Angels & Demons: Şeytan da Bir Melektir.

Sponsorlu Bağlantılar

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Doğuş Pertez

Doğuş Pertez

Admin
    Konu Sahibi
Angels & Demons: Şeytan da Bir Melektir.
“İyiyle kötü arasındaki ince çizgi,çoğu zaman siyah ve beyaz arasındaki gri gibidir.Bu ikisi o kadar iç içe geçmiştir ki, biri olmadan diğerini tanımlamak imkansızdır.”


Da Vinci , Cinderella Man, Akıl Oyunları gibi filmleriyle tanıdığımız yönetmen Ron Howard, yine bir Dan Brown uyarlamasıyla karşımızda. Geçtiğimiz yıllarda, ünlü gerilim yazarı Dan Brown’un çok tartışılan romanını beyazperdeye uyarlayan Howard,bu filmiyle de görsellik ve edebiyatı birleştirmedeki ustalığını ortaya koymuş.

Roman ve beyazperde arasında bağlantı kurmanın zorluğunu dile getirenler, film henüz gösterime girmeden birçok eleştiride bulunmuşlardı. Ancak, Ron Howard Da Vinci Şifresi’nde olduğu gibi romandaki gizemli ve mistik atmosferi yansıtmayı büyük ölçüde başarmış.

Kilise ve Illuminati
17.yy’da Katolik kilisesinin dinsel dogmalarını yıkmak amacıyla kurulan “Illuminati” topluluğu, tarih boyunca birçok komplo teorisinin başkahramanı olmuştu. Kiliseye karşı Newtoncu pozitif bilimlerin önünü açma amacı güden topluluğun üyeleri arasında Bernini gibi zamanın ünlü sanatçılarının da olduğu iddia edilmişti. Vatikan şehrinin büyük bölümünü inşa ettiği bilenen Bernini, dört kiliseden geçip Melekler Kalesi’ne varan “Aydınlanma Yolu”’nun da mimarıydı.
Film, kilise ve Illuminati arasında yüzyıllar boyu süren savaşı gözler önüne sererken, bilim ve aydınlamanın önündeki engel olarak kiliseyi ve yarattığı bürokrasiyi gösteriyor.( Bu savaş, “La Purge” (The Purge-Temizleme) olarak bilinen-kilisenin Illuminati’ye bağlı olan 4 bilim adamını damgalayarak öldürmesi-olay ile başlamıştı.) Harvard üniversitesi profesörü Robert Langdon karakteri, dine ve bilime eşit mesafede durmayı başarmasıyla bir bakıma Amerika’nın “tarafsız yaklaşım”ını sembolize ediyor. Langdon, Tanrıya inanıp inanmadığı sorulduğunda “İnanç bir hediyedir. Ama henüz bana armağan edilmedi.” diyecek kadar politik bir karakter. Babası Illuminati tarafından öldürülen bilim kadını Vittoria Vetra karakteri ise romanı okumayanlar için silik kalabilir.
Kahramanlar, Bernini’nin Aydınlanma Yolu’nu takip ederek temaları doğanın dört öğesi (Toprak, Hava, Ateş ve Su) olan eserlerin izini sürüyorlar. Bilindiği gibi toprak eseri Habakkuk ile Melek heykeli; Hava işareti St. Pietro meydanında bulunan Batı Rüzgârı adlı eseridir. Ateş işareti Azize Teresa'nın Vecdi heykelidir. Son olarak su işareti ise Dört Irmak Çeşmesi’dir. Bu eserler, kaçırılan kardinallerin Illuminati tarafından öldürüleceği yerleri ve öldürme şeklini işaret etmektedir. Robert Langdon ve Vatikan’ı koruyan İsviçre Muhafızları katili durdurmak için tarihin tozlu sayfalarını aralayıp bir Illuminati üyesi olduğu bilinen Galileo’nun kitaplarındaki esrarengiz şifreleri çözmek zorundadırlar.
Gerçek hayattan mekânları, eserleri ve efsaneleri konu alışı filmin hikâyesini ilginç kılan unsurlardan biri. Katolik inancını kökten sarsabilecek teorilerin öne sürülmesi de cabası. Filmde geçtiğimiz Eylül ayında hayli ses getiren anti-madde deneyiyle gündeme oturan CERN laboratuarları da yer alıyor. İnancın kilise ve muhalifleri arasında bir savaşa neden olmuş olması, aslında bütün mücadelenin gerçeği ortaya çıkarmak, örtbas edileni sergilemek ya da dini açıdan aydınlanma yaratmak için değil, inanç üzerinde iktidar kazanmak için yapılıyor olduğunu kanıtlıyor. Bu bakımdan Rönesans döneminde özellikle Protestanlıkla ortaya çıkan din reformunun birçok topluluk için tatmin edici olmadığını da düşünmek mümkün.

