Braille Alfabesi - Louis Braille

Sponsorlu Bağlantılar

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
xanax84

xanax84

Üye
    Konu Sahibi
Braille Alfabesi - Louis Braille
körler okulunda kulaktan kulağa eğitim - altı nokta - braille icadı'Altı Nokta' İle Milyonların Gözünü Açan Adam6 Ocak, keşfettiği yöntemle âmâları karanlıkta kalmaktan kurtaran Louis Braille'in ölüm yıldönümüydü. Hem Braille alfabesinin nasıl ortaya çıktığını hem de 'altı nokta'nın sırrını öğrenmek isteyenlerin iki yüz yıl kadar geriye gitmesi gerekiyor.Sivri bir bıçak, minik bir çocuğun hayatını değiştirir. Onun icadı icat da gözleri görmeyen milyonların Bugün dünyanın her yanında âmâların kullandığı Braille alfabesinin ortaya çıkışı, üç yaşındaki Louis Braille'nin başından geçen elim bir kaza ile başlar. Konuşkan, güleç yüzlü, sarı saçlı, mavi gözlü bir çocuktur o. Ailesiyle Paris yakınlarındaki Coupvray kasabasındayaşamaktadır. Evlerinin bir bölümü babasının atölyesidir. Orada deri ayakkabıları, çantaları tamir etmektedir. Minik Louis de sık sık atölyeye gider oynamak için. Bir gün babasının yokluğundan istifade eder. Keskin bir bıçakla kalın derileri kesmeye çalışır. O sırada elindeki bıçak fırlar, sol gözüne saplanır. Bu üzücü olaydan sonra "meraklı" çocuğun hayatındaki her şey değişir.LOUİS KARANLIKLARA GÖMÜLÜNCEBabası, büyük çığlıklar içinde ağlayan Louis'yi hemen yerden kaldırır ve hastaları doğal yolla tedavi eden bir kadına götürür. Şifalı bitkilerden elde edilmiş özel bir su, minik Braille'in gözüne damlatılır iki kez. Bu vesileyle önce kanama durur, sonra da ağrı... Oysa "şifalı" su, gözdeki dış kanamayı iç kanamaya dönüştürdüğü için faydadan çok zarar verir Louis'ye. Sonraki haftalarda Louis, yürürken sendelemeye, eşyalara çarpmaya başlar. Çok geçmeden ailesi, onun yalnızca sol gözünün değil, diğerinin de aşırı derecede morardığını fark eder. Göz doktoruna gitseler de hekim herhangi bir müdahalede bulunamaz. Çünkü Louis'nin sol gözündeki iltihap sağ gözüne sıçramış, iki göz bebeğinin de kornea tabakası tahrip olmuştur.Birkaç ay sonra karanlık gözlerine usul usul çöker, insan ve eşyalar artık birer siluet gibi görünür. Ardından da her yer karanlığa gömülür. Özürlü çocukların sokaklara atıldığı bir dönemde ailesi Louis'yi bir an bile yalnız bırakmaz. Görebilenlerin yaptığı her şeyi kendisinin de becerebileceğini anlatıp onu motive ederler. Kardeşleri baston yardımıyla bir yerden bir yere nasıl gidebileceğini öğretir. Babası da nesneleri dokunarak nasıl tanıyacağını.Yaklaşık dört yıl içinde hem insanlar hem de eşyalarla ilgili bütün görsel izlenimlerini kaybeder Louis. Hatta ailesinin yüzlerini bile. Yalnız birçok şeyi kendi kendine nasıl yapacağını bu süreçte öğrenir. Ama Küçük Braille, zamanla büyük bir yalnızlık duygusuna kapılır. Bu durum onu hem fiziksel hem de ruhsal yönden etkiler. Artık sessiz ve içine kapanık bir çocuktur.Kasabada elinde bastonuyla dolaşan bu sessiz çocuğun akıbetini herkes merak edip "Acaba ailesi onu ne zaman sokağa atacak?" diye konuşur. Yalnız Louis'nin geleceği hakkında karamsar düşünmeyenler de vardır. Louis yedi yaşındayken Coupvray'e Jacques Palluy adında bir rahip taşınır. Braille ailesinin başına gelenleri öğrenince onları ziyarete gelir. Psikolojik açıdan iyileştirmek maksadıyla Louis'ye ders verebileceğini söyler. O günden sonra