Bozkurt Destanı

Sponsorlu Bağlantılar

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Bluetoooth

Bluetoooth

Üye
    Konu Sahibi
Bozkurt Destanı
Kök Türklerin türeyişi ile ilgili
rivayetleri Çin kaynaklarından
öğrenebilmekteyiz.Bu efsaneler, Chou-
shu ve Sui-shu sülalelerinin resmi
tarihlerindedir. Chou-shu adlı Çin
kaynağındaki birinci kayıt için Ögel,
“Kök Türk
Devleti kurulunca, diğer devletler Kök
Türklerin desteğini sağlamaya
çalıştılar.
Bunun sonucu olarak, her devletin
sarayında ve şehirlerinde bir Türk
modası alıp
yürüdü. İşte bu efsaneyi, Türklere
yakınlaşmak için can atan böyle bir
Sülalenin
tarihinde buluyoruz.” demektedir.
Bu efsaneye göre, Kök Türkler A-şi-na
adlı bir aileden türemişlerdir. A-şinalar,
Lin adında bir memleket tarafından
soyca öldürülürler. Yalnız 10 yaşında
bir
çocuk sağ kalır ve bu çocuk dişi bir
kurt tarafından büyütülür. Kurtla
çocuk, karıkoca
hayatı yaşamaya başlarlar ve kurt da
çocuktan hamile kalır. Lin
memleketinin
askerleri geri dönünce, kurt kaçar ve
Turfan memleketinin kuzeyindeki dağa
gider.
.
Bu dağda, derin bir mağara vardır.
Mağaranın içinde de büyük bir ova.
Kurt burada
10 çocuk doğurur ve her birinde de bir
soy türer. Efsane daha sonra şöyle
devam
etmektedir: “İşte Göktürk Devleti’nin
kurucularının geldikleri A-şi-na ailesi
de bu
on boydan biridir. Birkaç nesil
geçtikten sonra, hep birlikte
mağaradan çıktılar.
Juan Juan Devleti’ne tabi olurlar.
Altay eteklerinde yerleştiler. Bundan
sonra da
Juan-juan Devletinin demircileri
oldular...”
Kitabeler, Kök Türklerin hangi soydan
olduklarını kesin olarak söylemiyorlarsa
da, ancak biz Çin kaynaklarından, Kök
Türk hanedan soyunun Aşina (A-shih-
na /
Börüler) olduğunu kesinlikle biliyoruz.
Çin kaynakları Kök Türklerin etnik
menşeini
anlatırken bir takım rivayetlerden
bahsederler. Bu kaynaklardan Kök
Türklerin, Hun
neslinden gelmiş olduklarını görüyoruz.
Türeyişleri de dahil olmak üzere bütün
adetleri Hunlarınkinin aynıdır.
Bu efsaneye göre Türk nesli, dişi
kurttan doğan 10 çocuktan türer.
Burada her
ne kadar dişi bir kurt ön plana
çıkıyorsa da; dişi kurtla münasebet
kuran erkek
çocuğu unutmamak gerekir. Ayrıca
burada gözden kaçan bir husus da, dişi
kurdun
bir kadın olabileceğidir. Elbette fiziki
manada bir insanla hayvanın birleşmesi
mümkün değildir. Ancak buradaki dişi
kurdun, Gömeç’e göre, başka bir
fonksiyonu
vardır. Ona göre, o, herhalde Türk
ırkını besleyip, büyüten ve de koruyan
kahraman
bir Türk anası ya da kadınıdır. Belki de
Kök Türk yazıtlarında geçen Umay’ın
bizatihi kendisidir. Fakat daha sonraki
çağlarda bu olay, Türklerin kendilerine
çok
yakın gördükleri ve kutsal saydıkları
kurdun kişiliğinde özdeşleşmiştir.
Kurt ata motifi, arkeolojik malzemeler
ışığında da desteklenebilir:
Moğolistan’daki Bugut şehrinin 10 km.
kadar batısında, 6.-8. yüzyıla ait
olduğu
sanılan Bugut Yazıtı’nın üst kısmındaki
kabartmada belden yukarısı eski
Türklerin
efsanevi atası olan kurt, belden aşağısı
insan olan bir yaratık bulunmaktadır.
Hiç
şüphesiz bu kabartma Türklerin türeyiş
efsanesine dayanmaktadır.
Moğolistan’ın Bugut kasabasında
bulunan, kurttan süt emen çocuk
motifli
yazıtın yanı sıra, şimdiye kadar gözden
kaçtığı biçimiyle veya bizim öyle
öğrenmemizi istedikleri şekliyle,
tepesinde bir ejderha motifinin olduğu
