“Her Gün 1 Dîni Bilgi Paylaşalım | İslâm”

Sponsorlu Bağlantılar

Silinen Üye 2619136

Kapalı Hesap
    Konu Sahibi
“Her Gün 1 Dîni Bilgi Paylaşalım | İslâm”
“Evet, Sayın Arkadaşlar.

Başlıktan Da Anlaşılacağı Gibi; İsteyen Herkes, Bu Konu Altında, Her Gün, Bildiği 1 Dîni Bilgi Paylaşsın. Böylece Hem İslâma Karşı Kalbimiz Isınmış Olur, Hem De Bu Bilgilerden İbret Almış Oluruz. :spr
Hz. Âdem’e Verlien Üç Hediye

Allâh-û Teâlâ, İnsana Akıl Vermiştir. Kimde Akıl Varsa, İmânı Ve Hâyâsı Da Vardır. Aklı Olmayan Kişide, Bu İkisi Bulunamaz. Bununla İlgili Bir Olay Aktaralım;

Cebrâil (Â.s), Akıl, Hâyâ Ve İmân’ı Hâzret-î Âdem’in Yanına Getirerek;

- ‘Allâh-û Teâlâ (C.C) Sana Selâm Ediyor. Getirdiğim Şu Üç Hediyeden Birini Almayı Emretti.’ Diye Buyurdu.

Hz. Âdem İse;

- ‘Akl’ı Seçtim.’ Buyurmuştur.

Bunun Üzerine Cebrâil (Â.s), İmân Ve Hâyâ’ya;

- ‘Siz Gidebilirsiniz.’ Buyurmuş, Fakat Onlar İse;

- ‘Bize, Akıl Nerdeyse Orada Olmamız Emredilmiştir.’ Demişlerdir.”
Hâzret-î Mûsâ (Âleyhî’s-Selâm) İle Hâzret-î Hızır (Âleyhî’s-Selâm)’ın Yolculuğu

Übey İbn’î Kâ’b (R.â) Anlatıyor:

Peygamber Efendimiz (S.a.v) Şöyle Buyurdu:

Birgün, Hz. Mûsâ (Â.s), İnsanları Etrafına Toplamış Konuşuyordu.

Halktan Biri;

- ‘Ey Allâh’ın Peygamberi! Yeryüzünde En Büyük Âlim Kim?’ Diye Sordu. Hz. Mûsâ (Â.s) İse;

- ‘Yeryüzünde, En Büyük Âlim Benim.’ Dedi. Hâlbukî, ‘Kimin En Büyük Âlim Olduğunu, Sadece Allâh Bilir.’ Demesi Gerekiyordu. O Ânda, Allâh-û Teâlâ (C.C), O’na Vahiy İletti;

- ‘İki Denizin Birleştiği Yerde Bir Kulum Var Ki, Ona Ledünn-î İlim Vermişimdir. (O, Senden Daha Bilgilidir.) Ümmetinin Seçkinlerinden Biri İle O’na Git.’

O Kul, Hz. Hızır (Â.s) İdi.

Hz. Mûsâ (Â.s);

- ‘O Kulunu Nasıl Bulabilirim?’ Dedi.

Allâh-û Teâlâ (C.C), O’na Zenbiline Tuzlanmış Ölü Bir Balık Koymasını, Bu Balığın Canlanıp Denize Atıldığı, İki Denizin Birleştiği Yerde, Hz. Hızır (Â.s)’ı Bulacağını Bildirdi.

Hz. Mûsâ (Â.s), Emredildiği Şekilde Bir Sepete Tuzlanmış Bir Balık Koydu. Sonra Da Kız Kardeşinin Oğlu Olan, Yûşâ Bin Nûn İle Hz. Hızır (Â.s)’ı Bulmak İçin Derhâl Yola Çıktı.

Günlerce Yol Yürüdüler. Bir Akşam Vakti, İki Denizin Birleştiği Bir Yere Vardılar. İyice Yorulmuşlardı. Sepeti Yere Bırakıp Uyudular.

Onlar Uyurken Tuzlu Ölü Balık Canlandı. Sepetten Sıyrılıp Kurtuldu; Denize Daldı. O Sırada Uyanan Yûşâ, Balığın Denizi Yararak Gittiğini Gördü. Buna Şaşıp Kaldı.

Hz. Mûsâ (Â.s) Uyanınca, Gece Serinliğinde Tekrar Yola Koyuldular. Kuşluk Vakti Girince Hz. Mûsâ (Â.s) Yorulduğunu Anladı. Daha Önce Böyle Bir Yorgunluk Duymamıştı. Yûşâ’ya;

- ‘Yemeğimizi Getir, Yiyelim. Nedense Çok Yoruldum.’ Dedi.

Yûşâ;

- ‘Bak Hele! İki Denizin Birleştiği Yerde, Kayanın Dibinde Biz Uyurken Balık Canlanmış, Denize Dalıp Gitmişti. Sana Söylemeyi Unuttum. Onu Bana Şeytan Unutturdu.’ Dedi.

