Tuba
Üye
Rabbi'ni geç bulmuş birinin hikayesi...
En deli dolu çağlarını Zina ile geçirmiş , Rabbi'ni geç bulmuş biriydim.
Kainatın güzelliklerini yeni yeni fark ediyor , İmanın esaslarını yeni yeni öğreniyordum. Birgün Kapanmaktan mevzu açıldı gittiğim sohbette. Ayetler ve hadisler fazlası ile ikna etmişti beni lakin çevrem kesinlikle karşı çıkardı bu duruma , biliyordum. Nefsimde hazır değildi daha. Sohbet çıkışı uzun uzun düşündüm bu mevzuyu. Hayır diyordu İçimdeki ses. Daha gençtim hem… Bu düşüncelerle yolda yürürken ayağım taşa takıldı , düştüm.
'' Offf , Allah Kahretsin , üstüm battı ,Misafirliğe gidecektim..'' diye söylenirken sokağı döner dönmez kulaklarımda deprem etkisi. Aman Ya Rabb o ne kazaydı. Off’umu Şükre döndürdüm. Beni orada oyalatan Rabbe Hamd olsun dedim . Tokat gibi İndi yüreğime Gencim düşüncesi. Çünkü o kazada 12 yaşında bir çocuk Hayata veda etti.
Ne babası gitti yanında ne de annesi.
1 hafta sonra..
Çok heyecanlıydım. Yarın sevdiceğimin yanına gidecektim ve ilk defa Başörtüsü takacaktım. Sevinecekti , mutlu olacak bana tebessüm edecekti yani ben öyle sanıyordum. Fazla hiddetlendi. Nefs'imi zaten ikna etmem zordu , şimdi bide bu engel çıktı karşıma , Şeytan ! Ahh Şeytan bu senin Yar’imin üzerinde Oyunundu. Pes etmem dedim , bıraktı beni.. Sildi birlikte geçen dört senemizi..
Ağladım çok ağladım ama biliyordum İmtihandaydım.
2 sene sonra..
Artık Namaz kılmaya da başlamıştım. Aile'm tarafından bir baskı vardı açılmam için , İbadetlerimi yerine getirmemem için ama Yılmayacaktım. Çünkü gittiği sohbetlerde Ashab hayatlarını da öğrenmiştim. Öğrenmiş ve İmrenmiştim. Musab gibi paradan , puldan , anadan vazgeçerdim de RABBi terk etmezdim. Toprağa karışacak , güzelliğini yitirecek şu bedeni RABB nasıl istiyorsa , sahibi nasıl istiyorsa öyle giydirirdim. Her uzv'um madem Secde'de ''Allah'' Demek istiyor , vazgeçmezdim, vazgeçemezdim.
3 sene sonra..
Artık Özgür sayılırdım Eş'imin yanında. Rahmani Sebebler vasıtası ile tanışmış , ailem istemese de evlenmiştim. Vee Tarif edilemez bir duyguydu Balayımız. Herkes hani niyetinin Umre olduğunu söyler de Marmaris’e , Fethiye’ye gider ya ! Biz öyle yapmadık. Evlilik sonrası ilk ziyaret ettiğimiz Ekber olan Rabb'di. Giderken pek yanmıyordum aslında şimdiki gibi. Daha önceleri duymuştum , ilk edilen Dua kabullük bulur azze ve celle olan Allah'ın katında diye. Türlü türlü fikirlerle girdim Harem’e. Başımı yerden ilk kaldırışım ve Kabe'yi ilk görüşüm...
Ben ne Dua edecektim ? Burası Cennet miydi ? Ben burayı görmekle şereflendim ya Allah'a sevgili miydim ?
Ahh Ravza… Gül kokulu Ravza.
Hz Muhammed sav senin bağrında mı şimdi ? Ben hiç böyle yanmadım ki..
4 sene sonra..
Onunla karşılaştım. İçler acısı bir hali vardı. Başımı öne eğip hızlıca uzaklaşmak istedim o sokaktan. Seslendi ;
''Bir dakika , emin ol rahatsız etmek değil niyetim.''
