Siirt örf ve adetleri

Sponsorlu Bağlantılar

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Doğuş Pertez

Doğuş Pertez

Admin
    Konu Sahibi
Siirt örf ve adetleri
DOĞUM
Evlilik telaşının sona ermesiyle, doğum hazırlıklarına başlanır. Özellikle ilk doğum büyük ilgi uyandırır. Doğum haberi kızın ailesi ve yakın akrabalarına hemen ulaştırılır. Doğumun ilk günü kızın annesi süt gönderir. Aradan bir hafta geçtikten sonra kızın annesi tarafından hazırlanan çocuk çeyizi götürülür. Bu eşyalar arasında; kundak ve elbise, pijama, havlu, pudra, kolonya, bir kaç sabun, bir kaç kat elbise, atletler, kilotlar, lastik kilotlar, muşambalar, salya önlükleri, zıbın, yorgan, yastık, kırlent ile anneye bir takım elbise ve bir teneke çekirdek bulunur. Çekirdek arasında misafir şekeri, fıstık ve leblebi vardır. Ailenin maddi durumuna göre çocuğun beresine çeyrek, yarımlık veya bir altın lira iliştirilir.

Doğum yapan kadın kırk gün dışarı çıkmaz. Evde yalnız da bırakılmaz. Bu müddet zarfında ev işlerine karışmaz. Kız annesi ilk gün süt, ikinci gün kebap, üçüncü gün büryan gönderir. Bundan sonra yakın akrabalar doğum tebriğine gelirler. Hediyelerini getirirler. Çocuk erkek ise hediyeler daha kıymetli olur. Kırkıncı günün sonunda gelin baba evine giderek orada bir hafta kalır. Kendisine ve çocuğa verilen hediyelerle eşinin evine dönerek, artık normal anne hüviyetine kavuşur.

SÜNNET
7-8 yaşına varan bir çocuğun babası, maddi imkanlarına göre kendi çocuğuna ve komşu öksüz çocuklardan birkaçına yeni elbiseler yaptırır. Sünnet günü cümadır. Cumadan iki gün önce davullu, sazlı ve sözlü eğlence yapılır. Cuma günü en güzel şekilde giydirilen çocukların başlarına dizili altınlar konulduktan sonra, mahalle çocukları ile birlikte araçlara bindirilerek şehir içinde gezdirilir. Cuma namazından sonra davetliler eğlence yerinde toplanır. Burada sünnet evi tarafından hazırlanan yemekler yenilir. Sünnetçi davetlilerin huzurunda çocukları sünnet ettikten sonra boş bir tepsi gezdirerek para toplar. Sünnetten üç gün sonra dost, akraba ve komşu kadınları sünnet evine tebriğe, hediyeleri ile birlikte giderler. Yemeklerini yiyerek dağılırlar ve sünnet merasimi tamamlanmış olur.

ÖLÜM
Siirt'te ölen kişiye çok büyük değer verilir. Uzun süre yas tutulur. Erkekler bir süre tıraş olmazlar. Ölüm haberi ölü evinden yükselen feryatlarla duyulur. Ölüm hangi saatte olursa olsun, komşular ve haberi işiten akrabalar cenaze evine koşarlar. Ölğm gece olmuşsa cenaze yıkanır. Bulunan hocalarla sabaha kadar hatim indirilir. Sabahleyin camilerde sela verildikten sonra toplanan kalabalıkla tabut, cenaze namazı içi en yakın camiye götürülür. Ölen kadın ise tabut üzerine entarisi ve tülbenti, erkek ise şapkası ve çeketi, talebe ise önlüğü konulur. Genç yaşında ölenlerin tabutları çeşitli enklere boyanır. Yaşlı ise sadece yeşile boyanır. Ölen çocuk ise tabut yapılmaz. Sadece aile efradı tarafından üzerine eşarp artülür ve kucakta taşınır.


