Görme organımız göz

Sponsorlu Bağlantılar

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Albert Einstein

Albert Einstein

Üye
    Konu Sahibi
Görme organımız göz
Gözlerimiz belki de sahip olduğumuz en önemli duyu organımızdır. Onlarla yaşadığımız çevreyi algılıyor; dünya hatta uzaya ilişkin pek çok bilgi ediniyor; doğadaki güzelliklerin farkına varabiliyoruz.
Görmek bize dünyanın en kolay işiymiş gibi geliyor.Sabahları uyandığımızda gözlerimizi açıyoruz.Açar açmaz da çevremizdekileri görüyoruz. Görebilmek için, gözkapaklarımızı kaldırma dışında en ufak bir çaba göstermemeiz gerekmiyor.Öyleyse nasıl görebiliyoruz?Bunu anlayabilmek için gelin gözlerimizin yapısını inceleyelim.
Gözler, burnun iki yanında bulunan ve önde göz kapaklarıyla örtülü kemik boşlukları içinde yer alan görme organımızdır.İnsanda gözler, düzensiz küre biçiminde yaklaşık 25mm çapında ve her biri 7-8 gr ağırlıkta organlardır.

GÖZÜN YAPISI

1.Kornea:Yoğun, jel kıvamlı bir materyalden oluşmuştur ve gözün korunmasını sağlar.Kornea damarsız bir yapıdır.Aköz Humor'u çevreler.Arka tarafı; sklera olarak adlandırılır.Kornea homojendir, yani tüm alanlarda oluşan kırıcılık aynıdır.Işınların gözde görmeyi sağlayacak olan retina tabakasına ulaşabilmesi için kornea ve aköz humor'den geçmesi gerekir.Bu geçiş sırasında ışınlar kırılmaya uğrarlar.Bu kırılmalar havadan korneaya girişte 42 dioptri kadardır.Işınların gözde retinaya ulaşmasındaki toplam kırılma ise 59 dioptridir.
( Işınların bir mercek aracılığı ile bir noktaya ulaşmasında cisimle mercek arası uzaklıkta lensin görüntüyü yaklaştırma gücü DİOPTRİ birimi ile ölçülür. Görüntü ile kırıcı ortam arası bir metrelik mesafe için yapacağı birleştirme gücü 16dioptridir.)
2.Aköz Humor: Bu sıvı yapı kornea ile çevrilidir ve lense benzer bir yapıdır.Aköz humor sıvısı dakikada 2milimetreküp üretilir.Sabit bir basıncı vardır ; 25mmHg. ( Glokom =Göz tansiyonu , bu basıncın yüksediği durumlarda olur. )
3.İris: Göze ışığın girişini kontrol eden yapıdır.Retinada oluşacak imaj için ışık miktarını belirler.Parlak ortamlarda küçülen iris gözün dışarıdan bakıldığında renkli olarak görülen yapısıdır.
4.Lens(Göz Merceği): Retinada görüntünün netleşmesini kontrol eder.Lensin görüntü netliği için kasılıp gevşemesini ( =akkommodasyon) lense tutuan siliyer kaslar sağlar.Lens ile kornea arasına gözün ön kamerası denir.Bu ön kamerada , aköz humor yer almaktadır.