Ve gözlerimden yaş damlamasına , Hamd'ıma vesile olacak şu konuşma geçti aramızda ;
- Sen , sen beni seviyorsun değil mi
-Ben evlendim , duymadın sanırım.
- Yok , yok o manada demedim. Kardeş olarak seviyorsun ve bana Dua ediyorsun değil mi ?
-Evet , elhamdülillah.
-Peki sen umreye veya Hacca gittin mi ?
- Evet geçen sene gittim Hamd olsun. Hayırdır ?
Dizlerinin bağı çözülmüştü. Yere çöktü ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Affet ya Rab , Affet Ya Rab diyordu. Şaşkınlıkla izliyordum olanları.
-Hayırdır ne oluyor ?
- Sana benden vazgeçip başörtüsünü seçtin diye kin doluydum. Eş'inle aranı bozacak , benden vazgeçtiğine pişman edecektim. Birgün , nasıl anlatılır ki.. Seni gördüm , Kabe'deydin Bembeyaz bir cilbab vardı üzerinde. Ağlaya ağlaya bana Dua ediyordun. Rabbim kötü biri değil , ona gerçekleri göster diyordun. Sonra , sonra arş-ı ala titriyordu , yeryüzü meleklerin Aminleri ile sarsılıyordu. Herkes tepkisizdi sanırım , Sadece ben duyuyordum. Cennet’in kapısında buluyordum sonra kendimi. Bir melek tutuyordu elimi.
Bak şuraya bak ! İyi bak Geceleri efkar dağıttığın , rahatladığım dediğin yerlere benziyor mu hiç ? Şu altından ırmaklar akan köşkler var mı Meyhanelerde ? diyordu.
Sonra , sonra ayağımda pranga… Dur diyordum sürüklüyordu beni azab meleği. Kilometrelerce Uzaktaydım ama hissediyordum ateşi. Derken biri dürttü beni. Kardeş dedi otobüs son durağına geldi..
Gözümden bir damla yaş aktı. Evet , evet hatırlamıştım. İlk ettiğim Dua onaydı Beytullah'ta.. Ne kadar Haram’da dolaşmış olsakta birlikte , Uyanmıştık ikimizde.
Eski yarim , DUA kardeşim…
Alıntıdır...
En deli dolu çağlarını Zina ile geçirmiş , Rabbi'ni geç bulmuş biriydim.
Kainatın güzelliklerini yeni yeni fark ediyor , İmanın esaslarını yeni yeni öğreniyordum. Birgün Kapanmaktan mevzu açıldı gittiğim sohbette. Ayetler ve hadisler fazlası ile ikna etmişti beni lakin çevrem kesinlikle karşı çıkardı bu duruma , biliyordum. Nefsimde hazır değildi daha. Sohbet çıkışı uzun uzun düşündüm bu mevzuyu. Hayır diyordu İçimdeki ses. Daha gençtim hem… Bu düşüncelerle yolda yürürken ayağım taşa takıldı , düştüm.
'' Offf , Allah Kahretsin , üstüm battı ,Misafirliğe gidecektim..'' diye söylenirken sokağı döner dönmez kulaklarımda deprem etkisi. Aman Ya Rabb o ne kazaydı. Off’umu Şükre döndürdüm. Beni orada oyalatan Rabbe Hamd olsun dedim . Tokat gibi İndi yüreğime Gencim düşüncesi. Çünkü o kazada 12 yaşında bir çocuk Hayata veda etti.
Ne babası gitti yanında ne de annesi.
1 hafta sonra..
Çok heyecanlıydım. Yarın sevdiceğimin yanına gidecektim ve ilk defa Başörtüsü takacaktım. Sevinecekti , mutlu olacak bana tebessüm edecekti yani ben öyle sanıyordum. Fazla hiddetlendi. Nefs'imi zaten ikna etmem zordu , şimdi bide bu engel çıktı karşıma , Şeytan ! Ahh Şeytan bu senin Yar’imin üzerinde Oyunundu. Pes etmem dedim , bıraktı beni.. Sildi birlikte geçen dört senemizi..
Ağladım çok ağladım ama biliyordum İmtihandaydım.
2 sene sonra..
