Albert Einstein
Üye
Enerji Çeşitleri
????:
Enerji denince aklımıza yenilenebilir ve yenilenemez enerji kaynakları gelir. Yenilene- bilir enerji üretilemeyen ve ancak mevcut bir formdan diğerine dönüştürülebilen enerji, Yunanca energia’dan alınma olup etkiyen kuvvet anlamına gelmektedir.Yenilenemez enerji ise üretilebilir ve kullanıldıktan sonra bir daha kullanılamayan enerjiye denir.
TÜKENİLEBİLİRLİĞİNE GÖRE ENERJİ TÜRLERİ YENİLENEBİLİR (TÜKENMEYEN) ENERJİ YENİLENEMEZ ENERJİ •
* Güneş rüzgar, jeotermal, hidroelektrik, nükleer, gel-git olayı vb. kaynaklardan elde edilen enerji
• *Çevre dostudurlar ve dünya varoldukça tükenmezler.
• * Petrol, doğalgaz, kömür gibi kaynaklardan elde edilen enerji
• *Çevreyi kirletirler ve dünyanın varolma sürecinde tükenirler. Yaklaşık bir yüzyıldan beri dünya enerji sistemini değiştirmek için bir şansa sahipti.Bu enerjinin keşfi1890 ile başladı ve 1910 yılında hemen hemen tamamlandı. Şehirlerde otomobil ve elektrik lambaları, at arabalarının ve gaz lambalarının yerini aldı. Ve 20.yüzyılda fosil yakıtlar temel enerji kaynağını oluşturdu. Ama fosil yakıtlar yani yenilenemez enerji, çevreye verdiği katkı bakımından sağlıksız olmaktadır.
Grafikte tükenilebilirliğine göre enerji türleri; yenilenebilir ve yenilenemez enerji olarak iki gruba ayrılmıştır. Öte yandan yenilenebilir enerji kaynağından olumlu bir şekilde yararlanan bir ülke ise Danimarka’dır.Danimarka, ekonomisini tarıma dayandıran küçük bir ülkedir. Buraya gidilirse hava akımını enerjiye dönüştüren iki yada üç kanatlı dev rüzgar türbinleri oldukça fazla görülür.
Bu beyaz makineler Danimarka’nın toplam elektrik üretiminin %7 sini karşılamaktadır. Diğer yenilenebilir enerji kaynağı biyo enerji; (bitkilerden toplanan biyolojik malzeme) küçük, yerel santraller çöp olarak üretilen organik maddeleri yakarak ısıtmak için sıcak su ve elektrik üretmektedir. Dünyanın her yerinde kömür, petrol, doğalgaz gibi yakıtlara bağlı olmayan yeni teknolojiler oluşturulmaya ve hayata geçirilmeyi beklemektedir.
Yenilenebilir enerji kaynaklarından daha etkin bir biçimde yararlanabilmek için yeni yenilenebilir enerji kaynakları şekline dönüştürülmektedir. Bu yeni enerji kaynakları dünya elektrik üretiminin %1inden daha azını oluşturmaktadır. Ama büyük gelişme içerisinde olup ileride önemli noktalara ulaşılabileceği sanılmaktadır. Birçok bilim adamı küresel ısınma ile bu gazlar arasında ilişki olduğunu söylemektedir. Diğer bir yandan Dünyamızın geleceği hakkında bir gerçek vardır.O da, şu anki petrol rezelleri esas alınırsa son tahminlere göre dünyadaki petrol üretimi 21.yüzyılın ilk 10 yılında en yüksek seviyesine ulaşacak olmasıdır.
Daha sonra ise düşmesi bekleniyor. Yeni rezeller bulunsa bile birçok bilim adamı fosil yakıtların tüketimi ile atmosfere milyarlarca ton karbondioksit ve diğer ısı tutucu gazların salınacağı görüşünü söylemektedirler. Kyoto Protokolü’nde birçok çalışma bu tür gazların sınırlandırılmasına çalışılmaktadır. Gezegenimizde, teknolojik kullanım yönünden, son yıllarda enerji problemleri yaşanıldığı bir gerçektir. Bu yüzden bilim, sonuçlarını kestirmeden, artan bir yoğunlukta petrolün ve doğalgazın kullanımına, seyirci kalmıştır.