Louis, haftada birkaç gün yalnız başına rahibin evine gider. Zamanla kuşları seslerinden ayırt etmeyi öğrenir. Oradan müziğe, müzikten dinî derslere geçerler. Böylece yalnızlık psikolojisinden yavaş yavaş sıyrılır. Rahip, bir öğretmen arkadaşından Louis'yi okuluna almasını, normal öğrencilerle birlikte onu da okutmasını ister. Böylece küçük Braille okula başlar. Not tutamadığı için öğretmenini pürdikkat dinler. Sınavlarda da oldukça yüksek notlar alır. Burada çeşitli bilgiler kazanmasının yanında bağımsız hareket edebilmeyi, zorluklar karşısında nasıl mücadele etmesi gerektiğini de öğrenir.ResimKÖRLER OKULUNDA KULAKTAN KULAĞA EĞİTİMAradan iki yıl geçer. Bu zaman dilimi meraklı çocuğun neler yapabileceğini herkese göstermek için yeterlidir. Dolayısıyla artık kasabanın dışına çıkma vakti gelmiştir. Rahip Palluy, babasına, çocuğun Millî Körler Okulu (L'institution Nationale des Juendes Aveuglesu)'na gönderilmesini teklif eder. Burası dünyada görme engelliler için yapılmış ilk ve tek okuldur.Minik Braille, 30 yıllık Körler Enstitüsü'ne geldiğinde henüz 10 yaşındadır. Yeni okulunu gezdirirler. Burada kendini çok yalnız ve terk edilmiş hisseder. Enstitü iyi isim yapmış bir okul olmasına rağmen koşulları çok kötüdür. Binadaki rutubet yüzünden etrafa kötü kokular ve buhar yayılır sürekli. Louis Braille, okuldaki 60 öğrencinin en küçüğüdür.Enstitüdeki öğretim sistemi Louis'nin geldiği okuldakinden çok farklıdır. O dönemde âmâların rahatlıkla kullanabileceği bir yazı şekli de yoktur. Ancak görenlerin kullandığı harfler kabartılmış biçimde yazılarak birkaç kitap basılabilmiştir. Harfler körlerin hissedebilmeleri için yaklaşık sekiz santim uzunluğundadır. Bu yöntemle küçük bir el kitabı bile birkaç hantal cilt eder. Öğrenciler bu sistemi yavaş ve sıkıcı bulur. Okullarında da sadece 14 kitap vardır. Bunların çoğu da nadiren kullanılır. Görme engellilere eğitim sözlü metotla verilir. En zeki üç öğrenciye öğretmen konuları anlatır, onlar da diğer üç öğrenciye Kulaktan kulağa oynar gibi ilk öğrenciden son öğrenciye kadar bilgiler eksilerek ulaşır. Hatta yıllarca enstitüde kalmasına rağmen okuma-yazma öğrenememiş öğrenci çoktur. Louis; matematik, cebir-geometri, tarih, coğrafya, Fransızca dilbilgisi-kompozisyon, İngilizce, Latince ve Yunanca dilbilgisi derslerini alır. Duyarak öğrendiği piyano, org, keman, viyolonsel gibi enstrümanları da çalar.Louis Braille, zeki bir öğrenci olmasına karşın mevcut sistemle okuma-yazma öğrenmenin zorluğunu anlar. İlk yıllık tatil için evine gittiğinde babasına şöyle der: "Körler dünyanın en yalnız insanlarıdır. Sesleri tanıyarak her şeyi anlayabilirim. Bastonumla her yere gidebilirim. Ama kolayca okuyacak kitapları bulunmayan körler her zaman bilgisiz ve cahil kalacaklar.""GECE YAZISI" BRAILLA'E İLHAM VERİRLouis'nin kafasında yapacağı çalışmalara dair belli fikirler oturmaya başlar. Körlerin kolaylıkla okuyup yazabileceği yeni bir alfabe icat etmesi gerekiyordur. Bütün boş zamanlarını bu amaç uğruna harcar. Aslında o dönemde birçok kişi yeni bir alfabe arayışındadır. Fakat henüz bir sonuç yoktur. Kurşundan, tahtadan, ince çubuklardan, hatta toplu iğnelerden ve dikiş iğnelerinden bile harfler yapılır. İğneler farklı harfleri temsil edecek şekilde bir iğnelik üzerinde düzenlenir. Görme engeliler, parmaklarını bu sivri uçlar üzerinde gezdirerek harfleri