Masonluk (DEV KONU)

Sponsorlu Bağlantılar

Marco Laren

Marco Laren

Üye
    Konu Sahibi
Masonluk (DEV KONU)
Masonluk dünyanın en gizemli örgütlerinden biridir... ilk defa 18'ci yüzyılda İngiltere'de,
Londra' da ortaya çıkmıştır. Bu sayfamızda masonluğun gerçek felsefesi gözler önüne
serilecektir. Masonların, "insan sevgisi", "akıl ve bilim yolu" gibi olumlu kavramlarla
kamufle etmeyi amaçladıkları din ahlakına uygun olmayan felsefeleri açıklanacak, bunun
geçersizliği ve gerçek kökenleri üzerinde durulacaktır. Bazı kaynaklarda Masonluğun
ateist, materyalist ve Darwinist felsefesi incelenirken, masonların kendi kaynaklarından alıntılara da sayfamizda yer verilmiştir. Bu alıntılarda ve masonların batıl inanışlarında,
Allah, peygamberler, melekler, kutsal kitaplar ve din ahlakı hakkındaki saygıya uygun
olmayan ifadelere, masonluğun gerçek yüzünü gösteren birer delil olmaları nedeniyle yer
verilmiştir. Söz konusu tüm ifadelerden Allah'ı, mübarek elçilerini, melekleri, kutsal
kitapları ve tüm manevi değerleri tenzih ederiz. Masonluğun tek ve kesin bir tanımını yapmak hemen hemen olanaksızdır, bu tanım
birbirinden farklı biçimlerde yapılabilmektedir. Çünkü Masonluğa hangi açıdan bakılırsa,
tanımı da o bakımdan yapılır. Örneğin Masonluğun yalnızca amaçları göz önünde tutulur ve
diğer özellikleri bir yana bırakılırsa, şöyle denilebilir: Masonluk, tüm insanların ve tüm
toplumların barış ve mutluluğunu amaçlayan, bireylerin bu yolda ilerlemesini sağlayan bir
sistemdir. Oysa, Masonluk yer yer "kötülük", "dinsizlik", "şeytanlık", "tanrı tanımazlık", "düzenbazlık", "çıkarcılık" ve bunlara benzer çeşitli olumsuzluklarla eş anlamlı gibi
gösterilmiştir. Böyle bir tanım yanlış değildir; ama noksandır... Çünkü Masonluğun amaçları tümünü tanımlamaya yetmez. Nitekim Masonluk, amaçlarının
yanı sıra ilkeleri, tarihçesi, kurumsal özellikleri, çalışma yöntemi, dünya görüşü yada
felsefesi ve her biri "mason" olarak anılan üyelerinin bireysel niteliklerinin tümüyle bir
bütündür. Bu yüzden, Masonluğun ne olduğunu anlayabilmek için, onu ayrıntılı bir tarzda
incelemek gerekir. Masonluğun tanımını çok dar bir kapsamda tutanlar, hatta yalnızca
"Mason" oldukları bilinen birkaç kişiyi örnek alıp Masonluğun tümünü yargılayanlar vardır. Bu yaklaşım, karmaşık yapısı olan bir şeyin tek bir parçasına bakarak bütününü bu parça
ile özdeşleştirip açıklamaya benzer. Böyle yapılırsa, Masonluk hakkında yanlış bir izlenim
edinilebilir, yanlış kanıya varılabilir. Çünkü Masonluğun tümü anlaşılmış olmaz; yalnızca bir
yönünden söz edilmiş olur. Açıkça belirtmemiz gerekir ki, Masonluğun tümünü anlayabilmek
için Masonlar bile bu konuda yıllarca çalışmak gereksinme duymaktadır. Masonlar amaçlarının "barış, kardeşlik ve insan sevgisi" olduğunu söylerler. Ancak ilk
bakışta olumlu gibi duran bu kavramların altında, mason felsefesinin dine olan düşmanlığı
gizlenmektedir. Bu da Masonluk hakkında en çok soru işareti bulunduran ve insanların
