Tradisyonalizm

Sponsorlu Bağlantılar

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
HeiLmasTer®

HeiLmasTer®

Üye
    Konu Sahibi
Tradisyonalizm
Tradisyonalizm


Tradisyonalizm, Tradisyonalist Ekol

Kişi veya topluluk düzeyinde ve gündelik yaşamdan bilgi anlayışına kadar pek çok alanda yönlendirici unsurun zaman ve mekanı aşan ilahi-kutsal ilkeler üzerine olması gerektiğini iddia eden düşünsel akım.

Modern öncesi toplumlarda kutsal gelenek yaygın bir kabul gördüğünden ya da en azından muarız anlayışlar yaygın bir geçerlilik kazanmadığından tarihte "Tradisyonalizm" şeklinde bir düşünce ekolüne ve bu ekole mensubiyet anlamında "Tradisyonalist" şeklinde bir vasıflandırmaya rastlanmamaktır. Özellikle Aydınlanma çağı ve sonrasından başlayıp Modern döneme kadar geçen süreçte hemen her alanda tarihi ve geleneksel olandan kopuş bu kopuşu eleştiren ve kutsal kaynağından kopmayan geleneği savunan kişi ve düşünme tarzlarının ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır.

Tarihte Tradisyonalist sıfatıyla maruf kişiler olmasına karşın özel olarak Tradisyonalizm ismiyle anılan ekolün ilk sözcüsü Fransız metafizikçi, yazar René Guénon 'dur. Ekol, Perennializm, Perennial Felsefe veya Sophia Perennis olarak da bilinmektedir.

Tradisyonalist Ekolün diğer kurucuları Seylanlı bilgin Ananda Coomaraswamy, ve İsveçli ressam,şair ve metafizikçi Frithjof Schuon'dur. Sözkonusu ekole mensup diğer yazarlardan bazıları; Titus Burckhardt, Martin Lings, William Stoddart, Marco Pallis, Seyyid Hüseyin Nasr, Gai Eaton, William Chittick .


Temel İlkeler

Tradisyonalist ekolün aşağıda yer alan bazı ilkeleri tüm yazarlarınca benimsenmekte ancak çeşitli geleneklere yaklaşımları bakımında aralarında farklılar bulunabilmektedir. Hristiyan geleneği örneğin Rene Guenon tarafından inisiyatik niteliğini tamamen yitirmiş kabul edilirken Frithjof Schuon'un bazı yazılarında aksi bir görüşe rastlanabilmektedir. Bu noktada ekole mensup yazarlar arasında Guenon'un fikirlerini benimseyenler ile Schuon'un fikirlerini benimseyenler arasında bir ayırım yapanlar dahi bulunabilmektedir.

1. Tüm otantik dini gelenekler Primordial Gelenekten neşet ettiklerinden ortodoks (sahih)turlar. Aynı, biricik kaynaktan geliyor olsalar da formları itibariyle farklılık gösteren geleneklerin zahiri boyutlarının dışında ancak deruni sezgisi gelişmiş, manevi eğitimden geçmiş kişilerce anlaşılabilen bâtıni-mistik boyutları bulunmaktadır. Asli birliği en çok tezahür ettiren de zahir değil bu bâtıni boyuttur. Ancak her biri belirli bir ilahi amaca matuf olarak gönderildiğinden dinlerin birbirleriyle eşitlenmesi veya dinlerden kimi unsurları biraraya getirerek oluşturulacak bir senkretik hareket bu ilkenin doğasına aykırı bir beşeri müdahaleyi gerektireceğinden geleneğe uygun (sahih) bir tutum olmayacaktır.

2. Modern "ilerleme" idealinin aksine tüm geleneklerde ifade edildiği gibi dünya,(özellikle de batı dünyası) entelektüel ve manevi düşüş içindedir. Klasik Batıda Demir Çağı, Hindularda Kali Yuga, Müslümanlarda Ahir Zaman olarak bilinen bir zaman diliminde yaşamaktayız. Bunun sonucu olarak hem entelektüel dünyada hem de gündelik yaşamda ilkeye zıt hatta ona hasmane düşünme ve yaşama biçimleri yaygınlık kazanmıştır.

3. Diğer medeniyet ve kültürlerden farklı olarak Batı dünyası Primordial Gelenekle bağını ilk tohumları ortaçağda atılan ve rönesans ve reform çağında ivmesini gittikçe arttıran gelişmelerle hızla yitirmiştir. İlke'den uzaklığı açısından batı medeniyeti diğer medeniyetlerle karşılaştırıldığında "anomalilik" arzeder. (bk. Rene Guenon, "Doğu ve Batı, Modern Dünyanın Bunalımı")
[değiştir]


Tradisyon-Gelenek

Tradisyonalist ekolü yazarlarının "tradisyon" kelimesiyle kastettikleri, Türkçe'de de gelenek ifadesinin karşılığı olan geçmiş günümüze gelen bir şeyi işaret etmemektedir. Rene Guenon, tradisyon ile halk arasında az veya çok anlamı kaybolmuş adetleri birbirine karıştırmamak gerektiğini ifade ederken bu ayırıma dikkat çekmektedir. Tradisyon burada kaynağı yaratıcı ilk ilke olan ve ancak ehil kişilerin gerçek manasına nüfuz edebildiği ezoterik bilgidir. Genel inanan kitlesi ise tradisyonun sadece biçimsel yönüne ritüellerle, adetler iştirak edebilmekte, daha öte bir anlayışa kavuşmak için "inisiyasyon" denilen erginleştirme işleminden geçmek ve tüm irade ve anlayış kabiliyetini kullanmak gerekmektedir.