Illuminati topluluğu filmde dinden bilimin intikamını almaya çalışan bir grup olarak betimleniyor. Öldürülen Papa, CERN laboratuarında evrenin yaratılışına ışık tutacak “Zerre”’yi oluşturmaya çalışan bir bilim adamıyla görüşüyor. Yani bilimin dinsel gerçeği kanıtlamasını istiyor. Katolik kilisesi bilimle dinin aynı şeyi farklı yollardan söylediğini kabul eden bir kurum olarak nitelendirilmiş. Bu bakımdan filmin Illuminati’ye karşı kiliseyi temize çıkarma yolunu seçtiği söylenebilir. Her ne kadar kilise, bazı gerçekleri saklayarak ve bilim adamlarını öldürerek yanlış yaptığını kabul etse de, Camerlengo karakteri üzerinden bunun nedeninin insanların her şeyi yavaş yavaş sindirerek anlaması ve öğrenmesi gerektiğini, bilimin bu konuda aceleci davranması olduğunu söyleyerek tabiri caizse “zeytinyağı gibi su yüzüne çıkıyor.”
Camerlengo, anti maddeyi havada patlatarak kendisini insanlık için feda eden İsa-Mesih havasına bürünse de, iktidar için yapılan bu oyunun ortaya çıkması inanç krallığında daha büyük sarsıntılara neden oluyor. Filmdeki “Tamam Katolik kilisesi kara, ama Illuminati ondan kara” düşüncesi Kardinal Strauss’un “Din kusurludur; ama sadece insan kusurlu olduğundan…” sözleriyle destekleniyor. Robert Langdon katilin suda boğmaya çalıştığı kardinali kurtarır. Bu kişi yeni Papa olarak seçilir. Kardinal, bir Amerikalı tarafından kurtarılır; Amerika Katolik inancını, onun ruhani liderini hem korur hem de gözetir, neden mi? Yani Papa hem bir doktor(bilim adamı) hem de bir din adamıdır.(hem de en prestijli olanı) Yani Amerika yine günü kurtarmıştır, üstelik yüzyıllar süren din-bilim kavgasına da son vermiştir. Din ve bilimi birleştirebilen (sentezleyen) bir kişinin büyük bir inanç imparatorluğunun başına geçmesine vesile olmuştur. Artık her şey güllük gülistanlıktır. Daha ne olsun...

Kimler izlemeli?
Dan Brown hayranları, gerilim türünü sevenler, Tom Hanks filmlerini takip edenler.

Kimler İzlememeli?
Kitabı okuyup zihninde bir resim olanlar, Vatikan-Kilise içerikli filmlerden hoşlanmayanlar/bıkmış olanlar, uyarlamaları sevmeyenler.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Benzer Konular

x-scarface
Cevap
0
Görüntüleme
426
x-scarface
minoo
Cevap
42
Görüntüleme
2K
BLACKDREAM
hikmet366
Cevap
1
Görüntüleme
1K
Haydar


Üst Alt