Artık Namaz kılmaya da başlamıştım. Aile'm tarafından bir baskı vardı açılmam için , İbadetlerimi yerine getirmemem için ama Yılmayacaktım. Çünkü gittiği sohbetlerde Ashab hayatlarını da öğrenmiştim. Öğrenmiş ve İmrenmiştim. Musab gibi paradan , puldan , anadan vazgeçerdim de RABBi terk etmezdim. Toprağa karışacak , güzelliğini yitirecek şu bedeni RABB nasıl istiyorsa , sahibi nasıl istiyorsa öyle giydirirdim. Her uzv'um madem Secde'de ''Allah'' Demek istiyor , vazgeçmezdim, vazgeçemezdim.
3 sene sonra..
Artık Özgür sayılırdım Eş'imin yanında. Rahmani Sebebler vasıtası ile tanışmış , ailem istemese de evlenmiştim. Vee Tarif edilemez bir duyguydu Balayımız. Herkes hani niyetinin Umre olduğunu söyler de Marmaris’e , Fethiye’ye gider ya ! Biz öyle yapmadık. Evlilik sonrası ilk ziyaret ettiğimiz Ekber olan Rabb'di. Giderken pek yanmıyordum aslında şimdiki gibi. Daha önceleri duymuştum , ilk edilen Dua kabullük bulur azze ve celle olan Allah'ın katında diye. Türlü türlü fikirlerle girdim Harem’e. Başımı yerden ilk kaldırışım ve Kabe'yi ilk görüşüm...
Ben ne Dua edecektim ? Burası Cennet miydi ? Ben burayı görmekle şereflendim ya Allah'a sevgili miydim ?
Ahh Ravza… Gül kokulu Ravza.
Hz Muhammed sav senin bağrında mı şimdi ? Ben hiç böyle yanmadım ki..
4 sene sonra..
Onunla karşılaştım. İçler acısı bir hali vardı. Başımı öne eğip hızlıca uzaklaşmak istedim o sokaktan. Seslendi ;
''Bir dakika , emin ol rahatsız etmek değil niyetim.''
Ve gözlerimden yaş damlamasına , Hamd'ıma vesile olacak şu konuşma geçti aramızda ;
- Sen , sen beni seviyorsun değil mi
-Ben evlendim , duymadın sanırım.
- Yok , yok o manada demedim. Kardeş olarak seviyorsun ve bana Dua ediyorsun değil mi ?
-Evet , elhamdülillah.
-Peki sen umreye veya Hacca gittin mi ?
- Evet geçen sene gittim Hamd olsun. Hayırdır ?
Dizlerinin bağı çözülmüştü. Yere çöktü ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Affet ya Rab , Affet Ya Rab diyordu. Şaşkınlıkla izliyordum olanları.
-Hayırdır ne oluyor ?
- Sana benden vazgeçip başörtüsünü seçtin diye kin doluydum. Eş'inle aranı bozacak , benden vazgeçtiğine pişman edecektim. Birgün , nasıl anlatılır ki.. Seni gördüm , Kabe'deydin Bembeyaz bir cilbab vardı üzerinde. Ağlaya ağlaya bana Dua ediyordun. Rabbim kötü biri değil , ona gerçekleri göster diyordun. Sonra , sonra arş-ı ala titriyordu , yeryüzü meleklerin Aminleri ile sarsılıyordu. Herkes tepkisizdi sanırım , Sadece ben duyuyordum. Cennet’in kapısında buluyordum sonra kendimi. Bir melek tutuyordu elimi.
Bak şuraya bak ! İyi bak Geceleri efkar dağıttığın , rahatladığım dediğin yerlere benziyor mu hiç ? Şu altından ırmaklar akan köşkler var mı Meyhanelerde ? diyordu.
Sonra , sonra ayağımda pranga… Dur diyordum sürüklüyordu beni azab meleği. Kilometrelerce Uzaktaydım ama hissediyordum ateşi. Derken biri dürttü beni. Kardeş dedi otobüs son durağına geldi..
Gözümden bir damla yaş aktı. Evet , evet hatırlamıştım. İlk ettiğim Dua onaydı Beytullah'ta.. Ne kadar Haram’da dolaşmış olsakta birlikte , Uyanmıştık ikimizde.
Eski yarim , DUA kardeşim…
Alıntıdır...