Zamanın En Güzel Aşk Filmleri Listesi

Sponsorlu Bağlantılar

Love Prince

Love Prince

Üye
    Konu Sahibi
Zamanın En Güzel Aşk Filmleri Listesi
Sevgilinizle izlemeniz , Evde Arşiv Yapmaniz icin Bir Zamanlarin , tüm zamanlarin en güzel aşk fimlerini listeledik. Umarim Begenirsiniz. Sizinde Aklınıza Gelirse Yazmayı Unutmayin…

Klasik Aşklar;

1. Casablanca (1942)
Yönetmen: Michael Curtis
Oyuncular: Grace Kelly, Humprey Bogart
Savaş zamanında Casablanca’da bir klüp işleten Rick, eski aşkı Ilsa’yla karşılaşınca hayatı altüst olur…

''Yönetmenliğini Michael Curtiz'in üstlendiği Kazablanka (Casablanca), Hollywood klasikleri arasında özel bir yere sahiptir. Casablanca filminin ilk gösterimi, 1942 yılının 23 Kasım günü New York'ta yapıldı. Humphrey Bogart, Ingrid Bergman, Claude Rains ve Paul Henreid gibi dönemin usta oyuncularının başrol oynadığı 'Casablanca', gösterime girdiği 1943 yılında En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Senaryo dallarında Oscar aldı.
Murray Burnett'in 'Everybody Comed to Rick's' adlı yayımlanmamış oyununu 20 bin dolar gibi çok yüksek bir rakamla satın alan Warner Brothers şirketi tarafından 1942'de yapılan filmin belki de en ilginç özelliği, senaryosunun sürekli yeniden yazılmış olması.
Ilsa karakterini canlandıran Ingrid Bergman, filmin sonunda hangi erkeğe varacağını ancak çekimler başladıktan bir süre sonra öğrenebilmiş.
Filmin konusu II. Dünya Savaşı'nın ilk zamanlarında geçmektedir. Çek direniş örgütünün lideri Victor Lazlow, Alman toplama kampından kaçarak Casablanca'ya gelir. Amacı Lizbon'a, oradan da ABD'ye iltica etmektir.
Fakat bütün umutları, şans eseri Casablanca'nın en meşhur gece kulübünün sahibi olan Rick'e bağlanmıştır. Rick, kaçış için gerekli olan pasaportlara sahip tek kişidir.
Öte yandan Rick'in, Victor'un yakalanması ya da ölmesi için önemli bir nedeni vardır. Victor'un karısı Ilsa, Rick'in bir zamanlar kendisini terk ettiğine inandığı ve kalbinin derinliklerine gömdüğü büyük aşkıdır.
Film, ABD Film Enstitüsü tarafından 2002 yılında tüm zamanların en iyi aşk filmi seçildi.
"Kazablanka", 1989 yılında Amerika Birleşik Devletleri Kongre Kütüphanesi tarafından "kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli" filmler arasına seçilerek ABD Ulusal Film Arşivi'nde muhafaza edilmesine karar verilmiştir''

2. Dr. Zhivago (1965)
Yönetmen: David Lean
Oyuncular: Omar Sharif, Julie Christie
Doktor Zhivago evlenir ve bir aile kurar ancak mutluluğu 1. Dünya Savaşı ve Rus İhtilali ile kesintiye uğrayacaktır…''


''Doktor Jivago , 1965 ABD yapımı dramatik dönem filmidir. Üçbuçuk saat uzunluğundaki bu uzun soluklu tarihi filmin özgün adı Doctor Zhivago dur. Film Türkiye'de 28 Aralık 1968 tarihinde gösterime girmiş ve aylarca gösterimde kalmıştı.
Robert Bolt 'un senaryosunu Nobel ödüllü Rus yazar Boris Pasternak'ın 1957'de yazdığı aynı adlı (Rusça: Доктор Живаго) romanından uyarlayıp yazdığı bu epik filmin yönetmeni David Lean'dir. Önemli rollerinde Ömer Şerif, Julie Christie, Geraldine Chaplin, Rod Steiger, Alec Guinness ve Tom Courtenay'ın oynadıkları filmin yapımcısı Carlo Ponti'dir. Müzikleri ise Maurice Jarre'a aittir. Filmin özgün müziği Jarre'a Oscar ve Altın Küre ödüllerinin yanı sıra bir de Grammy ödülü kazandırmıştı.
Doktor Jivago, on dalda birden aday gösterildiği Oscar ödüllerinden "en iyi uyarlama senaryo", "en iyi görüntü yönetimi", "en iyi sanat yönetimi", "en iyi kostüm" ve "en iyi orijinal şarkı" dallarında olmak üzere beşini kazandı.''


"Doktor Jivago", Rusya'da 1917 Bolşevik ihtilali ve hemen sonrasında patlak veren Rus İç Savaşı (1917-1922) sırasında, aynı zamanda bir şair de olan doktor Yuri Jivago (Ömer Şerif)'nun devrimin liderlerinden birinin karısına aşık olması ile yaşadığı zorlukları anlatan çok kapsamlı, romantik ve destansı bir filmdir. Olaylar ihtilalin hemen öncesinde başlar ve filmin arka fonunda tüm ihtilal süreci gözler önüne serilir. Ön planda ise kendisi de üst tabakadan ve kendisine tapan bir kadınla evli olduğu halde, şiirlerine ilham veren başka bir talihsiz kadını, Lara (Julie Christie)'yı seven, böylelikle sadakat ve ihtiras arasında bocalayan, hayatının kontrolü kendi elinden alınmış ve savaşın parçaladığı yokluklarla dolu bir ülkede oradan oraya sürüklenen aynı zamanda şair bir tıp doktorunun, Doktor Jivago'nun dramını izleriz.''

3. Gone With The Wind – Rüzgar Gibi Geçti (1939)
Yönetmen: Victor Fleming
Oyuncular: Clark Gable, Vivien Leigh
İç Savaş zamanında Amerika… İnatçı Scarlet O’Hara ile Rhett Butler’ın çatışmalı ilişkileri, aslında ateşli bir aşkın başlangıcıdır…


''Rüzgâr Gibi Geçti, orijinal adıyla Gone with the Wind, Margaret Mitchell'ın Pulitzer Ödüllü aynı adlı romanından sinemaya uyarlanmış 1939 ABD yapımı bir filmdir.
Film 14 dalda Oscar'a aday olmuş ve 10 dalda bu ödülü kazanmıştır. Zamanında Türkiye sinemalarında da gösterime girmiş, defalarca televizyonlarda oynamıştır.
Amerikan Film Enstitüsü'nün hazırlarıdğı tüm zamanların En İyi Filmleri listesinde (AFI's 100 Years... 100 Movies) dördüncü sıradadır. Zamanında tüm dünyada toplam 400,176,459 $ hasılat yapmış olup enflasyona göre düzenlenen tabloya göre film tüm zamanların en çok gişe hasılatı yapan filmidir
1993 yılında Amerika Birleşik Devletleri Kongre Kütüphanesi tarafından "kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli" filmler arasına seçilerek ABD Ulusal Film Arşivi'nde muhafaza edilmesine karar verilmiştir.

