Nefi Kimdir Nefi Neden Öldürüldü Nefi'nin Hayatı Ve Eserleri

Sponsorlu Bağlantılar

' KalendeR '

' KalendeR '

Üye
    Konu Sahibi
Nefi Kimdir Nefi Neden Öldürüldü Nefi'nin Hayatı Ve Eserleri

Divan edebiyatının ünlü hiciv (eleştirel yazı) ustalarından Nef'i nin trajik hayatı ve destansı ölümü kendisinin eserlerinin mükemmelliğinin yanında bir de hayatı hakkında kitaplar yazılmasına neden olmuştur. Nef'i o kadar açık yürekli ve sözlüydü ki haksızlığı yapanın kim olduğu hiç farketmez,paşasından padişahına ağzına geleni eline dökmüş ve öldürülmekten korkmamıştır. Ama ne yazık ki insanların genelde korktukları başına gelirken Nef'i nin korkmadığı başına gelmiş; kendisi 4.Murat tarafından boğdurularak çok kötü derecede katledilmiştir.

Rivayet odur ki Nef'i,idamından birkaç saat önce bir odada harem ağasıyla birlikte dertleşirlermiş. Harem ağası onun Bayram Paşa'dan özür dilemesini ister. Ki Bu şekilde affı gerçekleşebilirmiş. Harem ağasının sözü az çok geçermiş sarayda. Harem ağası Nefi' ye gel şu inadından vazgeç hadi bana söyle de bir özür mektubu yazayım paşaya demiş ve eline bir kağıt bir hokka almış. Tam divitini perşomana götürmüş ki siyah mürekkep yanlışlıkla kağıda akmış..
Nefi'nin ağzı durmaz yapıştırmış espiriyi.. '' Efendim mübarek teriniz damladı.'' :)
Bunu duyan siyahi harem ağası senden adam olmaz deyip odadan çıkmış..
İşte bu kadar sivri ama tatlı dilli bir insan,bu kadar cesur bir insan..
En önemli eseri Siham-ı Kaza'dır. Kaza Okları anlamına gelir. Eseri araştırmanlar yeterınce ınceleyemıyor;çünkü eser büyük ölçüde küfür içeriyor.:)


1572'de Hasankale'de doğdu... Mehmet Bey'in oğludur. Mehmet Bey, Kırım hanlarının maiyetinde bulunuyordu. Bu sebeple Kırım Hanı Canbeygiray'a oğlunu tanıştırmış ve Can-beygiray'dan oğlu için, Kuyucu Murad'a hitap eden bir tavsiye almıştır. Bu tasviye mektubunu Kuyucu Murad'a veren Nef'i, İstanbul'a gönderilmişti.

KASİDELERİ BÜYÜK İLGİ GÖRDÜ

Nef’i İstanbul'a geldiği yıllarda iyi şiir yazıyordu. Nitekim ilk hamisi Kuyucu Murad'a, daha sonra, zamanın sadrazamı Nasuh Paşa'ya kasideler yazmıştır. Padişah, Birinci Ahmet idi. Birinci Ahmet de şiirler yazıyor ve "Bahtî" takma adını kullanıyordu. Nef'i'nin padişaha takdim ettiği kasideler büyük ilgi görmüş, atiyelere, ihsanlara yol açmıştır.

Nef'i'nin şiir sanatındaki ünü, kısa bir sürede, bütün Osmanlı ülkesine yayıldı. İstanbullu şairler tarafından kıskanılıyor ve padişahın iltifatları çevresine dost kadar, düşman da topluyordu. Birinci Ahmet ölünce, yerine Birinci Mustafa, onun halli ile de İkinci Osman geçti. İkinci Osman da şairdi. Bu sefer Nef'i, yeni padişaha da kasideler sunmaya başladı. Divan'nın en kıymetli kasidesi olarak bilinen:

"Aferin ey rûzigârın şehsuvar-ı safderi
Arşa as şimdengeru tiğ-i Süreyya cevheri"

beytiyle başlayan kasidesini Sultan İkinci Osman'ın Lehistan seferi için yazmıştır.

