Doğuş Pertez
Admin
İbn-İ Arif Kısaca Hayatı
İbn-İ Arif Kısaca Hayatı
İbn-İ Arif Biyografisi
İbn-i Ârif hazretleri, Endülüs evliyâsının büyüklerinden öenmli bir zattır.Aynı zamanda Kırâat ve Mâlikî mezhebi fıkıh âlimidir. 1088 (H.481) senesinde doğmuş,1142 (H.536) senesinde Fas’ın Merrakeş şehrinde vefât etmiştir.
Çok kerametleri görülmüştür.Bunlardan birisi şudur:
Talebesi Ebû Abdullah Gazâlî anlatır:
"Bir gün hocam İbn-i Ârif’in huzûrundan dışarı çıktım. Boş bir arâzide yürümeye başladım. Gördüğüm her ağaç, yaklaştığım her ot dile gelip bana;
-Beni kopar! Ben filan hastalığa iyi gelirim. Filanca hastalığın şifâsı bendedir, demekteydi. Bu hâle hayret ettim. Geri dönüp durumu hocama anlattım. Bana;
-Biz seni böyle diyesin diye mi terbiye ettik. Allahü teâlâ takdîr etmedikçe, hiçbir şey sana fayda ve zarar veremez. Sana fayda veririz diyen otların ve ağaçların sana bir faydası oldu mu? buyurdu.
-Efendim! Tövbe ettim, dedim. Devâm ederek;
- Hak teâlâ seni imtihan etmiştir. Ben sana Allahü teâlânın yolunu gösterdim. Seni O’ndan başkasına ısmarlamadım. Eğer gerçekten tövbe ettiysen, geri dön, o ağaç ve otlar sana söz söylemezler, buyurdu.
Geri dönüp, ot ve ağaçların yanından geçtim. Hiç bir kelime işitmedim. Allahü teâlâya şükredip, hocamın huzûruna gelerek durumu arz ettiğimde;
-Allahü teâlâya hamd ve şükürler olsun ki, sana kendi yolunda bulunmayı nasîb etti. Seni, bir kısım insanlar gibi yanlış yollara saptırmadı, buyurdu.”
İbn-İ Arif Biyografisi
İbn-i Ârif hazretleri, Endülüs evliyâsının büyüklerinden öenmli bir zattır.Aynı zamanda Kırâat ve Mâlikî mezhebi fıkıh âlimidir. 1088 (H.481) senesinde doğmuş,1142 (H.536) senesinde Fas’ın Merrakeş şehrinde vefât etmiştir.
Çok kerametleri görülmüştür.Bunlardan birisi şudur:
Talebesi Ebû Abdullah Gazâlî anlatır:
"Bir gün hocam İbn-i Ârif’in huzûrundan dışarı çıktım. Boş bir arâzide yürümeye başladım. Gördüğüm her ağaç, yaklaştığım her ot dile gelip bana;
-Beni kopar! Ben filan hastalığa iyi gelirim. Filanca hastalığın şifâsı bendedir, demekteydi. Bu hâle hayret ettim. Geri dönüp durumu hocama anlattım. Bana;
-Biz seni böyle diyesin diye mi terbiye ettik. Allahü teâlâ takdîr etmedikçe, hiçbir şey sana fayda ve zarar veremez. Sana fayda veririz diyen otların ve ağaçların sana bir faydası oldu mu? buyurdu.
-Efendim! Tövbe ettim, dedim. Devâm ederek;
- Hak teâlâ seni imtihan etmiştir. Ben sana Allahü teâlânın yolunu gösterdim. Seni O’ndan başkasına ısmarlamadım. Eğer gerçekten tövbe ettiysen, geri dön, o ağaç ve otlar sana söz söylemezler, buyurdu.
Geri dönüp, ot ve ağaçların yanından geçtim. Hiç bir kelime işitmedim. Allahü teâlâya şükredip, hocamın huzûruna gelerek durumu arz ettiğimde;
-Allahü teâlâya hamd ve şükürler olsun ki, sana kendi yolunda bulunmayı nasîb etti. Seni, bir kısım insanlar gibi yanlış yollara saptırmadı, buyurdu.”