çözmeye çalışır. Ayrıca, belli uzunluktaki bir ipe düğümler atarak şifreli bir alfabe de bulunur. Bu buluşlar ancak körlere alfabenin öğretilmesine yarar. Aslında göremeyenlerin ihtiyaç duydukları şey, parmak uçlarıyla hissedip tanıyabilecekleri kadar küçük ve muntazam şekilli harflerdir. Bu yüzden Louis, görenlerin kullandığı harfler üzerinde çalışmak yerine, bütünüyle yeni bir şey bulmaya karar verir, birçok deneme yapar. Babasının kullandığı deri parçalarından ince uzun semboller keser, küçük döşeme çivilerini tahtalar üzerine çakar. Fakat yaptığı her deneme ona karmaşık gelir ve yöntemi geliştirmekten vazgeçer. Onun asıl bulmak istediği şey, her birinde çok az ve basit değişiklikler yapmak suretiyle bütün harfleri ve noktalama işaretlerini temsil edecek kullanışlı bir sistemdir.İCAT TÜM AYRINTILARIYLA 1834'TE TAMAMLANIRBraille, çalışmaları devam ederken, askerî amaçlar için kullanılan "Gece Yazısı"sını bulan Kaptan Charles Barbier ile tanışır. Kaptan Barbier, ince mukavva karton parçaları üzerine nokta ve çizgileri kabartarak yazar. Genelde askerlerine kısa gece emirlerini bu yolla gönderir. Bu şifre, askerî amaçlar için faydalı olsa da karmaşıklığı sebebiyle âmâlar için uygun değildir ama Louis bu vesileyle aradığı şeyin ipucunu yakalar. Karton parçalarının üzerine nokta ve çizgileri kabartıp yazarak yeni bir sistem üzerine üç yıl çalışır.Henüz 16 yaşındayken, nokta ve çizgilerden meydana gelen, parmaklarla hissedilebilen bir yazı sistemi bulur. Öğrenciler bu sistemi çok beğense de içi rahat değildir. Bir süre daha bu sistemi basitleştirmek için uğraşır. Parmakların çizgilerden daha çok noktalara karşı duyarlı olduğunu düşünerek yalnızca noktaları kullanmaya karar verir. Böylelikle amacına çok yaklaşır. Nihayet yirmi yaşındayken, yani 1829'da bütün alfabeyi altı nokta çevresinde düzenler. Altı nokta, altmış üç tane farklı şekil meydana getirir. Bu buluş; alfabeyi, noktalama işaretlerini ve çeşitli kısaltmaları kapsamaya da yeterlidir. İcat tüm ayrıntıları ve öğretim metotlarıyla 1834'te tamamlanır.O yıl Braille başarıyla okulunu bitirir. Fakat yıllar sonra yeniden yapılanan enstitü, Louis'yi bırakmak istemez, öğretmenlik teklif edilir. Braille, kendi okulunda eğitim vermeye başlar. Öğrenciler onu çok sever. Yeni alfabeyle Braille ders kitapları yazar. Hatta icadını müzik notalarına da uyarlamayı başarır.Yaşı ilerledikçe Braille görme engellilere daha çok yardım etmek ister. Kazancının önemli bir bölümünü Braille alfabesiyle kitaplar bastırmak için harcar. Altı nokta sistemini yeni ihtiyaçlara göre uyarlamak için de çalışmalarını aralıksız sürdürür. Fakat ne yazık ki Braille alfabesinin evrensel ölçekte benimsenip uygulanabilmesi kolay olmazYeni alfabe ilk yıllar sadece enstitüde kullanılır. Okul müdürünün değişmesiyle birlikte de Braille yazı tamamen yasaklanır. 1847'de Louis Braille, kendi alfabesini yeniden derslerinde kullanmaya başlar. Buluşunun resmen tanınması için alfabenin Fransız hükûmetinin onayından geçmesi gerekir. Louis'nin yerine okul müdürlüğü resmî makamlara başvurur. Fakat hükûmet bu dilekçeye cevap vermez.İCAT AVRUPA'DA YÜZ YIL SONRA KABUL GÖRDÜOkulun rutubetli ortamından dolayı 30 yaşında tüberküloza yakalanan genç mucidin hastalığı da giderek ilerler. Yine de derslerine giriyor, öğrencilerini ihmal etmiyordur. Zamanla yatağından kalkamaz hâle gelir. 