İrlandalı Scarlett O'Hara (Vivien Leigh) Tara isimli çiftlikte yaşamaktadır. 12 Meşeler Çiftliği'nin varisi Ashley Wilkes'e (Leslie Howard) aşık olduğunu düşünmektedir. Ashley'nin, kuzeni Melanie (Olivia de Havilland) ile evlenme kararı aldığını öğrenir.
Scarlett, Ashley'nin evinde Rhett Butler (Clark Gable) ile tanışır. Ashley ve Melanie'nin evlenmesine engel olamayan Scarlett, çevresindeki erkeklerden biriyle acele bir evlilik yapar. Bu sırada Kuzey-Güney Savaşı patlak vermiştir. Melanie ve Scarlett'in kocası savaşa gider. Scarlett'in kocası savaşta ölür.''


Yasta olan Scarlett, Rhett ile dans ediyor


Savaş, Güney'in şartlarını çok ağırlaştırır. Scarlett annesini kaybeder. Babası ise aklını yitirmiştir. Melanie ve Scarlett Tara'da birlikte yaşamaya başlarlar. Ashley'den haber alınamamaktadır. Savaş biter ve Ashley geri döner. Tara'nın vergilerini ödeyemeyen Scarlett, kızkardeşinin nişanlısı ile evlenir ve çiftliği kurtarır. Scarlett'in yeni özgür olmuş fakir zenciler tarafından saldırıya uğraması üzerine Rhett, Ashley ve karısı intikam almaya giderler. Scarlett'in ikinci kocası da çatışma sırasında ölür.
Scarlett'in Ashley'e olan takıntısı devam etmektedir. Ancak, Rhett Buttler ile üçüncü evliliğini yapar. Bir kızları olur. Rhett, Ashley'i kıskanmaktadır. Bir gün kızını alır ve Londra'ya gider. Ancak kızın annesini özlemesi nedeniyle üç ay sonra geri dönerler. Bu arada Scarlett dördüncü çocuğuna hamiledir. Dönüşte yaşanan tartışma sonucu Scarlett bebeğini kaybeder. Bebeğin ardından kızlarının da ölümü ilişkilerini iyice sarsacaktır.
Melanie ölümcül şekilde hastalanır. Scarlett'ten Ashley ve oğluna bakmasını ister. Bu arada Scarlett Rhett'e âşık olduğunu farketmiştir. Melanie'nin evinde Scarlett'in Ashley ile ilgilenmesi Rhett'in Scarlett'i terketmesine neden olur.
Bu trajik aşk dörtgeninin fonunda, kuzey-güney savaşı ve güneyin yeniden yapılandırılması, Atlanta'nın yanışı, yaralı güney eyaletleri federasyonu üyeleri ile dolu tarlalar da kullanılmıştır. Titizlikle hazırlanmış sahneler, gün batımı görüntüleri, dramatik ve romantik müzik, trajik savaşı somut hale getirmek için kullanılan güney halk şarkıları, nükteli diyaloglarla Rüzgâr Gibi Geçti, sinema tarihindeki büyük epik dramlardan biri olarak kabul edilir.''

4. Love In The Afternoon – Öğleden Sonra Aşk (1957)
Yönetmen: Billy Wilder
Oyuncular: Gary Cooper, Audrey Hepburn
Bir müşterisinin karısıyla birlikte yakalanması için tutulan özel dedektifin kızına aşık olan bir playboyun öyküsü…



''film biraz aşıklara yönelik bir film.romantik komedi cinsinden bir aşk filmidir.ayrıca aşkımın oynamasıda filme ayrı bir heyecan katmış.AUDREY HEPBURN bir konservatuar öğrencisini canlandırıyor,babası da gizli bir dedektif rolünde oynuyor.babasının yanında çalışan adamın biri gizli bir plan yapmaktadırlar,ikilinin asıl amaçları gary cooper(frank flannagan'ı) öldürmektedir ve AUDREY HEPBRUN bunları kapı arkasından gizlice dinlemektedir,bu arada HEPBURN başarılı bir konservatuar öğrencisidir,çalıdğı enstrümanlardan bellidir,konservatuardaki arkadaşından aldığı 2 jetondan ard arda önce gary cooper'in bulunduğu oteli arar da santral onun meşgul olduğunu söyler ve bu seferde polisi aramaya yönelir,polisi de bu durumu inandıramaz,yapacağı işse otele girip gary cooper'i bulmaktır,bu sebeple otele gider de gitmesine babasının arkadaşı odanın önünde pusuda beklemektedir,AUDREY HEPBURN'da başka bir odadan girip bu sefer resmen ateşle oynar şekilde gary cooper'in odasına balkon kısmından girer,cooper'ın havası yerindedir,önce duyduklarına pek ihtimal vermesede inanmak zorunda kalır,ve HEPBURN bir plan yaparlar.numaradan cooper'ın eşi olup dışarıdaki adamı yutturmaktır,adam odaya girince plan başarıyla son bulur,bundan sebep olsa AUDREY HEPBURN'a ilgi duymaya başlar,burayı nerden bulup,adımı nereden öğrendiğini gibi sorular sorar.aşkım ilkten pas vermese de onun teklifini kabul edecektir,ve ondan sonra ki gün otele gelir HEPBURN,aslında gelmeden önce evinde bir mektup yazar da sonra o mektubu yakar,belki de istemediğini söyleyecekti.neyse ikili akşamı otel odasında baş başa dans ederek geçirir,yalnız G.cooper(F.flannagan) yarın amerika'ya gidecektir,onun için olsa HEPBURN'U son kez görmek ister,karşılığı kabul görür vedalaşmada olur aşkım flannagan'ın gülünü alır,aradan uzun bir zaman geçer,AUDREY HEPBURN bir gün opera dinlemeye gider bi de ne baksın aşağıda flannagan'ı görür yalnız yanında bir kadın vardır,dikkatle onu bakar hemde elinde dürbün ile.neyse onlar opera sonrası konuşmaya başlarlar biraz eskiden birazda bugunden,gün biter yarın olur,AUDREY HEPBURN'UN aklında bu seferde adamı etkilemek vardır.flannagan ile romantik dakikalar geçirecektir,yalnız babası şüphe duymuş gibidir(babası konservatuar'da olduğunu düşünür),ama o oteldedir.gun gecer yarın olur bu seferde flannagan HEPBRUN'A bir yemek süprizi yapar(sabah kahvaltısı,bir gölün kenarında yemekten sonrada onu tekne ile gölü gezdirmeyi de ihmal etmez.ikili gölde son derece keyiflidirler.AUDREY HEPBURN mektupla belirtemediği şeyleri otel odasındaki telefon ses kaydından flannagan'a açıklar,flannagan bu sırada duş almaya gitmek üzereyken telefonun açık olduğunu farkeder ve telefonla meşgul olur,bu sırada küvetteki suda taşmaya başlar ve yan odalara kadar ilerler,flannagan telefonu saatlerce dinler bunun üzerinde kendisini şarap içmekten de alamaz,stres atmak içinde hamama gider birde ne olsun bir zaman kendisini vurması gereken adamla hamamda karşılaşır,ve ona AUDREY HEPBURN'UN babasının kartını verir,oda kağıtta yazan adrese gider,HEPBURN'DA evdedir,fakat onu göremez,sonrada babasına birşeyler anlatır,babası da bu yoldan çıkarak ona mektup yazar,bunu otele götürüp kendisne teslim eder,bu sırada babası çıkar kendisi gelir,flannagan olan bitenler karşısında şaşkın olup İSVEÇ'E gider,yalnız AUDREY HEPBURN'DA onunla birlikte tren istasyonuna kadar gelir,onu uğurlayacaktır da gözyaşlarına engel olamaz,bunu gören flannagan son bir hamle ile AUDREY HEPBURN'UDA yanına alıp,İSVEÇ'E gider,filmde burada biter,filmin ismini ikilinin öğleden sonra beraber vakit geçirmelerinden dolayı ÖĞLEDEN SONRA AŞK diye adlandırılmıştır.İmza Benden:ÖĞLEDEN SONRA AŞK(1957)''