söylenen
Köl Tigin ve Bilge Kağan kitabelerinin
üstünde açıkça kurttan süt emen çocuk
figürleri yer almaktadır..
Efsanede yer alan mağara ise,
Türklerde ki Ata-Mağarası’nı
hatırlatmaktadır.
Büyük Hun Devleti’nde Kutsal bir Ata-
Mağarası’nın bulunduğunu, Çin
kaynaklarından öğreniyoruz. Bu
mağaraya saygı gösterilirdi. Bütün
devlet teşkilatı
tarafından, senenin belirli aylarında bu
mağara ziyaret edilerek büyük bir
tören
yapılıyordu. Maalesef bu mağaranın
nerede ve hangi mağara olduğunu
bilmiyoruz.
Kök Türklerde de bir Ata-Mağarası’nın
bulunduğunu kesin olarak biliyoruz.
Kök
Türk Kaganı da senenin belirli
zamanlarında devletin ileri gelenlerini
ve kabilelerin
soylularını yanına alarak bu ecdat
mağarasına gidiyor ve oraya kurbanlar
vererek
saygı duruşunda bulunuyordu.
Buraya “Ata sini” yani “Kutlu Atalar
Mezarlığı” adını vererek orada
kurultaylar düzenlediler. Yeni yılı
karşılarken, burada merasimler
yaptılar,
hanedanlar devletin başına geçerek
halkın da katıldığı, kağanlık seçimlerini
burada
yaptılar.Cedlerinin yaşamış oldukları
mağarayı asla unutmadılar.
Ananelerine son
derece sadık olan Türkler, bu
mağarada daima merasim yaparlardı.
Batı Kök
Türklerinden de merasimde bulunmak
üzere yetkili görevliler gelir ve
cedlerine
kurban keserlerdi.
Ayrıca Kök Türklerin, Juan-juanların
demircileri olduğunu gösteren şu olay
da
tarihi bir gerçektir: 546 senesinde, bir
Tölös ayaklanması üzerine, Kök
Türkler Juanjuanları
uyarmış ve yardım etmişlerdi. Bundan
dolayı Bumın, Juan-juan kağanının
kızını istemişti. Buna çok kızan
Anguey; “Siz benim kölelerimsiniz,
demircilerimsiniz, böyle bir talepte
bulunmaya nasıl cesaret ediyorsunuz”,
diye bu
teklifi reddetmişti.
Bir boyun bir düşman tarafından yok
edilip ancak bir çocuğun sağ
bırakılması;
çocuğun kurt tarafından beslenmesi,
Türk destanının en eski motiflerinden
biridir.
Miladdan 119 yıl önce batı ülkelerini
gezerek Çin imparatoruna rapor veren
devlet
adamı Çjan-Ken’in notlarında bu
efsaneyi bütünleyen mühim çizgiler
vardır ki şöyle
diyor: “Hun ülkesinde bulunduğum
zaman duydum ki Usun Hanı, Gunmo
unvanını
taşıyor. Gunmo’nun babası Hunların
batısındaki bir ülkeye sahipti.
Gunmo’nun
babası bir savaşta Hunlar tarafından
öldürüldü. Yeni doğmuş olan Gunmo’yu
kırlara
attılar. Kuşlar çocuğu sineklerden
koruyor; bir dişi kurt sütüyle
besliyordu. Hun
hakanı buna şaştı. Bu çocuğu Tanrı
saydı. Onu kendi terbiyesine aldı,
büyüttü.
Babasının ülkesini ona geri verdi.”
Chou-shu adlı Çin kaynağındaki Kök
Türklerin türeyişine dair ikinci efsane,
yalnızca Cou (Chou) Sülalesinin resmi
tarihinde geçer. Türkleri daha iyi
tanıyan Sui
Sülalesinin tarihinde yoktur.
Bu efsaneye göre, Kök Türklerin
ataları, Hunların kuzeyinde bulunan
Sou
ülkesinden çıkmışlardır. Kabilelerinin
reisinin on yedi kardeşi vardır. Bu
kardeşler
bir düşman istilasına uğrar ve geriye
sadece kurttan doğan büyük kardeş İ-
ci Ni-su-tu
kalır. İ-ci Ni-su-tu’nun yağmur
yağdırma ve rüzgar estirme hususunda
yetenekleri
vardır. Yaz ve kış tanrılarının kızları ile
evlenen bu atadan dört çocuk olur. Bu
dört
çocuğun en büyüğü, ateşi bulur. Diğer
üç kardeş birleşerek, büyük
kardeşlerini
başkan seçerler. Büyük kardeş başkan
olunca da, Türk unvanı verilir. Türk’ün
on
karısı vardır. Bu kadınların doğurdukları
