Uygarlığı Değiştiren 100 Kedi

Sponsorlu Bağlantılar

haydaravısyon

haydaravısyon

Üye
    Konu Sahibi
Uygarlığı Değiştiren 100 Kedi
Uygarlığı değiştiren 100 Kedi




Uygarlığı Değiştiren




100






Kedilerin zekâsını ve cesaretini
gözler önüne seren birçok örnek
Kediler âdemoğluyla uygarlığın doğuşundan önce iletişim
kurdular kurmasına da, tarihimizi biçimlendiren bir avuç kediyi
aralarından bulup çıkarmak benim için hiç de kolay olmadı.
Tipik bir kedi gamsızdır; insan ırkı ne yapmış, ne etmiş,
umurunda değildir. Kişiliğinin belki de en önemli unsurudur bu.
Tabağında yiyecek, kutusunda temiz kum, bir de gelip
geçeni seyredeceği pencere kenarı oldu mu,
çevresinde kim ne dilerse yapabilir.





Yine de,
yüzyıllar boyu kedi cinsinden belirli bazı bireyler
insanlık yararına çaba göstermeyi uygun bulmuşlardır.
Çoğunlukla bunu kendilerine özgü yollarla, sırrına erişilmez
nedenlerle yaparlar. Sözgelimi, yanan bir binadan bir bebeği
kurtarmak gibi göze batan, alkışlanacak işler yapmak
hiç mi hiç üslubu değildir kedilerin. Böyle çılgınlıkları
köpeklere bırakmak en iyisidir.




Bu sayfalarda anlatılan kedilerin çoğu
madalyasını fiyaka
yaparak değil,
daha incelikli yollardan kazandı.
Bu ünlü kediler dört geniş gruba ayrılabilir:


esin perileri,
öncüler,
karşı kahramanlar ve
kahramanlar.







“Esin perileri”, yardıma ihtiyaç duyan dâhilere yoldaşlık
ederek, onlara esin, hatta azıcık da moral vererek iz bıraktılar.
Edgar Allan Poe’nun kedi dostu Cattarina (s. 70) gelmiş geçmiş
en büyük korku hikâyelerinden birine modellik etmişti.
Bilimci Nikola Tesla’nın elektrik üzerine,
dünyayı değiştirecek olan araştırmasına başlamasına
Macek adlı erkek kedi
(s. 18) neden olmuştu.




“Öncüler”den kimileri farkında bile olmadan tarih
kitaplarında yer edindiler.


Kartopu adlı bir Kanada kedisi

(s. 17), bir tutam tüyünün bir katilin yakalanmasını sağlamakla
kalmayıp adli tıp alanında devrime yol açtığından haberdar değildi.
F.D.C. Willard adlı kedinin (s. 22), düşük enerji fiziği hakkındaki
bir araştırma raporuna sahibiyle birlikte imza attığını asla
bilmediğinden emin olabilirsiniz. Ayrıca, Colby adlı kara
kedinin (s. 58), kendisine üst düzey MBA ödülü verildiğine
dair ufacık bir fikri dahi yoktu.




iplomatik krize neden oldu.

Elbette, kedilerin tarih sürecini ille de olumlu yönde değiştirdiğini
söyleyemeyiz. Neyse ki, “karşı kahramanlar” dediğimiz bu küçük
keratalar da yedikleri haltlardan bihaberdi.
Bir deniz feneri bekçisinin Tibbles adlı kedisi (s. 15) koca
bir canlı türünü tek başına yok ettiğini hiç bilmedi.
Ahmedabad adlı bir kedi yavrusuna da (s. 49), Pakistan
ile Amerika Birleşik Devletleri arasında çok ciddi bir diplomatik
tartışmayı tetiklediği asla söylenmedi.

Son olarak, kriz anında cesaret, yaratıcılık ve kararlılık
gibi insani özellikler sergileyen klasik kahraman kedilerin
destanlarını sayıp dökmezsek bu kitap kusurlu olur.
Kanlı Stalingrad Savaşı'nda
Rus kuvvetlerine yardım eden Mourka (s. 121) bu seçkin
grup içindedir; o korkunç Londra Kulesi’ne hapsedilen insan
dostuna hep sadık kalan Trixy de (s. 129) öyledir, tekerlekli
sandalyeye mahkûm sahibi çaresiz kaldığında telefonla polise
haber veren Tommy de (s. 123).

Bütün bu kedicikler, ayrıca bu sayfalarda saygın birer yeri
olan düzinelercesi, tarihi az ya da çok değiştirdiler.
Bunu umursamamaları, hatta yaptıklarının farkında bile olmamaları,
çok daha alçakgönüllü bir işi becerdiklerinde yaygara
koparan o kendini beğenmiş insanlara örnek oluştursa gerektir.





IBBLES

Bir canlı türünün kökünü kazıyan kedi

Kediler fare, sıçan ve kuşları imha etmekteki ustalıklarıyla
ünlüdür. Ama uygarlık tarihinde hiçbir kedi, mütevazı bir
deniz feneri bekçisinin Tibbles adlı kedisinin gemlenemeyen
kan tutkusuyla boy ölçüşemez. Bilim kroniklerinde, tek başına
bütün bir canlı türünün kökünü kurutan biricik hayvan olma
gibi feci bir şöhretin sahibidir.

Kökü kuruyan bu talihsiz tür, Stephens Adası çit kuşuydu.
Bildiğimiz kadarıyla sıra dışı bir yaratıktı ve zararsızdı.
Dünyanın o köşesinde zaten fare yaşamıyordu, bu yüzden de
çit kuşu bu ekolojik cepte kendini çevreye uydurdu.
Uçmaktan vazgeçti, küçülüp kabaca bir kemirgen boyutuna indi;
günlerini çalılıklar arasında var gücüyle koşarak geçiriyordu artık.
Evet, uçamıyordu, ama ötme yeteneğini kaybetmemişti.

