Sayılarla Soyu Azalan Türler

Sponsorlu Bağlantılar

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Doğuş Pertez

Doğuş Pertez

Admin
    Konu Sahibi
Sayılarla Soyu Azalan Türler
Karasinekler ve papatyalar gibi çok bol bulunan bazı hayvan ve bitkiler hiç olmazsa günümüzde, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya değildir. Ama sayıları son derece azalmış birçok hayvan ve bitki türü vardır. Bu canlılar soyu azalan ya da soyu tükenme tehlikesi gösteren türler olarak bilinir.
Yaşamın başladığı günden bu yana her zaman soyu azalan türler olmuştur. Bu, evrimin doğal bir yönüdür (bak. evrim). Bazen ender bulunan türler yeniden çoğalarak yok olmaktan kurtulurken bazı türler de yeryüzünden tümüyle silinmiştir (bak. Soyu Tükenmiş Hayvanlar). Eskiden beri az bulunduğu bilinen bazı bitki ve hayvanlar ise yok olmanın eşiğindedir.
Günümüzün sorunu gittikçe daha çok türün var olma savaşı vermesi ve yok olmasıdır. Bu durum temel olarak bizim suçumuzdur. İnsanlar çoğaldıkça ve yeteneklerini doğal dengeleri gözetmeden kullandıkça yok olan hayvan ve bitki sayısı artmıştır.
Temiz hava, toprak ve su çoğu canlının temel gereksinimlerini oluşturur. Ama çöplerimiz, fabrika atıklarımız, motorlu taşıtlarımızla çevremizi kirletiyoruz (bak. çevre'kir-liligi). Bitki ve hayvanların da yaşayacak yere gereksinimleri vardır. Ama hızla artan nüfusumuzun yarattığı baskıyla doğal alanları yollara, tarlalara, fabrikalara ve kentlere dönüştürüyoruz. Geliştirdiğimiz güçlü makineler, yol açtığımız yangınlar ormanları, bataklıkları ve öbür doğal ortamları barındırdıkları canlı varlıklarla birlikte yok etmektedir.
Bazı hayvan ve bitkiler de yalnız "anı" değeri için, "süs" ya da "spor" olsun diye kırıma uğratılmaktadır. İnsanlar hâlâ ender bulunan memelilerin postlarından yapılmış kürkleri giymekte, doğada pek az kalmış çiçek ve kelebekleri koleksiyon tutkusuyla toplamaktadırlar.

Sayılarla Soyu Azalan Türler
Biyologların belirlemelerine göre her 10 türden birinin soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu da en azından 1 milyon hayvan ve bitki türünün tükenmek üzere olduğunu gösterir. Birçoğu öylesine az üremektedir ki, onları kurtarmak olanaksızdır. Yeryüzünde her gün en azından bir türün yok olduğu, birçoğunun ise yok olmanın eşiğine geldiği sanılmaktadır.
Doğada hayvan ve bitkiler ayrı ayrı değil, karşılıklı ilişkiler içinde yaşar (bak. çevrebi). Bir ağaç türünün azalması besin ve barınak olarak ondan yararlanan tüm canlıların da yaşamını tehdit eder.
Balina, gergedan ve timsah gibi 2.000'i aşkın iri yapılı hayvan türünün soyu azalmaktadır. Ama soyu azalan küçük yapılı türlerin sayısı çok daha kabarıktır. Üstelik tüm bu canlıları saptamaya yetecek ne zaman, ne de uzman vardır. Bazı bitki ve hayvan türleri bilim adamları tarafından tanımlanıp adlandırılmadan azalmakta ya da yok olmaktadır.

Soyu tükenen birçok canlı türünün, eğer yeterli zaman ve olanak bulunsaydı, yaşamsal önemdeki gereksinimlerimizi karşılayabileceğini bilmek, içine düştüğümüz acıklı durumu belki de en çarpıcı biçimde ortaya koymaktadır.