erkek çocukların hepsi de soy adlarını,
annelerinin adlarından alırlar. Her
karısından bir boy meydana gelir.
Efsaneye göre
başkan seçimi ise şu şekilde yapılır:
“Bu on kadından meydana gelen “On
Boy” dan
bir başkan seçebilmek için yükseğe
sıçrama müsabakası yapıldı. Aşina’nın
oğlu,
diğerlerinin arasında en genç olmasına
rağmen en yükseğe atladı. Aşina’nın
oğlu
başkan olunca, A Hsien Şad unvanını
aldı. Kök Türk Devleti’ni kuran ailenin
ilk
atası A-şi-na, en yükseğe sıçrayandır.”
Efsanede geçen İ-ci Ni-su-tu’nun,
yağmur yağdırma ve rüzgar estirme
gibi
yeteneklerinin olduğundan bahsedilir.
Türk boylarında eski devirlerden beri
yaşayan
yaygın bir inanç da, Türk Tengrisi’nin
Türklerin büyük atasına “yada”
denilen,
yağmur, kar, dolu yağdırmaya yarayan
sihirli bir taş armağan etmesidir. Tufan
efsanesi ile alakalı anlatılanlara göre;
Nuh peygamber, dünyayı oğulları
arasında
paylaştırmıştı. Bu bölüşümde Yafes’e
hisse olarak Slav ve Türk ülkeleri de
dahil
olmak üzere, Çin’e kadar olan
memleketler verildi. Yafes,
gerektiğinde yağmur
yağdırmak için kendisine bir sihir
öğretmesi için Tanrı’ya yalvarmış ve
bu dileği de
kabul edilmişti. Ancak bunu
unutmamak için duayı bir taşın üzerine
yazarak,
boynuna astı. Ayrıca bu taşı bir suya
atar ve o suyu da hasta bir adam
içecek olursa
iyileşirdi. Zamanla bu taş Yafes’in
soyundan gelen Oğuz, Kalaç ve
Hazarlara verildi,
ama veraset yüzünden aralarında
kavga çıktı. Sonunda Oğuzların elinde
kaldı. Bir
gün taşın kime geçeceği hususunda
kura çekilmesi kararlaştırılmıştı. O
vakit Oğuzlar
buna benzer bir taş buldular ve üzerine
aynı yazıyı yazdılar. Kura Kalaçlara
çıkmıştı,
lakin sahte taş onlara verilerek
aldatılmış oldular. Bu taş ile istendiği
zaman yağmur,
kar, dolu yağdırılır, fırtına çıkartılır. Bu
taş her devirde Türk kamlarının ve
Türk
komutanlarının elinde bulunmuştur.
İran-Hazar rivayetinde ise, Türk ile
amcazadesi Guz arasında “yede-taşı”
yani
milletler üzerinde hakimiyeti temin
eden tılsımlı bir taş yüzünden uzun
muharebeler
cereyan etmiş olduğundan, Türk’e, Çin
tarafından gönderilen 10 kam, yani
batı Kök
Türklerinin “On ok” kabilelerinin ilim
sahibi olan cedleri geldikten sonra bu
hakimiyet sırrı tekrar Türk’ün elinde
kaldığından bahsediliyor.
Burada Türk çocukların en büyüğüdür.
Öyle anlaşılıyor ki, babasının yerine o
geçiyor. Bu soy kütüğü, Ebu’l-gazi
Bahadır Han’ın “Yafes oğlu Türk”
şeceresine
benziyor.Burada ateşi icat eden de
Türk idi. Ebu’l-gazi’ye göre ise, Yafes
oğlu
Türk, çadırı icat etmişti.
Bu efsaneye göre, Türk’ün 10 karısı
vardı. Her karısından bir boy meydana
gelmişti. Yani soylar kadınlardan
oluşuyordu. Halbuki Kurt efsanesinde
“On
oğul”dan, on boy türemiştir. Oğuz
Destanına göre de bir mukayese
yapacak olursak,
Kurt efsanesinin daha orijinal olduğunu
görürüz. Çünkü Türk mitolojisinde
soylar,
kadınlardan değil, oğullardan meydana
gelirdi.
Kök Türklerin kurttan türeyiş
efsanenin diğer değişik bir şekli de,
Çin’deki Sui
Sülalesinin tarihinde bulunur. Bu sülale
zamanında Çin, Türkleri iyiden iyiye
öğrenebilmiş ve bu sebeple de, bu
sülalenin tarihinde geçen efsaneler ayrı
bir değere
sahip olmuşlardı.
Bu efsaneye göre, Kök Türklerin ilk
ataları, Hsi-Hai, yani Batı –
Denizi’nin319
kıyılarında oturuyor gösterilir. Lin
memleketi tarafından hepsi birden yok