Hz. Mûsâ (Â.s);

- ‘Bizim De Aradığımız Bu İdi. O Bilgin Kişiyle Balığın Kaybolduğu Yerde Buluşacaktık.’ Dedi. Sonra Geri Dönüp O Kayanın Yanına Geldiler. Kayanın Dibinde, Elbisesine İyice Bürünmüş Yatan Bir Adam Gördüler.

Hz. Mûsâ (Â.s);

- ‘Selâmün Âleyküm.’ Diye Seslendi.

Yatan Adam Yüzündeki Örtüyü Açarak Doğruldu. Bu Hz. Hızır (Â.s) İdi. Hz. Mûsâ (Â.s)’nın Selâmını Duyunca:

- ‘Hayret Doğrusu! Senin Bulunduğun Yerde Böyle Selâm Ne Gezer!’ Dedi.

Hz. Mûsâ (Â.s);

- ‘Ben Mûsâ’yım.’ Dedi.

- ‘İsrâiloğullarının Mûsâ’sı Mı?’ Diye Sordu Hz. Hızır (Â.s).

- ‘Evet, O.’ Dedi Hz. Mûsâ (Â.s). Sonra Da ‘Allâh-u Teâlâ (C.C)’nün Sana Öğrettiği Bilgilerden Bana Da Öğretmen İçin Yanında Kalabilir Miyim?’ Diye Sordu.’

Hz. Hızır (Â.s);

- ‘Sen Benimle Hiç Mi Hiç Edemezsin, Ey Mûsâ! Bende Allâh’ın Kendi İlminden Bana Verdiği Öyle Bir İlim Vardır Ki, Sen Onu Bilemezsin. Sende Allâh (C.C)’nün Verdiği Öyle Bir İlim Vardır Ki, Onu Da Ben Bilemem.’ Dedi.

Onun Bilgisinden Faydalanmayı Çok İsteyen Hz. Mûsâ (Â.s);

- ‘Beni İnşâllâh Sabırlı Bulursun. Sana Hiçbir İşinde Karşı Gelmeyeceğim.’ Dedi.

Hz. Hızır (Â.s);

- ‘Öyleyse, Ben Sana Açıklayana Kadar, Yaptığım Bir İşi Niçin Öyle Yaptığımı Sormayacaksın, Tamam Mı?’ Dedi.

Hz. Mûsâ (Â.s), Ona Bir Şey Sornayacağına Söz Verdi. Böylece Anlaştılar.

Deniz Kenarında Konuşarak Yürümeye Başladılar. Oradan Geçmekte Olan Bir Gemiye Bindiler. Hz. Hızır (Â.s)’ı Tanıyan Gemiciler Onlardan Ücret Almadılar.

O Sırada Bir Serçe Geminin Kenarına Kondu. Gagasını Denize Daldırıp Bir Yudum Su Aldı.

Hz. Hızır (Â.s), Hz. Mûsâ (Â.s)’a Serçeyi Gösterdi;

- ‘Bak Mûsâ! Benim Bilgimle Senin Bilgin, Allâh-û Teâlâ (C.C)’nün Bilgisini, Bu Serçenin Denizden Aldığı Bir Damla Su Kadar Eksiltmez.’ Dedi. Sonra Da Geminin Tabanındaki Tahtaları Sökmeye Başladı.

Hz. Mûsâ (Â.s) Onun Yaptığı İşe Şaştı Kaldı;

- ‘Adamlar Bizden Beş Para Almadan Gemilerine Bindirdiler. Sen Kalkmış Geminin Tahtalarını Söküyorsun. İçindekileri Batırmak Mı İstiyorsun?’ Dedi.

Hz. Hızır (Â.s) Hz. Mûsâ (Â.s)’a Dönerek;

- ‘Ben Sana Benimle Olmaya Dayanamazsın, Demedim Mi?’ Diye Söylendi.

İşte O Zaman Hz. Mûsâ (Â.s) Hatasını Anladı.

- ‘Dalgınlığıma Ver. Artık Sana Bir Zorluk Çıkarmam.’ Diye Özür Diledi. Ona Verdiği Sözü Gerçekten Unutmuştu.

Gemiden İndikten Sonra Yine Yürümeye Başladılar. Çocukların Oyun Oynadığı Bir Yere Geldiler. Hz. Hızır (Â.s) Çocuklardan Birini Tuttuğu Gibi Boynunu Koparıverdi.

Hz. Mûsâ (Â.s) Dayanamadı;

- ‘Öldürmeyi Gerektirecek Bir Suç İşlemeyen Günâhsız Ve Tertemiz Bir Çocuğu Nasıl Öldürüyorsun?’ Diye Çıkıştı.

Hz. Hızır (Â.s) Ona;

- ‘Ben Sana Benimle Edemezsin Demedim Mi?’ Dedi.

Hz. Mûsâ (Â.s);

- ‘Eğer Bundan Sonra Sana Bir Şey Sorarsam, Artık Benimle Arkadaşlık Etme.’ Dedi.

Oradan Ayrıldıktan Sonra Yine Yürüyüp Gittiler. Önlerine Bir Köy Çıktı. İyice Acıkmışlardı. Köy Halkından Yiyecek Bir Şey İstediler. Fakat Köylüler Onlara Hiçbir Şey Vermediler.