5.Siliyer Kaslar: Lensin incelip kalınlaşmasını kontrol eder.Siliyer kasların kasılması ile lens incelir.Siliyer kasların hareketleri, retinaya düşen görüntünün netliği veya bulanıklığı ile kontrol edilir.İnsan vücudunda en fazla çalışan ve en çok yaşlanan kaslar siliyer kaslardır.Siliyer kaslar, 10 yaşından itibaren yaşlanmaya başlar.
6.Vitröz Humor: Jel kıvamlı ve gözün yuvarlaklığını sağlayan yapıdır.
7.Retina: Gözün ışığa duyarlı tabakasıdır.Retina siyah renklidir. Retinada yer alan atar ve toplar damarlar, insan vücudunda dışarıdan görülebilecek tek damardır.( Doktorlar , oftalmoskop denen aletlerle bu damarları görerek muayane edebilirler.) İnsanların pupilleri ( göz bbebeği = iris ortasındaki diyafram , boşluk ) her zaman siyah görülür. Çünkü bu, siyah olan retinaya açılan bir boşluktur.
Retina görme alıcılarına sahiptir.Bu alıcılar iki tiptir.Koni ve Basil olarak adlandırılır.Koniler gündüz, basiller gece görüşünü sağlar.Koniler renkleri gördüğü halde basiller renk göremez.İnsan gözünde 6milyon koni ve 120milyon basil vardır.Koni ve basiller retinada yer alan bipo hücrelerle birleşerek görme sinirini oluşturur.
8.Sarı Nokta (Makula): Retina üzerinde kör noktaya yakın bir mesafede yer alan küçük bir yapıdır.Sadece konilerden yapılmıştır.Ortasında fovea denen yapı yer alır.Görüntünün net olarak oluştuğu yerdir.Gözdeki maksimum görüntü burada oluşur.Foveanın 1 milimetresi, beyinde 16 milimetrelik alan olarak temsil edilir.
9.Görme Siniri :Retinaya düşen görüntüyü, beyne getirecek olan sinirdir.Bu sinirin retindan çıktığı bölge kör nokta olarak da isimlendirilir.Çünkü burada koni ve basiller yer almaz, bu bölgede görme fonksiyonu olmaz.Beyinde gözde oluşan görüntünün algılanması için iletildiği 2görme merkezi vardır.Bunlar Birincil Görme Merkezi ve Duysal Görme Merkezi olarak adlandırılır ve beynin arka bölgesinde yer alır.Birincil merkezde cisimler görülür ve bu cismin değerlendirmesi görme merkezinde ( visual assosiasyon alanı ) yapılır.

IŞIK

Bütün canlılar ışığa karşı reaksiyon gösterir.İnsan gözü 4000-7000 Angström (bir milimetrenin milyonda biri ) dalga boyları arasındaki ışığı görebilir. Bu dalga boyları arasındaki ışığa ; Ultraviyole ve 7000 Angström üzerinde dalga boyu olan ışığa da Enfraruj denir.Lens yapı bu ışıkların retinaya ulaşmasını engeller.Lensin çıkarıldığı hastalarda ultraviyole ışık retinaya ulaşabilir.İnsanların, net olarak görebildiği en yakın mesafe Yakın Nokta olarak adlandırılır.Yaş ilerledikçe yakın nokta uzaklaşır.10yaşında 6santimetreden net görüntü alınabilirken, 30yaşında bu yakın nokta 15santimetre ve 60 yaşında 80 santimetre olmuştur.

GÖRME FONKSİYONU

Görme fonksiyonunu ikiye ayırmak mümkündür.Birincisi ; gündüz konilerle yapılan görme yani Fotopik Görme ve ikincisi de karanlıkta basillerle olan görme yani Skotopik Görme'dir.Hem konilerle hem de basillerde ışığa hassas , ışıkta solan pigmentler vardır.Bunların solma derecesi oranında retinada değişiklik olur.Basillerde bulunan görme pigmenti Rodopsin, konilerde bulunan görme pigmenti İyodopsin'dir.Kendisine gelen ışığın şiddetine göre bu pigmentler parçalanır.Işıkla, Rodopsin ; retinen ve opsin maddelere ayrışır.Karanlıkta veya göz dinlenirken Retinen ve Opsin birleşerek tekrar Rodopsini oluşturur.Buradaki Retinen maddesi oluşabilmek için A vitaminine ihtiyaç duyar.


Bunun yanında retinaya ışık gelince aydınlıkta görme gerekliyse koniler öne çıkarken basiller geri çekilir.Karanlıkta ise bunun tersi olur.Basiller öne çıkarken, koniler geri çekilir.
Renk, konilerle görülür.Basiller aydınlık farkını görür.İnsanlar üç renk görürler; mavi, yeşil ve kırmızı.Belirli koniler , belirli dalga boyundaki bu renklerle uyarılır.Konilerin farklı derecede uyarılması ile insanlar 150 renk tonunu görebilirler.