Doğalgazdan önce kullanılan kömürün yarattığı hava kirliliği henüz hafızalardadır. Kömürden önce kullanılan odunun, bu günkü ihtiyaç miktarı, yeryüzünde ağaç bırakmazdı. Ormanların korunması, hava kirliliğinin kalkması için ve hatta petrolün yüksek maliyeti karşısında , ülkemizdeki kara taşıtlarında bile doğalgaz kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır. Petrol, kömür, doğalgaz gibi fosil yakıtların kullanılmasıyla salınan karbon dioksit vb. gazlar, dünyaya gelen güneş ışınlarını atmosferde hapsederek sera etkisi yaratır. Aşırı fosil yakıt tüketimi ise bu etkiyi arttırarak, küresel ısınma ve tehlikeli iklim değişikliklerine yol açıyor.
Dünya devletleri, karbon dioksit azaltımını gerçekleştirmek üzere,1997 yılında Kyoto sözleşmesini imzaladı.
YENİLEBİLİR ENERJİ ÇEŞİTLERİ
Su Enerjisi
Yenilenebilir enerji kaynaklarının başında geliyor. Temel olarak nehirlere karışan yağmur suyu ya da eriyen kar, su enerjisine dönüştürülebilir. Buna en iyi örnek barajlardır. Su toplama havzalarında bırakılan su akar ve türbinleri döndürür, bu türbinlere bağlı olan jenaratörlerle elektrik üretir. Baraj inşa edildikten sonra, hidroelektrik enerjisi, maliyeti düşük olan bir enerji yöntemidir. Çevre kirliliğine neden olmaz ya da yakıt fiyatları karşısında zayıf değildir. Ancak yakın doğal ortam ya da çevrede yaşayanlar üzerindeki etkileri açısından eleştirilebilir. 2003 yılında, hidroelektrik enerjisi sayesinde dünyanın enerji ihtiyacının yaklaşık yüzde 16’sı karşılanıyordu. Norveç, enerji ihtiyacının yüzde 99′unu hidroelektrik santrallerden karşılıyor.
Rüzgar Enerjisi
Rüzgar enerjisi, fosil yakıtlara nazaran elektriğin birimi başına daha pahalıya gelse de, hidroelektriğin ardından en verimli ikinci yenilenebilir enerji kaynağıdır. Rüzgar enerjisinde başı Avrupa çekiyor. Rüzgar türbinleri kule şeklinde ve genellikle iki ya da üç kanatlıdır. Çapı metrelerce olabilir, kirlilik yaratmaz ve monte etmesi kolaydır. Kıyıda ya da açıkta bulunabilir ancak üretim rüzgara bağlıdır. Bazıları rüzgar türbinlerini, manzarayı bozduğu gerekçesiyle eleştirir.????:
Güneş Enerjisi
Sera etkisine yol açan gazlar üretip kirlilik yaratmayan, temiz, yenilenebilir enerji kaynağıdır. Fotovoltaik (PV) hücreler yardımıyla gün ışığı doğrudan elektriğe çevrilir. Fotovoltaik paneller, pek çok ülkede ev ve işyerlerinin çatılarına monte edilebilmektedir. Başta Almanya ve ABD olmak üzere, pek çok ülkede de daha büyük ölçekte daha geniş kitlelerin kullanımına uygun sistemler inşa edilmekte. Güneş enerjisi üretimi, yenilenebilir enerji kaynakları arasında maliyeti belki de en yüksek olanı. Yerel amaçlı kullanım dışında da ekonomik bir yöntem olmasa da maliyeti giderek düşmeye başlamış durumda. Üstelik, sistem bir kez kurulduğunda, enerji kaynağından bedava yararlanılabiliyor. Alternatif olarak gün ışığı doğrudan suyun ısıtılmasında kullanılıyor.
Dalga ve Gelgit Enerjisi
Okyanuslar, henüz kullanılmamış büyük bir enerjiyi içlerinde barındırıyor. Dalga ve gelgit enerji teknolojileri de güneş ve rüzgar enerjisiyle kıyaslandığında, nispeten yeni ve büyük ölçüde keşfedilmemiş enerji türleridir. Bu enerjinin geliştirilmesi maliyetli bir iş olduğundan, yakın gelecekte alışıldık enerji kaynaklarıyla mali açıdan yarışacak bir aşamaya gelmesi olası görünmüyor.
ABD Enerji Bakanlığı‘nın verilerine göre, dünyanın tüm sahillerinde oluşan dalga enerjisi toplandığında, 2 ile 3 milyon megavatt enerji açığa çıkıyor. Gelgit ve dalga enerjisinin zengin olduğu yerler: İskoçya’nın batı sahilleri, Kanada’nın kuzeyi, Güney Afrika, Avustralya, ABD’nin kuzeydoğu ve kuzeybatı sahilleri.
