“Unutmak” öylesine bir olgudur ki kimi zaman onu gerçekleştirmek için çabalarsınız ama başaramazsınız, kimi zaman ise o kendisini gerçekleştirir sizden bir yardım almaksızın… ve düşüncenizdeki kilitlerden kurtulursunuz. Unutmak aslında iki sıfatı hak eden bir şeydir. Kimi zaman “iyi”, kimi zaman “kötü” sonuçların doğmasına sebep olur. Bu yüzden de hak ettiği sıfatlar kimi zaman “iyi” kimi zaman “kötü”dür. En başta gönül yarası çekenler bilir ki bazen unutmak gerçekten ilaç gibidir. İyidir. Acısını hafifletmesi için kişinin“unutması” gerekir, dener. Kimi zaman başarır, kimi zaman başaramaz… Tâ ortaokulda fen bilgisi derslerinde öğretmişlerdi. Beyaz kaslar ile kırmızı kasları. Garip gelmişti bana beyaz kaslar. İnsan vücudunda insandan bağımsız. Unutmak da öyle bir şey işte. Bazen unutmayı denersiniz ama o başına buyruk olduğu için buna izin vermez. Sizden bağımsızdır çünkü. Hiç arkadaşınızın doğum gününü unuttuğunuz oldu mu? Ya da unutulduğunuz? Eşinizle evlilik yıldönümünüzü kaçınız unuttunuz? İşte bilin ki bunlar unutmak kavramının asîliğindendir. Yoksa arkadaşınızın değersiz oluşu, değersiz oluşunuz ya da eşinizle eskisi kadar ilgilenemiyor/ilgilenmiyor oluşunuz değildir sebebi. İnsanlık hali derler ya, işte tam öyle. Tam bir insanlık halidir aslında unutmak. Dedik ya unutmak bazen iyidir, bazen de kötüdür diye. Aslında bu onun öyle oluşundan değil de bizim onun var oluşuna verdiğimiz ya da ona pragmatist olarak yaklaşmamızdan ileri gelir. Eğer bir kişi bir şeyi unutmaması gerektiği halde unutuyorsa “ben bunu nasıl unuturum” der ve “unutmak” kötü olur. Gönül yarasını, bir yakınınızı kaybetmenin verdiği hüzünlü hali unutmaya çalıştığınızda ise insanın en yakın kurtarıcısı olur unutmak. Aslında “unutmak” hiç değişmez, zaman değişir, insan da o değişmeyen kavramı kendince yorumlar. Çünkü her insan nihayetinde kendisine yaşar. Kişi hayatı boyunca neler yaşar neler… En acı şeylerden, en güzel şeylere kadar. Fakat öyle bir gün gelir ki ne acı şeylerden ne de güzel şeylerden bir iz kalmıştır hafızada…
Acı şeyleri hiç unutmasak, acımız hiç hafiflemese, düşünsenize bir ne hale gelirdik! Üst üste sıkıntılar, üst üste üzüntüler derken yıkılır giderdik…Aslında unutmak böylesine güzel bir nimet…Peki ya güzel şeyler neden unutulur? Çok basit; sürekli güzel şeyleri hafızanda yaşarsan artık birçok şeyden tat alamaz olursun. Derler ya bal yiyen baldan bıkar diye… Nasıl da bir dengedeyiz, müthiş.