Bu narin, şakrak, fare benzeri kuş bir zamanlar Yeni Zelanda’nın
her köşesinde yaşıyordu. Ama yöreye Güney Pasifik Adaları’ndan
göç başlayınca, gemilerle birlikte sıçanlar da geldi.
Sıçanlar çok geçmeden yerel ekosistemi istila ettiler.
Bu güçlü ve acımasız kemirgenin saldırısı karşısında kendini
savunmaktan aciz çit kuşları yok oldu gitti. Bir tek yer dışında.
Çit kuşlarının son sığınağı Stephens Adası’ydı. Yeni Zelanda’nın
kuzey kıyısı açıklarında kabaca bir buçuk kilometre karelik
bir kaya parçasıydı burası.

1894’e kadar durum buydu işte. O yıl adada bir deniz feneri
inşa edildi. Fener bekçisi David Lyall kendisine arkadaşlık
etsin diye kedisi Tibbles’ı da getirdi yanında. Kedi gelince
bir de baktı ki, ada uçamayan, tam bir lokmalık kuşlarla dolu.
Tibbles’ın derhal işe koyulup bu küçük yaratıkları nerede
gördüyse avlamasına şaşmamak gerek.

Tibbles yeni eğlencesini sahibine de göstermek için
kurbanlarından bir düzinesini fenere getirdi; hepsi ölü ya da
ölmek üzereydi. Lyall birkaçını sakladı. Bu tuhaf kuşlar k
uşbilimcilerin de ilgisini çekti. 1895’te küçük yaratık bilim
dünyasına takdim edildi ve adına Latince Xenicus lyalli dendi.
Hemen hemen aynı anda da, türün ortadan kalktığı açıklandı.

Tarihin ne garip bir cilvesidir ki, sıçanların başlattığı bu çevre
felaketini bir kedi tamamlamıştı. Stephens Adası’nın benzersiz
(ve benzersiz derecede kırılgan) bir faunası olduğunu düşünüp de
Tibbles’ı fenerden dışarı bırakmamak ne deniz feneri bekçisinin
aklına gelmişti ne de başkalarının.






ARTOPU
Katili yakalatan kedi

Douglas Beamish bir cinayet işlemiş, ama kaçıp kurtulacağını
sanmıştı. Kaçabilirdi de, eğer kedisi cinayet kanıtını sağlamasaydı...
Yıl 1994’tü. Prens Edward Adası’ndaki Kanadalı yetkililer
Shirley Duguay’i derin kazılmamış bir mezarda buldular.
Kraliyet Kanada Atlı Polisi cinayet mahalline çağrıldı.
Uzmanlar plastik bir torbaya tıkılıp cesetle birlikte gömülmüş
kanlı bir deri ceket üzerinde özellikle duruyorlardı.
Ne yazık ki kan kurbana aitti,
yani DNA karşılaştırması yararsız olacaktı.
Ancak adli tıp uzmanlarının ceketin üzerinde buldukları
yirmi yedi beyaz tüyün bir kediye ait olduğu anlaşıldı.
Atlı Polis, cinayet kurbanı Duguay’in ayrı yaşadığı nikâhsız
eşi Beamish’in mezardan çok da uzak olmayan bir bölgede
ana babasıyla beraber yaşadığını hatırlayıverdi.


Üstelik ailenin Kartopu adında

bir de beyaz kedisi vardı.

tlı Polis, Kartopu’ndan kan örneği aldı.
Cinayet mahallinde bulunan tüylerle
DNA karşılaştırması yapmayı umuyordu.


Ama bir sorun ortaya çıktı:
Kimse böyle bir araştırma yapmamıştı
o güne kadar. Her yere telefon yağdıran yetkililer sonunda
şu gezegende kendilerine yardım edebilecek kişileri saptamayı
başardılar. Maryland’deki Frederick şehrinde Ulusal Kanser
Enstitüsü Genom Çeşitliliği Laboratuvarı’nda çalışan bir
araştırmacı ekibi, kedi genomları haritası
geliştirmeye çalışıyordu.

Bu akademisyenler
böyle bir cinayet soruşturmasına
hiç katılmamışlardı.
Onları işbirliğine ikna etmek kolay olmadı.
Ama bir kez işe
koyulduklarında, cekette bulunan tüylerin
genetik kodunu ayırmaları fazla uzun sürmedi,


Kartopu’ndan alınan kan

örneğiyle de hemen eşleştiriverdiler.
Artık kanıt hazırdı;
teknolojiyi geliştirmiş olan uzmanlar
tanıklık edince Beamish
cinayet suçuyla mahkûm edilip
hapishaneye gönderildi.

Bu dava,
kedi DNA’sının şüphelilerin suç mahallinde
bulunduklarını kanıtlamak için
kullanılmasına emsal teşkil etti.
Daha sonra,
ABD Adalet Bakanlığı’nın hibe ettiği 265.000
dolarla Ulusal Kedigiller Genetik Veritabanı oluşturuldu.
Böylece, adli tıp laboratuvarlarının,
suç mahallerinde bulunan
tüylerin belirli kedilere ait olup olmadığını
saptayabilmesini


sağlayan teknoloji geliştirilmiş oldu.
Kartopu sayesinde suçluları


(yaklaşık üçte birinin kedisi vardır)
artık tüylü dostları ele veriyor.


 
  • Beğen
Tepkiler: ___kaptan___ ve kadir.ozel2


kadir.ozel2

kadir.ozel2

Üye
:tşk:
 
___kaptan___

___kaptan___

Üye
hepsini okudum valla paylaşım için :tşk: :tebessüm:
 


Üst Alt