merakını en çok çeken konulardan biridir. Çünkü örgütün çalışmaları gizlidir, gerçek
felsefesi ve amaçları hakkında da çok farklı yorumlar yapılmaktadır. Masonlar kendilerini
tanıtırken "insan sevgisi, hoşgörü, evrensel kardeşlik, akıl ve bilim yolu" ve saire gibi çoğu insanın kulağına hoş gelen kavramlar kullanırlar. Buna karşılık, masonluk çoğu insanın
gözünde son derece karanlık bir örgüttür, en temel özelliği ise dinsiz, hatta din karşıtı
olmasıdır. Olayın en ilginç yanı ise, aslında masonların kendilerini tanıtırken kullandıkları
kavramlarla, onlar hakkında yaygın olan "dinsizlik" suçlaması arasında pek bir fark
olmamasıdır. Bir başka deyişle, masonluğun özü olarak gösterilen "insan sevgisi, hoşgörü,
evrensel kardeşlik" gibi kavramlar, zaten örgütün dine karşı bir felsefeye sahip olduğunun
üstü kapalı ifadesidirler. "Peki neden?" diye sorulabilir bu noktada. Çünkü bu kavramların
hiç biri gerçekte zararlı gibi görünen kavramlar değildirler. İnsanların birbirlerini sevmeleri, hoşgörülü olmaları, ve buna benzer diğer tüm "Hümanist" kavramlar, çoğu
insana ilk başta dine ve vicdana aykırı kavramlar gibi gelmezler. Hatta çoğu insan "zaten
din de bu tür ahlaki meziyetleri öğretiyor" şeklinde düşünür. Oysa önemli olan bu
kavramların içlerinin nasıl doldurulduğudur. Marksizm bu konuda iyi bir örnektir.
Marksistler, komünizmi, insanlara barış ve huzur getirecek, toplumdaki tüm sömürüleri,
adaletsizlikleri ortadan kaldıracak, herkesin ihtiyacını karşılayıp, fakirleri koruyup gözetecek bir sistem olarak tanıtırlar. Bu tarifin içinde yanlış bir şey de yokmuş gibi
gözükür. Ama Marksizmin gerçek mahiyeti, dine olan bakış açısı incelendiğinde ortaya
çıkar. Çünkü bu ideolojiye göre üstte tarif edilen "sınıfsız toplum"un önündeki en büyük
engel dindir ve bu hedefe ulaşmak için dini yok etmek gerekir. İşte masonik felsefenin kulağa hoş gelen kavramları da Marksizmin bu süslü kavramları
gibidir... "İnsan Sevgisi"nin Masonlara Göre Anlamı: Masonlar her zaman tüm insanların kardeşliğinden, evrensel barıştan, hoşgörüden söz ederler. Tüm insanların birbirlerine
karşı sorumlu olduklarını söylerler. Bunlarda bir sorun yoktur, insanlar arasındaki
ilişkileri geliştirmeye yönelik sözlerdir. Peki ama insanın Allah'a karşı olan sorumluluğu ne
olacaktır?.. Masonik felsefenin gerçek yüzü, bu soru karşısında ortaya çıkıyor. Çünkü bu
felsefenin sözünü ettiği "insan sevgisi", insanların hepsinin Allah'ın kulu olduğunu
bilmekten-ve Yunus Emre'nin dediği gibi "yaratılanı Yaratan'dan ötürü sevmekten"- kaynaklanan dini bir sevgi değildir. Aksine, tüm insanların güya Yaratıcı olmadan kendi
kendilerine bir evrim süreci içinde oluştuklarını iddia eden bir kavramdır. Masonik
felfesenin "tüm insanların yardımlaşması" derken kast ettikleri anlayış, insanların dünyada
tesadüfen var olmuş bir tür olduklarını ve türlerini devam ettirip geliştirebilmek için
birbirlerine destek olmalarını savunan anlayıştır. Bu ise tam anlamıyla Allah'ı inkardır.
