okumayan 1000 pisman

Sponsorlu Bağlantılar

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
T i B i A M E

T i B i A M E

Üye
    Konu Sahibi
okumayan 1000 pisman
efendim sizle paylaşmak istediğim bir top secret anımdır. üzerinize afiyet, ismi lazım değil bir iki interaktif sözlükte
daha hesabı olan bir yazar kardeşinizim. fakat bu
sözlüklerin hiç birinde eş zamanlı olarak yazmama gibi bir
prensip edindim. birisinin ortamının, muhabbetinin
baydığını hissettiğim vakit ötekisinde yazıyorum. böylelikle
monotonluğun verdiği evhamlar bana uğramıyor. reel hayatta da sıkıldığım vakit her daim değişiklik yapan
birisiyim zaten. benimkisi böyle bir rejenerasyon döngüsü
işte... bu yazdığım interaktif sözlüklerin birisinde bir kadın
yazarla tanıştım 2010' un yazında... aynı başlığa arka
arkaya girdiğimiz entrylerin, şehvet dolu günlerin
kıvılcımını çakacağını elbette bilemezdik...
aşk temalı bir başlığa girdiğim entryi çok beğenmiş olacak
ki, onu refere eden bir entry girdi. ben ise uludağ sözlükte edinmiş olduğum aşağılık gammazlık alışkanlığıyla, önce
kendisini modlara gammazladım. o da kesmedi, formatı bu
şekilde delme hakkına sahip olmadığı alt metnini içeren
bir özel mesaj attım kendisine. hemen akabinde, girdiğim
entryde, konuya baktığım perspektifi yere göğe
sığdıramayan bir özel mesaj attı kendisi. ne oluyo lan demeye kalmadan, msn al gülüm ver gülüm, hoop
ardından cep numarası takası...
muhabbetimiz bir hayli ilerlemişti. bir hafta boyunca çeşitli
iletişim araçları yoluyla muhabbetin dibine vurduk.
birbirimizin fikirlerini beğenmiştik, konuşacak çokça
konumuz vardı, ortak zevklerimiz olduğunu keşfetmemiz ise olayın tuzu biberi olmuştu. allah için fotolarını da
oldukça beğenmiştim. çok yakınlaşmıştık fakat benim
açımdan bir problem vardı;
benden 4 yaş büyüktü kendisi. bunu kendisine ilettiğim
vakit yaş mevzusunu sorun edecek kadar sığ bakış açısını
bana yakıştıramadığını söyledi. kendisinin böyle şeyleri kati suretle problem etmediğini de ekledi. öyle ya; kendisi
başından kısa bir evlilik geçmiş, çocuk sahibi olmamış.
grafikerlik gibi bir mesleği olan, kendi ayakları üzerinde
duran tam bir kentli kadın profili çiziyordu. bunun üzerine
bende konuyu üstelemedim. sonraki aşamada randevulaştık, söz verdiğim saatte
kendisini evinden almaya gittim. beraber bir akşam
yemeği yedik. güldük eğlendik, hoşca vakit geçirdik.
olgunluğu ve güzelliği karşısında etkilenmiştim. bir türk
kızında nadir bulunan benimse idealimdeki kadın imajının
olmazsa olmazı; mimimum kapris özeliği ise kendisinde bulunan, dominant bir karakter özelliğiydi.
sonra görüşmelerimiz sıklaştı. sözlüğün zirvelerine de
beraber katılmaya başladık. . pek hazzetmediğimi
kendisine söylememe rağmen; nickltıma aşkım, börtüm,
böceğim temalı entryler giriyordu sık sık. bir çok ortak
dostumuz olan sözlükte, bunlar paylaşması pek hoşuma gitmiyordu açıkcası. ama duygularını paylaşmaktan keyif
aldığını görünce üstelemedim fazla. kısacası iki aylık zaman zarfında tahhayül
edebileceğinizden çok daha fazla şeyler yaşadık.
birbirimizin evinde kalmaya başlamıştık, bunun üzerine
kendisini daha yakından gözlemleme fırsatım oldu. fakat
bir müddet sonra kendisinde bazı gariplikler fark etmeye
başlamıştım . onun evinde uzun uzadıya seviştiğimiz bir gecenin ilerleyen saatlerinde benim uyuduğumu düşünmüş
olacak ki, kalktı yan odaya geçti. ardından karanlığı
dağıtan bir monitör ışığı belirdi. o saatte ne yaptığına dair
hiç bir fikrim yoktu, beygir gibi sevişmiş olmaktan ötürü de
yorgundum zaten. üstelemedim uyuyakalmıştım. sabaha
