
safakk34
Üye
Tebrik kartları
Sene 1965. Bir genel müdürlükte özel kalem müdür yardımcısıyım. Bayrama on gün var. Benim müdür hastalandı.
İşe gireli iki hafta olmuş olmamış. Genel müdür bey beni çağırttı.
-Tebrik kartları hazır mı?
Şaşırdım:
-Hangi kartlar efendim?
-Aman evladım, Şükrü bey sana söylemedi mi? Bayram geldi tebrik kartları şimdiye kadar hazır olmalıydı. Tüh tüh. Çabuk hemen yazıverin.
Emredersiniz efendim! dedim, ancak sabaha kadar üç bin kartı nasıl yazacağım?
Genel müdür bey bütün kartları çini mürekkebiyle ve en güzel yazımla yazmamı istedi. Üç bin karttan iki bin tanesini kendisinden makamca ‘alt’takilere şu şekilde yazacaktım: “Bayramını kutlar gözlerinden öperim.”
Bin tanesi üst makamdakilere olacaktı ve onlarda şu ifade yer alacaktı: “Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim.”
Sabaha kadar üç bin kart, düşünebiliyor musunuz?!. Çaresiz kolları sıvadım: “Bayramını kutlar gözlerinden öperim”, “Bayramını kutlar gözlerinden öperim”, “Bayramını kutlar gözlerinden öperim”.
5, 10, 20, 50, 100, 200, 500… Yazıyorum yazıyorum bitmiyor!... Nasıl sıkıntı bastı!... 750, 950...
İki paket sigarayı bitirmişim. Öyle işkence çekiyorum ki, ekmek parası olmasa bırakıp kaçacağım. Sıra iki bininci karta geldiğinde şafak söküyordu. Ben de bitmiştim ama önümde yığınla kart duruyor!
Bin tanesi de üst makamlara yazılması gerekenler var.
Dördüncü paket sigarayla birlikte “Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim.”e başladım.
Boyuna yazıyorum. Göz kapaklarım iyice ağırlaştı, takoz koysam gene de kapanacak. 209, 529, 689… Yaz babam yaz… Ama artık kalemi parmaklarımın arasında tutamaz oldum. Ben kaleme değil, kalem bana hekim.
“Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim.”
“Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim.”
“Niyaz ederim başarılı günler sizinle eşinizin bayramını kutlarken.”
“Kutlarken eşinizin bayramını saygıyla sıhhatli günler diler Niyazi ile beraber ederim.”
“Niyazi ile birlikte sizin ve eşinizin bayramını kutlarken ayrıca sıhhatle ederim.”
“Önce bayramınızı eder, sonra Niyazi’yle başarılı günler dilerim.”
“Sizin de eşinizin de Niyazi’nin de bayramını saygıyla eder, sıhhat dilerim.”
“Sıhhatli eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, Niyazi’ye başarılar diler aynı zamanda ederim.”
“Bayramınıza etmeden önce eşinizi saygıyla kutlar Niyazi’nin gözlerinden öperim.”
“Sizin de, eşinizin de, bayramını da, tatilini de, gelmişini de, geçmişini de saygıyla ederim.”
Sabah tam mesai saatinde, gözlerim kan çanağı bir halde kartları yetiştirdim. Genel müdür bir ikisine şöyle bir baktı:
“Aferin” dedi. “Bitirmen iyi olmuş. Hemen postalayın!”
Hemen postaladık. Üç gün sonra da önce bizim genel müdürü, ardından bendenizi postaladılar!…
biraz uzun ama okuduğunuza değecek

TEBRİK KARTLARI
Sene 1965. Bir genel müdürlükte özel kalem müdür yardımcısıyım. Bayrama on gün var. Benim müdür hastalandı.
İşe gireli iki hafta olmuş olmamış. Genel müdür bey beni çağırttı.
-Tebrik kartları hazır mı?
Şaşırdım:
-Hangi kartlar efendim?
-Aman evladım, Şükrü bey sana söylemedi mi? Bayram geldi tebrik kartları şimdiye kadar hazır olmalıydı. Tüh tüh. Çabuk hemen yazıverin.
Emredersiniz efendim! dedim, ancak sabaha kadar üç bin kartı nasıl yazacağım?
Genel müdür bey bütün kartları çini mürekkebiyle ve en güzel yazımla yazmamı istedi. Üç bin karttan iki bin tanesini kendisinden makamca ‘alt’takilere şu şekilde yazacaktım: “Bayramını kutlar gözlerinden öperim.”
Bin tanesi üst makamdakilere olacaktı ve onlarda şu ifade yer alacaktı: “Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim.”
Sabaha kadar üç bin kart, düşünebiliyor musunuz?!. Çaresiz kolları sıvadım: “Bayramını kutlar gözlerinden öperim”, “Bayramını kutlar gözlerinden öperim”, “Bayramını kutlar gözlerinden öperim”.
5, 10, 20, 50, 100, 200, 500… Yazıyorum yazıyorum bitmiyor!... Nasıl sıkıntı bastı!... 750, 950...
İki paket sigarayı bitirmişim. Öyle işkence çekiyorum ki, ekmek parası olmasa bırakıp kaçacağım. Sıra iki bininci karta geldiğinde şafak söküyordu. Ben de bitmiştim ama önümde yığınla kart duruyor!
Bin tanesi de üst makamlara yazılması gerekenler var.
Dördüncü paket sigarayla birlikte “Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim.”e başladım.
Boyuna yazıyorum. Göz kapaklarım iyice ağırlaştı, takoz koysam gene de kapanacak. 209, 529, 689… Yaz babam yaz… Ama artık kalemi parmaklarımın arasında tutamaz oldum. Ben kaleme değil, kalem bana hekim.
“Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim.”
“Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim.”
“Niyaz ederim başarılı günler sizinle eşinizin bayramını kutlarken.”
“Kutlarken eşinizin bayramını saygıyla sıhhatli günler diler Niyazi ile beraber ederim.”
“Niyazi ile birlikte sizin ve eşinizin bayramını kutlarken ayrıca sıhhatle ederim.”
“Önce bayramınızı eder, sonra Niyazi’yle başarılı günler dilerim.”
“Sizin de eşinizin de Niyazi’nin de bayramını saygıyla eder, sıhhat dilerim.”
“Sıhhatli eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, Niyazi’ye başarılar diler aynı zamanda ederim.”
“Bayramınıza etmeden önce eşinizi saygıyla kutlar Niyazi’nin gözlerinden öperim.”
“Sizin de, eşinizin de, bayramını da, tatilini de, gelmişini de, geçmişini de saygıyla ederim.”
***
Sabah tam mesai saatinde, gözlerim kan çanağı bir halde kartları yetiştirdim. Genel müdür bir ikisine şöyle bir baktı:
“Aferin” dedi. “Bitirmen iyi olmuş. Hemen postalayın!”
Hemen postaladık. Üç gün sonra da önce bizim genel müdürü, ardından bendenizi postaladılar!…