Kısaca "hümanizm" olarak tanımlanan ve masonluğun temelini oluşturan bu felsefe, insanların Allah'ı değil, birbirlerini önemsemelerini ve sevmelerini öngörür. Türk mason
localarının 1923'de yayınladığı "Meşrik-i Azam İçtimai Zabıtları"nda, bu karmaşık felsefe
şöyle ifade ediliyor: "Biz artık Allah'ı hayat gayesi olarak tanımayacağız. Biz bir gaye yarattık... O gaye Allah
değil, beşeriyettir". Bir başka masonik kaynakta ise şöyle denmektedir: "İptidai
cemiyetler, acizdiler, acizleri dolayısıyla etraflarındaki kuvvetleri ve hadiseleri
ilahlaştırdılar. Masonizm ise insanı ilahlaştırdı." Masonluğun temelini oluşturan hümanizmin
tanımı, bu felsefenin doğrudan din aleyhtarı bir kimliğe sahip olduğunu gösterir. 20'ci
yüzyıldaki hümanist felsefe akımının öncüsü olan Julian Huxley, Darwin'in evrim teorisini rehber kabul ederek "Evrimsel Hümanizm" adı altında yeni bir din kurmuş ve bunun anlamını
da şöyle ifade etmiştir: "Ben "hümanist" kelimesini kullanırken, insanın, aynı bir bitki ya da
hayvan gibi, doğal bir varlık olduğunu kastediyorum. Yani insanın bedeni, zihni ve ruhu,
doğa üstü bir güç tarafından yaratılmadı, aksine evrim süreci sonunda oluşmuştur.
Dolayısıyla insan, her hangi bir doğa üstü gücün kontrolü yada yol göstericiliğine değil,
sadece kendi varlığına ve kendi gücüne inanmalıdır." (American Humanist Association tarafından dağıtılan masonluğu tanıtım dergisi) Huxley'in yolunu izleyen John Dewey adlı Amerikalı filozof, 1933 yılında bir "Hümanist
Manifesto" yayınlamıştır. Manifesto'da vurgulanan temel düşünce, İlahi dinlerin ortadan
kaldırılmasının zamanının artık geldiği ve bunlar yerine, insanoğlunun bilimsel ilerleme ve
sosyal işbirliğine dayalı yeni bir çağa girmek üzere olduğudur. 1973 yılında yayınlanan ikinci
Hümanist Manifesto'da ise insanlığı tehdit eden sorunlar anlatıldıktan sonra bu felsefenin
Allah'ı nasıl inkar ettiği şöyle özetlenir: "Bizi kurtaracak bir Yaratıcı yoktur, kendimizi biz kurtarmalıyız." (American Humanist Association. "Humanist Manifesto". The Humanist
Eylül/Ekim 1973). İşte masonik felsefenin temelindeki hümanizm de budur. Bu felsefede kulağa hoş gelen tüm süslü sözler de aldatıcıdır. Çünkü Allah'tan
yüzçevirildikten sonra "insanlar arasında sevgi, barış, kardeşlik" ve saire gibi kavramların
bir kıymeti kalmaz. İnsanoğlunun varoluşunun amacı, Kuran'ı Kerim'in "Ben, cinleri ve insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım" ayetinde bildirildiği gibi, Allah'a kulluk etmektir. İnsan bu görevini terk edip Allah'a isyan ettikten sonra hiç bir şekilde kurtuluşa
eremez. Kaldı ki, insan Allah'a iman edip O'nun yoluna uymadıktan sonra, diğer insanları da
gerçekten sevemez. Masonların sık sık vurguladıkları "insan sevgisi" bir aldatmacadır;
inkara dayalı sistemler insanın ruhundaki kötülükleri körükler ve dolayısıyla sadece kan ve
zulüm doğurur. 20'ci yüzyılda komünizm, faşizm gibi din-dışı ideolojik sistemler yada bu
sistemler arasındaki çatışmalar nedeniyle yüz milyonlarca insan katledilmiş, milyarlarca insan da baskı ve zulüm görmüştür. Masonların gerçekleştirdiği Fransız İhtilali'nin
"özgürlük, eşitlik, kardeşlik" sloganıyla başlatıldığını, fakat ihtilal boyunca onbinlerce
