Doğuş Pertez
Admin
Eylül sayısı bayilerdeki yerini aldı
Fenerbahçe Dergisinin 103 nolu Eylül 2011 sayısı; "Her şey değişir ama Fenerbahçe sevgisi ve taraftarın aşkı asla değişmez" yazılı başlıklı kapağıyla bayilerdeki yerini aldı.
Derginiz, bu sayısında da sizlere 50 x 70 cm. ebatlarında poster armağan ediyor. Bu ayki posteriniz yeni transferimiz Sezer Öztürke ait. Gururla asacaksınız.
Fenerbahçe Dergisinin taklitlerinden sakının, derginizi ekleriyle birlikte tükenmeden alın.
Ayrıca Fenerbahçe Dergisine abone olup, avantajlardan yararlanabilirsiniz. Ayrıntılı bilgi için 444 19 75i arayın. Üstelik yeni abone olan ve abonelik yenileyen tüm okuyucularımız birbirinden güzel hediyelerin sahibi oluyor. Ayrıntılar derginizde
Hepinizin müptelası olduğu Fenerbahçe Dergisinin son sayısından çarpıcı başlıklar:
Her zaman her yerde en büyük Fener!
Taraftarlarımız, soruşturma kapsamında tutuklu bulunan Başkanımız Aziz Yıldırım ve yöneticilerimize destek vermek üzere ses getiren organizasyonlar düzenlemeye devam ediyorlar. Kadıköy- Metris Cezaevi güzergahında yüzlerce aracın oluşturduğu konvoydan çıkan her tezahürat, tüm Fenerbahçelilerin ortak sesi olarak dalga dalga Başkanımıza ulaştı. Yaşananlar karşısında Başkanımız Aziz Yıldırım da oraya gelen gelemeyen herkese teşekkürlerini ileterek bu zor günlerde verilen desteği asla unutmayacağını kaydetti.
Serdar Kesimal: "Bugünleri daha da güçlenerek atlatacağız"
Bir Gerard Piqué hayranı olan yeni transferlerimizden Serdar Kesimal ile buluşuyoruz. Kendine güveni tam ve bunu en iyi şekilde göstermek için adeta Süper Ligin başlaması için gün sayıyor. Futbol altyapısını doğup büyüdüğü Almanyada alan stoperimiz, bu mantaliteye sahip olduğu için avantajlı olduğunu düşünüyor. Uçuk hedeflerinin olmadığını belirten Serdar için ilk hedef; Fenerbahçede kalıcı olmak.
Röportajdan derlediğimiz spotlar şöyle:
01: Kişisel hedeflerime gelince; uçuk hedefler koymaya gerek yok. Öncelikli hedefim Fenerbahçede kalıcı olmak. Formayı kapmak. İnşallah Allah sakatlık vermezse bunu da başaracağımı düşünüyorum.
02: Zor günler geçirdiğimiz doğru ama bugünleri daha da güçlenerek atlatacağız. Milli takımlardan tanıdığım ağabeylerim var. Mertle çok iyiyiz. Ümit Milli takımından itibaren birbirimizi tanıyoruz. Uyum sorunu yaşamadım.
03: Küçükken futbola forvet olarak başladım. Sonra yavaş yavaş orta saha ve en son olarak stoper oldu mevkim. Stoper oynamaktan memnunum. Gerektiğinde sağ bek ve ön libero oynayabilirim. Kendimi rahat hissettiğim mevki kesinlikle stoper tabiî ki.
04: Kesinlikle Piquéyi örnek alıyorum ve oyun tarzımı da elimden geldiğince ona benzetmeye çalışıyorum.
05: Türkiyede yetişen oyunculardan taktik, disiplin ve mental olarak bir adım öndeyiz. Maalesef ülkemizde altyapıya pek fazla önem verilmiyor. Üzerinde durulması gereken en önemli konu ise bence; altyapıdaki hocaların daha fazla eğitimli olması gerektiği. Netice itibariyle uzman ve deneyimli bir hocanın elinde büyüyecek bir futbolcu adayı çok daha parlak bir geleceğe sahip olacaktır.
Orhan Şam: "Fenerbahçede yalan dolan yok"
Çok küçük yaşta profesyonellikle yüzleşmiş ve kısa sürede olgunlaşmış bir oyuncu Orhan Şam. Stoperlikten sağ beke geçmenin bir futbolcu olarak tadını çıkaranlardan... Atak sıklıklarını ayarlamaktan ve son vuruşlarını düzeltmekten bahsediyor. Kendini geliştirmesi gerektiğini sakınmayan, aksine bir futbolcunun bunu bıraktığında kendisiyle işi bitmiş olduğunu vurguluyor. Fenerbahçenin içinde bulunduğu durumu ve takımdaki atmosferi de değerlendiren oyuncumuzun en büyük hayali ise A Milli takım formasına kavuşmak.
Röportajdan derlediğimiz spotlar şöyle:
01: Stoper kökenli bir oyuncuyum. Şimdi de stoper oynamak istemiyorum. Çünkü hücumun - ofansif oyunun güzelliğini bir kere tattım. Kendimi sürekli geliştiriyorum. Benim futbol mantalitem bu yönde. Bir futbolcunun eksiği bitmez bana göre... Ben kendime ne zaman "Tamam" dersem o an, benim futbolumun bittiği andır. Ofansif anlamda biraz daha sakin olmalıyım. Çok sık atağa katılıyorum. Son vuruşlarda ve hamlelerde biraz daha akıllı olmam gerekiyor.
02: İnsanlar birilerini daha hiçbir şey ispatlanmadan bir yargıya varılmadan suçlamaya ve zan altında bırakmaya bayılıyorlar. Yazık ediyorlar! Ben bu durumu bizzat doping olayında da yaşadım. Sabrettim. Çünkü kendimden emindim. Bu olaylar da Fenerbahçeyi daha da güçlendirecektir. Zaten ne kadar güçlü olduğunu ne kadar tek yürek olduğunu bu süreçte bir kez daha gösterdi.
03: Hedeflerime gelince; en gerçekçi hedefim Fenerbahçeye transfer olmaktı. Diğer büyük hayalim ve hedefim ise; A Milli formayı giymek. Genç milli kademelerin hepsinde oynadım. 80-90 defa milli oldum. Ümit Milli takımda kaptanlık yaptım. Her yerde dile getiriyorum ama şu ana kadar A Milli formayı giymek nasip olmadı.
04: Carles Puyol ve Hakan Şükürü beğeniyorum. Uzun zamandır Alex de Souza hayranıyım. Bu kadarını da beklemiyordum. Profesyonelliği karşısında hayranlığım daha da arttı. Antrenmanda da sahada işini 4-4lük yapıyor.
Sezer Öztürk: "Zirveyi hak etmiştim"
Çocuk yaşta doğup büyüdüğü sokaklarda Alman futbol disipliniyle tanıştı. Futbolu çok sevmesi ve yeteneğinin farkında olması onu erken yaşta profesyonel olmaya itti. Almanyanın büyük takımlarında tozu dumana katabilecekken ibreyi Türkiyeye çevirdi. Büyük zorlukları aştı ve "gönlümün yattığı yer" diye tanımladığı Fenerbahçeye imzayı attı. Daha mürekkep kurumadan soruşturma kapsamında gözaltına alındığı sıkıntılı günler geçirdi. Takım arkadaşlarının ve Aykut Hocanın gecenin bir nısfında onu kapıda karşılamaları hayatında unutulmayacaklar arasına girdi. Her ne kadar dışarıdan soğuk gözükse de, bir gülümsemesiyle candan karakteri gün ışığına çıkıveriyor. Orta sahamızın duygusal ismi Sezer Öztürk ile takımın durumunu ve hedeflerini konuştuk.
Röportajdan derlediğimiz spotlar şöyle:
01: Buraya gelmek kolay olmadı. Nasıl buraya gelmem kolay olmadıysa, buradan kolay kolay da ayrılmak istemiyorum. Benim her zaman bir hedefim vardır: Gittiğim yerde pozitif anlamda iz bırakmak isterim. Manisasporda, Eskişehirsporda bunu yaptım. Fenerbahçede de bunu yapmak istiyorum.
