Güneş Dünya’yı Sandığımızdan Daha Erken Yok Edecek

Sponsorlu Bağlantılar

one_useR_0007

one_useR_0007

Üye
    Konu Sahibi
Güneş Dünya’yı Sandığımızdan Daha Erken Yok Edecek
Görsel Telif:Kevin Gill


Dünya’nın yok olmasının birkaç yolu var. Başka bir gezegene çarpabilir, bir kara delik tarafından yutulabilir veya devasa gök taşları tarafından bombardımana tutulabilir. Gerçekte hangi kıyamet senaryosunun, gezegenimizin ölümüne neden olacağını şimdiden söylemenin bir yolu yok. Fakat bir şeyden eminiz ki, Dünya kalan ömrünü uzaylı saldırılarından kaçarak, uzay taşlarından sıyrılmanın yolunu bularak ve nükleer bir kıyametten sakınarak geçirse bile, Güneş’imizin yok edeceği günün muhakkak gelecek.

Sussex Üniversitesi’nde astrofizikçi olan Jillian Scudder, o günün düşündüğümüzden daha erken gelebileceğini ifade ediyor.

Dünya’nın Suyunu Emmek

Güneş, çekirdeğinde hidrojen atomlarını helyum atomlarına dönüştürerek hayatını devam ettirir. Hatta saniyede 600 milyon ton hidrojen yakar. Ve Güneş’in çekirdeği helyuma doyduğunda küçülür, bu nükleer füzyonun hızlanmasına neden olur. Bu da Güneş’in daha fazla enerji saçacağı anlamına gelir. Güneş, her bir milyar yılda bir yaktığı hidrojenden dolayı, % 10 daha parlak hale gelir. Ve % 10 kulağa çok fazla gelmemesine karşılık, bu gezegenimiz için felakete sürükleyebilecek bir farklılıktır.

“Önümüzdeki 1 milyar yıl içerisinde Güneş’in parlaklığının artmasından dolayı Dünya’mıza neler olabileceği pek açık değil. Fakat genel fikir, Güneş’ten gelen ısının artmasının, Dünya yüzeyindeki suların buharlaşmasını artıracağını ve bu buharların atmosferde tutulacağı yönünde. Atmosferde tutulan bu buhar sera etkisi yaratarak, daha fazla ısının depolanmasına ve daha fazla suyun buharlaşmasına neden olacak.” diye anlatıyor Scudder.


Hatta hidrojeni tamamıyla tükenmeden önce, Güneş’in yüksek enerjili ışıkları atmosferimize yağmur gibi yağacak, “Bu ısı molekülleri parçalarına ayıracak ve suyun hidrojen ve oksijene ayrışmasına neden olacak, en sonunda da Dünya’nın tüm suyunu emecek.” diye anlatıyor Scudder.
Ve iş bununla da sınırlı kalmıyor.
Her 1 milyar yılda bir % 10 artan parlaklık, 3,5 milyar yıl sonra Güneş’in yaklaşık % 40 oranında daha fazla parlayacak olması anlamına geliyor. Bu da Dünya’nın bütün okyanuslarını kaynatacak, buz kütlelerini eritecek ve atmosferdeki bütün nemi kesip alacak. Üzerinde yaşam filizlendirmiş olan gezegenimiz, en sonunda Venüs gibi dayanılmaz derecede sıcak, kuru ve çorak olacak.
Ve zaman davulunun tokmakları varlığımız üzerine kararlı bir şekilde inerken, durum bundan da kasvetli bir hal alacak.


Güneş’in Acı İniltileri
Her güzel şey nihayet son bulur. Her kitabın bir son bölümü vardır, her pizzanın bir son ısırığı ve her kişinin bir son nefesi vardır. Ve bir gün, günümüzden yaklaşık 4 veya 5 milyar yıl sonra, Güneş son hidrojen nefesini de içine çekerek yakacak ve ardından helyum kullanmaya başlayacak.

“Güneş’in çekirdeğinde hidrojen yakılması bittiğinde, Güneş resmi olarak ana evresini tamamlamış olacak ve bir kızıl dev olarak ele alınacak. Ardından yaklaşık bir milyar yıl boyunca genişleyecek, çevresinde hala hidrojenin helyuma dönüştürüldüğü bir kabukla beraber, çekirdeğindeki helyumu yakacak.” diye anlatıyor Scudder.

Güneş’in dıştaki kabukları soyulduğunda, kütlesi de azalacak ve çevresindeki gezegenler üzerindeki kütle çekim kuvveti de zayıflayacak. Böylelikle Güneş’in çevresinde dolanan gezegenler biraz daha ileriye kayacak.
Güneş tamamıyla şişmiş bir kızıl dev haline geldiğinde, dıştaki katmanları fazlasıyla genişlerken, çekirdeği de aşırı derecede sıcak ve yoğun hale gelecek. Atmosferi Mars’ın günümüzdeki yörüngesine kadar uzanacak, Merkür ve Venüs’ü yutacak. Güneş’in atmosferi Mars’ın yörüngesine ulaşmış olmasına rağmen, Mars kaçacak ve Güneş’in genişleyen atmosferinin ulaşamayacağı kadar uzaklaşmış olacak.

Öte yandan Dünya’nın iki seçeneği olacak: ya genişleyen Güneş’ten kaçacak ya da Güneş tarafından yutulacak. Fakat gezegenimiz Güneş’in elinden kurtulsa bile, şiddetli sıcaklıklar onu mutsuz ve ölü bir gezegen gevreğine çevirecek.
“Her iki durumda da gezegenimiz, kızıl devin yüzeyine çok yakın olacak, ki bu da hayatı açısından pek iç açıcı değil.” diyor Scudder. Scudder’ın açıkladığına göre, daha ağır elementlerin üretildiği yeni kabuklar oluşturabilen daha büyük yıldızlar olsa da, Güneş bu füzyon tabakasını başlatacak basıncı üretmek için çok güçsüz. Yani Güneş’teki helyum suyunu çektiğinde, tepetaklak aşağı yuvarlanmaya başlayacak.

Kızıl Devden Beyaz Cüceye

Güneş yakıt depolarını boşalttığında, kararsız hale gelecek ve nabız gibi atmaya başlayacak. Her atışta, dış atmosferinin katmanlarını birer birer üzerinden atacak, ta ki geriye gezegensi bir bulut ile çevrelenmiş soğuk ve ağır çekirdek kalana kadar.
Beyaz cüce olarak da bilinen bu çekirdek, geçen her günle birlikte soğuyacak ve evrenin keşfedilen tablosu içerisindeki en hayat dolu gezegene ev sahipliği yapmamışçasına, umutsuz bir biçimde yokluğuna doğru yavaş yavaş kararacak.
Kim bilir, belki de bundan önce uzaylılar bizi yok eder.

 
Son düzenleme:
  • Beğen
Tepkiler: taycan_cendere


taycan_cendere

taycan_cendere

Üye
O kadar uzun zaman süreceğini hic sanmıyorum :-)
 
  • Beğen
Tepkiler: gokturk_28
one_useR_0007

one_useR_0007

Üye
    Konu Sahibi
Etkilerini hissetmeye başladık bile
 
  • Beğen
Tepkiler: taycan_cendere
TheStRoNg

TheStRoNg

Üye
mutlaka farklı bir gezegen bulunur bence
 
  • Beğen
Tepkiler: gokturk_28

Benzer Konular



Üst Alt