insanın kafaları kesilmek üzere giyotine gönderildiğini hatırlamak gerekir. "Bilim ve Akıl Yolu"nun Anlamı: Masonluk, nasıl "insan sevgisi" kavramını Hümanizm çerçevesine alıp bir inkar aracı haline
getirdiyse, "bilimsellik" ve "akılıcılık" kavramlarını da yine din-dışı ve hatta din aleyhtarı bir
biçimde yorumlamıştır. Bir müslüman için bilim Allah'ın yarattığı evreni tanımak ve O'nun
yaratışındaki sırları kavramak için kullanılacak bir araçtır. Akılcı düşünce ise, Kuran
tarafından emredilen bir ibadet ve bir iman alametidir. Oysa masonik terminolojide bu iki
kavramla kast edilenin tamamen farklı şeyler olduğu görülür. Bu düşünceye göre, bilim Allah'ın yarattıkları incelemek için kullanılacak bir araç değildir. Aksine, bilime inanmak
ateist olmakla eş anlamlı gibi gösterilmeye çalışılır. Bilim adı altında, Darwinizm gibi
aldatmacalar topluma empoze edilir. Aslında bizzat bilim tarafından reddedilen Darwinizm
aldatmacasıyla, dine karşı sinsi bir mücadele yürütüyor. Türk masonlarının bir yayın
organında, dinsizliği "bilim" maskesi altında yaymanın masonların en büyük görevi olduğu
şöyle ifade edilmektedir: Hepimize düşen en büyük insancıl ve masonik görev, olumlu bilim ve akıldan ayrılmamak, bunun evrimde en iyi ve tek yol olduğunu benimseyerek bu inancımızı
insanlar arasında yaymak, halkı olumlu bilimlerle yetiştirmektir. Ernest Renan'ın şu sözleri
çok önemlidir: "Ancak halk olumlu bilim ve akıl ile eğitilirse, aydınlatılırsa, dinlerin boş inançları kendi
kendine yıkılır." Lessing'in şu sözleri de bu düşünüyü destekler: "İnsanların olumlu bilim ve
akıl ile aydınlatılmasıyla bir gün dine gerekseme kalmayacaktır." İşte masonluğun dine
yaklaşımı budur. Masonların "biz Allah inancı olmayanları aramıza almayız, hepimiz Allah'a
inanırız" şeklindeki sözlerinin de sadece bir kamuflaj olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
Nitekim masonik kaynaklara bakıldığında Allah inancının örgütün içinde aşamalı bir şekilde ortadan kaldırıldığı görülebilir. Bir masonik metinde şöyle denir: " Sizler Allah'ı, kader,
tabiat, kanun, kuvvet gibi zeka ve ruhunuzun temayülüne, inanç ve idrakinize göre
herhangi bir isimle adlandırabilirsiniz." (Mimar Sinan Dergisi,1982). Oysa ki Allah, kaderi
de, tabiatı da, kanun, kuvvet ve zekayı da yaratmış olan sonsuz kudret sahibidir. Bu en
büyük hakikatten gaflet içinde olan masonluk, kendi gafletini topluma yayma çabası
içindedir. Önlüksüz Masonlar: Sonuç olarak denebilir ki, masonik felsefe, insanların Allah'ı inkar etmesini hedeflemekte,
ancak bu inkarı, insan sevgisi, bilimsellik, akılcılık gibi süslü sözlerle üstü kapalı bir şekilde
yapmak istemektedir. Bu gerçek fark edildiğinde, masonluğun aslında son derece yaygın ve
etkili bir örgüt olduğu da kendiliğinden anlaşılmaktadır. Çünkü sözkonusu inkar yöntemi,
toplumun farklı kesimlerinde pek çok insan tarafından ısrarla savunulmaktadır. Dinsizliği
savunurken bunu "çağdaşlık", "modernlik" ve saire adına yaptıklarını söyleyenler; dinle bilimin çatıştığını iddia edenler: insanın, Kuran'ın yol göstericiliğine gerek olmadan
doğruyu bulabileceğini savunanlar, tüm bu insanlar gerçekte birer masondurlar. Bazıları
masonların ifadesiyle "önlüklü" masondur, yani mason localarına kayıtlı birer fiili üyedirler.