02: Aykut Hocama tekrardan çok teşekkür etmek istiyorum. Serbest kaldıktan sonra Topuk Yaylasında saat gece 00.00de bütün takımı toplayıp dışarıya çıkarmasını hala unutamıyorum. Böyle şeyler beni takıma daha da bağlıyor.
03: Takım çok kenetlenmiş durumda, herkes birbirine sahip çıkıyor. Bu zor dönemde bu kenetlenme her zamankinden daha önemli. Bugünler, iz bırakmadan geçiyor desek yalan olur. Federasyonun ve yargının vereceği kararlar nihai olacak. Aykut Hoca ve kaptanlarımız bu süreci bize fazla yansıtmamaya çalışıp, bizi daha çok yeşil sahaya yönlendiriyorlar. Şimdiye kadar bunu gayet iyi yaptığımızı düşünüyorum.
04: Her idmanda Alexten bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Gerçekten çok büyük bir futbolcu. Bu başarıları yakalayıp da halen küçükle küçük, büyükle büyük olması, herkesle rahat ve egosuz olması, ona olan sevgimi daha da arttırdı. Onu örnek alıyorum.
Kalecilere özendiler; ortaya bu çıktı!
Almanya kampında yine kenetlenen, yine uyum içerisinde, sadece işine odaklanan bir Fenerbahçe vardı. Futbola olan sevda antrenman programı dışında da oyuncularımızı topa yönlendirdi. 3erli takımlardan kurulan kaleci-forvet oyunu ise kampa damgasına vurdu.
Yeni sezon hazırlıklarının 2. etabını Almanyanın Münih yakınlarındaki Bad Gögging bölgesinde gerçekleştiren takımımız, kamp boyunca uygulanan program dışında da futboldan kopamadılar. Antrenmanlarını keyifle geçiren oyuncularımız uzun ve yorucu geçen saatlerin ardından biraz soluklanarak odalarına çekilmek yerine bazen kendilerini küçük futbol oyunlarıyla eğlendirdiler. Havanın da güzel olmasıyla birlikte, çim sahada topla daha fazla vakit geçiren oyuncularımızdan bu karelere yansıyanlar ise şöyle oldu
Antrenman bitiminden sonra, Bekir İrtegün, Selçuk Şahin ve Özer Hurmacı bir takım; Mehmet Topuz, Sezer Öztürk ve Gökhan Gönül diğer takım olmak üzere oyuncularımız, kalecilerimizin idmanlarına özenerek kendi aralarında yeni bir oyun geliştirdiler. Normalde kale direkleri arasında duran kalecilerimizin kısa mesafe şutlarla top kurtarma çalışmasını kendilerine adapte eden oyuncularımız, süreci şöyle geliştirdiler: 3erden kurulan takım oyuncularının hepsi kaleyi bekleyecek, diğer takımdaki oyuncular ise kısa mesafeden şut çekerek gol atmaya çalışacak; 5 gole uzanan takım ise galip gelecekti. Ve oyun başladı.
Haliyle kale önündeki izdiham, çarpışan kafalar, birbirine giren kollar ve ayaklar, komik görüntüler oluştururken bu karambolde atılan goller de işin gırgırı oldu. Bekir - Selçuk ve Özerden oluşan takım, her ne kadar gole geçit vermemeye gayret etse de Mehmet Topuzun alkış toplayan kurtarışları ve takımının attığı 5 gol onları oyunun galibi ilan etti. Oyun 5-2 bitti. Diğer takım oyuncularımızın tezahüratlarıyla ve gülüşmelerle süren oyun, Almanya kampındaki güzel dakikalar olarak aklımıza kazınırken oyuncularımız da kendi aralarında düzenledikleri böyle ufak çaplı etkinliklerle geçen sezonki uyumun üstüne ilave yapmış oldular.
Profesyonel futbol takımımızın Almanya - Münih yakınlarındaki Bad Gögging bölgesinde gerçekleştirdiği ikinci etap kampı tamamlandı. Kamp dönemi boyunca 3 hazırlık maçı yapan ve 3te 3 galibiyet serisiyle ülkemize dönen takımımıza dair haberler ve maç değerlendirmeleri derginizde
Ataşehirde Ekimde maç var
Fenerbahçe Spor Kulübü ile sponsorlarımızdan Ülkerin iş birliğinde, Ataşehirde satın alınan arazi üzerine inşa edilmekte olan dev spor kompleksi Ekim ayında başlayacak 2011 -2011 basketbol sezonu ile hizmete girmeye hazırlanıyor.
Tesisin Proje Müdürü Bülent Özkandan alınan bilgilere göre; yaklaşık 14.000 kişilik salonun tamamlanması için geceli gündüzlü çalışma devam ediyor. Ana binanın yanında inşa edilen yeni antrenman sahasında parke montajı başladı. Ana sahada kullanılacak portatif parkelerin teslimi gerçekleşti. 20 Eylülde ABDden gelecek potaların montajından önce tüm salon koltuklarının imalatlarının yapıldığı ve bayram sonrası süratli bir şekilde montaja başlanacağı ifade edildi.
Bülent Özkan ayrıca; loca imalatlarının tamamen bittiğini, içeride boya ve ince işçiliklerin devam ettiğini, dış cephede çalışmaların sürdüğünü ve altyapı için kanal suyu, yağmur suyu ve drenajların devam ettiğini söyledi.
Yüzme Bayanlarda Şampiyon Fenerbahçe; Kürekte Gençler Türkiye Şampiyonuyuz; U15 Futbol Takımımız Dünya 5.si; 2014 sınavı için ay-yıldızlılarımızın rakipleri belli oldu; Swarowski taşlı Aziz Yıldırım tablosu müzemizdeki yerini aldı; Mccoughtryden büyük başarı; Fenerbahçe Ülker, Bayan Basket, Fenerbahçe Acıbadem, Erkek Voleybol takımlarımızın sezon açılışları; Fenerbahçeyi sosyal ağlardan da takip edebilirsiniz; Karayollarında Fenerbahçe tabelaları; TFFden 2 önemli değişiklik; TKBLde yeni icraatlar; The Next Generation Turnuvasında ilk maçımız Ajaxla; Kıvanç Özkök baba oldu/Aramıza hoş geldin Sarp Bebek; Masa tenisinde hedef mutlak başarı ve daha birçok haber "Haber Turu" sayfalarımızla Fenerbahçe gündeminden kopamayacaksınız.
Sibel Kurt - Sibelin Sahasında konuk: Orhan Erkmen
"Her şey değişir, Fenerbahçe taraftarının vefası değişmez"
Bir Kuşadası günlüğü Orhan Erkmen ile karşılaşmamız Şükrü Ersoyun yazlık evinde gerçekleşti. Sohbet tabii ki Fenerbahçe idi. Gündem konuşuldu. Sonra eski yıllara uzandık hep birlikte. O yılları dinlemek, bir an olsun bizi bugünlerden uzaklaştırdı ancak laf dönüp dolaşıp yine bugünlere geldi. Herkes buruk, herkesin aklı Başkanımızdaydı. Güzel günlerimizin gelmesi dileğiyle röportajımıza sonlandırdık. Bir futbol virtüözü, bir Orhan Erkmen geçti Fenerbahçemizden Şimdi onun güzel sözlerine geçit verelim.
Röportajdan derlediğimiz spotlar şöyle:
01: Lefter, Can Bartu, Basri Dirimli, Naci Erdem, Şükrü Ersoy, Şeref Has gibi yıldızlarla oynadım. 1957 yılında hiç yenilgisiz şampiyonluk yaşadım. 5 kupa ile namağlup olmuştuk.
02: Bizim maçlardaki en büyük güvencemiz efsane futbolcularımızdı. Öyle bir takım, kimsede yoktu. Bu efsane oyuncularla oynamak bizler için en büyük manevi güçtü. O manevi güçle maçları kolay kazanırdık.