5. It Happened One Night – Bir Gecede Oldu (1934)
Yönetmen: Frank Capra
Oyuncular: Clark Gable, Claudette Colbert
Şımarık bir mirasyediye yardım eden gazeteci, genç kıza gerçekten aşık olunca işler karışır…




Ağlatan Aşklar;

6. Love Story – Aşk Hikayesi (1970)
Yönetmen: Arthur Hiller
Oyuncular: Ryan O’Neal, Ali McGraw
Üniversite yıllarında tanışıp aşık olan iki genç, önce aileleriyle, sonra da amansız bir hastalıkla mücadele etmek zorunda kalırlar…



'' Aşk Hikayesi 1970 ABD yapımı romantik-dramatik filmdir. Özgün adı Love Story olan film Kasım 1971'de Türkiye'de de gösterime girmiştir. Film birçok ülkede olduğu gibi Türkiye'de de gişe rekorları kırmış, haftalarca gösterimde kalmıştır. Özgün senaryosunu Erich Segal'ın yazdığı filmi Arthur Hiller yönetmiş, önemli rollerinde Ali MacGraw, Ryan O'Neal, Ray Milland ve Tommy Lee Jones oynamışlardır. Filmin unutulmaz tema müziğini Francis Lai bestelemiştir ve bu çalışması ile 1971'de En İyi Orijinal Müzik Akademi Ödülü kendisine verilmiştir. Bu aynı zamanda filmin aldığı tek Oscar ödülüdür. Film 6 dalda daha Oscar'a aday gösterilmişti.


Köklü ve zengin bir aileden gelen Oliver Barrett IV (Ryan O'Neal), aile geleneğini devam ettirerek kendisinden öncekiler gibi Harvard Üniversitesi'nde hukuk okumaktadır. Bir gün Radcliffe Kolejinde müzik öğrencisi olan işçi sınıfından Jennifer Cavalleri (Ali MacGraw)'ye aşık olur. Çift evlenmeye karar verir, ancak Oliver'ın babası Oliver Barrett III (Ray Milland) bu evliliğe onay vermez ve oğlunun harçlığını keser, ayrıca onu mirasından da mahrum edeceğini söyler. Oliver'ın babasının maddi desteği olmadan Harvard'a devam etmesi çok zordur. Hayata sıfırdan başlamak zorunda kalan yeni evli çift Oliver'ın okul masraflarını karşılamak için farklı işlerde çalışmaya başlarlar. Bu arada çocuk istedikleri halde gebe kalamayan Jennifer'in yapılan tetkikler sonucunda lösemi hastası olduğu anlaşılır.''

7. Dying Young – Genç Ölmek (1991)
Yönetmen: Joel Schumacher
Oyuncular: Julia Roberts, Campbell Scott
Kan kanseri olan Victor’la, hemşiresi Hillary’nin umutsuz aşkı…



''Sevgilisinin kendisine ihanet ettiğini öğrenen Hilary O'Neil (Julia Roberts) yeni bir başlangıç ve yeni bir iş arıyor. Böylece kan kanserine yakalanmış acı çeken genç bir adamın özel hemşiresi oluyor. Zaman geçtikçe birbirlerine aşık oluyorlar ama bu yaşadıkları aşkın çok uzun sürmeyeceğini de biliyorlar. Çünkü genç adam ölmek üzeredir.''

8. An Affair to Remember (1957)
Yönetmen: Leo McCarey
Oyuncular: Cary Grant, Deborah Kerr
Yakışıklı çapkın Nicky Ferrante ile caz şarkıcısı Terry, Avrupa’dan New York’a giderken yolda tanışırlar ve 6 ay sonra Empire State Binası’nın çatısında buluşmak üzere sözleşirler…



''Yakışıklı çapkın Nicky Ferrante ile caz şarkıcısı Terry, Avrupa'dan New York'a giderken yolda tanışırlar ve 6 ay sonra Empire State Binası'nın çatısında buluşmak üzere sözleşirler.''

9. Love Affair – Aşk Hikayesi (1994)
Yönetmen: Glenn Gordon Caron
Oyuncular: Warren Beatty, Annette Bening
Eski futbolcu Mike, Sydney’e giderken tanışıp aşık olduğu Terry ile 3 ay sonra New York’ta buluşmak için sözleşir. “An Affair To Remember”ın yeniden çevrimi…



10. An Autumn in New York – New York’ta Bir Sonbahar (2000)
Yönetmen: Joan Chen
Oyuncular: Richard Gere, Winona Ryder
Çapkın ve uslanmaz Will, genç Charlotte’a aşık olunca hayatı değişir ancak Charlotte hastadır…

Çağdaş aşk öyküleri;

11. Moonstruck – Ay Çarpması (1987)
Yönetmen: Norman Jewison
Oyuncular: Cher, Nicolas Cage
Loretta, nişanlısının kardeşine aşık olunca işler karışır…



''Loretta Castorini (
Cher) utangaç nişanlısını bekleyen biraz da evde kalmış, duygusal bir kadındır. Loretta beklediğinin gerçekleşmemesi sonucunda kapıldığı umutsuz duygular sonucunda nişanlısının biraz yabani gibi gözüken erkek kardeşi Ronny'e (Nicolas Cage) aşık oluyor. Ronny bir fırın işçisi olup, operaya ve hayata düşkün bir adamdır...''

12. The Way We Were (1973)
Yönetmen: Sydney Pollock
Oyuncular: Barbara Streisand, Robert Redford
Öğrencilik yıllarında tanışan Katie ve Hubbell, çok farklı karakterlere sahip olmalarına rağmen aralarında bir elektriklenme olur. İki genç yıllar sonra tekrar karşılaşacaklardır…



''
Bulunduğumuz Yol, 1973 yılı ABD yapımı dramatik dönem filmidir. Özgün adı The Way We Were'dür. Yönetmenliğini Sydney Pollack'ın üstlendiği ve senaryosunu Arthur Laurents'in yazdığı Bulunduğumuz Yol, Cornell Üniversitesi'ndeki Amerikan Karşıtı Faaliyetleri İzleme Komitesi'ndeki deneyimleri duygusal örgülerle bezeyerek anlatan bir yapıttır. Başlıca rollerini Barbra Streisand ve Robert Redford'un paylaştıkları filmin görüntülerini Harry Stradling Jr. çekmiş, özgün müziğini ise Marvin Hamlisch bestelemiştir.
Sinemalarda oldukça büyük bir gişe başarısı elde eden filmin adını taşıyan albüm 23 hafta boyunca Billboard Hot listesinde birinciliğini korumuş, bir milyondan fazla satış rakamına ulaşmıştır.


2. Dünya Savaşı sonrası ABD'de Marksist bir yahudi olan Katie Morosky (Barbra Streisand), bir radyo istasyonunun yanı sıra değişik birkaç işte birden çalışarak yaşamını sürdürürken bir yandan da politik inançları doğrultusunda üniversitede ve sokakta aktif eylemlere katılmaktadır. 1930'ların başında okulda tanıştığı deniz subayı Hubbell Gardiner'le (Robert Redford) yıllar sonra tekrar karşılaştıklarında ilk aşklarının canlandığını farkederek birlikte yaşamaya başlarlar. Hubbell, Hollywood için çalışan ve McCarthyciliğin etkisiyle karalisteye alınan bir senaristtir. Olayların gelişimi iki sevgilinin duygu yüklü yollarını ayıracaktır; üstelik Katie hamiledir.''

