jöly
Üye
Mühendisti zenne oldu
Ersen Hacılar, 9 Eylül Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği mezunu...
Anne ve babası fabrika işçisi. Ama hayatını zennelikle kazanıyor. Üstelik bu iş sayesinde kazandığı paralarla okulunu bitirmiş. Yaptığı işten çok büyük zevk alan Hacılar, atletik vücuduyla yaptığı şovunda oryantallere taş çıkartıyor.
Vatan gazetesi yazarı Tülay Şubatlı yazdı...
Ayvalık’tayız... Ailecek çoluk çocuk iskeledeki Veysel Kaptan’ın teknesine doluştuk. 200 kişilik teknede iğne atsanız yere düşmüyor.
Teknenin alt katında manzaranın tadını gölgede serin serin, sakin sakin çıkarmak isteyenler var. Sakin diyorum, çünkü üst katta tam bir düğün havası hakim.
Teknenin animasyon ekibi sürekli bir şeyler yapıyor; sandalye kapma yarışması, kalçada balon patlama yarışması derken sere serpe güneşlenenler yerinde duramıyor, kendini güvertenin ortasına atıp başlıyor oynamaya. Dans etmekten yorulanlar demir attığımız koylarda soğuk sularda serinliyor. Vakit öğleye geldiğinde ise asıl ve beklenen şov başlıyor. Karşınızda zenne Ersen Hacılar!.. Müziğin ritmine bedeninin her noktası eşlik ediyor. Kalçalarını, göbeğini titretiyor, bir yılan gibi kıvrılıyor, darbukanın ritimleri hızlandıkça daha da ısınıyor ve vücudu kelimenin tam anlamıyla transa geçiyor. Teknedeki herkes ağzı bir karış açık onu izliyor.
Eniştem Sadri Soylu ise denizin ortasında karşımıza çıkan bu gencin dansını objektifiyle görüntülüyor. Zaman zaman fotoğraf çekmeyi bırakıp o da kendini Ersen’in şovuna bırakmaktan kendini alamıyor. Farklı bölümlerden oluşan şovunda Ersen, sahneye üç kadın izleyici çağırıp onların göbeğine ve kalçalarına dokunmasını istiyor. O müziğe titreyerek eşlik ettiğinde kadınların elleri de titriyor. Her şovun sonunda seyirciyi yere kadar eğilerek selamlayan Ersen, finalde ise teknenin mendireğine tırmanıp, ince demir boruların üzerinde de dans ederek izleyiciye veda ediyor.
Şovun ardından Ersen Hacılar ile zenneliğe uzanan çarpıcı hayat hikayesini konuştuk.
Makyaj yaptığım için cinsel tercihim farklı algılanıyordu
İzmirli olan Ersen Hacılar 23 yaşında. Anne ve babası fabrika işçisi. Anadolu lisesi 2’nci sınıftayken animatörlük yapan bir arkadaşı “Para kazanmak istiyorsan, hemen atla Çeşme’ye gel” demiş kendisine. İşçi maaşıyla zar zor geçinen ailesine katkı sağlayabilmek için hemen koşmuş gitmiş. Gitmiş ama şaşırmış kalmış. Çünkü arkadaşı dansöz kıyafeti giyip, makyaj yapıp, dans etmesini söylemiş. “Seçeneğim yoktu. Maddi zorluk yaşıyorduk. Başka çarem olmadığı için kabul ettim” diyen Ersen, böylece dans hayatına başlamış. Sezon sonunda cebinde bir ton parayla eve dönünce de zenneliğe devam etmeye karar vermiş. Yaşadığı o günleri şöyle anlatıyor: “Hiç unutmuyorum, öğrendiğim iki hareketi yaparak sezonu bitirdiğimde cebimde 50 milyon lira vardı. Bu ailemin kazandığından da çoktu. Çok mutlu olmuştum. Ama makyaj yapılmasını hiç sevmemiştim. İnsanların benim gay olduğumu düşünmesinden hoşlanmıyordum. Bir ayırım yapmıyorum ama benim sevgilim varken cinsel tercihimin farklı algılanmasından rahatsızlık duymuştum. O yüzden sonraki yıllarda makyaj yapmayı reddettim. Bu işi sürdürmeye karar verdim. Kışın evde aynanın karşısında deliler gibi çalışıp, yazın sezon açıldığında Çeşme’deki otellerde şova çıktım.”