Biyo (Organik) Yakıt
Bu terim, yenilenebilir enerji kaynağı olarak fosilleşmemiş organik maddeler için kullanılıyor. Bitkilerden elde edilen madde, başka maddelere, kimyasallara, yakıta ve enerjiye dönüştürülebilir. Bazı türleri, sanayide faal biçimde kullanılıyor; örneğin tohum, şeker ve sebze yağından ya da bunların karışımından elde edilmiş bio yakıtların kullanıldığı çok daha fazla sayıda otomobil üretiliyor.
Jeotermal Enerji
Jeotermal enerji, Dünya’nın kilometrelerce altındaki merkezinde, erimiş kayalardan oluşan mağmadan gelen ısıyı kullanıyor. Bu ısı ya kuyular açılarak ya da yüzeye yakın yerlerdeki su kaynakları ya da kayalardan elde edilir. Dünyada tüketilen enerjinin sadece yüzde 0.4′ü bu yolla elde ediliyor. Örneğin İzlanda’da sıcak jeotermal sular, ısıtma amacıyla kullanılmak amacıyla doğrudan binalara pompalanır. Jeotermal enerji doğrudan ya da dolaylı olarak ABD, Filipinler, İtalya, Meksika, Endonezya, Japonya ve Yeni Zelanda gibi pek çok ülkede kullanılıyor.
Hidrojen Enerjisi
Başlıca enerji kaynakları arasında kabul edilmese de, hidrojen gelecek için umut vaat eden bir yakıt. Enerjiyi taşıyan, bereketli ve çevre kirliliğine yol açmayan bir gaz. Ne var ki, şu aşamada su ya da fosil yakıtlarda elde edilebilmesi için çok fazla elektrik harcanıyor. Ayrıca saklanması ve taşınması da güç.
Okyanus Enerjisi
Derin okyanus sularıyla güneşin ısıttığı yüzey suyu arasındaki sıcaklık farkını kullanarak elektrik üretmek mümkün. Bir tahmine göre, okyanuslardan gelen güneş enerjisinin yüzde 0.1′inden azı, ABD’nin günlük enerji tüketiminin 20 katından fazlasını sağlayabilir. Ancak, bu teknolojinin kullanımına daha vakit var.
YENİLEMEZ ENERJİ ÇEŞİTLERİ
(Klasik Enerji Kaynakları)
Klasik kaynaklar, Karbon bazlı olarak adlandırabilecek kaynaklardır. Petrol, kömür ve doğalgaz en temel enerji kaynaklarıdır. Bunlar, meydana gelişleri itibarıyla yenilenmeleri çok uzun bir süre aldığından, yenilenmeyen kaynaklar olarak da adlandırılırlar.
Kömür : Yeraltı madenciliği veya açık işletme metodları kullanılarak çıkarılan fosil kaynaklı yakıttır. Genellikle hayvan fosillerinden oluşur. Kolayca yanabilen siyah veya kahverengimsi redüksiyonunda çok büyük önemi vardır. Bir çok çeşidi vardır. Mesela taş kömürü, fabrikalarda kullanılır. Isı derecesi yüksektir. Antrasit, ısı değeri en yüksek olan kömürdür, ülkemizde az bulunur. Ayrıca ülkemizde en çok bulunan kömür linyittir.
Petrol : Yüzmilyonlarca yıldan bu yana denizlerde yaşayan ya da suların denizlere sürüklediği bitki kalıntılarının anaeorabik bir ortamda, uygun şartlar altında (sıcaklık, basınç ve mikroorganizmaların etkisiyle), toprağın üstünde başkalaşmasıyla oluşur. Değeri çok yüksektir, çünkü oldukça az bulunan bir yakıttır.
Doğalgaz : Petrol gibi doğalgaz da çok eski tarihlerden beri bilinmekle ve kullanılmakla beraber; bugünkü konumuna gelişi, 1816 yılında ABD’nin Baltimore kentinin sokak lambalarının doğalgaz aracılığıyla aydınlatılmasıyla başlar.
Dünya enerji tüketiminin %22’ si doğalgaza dayanmaktadır. İşyerleri ve evler ısınma amacıyla çok yoğun miktarda doğalgaz kullanırlar. Isınma, toplam doğalgaz kullanımında %75 gibi bir orana sahiptir. Bunun yanısıra elektrik üretiminde de doğalgaz kullanılmaktadır. Fakat %10–15 gibi düşük oranlarda kalmaktadır.