Görme Sorunları
ŞİKAYET:
Görme yeteneğiniz azaldı.Bu değişiklik , bulanık görme, görme alanı azalması ve çift, yanıp sönen ışıklar veya dalgananan benekler görmeyi içeriyor.
NEDENLERİ:
YAŞLANMA: Elli yaşını geçtiniz ve okumak için elinizdekini uzaklaştırıyorsunuz. Aynı zamanda ara sıra gözlerinizin önünde böcek uçuyormuş gibi oluyor.
Yaşlandıkça görmede değişiklik olabilir ve bunda endişelenecek birşey yoktur.Örneğin; yaşlıların görme alanına küçük siyah beneklerin girmesi görülmedik birşey değildir.Bu, göz küresinin iç sıvısının küçük miktarının görme alanına girmesinden başka birşey değildir.Ancak aniden çok sayıda beneğin meydana gelmesi daha ciddi bir göz sorununa işaret eder ve araştırılması gerekir.
BEYİN KANAMASI:Bulanık ya da çift görmeyle birlikte ani bilinç kaybı , ani ve şiddetli baş ağrısı,yüzde veya vücutta tek taraflı felç, güçsüzlük veya baş dönmesi , bilinç bulanıklığı ve konuşma yeteneği kaybı söz konusu. Beyin kanaması ender olarak görüşte bozukluğa yol açar, ancak son derece tehlikelidir.
Kendiniz Ne Yapabilirsiniz?
Görme bozukluğunuzun nedeni göz yorgunluğuysa sadece dinlenmeye ihtiyacınız var demektir.Yatıp gözlerinizi kapatmaya olanak yoksa,en azından gözlerinizi kaldırın.Göz yorgunluğunu önlemek için 1 saat içinde gözlerinizi birkaç defa kapatarak odak noktasına kaydırın.
Benekler görüyorsanız, gözlerinizi hızla aşağı yukarı hareket ettirin. Bu, göz küresi sıvısını karıştırır ve benekler görüş alanınızın dışına çıkar.
ÖNLEME:
Birçok görme bozukluğu yaşla birlikte ortaya çıktığı için 50yaşını geçtikten sonra gözlerinize düzenli bir şekilde baktırın.
ÖTEKİ NEDENLER:
·Glokom
·Katarakt
·İnme
·Beyin sarsıntısı
·Göz bozukluğu
·Kırılma hatası
·Gözde enfeksiyon
·Migren
·İlacın yan etkisi
·Şeker hastalığı
·Egzoftalmi
·Retina kopması
·Maül dejenerasyonu
·Optik nevrit
Çocuğunuzun Tedavisi
Çocuklar görme bozukluğunu ifade edemez.Çocuğunuzun görmesinde ani bir değişiklik olursa ,sık sık göz kırpıyor veya şaşı bakıyorsa, tahtayı görememekten şikayet ediyorsa ya da uzaktan tanıdığı bir kişiyi fark edemiyorsa , doktora götürün.
Çocukların gözü özellikle yorulduklarında kayabilir.Doktoro başvurun.

GÖZ KUSURLARI
Bazı gözler, uzaktaki cisimleri yakındakiler kadar net göremez.Bazıları da bunun tersi bir özelliğe sahiptir.Bazıları ise aynı uzunluktaki doğru parçalarını farklı doğrultularda ve farklı boylarda görür.Bunun nedenleri, gözün bazı kısımlarındaki şekil bozukluğudur.Bu bozukluklara göz kusurları
a) MİYOP: Miyopluk, gözün uzaktaki cisimlerinet olarak görememesidir. Bunun nedeni; göz yuvarlağının tam yuvarlak değil de,önden arkaya doğru uzanmış olmasıdır.Ayrıca göz merceğinin kırma indisinin büyük olması da buna neden olabilir.Bu durumda uzaktaki bir cismin görüntüsü retinanın önünde oluşur. Bu kusur,konkav, yani kalın kenarlı mercek kullanılarak tedavi edilir.Ayrıca tedavi yollarından biri de lens kullanımıdır.Son zamanlarda da lazer yöntemiyle miyopluk tedavi edilebilir.
b)HİPERMETROPLUK:Miyopluğun ters özelliğini taşır.Göz yuvarlağı kısa olduğu için paralel ışınlar göz dinlenirken retinanın arkasında birleşerek, belli bir resmin oluşumunu engeller.Bu yüzden sadece uzaktaki noktalar görülür. Uzaktakicisimlerin görülmesi içinde akkammodasyon gereklidir.Onların akkammodasyon güçleri yakındaki cisimleri görmek için yeterli değildir.Konveks, yani ince kenarli(dış bükey) mercek veya lens kullanımı ile tedavi edilir.
c)ASTİGMATİZM:Gözün saydam tabakasının yüzeyi her yöne doğru aynı oranda kubbeleşme göstermeyip, bazı sapmalar olabilir. Bu yüzden bir nokta çizgi gibi , yani optik eksen yönünde herşey uzunlamasına görülür.Bu hastalığa astigmatizm denir.Silindirik merceklerle tedavi edilebilir.
d)PRESBİTLİK:Yaşlı görmezliği göz merceğinin elastikliğinin azalması ile ilgilidir.Gözün bukusurunda akkammodasyon genişliği azdır.Bu yüzden okuyabilmek için miyopların da kullandığı merceğe ihtiyaç duyulur.Odak noktası bunlarda değişmez.Yaşlanma ile , örneğin 41 yaşından itibaren bileşik merceğin 1diyoptri (optik kırım gücü birimi) ve onu izleyen her beş yıl içinde 3/4 diyoptriye ihtiyaç duyulur.
e)ŞAŞILIK:Göz yuvarlarını hareket ettiren kasların birinin uzun veya kısa olmasından kaynaklanır.Bunun sonucu olarak da görme ekseninin parelelliği bozulur. Dolayısıyla gözler farklı eksenlere bakar.Ameliyatla düzeltilir.Ayrıca sağlam gözü kapatıp, kusurlu gözün çalışırılmasıyla da düzeltilmesi mümkün olabilir.
f)RENK KÖRLÜĞÜ:Renk körlüğü kalıtsal bir hastalıktır.Renk körlüğü olan kişiler kırmızı ve yeşili birbirinden ayırt edemezler.Ayrıca renk körlüğü erkeklerde daha fazla görülür.Kalıtsal olduğu için iyileştirilmesi mümkün değildir.

