Garip bir o kadar da ilginç olaylar

Sponsorlu Bağlantılar

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
burakilk

burakilk

Üye
    Konu Sahibi
Garip bir o kadar da ilginç olaylar
ilginç hikayeler ...

Ahtapot
14-15 yaşlarındaki bir kızda durup dururken hamilelik belirtileri başlamış: Karnı hafiftenşişkinleşmiş, kusma nöbetleri geliyormuş, sabahları yataktan hasta gibi kalkıyormuş... Fakat kız annesine ısrarla böyle bi şeyin mümkün olamayacağını, çünkü hiç bir erkekle bu sonucu doğuracak kadar yakın temasta bulunmadığını iddia ediyormuş.
Fakat zaman geçtikçe hem karnı büyümeye devam etmiş, hem de diğer belirtilerde değişiklik olmamış. Annesi, “Bu yaşta... Allahım Allahım, kepazelik bu” dese de kız hala hamile olmadığını söylüyormuş. Sonunda anne küçük bi kasabada yaşıyor olmalarına rağmen çıkacak söylentileri gözealarak kızını hastaneye götürmüş. Ancak çekilen ultrasondan sonra kızın inkarlarında samimi olduğu anlaşılmış. Çünkü karnında son derece büyük boyutlara ulaşmış bir tümör tesbit edilince şişkinliğin ve diğer belirtilerin asıl sebebi ortaya çıkmış.
Vakit kaybetmeden, apar topar ameliyata alınmış tabii. Doktorlar rutin kabul edilen bu operasyon sırasında karnı açmışlar ve işte oan gördükleri manzara karşısında şok olmuşlar. Meğersetümör sandıkları şey kocaman bir ahtapotmuş. Üstelik kıpır kıpırmış da hayvan, yani canlıymış.
Olayın aslı sonradan anlaşılmış. Kız üç-dört ay önce ailesiyle birlikte okyanus kenarındaki bir kasabada tatil yapmış. Ahtapot yumurtaları da mikroskobik boyutlarda olurmuş ve bunlardan doğal olarak okyanus sularında milyarlarca varmış. Kız muhtemelen yüzerken yuttuğu sularla beraber bu yumurtalardan da indirmiş mideye. İşte bunlardan biri de, milyonda bir görülecek biçimde de olsa, kızın vücudunun içinde yaşamayı, hatta büyüyüp gelişmeyi başarmış.
__________________________________________________ ___________
Allahsız Osman
İstanbul'da 1800'lü yıllar... O zamanın ünlü kabadayılarından Ustura Kemal ve arkadaşları, Karacaahmet Mezarlığı'nın karşısında bi evin bahçesinde çilingir sofrası kurmuşlar. İçki masası muhabbeti tüm hızıyla devam ederken laf dönüp dolaşıp mezarlık ve ölü konusuna gelmiş. İçinde zırnık Allah korkusu ve vicdan bulunmadığını iddia ettiği için lakabı Allahsız Osman olan bir kabadayı, "Ulan ölü ne ki be?! Sen sağ olanlardan kork, ölüden kimseye zarar gelmez" demiş. Ustura Kemal da muhabbeti koyulaştırmak için, "Ulan Osman, madem ölüden korkmuyosun, gel şunu iyiden iyiye ispatla bize"diye dalga geçmiş.
Allahsız Osman bunu nasıl yapacağını sorunca, Ustura Kemal, "Aha şu karşıdaki Karacaahmet mezarlığını görüyosun. Madem Allah'a inanmaz ve ölüden korkmazsın, bu gece 12'de mezarlığa girip sana vereceğimiz kazığı mezarlığa içinde bi yere çak. Sabah biz gidip, kazığın orada olup olmadığına bakarız. Eğer orada bi kazık varsa seni takdir ederiz" demiş. Allahsız Osman aslında, gece mezarlığa girmek bi yana, yanından geçerken bile türkü söyleyen bi adammış. Ama yiğitliğe leke süremeyeceğinden,"Peki ama siz de benimle gece gelip, mezarlık çıkışında bekleyeceksiniz" demiş. Zaten bukonuşmalar akşam saatlerinde yapılıyomuş, gece yarısı kalkıp Karacaahmet Mezarlığı'na gitmişler.
Osman, gece karanlığında mezarlığın büyük kapısından içeri girmiş. Herkesin Allahsız Osman olarak bildiği o cesur (!) kabadayı, mezarlığın içinde salavatlar getirerek bi elinde kazık, bi elinde çekiç ilerlemiş. Bi mezarın yanına geldiğinde alelacele eğilip kazığı yere çakmış. Korktuğu için de hemen or'dan uzaklaşmak istemiş. Ama bi'şey, giydiği setrenin, (o zamanlar erkeklerin giydiği uzunca eteği olan bi tür giysi) ucundan tutmuş. Allahsız Osman vargücüyle, "İmdaaat! Ulan yardım edin. Ölü beni tutuyooo" diye feryat etmiş ama kendindenepey uzakta olan arkadaşlarına sesini duyuramamış. Bağıra çağıra mezarın üzerine yığılıp, kalp krizinden oracıkta ruhunu teslim etmiş.
Uzunca bir süredir mezarlığın dışında bekleyen arkadaşları, Allahsız Osman'ın kendilerine oyun oynayıp, mezarlığın öteki kapısından çıktığını düşünüp dağılmışlar. Ertesi sabah ise, Ustura Kemal ve arkadaşları kazığın çakılı olup olmadığına kontrol için Karacaahmet Mezarlığı'na gelmiş. Bi bakmışlar ki, Allahsız Osman, kazıkla beraber setresinin ucunu toprağa çakmış durumda, bi mezarın üzerinde cansız yatıyomuş.
 