EVLİLİK
Kız Beğenme
Mayıs ayında başlayan ve "Şihir" tabir edilen ilkbahar gezmelerinde, düğünlerde, aile toplantılarında vb. umumi yerlerde kızı görüp beğenen erkek, ailesine açılır ve "Falan kız kimlerden?" diyerek o kızı istediğini ima eder. Bunun üzerine erkek ailesi kız hakkında etraftan bilgi toplamaya başlar. Sonuç olumlu olursa, kadınlardan kurulu bir topluluk, kızı ailesinden ister. Kız evi nazlanır ve aynı zamanda erkek hakkında araştırma yapar. Bu ara geliş-gidişler devam eder. Araştırma neticeleri uygunsa, kız evi rıza gösterir ve bunu kahve-şeker ikramıyla belli ederek "Allah hayırlı etsin" temennisinde bulunurlar. Kız tarafı, damat tarafı erkeklerinin, kendi erkeklerini ziyaret etmesini isterler. Erkekler arasında isteme şekli daha samimi ve daha kısadır. Diğer bir deyişle iş kadınlar tarafından olgunlaştırılmış, erkekler tarafından noktalanmış olur. Bunu takip eden bir iki gün içinde gündüz kadınlar, gece erkekler olmak üzere, iki koldan kız evine gidilerek söz kesimi "Temlihkeyye" yapılır.

Nişan
Önce erkek tarafı nişan yüzüğü için ölçü ister. Arkasından da kız tarafı ölçü ister. Buna göre yüzükler alınır. Nişan günü erkek tarafı gelin evine bir torba kesme, bir torba toz şeker, iki kilo kahve ve yeteri kadar sigara ve kibrit gönderir.

Kapısı ardına kadar açık bırakılan kız evine gelen misafirler erkek ve kadın olarak ayrı ayrı toplanırlar. Misafirlere şeker ve kahve ikram edildikten sonra imam, nişan duasını üç defa okur. Her defasında "Oğlumuz falana, kızınız falanı veriyormusunuz?" diye tekrarlar. Kız tarafının bir büyüğü "Atayna" (verdik) der. Bu söz üzerine damat adayının kardeşi veya genç bir yakını derhal yerinden fırlayarak "Verdik" diyen kimsenin ve hocanın elini öper ve fatiha okunur. Merasimin bitirildiği hemen kadınlara ulaştırılır. Damat tarafının kadınları, bu olayı "Tililili" (sevinç çığlıkları) ile ilan ederler, ve eğlence ile takılar takılır.

Nişan tarihinden bir hafta sonra Perşembe gecesi damadın yakın akrabaları toplanarak kız evine giderler. Misafirler biraz istirahat ettikten sonra gelinlik kız, yaş sırasına göre gelenlerin ellerini öper, onlar da kendisine çeşitli hediye veya para verirler.

Nikah
Nişanlılık devresi devam ettiği müddetçe damat tarafı, gelinlere izzet ve ikramlarda bulunur. Her mevsimin meyvelerinden götürülür. Bayramlarda bayramlık hediye verilir. Mahalli günlerden olan Cıgor'da baklava, portakal; Yumurta Bayramı'nda sayıları 100 ile 500 arasında yumurta gönderilir.Her iki taraf içinde iktisadi bir yıkım olan bu adetler, çok yavaş bir şekilde terk edilmektedir. Önceleri damat tarafını masrafa sokan bu adetler, evlilikten sonra kız yakınları tarafından ömür boyu devam ettirilir.

Kına Gecesi
Çarşamba gecesi kına gecesidir. Sabahleyin gelin, damat ailesinin kadınlarıyla hamama götürülerek sevgi gösterileri arasında yıkanır. Damat tarafı, hamama mevsimine göre çeşitli meyveler gönderir. Geceleyin damat tarafı kalabalık bir erkek-kadın topluluğu ile kız evine kına götürerek gelinin eline sürerler. Bu kınanın içine damat tarafı bir miktar para koyar. Gelin evinden dönüşte tekrar eğlencelere başlanan erkek evinde, damadın da eline kına sürülür. Kına misafirlere de dağıtılır.