adı verilir.Bu kusurlar: Körlüğün Nedenleri ve Korunma Yolları

KÖRLÜK ÖNLENEBİLİR Mİ?
İnsanlarda görme duyusunu kaybetme duyusu yaşam ile eşdeğerdir. Bu derece önemli bir duyu organı olan gözlerimizin sağlığı, çeşitli sebeplere bağlı olarak bozulabilir.
Günümüzde tedavi imkanı bulamadığımız veya sınırlı olarak yardım edebileceğimiz körlük nedenleri mevcuttur.
Bu konuda en önemli noktalardan birisi , birçok göz hastalığının zamanında teşhis ve tedavi edilmesi ile körlüğün önlenebileceği gerçeğidir. Hastaların bu konuda duyarlı olması, en küçük bir şikayeti dikkate alması, en kıymetli organlarımızdan biri olan gözlerimiz için çok önemlidir.Özellikle periyodik göz kontrollerinin yapılması, birçok göz hastalığını henüz belirtileri başlamadan önlenmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasını sağlayacaktır.

KÖRLÜĞÜN SEBEPLERİ

Doğuştan veya Çocukluk Çağı Körlükleri

Doğuştan körlüklerin en önemli sebeplerinden birisi temel göz dokularının oluşmaması veya eksik oluşudur.Bunun yanı sıra görme sinirinin veya retina adını verdiğimiz görme tabakasının gelişme bozuklukları ve hastalıkları söz konusu olabilir.Bu gibi körlüklerin bir çocuğa tedavisi mümkün değildir.
Bu gibi bozukluklara yol açan nedenler, kalıtım, akraba evlilikleri, annenin hamileliğinde geçirmiş olduğu bir takım hastalıklar olabilir.Bazı bilinmeyen nedenlerden de oluşmuş olabilirler.
Çocukluğun erken dönemindeki görme kayıplarının bir nedeni de göz tansiyonu yani karasudur.Bu rahatsızlık gene öncelikle akraba evliliği olan kişilerin çocuklarında görülür.Başlangıçta basit sulanma şikayeti ve ışıktan rahatsızlık duyma ile başlayan hastalıkta daha sonra göz büyümesi meydana gelir. Görme tabakalarında su birikmesi nedeni ile göz buzlu cam görüntüsünü alır. İlaçla tedavisi sınırlı olan bu hastalığa cerrahi müdahale gereklidir.Aksi takdirde görme sinirinin ölmesi ve ileride gözün delinmesi söz konusu olacaktır.Cerrahi tedavi ise umut vericidir.
Kalıtsal görme azlığına neden olan hastalıklardan bir başkası ise tavuk karasu adı ile bilinen retinitis pigmentosadır.Tedavisi olmayan bu hastalıkta akraba evlilikleri rol oynar.Görme tabakasının yavaş yavaş harap olması ile seyreder.Loş ışıkta ve karanlıkta az görme şikayeti ile başlar ve görme alanının giderek daralmasına yol açar.Bu hastalığın dereceleri ve çeşitli tanımları mevcuttur.Bazıları erken görme kaybına neden olurken bazıları ise yetişkin yaşlarda hafif görme kaybına neden olabilir.
Her yaşı ilgilendiren göz kazaları, hafif görme bozukluğundan gözün tüm kaybına kadar yol açabilmektedir.Bu durumlarda acil müdahale , gözün tamiri, göz iltihabı olaylarının önlenmesi ve kalıcı zararların oluşmasını engellemek açısından son derece önemlidir.Bu gibi kazaların göze bıraktığı sekellerin birçoğu günümüzde kornea nakli ve diğer modern cerrahi yöntemleri ile tedavi edilebilmektedir.
Çocukluk çağında görme kaybına yol açan hatta hayati önemi olan bir hastalıkta göz içi tümörüdür.Bu hastalıkta da kalıtımfaktörü önemlidir. Gözbebeğinde gri bir parlaklık ile fark edilir.Tümörün ilerlemesi gözün kaybına nedenolabileceği gibi yanılma riski de mevcuttur.Erken teşhis hayati öneme sahiptir.