Soyu Azalan Türlere İlişkin Bilgilerin Derlenmesi
1948'de kurulan ve merkezi İsviçre'de bulunan Uluslararası Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği soyu azalan türler hakkında bilgi toplamakta ve listeler düzenlemektedir. Red Data Book ("Kırmızı Veri Kitabı") adı verilen bu ayrıntılı listeler memeliler, kuşlar, amfibyumlar, sürüngenler, omurgasızlar ve bitkilerden oluşur. Listelerdeki canlılar, hemen etkin önlem alınmazsa soyu tükenmek üzere olanlardan, aşırı avlanma nedeniyle giderek soyu azalan türlere kadar değişen gruplar halinde sınıflandırılmaktadır.
Uluslararası Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği'nin ender bulunan bitki ve hayvanlar ile mercan resifleri, bataklıklar ve yağmur ormanları gibi değişik yaşama ortamlarına ilişkin çeşitli yayınları da vardır.

Soyu Azalan Bitkiler
Yeryüzünün en iri çiçeklerini veren Rafflesia arnoldii aynı zamanda en az bulunan bitkilerden biridir. Malezya'da yetişen bu bitki içinde yaşadığı yağmur ormanlarının önce kereste, sonra da tarla açma, hayvan otlatma ve ev yapma amacıyla büyük ölçüde yok edilmesi nedeniyle iyice azalmıştır. Dönenceler arasında uzanan öbür ormanlar insanların yıkıcı etkisi altında kalmakla birlikte, henüz yeryüzünün en zengin bitki ve hayvan yaşamını barındırmayı sürdürmektedirler.
Doğal ortamında neredeyse bulunmayacak ölçüde yok olan afrikamenekşesi (Saintpaulia ionantha), biraz değişikliğe uğratılmış çeşitleriyle evlerin en gözde süs bitkileri arasına girmiştir. Bilim dünyasının çok geç farkına vardığı bambu sikası (Ceratozamia hildae) yalnız Meksika'daki iki küçük bölgede yetişiyordu. Böylesine ender bulunan bir türün özenle korunması gerekirken insanlar bu bitkileri kökleyip koleksiyonculara satmaya başladılar. Öte yandan görünüşünden ötürü canlı kaya (Ariocarpus cinsi) denen kaktüsler gibi Meksika çöllerinde yaşayan birçok bitki türü de tehlikeli ölçüde azaldı. Bu ilginç bitkiler son derece yavaş büyümeleri nedeniyle doğada çoğalamamakta, toplandıkça sayıları azalmaktadır.
Avrupa'da doğal ortamlarından koparılan birçok orkide türünün de soyu tükenme tehlikesi göstermektedir. Kır çiçeklerini koparmak yerine oldukları yerde bırakmak bu bitkilerden çok daha fazla insanın zevk almasını sağlar. Anadolu'dan dış ülkelere süs bitkisi olarak satılan kardelenler (Galanthus cinsi) aşın söküm sonucu önemli ölçüde azalmıştır. Bu güzel çiçeklerden gelecek kuşaklara yalnız fotpğraflannın kalması istenmiyorsa etkili önlemlerin alınması zorunludur.

