Korkunç!!!

Sponsorlu Bağlantılar

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Kaishakunin

Kaishakunin

Üye
    Konu Sahibi
Korkunç!!!
Düğün Gecesi
Ahmet, elinde valizi şosede otobüsten inmişti, bundan sonra köyüne yayan gidecekti...Gökte yıldızlar, sanki gülüyordu delikanlıya, ne çok yıldız vardı, "askerlik bitti Dudu, çok şükür az sonra sana kavuşacağım !"diye geçirdi içinden. Yürüyordu yolu... Ekim ayının serin bir gecesiydi, bozkır ucu bucağı belli olmayan boz kır,önünde uzayıp gidi- yordu. Çocukluğu aklına geldi birden, yaz geceleri anası ile babası odalarında yatarken, o kız kardeşleri ile damda yatardı. Yer yataklarında gece yarılarına kadar kikir kikir gülerek, kendi ara- larında şakalaşırlardı...En ilginci de gökteki, yıldızı aralarında paylaşırlardı...Ahmet, sabaha karşı görünen en parlak yıldız olan demir kazık "çoban yıldızını severdi" ... Yolun kenarında, biçilen ekin tarlaları görünü yordu...Harman sonu, düğün gününü kararlaştırmış- lardı, Dudu'nun babası ile kendi babası. Babası, "Sağılacakla teskereni al gel, düğününü yapalım oğlum!"diye mektup yazmıştı. Trene biner- ken, kuracağı yuvanın düşünü kuruyordu..Konpart manda, yaşlı bir adamla, genç bir kadın vardı.. "Oğul, pek dalgınsın, dikkat ettim, yüzün hiç gülmüyor, bir sıkıntın mı var ?"diye sormuştu yaşlı adam. Gülümsemişti, " teskeremi aldım, vatan bor- cunu yapıp köyüme sevdiklerime dönüyorum amca !" diye cevap vermişti..Adam, "nerelisin ?" diye sormuştu. Köyünün adını söylemişti... Tren birkaç istasyonda durmuş, inenler, binenler olmuştu...Yol yorgunluğunun üstüne uyku da bastırmıştı. Trenin sarsıntılı sesi, arada bir çalan düdüğü, askere giderken, kendisi gibi son tertip olan asker adaylarının, kiminin neşeli kiminin yakın larının gelmemesi nedeniyle buruk olmasını anım- sadı, gülümsedi, "Ahmet efendi ! askerlik bitti köyündesin işte..!"diye söylendi kendi kendine... Annesi ile babası, bacıları kim bilir nasıl şaşıracak- lardı...Tezkere gününü , yazmamıştı babasına Süpriz yapacaktı ! Dudu, yeşil gözlü, yay kaşlı yavuklusu karşısında görünce kimbilir nasıl sevi- necekti...Yanıklar köyünde, şimdiye kadar böyle düğün ne gördük ne de yaşadık !Aşkolsun Ahmet'lere diyeceklerdi... Köyün mezarlığına gelmişti. Taşlarla çevrili mezarlığın yanından geçerken içi ürpermişti nedense...Oysa, askerlikte, nöbet tutarken, karşıda mezarlık vardı, her gün, bu mezarlığa cenaze arabasıyla, erkek ,kadın, çocuk, yaşllı her dinden her mezhepten cenaze geliyordu. Müslüman mezarı hemen belli oluyordu.. Mezar taşının üstünde ay ve yıldız, ölenin adı soyadı, cinsiyeti , doğum ve ölüm tarihi, baba adı, memleketi yazılıydı... Mezarlığı geçmişti ki, arkadan sinsice yaklaşan bir tilki bacağını ıssırdı. " Vay namussuz hayvan !" diye tilkiye yerden bir taş alıp attı, tilki çoktan karşıya geçip mezarlığa girmişti... Köye, girdiğinde, gecenin bi yarısı olmuştu. Köy derin uykudaydı...Işıklar sönmüş, gök yüzünde testekerlek bir ay vardı, hava açıktı. Ayak sesine köyden birkaç köpek havladı... * * * * Avlu kapısından girdi, dut ağacına zincirle bağlı, kara kıllı, kulakları kesik bir köpek, sahibini tanımadığından , zinciri koparmak için yırtınırken Osman efendi, ayak yoluna çıkmak için, taş merdi venden iniyordı ki karşısında valizli, uzun boylu sırtında goçuk, Ahmet'i birden karşısında görünce tanıyamadı, "hayırdır inşallah ! Bu eli valizli kim bu gece vakti gelen !" diye söylendi...Ahmet, gülümseyerek, ay ışığında, balmumu gibi sarı yüzlü babasına baktı." Baba!beni tanımadın mı ?"dedi. " Ben Ahmet !" Adam, " Amet, oğlum !" diye sesi titredi.."Hayır mı oğlum ? Gece vakti insan gelir mi? Gündüz gelir insan, haydi yukarı çık, ben de su döküyüm geliyom " Ahmet , babasının açık bıraktığı kapıdan girdi.. Osman efendi, etrafı taşla çevrili yüz numaraya oturarak büyük aptestini yaptı, sonra, naylon ıbrıktan su dökerek k.... yıkadı, sonra yerden sabunluktan el sabununu alarak, ellerini yıkadı şalvarını yukarı çekerek, merdivenden eve çıktı. Ahmet, elindeki valizi, kapı girişine koydu. Sonra babasının eline geldi, yaşı adam, oğlunun yüzünü öptü. Delikanlı, "Anamla,bacılarımı uyandır ma baba !"dedi.."Sabah olsun, görüşürüm..." Yaşlı adam, "yol yorgunusun oğul, yatağını yapsınlar da yat !" dedi.. "Baba sen rahatına bak ! Ben şu sedire uzanırım...!" dedi.. Osman Efendi, bir battaniye getirdi. "Uyuyanın üstüne kar yağarmış, şunu üstüne ört Ahmet, yastığa başını koyar koymaz uyudu * * * * O sabah, erkenden uyanan