????:
Enerji denince aklımıza yenilenebilir ve yenilenemez enerji kaynakları gelir. Yenilene- bilir enerji üretilemeyen ve ancak mevcut bir formdan diğerine dönüştürülebilen enerji, Yunanca energia’dan alınma olup etkiyen kuvvet anlamına gelmektedir.Yenilenemez enerji ise üretilebilir ve kullanıldıktan sonra bir daha kullanılamayan enerjiye denir.
TÜKENİLEBİLİRLİĞİNE GÖRE ENERJİ TÜRLERİ YENİLENEBİLİR (TÜKENMEYEN) ENERJİ YENİLENEMEZ ENERJİ •
* Güneş rüzgar, jeotermal, hidroelektrik, nükleer, gel-git olayı vb. kaynaklardan elde edilen enerji
• *Çevre dostudurlar ve dünya varoldukça tükenmezler.
• * Petrol, doğalgaz, kömür gibi kaynaklardan elde edilen enerji
• *Çevreyi kirletirler ve dünyanın varolma sürecinde tükenirler. Yaklaşık bir yüzyıldan beri dünya enerji sistemini değiştirmek için bir şansa sahipti.Bu enerjinin keşfi1890 ile başladı ve 1910 yılında hemen hemen tamamlandı. Şehirlerde otomobil ve elektrik lambaları, at arabalarının ve gaz lambalarının yerini aldı. Ve 20.yüzyılda fosil yakıtlar temel enerji kaynağını oluşturdu. Ama fosil yakıtlar yani yenilenemez enerji, çevreye verdiği katkı bakımından sağlıksız olmaktadır.
Grafikte tükenilebilirliğine göre enerji türleri; yenilenebilir ve yenilenemez enerji olarak iki gruba ayrılmıştır. Öte yandan yenilenebilir enerji kaynağından olumlu bir şekilde yararlanan bir ülke ise Danimarka’dır.Danimarka, ekonomisini tarıma dayandıran küçük bir ülkedir. Buraya gidilirse hava akımını enerjiye dönüştüren iki yada üç kanatlı dev rüzgar türbinleri oldukça fazla görülür.
Bu beyaz makineler Danimarka’nın toplam elektrik üretiminin %7 sini karşılamaktadır. Diğer yenilenebilir enerji kaynağı biyo enerji; (bitkilerden toplanan biyolojik malzeme) küçük, yerel santraller çöp olarak üretilen organik maddeleri yakarak ısıtmak için sıcak su ve elektrik üretmektedir. Dünyanın her yerinde kömür, petrol, doğalgaz gibi yakıtlara bağlı olmayan yeni teknolojiler oluşturulmaya ve hayata geçirilmeyi beklemektedir.
Yenilenebilir enerji kaynaklarından daha etkin bir biçimde yararlanabilmek için yeni yenilenebilir enerji kaynakları şekline dönüştürülmektedir. Bu yeni enerji kaynakları dünya elektrik üretiminin %1inden daha azını oluşturmaktadır. Ama büyük gelişme içerisinde olup ileride önemli noktalara ulaşılabileceği sanılmaktadır. Birçok bilim adamı küresel ısınma ile bu gazlar arasında ilişki olduğunu söylemektedir. Diğer bir yandan Dünyamızın geleceği hakkında bir gerçek vardır.O da, şu anki petrol rezelleri esas alınırsa son tahminlere göre dünyadaki petrol üretimi 21.yüzyılın ilk 10 yılında en yüksek seviyesine ulaşacak olmasıdır.
Daha sonra ise düşmesi bekleniyor. Yeni rezeller bulunsa bile birçok bilim adamı fosil yakıtların tüketimi ile atmosfere milyarlarca ton karbondioksit ve diğer ısı tutucu gazların salınacağı görüşünü söylemektedirler. Kyoto Protokolü’nde birçok çalışma bu tür gazların sınırlandırılmasına çalışılmaktadır. Gezegenimizde, teknolojik kullanım yönünden, son yıllarda enerji problemleri yaşanıldığı bir gerçektir. Bu yüzden bilim, sonuçlarını kestirmeden, artan bir yoğunlukta petrolün ve doğalgazın kullanımına, seyirci kalmıştır.
