Dünyanın En Korkunç 7 Müzesi

Sponsorlu Bağlantılar

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

pelın_

    Konu Sahibi
Dünyanın En Korkunç 7 Müzesi
Yer: Guanajuato, Meksika



El Museo müzesi aslında LANET OLSUN BU NE? Müzesi.



Neden… Böyle bir şey sergilersin?

Buranın mumyalarla dolu bir müze olduğu iddiası, mekanın yaşattığı anlatılmaz terörün yanına bile yaklaşamaz. Şöyle diyelim: Antik Roma’da ve üniversitelerdeki kardeşlik kulüplerine kabul törenlerinde “ceza koşusu” adı altında acımasız ve aşağılayıcı bir tören vardır. Bu cezada kişi çırılçıplak soyundurulmak suretiyle korku vadisinde koşturulur. Guanajuato’daki Mumya Müzesi de bunun gibi.

Tek fark, burada izleyenler çıplak ve ölü.




Guanajuato’daki mumyalar, 1833 yılında Guanajuato’da yaşanan bir kolera salgınından beri doğal halleriyle korunuyorlar. Temelde tavan aydınlatmalı kocaman ve açık bir mezar niteliği taşıdığından müzenin hukuki ve ahlaki durumu, Meksika dışında, pek çok yerde tartışılınmaya devam ediyor.

Sergilenen mumyalardan çoğu, öldüklerinde, yüklenen mezar vergisinin altından kalkamamış kişilerin aileleri. Eğer vergileri karşılayamazsan, bil bakalım ne olur?

Sergilenmeye gönderilirsin.

Bu arada, bebeklerden bahsetmiş miydik?



"Bizimle oynamaya gel…"



"...sonsuza kadar..."



"...ve ebediyen..."

Çürüyen ölülerin festivalinden söz etmişken…
6- Catacombe dei Cappuccini (Capuchin Yer altı Mezarlığı)


Yer: Palermo, Sicilya



Catacombe dei Cappuccini: Capuchin Yer altı mezarlığı, Palermo, Sicilya. İnsan kütüphane olarak tasvir ediliyor. Bu mezarlık, eşsiz bir tarihi kayıt niteliğinde, söz konusu dönemin modası ve korku eşiğiniz olunca.



1599’da, burada yaşayan keşişler ölüyü ve duruma göre, birbirlerini mumyalamak için yeni bir teknik buldular. Bunun üzerine zengin yerliler bir heykelmişçesine bu yer altı mezarlığına defnedilmek üzere sıraya girdiler.

Galileo kadar yaşlı olanlar veya 2. Dünya Savaşı’nda cehennemin dibine kadar bombalananlar dışında, bu mezarlığın yerlileri hala oldukça diriler…

Ve büyük bir hevesle ‘Diriliş’i beklerken hala oldukça şık.



5- The Glore Psychiatric Museum (Glore Psikiyatri Müzesi)

Yer: St.Joseph, Missouri

Glore Psikiyatri Müzesi, eski adıyla Missouri’nin 2 numaralı Eyalet Akıl Hastanesi, sanat galerilerinin Event Horizon’ı gibi.



Bu eserin adı “Şizofreni"



Müze adını, 60’larda, St. Joseph Eyalet Hastanesi hastalarını/oda arkadaşlarını, son birkaç yüzyılın en korkunç psikiyatri kliniklerinden birinin benzerini inşa etmek için çalıştıran George Glore’dan alıyor – ki bu iş mantıken Guantanamo’daki tutuklulara, Amerika’yı sevene kadar BigMac yaptırmak gibi bir şey.



Anlaşılan, böyle korkunç şeylerle uğraşmak akıllanmak için harika bir yol.


Sonuç, yüzlerce delinin aklında garip ve korkutucu bir gezinti. Sergilenenler hastaların eserleri.

South Park’a kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor...

Müzenin başyapıtı, yutma takıntılı bir kadının midesinden çıkarılan malzemelerden oluşan görkemli mozaik.



Bu kabus %100 mide muhtevasından



Missouri gibi bir yerde herhangi birinin delirebildiğini düşünmek her ne kadar zorsa da, hastanelerinin durumunu gördükten sonra muhtemelen bu eyalete ilişmemek en iyisi. Ne de olsa bu 1,446 parçayı yutan kadın ameliyat masasında öldü. O zaman mozaiği hangi manyak yaptı?

