Sidretül Münteha
Üye
Van Gogh Neden Kulağını Kesmiştir ? Biliyor Musunuz ?
Hollandalı post-empresyonist ressam Vincent Van GOGH (1853-1890) farklı ama güçlü renklerin yansıdığı resimleri şizofren olması ve bir de kulağını kesmesi ile tanınır.
Son yıllarda bir asır önceki bir kişiye ait olan şizofreni tanısı sorgulanıyor ve aslında " Travma sonrası Stres Bozukluğu " olabileceği öne sürülüyor.
Bu hastalığın gelişmesinde ölen kardeşinin isminin kendine verilmiş ve böylece onun yerine konulmuş olması annesinin kendisine yeterli ilgiyi gösterememesi ve ailesinin beklentilerini karşılayamamış olmasının yatabileceği düşünülüyor.
Ağabeyine yazdığı mektuplar ve resimleri en büyük kanıtlar.
Çok sayıda eser yaratan büyük usta aslında pek çok değerli sanatçı gibi yaşamında tablolarını satamıyor düzgün bir aile kuramıyor ve insanlarla iletişim kurmakta zorlanıyor.
Son döneminde yaşadığı derin duyguları insanlarla paylaşabilmesinin tek yolu olarak gördüğü resim sanatını kullanıyor ve 18 ayda ne yazık ki çoğu korunamayan 300 resim yapıyor.
Yine son dönemlerinde tüm sanatçıların bir araya geldiğibir merkez olması amacıyla pek çok kişiyi bulunduğu Arles'e davet ediyor.Bir tek Gauguin geliyor.Usta bu olaya o kadar çok önem veriyor ki evinin duvarlarını onun kendini evinde hissetmesi için ayçiçekleri ile süslüyor.
Ne yazık ki anlaşamıyorlar ve Gauguin ayrılıyor.
İşte bu olaya çok üzülen Van GOGH bunun üzerine kulağını kesiyor
Daha sonra bu yaptığına da pişman oluyor.
Bu durumu yorumlayan günümüz bilimadamları " Travma Sonrası Stres Bozukluğu " hastalığında ana travmayı hatırlatan durumların çok ekşitici olabileciğini kişilerin buna kendilerine zarar vererek yanıt verebileceğini düşünüyorlar.
Van GOGH un ise zaten en önemli sorunu yaşamının ilk yıllarından başlayan şeyler ; değer verilmemek reddedilmek yalnızlık...
Bizler onu yaşamında yer almak için çaba harcadığı büyük sanatçılar ailesi içinde tanıyoruz.Tabii ölümünden bir asır sonra doğru tanının kesinleştirilmesi çok zor.Ama duygularının gücü ve derinliği tam da onun dilediği gibi resimlerinden bize yansıyor.
Son yıllarda bir asır önceki bir kişiye ait olan şizofreni tanısı sorgulanıyor ve aslında " Travma sonrası Stres Bozukluğu " olabileceği öne sürülüyor.
Bu hastalığın gelişmesinde ölen kardeşinin isminin kendine verilmiş ve böylece onun yerine konulmuş olması annesinin kendisine yeterli ilgiyi gösterememesi ve ailesinin beklentilerini karşılayamamış olmasının yatabileceği düşünülüyor.
Ağabeyine yazdığı mektuplar ve resimleri en büyük kanıtlar.
Çok sayıda eser yaratan büyük usta aslında pek çok değerli sanatçı gibi yaşamında tablolarını satamıyor düzgün bir aile kuramıyor ve insanlarla iletişim kurmakta zorlanıyor.
Son döneminde yaşadığı derin duyguları insanlarla paylaşabilmesinin tek yolu olarak gördüğü resim sanatını kullanıyor ve 18 ayda ne yazık ki çoğu korunamayan 300 resim yapıyor.
Yine son dönemlerinde tüm sanatçıların bir araya geldiğibir merkez olması amacıyla pek çok kişiyi bulunduğu Arles'e davet ediyor.Bir tek Gauguin geliyor.Usta bu olaya o kadar çok önem veriyor ki evinin duvarlarını onun kendini evinde hissetmesi için ayçiçekleri ile süslüyor.
Ne yazık ki anlaşamıyorlar ve Gauguin ayrılıyor.
İşte bu olaya çok üzülen Van GOGH bunun üzerine kulağını kesiyor
Daha sonra bu yaptığına da pişman oluyor.
Bu durumu yorumlayan günümüz bilimadamları " Travma Sonrası Stres Bozukluğu " hastalığında ana travmayı hatırlatan durumların çok ekşitici olabileciğini kişilerin buna kendilerine zarar vererek yanıt verebileceğini düşünüyorlar.
Van GOGH un ise zaten en önemli sorunu yaşamının ilk yıllarından başlayan şeyler ; değer verilmemek reddedilmek yalnızlık...
Bizler onu yaşamında yer almak için çaba harcadığı büyük sanatçılar ailesi içinde tanıyoruz.Tabii ölümünden bir asır sonra doğru tanının kesinleştirilmesi çok zor.Ama duygularının gücü ve derinliği tam da onun dilediği gibi resimlerinden bize yansıyor.