Yetişkinde Körlüğe Yol Açan Sebepler
DİABET
Şeker hastalığı, gözde çeşitli bozukluklara yol açabilir.Göz enfeksiyonlarının sıklığı, göz adale felçleri, katarakt gelişmesi diabete bağlı göz komplikasyonları arasında sayılabilir.En önemli komplikasyon ise, diabet sürecinin uzaması ve düzensiz kan şekeri seviyeleriile orantılı olarak göz dibinde retina adını verdiğimiz görme tabakasının kanamalar ödem ve yeni damarlanmalar ile seyreden diabet retionopatisidir.Bu hastalıkta görme merkezinin kanama ve ödem ile etkilenmesi ile hastanın görmesi giderek azalır.Yeni damarların çatlaması ise büyük göz içi kanamalarına ve gözün kaybına sebep olabilir.
Şeker hastalığının iyi kontrol edilmesi, birlikte olabilen yüksek kol tansiyonunun ve böbrek bozukluğunun tedavisi, bu komplikasyonunun oluşması veya ilerlemesi üzerinde etkilidir.
Hastalık oluşmuşsa en önemli tedavi yöntemi; göz anjiografisi adı verilen göz dibi damarlarının özel fotoğraflarını aldıktan sonra uygulanan lazer tedavisidir.Lazer fotogoagülasyon adını verdiğimiz bu yöntem özellikle çok ilerlememiş durumlarda görmenin korunmasını %70-80 oranında sağlamaktadır. Ancak çok ilerlemiş durumlarda vikrektomi adı verilen özel aletlerle yapılan ameliyat, birçok göz için kurtarıcı olmaktadır.Bir diabet hastasının 3-6 aylık aralarla muntazam bir şekilde göz kontrolü yaptırması, bu komplikasyonun henüz başlangıç durumlarda teşhisini sağlamakta tedavide başarı şansıda o derece yüksek olmaktadır.

Yüksek Kol Tansiyonu Damar Sertliği

Yüksek kol tansiyonu ve sıklıkla birlikte mevcut olan damar sertliği bütün vücut damarlarını bu arada göz damarlarını da etkilemektedir.Yüksek kol tansiyonuna bağlı göz kanamaları, damar tıkanmaları, görme kaybı ile sonuçlanabilir.Yine bu hastalarda görme sinirini besleyen damarların tıkanması da bir körlük nedenidir.
Bu hastaların kol tansiyonlarını düzenli takip etmeleri, rutin kan muayenelerini düzenli yaptırmaları, diyet ve spora önem vermeleri iç hastalıkları uzmanının kontrolünde olmaları bu gibi komplikasyonların oluşmasını önleyecektir.
Bu gibi hastaların priyodik göz kontrollerini yaptırmaları gereklidir. Göz hekimi, göz damarlarının durumu hakkında bilgi vereceği gibi her hangi bir komplikasyon oluştuğunda gerekli tedbirlerin alınmasını sağlayacaktır.