13. Pretty Woman – Özel Bir Kadın (1990)
Yönetmen: Garry Marshall
Oyuncular: Richard Gere, Julia Roberts
Zengin bir işadamı, sokaktan aldığı bir ******ye aşık olur…



''Vivian Ward, çok şanssız bir sokak kadınıdır. Ancak bu kötü şans onu yakışıklı, çok başarılı ve ünlü bir işadamı olan Edward Lewis ile karşılaştırır. İkili inanılmaz derecede güzel günler yaşamaya başlarlar.''

14. Notting Hill – Aşk Engel Tanımaz (1999)
Yönetmen: Roger Michell
Oyuncular: Julia Roberts, Hugh Grant
Dünyanın en ünlü sinema oyuncularından biri olan Anna Scott, bir kitapçıya aşık olursa ne olur?



''
Will Thacker (Hugh Grant) Notting Hill'de seyahat kitapları satan bir kitabevi sahibidir. Boşanma sürecini pek idare edemeyen Will, Spike (Rhys Ifans) adında Galli ile ev arkadaşıdır. Bir gün dünyaca ünlü Hollywood oyuncusu ABD'li Anna Scott (Julia Roberts), dükkâna Türkiye hakkında bir kitap satın almaya girer. Kısa bir süre sonra, ikisi sokakta birbirlerine çarpmasıyla Will'in elindeki portakal suyu her ikisinin üstüne dökülür. Will Anna'yı evine üstüne değiştirmesi için tam yolun karşısındaki evine davet eder. Anna teklifi kabul eder. Anna üstünü değiştirirken Will mutfağın dağınıklığını toplar. Anna'nın sürpriz öpücüğü karşılıklı etkileşimin tohumlarını ekmiştir. Genel İzlek

Günler sonra Will Spike'a herhangi bir telefon mesajı olup olmadığını sorar. Spike Will'e gelen mesajları not etmekte ve hatırlamakta güçlük çeker ama "Anna adında bir ABD'li kız" çağrışımı yapmıştır. Anna takma bir adla Ritz'te oturmakta olup Will'i davet etmiştir. Vardığında Anna'nın odası basın mensuplarıyla dolmuş ve Will de kendisini sahte bir basın mensubu olarak kendisini bulmuştur. O anki panikle masada duran Horse & Hound dergisini görerek kendisini o dergiden geldiğini söylemiştir. Anna'nın yeni filmi Helix'i görmemiş olmasına rağmen tüm film ekibiyle söyleşi yapmak zorundadır. Anna ile konuşabilme fırsatını yakalayan Will, kızkardeşi Honey'nin doğumgününe Anna'yı davet eder.
Max ve Bella'nın (Gina McKee) evinde Anna, Will'in arkadaş çevresiyle ve ortaya sunulan 'son brovni' bahsiyle evinde gibi hisseder. Anna, Will'i otel odasına davet eder ve beklenmedik bir şekilde Anna ABD'li erkek arkadaşıyla karşılaşır.
Bir süre sonra Anna, Will'in kapısının basamaklarına dayanıp Will'e çok zor durumda olduğunu çünkü onu küçük düşürtecek fotoğraflar basına sızdığını söyler. Çok zor durumda olduğunu ve saklanabileceği tek yerin Will'in evi olduğunu belirtir. Böylece birbirlerine tekrar bağlanırlar ve Will Anna'ya yeni filminin repliklerini ezberlemesinde ona yardım eder. Ancak sabah, kapısının önüne doluşmuş izdihamda kapıyı açarak afallamıştır.
Final

Will'in bir Henry James filmi yap tavsiyesi üzerine Anna İngiltere'ye dönmüştür. Anna, film setine Will'i davet etmiştir ve Will de sette replikleri kulaklıktan dinlemektedir. Will'in Anna'nın başrol oyuncularından birine Will'in "neden burada olduğunu bilmediğim bir adam" dediğini duymasıyla oradan ayrılır. Sonraki gün Anna bağlarını yeniden kuvvetlendirmek amacıyla kitabevine bir hediye çerçeveyle uğrar ama Will onu reddeder. Bu olaydan sonra Will arkadaşlarına doğru mu yanlış mı yaptığı konusunda danışır. Arkadaşları ilk başta verdiği kararı doğru bulsa da, sonra Will'in dünyadaki en büyük hatasını yaptığını ona söylerler. Hemen harekete geçip Max'in arabasıyla Londra'da Anna'yı deli gibi aramaktadırlar. Anna'nın Amerika Birleşik Devletleri'ne gitmeden önce yaptığı basın toplantısına yetişirler ve Will başarılı bir şekilde Anna'nın İngiltere'de onunla kalmasına razı eder.

15. You’ve Got Mail – Mesajınız Var (1998)
Yönetmen: Nora Ephron
Oyuncular: Tom Hanks, Meg Ryan
İşlerinde birbirine rakip olan Joe ile Kathleen, Internet üzerinde sanal bir aşk yaşamaktadırlar…



''
Mesajınız Var, 1998 yapımlı Amerikan romantik komedi filmidir. 1940 yılında gösterime giren Köşedeki Dükkân isimli filmin yeniden çevrimi olan filmin dağıtımı Warner Brothers tarafından yapılmıştır. Joe vs. Volcano ve Sevginin Bağladıkları filmlerinde bir arada oynayan Tom Hanks ve Meg Ryan Mesajınız Var'da da başrolü paylaşmışlardır. Filmin adı, Amerikan şirketi olan AOL'in kullanıcılarının yeni e-posta aldıkları zaman işittikleri sestir. Nora Ephron'ın yönettiği film New York'un Upper West Side (Yukarı Kuzey Kesimi) bölgesinde çekilmiştir. Ephron, gerek karakterler, gerekse diğer açılardan Upper West Side hakkında olduğu konusunda ısrarcıdır.
Senaryo, Ephron ve kardeşi Delia Ephron tarafından yazılmıştır. Fakat orijinal senaryo Miklós László'a aittir. Film, Altın Küre'ye aday olmuş, çeşitli festivallerde beş ayrı ödül kazanmıştır.


Meg Ryan, Frank Navasky ile olan Kathleen Kelly rolünde oynar. Frank, bir yazar olarak, yazılarını daktilo makinesini kullanarak yazarken, Kathleen laptopunu tercih eder ve onun aracılığyla AOL'deki e-posta hesabını kontrol eder. Orada Shopgirl avatarını kullanarak NY152 ile iletişim kurar. Bu avatar aslında Joe Fox (Tom Hanks) içindir. Joe Fox, Fox Books (Fox Kitapları) adında büyük kitapçı dükkânları zincirine sahip Fox ailesinin bir üyesidir. Kathleen ise daha önce annesinin işlettiği adı The Shop Around The Corner (Köşedeki Dükkan) olan bağımsız bir kitapçı dükkânını işletmektedir. Filmin merkezi gerçek dünyada birbirlerine rakip iken sanal dünyada Kathleen ve Joe'nun birbirini etkilemesidir.''