Ahmet, ocakta süt kaynatan annesinin elini öptü..Yaşlı kadın, sevinçten gözleri doldu geldi..Sarıldı oğluna. "Ana...Anacığım nasılsın ? Hastalığın nasıl oldu ?" dedi . Yaşlı kadın, "yaşlandık gayri oğul...! Baban şeere götürdü, doktura gösterdi, şu kırmızı hapları verdi, kullanalı dizimin ağrısı azaldı !"dedi.. Sabah namazını kılan Osman efendi, karısına " süt piştiyse, Amet'e koy da içisin !" dedi.. Delikanlı, "Eee...siz de ne var ne yok ?"dedi.. Yaşlı adam, " Biz iyiyiz oğul, maşallah eskerlik sana yaramış...! Ne o ? Çorabı niye çıkardın ?" "Evde kolanya var mı ? Namussuz tiki ıssırdı.." dedi..Yaşlı adam, "durup dururken tilki ıssırmaz oğul...Doktora gitsen iyi olur...!" Ahmet, güldü, "tilkinin ısırığından ne olacak baba! Alt tarafı bir sıyrık ..." Keziban, ağabeyisine sarıldı, öptü. Ahmet gülerek, "kız büyümüşsün , hem de güzelleşmişsin dedi..Kızın yüzü kızarmıştı. Sonra, "Dudunun haberi yok ! Git geldiğimi haber ver, ben de yarın giderim !"dedi.. * * * * Dudu, Ahmet'in askerden teskeresini alıp gel- mesine çok sevinmişti. Çeyizini düzmüş, kaynanası kayınbabası ve Ahmet!le şehire giderek, gelinliğini almışlar, sonra , kız eviyle anlaşarak, gelin için gerekli ev eşyalarını almışlar, düğün gününü karar laştırmışlardı. Ekimin, ikinci haftası, Cumartesi günü başlayacak düğün, Pazar günü gelinin baba evinden alınıp oğlan evine götürülmesi ile son bulacaktı. Osman Efendi, düğün sofrasını üst kata kurdurmuştu...Kadınlar da alt kattaydı..Üst kat yetmediği için, bahçenin içine de masalar atılmıştı. Evin çatısına bir bayrak, bayrak direğine de elma takılmıştı. Komşu Köylerden, şehirden gelen misafirler üst kata alınıyordu. Davul ile zurna, oğlan evinin kapısında, okuntuya gelenleri selamlarken, okuntucular davulcu ile zurnacıya gönlünden ne koparsa veriyordu. Osman Efendi, silah atılmasını istemediği halde, delikanlılar, erkek ler halay çekerken, tabancanın namlusuna kurşun sürüp tetiğe basıyorlardı... Ahmet rakının verdiği mahmurlukla başı dönüyordu...Ama, hareketleri, bir garipti, onu tanıyan delikanlılar, "Ahmet'i rakı çarptı galiba diye gülüyorlardı.. Dudu, eline kına yakılırken, kızın biri "Yüksek Yüksek tepelere ev kurmasınlar , aşırı aşırı memle kete kız vermesinler !" diye türkü söylüyor, adet olduğu üzere, gelin ağlatılıordu...Dudu ağla sa da "hem ağlarım hem giderim misali içi heyecandan titriyordu... * * * Ahmet, Duduyu kuaföre götürerek saçlarını yaptırmış, kendisi, lacivert bir elbise, ve beyaz bir gömlek, ayaklarına da siyah bir makosen ayakkabı almıştı. * * *
Gerdek odasına girdiklerinde ikisi de heyacanlıy- dı...Ahmet'ın bakışları bir garipti, kızı öperken ca- nını acıtıyordu...Ama Dudu, heyecandan sanarak katlanıyordu buna...Giderek, delikanlının hareket- leri daha da dengesizleşmişti...Kızın neresi gelirse ısırıyor, göz bebekleri büyüyor, ağzından beyaz köpükler geliyordu. "İmdaaaat!" diye bağıdı. Çığlığı, kapının dışında, kanlı çarşaf bekleyen yengelerden biri duydu. Kızın çığlığına, utanmayı neyi bir tarafa bırakarak, odaya girdi..Manzara korkunçtu, kızın her tarafı diş izi ve kandı.. " Aman Allah 'ım ! Ahmet kudurmuş !" diye avazı çıktığı kadar bağırdı. Sesi duyan sağdıç Hüseyin, içeri daldı, belinden tabancasını çıkarıp kızın üstüne abanan, Ahmet'in tam kafasına nişan alıp tatiğe bastı, odanın içini önce şiddetli bir patlama aldı, sonra Ahmet arka üstü devrildi... Osman efendinin nutku tutulmuştu sanki. Ahmet'in annesi,kalb krizi geçirirken, iki kız kardeşi ,yerde cansız yatan, ağzının kenarında köpükler olan ve damat elbisesi ve beyaz gömleği kan içindeki talihsiz ağabeylerine ve murada eremeyen geline ağlayarak bakıyorlardı... Zavallı Dudu, eli yüzü kan ve diş izleri içinde korkudan tütriyordu. Yaşadığı korkunç olayın etkisinden hala kurtulamadığından şoka girmişti Sağdıç Hüseyin, karakolda alınan ifadesinden sonra serbest bırakılmıştı ******* Dudu, nun ailesi, o olaydan sonra köyden göç etmişti...Dudu, kurtuldu mu yoksa kudurup feci şekilde öldü mü ? Aile nereye gitti, başlarına ne geldi bilen yok... Ama, her ekim ayında, Dudu kızın düğününün olduğu gün uğursuzluk sayıldığından, evlenen gençler, gerdek gecesini o güne denk getirmezler. Ve gelinlik kızlar, her ekim ayında, oturup ağlar Ahmet, in mezarı, köyün girişindeki, mezar lıkta, etrafı taş duvarla çevrili mezarlarlığın içinde en yeni mezar, Ahmet'in mezarı, mezarının başına konan mermerde, Ahmet'in adı soyadı, baba adı doğum tarihi ,doğum yeri, ve ölüm tarihi...
 


