yavuzkaraca
Üye
Suriye artık 'düşman' ülke
Suriye'nin Türk Silahlı Kuvvetlerine ait keşif uçağını düşürmesi üzerine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan beklenen açıklamasını yaptı;
Başbakan'ın ana mesajı, Suriye'ye yönelik askeri angajman kurallarının değiştiği oldu .
Peki bu ne anlama geliyor?
İşin özeti şu; Suriye şimdiye kadar Türkiye açısından "iyi niyetli, dost ülke" olarak görülüyordu . Oysa artık Suriye, Türkiye açısından "ulusal tehdit", yani "düşman" ülke konumunda .
Başbakan'ın Ak Parti grubundaki konuşmasının ardından, NATO'da da görev yapmış Emekli Tuğgeneral Ali Er'le konuştum .
Er, önce angajman kurallarının ne anlama geldiğini anlattı;
"Bu kurallar, her ülkenin kendi ordusu için belirlediği, hangi harekete karşı, nasıl karşılık verileceğine ilişkin çok detaylı, aşamalı askeri kurallar bütünüdür . Yazılı kurallardır . Askeri yetkililere, 'şu olayın karşısında, şöyle davranacaksın" talimatlarını içerir . "
Türkiye, Suriye'ye yönelik işte bu askeri kuralları değiştirdi . Peki değişiklik ne yönde oldu?
Emekli Tuğgeneral Er bunu da şöyle açıklıyor;
"Başbakan'ın konuşması pek çok askeri terminoloji içeren bir konuşmaydı . Başbakan açıkça, Suriye'nin artık Türkiye tarafından tehdit olarak algılandığını vurguladı" dedi ve bunu şöyle açıkladı;
"Suriye bugüne kadar komşu, iyi niyetli ülke konumundaydı Türkiye açısından . Ancak artık siyasi açıdan tehdit ülke konumuna getirildi . Başbakan bir düşman tanımlaması yaptı"
Peki, Başbakan'ın sözlerinde yer alan, "Türkiye bundan böyle sınırında yaklaşan Suriye'ye ait tüm askeri unsurları tehdit olarak algılayacak?" sözünden ne anlamalıyız .
İşte Er'in yanıtı;
"Angajman kuralları belirlenirken, uluslararası hukuk ve savaş hukuku esas alınır . Angajman kurallarını masa başında harekat subaylarından çok, uluslararası hukukçular, askeri hukukçular belirler . Her ülkenin, karşılaşabileceği her şarta karşı detaylı angajman kurulları vardır . Mesela hava araçları söz konusu olduğunda, uluslararası teamüllere göre, bir ihlal anında bu aracın pilotu uyarılır . Eğer olumlu yanıt alınmazsa, araç inişe zorlanır . Üçüncü aşama, güç kullanımıdır . Ancak güç kullanımı doğrudan aracın vurulması anlamına gelmez . Bu da aşama aşamadır . İkaz atışı yapılır . İkaz atışı, hedef gözetmeksizin, yani aracı sadece uyarmak, vurma amacı taşımayan atıştır . Mesela uçaksavar mermisi, belli mesafede havada patlar . Bu, ihlali yapan aracın pilotuna bir uyarıdır . "
İşin özeti şu; Başbakan Erdoğan, siyasi bir kararla artık Suriye'yi "dost ülkeden", "düşman/tehdit ülke" konumuna getirmiş, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne de buna göre hareket etme talimatı ve yetkisi vermiştir . Yani, Türk Silahlı Kuvvetlerine ait uçak, gemi ya da karasal unsurlar, Suriyeli askeri unsurlarıyla karşılaştıklarında, öncelikle bunların "tehdit" olduğunu düşünerek hareket edecekler . Angajman kuralları, yani hangi harekete nasıl mukabele edileceği de, "tehdit" değerlendirmesi çerçevesinde belirlenecek .