03: Kamplarımız çok neşeli geçerdi. En çok aklımda kalan Lefterin muziplikleriydi. Çok şakacıydı. İkimiz de Rumca bilirdik. Bazen aramızda Rumca konuştuğumuzda, takımdaki genç futbolcular kendileri hakkında konuştuğumuzu zannederlerdi.
04: Şu an yaşanan bu olaylara çok üzülüyorum. Yine herkesin dediği gibi, altını çizerek söylüyorum ki; Başkanımız Kulübümüzü çok kalkındırdı. Her şeyiyle dört dörtlük bir kulüp haline getirdi. Zaman içinde her şey yoluna girecek.
Yazarımız Ersin Demirel, bu ay "Hayatın İçinden Fenerbahçe"de Ali Erkazanı konuk etti.
"Galatasaraylı karakteri canlandıracak kadar profesyonel değilim"
Ailemizin huysuz, dediği dedik, sert mizaçlı ama altın kalpli babası olarak benimsedik kendisini. Sıdıka dizisinin Zekeriyası, En Son Babalar Duyar dizisinin Tornacı Mehmet Ustası Ali Erkazan, oldu bu ayki konuğum. Fenerbahçeyi hayatının merkezine koyan, sözleşmelerine Fenerbahçe ile ilgili maddeler ekleten deli dolu Fenerbahçeli sanatçımız ile kariyerini, gündemi ve Fenerbahçemizi konuştuk.
Röportajdan derlediğimiz spotlar aşağıdaki gibidir:
01: Rating denen illet yüzünden yapımcılar, senaristler ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar. Sürekli olarak birbirlerinin tekrarı yapımları ekrana koymaları yüzünden izleyiciyi de kaybediyorlar. En basit örneği, benim de oyuncu kadrosunda yer aldığım En Son Babalar Duyar dizisinin birebir aynısı Babam Sağ Olsun dizisi olarak yine karşıma çıktı. Karakterler, espriler birebir aynı.
02: Hayatımda değer verdiğim, tutunduğum şeyler arasında Fenerbahçem hep ön planda oldu. Hayat düzenimi Fenerbahçeye göre ayarlayabilen bir Fenerbahçeliyim. Sözleşmeme Fenerbahçemle ilgili maddeler koyan bir Fenerbahçeliyim. Kadıköyde maç varsa tribünde olmam lazım benim, durabilmem mümkün değil. Deplasmanda oynuyorsak eğer, sete dekoder getirtir, maçı yine izlerim.
03: Ben bir Galatasaraylı karaktere hayat veremem. Yapmacık olurum, oyunculuğun hakkını veremem. Benim ruhum sarı lacivert bir kere. En Son Babalar Duyar dizisinin senaryosuna göre canlandıracağım Mehmet Usta karakteri Beşiktaşlı olacaktı ama ben Birol Güvene durumu bildirdim, Mehmet Ustayı ve oğlunu Fenerbahçeli yaptık.
04: Sporun hemen tüm branşını seven biriyim, gündemi iyi takip ediyorum. Bu yüzden kafamda bir proje vardı. Bunu da sevgili Ercan Saatçi, Tarık Ünlüoğlu ve Selçuk Yöntem ile paylaştım. "Artistik Futbol" isimli bir program yapacaktık ama bu tatsız süreçte biz de askıya aldık.
Hakan Demirel: "Lige en hazır takım Fenerbahçe olacak"
O Fenerbahçe formasının yabancısı değil. 2005-2008 yılları arasında Fenerbahçe Ülker forması giyen Hakan Demirel, 2011-2012 sezonu için yeniden yuvaya döndü. Kendisiyle bu dönüşünü, yeni sezon beklentilerini ve bu sezon için yaptığı hazırlıkları konuştuk. Hakan ile röportajımızın fotoğraf çekimleri ise Özgürlük Parkında oldu.
Röportajdan derlediğimiz spotlar aşağıdaki gibidir:
01: Geçen sene zannediyorum Fenerbahçe taraftar ortalamasında Euroleaguede bir numaraydı. Ben de televizyondan izlerken gerçekten bu taraftarın önünde oynamayı arzuluyordum. Hedefliyordum. Ataşehir tamamlanıp orada maçlarımızı oynarsak hem ligde hem Avrupada o salonun taraftarlar tarafından hınca hınç doldurulacağına inanıyorum.
02: Geçen sezon Fenerbahçe Ülker için çok daha iyi geçebilirdi, önemli kırılma noktalarında çok büyük talihsizlikler yaşandı. Coach kendi getirdiği ve güvendiği oyuncularla yola çıkıyor. Bence lige en hazır takım, takım ruhunu yansıtacak takım Fenerbahçe olacaktır. Hem ligde hem de Avrupada şampiyonluk için mücadele edeceğiz.
03: NBAden yıldız oyuncuları alan takımlar kumar oynuyor sence. Bunlar büyük bir risk. Bakalım sonuç ne olacak ben de merak ediyorum açıkçası. Sonuç olarak buraya gelen oyuncular dünya yıldızı ve onların buraya hangi psikolojiyle geldiklerini biz bilemeyiz tabi.
Ersin Durgut: "Terimin son damlasına kadar Kulübümüze hizmet etmek istiyorum"
Ersin Durgut, Fenerbahçe Erkek Voleybol Takımımızın geçtiğimiz yıldan bu yana formasını giyen oyuncularımızdan biri. Voleybolcumuz, başarı sporculuğunun yanı sıra tam bir Fenerbahçe aşığı da aynı zamanda Kendi maçlarının öncesinde ya da sonrasında futbol takımımızın maçlarını izleyen, bulunduğu yeri -bu röportaj sırasında bile- tribüne çevirebilen bir Fenerbahçeli. Eminönü İskelesi ve Galata Kulesinin tarihi atmosferinde keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Röportajdan derlediğimiz spotlar aşağıdaki gibidir:
01: Altını çizerek söylemek istediğim bir şey var. Bu da Fenerbahçe forması giymeyi hep çok istedim çünkü doğduğumdan beri Fenerbahçeliyim. Halkbankasından Fenerbahçeye transferim döneminde başka takımlardan da transfer teklifler vardı. Sonuçta biz profesyonel sporcularız ve yapılan tekliflerin bazıları maddi olarak daha iyi bir durumdaydı ancak işin içinde Fenerbahçe forması ve Fenerbahçe aşkı olduğu için akan sular duruyor.
02: Taraftara hiçbir zaman hiçbir şekilde bizim sözümüz yok. Onlar zaten futbolda 12. voleybolda 7.basketbolda ise 6. adamlar. Fenerbahçe Spor Kulübü tek branştan oluşmuyor. Bir sürü branşta mücadele ediyor ve hepsinde zirveye oynuyor. Fenerbahçe taraftarını nerde görsem şu anda bile Fenerbahçe taraftarı hakkında konuşurken tüylerim diken diken oluyor. Taraftar inanılmaz sahipleniyor, hiçbir şekilde bizi hiçbir yerde Türkiyede Avrupada bile yalnız bırakmadılar.
03: Hep yerinde duramayan bir taraftar oldum. Taraftarı olduğum kulübüme hem hizmet etmek maçlarında formasını terletme şansına sahip olmak benim için çok büyük bir gurur. Sporcu yaşantım bittikten sonra da terimin son damlasına kadar Kulübüme bir şekilde hizmet etmek isterim.
Murat Çağlar: "Büyük kulüplerin rekabeti sağlık heyeti kulvarında da devam ediyor"
Takımları hedefleri doğrultusunda başarıya götürecek en önemli faktör oyuncular... Her ne kadar yıldız oyunculara da sahip olsanız sakatlık denilen olgu, treni rayından çıkarabiliyor. Sakatlık risklerini minimuma indirecek antrenman programlarının yanı sıra sakatlıklar sonrası ilk müdahale ve uzun vadeli bir terapi dönemi de oyuncuların ve takımların kaderini belirliyor. Biz de bu önemli konuyu ve süreci, hem milli takımda hem de Fenerbahçe Ülkerde uzun yıllar fizyoterapistlik görevini başarıyla yürütmüş ve nice sporcuyu tekrar sahaya döndürebilmiş Murat Çağlarla görüştük.