4- The Museum of Menstruation & Women's Health (Menstrüasyon ve Kadın Sağlığı Müzesi)

Yer: New Carrollton, Maryland



Burada, umuyoruz ki, hepimiz yetişkiniz. Menstrüasyon da, toplum içinde nezaket kuralları çerçevesinde konuşmadığımız diğer vücut fonksiyonlarından daha iğrenç değil. O zaman bu konuya adanmış bir müzenin nesi yanlış?

Maryland’daki sıradan bir adamın bodrum katında bulunuyor olması olabilir mi?



Hatta bu adamın!

Menstrüasyonun toplum kültüründe paylaşılması, kayıtlarda Cervantes’in Don Kişot’undaki sembolik ihtivası da dahil olmak üzere uzun bir tarihe dayansa da, bu müzenin hikayesi aslında tek bir şeye dayanıyor, hayali olan bir adam: Harry Finley.

1995 yılından beri, mütevazı, orta yaşlı Amerikalı, hayatını, kadın hijyeni ürünleri ve sakatlanmış mankenleri halka sunmaya adadı. Yaptıklarıyla John Hopkins Üniversitesi ve The New York Times’dan övgüler topladı – en azından kendi web sitesinde bunu iddia ediyor. Ve o günden beri Harry’nin ünü, yerel bir karakterden, Thomas Harris hika
yelerinden çıkmış bir karaktere yükseldi.



Müzedeki koleksiyonlar, tamamen tamponlardan yapılmış bir elbise…

…ve son olarak, Harry ile evde mahrem ve baş başa olduğun bilgisi. 1999’dan beri müze/Harry’nin bodrum katına ziyaretler randevu ile ve özel olarak yapılıyor.

Kimse çığlıklarınızı duyamasın diye herhalde.

3- The Vent Haven Ventriloquist Museum (Vent Haven Vantrilok* Müzesi)


(*vantrilok:karnından konuşabilen kimse)

Vantrilok kuklalarından herkes korkar. Palyaçolar gibi, bu kuklalar da, çocuk eğlencesinde arzulanan unsurlara ilişkin yapılmış bir takım yanlış hesaplamaların sonucudur. Çoğu insan bunlardan biriyle bir odada yalnız kalmak istemez. Ancak Vent Haven Müzesi’ne giderseniz bunlardan 750 tanesiyle bir odada yalnız kalabilirsiniz.



"Burası bizim evimiz.."

Koleksiyoncunun adı, şaka değil, William Shakespeare Berger – ölene kadar, servetini bu canavarlardan 500'den fazlasını almaya harcamış amatör vantrilok ve zengin iş adamı. Berger’in mi kuklaları, kuklaların mı Berger’ı kontrol ettiği hala tartışma konusu.

Müzenin dikkat çeken başarılarından biri de ünlü vantrilok William Wood’un koleksiyonu. Wood, Meksika körfezinde garip bir deniz kazasında (evet ‘kaza’) ölene kadar “dünyanın en iyi vantrilok’u” ünvanını taşıyordu. Altı kuklasından dört tanesi müzede sergilenirken diğer ikisi, hiç şüphe yok ki William Wood’u paçalarına yapışmış okyanusun dibine çekerken, denizin derinliklerinde kayboldu.

Vent Haven Vantrilok Müzesi, dünyanın en büyük vantrilok kuklası müzesi olmasına rağmen, William Shakespeare adlı güçlü işadamı trajik bir şekilde, eşinden, oğlundan, torunundan uzun yaşayıp hiçbir canlı mirasçı bırakamadı. Evet, bunu belirtmek zorunda hissettik ‘canlı’ mirasçı.
2- The Icelandic Phallological Museum (İzlanda Faloloji Müzesi)


Yer: Husavik,İzlanda



Beyler, kaçınız penisini gerçekten bir müzede sergileyecek kadar gurur duyuyor? O zaman kuzeye bir yolculuk yapıp İzlanda Faloloji Müzesi’ni bir ziyaret edin: Dünyada özel olarak penise adanmış tek müze.

Müzenin fikir babası, eski tarih öğretmeni ve kendi kendini “falolojist” ilan etmiş: Sigurdur Hjartarson.



İzlanda Faloloji Müzesi’nde 100’e aşkın memelinin penisi sergileniyor. Bunların yanı sıra, müzenin yaratıcısı daha korkunç başarılara da imza attı.



Örneğin, bu lambalar testisten yapılma.