Doğalgazdan önce kullanılan kömürün yarattığı hava kirliliği henüz hafızalardadır. Kömürden önce kullanılan odunun, bu günkü ihtiyaç miktarı, yeryüzünde ağaç bırakmazdı. Ormanların korunması, hava kirliliğinin kalkması için ve hatta petrolün yüksek maliyeti karşısında , ülkemizdeki kara taşıtlarında bile doğalgaz kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır. Petrol, kömür, doğalgaz gibi fosil yakıtların kullanılmasıyla salınan karbon dioksit vb. gazlar, dünyaya gelen güneş ışınlarını atmosferde hapsederek sera etkisi yaratır. Aşırı fosil yakıt tüketimi ise bu etkiyi arttırarak, küresel ısınma ve tehlikeli iklim değişikliklerine yol açıyor.
Dünya devletleri, karbon dioksit azaltımını gerçekleştirmek üzere,1997 yılında Kyoto sözleşmesini imzaladı.
YENİLEBİLİR ENERJİ ÇEŞİTLERİ
Su Enerjisi
Yenilenebilir enerji kaynaklarının başında geliyor. Temel olarak nehirlere karışan yağmur suyu ya da eriyen kar, su enerjisine dönüştürülebilir. Buna en iyi örnek barajlardır. Su toplama havzalarında bırakılan su akar ve türbinleri döndürür, bu türbinlere bağlı olan jenaratörlerle elektrik üretir. Baraj inşa edildikten sonra, hidroelektrik enerjisi, maliyeti düşük olan bir enerji yöntemidir. Çevre kirliliğine neden olmaz ya da yakıt fiyatları karşısında zayıf değildir. Ancak yakın doğal ortam ya da çevrede yaşayanlar üzerindeki etkileri açısından eleştirilebilir. 2003 yılında, hidroelektrik enerjisi sayesinde dünyanın enerji ihtiyacının yaklaşık yüzde 16’sı karşılanıyordu. Norveç, enerji ihtiyacının yüzde 99′unu hidroelektrik santrallerden karşılıyor.
Rüzgar Enerjisi
Rüzgar enerjisi, fosil yakıtlara nazaran elektriğin birimi başına daha pahalıya gelse de, hidroelektriğin ardından en verimli ikinci yenilenebilir enerji kaynağıdır. Rüzgar enerjisinde başı Avrupa çekiyor. Rüzgar türbinleri kule şeklinde ve genellikle iki ya da üç kanatlıdır. Çapı metrelerce olabilir, kirlilik yaratmaz ve monte etmesi kolaydır. Kıyıda ya da açıkta bulunabilir ancak üretim rüzgara bağlıdır. Bazıları rüzgar türbinlerini, manzarayı bozduğu gerekçesiyle eleştirir.????:
Güneş Enerjisi
Sera etkisine yol açan gazlar üretip kirlilik yaratmayan, temiz, yenilenebilir enerji kaynağıdır. Fotovoltaik (PV) hücreler yardımıyla gün ışığı doğrudan elektriğe çevrilir. Fotovoltaik paneller, pek çok ülkede ev ve işyerlerinin çatılarına monte edilebilmektedir. Başta Almanya ve ABD olmak üzere, pek çok ülkede de daha büyük ölçekte daha geniş kitlelerin kullanımına uygun sistemler inşa edilmekte. Güneş enerjisi üretimi, yenilenebilir enerji kaynakları arasında maliyeti belki de en yüksek olanı. Yerel amaçlı kullanım dışında da ekonomik bir yöntem olmasa da maliyeti giderek düşmeye başlamış durumda. Üstelik, sistem bir kez kurulduğunda, enerji kaynağından bedava yararlanılabiliyor. Alternatif olarak gün ışığı doğrudan suyun ısıtılmasında kullanılıyor.
Dalga ve Gelgit Enerjisi
Okyanuslar, henüz kullanılmamış büyük bir enerjiyi içlerinde barındırıyor. Dalga ve gelgit enerji teknolojileri de güneş ve rüzgar enerjisiyle kıyaslandığında, nispeten yeni ve büyük ölçüde keşfedilmemiş enerji türleridir. Bu enerjinin geliştirilmesi maliyetli bir iş olduğundan, yakın gelecekte alışıldık enerji kaynaklarıyla mali açıdan yarışacak bir aşamaya gelmesi olası görünmüyor.
ABD Enerji Bakanlığı‘nın verilerine göre, dünyanın tüm sahillerinde oluşan dalga enerjisi toplandığında, 2 ile 3 milyon megavatt enerji açığa çıkıyor. Gelgit ve dalga enerjisinin zengin olduğu yerler: İskoçya’nın batı sahilleri, Kanada’nın kuzeyi, Güney Afrika, Avustralya, ABD’nin kuzeydoğu ve kuzeybatı sahilleri.