Röportajdan derlediğimiz spotlar aşağıdaki gibidir:
01: O yıllarda taraftarı olduğum Fenerbahçenin hayran olduğum sporcusu Rıdvan Dilmen sakatlık geçirmişti. Bu duruma tüm spor camiası gibi ben de çok üzülmüştüm. Televizyonlardan sürekli onun sakatlığı ile ilgili haberleri takip ediyordum. Bir gün haberlerde Rıdvan Dilmenin özel bir fizyoterapist eşliğinde çalıştığı ve yakın zamanda takımla çalışacağından bahsediyordu. Bu fizyoterapist bir yabancıydı; Milan Nikoliç. İşte o gün fizyoterapist olmaya karar verdim.
02: Sakatlık sonrası süreçte en önemli olgu güven duygusu. Terapist kendine güvenecek, tıbbi bilgi ve tecrübesini konuşturacak, sporcu ise sağlık ekibine ve terapistine güvenecek. Aksi takdirde bu birliktelikten verim almak pek mümkün değil.
03: Ciddi ameliyatlar sonrası her sporcunun üzerinde kendisine özgü değişiklikler gösteren bir psikolojik korku oluşuyor. Bunu gayet normal karşılıyorum. Bu durumu aşmak için önce sporcunun sağlık anlamında çok iyi duruma gelmesi gerekiyor. Kas gücü, eklem hareketliliği, denge durumu ve koordinasyonu sakatlıktan önceki konumuna geldiğinde terapistin işi bitiyor diyemeyiz. Gerekirse sahaya çıkıp sporcuya eşlik etmesi, yanında olarak güven duygusunu ona vermesi gerekiyor. Başarılı operasyon ve başarılı bir fizyoterapist ile çok sayıda ciddi sakatlık günümüzde mutlu sonla bitiyor.
Cengiz Onat: "Çalışarak kazandığım başarıyı çalışarak sürdüreceğim"
Kazakistanın Astana kentinde düzenlenen Yıldızlar Dünya Boks Şampiyonasında kazandığı gümüş madalya ile göğsümüzü bir kez daha kabartan başarılı boksör Cengiz Onatın esas hedefi Olimpiyatlarda altın madalya kazanmak. Çalışarak buralara geldiğini ifade eden Cengiz, çalışmaya devam ederek daha da iyi olacağına inanıyor.
Röportajdan derlediğimiz spotlar aşağıdaki gibidir:
01: Boksa, 10 yaşındayken Fenerbahçe Ankara Boks Okulunda başladım. Ve 6 yıldır da Fenerbahçe camiası altında boks yaşantımı sürdürüyorum. Hemen hemen herkesin Fenerbahçe Ankara Boks Okulunda boksa başlamasında ön ayak olan kişi Mustafa Gençtir. Beni boksa yönlendiren kişi de Mustafa Hocadır.
02: Bundan sonraki ilk hedefim Gençlerde Dünya şampiyonluğu ve ardından Olimpiyatlarda altın madalya kazanmak.
Fenerbahçenin "Sarışın Owens"ı: Muzaffer Baloğluna dair bir biyografi Çok özel fotoğraflar ve o döneme dair Cem Atabeyoğlunun aktardığı anılarla derginizde
Yazarımız Alp Bacıoğlu, bu ayki Zaman Tüneli adlı köşesinde; 3 Temmuzdan bu yana yaşanan süreç hakkında bir değerlendirme yapıyor ve tarihten bazı önemli alıntılarla Fenerbahçeyi hiçbir kudretin yok edemeyeceğine vurgu yapıyor.
Köşe yazarlarımız Faruk Ilgaz, Sedat Hayran, Baki Aydın, Ayşesu Zorlutuna, Jak Benzonana, Ege Özışık ve Oktay Ünsal gözden kaçmaması gereken konuları, yazılarına taşıyarak gündemi oluşturmaya devam ediyorlar.
Tanju Kaya: "Önemli olan Fenerbahçemizin nerede olduğu değil, varlığıdır"
Denizbank AŞ. Genel Müdür Yardımcısı Tanju Kaya ile Fenerbahçe ekseninde yapmış olduğumuz önemli söyleşileri içeren VİP röportaj.
Röportajdan derlediğimiz spotlar aşağıdaki gibidir:
01: Futbolun seyir zevkini artırmışsanız bu doğal olarak izleyici, sponsor, reklam veren kitlesini de artıracaktır. Bu artış marka değerinin yükselişinin en büyük göstergesidir. Marka değerini oluşturan kriterlerin çoğu algı ve itibar ile alakalandırılır ve duygusal bir deneyimdir. Hem gönül bağınız var ise hem de aldığınız hizmetin kalitesine güveniyorsanız, marka sizin için vazgeçilmez bir konuma gelir. Fenerbahçe bu anlamda Türk futbolundaki en vizyoner kulüptür.
02: Bugün artık Fenerbahçe, tüm Avrupa kupalarının en iddialı kulüplerinden birini haline gelmiş durumdadır.
03: Fenerium gerçekten iyi analiz edilmesi gereken bir örnektir.
04: Fenerbahçe taraftarı olan yatırımcı, Fenerbahçe gelirleriyle ilgili bir endişe olmadığını gördüğü anda, hisseler yeniden önemli oranda talep görecek ve kaybedilen değer çok kısa sürede geri konulacaktır.
05: Fenerbahçeli taraftarların tümü olmasa da, şu an 1 Milyon taraftar kart hedefine ulaşıldığında dahi yaklaşık 50 milyon TLlik bir gelirden bahsetmiş oluruz. Bu gelirle kulübün gerçekleştirebileceklerini düşünmek bile bir Fenerbahçeliye heyecan verir.
Futbol Altyapı ile basketbol, voleybol, yüzme, boks, masa tenisi, atletizm, kürek ve yelken şubelerimizden çok özel haberler, fikstürler, transferler, müsabaka ve şampiyona sonuçları Fenerbahçe Dergisinde.
Fenerbahçe Spor Kulübü Spor Okulları Merkezinden haberler, kayıt bilgileri derginizde
Yurt içi ve yurt dışındaki tüm derneklerimizden son haberler ve şampiyonluk kutlamalarındaki tüm coşku sayfalarımızdan sizlere taşınıyor.
Fenerium, Fenercell, Fenernet, Premium Kart ve Fenerbahçe Kart etkinlikleri derginizde.
Fenerbahçe Spor Kulübü Eğitim Kurumlarına dair tüm haber ve etkinlikler derginizde.
Kanarya Dergisi
"Minik Kanaryalar" artık derginizde size özel bir köşe var. "Kanarya" adlı yeni köşede, şimdiden sizin sarı lacivert dünyanızı keşfetmek ve size rehberlik etmek için sabırsızlanıyoruz. Küçük muhabirimiz olup bize etrafınızda olup bitenleri anlatabilir veya kafanıza takılan soruları sorabilirsiniz. Tek yapmanız gereken bunları [email protected] e-posta adresine yollamak. "Minik Kanaryalar" resimli köşemiz de devam ediyor. Oradan da kendinizi tanıtabilirsiniz
Kolejin Parlayan Yıldızlarında bu ayki konuklarımız; Yüzme Erkek Takımımızdan Burak Kartal ve Bayan Yüzme Takımımızdan Nilüfer Kuru.
Bu ayki 12. Adam sayfalarını konuğu Meşhur Kızıltoprak Simitçisi Muharrem Tunca
Fenerbahçe Dergisi, oyun ve bulmaca köşeleriyle de, taraftarın hayatına renk katmaya devam ediyor.
