Babanın isyanı: Adalete güvenip hata mı ettim

Sponsorlu Bağlantılar

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
HeiLmasTer®

HeiLmasTer®

Üye
    Konu Sahibi
Babanın isyanı: Adalete güvenip hata mı ettim
Genel Yayın Yönetmenimiz Erdal Şafak'ın 19 Ocak 2011'deki köşe yazısında gündeme getirdiği, oğlunu trafik canavarına kurban veren Alanyalı Hüseyin Ateş, davanın 9 yıldır sonuçlanmamasına isyan etti. İki kez bozulup 3 kez karara bağlanan davanın bitirilememesine tepki gösteren baba, "2002'de 14 yaşında olan oğlum Ali Can, evimizin önünde trafiğe kapalı bir alanda, hem de ters yönden gelen bir otobüsün altında kalarak öldü. Yıl 2011, acımız hâlâ bitmedi, çünkü ortada ceza alan birisi yok. Bana kazayı her gün yaşatan, balkondan oraya bakmak değil, yıllardır bitmeyen dava süreci" dedi.

DAVA HÂLÂ SONUÇLANMADI

2002'deki olaydan sonra Cumhuriyet Savcısı, sürücü Mehmet Atar ile görevli mühendis Mehmet Ali Akyan hakkında, "tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme sebebiyet" suçundan dava açtı. 10 ayda sonuçlanan davada, sürücü ile mühendise 2'şer yıl hapis ve para cezası verildi. Aile, temyize gitti. Karar Yargıtay'da beklerken, otopsiyi yapan doktorun yemin etmediği belirlendi. Oysaki Ali Can'a otopsi yapılmamıştı. 2004'te yeni CMUK yasası çıkınca Yargıtay dosyayı 2005'te, yeni yasaya uygun şekilde karar verilmesi için yerel mahkemeye geri gönderdi.

Otopside imzası olan doktora yemin ettirilerek imzanın kendine ait olduğu tasdik ettirildi. Mahkeme, sanıkları yine aynı cezaya çarptırdı. Bu karar da sanıklarca temyiz edildi. Yargıtay ise bu kez, "Davanın bozulması kararı sanığın yüzüne okunmadığı ve bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan karar verildiği" gerekçesiyle kararı 2007'de yeniden bozdu. Yerel mahkeme 2008'de yine aynı cezaya çarptırdı. Sanıklar bu kararı da temyiz etti. Aralık 2008'de yeniden Yargıtay'a gönderilen ve dosya, 6 Mayıs 2010'da Yargıtay 9'uncu Ceza Dairesi'ne verildi. Ancak Yargıtay dosyayı hâlâ karara bağlamadı. Ailenin 65 bin liralık tazminat davasında ise mahkeme yolu yapan şirketi 61 bin 500 lira tazminata mahkûm etti. Ancak bu karar da temyizde bekliyor.

'Hukuka güvendim hata mı ettim?'

Oğlunun mezarına gittiğinde adaletin yerini bulacağına dair söz verdiğini anlatan baba Ateş şöyle konuştu: "Kaza evimizin önünde oldu. Hukuka inandım, güvendim hata mı ettim? Bir trafik kazası davası, örgüt davası gibi yıllarca bitmedi. Böyle giderse zaman aşımına uğrayacak. 9 yılda bitirilemiyorsa, bana adaletin nasıl sağlanacağını biri açıklasın. Kızımın yüzüne ağabeyinin hakkını arayabilmiş bir baba olarak bakmak istiyorum."

Erdal Şafak köşesinde yazmıştı

ERDAL Şafak, konuyu ilk defa 6 Ağustos 2006'da "Çığlık" başlıklı köşe yazısında gündeme getirmişti. Şafak, Hüseyin Ateş'in adalet çığlığını köşesinde ikinci kez 19 Ocak 2011'de "Çığlık 2" başlıklı yazısıyla gündeme taşıdı. Şafak, yazısında, Ateş'in yargı süreciyle ilgili isyanını anlattıktan sonra "Ey yargı mensupları, ey adalet dağıtıcıları; her hafta oğlunun mezarına gidip 'Rahat uyu, adalet mutlaka yerini bulacak' diye yemin eden babanın en katı vicdanları bile kanatacak bu sorusuna siz yanıt verin..." diye yazmıştı.

Balkona çıktığında hep o anı yaşıyor

14 YAŞINDAKİ Ali Can Ateş, 14 Mayıs 2002'de akşam saatlerinde annesi Aynur Ateş ve o zaman henüz 5 yaşında olan kız kardeşi İrem Cansın Ateş ile birlikte evlerinin karşısındaki markete gitti. Dönüşte, çalışma nedeniyle trafiğe kapalı yolda üstelik ters yönden gelen ve aşırı hız yapan Mehmet Atar'ın kullandığı otobüs Ali Can'a çarptı. Hastaneye kaldırılan Ali Can, bir hafta yaşam mücadelesi verdi. Doktorlar ise aileden, beyin ölümü gerçekleştiğinde organlarını bağışlamasını istedi. Organ bağışına karar veren aile, sınıf arkadaşlarından, Ali Can'ın kendi iradesiyle organ bağışı belgesi doldurduğunu da öğrendi. Alıcılar bulunduktan sonra 21 Mayıs'ta Ali Can'ın beyin ölümünün gerçekleştiğine karar verildi. Sonraki bir saat, baba Hüseyin Ateş ve aile üyeleri için hayat ünitesi kapatılmadan önce oğullarıyla vedalaştıkları zaman dilimiydi ve onlar için 'hayatlarındaki en zor bir saatti.' Hüseyin Ateş o anları şu sözlerle anlatıyor: "Bir baba düşünün, sebep ne olursa olsun, evladının vefatına karar veriyor. Bu kararın ağırlığını ömrüm boyunca yaşayacağım. Aynı gün oğlumun organları 7 ayrı kişiye verilmek üzere alındı."
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Benzer Konular



Üst Alt