Tradisyonalizme Yönelik Eleştiriler


a) Olumsuz Eleştiriler

Kimi yazarlar Tradisyonalist ekolü, savundukları gelenekler ve dinlere aykırı olarak ve her ne kadar dinlerin zahiren değil ezoterik yönleri itibariyle "birlik"lerinden bahsediyor olsalar da "dini çoğulculuğu" savunduğu, eklektik hatta kökeninde Tradisyonalistlerin karşı çıktığı okült akımların yer aldığı modernist bir yapı arzettiği ve modernizm i eleştirdiği halde modernite yerine herhangi bir alternatif sistem getirmediği şeklinde eleştiriler yöneltilmiştir. Diğer bir eleştiri de Tradisyonalistlerin gelenek içerisindeki beşer kaynaklı unsurlar ile kutsal nitelikteki unsurların arasını ayırmamaları ve toptan bir yaklaşım sergiledikleri yönündedir.

Tradisyonalizm eleştirmenleri arasında isimleri en çok geçen iki kişi Mark Sedgwick ile Mahammad Legenhausen'dir. Kahire Amerikan Üniversitesinde görevli akademisyen Mark Sedgwick konuyla ilgili eleştiri ve değerlendirmelerini “Against Modernity: Western Traditionalism and Islam” adlı kitapta toplamış, ayrıca bazı makalele ve röportajlarıyla da görüşlerini açıklamıştır -bkz. Traditionalism: René Guénon's legacy today-Interview- ve halen İran Akademisinde din felsefesi ve din bilimleri üzerine ders veren Muhammad Legenhausen de yazdığı ve başlığı "Why I am not a Traditionalist"olan makalesiyle Tradisyonalist ekolü ve iddialarını eleştirmiştir.
Geleneksel müslüman çevreler tradisyonalizmi, ayet, hadisler ve geleneksel fıkıh mezhepleri açısından eleştirmiş ve dinlerin aşkın birliği yaklaşımının İslam ile uyuşamayacağını öne sürmüşlerdir. Kendisi de sonradan İslamiyete girmiş ve Guenon gibi Şazeli tarikatına mensup olan Nuh Ha Mim Keller, Tradisyonalistlerin tüm dinlerin evrensel manada geçerliliğine ilişkin iddiaları ele aldığı yazısında ne İbn Arabi gibi sufilerde ne de geleneksel İslam'daki mezhep imamlarında böyle bir görüşe dayanak bulunamayacağını ifade etmektedir. Yazı için bkz. On the validity of all religions in the thought of ibn Al-'Arabi and Emir 'Abd al-Qadir.

Aynı şekilde geleneksel Hristiyan çevreler de kilise dışında kurtuluş olduğunu kabul etmeyerek dışlayıcı (exclusivist) bir tutum takınmakta ve Perennial Felsefeye karşı çıkmaktadırlar. İnhisarcı (inclusivist) olan Hristiyanlar ise ancak Mesih'i bilmeyenler için kurtuluşun sözkonusu olabileceğini kabul etmektedirler. İsa Mesih dışında bir kurtuluş yolu olmadığını kabul eden Roma Katolik Kilisesi ise II. Vatikan konsülü sonrasında inhisarcı bir tutum seçmiştir. Bunun için bknz. Christianity and Perennial Philosophy


b) Olumlu Eleştiriler

Tradisyonalizme teolojik açıdan getirilen eleştirilerle birlikte Tradisyonalist yazarların dikkat çektikleri bazı noktaların önemli olduğu kabul edilmektedir. Bunlardan ilki modernizm eleştirisidir diğeri de modernite etkisiyle geleneksel dinlerin yorumunda oluşan dönüşüm ve geleneğin değer ve anlamının kaybıdır . Tradisyonalist yazarların ekserisinin batılı oluşları ve batı literatürüne hakimiyetleri, batı ülkelerinin yaşadıkları sorunları yakından müşahede etmeleri bu noktada batı medeniyetine güçlü eleştiriler getirmelerini olanaklı kılmıştır. Tradisyonalizmin genellikle eleştirilmeyen ikinci yönü de modern, küresel ekonomi-politiğin etkisi altındaki dinsel dönüşümlere ve dini oluşumlara karşı mesafeli bir duruş kazandırmasıdır. Sosyolojik perspektifler ve post-modern çoğulcu yaklaşımlar nevzuhur dini oluşumları sadece toplumsal işlevleri, bireylerin kendilerini ifade etme biçimleri ve sadece "insan hakları" açısından yaklaşımlarda bulunmalarına karşın tradisyonalistlerin bu oluşumlara karşı tutumu son derece keskin bir şekilde reddiyecidir.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...


Üst Alt