Fenerbahçe Dergisinin 103. sayısı, gündemi oluşturan gerçek haberler ve hiçbir yerde görmediğiniz fotoğraflarla yine dopdolu. Bayiinizden poster ekiyle birlikte istemeyi unutmayın.
Derginiz, bu sayısında da sizlere 50 x 70 cm. ebatlarında poster armağan ediyor. Bu ayki posteriniz yeni transferimiz Sezer Öztürke ait. Gururla asacaksınız.
Fenerbahçe Dergisinin taklitlerinden sakının, derginizi ekleriyle birlikte tükenmeden alın.
Ayrıca Fenerbahçe Dergisine abone olup, avantajlardan yararlanabilirsiniz. Ayrıntılı bilgi için 444 19 75i arayın. Üstelik yeni abone olan ve abonelik yenileyen tüm okuyucularımız birbirinden güzel hediyelerin sahibi oluyor. Ayrıntılar derginizde
Hepinizin müptelası olduğu Fenerbahçe Dergisinin son sayısından çarpıcı başlıklar:
Her zaman her yerde en büyük Fener!
Taraftarlarımız, soruşturma kapsamında tutuklu bulunan Başkanımız Aziz Yıldırım ve yöneticilerimize destek vermek üzere ses getiren organizasyonlar düzenlemeye devam ediyorlar. Kadıköy- Metris Cezaevi güzergahında yüzlerce aracın oluşturduğu konvoydan çıkan her tezahürat, tüm Fenerbahçelilerin ortak sesi olarak dalga dalga Başkanımıza ulaştı. Yaşananlar karşısında Başkanımız Aziz Yıldırım da oraya gelen gelemeyen herkese teşekkürlerini ileterek bu zor günlerde verilen desteği asla unutmayacağını kaydetti.
Serdar Kesimal: "Bugünleri daha da güçlenerek atlatacağız"
Bir Gerard Piqué hayranı olan yeni transferlerimizden Serdar Kesimal ile buluşuyoruz. Kendine güveni tam ve bunu en iyi şekilde göstermek için adeta Süper Ligin başlaması için gün sayıyor. Futbol altyapısını doğup büyüdüğü Almanyada alan stoperimiz, bu mantaliteye sahip olduğu için avantajlı olduğunu düşünüyor. Uçuk hedeflerinin olmadığını belirten Serdar için ilk hedef; Fenerbahçede kalıcı olmak.
Röportajdan derlediğimiz spotlar şöyle:
01: Kişisel hedeflerime gelince; uçuk hedefler koymaya gerek yok. Öncelikli hedefim Fenerbahçede kalıcı olmak. Formayı kapmak. İnşallah Allah sakatlık vermezse bunu da başaracağımı düşünüyorum.
02: Zor günler geçirdiğimiz doğru ama bugünleri daha da güçlenerek atlatacağız. Milli takımlardan tanıdığım ağabeylerim var. Mertle çok iyiyiz. Ümit Milli takımından itibaren birbirimizi tanıyoruz. Uyum sorunu yaşamadım.
03: Küçükken futbola forvet olarak başladım. Sonra yavaş yavaş orta saha ve en son olarak stoper oldu mevkim. Stoper oynamaktan memnunum. Gerektiğinde sağ bek ve ön libero oynayabilirim. Kendimi rahat hissettiğim mevki kesinlikle stoper tabiî ki.
04: Kesinlikle Piquéyi örnek alıyorum ve oyun tarzımı da elimden geldiğince ona benzetmeye çalışıyorum.
05: Türkiyede yetişen oyunculardan taktik, disiplin ve mental olarak bir adım öndeyiz. Maalesef ülkemizde altyapıya pek fazla önem verilmiyor. Üzerinde durulması gereken en önemli konu ise bence; altyapıdaki hocaların daha fazla eğitimli olması gerektiği. Netice itibariyle uzman ve deneyimli bir hocanın elinde büyüyecek bir futbolcu adayı çok daha parlak bir geleceğe sahip olacaktır.
Orhan Şam: "Fenerbahçede yalan dolan yok"
Çok küçük yaşta profesyonellikle yüzleşmiş ve kısa sürede olgunlaşmış bir oyuncu Orhan Şam. Stoperlikten sağ beke geçmenin bir futbolcu olarak tadını çıkaranlardan... Atak sıklıklarını ayarlamaktan ve son vuruşlarını düzeltmekten bahsediyor. Kendini geliştirmesi gerektiğini sakınmayan, aksine bir futbolcunun bunu bıraktığında kendisiyle işi bitmiş olduğunu vurguluyor. Fenerbahçenin içinde bulunduğu durumu ve takımdaki atmosferi de değerlendiren oyuncumuzun en büyük hayali ise A Milli takım formasına kavuşmak.
Röportajdan derlediğimiz spotlar şöyle:
01: Stoper kökenli bir oyuncuyum. Şimdi de stoper oynamak istemiyorum. Çünkü hücumun - ofansif oyunun güzelliğini bir kere tattım. Kendimi sürekli geliştiriyorum. Benim futbol mantalitem bu yönde. Bir futbolcunun eksiği bitmez bana göre... Ben kendime ne zaman "Tamam" dersem o an, benim futbolumun bittiği andır. Ofansif anlamda biraz daha sakin olmalıyım. Çok sık atağa katılıyorum. Son vuruşlarda ve hamlelerde biraz daha akıllı olmam gerekiyor.
02: İnsanlar birilerini daha hiçbir şey ispatlanmadan bir yargıya varılmadan suçlamaya ve zan altında bırakmaya bayılıyorlar. Yazık ediyorlar! Ben bu durumu bizzat doping olayında da yaşadım. Sabrettim. Çünkü kendimden emindim. Bu olaylar da Fenerbahçeyi daha da güçlendirecektir. Zaten ne kadar güçlü olduğunu ne kadar tek yürek olduğunu bu süreçte bir kez daha gösterdi.
03: Hedeflerime gelince; en gerçekçi hedefim Fenerbahçeye transfer olmaktı. Diğer büyük hayalim ve hedefim ise; A Milli formayı giymek. Genç milli kademelerin hepsinde oynadım. 80-90 defa milli oldum. Ümit Milli takımda kaptanlık yaptım. Her yerde dile getiriyorum ama şu ana kadar A Milli formayı giymek nasip olmadı.
04: Carles Puyol ve Hakan Şükürü beğeniyorum. Uzun zamandır Alex de Souza hayranıyım. Bu kadarını da beklemiyordum. Profesyonelliği karşısında hayranlığım daha da arttı. Antrenmanda da sahada işini 4-4lük yapıyor.
Sezer Öztürk: "Zirveyi hak etmiştim"
Çocuk yaşta doğup büyüdüğü sokaklarda Alman futbol disipliniyle tanıştı. Futbolu çok sevmesi ve yeteneğinin farkında olması onu erken yaşta profesyonel olmaya itti. Almanyanın büyük takımlarında tozu dumana katabilecekken ibreyi Türkiyeye çevirdi. Büyük zorlukları aştı ve "gönlümün yattığı yer" diye tanımladığı Fenerbahçeye imzayı attı. Daha mürekkep kurumadan soruşturma kapsamında gözaltına alındığı sıkıntılı günler geçirdi. Takım arkadaşlarının ve Aykut Hocanın gecenin bir nısfında onu kapıda karşılamaları hayatında unutulmayacaklar arasına girdi. Her ne kadar dışarıdan soğuk gözükse de, bir gülümsemesiyle candan karakteri gün ışığına çıkıveriyor. Orta sahamızın duygusal ismi Sezer Öztürk ile takımın durumunu ve hedeflerini konuştuk.
Röportajdan derlediğimiz spotlar şöyle:
01: Buraya gelmek kolay olmadı. Nasıl buraya gelmem kolay olmadıysa, buradan kolay kolay da ayrılmak istemiyorum. Benim her zaman bir hedefim vardır: Gittiğim yerde pozitif anlamda iz bırakmak isterim. Manisasporda, Eskişehirsporda bunu yaptım. Fenerbahçede de bunu yapmak istiyorum.