Cigor
Mahalli bayramların başında gelen cıgor, Şubat ayının ilk Pazartesi günü başlayıp 3 gün devam eder. Şubat ayının ilk Pazartesi aynı zamanda Hıristiyanlarda perhiz günüdür. Bir zamanlar bölgede yaşayan hıristiyanlara göre nazire olarak kullanılan Cigor'un Arapça gegir, gıcık (kızdırma) kelimesinden türemiş olabileceği, veya baharla birlikte insanların çevreye çıkmaları anlamında "Çık gör" olabileceği düşünülmektedir. İlk günde erkekler, diğer günlerde de kadınlar ayrı ayrı tepelere gezilecek yerlere giderler. Özellikle Botan Nehri kenarında bulunan Rasulhacer (Taşbaşı) Mağaraları'na gidilir. Burada, ilkbaharın müjdecisi olan, nergiz çiçeklerini toplarlar. Günün özel yemekleri olan Bunbar, cokat, pekmez tatlısı, rayoşu meketip ve mevsim meyvelerini beraberinde getiren halk, akşama kadar burada eğlenir. Bu bayram dolayısıyla nişanlı kız ve evli kadınlara hediyeler gönderilir. Aynı gece damlarda "Suke" denilen meşaleler yakılarak baş üzerinde dakikalarca çevrilir. Mevsim şartları el vermediği zamanlar bu törenler, evlerde yapılmaktadır.

Yumurta Bayramı
Her yıl Mayıs ayında kutlanan bu yöresel bayram nedeniyle, bütün evlerde yumurta kaynatılır. Nişanlı ve yeni evlilere 100 ile 500 arasında yumurta gönderilir. Kurulan bayram yerinde çeşitli renklere boyanmış yumurtalar tokuşturulur. Bir araya gelen erkekler çeşitli oyunlar oynar. Uzun atlama ve koşu müsabakaları yapılır. Ertesi gün nişanlıların eğlenceleri başlar. Buna "Sıhril Memelik" (nişanlı teşhiri) denir. Her aile, müstakbel gelinini alıp Şeyh-üt Türki Yamacı'ndaki Şeyh Osman Mevkii'ne götürerek eğlenirler.

Şihirler
Bu kelime sergi, panayır anlamına gelmektedir. Her yıl Mayıs ayının 13. gününe rastlar. Bir ay devam eder. Şihirler şehrin dört bir yanında bulunan türbelerde icra edilir. Buralara giden genç kız ve kadınlar en güzel elbiselerini giyer ve eğlenirler. Bilhassa genç kızları kadın görücüler burada tanır ve beğenirler.


Dem
Ocak ayının ilk haftasında kutlanan "Dem Günü" 'nde Noel Baba tipinde "Devveme" (devam ettiren) ve inek suretinde olan bir iyilik meleğinin evlerin bacalarından girerek şöminenin yanına altın ve mücevher bırakılacağına inanılırdı. Üç gün süren bu kutlama nedeniyle her gece değişik türde yağlı yemekler ve tatlılar yenerek "Devveme" beklenirdi. Çocuklar gündüzden hazırladıkları yeşil otları şöminenin yanına bırakır, Ayrıca, üzüm ve cevizle de bu karşılamayı takviye ederlerdi. En ufak bir hışırtıya uyanarak "Devveme geldi!" diye sevinirlerdi. Bu geleneğin Noel'le aynı zamana denk düşmesi, bunun eskiden Siirt'te yaşayan Hıritiyanlardan kaldığını göstermektedir. Bu gelenek nedeniyle evlerin bacaları birkaç gün evvelinden temizlenirdi. Böylece yangınlara karşı bacalar temizlenmiş olurdu. Bu geleneğin baca temizliği sağlamak için süregeldiği söylenebilir. Bu gelenek bugün unutulmuştur.
 
  • Şaşırdım
Tepkiler: gonyalı
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...


Üst Alt