Müzedeki geniş sanat koleksiyonuna penis çizimleri, lambalar, telefonlar ve bekarlığa veda partileri için uygun daha bir çok ıvır zıvır dahil. Ayrıca elf,cüce/dev ve canavar gibi çeşitli mitolojik karakterlerin penis örnekleri de sergilenmekte. Mesela, Elmo’nun ç.knün neye benzediğini hiç merak ettiniz mi? Bilin bakalım?



Sigurdur Hjartarson’da merak etmiş.



Ancak, bu müzeye girecek fonksiyonel takıma sahip herkes, İzlanda Faloloji Müzesi’nin sadist kurucusunun, koleksiyonunu genişletmek için başvurduğu, sadece korku filmlerinde görebileceğiniz çarelere karşı uyarılmalı. Örneğin, ne zaman ki talihsiz bir balina 3,000 millik İzlanda sahil şeridinde karaya vursa, emin olun ki Sigurdur Hjartarson canavarın ‘şey’ini ele geçirmek için, baltasıyla orada olacak.


- The Mutter Museum (Mutter Müzesi)


Yer: Philadelphia, Pennsylvania

Philadelphia’daki College of Physicians Mutter Müzesi, şüphesiz ‘İster İnan İster İnanma’ tarihindeki en korkunç bölüm.


Aaa bakın, doğranmış bir yüz

Dr. Thomas Dent Mutter’in bağışı sayesinde 1858 yılında kurulan müzenin koleksiyonunu tıbbi gariplikler oluşturuyor. Zamanında dünyanın en büyük sivilcesini veya yapılmış en büyük kakayı (bilimsel nedenlerden dolayı tabi) görmek isteseydiniz, tek yapmanız gereken Dr.Mutter’i aramak ve içten içe biraz daha ölmek olurdu.



Mutter Müzesi, Hyrtl Kafatası Koleksiyonu’nun da günümüzdeki adresi: Bir duvar dolusu, genelde huzursuz eden, zaman zaman da ölüm sebebine ilişkin açıklamaları yüzünden güldüren kafatası.



Bir tanesinde ölüm sebebi olarak “gerizekalı” yazıyor. Cidden.

Burada aynı zamanda Philadelphia’lıların tabiriyle “Sabun Kadın”da sergileniyor…



… bir zamanlar 20 kilo b.k barındırmış iki buçuk metrelik insan bağırsağı…



...biraz ters-yüz bebek...



…ve son olarak, bir sürü korkunç, deforme hastalığın resmi…



...ve diğer deformasyonlar:

Daha da önemlisi: Bizi kim kurtaracak?
 


-YARINIYOK-

-YARINIYOK-

Üye
canım başlık yanlış müze değil korku evi olması lazım tüylerim diken diken oldu
 
Kingmortall

Kingmortall

Üye
hepsi çok tatlı :ehe
 

pelın_

    Konu Sahibi
nakıs acısına bak ya:) valla benımde ole cnm ya çok korkunç ve bı okadar canı ce
 
jeosalih

jeosalih

Üye
Hiç birinin sokağından bile geçmem ben.
 

pelın_

    Konu Sahibi
aha okadar para verıp sacma sapan korku tunelıne gırıyoz tarıh ola muzeye gıtmıyoz ben ınsanları anlamıyorum :) ENDIMIDE
ÇUNKU BENDE GITMEZDIM
 
-efşan

-efşan

Üye
bu amerikalılar korkuyu kurgu sanıyolar arkadaş be:angry:
 
Larismus

Larismus

Üye
bunlar ne ya :s
 
enginzz

enginzz

Üye


GERCEKTEN KORKUNCMUS :ehe:ehe
 

Jetlak

Üye
bu ne be :)
 

0live456

Üye
o.O
 
enginzz

enginzz

Üye
:ehe:ehe:ehe
 

pelın_

    Konu Sahibi
okadar resım ıcınde durup bunu seçmek bıtek engınn aklına gelırdı zaten:)
 
enginzz

enginzz

Üye
ne var pelın hanım resmde sen kotu yana cekıyosun herkesın aklına gelmıstırde nese anlayana anladı pelın hanım
 
Nef'i

Nef'i

Üye
süper
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Benzer Konular

Revengeful
Cevap
14
Görüntüleme
5K
ogul8
-Pablo Escobar
Cevap
11
Görüntüleme
1K
kralxxx


Üst Alt