02: Aykut Hocama tekrardan çok teşekkür etmek istiyorum. Serbest kaldıktan sonra Topuk Yaylasında saat gece 00.00de bütün takımı toplayıp dışarıya çıkarmasını hala unutamıyorum. Böyle şeyler beni takıma daha da bağlıyor.
03: Takım çok kenetlenmiş durumda, herkes birbirine sahip çıkıyor. Bu zor dönemde bu kenetlenme her zamankinden daha önemli. Bugünler, iz bırakmadan geçiyor desek yalan olur. Federasyonun ve yargının vereceği kararlar nihai olacak. Aykut Hoca ve kaptanlarımız bu süreci bize fazla yansıtmamaya çalışıp, bizi daha çok yeşil sahaya yönlendiriyorlar. Şimdiye kadar bunu gayet iyi yaptığımızı düşünüyorum.
04: Her idmanda Alexten bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Gerçekten çok büyük bir futbolcu. Bu başarıları yakalayıp da halen küçükle küçük, büyükle büyük olması, herkesle rahat ve egosuz olması, ona olan sevgimi daha da arttırdı. Onu örnek alıyorum.
Kalecilere özendiler; ortaya bu çıktı!
Almanya kampında yine kenetlenen, yine uyum içerisinde, sadece işine odaklanan bir Fenerbahçe vardı. Futbola olan sevda antrenman programı dışında da oyuncularımızı topa yönlendirdi. 3erli takımlardan kurulan kaleci-forvet oyunu ise kampa damgasına vurdu.
Yeni sezon hazırlıklarının 2. etabını Almanyanın Münih yakınlarındaki Bad Gögging bölgesinde gerçekleştiren takımımız, kamp boyunca uygulanan program dışında da futboldan kopamadılar. Antrenmanlarını keyifle geçiren oyuncularımız uzun ve yorucu geçen saatlerin ardından biraz soluklanarak odalarına çekilmek yerine bazen kendilerini küçük futbol oyunlarıyla eğlendirdiler. Havanın da güzel olmasıyla birlikte, çim sahada topla daha fazla vakit geçiren oyuncularımızdan bu karelere yansıyanlar ise şöyle oldu
Antrenman bitiminden sonra, Bekir İrtegün, Selçuk Şahin ve Özer Hurmacı bir takım; Mehmet Topuz, Sezer Öztürk ve Gökhan Gönül diğer takım olmak üzere oyuncularımız, kalecilerimizin idmanlarına özenerek kendi aralarında yeni bir oyun geliştirdiler. Normalde kale direkleri arasında duran kalecilerimizin kısa mesafe şutlarla top kurtarma çalışmasını kendilerine adapte eden oyuncularımız, süreci şöyle geliştirdiler: 3erden kurulan takım oyuncularının hepsi kaleyi bekleyecek, diğer takımdaki oyuncular ise kısa mesafeden şut çekerek gol atmaya çalışacak; 5 gole uzanan takım ise galip gelecekti. Ve oyun başladı.
Haliyle kale önündeki izdiham, çarpışan kafalar, birbirine giren kollar ve ayaklar, komik görüntüler oluştururken bu karambolde atılan goller de işin gırgırı oldu. Bekir - Selçuk ve Özerden oluşan takım, her ne kadar gole geçit vermemeye gayret etse de Mehmet Topuzun alkış toplayan kurtarışları ve takımının attığı 5 gol onları oyunun galibi ilan etti. Oyun 5-2 bitti. Diğer takım oyuncularımızın tezahüratlarıyla ve gülüşmelerle süren oyun, Almanya kampındaki güzel dakikalar olarak aklımıza kazınırken oyuncularımız da kendi aralarında düzenledikleri böyle ufak çaplı etkinliklerle geçen sezonki uyumun üstüne ilave yapmış oldular.
Profesyonel futbol takımımızın Almanya - Münih yakınlarındaki Bad Gögging bölgesinde gerçekleştirdiği ikinci etap kampı tamamlandı. Kamp dönemi boyunca 3 hazırlık maçı yapan ve 3te 3 galibiyet serisiyle ülkemize dönen takımımıza dair haberler ve maç değerlendirmeleri derginizde
Ataşehirde Ekimde maç var
Fenerbahçe Spor Kulübü ile sponsorlarımızdan Ülkerin iş birliğinde, Ataşehirde satın alınan arazi üzerine inşa edilmekte olan dev spor kompleksi Ekim ayında başlayacak 2011 -2011 basketbol sezonu ile hizmete girmeye hazırlanıyor.
Tesisin Proje Müdürü Bülent Özkandan alınan bilgilere göre; yaklaşık 14.000 kişilik salonun tamamlanması için geceli gündüzlü çalışma devam ediyor. Ana binanın yanında inşa edilen yeni antrenman sahasında parke montajı başladı. Ana sahada kullanılacak portatif parkelerin teslimi gerçekleşti. 20 Eylülde ABDden gelecek potaların montajından önce tüm salon koltuklarının imalatlarının yapıldığı ve bayram sonrası süratli bir şekilde montaja başlanacağı ifade edildi.
Bülent Özkan ayrıca; loca imalatlarının tamamen bittiğini, içeride boya ve ince işçiliklerin devam ettiğini, dış cephede çalışmaların sürdüğünü ve altyapı için kanal suyu, yağmur suyu ve drenajların devam ettiğini söyledi.
Yüzme Bayanlarda Şampiyon Fenerbahçe; Kürekte Gençler Türkiye Şampiyonuyuz; U15 Futbol Takımımız Dünya 5.si; 2014 sınavı için ay-yıldızlılarımızın rakipleri belli oldu; Swarowski taşlı Aziz Yıldırım tablosu müzemizdeki yerini aldı; Mccoughtryden büyük başarı; Fenerbahçe Ülker, Bayan Basket, Fenerbahçe Acıbadem, Erkek Voleybol takımlarımızın sezon açılışları; Fenerbahçeyi sosyal ağlardan da takip edebilirsiniz; Karayollarında Fenerbahçe tabelaları; TFFden 2 önemli değişiklik; TKBLde yeni icraatlar; The Next Generation Turnuvasında ilk maçımız Ajaxla; Kıvanç Özkök baba oldu/Aramıza hoş geldin Sarp Bebek; Masa tenisinde hedef mutlak başarı ve daha birçok haber "Haber Turu" sayfalarımızla Fenerbahçe gündeminden kopamayacaksınız.
Sibel Kurt - Sibelin Sahasında konuk: Orhan Erkmen
"Her şey değişir, Fenerbahçe taraftarının vefası değişmez"
Bir Kuşadası günlüğü Orhan Erkmen ile karşılaşmamız Şükrü Ersoyun yazlık evinde gerçekleşti. Sohbet tabii ki Fenerbahçe idi. Gündem konuşuldu. Sonra eski yıllara uzandık hep birlikte. O yılları dinlemek, bir an olsun bizi bugünlerden uzaklaştırdı ancak laf dönüp dolaşıp yine bugünlere geldi. Herkes buruk, herkesin aklı Başkanımızdaydı. Güzel günlerimizin gelmesi dileğiyle röportajımıza sonlandırdık. Bir futbol virtüözü, bir Orhan Erkmen geçti Fenerbahçemizden Şimdi onun güzel sözlerine geçit verelim.
Röportajdan derlediğimiz spotlar şöyle:
01: Lefter, Can Bartu, Basri Dirimli, Naci Erdem, Şükrü Ersoy, Şeref Has gibi yıldızlarla oynadım. 1957 yılında hiç yenilgisiz şampiyonluk yaşadım. 5 kupa ile namağlup olmuştuk.
02: Bizim maçlardaki en büyük güvencemiz efsane futbolcularımızdı. Öyle bir takım, kimsede yoktu. Bu efsane oyuncularla oynamak bizler için en büyük manevi güçtü. O manevi güçle maçları kolay kazanırdık.