16. Sleepless in Seattle – Sevginin Bağladıkları (1993)
Yönetmen: Nora Ephron
Oyuncular: Tom Hanks, Meg Ryan
Karısını kaybeden Sam’in oğlu Jonah’ın, bir radyo programında babasına talip aramasıyla adamın şansı açılacak ve Annie ile tanışacaktır…



''Eşini kaybetmiş Sam Baldwin, oğlu Jonah ile birlikte sakin bir hayat sürmektedir. Ulusal bir radyo kanalında yayın yapmaya başlayınca hayatında bazı değişiklikler olacaktır; çok sayıda kadın hayrana sahip olmak gibi... Sam'in yaşadığı yerden hayli uzak olan Annie de Sam'in hayranlarından biridir. Evlenmek üzere olduğu halde kafası bu konuyla ilgili karışık olan Annie, Sam'e göndermeyeceğini bildiği bir mektup yazar. Ardından dayanamaz ve etkilendiği bu erkekle tanışmaya karar verir.''


17. When Harry Met Sally – Harry ile Sally Tanışınca (1989)
Yönetmen: Rob Reiner
Oyuncular: Billy Crystal, Meg Ryan
Üniversite yıllarında arabayla New York’a yapacakları bir yolculuk birbirinden çok farklı iki insan olan Harry ile Sally’nin yıllar sürecek inişli çıkışlı arkadaşlıklarının başlangıcı olacaktır…

''Harry de Sally de Chicago Üniversitesi'nde okudukları halde ancak mezuniyetten sonra New York'a giderken tanışır. Yolda uzun uzun sohbet ederler ve 'Kadın ile erkek sadece arkadaş olamaz' kanısına varırlar. New York'a varınca ikili kendi hayatlarını yaşar ancak arada görüşüp birbirlerine olan bitenden bahsederler. Bir gün Harry eşinden, Sally de sevgilisinden ayrılır ve karşılaştıklarında, aralarında iyi bir dostluk başlar. İkili artık birbirine aşık olmamak için büyük çabalar sarf edecektir.''

18. The Story Of Us – Bizim Hikayemiz (2000)
Yönetmen: Rob Reiner
Oyuncular: Bruce Willis, Michelle Pfeiffer
15 yıllık evlilikten sonra bir beraberlik neye dönüşür?



''İlişkileri artık iyice içeriğini kaybeden Jordan çifti, çocukları 12 yaşındaki Josh ve 10 yaşındaki Erin yaz kampındayken ayrılmaya karar verirler. Ben ve Katie çiftinin bir arada kalabilmesinin tek yolu birbiri ile olabildiği kadar az iletişim kurmaktır. Ben ve Katie birbirinden ayrı geçirdikleri zaman boyunca geçmişte çok şeyi paylaştıklarını farkederler. Yaşadıkları ortak mutluluklar onları biraraya getiren nedendir.''

19. Endless Love – Sonsuz Aşk (1981)
Yönetmen: Franco Zeffirelli
Oyuncular: Brooke Shields, Martin Hewitt
İki genç birbirlerine aşık olurlar ancak kızın ailesini onları ayırmaya kararlıdır.



''Gençlik yıllarında birbirlerine tutkuyla aşık olmuş iki lise öğrencisi (David ve JAde), kız tarafının ailesi özellikle babası bu ilişkiden oldukça rahatsızdır. Bir müddet sonra iki sevgili birbirlerini göremez olurlar ama David pes etmez . . bir gün evde verilen bir partinin ardından eve gizlice girmeye çalışan David, yanlışlıkla devirdigi samdan yüzünden evin yanmasına sebep olur ve oradan kacar, ailesi onu bu olaydan sona uzaklara gönderir, Jade ise dagılan ailesi ile birlikte o da uzaklara gitmiştir. Ama David pes etmez, bu aşkı bitirmemekte ısrarcıdır . . . Arar bulur ve . . .''

20. Dolls – Bebekler (2002)
Yönetmen: Takeshi Kitano
Oyuncular: Miho Kanno, Hidetoshi Nishijima
Aşkına ulaşmak için herşeyini feda etmeye razı olan aşıkların hikayeleri.



''Filmde üç ayrı hikâye anlatılıyor. Birinci öykünün kahramanı düşük maaşlı bir çalışan olan Matsumoto, ikinci yaşlı bir Yakuza patronu olan Hiro’dur. Üçüncü kahraman ise bir zamanların ünlü popstarı Haruna.''

21. Italian For Beginners
Yeni Başlayanlar için İtalyanca (2000)Yönetmen: Lone Scherfig
Oyuncular: Anders W. Berthelsen, Ann Eleonara Jorgensen, Anette Stovelbaek
Birbirleriyle yan yana ama yapayalnız yaşayan altı karakter, hayatlarında varlığını unuttukları aşkı yeni öğrenecekleri İtalyanca’nın kelimeleri ile telaffuz edeceklerdir.

''
Eşinin ölümünden sonra hayatının yönünü kaybetmiş genç bir rahip, hayal gücünün sınırlarını zorlayacak derecede sakarlıktan muzdarip bir kasiyer, kullanılmayan organlar körelir kuramina inanıp iktidarsiz olduğundan şüphelenen bir otel memuru.
Bulundugu ülkenin dilini konuşamayan güzel bir Italyan garson, sivri dili ve şirretligi en çok kendi basina dert açan futbol delisi bir restoran müdürü ve annesinin hastalığıyla boğuşan hüzünlü bir kuaför...
Birbirleriyle yan yana ama yapayalnız yaşayan bu altı karakter, hayatlarında varlığını unuttuklari birçok kavramı yeni öğrenecekleri Italyanca'nın kelimeleri ile telaffuz edeceklerdir...''

Yasak Aşklar;

22. From Here to Eternity – İnsanlar Yaşadıkça (1953)
Yönetmen: Fred Zinnemann
Oyuncular: Burt Lancester, Deborah Kerr
2.Dünya Savaşı sırasında Çavuş Milton ile Kaptan Prewitt’in karısı Karen arasında bir aşk doğar…



''
İnsanlar Yaşadıkça 1953 ABD yapımı dramatik savaş filmidir. Özgün adı From Here to Eternity dir. Senaryosunu Daniel Taradash 'ın James Jones'un 1951 tarihli aynı adlı çok satan, ödüllü romanından uyarlayıp yazdığı filmin yönetmeni Fred Zinnemann'dır. Başlıca rollerinde Burt Lancaster, Montgomery Clift, Deborah Kerr, Frank Sinatra, Donna Reed, Ernest Borgnine ve Jack Warden oynamışlardır.
Film Pearl Harbor baskınının hemen öncesinde Hawaii'de bir Amerikan üssünde görevli askerlerin sorunlarını irdelemektedir. Filmdeki şiddet ve cinselliğin dozu kitaptakinden çok daha azaltılmış olsa da çevrildiği yıl oldukça sansasyon yaratmıştı. Filmde göze çarpan sadizm, zorbalık, küfür, zina, kaba cinsellik gibi unsurlar bu günün ölçülerinde artık yadırganmamaktadır.
Film 1954 yılında en iyi film ve en iyi yönetmen de dahil olmak üzere tam 8 Oscar ödülü kazandı. Cannes Film Festivali'ndeki özel ödül de dahil olmak üzere çeşitli yarışma ve festivallerde filme 12 ödül daha verildi. Ayrıca ABD'de "kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli" filmler arasına seçilerek Kongre Kütüphanesi'nin "Ulusal Film Arşivi"nde muhafaza edilmesine karar verilmiştir.


