-efşan
Üye
Umutların Çocuklarıydık
Bizler umudun çocuklarıydık
Tâ bin-dokuz-yüz- bilmem kaçtan beri
Görünmezlik arıyorduk, sokaklarda
zabıtanlardan kaçmak için
Aklımız kesmiyordu fazlasına
Belediye saksılarının arkasında buluyorduk çareyi.
Ya da Rıza Amca'nın bahçesinde
Bizler, yokluğun çocuklarıydık
Tâ, hatırlayamadığımız yaşlarda
Duygularımızı ve özgürlüğümüzü kaybettiğimizden beri
öğlen semt pazarlarında teyzelerin yüklerini taşır
Bir yarım ekmek içiyle doyururduk karnımızı
ertesi Allah Kerim.
Yılbaşı ağacı süsleyenleri izler uzaktan
kahkahalara boğulurduk
Bizler böyle mutluyduk.
Hayallerin çocuklarıydık bizler
Öyle, uzay çağı oyuncakları yoktu ki elimizde
Birimiz 12-13 anahtarı ile
birimiz alnında galvaniz tozu
birimiz egzoz dumanında...
Akşam olunca hepimiz
Manav Amca'nın da kıyağıyla
evimize koşardık dolu dolu
Haftalığı peşin almanın sevinciyle
bazı bazı...
Gerçeklerin çocuklarıydık
Öyle vara yoka hefes etmez
o şa-şa'lı vitrinlerde gözü kalmaz
Gönlü, kendi gibi bir garibe konar
O'ndan O'na uçmaz
Bir kere sever
gayrı daha sevemez
Kimi diyemez sevdiğini,
üzüldüğünü belli etmez
Üzüleceğini sanırdık
çoğumuz;
galiba hepimiz.
Atari'miz yoktu evimizde
olsa da, bağlayacak bir televizyon gerekti önce
Hadi onu da hâl ettik diyelim
Oyun oynamaya vaktimiz yoktu.
Bir sokak lambası altında buluşup
şiirler yazardık
Yüksek sesle okurduk
bağırmadan evvel Sabiha Teyze.
İçimizden öfkelenirdik
sonra da pişman olurduk ya...
Kelimelerin çocuklarıydık bizler
cebimizden kağıt ve kalem eksik olmazdı.
Olur ya; nerede düşeceği belli olmaz
saklı kelimelerin akla.
Yaz aylarında dahi
tâ dizlerimize inen kahverengi paltolarımız vardı
hepimizin
Şairdik biz !
Öyle olmalıydı.
Yani öyle anlatıyorlardı bize
mutlu da oluyorduk ya.
Şimdilerde bakıyorum da
gerçek sancılarımız vardı
Ve de umutlarımız
altı delik bir sandaldı
açıklarında Karadeniz'in.
Hiçbirimiz kavuşamadı sevdiğine
Kudretimiz sadece yazıtlarda kaldı.
Görünmezlik arıyorduk, sokaklarda
zabıtanlardan kaçmak için
Aklımız kesmiyordu fazlasına
Belediye saksılarının arkasında buluyorduk çareyi.
Ya da Rıza Amca'nın bahçesinde
Bizler, yokluğun çocuklarıydık
Tâ, hatırlayamadığımız yaşlarda
Duygularımızı ve özgürlüğümüzü kaybettiğimizden beri
öğlen semt pazarlarında teyzelerin yüklerini taşır
Bir yarım ekmek içiyle doyururduk karnımızı
ertesi Allah Kerim.
Yılbaşı ağacı süsleyenleri izler uzaktan
kahkahalara boğulurduk
Bizler böyle mutluyduk.
Hayallerin çocuklarıydık bizler
Öyle, uzay çağı oyuncakları yoktu ki elimizde
Birimiz 12-13 anahtarı ile
birimiz alnında galvaniz tozu
birimiz egzoz dumanında...
Akşam olunca hepimiz
Manav Amca'nın da kıyağıyla
evimize koşardık dolu dolu
Haftalığı peşin almanın sevinciyle
bazı bazı...
Gerçeklerin çocuklarıydık
Öyle vara yoka hefes etmez
o şa-şa'lı vitrinlerde gözü kalmaz
Gönlü, kendi gibi bir garibe konar
O'ndan O'na uçmaz
Bir kere sever
gayrı daha sevemez
Kimi diyemez sevdiğini,
üzüldüğünü belli etmez
Üzüleceğini sanırdık
çoğumuz;
galiba hepimiz.
Atari'miz yoktu evimizde
olsa da, bağlayacak bir televizyon gerekti önce
Hadi onu da hâl ettik diyelim
Oyun oynamaya vaktimiz yoktu.
Bir sokak lambası altında buluşup
şiirler yazardık
Yüksek sesle okurduk
bağırmadan evvel Sabiha Teyze.
İçimizden öfkelenirdik
sonra da pişman olurduk ya...
Kelimelerin çocuklarıydık bizler
cebimizden kağıt ve kalem eksik olmazdı.
Olur ya; nerede düşeceği belli olmaz
saklı kelimelerin akla.
Yaz aylarında dahi
tâ dizlerimize inen kahverengi paltolarımız vardı
hepimizin
Şairdik biz !
Öyle olmalıydı.
Yani öyle anlatıyorlardı bize
mutlu da oluyorduk ya.
Şimdilerde bakıyorum da
gerçek sancılarımız vardı
Ve de umutlarımız
altı delik bir sandaldı
açıklarında Karadeniz'in.
Hiçbirimiz kavuşamadı sevdiğine
Kudretimiz sadece yazıtlarda kaldı.