Daha büyük bir kısmı ise "önlüksüz" masondur, yani localara kayıtlı olmasalar, hatta
masonluğu tanımasalar da masonik felsefeyi benimsemiş kişilerdir, aralarında Süleyman
Demirel'de dahil Türkiye'de binlerce "önlüksüz" mason vardır. Onları bulmak için uzağa gitmeye gerek yoktur. Gazete sayfalarında yada televizyon kanallarında biraz gezinmekle
yüzlercesine hatta binlercesine rastlanabilir. Peki bu masonların-önlüklülerin ve önlüksüzlerin-amaçları nedir?
Basit: Amaçları, tamamen dinsiz bir dünya kurmak ve gerekirse bunun için dindarları
tasviye etmektir. Bu amaçla Kuran'da haber verildiği gibi, "gece ve gündüz hileli düzenler kurup" insanlara "Allah'ı inkar etmeyi ve O'na eşler koşmayı emretmekte"dirler. (Sebe
Suresi, 33). Bir masonik metinde masonluğun tüm dünyayı kapsayan bir "Hümanist din" kurma hedefi ve bu amaçla düzenlenen bir tür ayin şöyle ifade edilir: "Bugün yavaş da olsa,
şuuru tam manasıyla tatmin edebilecek tek ve evrensel bir din teşekkül etmektedir... Bu
evrensel dine paralel olarak, bir de dünya görüşü ölçüsünde ahlak kurulacaktır... böyle bir
din insanı kainatla birleştirecektir. İşte bu tam manasıyla MASONİZM'dir. Bu din kişiler
arasında gönülden gönüle kurulacaktır. Kurulan bu dinin mabetleri insanlık mabetleri
olacaktır. Bu tapınakta okunan ilahiler, bir insanın ruhundan fışkıran müzik eserlerinin en soylusu olan Bethowen'in 9'cu Senfonisi belki de oluşturacaktır... Mithra efsanesindeki
Boğa'nın eti ve kanı yerine, ekmek yiyerek ve kırmızı şarap içerek bu doğuşu kutluyoruz.
Komünyonun manası olan inanç birliği yapıyoruz burada biz. Yeni bir yılda bu kutsal
mücadelemizi şöyle vaftiz edip bitirmek istiyorum. Ekmekten bir parça daha yiyiniz,
kardeşlerim, bu dinin misyonerleri olan sizler, ekmeği paylaşan aziz dostlar olsun. Ateş
yiyerek bir daha şarabınızdan içiniz kardeşlerim, kan kardeşi olmak için." (Mason Dergisi,1981). Açıkça görüldüğü gibi, masonların amacı, dinleri ortadan kaldırarak
Hümanist felsefeye dayalı yeni bir dünya, yani tümüyle dinsiz bir dünya var etmektir. Ancak bilinmelidir ki eğer onların bir planı varsa, kuşkusuz Allah'ın da bir planı vardır. Bir
ayette Allah şöyle buyurmaktadır: "Onlar (inanmayanlar) bir düzen kurdular. Allah da (buna
karşılık) bir düzen kurdu. Allah, düzen kurucuların en hayırlısıdır." (Ali İmran Suresi, 54) ... "İnsan" kavramının putlaştırıldığı, materyalist ve evrimci felsefenin tek doğru sayıldığı bir
dünya hayalidir bu. Mason öğretisine göre gerçek Mason nasıl bir İnsandır?… Her mason, toplum içindeki sıradan insanlardan biridir... sizden farklı değildir. Ne yetkin,