Ali Er, buna örnek de verdi; "Mesela Akdeniz'de bir Türk gemisi ile Suriye gemisinin karşılaştığını düşünün . Türk gemisi, Suriye gemisini öncelikle 'tehdit' olarak algılayıp, buna göre önlem alacak . Düşmanca en ufak bir tavır halinde ise, tehdit unsurlarına karşı uygulanan angajman kurallarının gereğini yapacak" SURİYE TARAFINDAN DÜŞÜRÜLEN TÜRK ASKERİ UÇAĞINI ARAMA ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR.EMEKLİ GENERAL ER: "BAŞBAKAN, ARTIK SURİYE MUHALEFETİNE SİLAH SEVKİYATININ DA ÖNÜNÜ AÇTI"
Emekli Tuğgeneral Ali Er, Başbakan'ın yaptığı bu açıklamanın başka siyasi sonuçları olacağına da dikkat çekti;
"Başbakan bu açıklaması ile, şu ana kadar eleştirildiği, kendi Suriye politikasını da gerekçelendirmiş oldu . Şöyle ki, Suriye yönetimi artık tehdit olarak görüldüğü için, bunu devirmek için mücadele eden muhalefeti desteklemenin, hatta askeri destek vermenin de önü açıldı . Artık sadece insani yardım değil, silah yardımı yapılmasının da önü açıldı . "
"EĞER GERÇEKTEN UÇAK ULUSLARARASI SULARDA VURULMASAYDI, NATO TOPLANMAZDI"
NATO'da görev yapan Emekli general Er, Türkiye'nin çağrısıyla toplanan NATO Konseyi toplantısını değerlendirirken de önemli bir ayrıntıya dikkat çekti;
NATO hava sahasında yapılan her uçuş, NATO tarafından da adım adım takip edilir . NATO içinde görev yapan Combined Air and Space Operation Center (CAOC), NATO hava sahasındaki tüm hava hareketlerini takip etme kabiliyetine sahiptir . Bu sistem, benim de NATO'da görev yaptığım dönemde 1999'da kuruldu . Yani, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun açıkladığı şekilde, tüm sinyalleri, yani IFF sinyalleri açık bir askeri uçak, yani bizim düşürülen uçağımız, NATO hava sahasında sürekli CAOC tarafından da takip edilir . Türkiye, uçağının Suriye'den 13 mil açıkta, yani Suriye hava sahası dışında düşürüldüğünü açıkladı ve NATO'yu bu gerekçeyle toplantıya çağırdı . Eğer durum böyle olmasaydı, ki NATO CAOC aracılığıyla bunu takip etme yeteneğine sahip, o toplantı yapılmazdı . "
Başbakan'ın ana mesajı, Suriye'ye yönelik askeri angajman kurallarının değiştiği oldu .
Peki bu ne anlama geliyor?
İşin özeti şu; Suriye şimdiye kadar Türkiye açısından "iyi niyetli, dost ülke" olarak görülüyordu . Oysa artık Suriye, Türkiye açısından "ulusal tehdit", yani "düşman" ülke konumunda .
Başbakan'ın Ak Parti grubundaki konuşmasının ardından, NATO'da da görev yapmış Emekli Tuğgeneral Ali Er'le konuştum .
Er, önce angajman kurallarının ne anlama geldiğini anlattı;
"Bu kurallar, her ülkenin kendi ordusu için belirlediği, hangi harekete karşı, nasıl karşılık verileceğine ilişkin çok detaylı, aşamalı askeri kurallar bütünüdür . Yazılı kurallardır . Askeri yetkililere, 'şu olayın karşısında, şöyle davranacaksın" talimatlarını içerir . "
Türkiye, Suriye'ye yönelik işte bu askeri kuralları değiştirdi . Peki değişiklik ne yönde oldu?
Emekli Tuğgeneral Er bunu da şöyle açıklıyor;
"Başbakan'ın konuşması pek çok askeri terminoloji içeren bir konuşmaydı . Başbakan açıkça, Suriye'nin artık Türkiye tarafından tehdit olarak algılandığını vurguladı" dedi ve bunu şöyle açıkladı;
"Suriye bugüne kadar komşu, iyi niyetli ülke konumundaydı Türkiye açısından . Ancak artık siyasi açıdan tehdit ülke konumuna getirildi . Başbakan bir düşman tanımlaması yaptı"
Peki, Başbakan'ın sözlerinde yer alan, "Türkiye bundan böyle sınırında yaklaşan Suriye'ye ait tüm askeri unsurları tehdit olarak algılayacak?" sözünden ne anlamalıyız .