Dansıyla dikkat çeken Ersen Hacılar, 17 yaşında Sheraton’da bile sahneye çıkmış. Gece kulüplerinde, otellerde aranan dansçı haline gelen Ersen, bu sırada eğitimini de hiç ihmal etmemiş. 9 Eylül Üniversitesi’ni kazanmış, hem de bilgisayar mühendisliği bölümünü. Ve okul masrafının tümünü dans ederek karşılamış. Ersen dans ederek hayatının nasıl değiştiğini şöyle anlatıyor: “Arkadaşlarım yaz tatili yaparken ben sürekli dans ediyor, çalışıyordum. Ailem yaptığım işi önce yadırgadı. Ama sonra gelip beni izleyince, onlar da bana destek oldu. İçki, kumar, sigara gibi kötü alışkanlıklarım yok. Sadece dans ediyorum. Annem benimle gurur duyuyor. Hem onlara destek oldum, hem de dansım sayesinde okulumu bitirdim. Geçen yıl mezun oldum ama bilgisayar alanında çalışmak istemiyorum. Ben dans etmeyi çok seviyorum. Bir kız arkadaşımı öperken, bir de dans ederken büyük keyif alıyorum. O yüzden tercihim bilgisayar değil, dans. İnsanların beni izlerken mutlu olduklarını görmek beni de mutlu ediyor. Dansımı yüceltmek için elimden geleni yapıyorum. Kendimi her geçen gün daha da geliştiriyorum.”
Sürekli kadınların tacizine uğruyor
Tekne turlarında yaptığı şovu en çok kadınların beğendiğini söyleyen Ersen Hacılar, zaman zaman tacize uğradığını da itiraf ediyor: “Kadınlar beni izlediklerinde önce şaşırıyor. Bir erkek böylesine güzel oynayamaz diye düşünüyorlar. Kalçalarımı titrettiğimde mesela belimdeki kemerin sallandığını düşünüyorlarmış. O yüzden bazıları inanmıyor ve gelip dokunuyorlar. ’Aaa gerçekten titriyor bu çocuk’ diyorlar. Bir gün şov bittiğinde bir kadın gelip ’Bir kere elleyebilir miyim’ deyip kalçalarıma dokundu. ’Maşallah taş gibiymiş’ dedi. Çok şaşırmıştım. Üstelik yanında kocası da vardı. Ama hiçbir rahatsızlık duymadılar. Yanıma gelip sürekli birlikte fotoğraf çektiriyorlar. Özellikle yabancı kadın turistler dans ederken kendilerinden geçiyor. Fotoğraf çektirirken vücuduma dokunmaktan çekinmiyorlar.”
Ersen Hacılar, 9 Eylül Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği mezunu...
Anne ve babası fabrika işçisi. Ama hayatını zennelikle kazanıyor. Üstelik bu iş sayesinde kazandığı paralarla okulunu bitirmiş. Yaptığı işten çok büyük zevk alan Hacılar, atletik vücuduyla yaptığı şovunda oryantallere taş çıkartıyor.
Vatan gazetesi yazarı Tülay Şubatlı yazdı...
Ayvalık’tayız... Ailecek çoluk çocuk iskeledeki Veysel Kaptan’ın teknesine doluştuk. 200 kişilik teknede iğne atsanız yere düşmüyor.
Teknenin alt katında manzaranın tadını gölgede serin serin, sakin sakin çıkarmak isteyenler var. Sakin diyorum, çünkü üst katta tam bir düğün havası hakim.
Teknenin animasyon ekibi sürekli bir şeyler yapıyor; sandalye kapma yarışması, kalçada balon patlama yarışması derken sere serpe güneşlenenler yerinde duramıyor, kendini güvertenin ortasına atıp başlıyor oynamaya. Dans etmekten yorulanlar demir attığımız koylarda soğuk sularda serinliyor. Vakit öğleye geldiğinde ise asıl ve beklenen şov başlıyor. Karşınızda zenne Ersen Hacılar!.. Müziğin ritmine bedeninin her noktası eşlik ediyor. Kalçalarını, göbeğini titretiyor, bir yılan gibi kıvrılıyor, darbukanın ritimleri hızlandıkça daha da ısınıyor ve vücudu kelimenin tam anlamıyla transa geçiyor. Teknedeki herkes ağzı bir karış açık onu izliyor.
Eniştem Sadri Soylu ise denizin ortasında karşımıza çıkan bu gencin dansını objektifiyle görüntülüyor. Zaman zaman fotoğraf çekmeyi bırakıp o da kendini Ersen’in şovuna bırakmaktan kendini alamıyor. Farklı bölümlerden oluşan şovunda Ersen, sahneye üç kadın izleyici çağırıp onların göbeğine ve kalçalarına dokunmasını istiyor. O müziğe titreyerek eşlik ettiğinde kadınların elleri de titriyor. Her şovun sonunda seyirciyi yere kadar eğilerek selamlayan Ersen, finalde ise teknenin mendireğine tırmanıp, ince demir boruların üzerinde de dans ederek izleyiciye veda ediyor.