PADİSAHİN HOŞLANMADIĞI KİŞİLERİ HİCVEDİYORDU

Nef’i, Dördüncü Murad zamanında en saltanatlı günlerini yaşadı. Saraya yerleşmiş padişahın musahipleri arasına girmişti. Tantanalı yaşamayı, tantanalı konuşmayı, tantanalı yazmayı seviyordu. Saray da onun bu isteklerine uygun yerdi. Üstelik Dördüncü Murad da iyi şiir yazıyor ve Nef'i'nin şiirlerini hayranlıkla okuyordu. Nef'i, padişahın bulunduğu bazı meclislerde gümbürtülü şiirlerini gümbürtülü sesiyle okuyor, insanlar alıyor, ya da neşter gibi cümlelerle padişahın hoşlanmadığı kişileri hicvederek alkış topluyordu.

Nef'i, çağı yozlaştıran bazı devlet adamlarını hicvetmiş ve bunları, "Siham-kaza" adlı bir kitapta toplamışlar. Türkçesi, kaza yıldırımı anlamına gelen bu kitabı bir gün padişah okurken, çevresine bir yıldırım düşmüş, bundan bir uğursuzluk sezen Dördüncü Murad, Nef'i'nin hiciv yapmasını yasaklamıştı. Nef'i, bu yasağa çok üzüldü ama, kabul etti. Bu haleti ruhiyesini yazdığı şu beytinde görmek mümkündür:

"Bugünden ahdim olsun, kimseyi hicvetmeyim, illâ
Ger icazet verseydin, hicv ederdi bahtı nâsazı..."

Ama Nef'i yine dayanamadı ve Bayrampaşa için bir hiciv yazdı. Dördüncü Murad, bunu haber aldığı zaman, Nef'i'yi huzuna çağırıp, hicviyenin kendisi tarafından yazılıp yazılmadığını sordu. Nef'i'nin öyle bir üslubu vardı ki, "yazmadım" dese bile, onun yazdığı belli olurdu. Padişaha baş eğip kendisinin yazdığını söyledi. Öfke içindeki padişah, boynunun vurulmasını buyurdu. 1635 yılının 27 Ocak kışında, kar bütün İstanbul'u örterken, boğularak öldürüldü ve cesedi denize atıldı.

Nef'i, Divan edebiyatımızın, mısralarına, Wagner musikisi koyan yaman bir şairimizdir. İran edebiyatından gelen abartılmış imajları büyük ustalıkla kullanmış, aşk şiirerini bile kendisine has bir musikî ile doldurmuştur.

"Kavs-ı ebrusunu kursa, yıkılır tak-ı felek,
Tir-i müjgânım atsa, titirer cay-ı adem..."

Sevgilisi, her hangi bir şeyden sinirlenip kaşını kaldırsa, gök kubbe (evren) yıkılırmış!.. Kirpiğinin okunu atsa, yokluk ülkesi titrermiş!..

Bir gazelinin ilk dört satırı, musikimizin piri sayılan Itri Efendi tarafından bestelenmiş ve bu beste günümüze kadar gelmiştir:

"Tuti-i mucize gûyem ne desem laf değil

Cerh ile söyleşemem, âyinesi saf değil

Ehl-i dildir diyemem sinesi saf olmayana

Ehl-i dil, birbirini bilmemek insaf değil!.."

"Bir papağanım ama, herkesin söyleyemeyeceğini söyleyen bir papağan. Zemane ile söyleşemem, çünkü yürekleri temiz değildir. Yüreği temiz olmayana gönül adamıdır diyemem. Gönül adamlarının birbirlerini bilmemeleri olacak iş değil..."

Hayyamane beyitleri çoktur:

"Zahit bize peymane yeter sanma tehi-dest
Lazım mı hemen suphe-i mercan elimizde."

"Ey sofu!.. Bizi eli boş belleme... Elimizdeki kadeh bize yeter. Hep elimizde mercan tesbih olacak değil ya!.."

Nef'i, çağını süslemiş, zenginleştirmiş bir sanatçımızdır.


başlıca eserleri:
Sihâm-ı Kazâ (Hiciv şiirleri),
Türkçe Dîvân,
Farsça Dîvan.

işte size bir kaç beyiti:anlayana çok laf var

tahir efendi bana kelp demiş
iltifatı bu sözde zahirdir,
maliki mezhebim benim zira,
itikadımca kelp tahirdir.

gökten nazire indi sihamı kazasına
nefi diliyle uğradı hakkın belasına

bana kafir demiş müfti efendi
tutalım ki ben diyem ona müslüman
varıldıkta yarın ruz-i cezaya
ikimizde çıkarız anda yalan

ey dil hele âlemde bir âdem yoğ imiş
var ise de ehl-i dile mahrem yoğ imiş
gam çekme hakikatte eğer ârif isen
farz eyle ki el'an yine âlem yoğ imiş
 


Üst Alt