03: Kamplarımız çok neşeli geçerdi. En çok aklımda kalan Lefterin muziplikleriydi. Çok şakacıydı. İkimiz de Rumca bilirdik. Bazen aramızda Rumca konuştuğumuzda, takımdaki genç futbolcular kendileri hakkında konuştuğumuzu zannederlerdi.
04: Şu an yaşanan bu olaylara çok üzülüyorum. Yine herkesin dediği gibi, altını çizerek söylüyorum ki; Başkanımız Kulübümüzü çok kalkındırdı. Her şeyiyle dört dörtlük bir kulüp haline getirdi. Zaman içinde her şey yoluna girecek.
Yazarımız Ersin Demirel, bu ay "Hayatın İçinden Fenerbahçe"de Ali Erkazanı konuk etti.
"Galatasaraylı karakteri canlandıracak kadar profesyonel değilim"
Ailemizin huysuz, dediği dedik, sert mizaçlı ama altın kalpli babası olarak benimsedik kendisini. Sıdıka dizisinin Zekeriyası, En Son Babalar Duyar dizisinin Tornacı Mehmet Ustası Ali Erkazan, oldu bu ayki konuğum. Fenerbahçeyi hayatının merkezine koyan, sözleşmelerine Fenerbahçe ile ilgili maddeler ekleten deli dolu Fenerbahçeli sanatçımız ile kariyerini, gündemi ve Fenerbahçemizi konuştuk.
Röportajdan derlediğimiz spotlar aşağıdaki gibidir:
01: Rating denen illet yüzünden yapımcılar, senaristler ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar. Sürekli olarak birbirlerinin tekrarı yapımları ekrana koymaları yüzünden izleyiciyi de kaybediyorlar. En basit örneği, benim de oyuncu kadrosunda yer aldığım En Son Babalar Duyar dizisinin birebir aynısı Babam Sağ Olsun dizisi olarak yine karşıma çıktı. Karakterler, espriler birebir aynı.
02: Hayatımda değer verdiğim, tutunduğum şeyler arasında Fenerbahçem hep ön planda oldu. Hayat düzenimi Fenerbahçeye göre ayarlayabilen bir Fenerbahçeliyim. Sözleşmeme Fenerbahçemle ilgili maddeler koyan bir Fenerbahçeliyim. Kadıköyde maç varsa tribünde olmam lazım benim, durabilmem mümkün değil. Deplasmanda oynuyorsak eğer, sete dekoder getirtir, maçı yine izlerim.
03: Ben bir Galatasaraylı karaktere hayat veremem. Yapmacık olurum, oyunculuğun hakkını veremem. Benim ruhum sarı lacivert bir kere. En Son Babalar Duyar dizisinin senaryosuna göre canlandıracağım Mehmet Usta karakteri Beşiktaşlı olacaktı ama ben Birol Güvene durumu bildirdim, Mehmet Ustayı ve oğlunu Fenerbahçeli yaptık.
04: Sporun hemen tüm branşını seven biriyim, gündemi iyi takip ediyorum. Bu yüzden kafamda bir proje vardı. Bunu da sevgili Ercan Saatçi, Tarık Ünlüoğlu ve Selçuk Yöntem ile paylaştım. "Artistik Futbol" isimli bir program yapacaktık ama bu tatsız süreçte biz de askıya aldık.
Hakan Demirel: "Lige en hazır takım Fenerbahçe olacak"
O Fenerbahçe formasının yabancısı değil. 2005-2008 yılları arasında Fenerbahçe Ülker forması giyen Hakan Demirel, 2011-2012 sezonu için yeniden yuvaya döndü. Kendisiyle bu dönüşünü, yeni sezon beklentilerini ve bu sezon için yaptığı hazırlıkları konuştuk. Hakan ile röportajımızın fotoğraf çekimleri ise Özgürlük Parkında oldu.
Röportajdan derlediğimiz spotlar aşağıdaki gibidir:
01: Geçen sene zannediyorum Fenerbahçe taraftar ortalamasında Euroleaguede bir numaraydı. Ben de televizyondan izlerken gerçekten bu taraftarın önünde oynamayı arzuluyordum. Hedefliyordum. Ataşehir tamamlanıp orada maçlarımızı oynarsak hem ligde hem Avrupada o salonun taraftarlar tarafından hınca hınç doldurulacağına inanıyorum.
02: Geçen sezon Fenerbahçe Ülker için çok daha iyi geçebilirdi, önemli kırılma noktalarında çok büyük talihsizlikler yaşandı. Coach kendi getirdiği ve güvendiği oyuncularla yola çıkıyor. Bence lige en hazır takım, takım ruhunu yansıtacak takım Fenerbahçe olacaktır. Hem ligde hem de Avrupada şampiyonluk için mücadele edeceğiz.
03: NBAden yıldız oyuncuları alan takımlar kumar oynuyor sence. Bunlar büyük bir risk. Bakalım sonuç ne olacak ben de merak ediyorum açıkçası. Sonuç olarak buraya gelen oyuncular dünya yıldızı ve onların buraya hangi psikolojiyle geldiklerini biz bilemeyiz tabi.
Ersin Durgut: "Terimin son damlasına kadar Kulübümüze hizmet etmek istiyorum"
Ersin Durgut, Fenerbahçe Erkek Voleybol Takımımızın geçtiğimiz yıldan bu yana formasını giyen oyuncularımızdan biri. Voleybolcumuz, başarı sporculuğunun yanı sıra tam bir Fenerbahçe aşığı da aynı zamanda Kendi maçlarının öncesinde ya da sonrasında futbol takımımızın maçlarını izleyen, bulunduğu yeri -bu röportaj sırasında bile- tribüne çevirebilen bir Fenerbahçeli. Eminönü İskelesi ve Galata Kulesinin tarihi atmosferinde keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Röportajdan derlediğimiz spotlar aşağıdaki gibidir:
01: Altını çizerek söylemek istediğim bir şey var. Bu da Fenerbahçe forması giymeyi hep çok istedim çünkü doğduğumdan beri Fenerbahçeliyim. Halkbankasından Fenerbahçeye transferim döneminde başka takımlardan da transfer teklifler vardı. Sonuçta biz profesyonel sporcularız ve yapılan tekliflerin bazıları maddi olarak daha iyi bir durumdaydı ancak işin içinde Fenerbahçe forması ve Fenerbahçe aşkı olduğu için akan sular duruyor.
02: Taraftara hiçbir zaman hiçbir şekilde bizim sözümüz yok. Onlar zaten futbolda 12. voleybolda 7.basketbolda ise 6. adamlar. Fenerbahçe Spor Kulübü tek branştan oluşmuyor. Bir sürü branşta mücadele ediyor ve hepsinde zirveye oynuyor. Fenerbahçe taraftarını nerde görsem şu anda bile Fenerbahçe taraftarı hakkında konuşurken tüylerim diken diken oluyor. Taraftar inanılmaz sahipleniyor, hiçbir şekilde bizi hiçbir yerde Türkiyede Avrupada bile yalnız bırakmadılar.
03: Hep yerinde duramayan bir taraftar oldum. Taraftarı olduğum kulübüme hem hizmet etmek maçlarında formasını terletme şansına sahip olmak benim için çok büyük bir gurur. Sporcu yaşantım bittikten sonra da terimin son damlasına kadar Kulübüme bir şekilde hizmet etmek isterim.
Murat Çağlar: "Büyük kulüplerin rekabeti sağlık heyeti kulvarında da devam ediyor"
Takımları hedefleri doğrultusunda başarıya götürecek en önemli faktör oyuncular... Her ne kadar yıldız oyunculara da sahip olsanız sakatlık denilen olgu, treni rayından çıkarabiliyor. Sakatlık risklerini minimuma indirecek antrenman programlarının yanı sıra sakatlıklar sonrası ilk müdahale ve uzun vadeli bir terapi dönemi de oyuncuların ve takımların kaderini belirliyor. Biz de bu önemli konuyu ve süreci, hem milli takımda hem de Fenerbahçe Ülkerde uzun yıllar fizyoterapistlik görevini başarıyla yürütmüş ve nice sporcuyu tekrar sahaya döndürebilmiş Murat Çağlarla görüştük.