karşı tenimde hissettiğim soğuklukla irkilerek uyandım. yatağa dönmüştü. uyandığımı farkedince duduğımdan öptü
ve su içmeye kalktığını söyledi. ayar olmuştum ama renk
vermedim. bu hareketi farklı zamanlarda bir kaç kez daha tekrar
edince; ne yapıyorsun gece yarıları kalkıp? diye sordum.
ertesi günü sunumu falan olduğunu, grafikler üzerinde bir
anda rötuşlar yapması gerektiğini hatırladığını falan
söyledi. beni tatmin etmeyen cevaplardı. bir kaç kez
baskın yapmak için arkasından gittiğimde, biraz paniklese de ekrana baktığımda, mesleğiyle ilgili bir takım
tasarımlardan başka bir şey görmedim ekranda. * bir ilişkiyi bitiren şeylerin başında şüphe gelir.
ben bir kızdan pek çok sebeple soğurum. şüphede bu
sebeplerden birisidir. bir kez soğuduğum birisine de
ekvatorda dahi tekrar ısınamam. kendisine de aynen
bunları söyledim ve ayrılmamız gerektiğini gözlerinin içine
bakarak vurguladım. zaten o zaman kadar yaşamış olduğum ilişki sürelerinin ortalamasının standart sapmasını
bir hayli yukarıya çeken bir ilişki olmuştu.
yalvardı, yakardı, ağladı, küfretti. ben ise arkama
bakmadan evi terk ettim. evime geleceğini bildiğim için
uzun bir müddet en yakın arkadaşımın evinde kalmaya
karar verdim. valizimi, bir takım önemli eşyalarımı alıp kankamın evine gittim. başımdan geçenleri anlattım. ''
olur öyle '' dedi . bu basit telkin, o an içimi öyle bir
huzurla doldurmuştu ki; hiçbir şey söylemeden
anlaşabilmek, katıksız güvenle kuşatmak benliği... dostluk
buydu işte. kendisini internette engellemiştim. maillerine cevap
vermiyor, telefonlarını meşgule veriyordum. bir müddet
sonra hattımı da değiştirdim.
bir akşam, uzun müddettir girmediğim sözlüğe girmek
istedim. özel mesaj hanemde 30 civarı mesaj biriktiğini
gördüm. ona ait olanları okumadan sildim. fakat 10- 15 adet özel mesaj ona ait değildi. sözlükteki tanıdıklarımdan
gelmişti. hepsinde benzer şekilde; seninki coşmuş, bu
neler diyor, olum kafayı yemiş bu, vb. + :d + entry
numaraları yazıyordu. bir kısmını okudum; ben bu yazıyı
sana yazdım başlığının altına girdiği entrylerdi geneli.
yaşadığımız her şeyi en en ince ayrıntısıyla sözlüğe deklare etmişti. benim hatırlamakta zorlandığım şeyler tüm
ayrıntısıyla entrylerinde vardı. okurken utancımdan yerin
dibine girdim. erotikten de ziyade pornografik vurgular
hakimdi entrylerinde. bu kadar ayrıntıyı nasıl
hatırlayabildiğine şaşırdım. sonra son girdiği entrylere
baktım. onlarca, yüzlerce entry sırf yaşanmışlıkların, birebir replikasıydı. bir kısmı ise aşk acısı çeken, öfkeli bir
kadının can yakmak adına beyninde ürettiği birbiriyle
tutarsız, aşağılama maksatlı, hikayelerden oluşan
hezeyanlardı.
en sonunda açtığı başlık ise, herhangi bir bünyeyi şoka
sokmaya yetecek cinstendi; 'ben bu saksoyu sana çektim' başlığı ürkerek tıkladım. onu terk ettikten sonra, girdiği
bunalım sonucu hiç hoşlanmadığı patronuyla yattığını, ona
her türlü muameleyi yaparken nasıl hissizleştiğini, sado-
mazo duygularını, intikam amacıyla nasıl serbest
bıraktığını anlatıyordu. yazısında bir paragrafı ise;
patronunun aletinin, benimkinden ne oranda büyük olduğuna dair tespitlerine ve teşbihlerine ayırmıştı...
öfkelenmiş, öfkeden kendimi sikme raddesine gelmiştim. hemen kendisini aradım. ağzıma geleni söyledim, sövdüm.
neden yaptın, neden bu kadar basitleştin dedim . dinledi. sonra titrek ama mağrur bir sesle konuştu ;
'' bir neden bulup, artık ne olursa... çekip gideceğini
biliyordum bundan öncekiler gibi. ve ben beraber
yaşadığımız her şeyi en ince ayrıntısına kadar, her gece