Görme Tabakası ve Sinirini Etkileyen Dejeneratif-İltihabi Hastalıklar

Bu grup hastalıkta bilinen veya bilinmeyen bir sebeble, görme tabakası, görme merkezi veya siniri bozulabilmekte ve körlüğe neden olabilmektedir. Bu gibi bozukluklarda sebebe veya hastalığın durumuna göre ilaç veya lazer tedavileri ile görmenin kazanılmasına veya korunmasına yardımcı olmaktadır.

Göz Tansiyonu (Glokom)

Glokomun en yaygın şekli olan açık açılı glokom sinsi başlayan ve yavaş gelişen bir hastalıktır.
Glokomun bu tipi kolaylıkla kontrol altında tutulabildiği halde, genellikle, tamiri mümkün olmayan görüş kaybı oluşturduktan sonra, teşhis edilir.
Açık açılı glokom, gözün içinde mevcut olan sıvının artışına bağlı basıncın, optik siniri oluşturan hassas lifleri harap etmesine bağlanır. Genellikle belirli semptomları olmadığı ve aşamalı olarak gelişip, görürşü kademeli olarak etkilendiğinden glokom çabuk teşhis edilemez. Tedavi uygulanmadığı durumlarda, optik sinir bozulmaya ve sonuç olarak görüş alanı daralmaya başlar. Maalesef bir çok insan, görüş alanı daralıncaya kadar, görüşmelerdeki kademeli kaybı fark etmez, optik sinir harabiyeti durdurulmadığı takdirde, glokom tünel görüşe neden olur ve sonuç körlüğe varır. Glokomdan doğan körlük tedavi edilemez.
Kırk yaşı aşkın her kişi açık açılı glokom şüphesi ile karşı karşıyadır.
Özellikle ailesinde glokom hikayesi olan kişiler bu hastalığa adaydır.
Glokomun diğer çeşitleri açık açılı glokom kadar sık görülmez. Açı kapanması glokomu ciddi ağrı, bulantı, göz kızarması ve bulanıklığa neden olur. Tıbbi müdahelenin gecikmesi halinde bir iki gün içinde körlüğe sebeb olabilir.
İkinci dereceden glokomları; geçirilmiş ameliyat sonrası ilerlemiş katarakt, yara tümör veya göz iltihapları gibi diğer etkenlerden oluşabilir.
Ciddi önem taşıyan neovascular glokom diabete ve diğer göz gibi damar hastalıklarına bağlı olarak çıkabilir.
Glokom hastalığında göz tansiyonunun düşürücü ilaçlar, lazer, ameliyat gibi tedavi yöntemleri mevcuttur. Amaç; göz tansiyonunu düşürerek görme sinirini ve görme alanının bozulmasına engel olmaktır.

Katarakt nedir?

Katarakt, normalde saydam olan gözün lensinin kesifleşmesidir. Camın buğulanması gibi düşünülebilir.Katarakt hakkında pekçok yanlış anlayış mevcuttur.
Katarakt:Göz önündeki bir film değildir.Gözlerin fazla kullanılmasıyla meydana gelmez.Kanser değildir.Bir gözden diğerine geçmez. Kalıcı körlük sebebi değildir.????:



Kataraktın sık görülen belirtileri şunlardır:Ağrısız görme kaybı. Kamaşma veya ışığa duyarlılığın artışı.Gözlük numaralarının sık sık değişmesi. Bir gözde çift görme.Okuma için daha fazla ışığa ihtiyaç duyma.Gece görüşün bozulması.Renklerde soluklaşma veya sararma.Lensteki kesifleşme miktar ve şekli değişme olabilir.Kesiflik lensin merkezi civarında değilse kataraktın farkına varmayabilirsiniz.
Kataraktın sebepleri nelerdir?
En sık görülen katarakt tipi gözün yaşlanmasıyla ilişkilidir.Diğer katarakt sebeplerişunlardır:
· Aile hikayesi
· Şeker hastalığı gibi tıbbi problemler
· Göz yaralanması
· Kortizon gibi ilaçlar
· Uzun süre korunmadan güneşte kalma
· Önceden göz cerrahisi geçirme

Göz tembelliği ve tedavisi

Göz tembelliği , çocukluk döneminde normal bir görüş gelişmeyen gözdeki görme azlığına denir.Genellikle tek gözde meydana gelir.Sıktır ve yaklaşık her 100 kişiden 2-3'ünde görülür.Göz tembelliğinin tedavisi için en ideal zaman bebeklik dönemi veya hayatın ilk yıllarıdır.Göz tembelliğinin tedavisi için zayıf göz kullanmaya zorlanmalıdır.Bu işlem gennellikle sağlam göz haftalar veya aylar boyunca kapatılarak sağlanır.Zayıf gözde görme düzeltilse bile bazen bu durumu idame ettirebilmek için yıllarca kısmi bir kapama gerekir.Odaklamada problemi olan çocuklara gözlük önerilir.Gözlük tek başına yeterli olmazsa kapama önerilir.Bazen de sağlam göze damlalar veya özel lensler uygulanarak bulanıklık oluşturulup çocuğun zayıf gözünün kullanılması sağlanabilir.