43 yaşına girdikten iki gün sonra, yani 6 Ocak 1852'de "Vazifemi yerine getirdim. Ben artık gidiyorum." diyerek vefat eder.Yeni alfabe sistemi ancak ölümünden iki ay sonra resmî onayla kendi okulunda kullanılır. Birkaç ülke de aynı yöntemden yararlanır. Fakat o sıralarda göremeyenler için başka okuma yazma sistemleri de bulunmuştur. Her okulda farklı farklı yazı metotları uygulanır. Bu sebeple âmâların eğitiminde bir bütünlük sağlanamaz, onlar için kitaplar basılamaz, kütüphaneler kurulamaz.Bu metot karmaşıklığını ortadan kaldırmak içinse sonradan gözlerini kaybetmiş İngiliz doktor Armitage, bilimsel bir araştırma başlatır. Amacı, görme engelliler için en uygun yazı stilini bulup evrenselleştirmektir. Hummalı çalışmalar iki yılda tamamlanır. Araştırma sonuçlarına göre; Braille alfabesi görme engelliler için en basit ve en donanımlı alfabedir.Braille alfabesi bugün 46 değişik dilde kullanılabiliyor. Âmâların dış dünya ile irtibat kurmasını sağlayan bu icat olmasaydı, hiçbir görme engelli okuyamıyor, yazamıyordu şimdi. Dünyada milyonlarca insanın bir nevi hayatını kurtaran bu meraklı mucidi tanıyanlar, tanımayanlara anlatsın. Anlatsın ki insan hayatı kurtarmanın değeri bir kez daha anlaşılsın.ResimBRAİLLE ALFABESİ NEDİR?Braille alfabe sisteminde görme engelliler parmaklarıyla dokunarak okuyor. Braille yazı yazmak için de tablet ve daktilo kullanılıyor. Tablet, metal veya plastikten yapılan bir araç. Birbirine bağlı iki parçadan meydana gelen tablette her harf için eşit uzaklıkta delikler bulunuyor. Kâğıt tabletin içine yerleştirildikten sonra bu deliklerden ucu sivri bir kalemle bastırılarak harf, kelime ve cümleler oluşturuluyor. Tablet kullanırken üstten bastırıldığı için noktalar alta geliyor. Bu sebeple, yazı sağdan sola doğru yazılıyor. Yazılan kâğıt çıkarıldıktan sonra normal şekilde soldan sağa okunuyor.BRAİLLE ALFABESİNİ DÜNYADA İLK KEZ OSMANLI KULLANDIOsmanlı Devleti'nde Dilsiz Mektebi 30 Eylül 1889'da Ticaret-i Hamîdî Mektebi bünyesinde açılır. Dört yıl sürecek eğitim gündüz ve parasızdır. Mektepte ilk yıl 30 öğrenci eğitim görür. 17 Mart 1891'de de Dilsizler Mektebi'ne bağlı bir de Âmâlar Mektebi açılır. Okula 6 ila 20 yaş arasındakiler alınır. Talebeler okula biri sağır biri âmâ olmak üzere ikişer kişilik gruplar hâlinde gidip gelir. Dilsiz görerek köre, kör de konuşarak dilsize yardım eder. Okul kıyafetleri de kırmızı çuha ceketle kalın kırmızı şeritli lacivert pantolondur. Halk kıyafetlerinden özürlü öğrencileri tanır, elinden geldiğince yardımcı olur. Louis Braille'in icat ettiği yeni alfabe dünyanın hiçbir yerinde hatta kendi çalıştığı okulda bile kabul görmez, kullanılmazken; Sultan Abdülhamid bu yazı sisteminin değerini anlar ve derhal Âmâlar Mektebi'nde uygulanmasını ister. Gözleri görmeyen öğrencilere Braille alfabesiyle okuma-yazma, Türkçe, Fransızca, musıki, coğrafya, tarih ve hesap dersleri verilir. Âmâların eğitiminde müzik dersleri ön plandadır. Müzik öğretmenleri de Braille ile yazılmış notaları kullanır. Okulu bitirenler genelde çalgıcılık yapar, hayatını bu yolla kazanır. Ancak 1897'den sonra okuldaki müzik eğitimi kaldırılır, sadece ilahi ve kasideler okutulur.alıntı
 


kadir.ozel2

kadir.ozel2

Üye
Çok güzel teşekkürler eline sağlık sonuna kadar okudum.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...


Üst Alt