MrExpert

MrExpert

Üye
Bu nasıl bir olaydır :zzz:
 
Mufche

Mufche

Üye
Üşenmeyip okudum ve çocuğa yazık olmuş :d:
 
aslanbaris

aslanbaris

Üye
hikaye tadında ilginç bir olay
 
Kaishakunin

Kaishakunin

Üye
    Konu Sahibi
Eyvallah :D
 
turaniaCCC

turaniaCCC

Üye
bu dudu gelinin tek muradı gerdeğe girmekmişmi? :ehe
 
codblackops2

codblackops2

Üye
okuduma değmedi..:dry:
 
mcnpl4

mcnpl4

Üye
cok karisik geldi yazi. okurken zorlandim ama okudum:)
 
WaLLcoT

WaLLcoT

Üye
Gece gece aksiyon olsun diye okudum ama nafile :) yinede :tşk:
 
Turan

Turan

Üye
Motor muradına(!) erememiş

- - - Eklendi - - -

murad=cünyır ahmet :D
 
Kaishakunin

Kaishakunin

Üye
    Konu Sahibi
eZeL634

eZeL634

Üye
Paylaşım için teşekkürler ama okumadım kardeşim ya çok uzun :D
 
tempestshine

tempestshine

Üye
Tilki ısırınca kudurmuş mu yani ?
 
Heroata

Heroata

Üye
K.b. :D okumadm ama tesekkurler usenmeden yazmssn
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...


Üst Alt