Röportajdan derlediğimiz spotlar aşağıdaki gibidir:
01: O yıllarda taraftarı olduğum Fenerbahçenin hayran olduğum sporcusu Rıdvan Dilmen sakatlık geçirmişti. Bu duruma tüm spor camiası gibi ben de çok üzülmüştüm. Televizyonlardan sürekli onun sakatlığı ile ilgili haberleri takip ediyordum. Bir gün haberlerde Rıdvan Dilmenin özel bir fizyoterapist eşliğinde çalıştığı ve yakın zamanda takımla çalışacağından bahsediyordu. Bu fizyoterapist bir yabancıydı; Milan Nikoliç. İşte o gün fizyoterapist olmaya karar verdim.
02: Sakatlık sonrası süreçte en önemli olgu güven duygusu. Terapist kendine güvenecek, tıbbi bilgi ve tecrübesini konuşturacak, sporcu ise sağlık ekibine ve terapistine güvenecek. Aksi takdirde bu birliktelikten verim almak pek mümkün değil.
03: Ciddi ameliyatlar sonrası her sporcunun üzerinde kendisine özgü değişiklikler gösteren bir psikolojik korku oluşuyor. Bunu gayet normal karşılıyorum. Bu durumu aşmak için önce sporcunun sağlık anlamında çok iyi duruma gelmesi gerekiyor. Kas gücü, eklem hareketliliği, denge durumu ve koordinasyonu sakatlıktan önceki konumuna geldiğinde terapistin işi bitiyor diyemeyiz. Gerekirse sahaya çıkıp sporcuya eşlik etmesi, yanında olarak güven duygusunu ona vermesi gerekiyor. Başarılı operasyon ve başarılı bir fizyoterapist ile çok sayıda ciddi sakatlık günümüzde mutlu sonla bitiyor.
Cengiz Onat: "Çalışarak kazandığım başarıyı çalışarak sürdüreceğim"
Kazakistanın Astana kentinde düzenlenen Yıldızlar Dünya Boks Şampiyonasında kazandığı gümüş madalya ile göğsümüzü bir kez daha kabartan başarılı boksör Cengiz Onatın esas hedefi Olimpiyatlarda altın madalya kazanmak. Çalışarak buralara geldiğini ifade eden Cengiz, çalışmaya devam ederek daha da iyi olacağına inanıyor.
Röportajdan derlediğimiz spotlar aşağıdaki gibidir:
01: Boksa, 10 yaşındayken Fenerbahçe Ankara Boks Okulunda başladım. Ve 6 yıldır da Fenerbahçe camiası altında boks yaşantımı sürdürüyorum. Hemen hemen herkesin Fenerbahçe Ankara Boks Okulunda boksa başlamasında ön ayak olan kişi Mustafa Gençtir. Beni boksa yönlendiren kişi de Mustafa Hocadır.
02: Bundan sonraki ilk hedefim Gençlerde Dünya şampiyonluğu ve ardından Olimpiyatlarda altın madalya kazanmak.
Fenerbahçenin "Sarışın Owens"ı: Muzaffer Baloğluna dair bir biyografi Çok özel fotoğraflar ve o döneme dair Cem Atabeyoğlunun aktardığı anılarla derginizde
Yazarımız Alp Bacıoğlu, bu ayki Zaman Tüneli adlı köşesinde; 3 Temmuzdan bu yana yaşanan süreç hakkında bir değerlendirme yapıyor ve tarihten bazı önemli alıntılarla Fenerbahçeyi hiçbir kudretin yok edemeyeceğine vurgu yapıyor.
Köşe yazarlarımız Faruk Ilgaz, Sedat Hayran, Baki Aydın, Ayşesu Zorlutuna, Jak Benzonana, Ege Özışık ve Oktay Ünsal gözden kaçmaması gereken konuları, yazılarına taşıyarak gündemi oluşturmaya devam ediyorlar.
Tanju Kaya: "Önemli olan Fenerbahçemizin nerede olduğu değil, varlığıdır"
Denizbank AŞ. Genel Müdür Yardımcısı Tanju Kaya ile Fenerbahçe ekseninde yapmış olduğumuz önemli söyleşileri içeren VİP röportaj.
Röportajdan derlediğimiz spotlar aşağıdaki gibidir:
01: Futbolun seyir zevkini artırmışsanız bu doğal olarak izleyici, sponsor, reklam veren kitlesini de artıracaktır. Bu artış marka değerinin yükselişinin en büyük göstergesidir. Marka değerini oluşturan kriterlerin çoğu algı ve itibar ile alakalandırılır ve duygusal bir deneyimdir. Hem gönül bağınız var ise hem de aldığınız hizmetin kalitesine güveniyorsanız, marka sizin için vazgeçilmez bir konuma gelir. Fenerbahçe bu anlamda Türk futbolundaki en vizyoner kulüptür.
02: Bugün artık Fenerbahçe, tüm Avrupa kupalarının en iddialı kulüplerinden birini haline gelmiş durumdadır.
03: Fenerium gerçekten iyi analiz edilmesi gereken bir örnektir.
04: Fenerbahçe taraftarı olan yatırımcı, Fenerbahçe gelirleriyle ilgili bir endişe olmadığını gördüğü anda, hisseler yeniden önemli oranda talep görecek ve kaybedilen değer çok kısa sürede geri konulacaktır.
05: Fenerbahçeli taraftarların tümü olmasa da, şu an 1 Milyon taraftar kart hedefine ulaşıldığında dahi yaklaşık 50 milyon TLlik bir gelirden bahsetmiş oluruz. Bu gelirle kulübün gerçekleştirebileceklerini düşünmek bile bir Fenerbahçeliye heyecan verir.
Futbol Altyapı ile basketbol, voleybol, yüzme, boks, masa tenisi, atletizm, kürek ve yelken şubelerimizden çok özel haberler, fikstürler, transferler, müsabaka ve şampiyona sonuçları Fenerbahçe Dergisinde.
Fenerbahçe Spor Kulübü Spor Okulları Merkezinden haberler, kayıt bilgileri derginizde
Yurt içi ve yurt dışındaki tüm derneklerimizden son haberler ve şampiyonluk kutlamalarındaki tüm coşku sayfalarımızdan sizlere taşınıyor.
Fenerium, Fenercell, Fenernet, Premium Kart ve Fenerbahçe Kart etkinlikleri derginizde.
Fenerbahçe Spor Kulübü Eğitim Kurumlarına dair tüm haber ve etkinlikler derginizde.
Kanarya Dergisi
"Minik Kanaryalar" artık derginizde size özel bir köşe var. "Kanarya" adlı yeni köşede, şimdiden sizin sarı lacivert dünyanızı keşfetmek ve size rehberlik etmek için sabırsızlanıyoruz. Küçük muhabirimiz olup bize etrafınızda olup bitenleri anlatabilir veya kafanıza takılan soruları sorabilirsiniz. Tek yapmanız gereken bunları [email protected] e-posta adresine yollamak. "Minik Kanaryalar" resimli köşemiz de devam ediyor. Oradan da kendinizi tanıtabilirsiniz
Kolejin Parlayan Yıldızlarında bu ayki konuklarımız; Yüzme Erkek Takımımızdan Burak Kartal ve Bayan Yüzme Takımımızdan Nilüfer Kuru.
Bu ayki 12. Adam sayfalarını konuğu Meşhur Kızıltoprak Simitçisi Muharrem Tunca
Fenerbahçe Dergisi, oyun ve bulmaca köşeleriyle de, taraftarın hayatına renk katmaya devam ediyor.
Fenerbahçe Dergisinin 103. sayısı, gündemi oluşturan gerçek haberler ve hiçbir yerde görmediğiniz fotoğraflarla yine dopdolu. Bayiinizden poster ekiyle birlikte istemeyi unutmayın.