edilir.
Yalnızca bir çocuğu öldürmezler, fakat
çocuğun kol ve bacaklarını keserek onu
“Büyük Bataklık”ın içine atarlar. Bu
çocuk dişi bir kurt tarafından büyütülür
ve kurt
çocuktan hamile kalır. Lin memleketi,
çocuğun yaşadığını öğrenir ve hemen
çocuğu
ve kurdu öldürmeleri için askerler
gönderir. Kurt onların geleceğini haber
alır ve
kaçar. Kurt, Batı – Denizi’nin
doğusundaki bir dağa gider. Bu dağ,
Kao-ch’ang
(Turfan)’ın kuzey-batısında
bulunuyordu. Bu dağın altında da derin
bir mağara
vardır. Bu mağaranın ortasında, büyük
bir ova vardır. Kurt bu ovada 10 tane
erkek
çocuk doğurur. Kök Türk Devleti’ni
kuran Aşina ailesi, bu çocuklardan
birinin
soyundan gelir.
Yine burada, Türk neslinin çoğaldığı
yer olarak bir mağarayı görüyoruz.
Uygur
dönemi Kök Türkçe belgelerinden olan
Terhin Yazıtı’nda da bir “ata sini”
tabirine
rastlamaktayız. Terhin Yazıtındaki bu
kayıt, bize kutlu atalar mağarasının ve
Türk
neslinin çoğalmasına sebep olan Türk
ataların gerçek veya sembolik
mezarlarının
olduğu fikrini çağrıştırıyor. Çin
tarihlerinden, Kök Türk kaganının
daima Ötüken
dağında oturduğunu, her yıl kurban
kesmek için beylerini Ötüken’den
500’li batıda,
üzerinde ne çimen, ne de ağaç olan
sarp ve yüksek bir dağ olan atalar
mağarasına
götürdüğünü öğreniyoruz. Bu ise bize
“Ergenekun Destanı”nı
hatırlatmaktadır.
Buradan çıkan diğer bir netice ise,
hükümdarlık alametleri arasında atalar
mezarlığına da sahip olmak vardır.
Görüldüğü üzere, Chou-shu adlı Çin
kaynağındaki birinci efsane ile Sui-shu
adlı Çin kaynağındaki efsane, konu
itibarı ile aynıdır. Aynı efsanenin her iki
kaynakta da bulunuşu, böyle bir
efsanenin var olduğunu ve Türkler
arasında
söylendiğini gösteren en kuvvetli
delildir. Çünkü bu kaynaklar, birbirini
takip eden
iki ayrı sülalenin tarihleridir. Ayrıca
daha sonraki kaynak da, kendisinden
önce
verilen bilgilerin düzeltilmesi ve ona
ilaveler yapılması da ayrı bir önem
taşır. Öyle
anlaşılıyor ki, Kök Türklerin “Devlet
Efsanesi”, yani devletin resmen tanıdığı
efsane,
çocuğun dişi kurtla birleşmesi ve
bundan mağara içinde, On-boyun
türemesi idi.
Ayrıca Abdülkadir İnan, Kök Türklere
dair Çin kaynaklarının verdikleri
bilgilerin de Türk destani rivayetlerden
alındığından şüphe etmemektedir.
Yukarıda sizler ile paylaşmış olduğum
araştırmayı Eritilen Türk Milli
kimliğimiz ve Kültürümüzü Kaynak
olarak Kullanılması ,Anlatılması ve Milli
Şuurumuzu Tekrardan Hatırlamamız
Münasebeti ile ,GENÇ BOZKURT lara
Sunuyorum.
Genç Bozkurt Kardeşlerim,Tanrıdağı
Kadar Türk,Hira Dağı Kadar
İnançlıdır,Atasını efsanesini Kültürünü
İnancını Bilir Yaşatır ve Aktarır gelecek
nesillere.
Bir Bozkurt Dostunu ve Düşmanını da
iyi bilir,Karakteristik özelliği
SABIRDIR.
Ne Mutlu Türküm Diyene.
Tanrı Türk Milletini Korusun ve
Yüceltsin.
 


L-LumieRe

L-LumieRe

Üye
sonunu getıremedım ama bır benzerını daha once okumuştum :tşk:
 
viktoreznov

viktoreznov

Üye
türklerin asıl soyu Göktürk'lere dayanır. Paylaşım için teşekkürler. Tanrı Türk'ü korusun.
 
aaaalllooooo

aaaalllooooo

Üye
tanrı değil ALLAH !
 
Ismayilov_Elcin

Ismayilov_Elcin

Üye
Tanrı korusun Türkler de bir birine sahib çıksı
 
Reexecution

Reexecution

Üye
Allah Türk'ü korusun ve yüceltsin.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...


Üst Alt