Olaylar 1941 yılında Hawaii'de Japonların Pearl Harbor baskınının öncesinde bir Amerikan askeri üssünde geçer. Yüzbaşı Dana Holmes (Philip Ober) adaya yeni transfer edilmiş Er Robert Prewitt (Montgomery Clift)'in yetenekli bir boksör olduğu haberini alır ve ondan kendisinin de başkanı olduğu alayın boks takımında dövüşmesini ister. Vicdani sebeplerden dolayı bu teklifi reddeden er Prewitt'i zor günler beklemektedir. Kararını değiştirmesi için başta Başçavuş Milton Warden (Burt Lancaster) olmak üzere diğer astsubaylar tüm zor görevleri er Prewitt'in üstüne yıkarak hayatı onun için zorlaştırmaya başlarlar. Bu zor zamanlarında derdini kelimelere dökemeyen Prewitt trompetini üfleyerek çıkardığı melodilerle teselli bulmaya çalışır. Tek destekçisi ise disiplinsiz ve şakacı arkadaşı Er Angelo Maggio (Frank Sinatra) 'dur. Bu özelliklerinden dolayı er Maggio sadist çavuş 'Fatso' (şişko) (Ernest Borgnine)'nun hışmına uğrar ve eziyet görür. Bütün bu olaylar olurken Başçavuş Milton Warden ve Yüzbaşı Holmes'un karısı Karen (Deborah Kerr) arasında bir yasak ilişki başlar. Japonların adaya beklenmedik saldırısı herşeyi değiştirecektir.

23. Anna Karenina (1948)
Yönetmen: Julien Duvivier
Oyuncular: Vivien Leigh, Ralph Richardson
Anna Karenina evlidir ve bir çocuğu vardır. Ancak Vronsky’ye aşık olunca düzeni bozulacaktır…



''Çarlık Rusyası döneminde evli bir kadın olan Anna (Sophie Marceau), içinde bulunduğu zenginlikten sıkılıyor ve tüm o görkemli yaşamının ardındaki boşluğun farkına varıyor. Tesadüfen yakışıklı asker Vronsky\’le (Sean Bean) tanışıyor ve kısa sürede birbirlerine aşık oluyorlar. Bir süre sonra hamile kalan Anna, kocası Levin\’in baskılarına ve dönemin zor koşullarına karşın ayakta kalmaya çalışıyor.''


24. Bridges of Madison County – Yasak İlişki (1996)
Yönetmen: Clint Eastwood
Oyuncular: Clint Eastwood, Meryl Streep
Fotoğrafçı Robert Kinkaid, köprülerin fotoğraflarını çekmek üzere gittiği Madison County’de Francesca ile tanışır ve 4 günlük bir aşk yaşarlar. Ancak Francesca evlidir…

''Yasak İlişki (İngilizce adı: The Bridges of Madison County) Robert James Waller'ın çok satan romanından uyarlanan 1995 ABD yapımı romantik-drama filmidir. Film Amblin Entertainment, Malpaso Productions ve Warner Bros tarafından yapıldı. Filmin yönetmeni ve yapımcısı Clint Eastwood, ortak yapımcısı Kathleen Kennedy ve uyarlama senaryonun yazarı Richard LaGravenese'tir. AFI 100 Yıl...100 Tutku listesinde 90. sırada yer alan Yasak İlişki ayrıca Cahiers du Cinema'nın düzenlediği bir ankette Elveda Güney ve Carlito'nun Yolu filmleri ile birlikte 1990'ların en iyi filmi seçildi. Filmin başrollerinde Clint Eastwood ve bu filmdeki performansı ile 1996'da En İyi Kadın Otuncu Akademi Ödülü'ne aday olan Meryl Streep yer alır.


Konusu 1965 yazında geçen filmde Iowa'da yaşayan İtalyan bir ev kadını, Francesca'nın (Meryl Streep) hikâyesi anlatılır. Kocası ve çocukları Illinois Eyalet Fuarı'na gittiğinde, Francesca National Geographic için photo essey hazırlamak amacıyla Madison County, Iowa'ya gelen bir fotoğrafçıyla tanışıp ona aşık olur. Birlikte geçirilen dört gün Francesca'nın hayatında bir dönüm noktası olur ve başından geçenleri bir günlüğe yazar. Bu günlük daha sonra çocukları tarafından keşfedilir.''

25. Brief Encounter (1946)
Yönetmen: David Lean
Oyuncular: Celia Johnson, Trevor Howard
Evkadını olan Laura, bir tren istasyonunda doktor Alec’le tanışır ve birbirlerine aşık olurlar. Ancak her ikisi de evlidir…

''Brief Encounter, 1945 Birleşik Krallık yapımı David Lean filmidir. İkisi de evli olan bir ev kadınıyla bir doktorun kısa süren aşk ilişkisini konu alır. Başrollerinde Celia Johnson ve Trevor Howard vardır. Senaryoyu, Noel Coward kendi 1936 tarihli tek perdelik oyunu Still Life'tan uyarlamıştır. Film müziği temel olarak Sergey Rahmaninov'un Piano Concerto No. 2 eserinin Eileen Joyce yorumundan oluşur. Film 1946 yılında Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye'yi paylaşan filmlerden biri oldu. 1947'de Celia Johnson En İyi Kadın Oyuncu, David Lean ise En İyi Yönetmen dalında Oscar'a aday gösterildi. Brief Encounter 1999'da British Film Institute'e ait BFI Top 100 British films (En İyi 100 Britanya filmi) listesinde ikinci sırada yer aldı. 2004'te Total Film dergisince tüm zamanların en iyi 44. Britanya filmi seçildi.''

26. Titanic (1997)
Yönetmen: James Cameron
Oyuncular: Leonardo DiCaprio, Kate Winslet
Titanic, Jake ile Rose’un aşklarının doğduğu gemidir…


''Titanik 1997, ABD yapımı film. En İyi Film dahil olmak üzere 11 Akademi Ödülü kazanmış olan filmi James Cameron yönetmiştir. Filmin başrollerinde Leonardo DiCaprio ve Kate Winslet sosyal sınıfların ayırdığı RMS Titanic`te aşk yaşayan Jack Dawson ve Rose DeWitt Bukater karakterlerini canlandırmışlardır. Film Dünya çapında 1,845,034,188 $ hasılata ulaşmış ve 2009 yılına kadar hasılatı en yüksek film olma özelliğini de elinde bulundurmuştur. 14 kategoride Oscar'a aday gösterilen film All About Eve (1950) ile birlikte en fazla Oscar'a aday gösterilen film rekorunu elinde bulundurmaktadır. 11 dalda Oscar kazanan film ayrıca en fazla Oscar alan film rekorunu Ben-Hur (1959), ve The Lord of the Rings: The Return of the King (2003) ile paylaşmaktadır.