yani mükemmel denilebilecek düzeyde çok üstün niteliklerle donanmıştır, ne de kötü bir
kişidir. Her masonun, diğer tüm insanlar gibi, doğrularıyla birlikte yanılgıları, olumlu
yönlerinin yanı sıra noksanlıkları vardır. Bir mason, Masonluğun amaç ve ilkelerini
benimseyip bunları içine sindirerek sahiplendikçe, diğer masonlarla bilgi ve görüş alış
verişi yaparak kendini geliştirdikçe daha olgunlaşabilir. Bu çabasını sürdürdükçe yetkinleşmeye doğru ilerleme olanağını elde eder. Hiçbir mason, hatta hiçbir mason örgütü,
tek başına Masonluğun tümünü temsil edemez. Kimi masonların bireysel tutum ve
davranışlarına, hatta belirli bir mason örgütünün özelliklerine bakarak Masonluğun
evrensel boyuttaki tümü üzerinde bir yargıya varılamaz. Bu konuya çok yönlü ve geniş
kapsamlı olarak bakılmalı, ancak ondan sonra bir değerlendirme yapılmalıdır. Ayrıca hiç
kimse, bir kurum yada bir kişi hakkında onu iyice tanımadan, onu tüm yönleriyle bilmeden doğru bir yargıya varamaz. Masonluk hakkında bir övgü yada yüceltmeye, bir eleştiri yada
kötülemeye girişmeden önce, bu konuda iyice bilgi sahibi olmak gerekir. Yoksa Masonluk
hakkında söylenen kötüleyici sözler bir safsata olmaktan öteye gidemez. Nitekim, yıllarca
masonların kendilerine yöneltilmiş çeşitli suçlamalara hiçbir yanıt vermemiş olmalarının bir
nedeni de budur. Safsata ile uğraşıp zaman yitirmek istememişlerdir. Masonluğu
kötüleyenler ile hiçbir sonuç vermeyecek demagojiye girmekten sakınmışlardır. Kendi kaynaklarına göre Masonluğun Doğru Tanımı: "Masonluğu doğru tanımlamanın zorluğundan söz edip konuyu geçiştiremeyiz"... Noksan bile
olsa, bazı tanımlar yapabilmeliyiz. İşte bu tanımlardan birkaçı: " Masonluk, kendine özgü
bir kuruluşu ve bir örgütlenme şekli olan, sosyal içerikli bir dernektir "... Masonluk,
olgunlaşmak ve yetkinleşme yolunda ilerlemek isteyenler için, düşünsel ve töresel, insancı,
yani insanı, eşitliği ve kardeşliği esas alan (hümanist) nitelikli bir kurumdur. Masonluk,
öncelikle akıl verilerine dayanarak ve bilimsel yöntemlerle gerçekleri araştırma yöntemi ve sanatıdır. Masonluk, amaçlarının gerçekleştirilmesine gönül vermiş, ilkelerini içtenlikle
benimsemiş, "mason" denilen kişilerin topluluğudur. Masonluk, özgür düşüncelerin üretildiği, bunların özgürce görüşülüp tartışıldığı bir
ortamdır... Masonluk iyiyi, doğruyu, güzeli benimsemeyi öncelikle tutan bir yaşam
biçimidir. Fakat Masonluk tek başına bunlardan hiçbiri değildir. Masonluk bunların hepsidir;
hatta çok daha fazlasıdır. Masonluğa bir olumsuz ön yargı ile bakanlar, masonları çeşitli