İşte Er'in yanıtı;
"Angajman kuralları belirlenirken, uluslararası hukuk ve savaş hukuku esas alınır . Angajman kurallarını masa başında harekat subaylarından çok, uluslararası hukukçular, askeri hukukçular belirler . Her ülkenin, karşılaşabileceği her şarta karşı detaylı angajman kurulları vardır . Mesela hava araçları söz konusu olduğunda, uluslararası teamüllere göre, bir ihlal anında bu aracın pilotu uyarılır . Eğer olumlu yanıt alınmazsa, araç inişe zorlanır . Üçüncü aşama, güç kullanımıdır . Ancak güç kullanımı doğrudan aracın vurulması anlamına gelmez . Bu da aşama aşamadır . İkaz atışı yapılır . İkaz atışı, hedef gözetmeksizin, yani aracı sadece uyarmak, vurma amacı taşımayan atıştır . Mesela uçaksavar mermisi, belli mesafede havada patlar . Bu, ihlali yapan aracın pilotuna bir uyarıdır . "
İşin özeti şu; Başbakan Erdoğan, siyasi bir kararla artık Suriye'yi "dost ülkeden", "düşman/tehdit ülke" konumuna getirmiş, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne de buna göre hareket etme talimatı ve yetkisi vermiştir . Yani, Türk Silahlı Kuvvetlerine ait uçak, gemi ya da karasal unsurlar, Suriyeli askeri unsurlarıyla karşılaştıklarında, öncelikle bunların "tehdit" olduğunu düşünerek hareket edecekler . Angajman kuralları, yani hangi harekete nasıl mukabele edileceği de, "tehdit" değerlendirmesi çerçevesinde belirlenecek .
Ali Er, buna örnek de verdi; "Mesela Akdeniz'de bir Türk gemisi ile Suriye gemisinin karşılaştığını düşünün . Türk gemisi, Suriye gemisini öncelikle 'tehdit' olarak algılayıp, buna göre önlem alacak . Düşmanca en ufak bir tavır halinde ise, tehdit unsurlarına karşı uygulanan angajman kurallarının gereğini yapacak" SURİYE TARAFINDAN DÜŞÜRÜLEN TÜRK ASKERİ UÇAĞINI ARAMA ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR.EMEKLİ GENERAL ER: "BAŞBAKAN, ARTIK SURİYE MUHALEFETİNE SİLAH SEVKİYATININ DA ÖNÜNÜ AÇTI"
Emekli Tuğgeneral Ali Er, Başbakan'ın yaptığı bu açıklamanın başka siyasi sonuçları olacağına da dikkat çekti;
"Başbakan bu açıklaması ile, şu ana kadar eleştirildiği, kendi Suriye politikasını da gerekçelendirmiş oldu . Şöyle ki, Suriye yönetimi artık tehdit olarak görüldüğü için, bunu devirmek için mücadele eden muhalefeti desteklemenin, hatta askeri destek vermenin de önü açıldı . Artık sadece insani yardım değil, silah yardımı yapılmasının da önü açıldı . "
"EĞER GERÇEKTEN UÇAK ULUSLARARASI SULARDA VURULMASAYDI, NATO TOPLANMAZDI"
NATO'da görev yapan Emekli general Er, Türkiye'nin çağrısıyla toplanan NATO Konseyi toplantısını değerlendirirken de önemli bir ayrıntıya dikkat çekti;
NATO hava sahasında yapılan her uçuş, NATO tarafından da adım adım takip edilir . NATO içinde görev yapan Combined Air and Space Operation Center (CAOC), NATO hava sahasındaki tüm hava hareketlerini takip etme kabiliyetine sahiptir . Bu sistem, benim de NATO'da görev yaptığım dönemde 1999'da kuruldu . Yani, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun açıkladığı şekilde, tüm sinyalleri, yani IFF sinyalleri açık bir askeri uçak, yani bizim düşürülen uçağımız, NATO hava sahasında sürekli CAOC tarafından da takip edilir . Türkiye, uçağının Suriye'den 13 mil açıkta, yani Suriye hava sahası dışında düşürüldüğünü açıkladı ve NATO'yu bu gerekçeyle toplantıya çağırdı . Eğer durum böyle olmasaydı, ki NATO CAOC aracılığıyla bunu takip etme yeteneğine sahip, o toplantı yapılmazdı . "