1996 yılında Brock Lovett ve grubu RMS Titanic'in enkazında okyanusun kalbi adı verilen bir kolye ararlar.Kolyeyi aramak için kolyenin sahibi kızın odasına annesinin ve sevgilisinin odasına bakarlar. Sonunda kırılmış kapıların arkasında yeşil bir kasa bulurlar. Bir kanalda canlı yayınla kasayı açarlar ama kasanın içinden sadece para ve bir çanta çıkar.Televizyonu izleyenlar arasında da Rose Calvert'ta vardır. Rose calvert okyanusun kalbi'nin sahibidir. Brock lovett kadının yardımcı olabileceğini düşünerek bu yaşlı kadını araştırma yaptıkları sonar gemisine davet eder. Israrlar sonunda Rose Calvert 84 yıl öncesini torununa ve ekibe anlatır. O zamanlar Rose DeWitt Bukater Caledon Hockley ile evlenmek üzere Amerika'ya gitmektedir. Ne var ki Rose Cal'i sevmiyordur. Ama onunla evlenmeye karşı çıksa da annesi tarafından bu başkaldırış bastırılmıştır. Rose yine de evlenmeye dayanamamış ve gemiden atlayıp intihar etmek istemiştir. Jack Dawson, Amerikalı parasız bir ressamdır. Birçok ülke gezmiş, tanesi 1 cent'ten tablolar satarak para kazanmaya çalışmaktadır. Liverpool limanına yakın bir poker evinde arkadaşı Fabrizio ile şanslı bir el sayesinde Titanic'e iki adet üçüncü sınıf bilet kazanmıştır.Daha sonra Rose ile birbirlerine aşık olurlar fakat Jack Titanicden kurtulamayıp ölecektir.''

27. The English Patient – İngiliz Hasta (1998)
Yönetmen: Anthony Mingella
Oyuncular: Ralph Fiennes, Kristin Scott Thomas
2. Dünya Savaşı sırasında Sahara Çölü’nü geçerken düşen uçakta ağır yaralanan Almacy, yaşadığı aşkı hatırlar…



''İngiliz Hasta, 1992'de yayımlanmış olan Michael Ondaatje romanından uyarlanmış Oskar ödüllü bir film. Ayrıca romanı da ilgi çekici kurgusundan dolayı Kanada'da devlet tarafından verilen önemli ödüller kazanmıştır. Film ise 1996 yılında vizyona girmiştir. Filmin yönetmenliğini Anthony Minghella yapmıştır. Film 1996 yılında en iyi film de dahil olmak üzere 9 dalda Oskar ödülü kazanmıştır. Ek olarak, romanın yazarı Ondaatje de film yapımcıları ve senaristler ile birlikte çalışmış ve filmin romandan uyarlanma aşamasında önemli katkılarda bulunmuştur.''

28. The End of the Affair – Zor Tercih (1999)
Yönetmen: Neil Jordan
Oyuncular: Ralph Fiennes, Julianne Moore
Yağmurlu bir Londra gecesinde yazar Bendrix, 2 yıl önce kendisini terkeden sevgilisi Sarah’nın kocasıyla tanışacaktır…



''Sarah Miles, kocası Çavuş Henry tarafından verilen bir partide yazar Maurice Bendrix'e aşık olur. İkili kısa bir süre içinde kendilerini yasak bir ilişkinin cinsel cazibesine kaptırırlar. Londra'nın bombalandığı günlerde Bendrix'in evine isabet eden bir bomba çifti yatakta yakalar. Bendrix ölümden döner. Sarah sevgilisine haber vermeksizin, ilişkisine sürpriz bir şekilde son verir. Bendrix artık terk edilmiş biridir. İki yıl sonra, 1946 yılında, yağmurlu bir günde Bendrix tesadüfen Henry ile karşılaşır. Bendrix, Sarah'a olan aşkını hatırlar ve yeniden ona dönmenin yollarını arar. Bir süre sonra onun hayatına yeniden girmeye başarır. Aniden biten eski aşkı tekrar gündeme gelir. Ama bu sefer aşkının neden aniden bittiğini öğrenebilecektir.''

29. The Age of Innocence – Masumiyet Yaşı (1993)
Yönetmen: Martin Scorsese
Oyuncular: Michelle Pfeiffer, Daniel Day Lewis
19. yüzyılın New York’unda May ile evlenmek üzere olan Archer, nişanlısının kuzeni Kontes Olenska’ya gönlünü kaptırır…



''Sosyetenin gözbebeği Newland Archer (Daniel Day-Lewis), May Welland (Winona Ryder) ile nişanlıdır. Ancak May`in kuzeni Kontes Olenska (Michelle Pfeiffer)'yla tanışınca bütün hayatı değişiyor. Kocasından ayrılan bir kadın olarak, 19. yüzyıl New York'unda dışlanan bu kadını Newland önce savunmaya başlıyor ancak daha sonra ikisi de birbirine aşık oluyorlar.''

30. Maurice (1987)
Yönetmen: James Ivory
Oyuncular: Hugh Grant, James Wilby
E. M. Forster’ın ancak ölümünden sonra yayınlanabilen eşcinsel aşk romanından uyarlanan filmde Maurice’le Clive’ın imkansız aşkları anlatılır.


''
Iki erkek İngilizce okul yakın arkadaş kendilerini aşık Cambridge düşen bulabilirsiniz. toplumdaki yerini yeniden kazanmak için, Clive onun yasak aşk, Maurice (telaffuz pes "Morris") ve evlenir. Clive ve sığ eşi Anne, Maurice ile kalırken nihayet Alec kollarında romantik keşfeder, av alanı bekçisi ...''
Olanaksız Aşklar

31. Ghost – Hayalet (1990)
Yönetmen: Jerry Zucker
Oyuncular: Demi Moore, Patrick Swayze
Sam’in hayaleti, eşi Molly’yi tehlikelerden kurtarıp ve ilahi adaletin yerini bulmasını sağlamadan dünyadan ayrılmayacaktır…



''Sam ve Molly birbirlerini çok seven bir çifttir. Yeni bir apartmana taşınan çift, yolda serseriler tarafından saldırıya uğrar ve Sam kavga sırasında öldürülür. Ancak Sam bir hayalet olarak yaşamayı sürdürür ve sevgilisini tehlikelerden uzak tutmak ve kendi ölümünü planlayanları bulmak için işin inceliklerini öğrenmeye başlar. Bu arada insanlarla bir falcı aracılığıyla iletişim kurmayı başaran Sam, adım adım öteki dünyaya ilerlerken Molly'e daha çok aşık olmaktan kendisini alamaz.''

32. What Dreams may Come – Aşkın Gücü (1998)
Yönetmen: Vincent Ward
Oyuncular: Robin Williams, Annabella Sciorra
İki çocuklarının ölümünden sonra Dr. Chris Nelson’ın da ölmesi, eşi Annie’nin delirip ölmek istemesine sebep olacaktır. Chris ise cennetten onu kurtarmak için uğraşı verir…



''Chris Nielsen ve karısı, Annie kaçınılmaz bir şekilde birbirine bağlanmış olan, birbiri için yaratılmış bir çifttir. Bir otomobil kazasında çocukları öldüğünde Chris`in tutkusu ve şefkati Annie`yi yaşama bağlayan tek şey olarak kalır. Bir gün Chris de öldüğünde, acıya dayanamayan Annie kendi canına kıyar. Sevgilisine her ne pahasına olursa olsun bağlanmış olan Chris, Cennet`i terkeder ve karısıyla birlikte olmak için Cehennem`in derinliklerine doğru bir yolculuğa başlar.''