bakımlardan suçlayıp onları ve Masonluğu kamu oyunun gözünde küçük düşürmeye
çalışanlar, sözlüklere Masonluğun tanımı için birtakım başka karşılıklar da yerleştirmişlerdir. Masonluğu birtakım doktrinlerle özdeşleştirenler, masonları belirli bir
ulusun uyduları gibi göstermeye çalışanlar da olmuştur. Masonluğun ne olduğunu ve ne
olmadığını bilmeyenlerce kötülenmesinde, çok kötü bir şey olduğunun sanılmasında, bir
zamanlar kasıtlı olarak yapılmış yukarıdaki gibi mecazi tanımların, ipe sapa gelmez
suçlamaların etkisi vardır. Böyle kasıtlı tanımların ve nitelendirmelerin yapılmış olması,
Masonluğun amaçlarının ve ilkelerinin, birtakım kişilerin ve belirli zümrelerin görüşlerine ters düşmesi, işlerine gelmeyişi, hatta çıkarlarını zedelemesidir. Masonluğa saldıranların ve masonları kötüleyenlerin en büyük korkusu, Masonluğun ne
olduğunun ve ne olmadığının toplumda iyice ve açıkça anlaşılmasıdır. İşte şimdi biz, bunu
yapıyoruz: Masonluğun ne olduğunu herkese açıkça anlatıyoruz. Masonluk üzerine örtülmüş
sis perdesini kaldırıyoruz. Bu açıklamaları yapışımızın nedeni yanlış
anlaşılmasın. Masonluğa saldıranlara ve masonları suçlayanlara yanıt vermekte değiliz.
Masonluğun ne olduğunu, bu konudaki gerçekleri öğrenmek isteyenlere bilgi vermek istiyoruz. Eğer siz bu konuda gerekli bilgileri edinmek istiyorsanız, şu soruların yanıtlarını
bulmalısınız: - Masonluğun amaçları nelerdir? Masonluğun bir evrensel amacı var... bu evrensel amaç dünya yüzündeki tüm toplumların ve
tüm insanların barış ve kardeşlik içinde bir arada olmaları. Fakat bu bir ülkü gelşecekte
gerçekleşmesi düşünülen bir ülkü... bunun için de bir alt aşamada belki tolumlar ve insanlar
arasında toplumların ve insanların birbirleriyle çatışmalarına yol açan etkenlerin ortadan
kaldırılabilmesi için yapılan bir takım çalışmalar var. Bu çalışmalar masonlukta belki başka
kurumlardan farklı bir biçimde yapılabiliyor. Bu farklılıkta masonluğun kurumsal bir etkinlikte bulunmaması yada kurum olarak herhangi birşey yapmaması... bunun için ancak
ve ancak kişileri yetiştirmesi yani masonları yetiştirmesi ve masonların yapabilecekleri
bireysel çalışmalarla bunun gerçekleşmesi, burada da bir amaç daha ortaya çıkıyor:
toplumları oluşturan bireylerin bu amaca uygun bireyler olarak yetişmelerini yada kendi
kendilerini yetiştirmelerini sağlamak. - Masonluğun ilkeleri nelerdir? Masonluğun temel ilkeleri özgürlük eşitlik ve kardeşlik diye üç ayrı ilkenin bir araya
getirilmesiyle oluşur... kuşkusuz bu ilkeler yalnız masonluğa özgü değildir. İnsanlığın
tümüne özgüdür ama masonlukta da kullanılan üç temel ilkeler bunlardır.