Soyu Azalan Hayvanlar
Gergedan gibi iri hayvanların sayılarını belirlemek görece kolaydır. Örneğin Afrika'da yaşayan beyaz gergedanın kuzeyde yaşayan alttürü (Ceratotherium simum cottoni) son derece azalmıştır. Zaire'deki Garamba Ulusal Parkı'nda sayılan yaklaşık 10 dolayında kalan bu hayvanlann belki birkaçı da yakın çevrede bulunmaktadır. Gene hızla tükenen türlerden Sumatra gergedanının (Didermocerus sumat-rensis) toplam sayısı 500'ün altına inmiştir. Kanat açıklığı 3 metreyi aşan California kon-dpru (Gymnogyps californianus) ise artık ydbanıl ortamdan tümüyle silinmiştir.
' Bazı doğal yaşamı koruma uzmanlan yok olmanın eşiğine gelen türlerin hayvanat bahçelerinde ya da gerekiyorsa laboratuvarlarda bakılıp üretilmesini savunmaktadırlar (bak. DoGayi Koruma).
Avustralya'da soyu azalan birçok tür yaşamaktadır. Bunların büyük bölümü yeryüzünün başka hiçbir yerinde bulunmayan keselilerden (bak. Keseliler) oluşur. Örneğin birçok keselifare türünün soyu tükenmek üzeredir. Soyu tükendiği sanılan bir keselifare türünün (Antechinus apicalis) ise 1967'de Batı Avustralya'daki Albany yakınlarında hâlâ yaşadığı anlaşılmıştır.
Avustralya hayvanları uzun dönemler boyunca yeryüzünün öbür bölgelerinden yalıtılmış olarak yaşadıklarından çok büyük sorunlarla karşı karşıyadır. İlk Avrupalı göçmenlerle birlikte gelen kedi, tilki, köpek gibi etçillerle rekabet edemeyen bu hayvanlar önemli ölçüde yok olmuştur. Değişik amaçlarla daha önce bulunmadıkları yerlere götürülen hayvanların birçoğu da benzer biçimde doğal dengeleri bozarak zararlı olabilmektedir.
Memelilerin en irisi olan balinalar ile en küçüklerinden yarasalar soyu azalan türler arasında yer alır (bak. balina; yarasa). Orangutanlar, Papua Yeni Gine'de yaşayan en iri kelebekler, Hawaii'deki ağaç salyangozları, üremek için Afrika'dan Türkiye'nin tek bir yöresine gelen kel aynaklar iyice azalmış ya da yok olma noktasına gelmiştir. Daha binler-cesinin eklenebileceği bu liste her gün uzamaktadır.

Soyu Azalan Türleri Kurtarma ÇabalarıEnder hayvan ve bitkilere nasıl yardım edile bileceği DOĞAYI KORUMA maddesinde anlatılmıştır. Bunlar arasında yaşama ortamlarını korumak, doğal koruma alanları oluşturmak ve hayvanların öldürülmesini engellemek sayılabilir. Doğal yaşamı koruma grupları ve devletler soyu azalmakta olan türlere ilişkin listeleri halka duyurmakta, çıkarılan yasalara dayanarak bu hayvanları yaşadıkları bölgelerle birlikte korumaya çalışmaktadırlar. Ayrıca soyu tükenen türlerin ölü ya da canlı olarak uluslararası ticaretini yasaklayan anlaşmayı 100'e yakın ülke imzalayarak ender hayvanların yakalanıp satılmasını önemli ölçüde engellemiştir.