33. City of Angels – Melekler Şehri (1998)
Yönetmen: Brad Silberling
Oyuncular: Meg Ryan, Nicolas Cage
Bir melek olan Seth, kardiolog Maggie’ye aşık olur…



''Hastalarından birini hiç sebep yokken ameliyat masasında kaybeden kalp cerrahı Dr Rice`ın kendine güveni alt üst olmuştur. Los Angeles üzerinde gezinen melek Seth o sırada her ne kadar ölen hastaya yardım için orada bulunsada Maggie`den etkilenir ve onun kendine olan güvenini tekrar kazanmasında yardımcı olmaya karar verir. Bu arada ona aşık olur ve sonunda bütün risklerine rağmen görünmez bir ruh olmaktan çıkar, şüpheli bir yabancı haline gelir. Kadere inanmayan Maggie ise Seth`e daha öncekilerle kıyaslanmayacak derecede aşık olur. Bu arada Maggie ile beraber olmak için göklerden ve meleklikten vazgeçen Seth, yeryüzündeki karmaşık hayatı yaşadıkça umutsuzluğa kapılır. Acaba aşk, kişinin temel özelliklerinden vazgeçebileceği kadar değerli midir?''

34. A Short Film about Love – Aşk Üzerine Kısa Bir Film (1987)
Yönetmen: Kryzstof Kieslowski
Oyuncular: Grazyna Szapolowska, Olaf Linde Lubaszenko
Postanede çalışan Tomek, karşı apartmanda oturan kendinden yaşça büyük Magda’ya aşık olur…



''Tomek, postanede çalışan genç bir memurdur. Kendi halinde ve son derece sıradan görünen yaşamının görünmeyen yüzünde, aslında derin, takıntılı bir ruh halini büyütmektedir.

Tam karşı binasında yaşayan Magda'ya karşı obsesif bir tutkuyla karışık bir aşk besleyen Tomek, sürekli olarak Magda'nın evini teleskopla izlemekte ve onunla ilgili olan herşeyi takip etmektedir. En sonunda bir gün Magda'ya duygularını itiraf eder, fakat ondan aldığı cevap Tomek'in bütün varlığını altüst edecektir. Acaba cinsel tutkuları, aşk sanarak bir yanılgı içerisinde miyiz, yoksa seksten daha güçlü ve bağımsız olan bir aşk duygusu gerçekten var mı?''


35. West Side Story – Batı Yakasının Hikayesi (1961)
Yönetmen: Robert Wise
Oyuncular: Natalie Wood, Richard Beymer
Jetler çetesinin eski lideri Tony ile düşman çetenin liderinin kardeşi aşık olurlar…



''Batı Yakasının Hikayesi , 1961 yapımı, müzikal ABD filmi.
Arthur Laurents'in kitabından uyarlanmış olan filmin müziklerini Leonard Bernstein gerçekleştirmiş. Sinemadan önce ilk müzikal gösterimi 1957'de yapılmış.
William Shakespeare'in güncel bir Romeo ve Juliet uyarlaması olan film, gösterildiği dönemde büyük yankı uyandırmış, daha sonra defalarca müzikal gösteri olarak sergilenmiştir. Batı Yakasının Hikayesi 10 Oscar ve Grammy ödülü ile 20'den fazla ödüle sahiptir. En son 2007 Akademi ödülünü almış olan film, Broadway'de yıllardır sergilenmektedir.
"Batı Yakasının Hikayesi", 1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri Kongre Kütüphanesi tarafından "kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli" filmler arasına seçilerek ABD Ulusal Film Arşivi'nde muhafaza edilmesine karar verilmiştir.''

36. Romeo & Juliet (1996)
Yönetmen: Baz Luhrmann
Oyuncular: Leonardo DiCaprio, Claire Danes
İki düşman ailenin çocukları Romeo ve Juliet birbirlerine aşık olurlar ancak önlerinde çok fazla engel vardır



''William Shakespeare'ın trajik aşk destanı Romeo ve Juliet'in, Avustralyalı dahi yönetmen Baz Luhrman tarafından sinemaya uyarlanan bu modern versiyonunda kılıçların yerini, kılıç isimleri taşıyan silahlar alıyor.

Günümüz Florida'sında geçen filmde Romeo (Leonardo DiCaprio) ve Juliet (Claire Danes), kentin iki düşman ailesinin çocuklarıdır. Trajik bir rastlantı sonucu iki genç birbirlerine aşık olurlar ve ailelerin savaşının ortasında bir kaçış bulmaya çalışırlar.''
 
  • Beğen
Tepkiler: haltie, Revengeful, tragedie ve 5 diğerleri


Mesut Aktaş

Mesut Aktaş

Co-Admin
Liste İçin Teşekkürler Abi :ehe
 
TuRkiShCowboy

TuRkiShCowboy

Emekli Yönetici
Titanic i tek geçerim :oke:

Elazığ versiyonunu seyredin daha da şahane :ehe
 
melocannn

melocannn

Üye
aynen titanic 10 numara ve 1 numara
 
Love Prince

Love Prince

Üye
    Konu Sahibi
titanic güzel film :)
 
Revengeful

Revengeful

Emekli Yönetici
Teşekkürler :cry:
Beni en çok sıkan tür olsada.. :ehe
 
' KalendeR '

' KalendeR '

Üye
Üst konu olmayı hakeden güzel bir çalışma
 
s@hr@

s@hr@

Üye
Teşekkürler emeğine sağlık :spr
Hepsini seyretmedin ama çoğunu seyretmişimdir :)
P.S. I Love You ( Not : Seni Seviyorum ) :cry:
 
Love Prince

Love Prince

Üye
    Konu Sahibi
Teşekkürler emeğine sağlık :spr
Hepsini seyretmedin ama çoğunu seyretmişimdir :)
P.S. I Love You ( Not : Seni Seviyorum ) :cry:

rica ederim abla :)

P.S. I Love You ( Not : Seni Seviyorum ) - bu film çok duygulu benide ağlatmıştı :cry:
 
haltie

haltie

Üye
izlediklerim var güzel filmler gerçekten.

ama pulp fiction,not defteri,50 ilk öpücük,pardon önerebileceğim kesin izlenmesi gereken filmler arasında :) ayrı bir liste:ehe
 
Love Prince

Love Prince

Üye
    Konu Sahibi
izlediklerim var güzel filmler gerçekten.

ama pulp fiction,not defteri,50 ilk öpücük,pardon önerebileceğim kesin izlenmesi gereken filmler arasında :) ayrı bir liste:ehe

50 ilk öpücükte çok güzel :)
 
Dafny

Dafny

Üye
tsk :evet:
 
salih1906baba

salih1906baba

Üye
konu için çok saol
 
teknodmr

teknodmr

Üye
İşte sevgilimiz olunca mecbur aşk filmlerini de fazlasıyla izliyorum.

12. Aşk Engel Tanımaz (Notting Hill)
IMDb Puanı: 7,0


9. Çılgın Aptal Aşk (Crazy, Stupid, Love)
IMDb Puanı: 7,4


8. Cesaretin Var mı Aşka? (Jeux d’enfants)
IMDb Puanı: 7,7


6. Aşk Her Yerde (Love Actually)
IMDb Puanı: 7,7

2. Aşıklar Şehri (La La Land)
IMDb Puanı: 8,4



11. Titanik (Titanic)
IMDb Puanı: 7,7

9. Aynı Yıldızın Altında (The Fault in Our Stars)
IMDb Puanı: 7,8



1. Sil Baştan (Enternal Sunshine of the Spotless Mind)
IMDb Puanı: 8,3


16. Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku
IMDb Puanı: 6,5

14. Senden Bana Kalan
IMDb Puanı: 6,7



Arkadaşlar izlediğim daha çok aşk filmi var. Bu kadar paylaşıyorum sizlere. Dilersiniz daha çok film mevcut. Göz atmanızı öneririm.
 


Üst Alt