yatağımdan kalkıp yazıya döküyordum. bir monitör ışığını
bahane edeceğinden habersizce. ve yalnız kaldığımda mutlulukları hatırlayıp, mutlu olabilme ihtimalini
düşleyerek.
ve en önemlisi; terk edip giden herkesin arkasından hiç
bir şey yapamamak sadece izlemek, öfkelenmek, ağlamak,
kendine kızmak nedir, bilmessin, bir erkeksin nihayetinde.
ama bu sefer acımın bir kısmını sana zerkedebilme fırsatım vardı. bende bunu es geçemezdim. '' dedi. bir an duraksadım; aferim çok güzel düşünmüşsün dedim.
çok güzel düşünmüşsün... ön edit: adı üstünde hikaye, nasıl özet geçeyim ! (03.02.2011 14:40, siddartha) bir kiz cocukla internette tanisti. uzun zamandir
konusmuslardi. cok yakin oldular. hem kiz hem cocuk
birseyler hissetmeyi basladilar. hatta artik sevgili gibi bir
birisiyle konusmaya basladilar. ve boyle konusurken ikisi
de cok mutlulardi, cok iyi anlasiyorlardi.
bir gun kiz diyor ki ne olur bulusalim, ben seni gercekten gormek isterim. cocuk da tabii ki bir gun goruselim diyor.
o gun kiz cok mutlu oldu, hatta hep o gunu hayal ediyor,
bekliyordu. ama gunler gecer cocuk bir daha da
bulusmaktan bahsetmedi. kizin icinde bir rahatsizlik
dogmaya basladi. bir goselim yavralmaya basladi. artik
butun konusmalarda hep bundan bahsederdi kiz, muhabetleri de cok gergin oldu, ikisi de sinir olmaya
basladilar. cocuk da her gun yeni bir bahane uydurup,
cevaptan kaciyordu. kiz da kimsin, nesin benim icin
onemli degil derdi, ne olur bir tek seni gormek istiyorum.
paran yoksa fark etmez, hastaysan, baska bir derdin
varsa benim icin hic onemli degil, ben seni sen olarak severim.
ama kizin bilmedigi bir sey vardi. o da cocugun cok agir
bir hastaligi vardi. en cok iki yil yasacakti. kizi cok sevdigi
icin hic birsey demedi ona, iliski fazla surmeyecegini
bildigi icin kizi uzak tutmaya calisiyordu. butun arkadaslar
bak bu kiz seni gercekten sever, en azindan onun icin anlat sen diye ikna ediyorlardi. ama cocuk biliyordu ki
simdi anlatirsa kiz cok uzulecek, beraber olsalar bile sonra
o olur kiz da cok aci cekecek. ama kizi da birakamiyordu,
onsuz yapamiyordu bu cocuk. iste boyle giderdi bu tuhaf
iliski.
kiz da artik kendine guvenemiyordu. beni sevmiyor o, herseyi ben uydurdum dusunmeye baslamisti. cok rahatsiz
oldu. gunlerce agliyordu. nasil oldu bu da ben o kadar asik
oldum diye herseyde kendini sucluyordu. morali cok
bozulmustu kizin. artik uyumaktan ve aglamaktan baska
bir seyi bilmiyordu o. binlerce dua edip hergun tanrim
beni neden cezalandiriyorsun, ben neden butun bunlari yasiyorum, ben bu asktan kurtarmak istiyorum, onun da
herseyi cok guzel olsun, onun sorunlarini bana gelsin, o
mutlu olsun ama diye yavraliyordu. hep cocugun nesi
varsa ona gelmesini istiyordu, o cozer belki de o zaman
gorusebilecekler belki onlar diye ummuyordu kiz. artik
kizin iyi olmadigini herkes fark etmeye basladi. delirmis gibiydi. gunlerce oturup duvara bakiyordu, bazen sessizce
agliyordu, ve icinden hep dua ederdi.
cocuk da sasiriyordu. kizin cevaplari cok sert ve cok
degisikti. ama nedeni o da biliyordu, o da bir gun gecer
diye devam ediyordu. sonra da olecek o, kizin icin
kaybolacak o, kiz ise zamanla unutur, baskasini sevecek. bir gun kiz dayanamadi seni seviyorum diye mesaj atti.
cocuk cok acidi ama cevap vermedi, icinden ben de seni
seviyorum geliyordu, ama bastirdi, hic birsey soyleyemedi,
cunku simdi konusursa gercegi soylecegini biliyordu. kiz
da bayagi yikildi bundan sonra. hic bir cevap gelmedi, o
kadar konusmaktan sonra. kizin herseyini biliyordu, her sirini ve soylecek birsey bulamadi. kiz icin bu sessizlik ne