Biyo (Organik) Yakıt
Bu terim, yenilenebilir enerji kaynağı olarak fosilleşmemiş organik maddeler için kullanılıyor. Bitkilerden elde edilen madde, başka maddelere, kimyasallara, yakıta ve enerjiye dönüştürülebilir. Bazı türleri, sanayide faal biçimde kullanılıyor; örneğin tohum, şeker ve sebze yağından ya da bunların karışımından elde edilmiş bio yakıtların kullanıldığı çok daha fazla sayıda otomobil üretiliyor.
Jeotermal Enerji
Jeotermal enerji, Dünya’nın kilometrelerce altındaki merkezinde, erimiş kayalardan oluşan mağmadan gelen ısıyı kullanıyor. Bu ısı ya kuyular açılarak ya da yüzeye yakın yerlerdeki su kaynakları ya da kayalardan elde edilir. Dünyada tüketilen enerjinin sadece yüzde 0.4′ü bu yolla elde ediliyor. Örneğin İzlanda’da sıcak jeotermal sular, ısıtma amacıyla kullanılmak amacıyla doğrudan binalara pompalanır. Jeotermal enerji doğrudan ya da dolaylı olarak ABD, Filipinler, İtalya, Meksika, Endonezya, Japonya ve Yeni Zelanda gibi pek çok ülkede kullanılıyor.
Hidrojen Enerjisi
Başlıca enerji kaynakları arasında kabul edilmese de, hidrojen gelecek için umut vaat eden bir yakıt. Enerjiyi taşıyan, bereketli ve çevre kirliliğine yol açmayan bir gaz. Ne var ki, şu aşamada su ya da fosil yakıtlarda elde edilebilmesi için çok fazla elektrik harcanıyor. Ayrıca saklanması ve taşınması da güç.
Okyanus Enerjisi
Derin okyanus sularıyla güneşin ısıttığı yüzey suyu arasındaki sıcaklık farkını kullanarak elektrik üretmek mümkün. Bir tahmine göre, okyanuslardan gelen güneş enerjisinin yüzde 0.1′inden azı, ABD’nin günlük enerji tüketiminin 20 katından fazlasını sağlayabilir. Ancak, bu teknolojinin kullanımına daha vakit var.
YENİLEMEZ ENERJİ ÇEŞİTLERİ
(Klasik Enerji Kaynakları)
Klasik kaynaklar, Karbon bazlı olarak adlandırabilecek kaynaklardır. Petrol, kömür ve doğalgaz en temel enerji kaynaklarıdır. Bunlar, meydana gelişleri itibarıyla yenilenmeleri çok uzun bir süre aldığından, yenilenmeyen kaynaklar olarak da adlandırılırlar.
Kömür : Yeraltı madenciliği veya açık işletme metodları kullanılarak çıkarılan fosil kaynaklı yakıttır. Genellikle hayvan fosillerinden oluşur. Kolayca yanabilen siyah veya kahverengimsi redüksiyonunda çok büyük önemi vardır. Bir çok çeşidi vardır. Mesela taş kömürü, fabrikalarda kullanılır. Isı derecesi yüksektir. Antrasit, ısı değeri en yüksek olan kömürdür, ülkemizde az bulunur. Ayrıca ülkemizde en çok bulunan kömür linyittir.
Petrol : Yüzmilyonlarca yıldan bu yana denizlerde yaşayan ya da suların denizlere sürüklediği bitki kalıntılarının anaeorabik bir ortamda, uygun şartlar altında (sıcaklık, basınç ve mikroorganizmaların etkisiyle), toprağın üstünde başkalaşmasıyla oluşur. Değeri çok yüksektir, çünkü oldukça az bulunan bir yakıttır.
Doğalgaz : Petrol gibi doğalgaz da çok eski tarihlerden beri bilinmekle ve kullanılmakla beraber; bugünkü konumuna gelişi, 1816 yılında ABD’nin Baltimore kentinin sokak lambalarının doğalgaz aracılığıyla aydınlatılmasıyla başlar.
Dünya enerji tüketiminin %22’ si doğalgaza dayanmaktadır. İşyerleri ve evler ısınma amacıyla çok yoğun miktarda doğalgaz kullanırlar. Isınma, toplam doğalgaz kullanımında %75 gibi bir orana sahiptir. Bunun yanısıra elektrik üretiminde de doğalgaz kullanılmaktadır. Fakat %10–15 gibi düşük oranlarda kalmaktadır.