ağıt, İst.: Anadolu Sanat, 1985
* Sarı Defterdekiler: Folklor Derlemeleri, (haz. Alpay Kabacalı) İst.: Yapı Kredi, 1997
* Ustadır Arı, İst.: Can, 1995,
* Zulmün Artsın, İst.: Can, 1995.

Çocuk romanı

* Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca, İst.: Cem, 1977

Çeviri

* Ayışığı Kuyumcuları (A. Vidalie; Thilda Kemal ile), İst.: Adam, 1977

Ödülleri

* “Dünyanın En Büyük Çiftliğinde Yedi Gün” adlı röportaj dizisi ile 1955 Gazeteciler Cemiyeti Başarı Armağanı
* İnce Memed ile 1956 Varlık Roman Armağanı
* Teneke’den aynı adla uyarlanan oyunu ile 1966 İlhan İskender Armağanı
* “Teneke” oyunu ile 1966 Uluslararası Nancy Tiyatro Festivali Birincilik Ödülü
* Demirciler Çarşısı Cinayeti ile 1974 Madaralı Roman Armağanı
* Yer Demir Gök Bakır ile 1977 Fransa Eleştirmenler Sendikası En İyi Yabancı Roman Ödülü
* Ölmez Otu ile 1978’de Fransa’da En İyi Yabancı Kitap Ödülü
* Binboğalar Efsanesi ile 1979 Fransa “Büyük Jüri” En İyi Kitap Ödülü
* 1982 Uluslararası Cino Del Duca Ödülü
* 1984 Fransız Legion d’Honneur Ödülü Commandeur payesi
* 1984 TÜYAP Kitap Fuarı Halk Ödülü 1985 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü
* Kale Kapısı ile 1986 Orhan Kemal Roman Ödülü
* 1988 TÜYAP Kitap Fuarı Halk Ödülü
* 1988 Fransa Kültür Bakanlığı Commandeur des Arts et des Lettres Nişanı
* 1991 Fransa Strasbourg Üniversitesi Onur Doktorası
* 1992 11. TÜYAP Kitap Fuarı Onur Yazarı
* 1992 Antalya Akdeniz Üniversitesi Onur Doktorası
* 1993 Kültür Bakanlığı Büyük Ödülü
* 1994 Mülkiyeliler Birliği Rüştü Koray Armağanı
* 1995 Morgenavissen Jylaand-Pösten Ödülü (Danimarka)
* 1996 Türkiye Yayıncılar Birliği Düşünce Özgürlüğü Ödülü
* Kanun Sesi ile 1996 Akdeniz Yabancı Kitap ödülü (Perpignan, Fransa)
* 1996 VIII Katalunya Uluslar arası Ödülü (Barcelona, İspanya)
* 1996 Hellman/Hammet Baskı ?????????? Cesaret Ödülü, New York
* 1997 Nonino Ödülü (?????????, İtalya)
* 1997 Kenne Vakfı Düşünce ve Söz Özgürlüğü Ödülü (Uppsda, İsveç)
* 1997 Norveç Yazarlar Birliği ödülü, Wole Soyinka ile ortak
* 1997 Frankfurt Kitap Fuarı Alman Yayıncalar Birliği ödülü
* 1998 Frei Üniversitesi Berlin fahri doktora
* 1998 Bordeaux Yayıncılar Birliği Yabancı Edebiyat ödülü
* 2002 Bilken Üniversitesi fahri doktora
* 2003 Z. Homerus Şiir ödülü
* 2003 Savanos ödülü (Selanik)
* 2003 Türkiye Yayıncılar Birliği Yayıncılık Emek ödülü.
 


Üst Alt