WaLLcoT

WaLLcoT

Üye
:tşk: Istersen bunları da ekleyebilirsin :)İKİZLER Lewis ailesinin 1939 yılında ikiz erkek
çocukları oldu. Ailenin durumu, bu, iki
çocuğun bakımına yetecek kadar parlak
olmadığından, ikizlerden birini evlatlık
vermek zorunda kalırlar. Ayrılan iki
kardeş ancak aradan 40 yıl geçtikten sonra bir araya gelebildiler. Ve bir araya
geldikleri gün de gariplikler ortaya
dökülmeye başladı.İki kardeşe de James
adı verilmişti, ikisi de eğitimlerini avukat
olarak tamamlamışlardı. İkisi de, mekanik
aletlere ve halıcılığa meraklıydılar hem de ustalık derecesinde. İkisi de evlenmişlerdi
ve ikisinin eşlerinin adı da Linda idi ve de
birer oğulları olmuş, ikisi de adlarını
James Allan koymuşlardı. Her iki James
Allan da ikişer kez evlenmişler ve ikisinin
de ikinci eşlerinin adları Betty idi. Sıkı durun; ikisinin de köpeği vardı ve isimleri
Toy’du. Ve ikisi de her yaz Florida, ST
Petersburg’da tatil yapıyorlardı. Bu olaya
inanmayanlar, Digest dergisinin, 1980 yılı
Ocak sayısını okuyabilirler. GELİNİN UĞURSUZLUĞU İtalya Turin’de Prenses Maria Del Pozzo,
Dük Aosta ile 1867 yılının 30 Mayıs’ında
evlendiler. Nikah izleyen günlerde ise şu
olaylar meydana geldi :
-Prensesin terzisi odasında kendisini
asmış olarak bulundu… - Saray baş kapıcısı boğazını keserek
yaşamına son verdi…
- Nikah töreni hazırlıklarından sorumlu
albay, güneş çarpması sonucu öldü…
- Çift balayına çıkarken, balayı trenine
yol veren görevli, trenin altında kalarak yaşamını yitirdi…
- Sarayın başyaveri attan düşüp öldü…
- Muhafız Alayının en kıdemli kişisi
kendini vurdu…
- Daha sonra, yani bu altı ölümden, tam
altı ay sonra Dük ve Prenses boşandılar… KRAL VE 21 SAYISI Fransız Devrimi’ nin bahtsız kralı on
altıncı Louis, daha çocukluk çağlarında
garip bir yabancı adam tarafından
ziyaret edilir. Adam, bu genç kral adayını
uyarmak istemektedir. Ona, 21 sayısının
kendisi için tehlikeli olacağını ve ömür boyu onu korumak için her ayın 21’inde
onun yanında olmak istediğini
söylemektedir. Fakat Louis, adamdan
hoşlanmaz ve onu saraydan dışarı attırır.
Adam son anda, karga-tulumba
götürülürken “21 sayısı seni öldürecek” diye haykırır. Aradan uzun yıllar geçer ve
devrim patlar. Kral ve Kraliçe kaçarlar
iken Varennes Ormanı’nda yakalanırlar,
tarih 21 Haziran 1792… Devrim Konseyi
21 Eylül’de krallığı lağvedip, cumhuriyeti
ilan etti ve 21 Ocak 1793’te ise Kral 16. Louis giyotinle idam edildi. Ne dersiniz,
idam edilirken o garip adamı düşünmüş
müdür acaba?….
 
bill_

bill_

Üye
Garip... :)
 
woswos09

woswos09

Üye
Gerçeklik payı az gibi duruyo :hmmm
 

Aslamam

Üye
Garip
 
Nextman

Nextman

Emekli Yönetici
:locked2:
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Benzer Konular

NEXUS
Cevap
0
Görüntüleme
423
NEXUS
Kaishakunin
Cevap
36
Görüntüleme
3K
Kaishakunin
___kaptan___
Cevap
6
Görüntüleme
2K
___kaptan___


Üst Alt