Sidretül Münteha
Üye
Geçmiş/mi ?
“ Geçmiş ” mi dediniz ? Geçmiş yoktur ki ! Geçmişin bilinci vardır sadece, kendisi yoktur. Geleceğin çatısı da ancak geçmişin harcıyla kurulur ve her çöküşün ya da yükselişin ötesinde berisinde mutlaka geçmişten izler bulunur.
Siz, geçmişin bilincini alıp, ondan bir şeyler yaparsınız; yeni düşler, yeni özlemler ya da anılar, öfkeler yaparsınız.Ama o günde yapar, yaptığınızı o güne atar ve o günleri tutup ancak bir sonrakilere katarsınız da, geçmişi bir daha asla yeniden yaşayamazsınız.
Şu an, bu satırları okurken kullandığınız saniyeler bile geçmiş Belki çok gün, çok saat, çok saniye yaşayacaksınızdır, ama bir daha bu yılın, bu gününün, bu saatinin bu dakikasının ve bu saniyeleri olmayacaktır yaşadığınız...
Artık bu yazının da okunan değil, okunmamış kesitlerinin sizi beklediği gibi, geçmiş değil, çağıran hep gelecektir sizi.
Geçmiş, geçmiştir çünkü !
Geçmişe acımamak, ona salya sümük ağlamamak ve geçmişle avunmamak gerekir, ama unutmamak da.Unutmamak da!
Sonra mı ?
Sonra her şey sürer; her şeyin önce de sürdüğü gibi.Her şey geçer; her şeyin önce de geçtiği gibi.Yılların ömürleri biçtiği gibi. Yılların ömürleri biçtiği gibi...
Bu yazı
Linkleri görüntülemek için kayıt olmalısınız
paylaşılmıştır..