Köyün İçinden Geçerken Yıkılmaya Yüz Tutmuş Bir Duvar Gördüler.

Hz. Hızır (Â.s) Eliyle İşâret Ederek Duvarı Doğrulttu.

Hz. Mûsâ (Â.s), Hz. Hızır (Â.s)’a Dönerek;

- ‘İsteseydin, Hiç Olmazsa Yaptığın Bu İş Karşılığında Bir Ücret Alabilirdin.’ Deyince, Hz. Hızır (Â.s);

- ‘Bu Ândan Îtibâren Ayrılalım.’ Dedi.

Hz. Mûsâ (Â.s)’ın Söyleyecek Bir Şeyi Kalmamıştı. Hz. Hızır (Â.s), Hz. Mûsâ (Â.s)’ın Anlamakta Zorluk Çektiği Olayların İç Yüzünü Anlatmaya Başladı;

- ‘Tahtalarını Söktüğüm Gemi, Denizde Çalışan Birtakım Yoksul Kimselere Âitti. Gemiyi Özellikle Kusurlu Bir Hâle Getirmek İstedim. Çünkü Varacakları Şehirde, Her Sağlam Gemiyi Sâhiplerinin Elinden Alan Zâlim Bir Kral Vardı. Geminin Tahtalarını Sökmek Sûretiyle O Yoksullara İyilik Etmiş Oldum. Nitekim O Zâlim Kralın Adamları Gemiye El Koymak İstediler. Fakat Kusurlu Olduğunu Görerek Bundan Vazgeçtiler. O Yoksul Gemi Sâhipleri De Sökülen Tahtaları Yenisiyle Değiştirerek Gemilerine Sâhip Oldular.

Başını Kopardığım Çocuğa Gelince, Onun Annesi Ve Babası Allâh (C.C)’ne İnanmış İyi Kimselerdi. Büyüdüğü Zaman Çocuğun Onları Azdırmasından Ve Dinden Çıkarmasından Korktuk. Bu Çocuğun Yerine Allâh-û Teâlâ (C.C)’nün O Anne Ve Babaya Daha Temiz Ve Daha Şefkatli Bir Çocuk Vermesini Diledik.

Doğrulttuğum Duvara Gelince: Bu Duvar O Köydeki İki Yetim Çocuğa Âitti. Duvarın Altında Onların Eline Geçmesi Gereken Bir Defîne Vardı. Bu Çocukların Babası İyi Bir İnsandı. Allâh-û Teâlâ (C.C), O Çocukların Ergenlik Çağına Gelince Defîneyi Çıkarmalarını Diledi. Ben Bu İşleri Kendi Görüşümle Değil, Allâh-û Teâlâ (C.C)’nün Buyruğu İle Yaptım.

İşte Sabredemediğin Olayların Açıklaması Budur.’

Peygamber Efendimiz, Hz. Mûsâ (Â.s) İle Hz. Hızır (Â.s) Kıssasını Anlattıktan Sonra Şöyle Buyurdu;

- ‘Allâh (C.C) Mûsâ’ya Râhmet Etsin. Ne Olurdu Sabretseydi De, Aralarında Geçecek Diğer Mâceraları Allâh-û Teâlâ (C.C) Bize Anlatsaydı.’”
 
Son düzenleme:
  • Beğen
Tepkiler: MAERKEK, Baydırman ve TheNightMare.


Silinen Üye 2619136

Kapalı Hesap
    Konu Sahibi
Ben Komşularımın Yemediğini Yemem.

Bir Gün Bir Sepet Hurma Getirip;

- ‘Buyur Yâ Resûlullâh Turfanda Hurma.’ Dediler.

Peygamberi Efendimiz (S.a.v);

- ‘Hurmalar Oldu Mu Ki?’ Buyurdu.

Onlar Da;

- ‘Hayır, Olmadı; Ama Bizim Bahçemiz Sıcak Bir Dere İçinde. Bu Yüzden İlk Hurma Bizde Erişir. Kimse Yemeden Size Getirdik Ki, En Önce Siz Yiyesiniz Turfanda Hurmayı.’ Dediler.

Peygamber Efendimiz (S.a.v), Uzakta Oynayan Çocukları Gösterdi Ve;

- ‘Götürün Bu Turfanda Hurmaları Şu Oynayan Çocuklar Yesinler. Ben Komşularımın Yemediğini Yemem. Ne Zaman Komşularımız Da Hurma Yemeye Başlarsa, İşte O Zaman Ben De Gönül Rahatlığı İçinde Hurma Yiyebilirim.’ Buyurdu.”
 
  • Beğen
Tepkiler: PALA., TheNightMare., MAERKEK ve 1 kişi daha
MAERKEK

MAERKEK

Moderator
Devamını bekliyoruz
 
  • Beğen
Tepkiler: Silinen Üye 2619136

Benzer Konular

Cevap
0
Görüntüleme
550
Reşwan
Cevap
0
Görüntüleme
544
Reşwan
Cevap
0
Görüntüleme
3K


Üst Alt