Göz Tümörleri
Nadirde olsa gözün kapaklar gibi dış kısımlarında veya göz içinde gelişebilen tümörler, giderek gözün harap olamsına ve körlüğe yol açar.
Bu gibi tümörlerin tedavisinde cerrahi yöntemler radyoterapi, krioterapi (dondurma yolu ile) fotokoagülasyon gibi çeşitli tedavi yolları kullanılmakta ve gözün kazanılmasına çalışılmaktadır.

GÖZ SAĞLIĞI

GÖZ SAĞLIĞINI BOZAN DAVRANIŞ ve ETKENLER:
·Kirli ellerle gözleri ovmak
·Başkalarının havlusunu, mendilini kullanmak
·Çok fazla tozlu , topraklı yerlerde durmak
·Başkalarına ait numaralı gözlük kullanmak
·Çok fazla ya da çok az ışıklı ortamlarda bulunmak
·Televizyon seyrederken mesafeyi ayarlayamayıp,çok yakından izlemek
·Gözümüze gerekli olan A vitaminini almamak
·Birşey okurken çok yakından okumak ve ışığı sağ üstten vermek
GÖZ SAĞLIĞIMIZI BOZAR

GÖZ SAĞLIĞI İÇİN YAPMAMIZ GEREKENLER:
·Okurken ve yazarken kitaba veya deftere yüz çok yaklaştırılmamalıdır. Göze en uygun mesafe 20-25cm.dir.
·Gözü kamaştıran ışıklardan kaçınılmalıdır.En uygun ışıklandırma gizli ışıklandırmadır.
·Taşıtlarda (özellikle sallanan taşıtlarda) kitap okunmamalıdır.
·Gözler temiz tutulmalıdır.
·Başkalarının numaralı gözlükleri kullanılmamalıdır.
·Dengeli ve düzenli beslenilmelidir.Çünkü göz A vitaminine gereksinim duyar.
GÖZ İLE İLGİLİ BİLİNMESİ GEREKENLER


·Loş ışıkta okuma gözleri yorar, ama tahrip etmez!


·Parlak ışık gözleri rahatsız eder, ama tahrip etmez :
mutlaka güneş gözlüğü şart değildir !

·Gözlerin fazla kullanılmalarıonları yorar, ama tahrip etmez!

·Kuvvetli, zayıf veya yanlış gözlükler gözleri yorar, ama tahrip etmez!

·Kontakt lensler ve gözlükler, göz bozukluğunu takıldıkları müddetçe tashih ederler, ama hiçbir zaman kırılma kusurlarını tümüyle yoketmezler!!!

·Normal insanlarda gözyaşı gözleri yeterince temizler, mutlaka ıslatıcı göz damlası gerekmez!

·Başağrıları genellikle göz yorgunluğundan kaynaklanmaz, hele migren hiç !( Oftalmik Migren gibi bazı başağrıları ışık vs.. nedeni ile tetiklenebilirler, ama göz yorulmasından tetiklenme olmaz !!! )

·Sağlam gözler 35 yaşına kadar senelik muayene gerektirmez!
Tabii önce sağlam olup olmadıklarının bakılması gerekir!

·Açık açılı glokomlu gözdıştan tamamen normal görünür !
Açık açılı glokomlu göz ancak göz tansiyonu ölçümü ve diğer muayene yöntemleri ile anlaşılabilir...

·Bebeklerin gözlerinin devamlı sulanması :
·ya konjenital glokom ( doğuştan göz tansiyonu )
·veya gözyaşı yolunun tıkalı olmasındandır.

·Göze kaçan kimyasal maddeler hiç bekletilmeden su ile yıkanarak uzaklaştırılmalı ve dilue edilmelidir :????:



·asitler baz ile, bazlar asit ile kesinlikle yıkanmamalıdır !!!
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...


Üst Alt