Şovun ardından Ersen Hacılar ile zenneliğe uzanan çarpıcı hayat hikayesini konuştuk.
Makyaj yaptığım için cinsel tercihim farklı algılanıyordu
İzmirli olan Ersen Hacılar 23 yaşında. Anne ve babası fabrika işçisi. Anadolu lisesi 2’nci sınıftayken animatörlük yapan bir arkadaşı “Para kazanmak istiyorsan, hemen atla Çeşme’ye gel” demiş kendisine. İşçi maaşıyla zar zor geçinen ailesine katkı sağlayabilmek için hemen koşmuş gitmiş. Gitmiş ama şaşırmış kalmış. Çünkü arkadaşı dansöz kıyafeti giyip, makyaj yapıp, dans etmesini söylemiş. “Seçeneğim yoktu. Maddi zorluk yaşıyorduk. Başka çarem olmadığı için kabul ettim” diyen Ersen, böylece dans hayatına başlamış. Sezon sonunda cebinde bir ton parayla eve dönünce de zenneliğe devam etmeye karar vermiş. Yaşadığı o günleri şöyle anlatıyor: “Hiç unutmuyorum, öğrendiğim iki hareketi yaparak sezonu bitirdiğimde cebimde 50 milyon lira vardı. Bu ailemin kazandığından da çoktu. Çok mutlu olmuştum. Ama makyaj yapılmasını hiç sevmemiştim. İnsanların benim gay olduğumu düşünmesinden hoşlanmıyordum. Bir ayırım yapmıyorum ama benim sevgilim varken cinsel tercihimin farklı algılanmasından rahatsızlık duymuştum. O yüzden sonraki yıllarda makyaj yapmayı reddettim. Bu işi sürdürmeye karar verdim. Kışın evde aynanın karşısında deliler gibi çalışıp, yazın sezon açıldığında Çeşme’deki otellerde şova çıktım.”
Dansıyla dikkat çeken Ersen Hacılar, 17 yaşında Sheraton’da bile sahneye çıkmış. Gece kulüplerinde, otellerde aranan dansçı haline gelen Ersen, bu sırada eğitimini de hiç ihmal etmemiş. 9 Eylül Üniversitesi’ni kazanmış, hem de bilgisayar mühendisliği bölümünü. Ve okul masrafının tümünü dans ederek karşılamış. Ersen dans ederek hayatının nasıl değiştiğini şöyle anlatıyor: “Arkadaşlarım yaz tatili yaparken ben sürekli dans ediyor, çalışıyordum. Ailem yaptığım işi önce yadırgadı. Ama sonra gelip beni izleyince, onlar da bana destek oldu. İçki, kumar, sigara gibi kötü alışkanlıklarım yok. Sadece dans ediyorum. Annem benimle gurur duyuyor. Hem onlara destek oldum, hem de dansım sayesinde okulumu bitirdim. Geçen yıl mezun oldum ama bilgisayar alanında çalışmak istemiyorum. Ben dans etmeyi çok seviyorum. Bir kız arkadaşımı öperken, bir de dans ederken büyük keyif alıyorum. O yüzden tercihim bilgisayar değil, dans. İnsanların beni izlerken mutlu olduklarını görmek beni de mutlu ediyor. Dansımı yüceltmek için elimden geleni yapıyorum. Kendimi her geçen gün daha da geliştiriyorum.”
Sürekli kadınların tacizine uğruyor
Tekne turlarında yaptığı şovu en çok kadınların beğendiğini söyleyen Ersen Hacılar, zaman zaman tacize uğradığını da itiraf ediyor: “Kadınlar beni izlediklerinde önce şaşırıyor. Bir erkek böylesine güzel oynayamaz diye düşünüyorlar. Kalçalarımı titrettiğimde mesela belimdeki kemerin sallandığını düşünüyorlarmış. O yüzden bazıları inanmıyor ve gelip dokunuyorlar. ’Aaa gerçekten titriyor bu çocuk’ diyorlar. Bir gün şov bittiğinde bir kadın gelip ’Bir kere elleyebilir miyim’ deyip kalçalarıma dokundu. ’Maşallah taş gibiymiş’ dedi. Çok şaşırmıştım. Üstelik yanında kocası da vardı. Ama hiçbir rahatsızlık duymadılar. Yanıma gelip sürekli birlikte fotoğraf çektiriyorlar. Özellikle yabancı kadın turistler dans ederken kendilerinden geçiyor. Fotoğraf çektirirken vücuduma dokunmaktan çekinmiyorlar.”