SOYU TÜKENMİŞ HAYVANLAR
Tümüyle yok olmuş hayvan türlerine soyu tükenmiş denir. Bu türlerin artık Dünya üstünde yaşayan örnekleri yoktur.
Yaşamın başlamasıyla birlikte türlerin çeşitlenmesine türlerin yok oluşu eşlik etmiştir. Bu durum doğal evrim sürecinin bir parçasıdır. Türler değiştikçe bazen yaşadıkları çevrelere daha iyi uyarlanmış ve aynı zamanda çevre tarafından değişikliğe uğratılmışlardır. Bu türler varlıklarını sürdürürken, çevreye iyi uyum sağlayamayanlar ise var olma savaşında yenik düşüp yeryüzünden silinmişlerdir.
Bu bilgiler fosillerin incelenmesi sayesinde edinilmiştir (bak. Fosil). Fosiller uzun yıllar önce ölmüş canlıların sertleşmiş kalıntılarıdır. Günümüzde varlığını sürdüren canlı türlerinin fosillerine de rastlanır. Ama fosiller çoğu kez soyu tükenmiş türlerden kalmıştır. Örneğin 65 milyon yıl öncesinden kalan fOSİllere göre yeryüzünde yüzlerce dinozor türü yaşıyordu. Bunların tümü 1 milyon yıldan kısa bir süre içinde yok olmuştur.
Yapılan araştırmalar çağlar boyunca birçok kez kitlesel soy tükenmesi olayının gerçekleştiğini göstermektedir. Bilim adamlarına göre Dünya'da yaşamın başlamasından bu yana ortaya çıkan tüm hayvan türlerinin yüzde 90'ı aşan bölümü yok olmuştur.
Soy tükenmesine yol açan nedir? Bunun birçok nedeni vardır. Bazen iklim ve çevre koşulları değişir ve bu değişime canlılar ayak uyduramaz. Belki dinozorlar da değişen iklim koşullarının kurbanı olmuş, dondurucu soğuklara dayanamayarak yeryüzünden silinmişlerdir (bak. dinozor).
Bazen bir hayvan türü evrimleşen yeni ve daha başarılı türlerin rekabetine dayanamaz. Örneğin, milyonlarca yıl boyunca kıtalar Dünya'nın yüzeyinde yavaş yavaş sürüklendi (bak. dünya; jeoloji). Bu sürüklenme sonucu, Güney Amerika öbür kıtalardan milyonlarca yıl uzak kalmış, bu dönem boyunca kerahatça gelişip çeşitlenme fırsatı bulmuştu. Ama Kuzey Amerika ile Güney Amerika birbirlerine bağlanınca daha üstün yapılı olan eteneli memeliler kuzeyden güneye yayıldılar. Keseliler bu rekabete dayanamadılar ve kılıç dişli keselikedi (Thylacosmilus cinsi) gibi birçok türün soyu tükendi (bak. keseliler).

Günümüzde Soyu Tükenen Hayvanlar
Soy tükenmesi doğal bir süreçtir. Ama sorun günümüzdeki bitki ve hayvan türlerinin çok daha hızlı bir biçimde tükenmesinden doğmaktadır. İnsanın ortaya çıkışından beri dev tembelhayvan, dev sığın ve mamut gibi birçok iri yapılı hayvan türü ortadan kalktı. İnsanlar tarafından avlanmaları belki de bu hayvanların yok olmasına yol açan temel etkendi.
Doğal yaşamı koruma uzmanlarına göre, günümüzde her gün en azından bir hayvan ya da bitki türünün soyu tükenmekte, birçoğunun da soyu tükenme tehlikesi göstermektedir. Bunun nedeni büyük ölçüde toprak, su ve hava kirliliği; besin ve hammadde edinmek amacıyla yapılan avlanma; konut ya da yol yapmak amacıyla ormanların yok edilmesi ve bataklıkların kurutulmasıdır. Ayrıca insanlar
doğal dengelere zarar veren birçok gelişme-den sorumludurlar (bak. çevre kirliliği).
Adı çok duyulan soyu tükenmiş hayvanlardan biri de dododur (bak. Dodo). Uçamayan bu iri kuşların sonuncusu 1681'de öldürüldü. Dodo zamanla soy tükenmesinin bir simgesi haline geldi ve son yıllarda binlerce başka hayvan türü de aynı yazgıyı paylaşarak yeryüzünden silindi. 1911'de, Newfoundland kurdu avlanma sonucu, yok edildi. 1937'de Bali kaplanı da avcıların kurbanı oldu. Jamaika ağaç yılanının soyu 1960'ta insanlar tarafından avlanma ve adaya getirilen kuyruksürenler nedeniyle tükendi. Birçok böcek, örümcek ve öbür küçük hayvan türleri bilim adamlarının haberi bile olmadan yok olmaktadır. Bu hayvanlan kurtarmak için etkin önlemler alınmazsa 2000 yılı geldiğinde her gün 100 türün soyu tükenecektir. Sıranın Homo sapiens'e, yani varlığını sürdürebilen tek insan türü olan bize gelmesini istemiyorsak geriye kalan bitki ve hayvanları yaşatacak köklü çözümler bulmalıyız (bak. doğayı Koruma).
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Benzer Konular



Üst Alt