kadar zor olacagini bilip da gene sustu o. demek ki kiz
hayatinda hic kimseydi. ama kiz ummaya birakmadi, her
gun bugun kesinlikle yazacak diye uyaniyordu ve dua
etmeyi birakmiyordu.
bir gun kiz kalkti ve anladi ki bosuna bekliyor o da. sevmiyor onu cocuk, hatta nefret de etmiyor, hic birsey
hissetmiyor o. evden cikti ve sokak sokak dolasti, agladi.
son mesaj yazmaya karar verdi. "o kadar konusmaktan
sonra bir soz bile soylemedin bana. en azindan defol git
yazardin. soyleyecek birsey bulmamak demek ki
hayatinda gercekten hic kimseyim. artik hayatimdan cik, kaybol, cunku acidan baska birsey hissedemiyorum
seninle beraberken. sevdigim adamin o kadar korkak ve
saygisiz oldugunu bilmedim, bilseydim hic seni
sevmezdim" yazdi. ama kendisi buna inanmiyordu, cocugu
hala seviyordu kiz. fakat cocugun baska birisine asik
oldugunu sandi ve onu rahatsiz etmek istemedi. bu mesaj yazarken o kadar acidi ki artik gozyaslarindan
etrafini goremiyordu kiz. yol gecerken araba carpti. kizi
kurtaramadilar. ama yolu gecmekten bir an once yazdigi
mesaji atti.
cocuk da bir gece once amelyat olabilecegini ogrendi.
hayatta kalacakti o. sabah kiza herseyi anlatacakti. ama o sabah kizdan kaybol diye mesaj aldi. uzuldu ama yapacak
birsey yoktu, sonucta kiz hakliydi onun yuzunden cok
yikilmis kiz. en azindan bir kere sevgilim istedigi gibi
yapmis olurum dedi. obur gun de arkadasindan kizin
kazada oldugunu ogrendi. o zaman da ahh keske o gun
ben de seni seviyorum deseydim, herseyimi anlatirdim sana askim diye hayatta kalacagi aklina geldi. ve bu
mutlu bir haber bir anda hayatin en zalim sakalarindan
birisine dondu. kendisini suclamaya basladi, neredeyse
yok oldu o. o kadar istedigi hayatta kalmaktan simdi
nefret etti. ona verdigi hayatini mahvedecek karari verdi.
bu bir kizin hikayesidir. artik onun anlatamadigi sozler bunlar. kiz kaderini almak icin binlerce dua etti, sen mutlu
olacaksin diye hayatini verdi. sen de kizin son hediyesini,
o kadar degerli bir hediyesini hic onemsemiyorsun. kalk
ve hayatina devam et, adam ol, cunku baska birisi
hayatinda kalmani icin herseyini verdi. onun
anlatamadigi hikayesi bu, buraya yazip sen bir gun okursun onu diye ummuyorum ve kendin icin degil, onun
icin mutlu olacaksin.
bunu bir tek insan icin anlatmiyorum ben, bu hikayesi
herkes icindir. hissediklerini soyleyin, acele edin cunku
yarin firsatiniz olmayabilir artik. hic korkmayin, elinizden
geleni yapmakta emin olun, yarin dunyaniz yikilirsa rezil olmayacaksiniz siz de. dunyaniz yikilirsa bile, ayaklariniza
kalkina ve hayatiniza devam edin, cunku sizin icin dua
edenler ve sizi sevenler var. onlari uzulmeyin, onlar
yaninizda degilse bile.
edit: bastan baska bir baslik altindaydi, birisi okuyup ne
kadar sacma bir hikaye dedi, kaldirdim, verdigi tavsiyene gore yerlestim.
dealar dünyasında ideal bir kadındım. çok idealsin
süpersin dediler inandım. bi tabak uzat sevdim seni fıstık
dediler içimi kaynattım. olacaklar olduklarımın çızzzdığı
çızgılardı, o an içim cız etti. artık olanlar olmayacak, çayı
ben koymayacaktım. tabağı uzatarak "al bunu da ye"
dedim, idea. "çık dışarı, artık seni sevmiyoruz!" dedi idea. kapıyı gümlettim gittim çıktırdı
 


TheCower

TheCower

Üye
:tşk:
 
JUSTİNBB

JUSTİNBB

Üye
okumayin vakit kaybi
 
Corrupt

Corrupt

Üye
Efendimden sonrasını okumadım
 
spy ghost

spy ghost

Üye
arkadaş yarısına kadar okudum kabul de bune ya el insaf gözlerim yandı yemin ederim
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...


Üst Alt