İnsanlar için özgürlük insanlar arasında eşitlik ve tüm insanların kardeşliği. Evrensel ilke
diye birşeyden söz etmek olanaklı değildir... çünkü mason kuruluşların arasında ilkeler
bakımından bir takım farklılıklar vardır ama evrensel bir amaçtan sözetmek söz konusu olabilir. Evrensel amaç ta tüm insanların ve tüm toplumların barış ve mutluluğunun
sağlanmasıdır. İlkeler bu aöaçlar için yapılacak olan çalışmalar için geçerli olur. - Türkiye'de kaç mason var? Türkiyede masonluk şu anda olması gerekenin çok altında... Türkiye'de üç tane mason
örgütü var: bunlardan en büyüğü: Hür ve kabül edilmiş masonlar locasıdır... yaklaşık 15 bin
kadar üyesi vardır. İkincisi: özgür masonlar büyük locasıdır... onun da yaklaşık 4 bin kadar
üyesi vardır. Üçüncüsü de: kadın masonlar büyük locası dır... onun da yaklaşık bin kadar
üyesi vardır. Yani nereden bakarsanız bakın Türkiye'de 20 bin kadar mason vardır. - Nasıl mason olunur? Masonlar kendileriyle çalışabilecek kişileri kendi aralarına davet ediyorlar... o kişilerden
kendi öngördükleri dostlarından yakınlarından masonluğa girmek isteyip istemediklerini
soruyorlar ve onları yönlendiriyorlar. Eğer onlar masonluğa girmek isterlerse o zaman
onların masonluğa girme işlemleri yapılıyor. Ama bunun dışında pek ender olarak ben mason
olmak istiyorum diye mason kuruluşlarına başvuranlar da var. Yani aileden geçmiyor...
öylesine geçmiyor ki, mesela bir ailede o kadar mason varken, biri kalkıp bir ailede yeter bu kadar mason diyerek, mason olmayı kabül etmiyor. - Masonluk'taki örgütlenme sistemi nasıldır? Masonlukta örgütlenme yapısını yukardan aşağıya değilde aşağıdan yukarıya incelemek
daha doğru: her mason bir küçük masonik birimin bir üyesidir... bu küçük masonik birim
loca olarak anılır ondan sonra bu localar bir araya gelerek büyük loca denilen sistemi yada
obidyans denilen sistemi oluştururlar. Masonlukta temel örgütlenme yapısı budur. Ama
bunun dışında birde özellikle yüksek derecelerde bir yüksek derece otoritesi kendi kendine
oluşur. O da kendi altında çalışacağı daha küçük birimler oluşturur. Bu da bir farklı örgütlenme yöntemidir. - Masonluğun tarihçesi nedir? Masonluk prensip itibariyle dünya üzerinde geniş bir kurum. Masonlardan yada mason
denilen kişilerden oluşan bir kurumdur. İlk kez ortaya çıkışı 18'ci yüzyılın başlarında
ingiltere'nin Londra oldu. Ama ondan sonra da Fransa'ya ve sonra tüm Avrupa kıtasına yayıl.
Daha sonra Amerika'ya yayılıyor, ve daha sonra da tüm dünyayı sarıyor. Mason kelimesini
eğer batı dillerinde ele alacak olursak: Duvarcı veya Bina yapan kişi anlamına gelir... ama
Türkçemizde bu anlamda kullanılmadığı için: mason Türkçede doğrudan doğruya bir mason kuruluşunun üyesi anlamına gelir. - Türkiye'de Masonluk nasıl kurulmuş, nasıl gelişmiştir? Masonluk Türkiye'ye 18'ci yüzyılın yarısında... yani Osmanlı zamanında geldi. Ancak o
tarihlerde Türkiye'deki masonluğun kesinlikle yabancı ülkelerin masonluğu yada yabancı
ülkelere bağlı masonluk olduğu söylenebilir. Bu ikinci Meşrudiyetin ilanına kadar bu şekilde
sürmüş gelmiştir. İkinci Meşrudiyetin ilanından hemen sonra da Türkiye'de ulusal bir Türk
Masonluğu kurulmuştur. Türkiye' nin en eski masonu Çelebizade Sait Çelebi'dir... ancak
tanınan bir kişi değildir. Ama 19'cu yüzyılda mason olduğunu bildiğimiz çok kişiler vardır... örneğin Namık Kemal, Şinasi, Ziya Paşa, hatta bunların arasında en ünlü masonlardan birisi
de sultan beşinci Murat' tır. - İsteyen kişi Masonluktan ayrılabilir mi? Masonluktan çıkmak elbette mümkün... bir kişi ben mason değilim derse veya ben
masonlukta bulunmak istemiyorum derse masonluktan çıkar... ama kişinin masonluktan
çıkamayacağı nokta şu: Masonluk bir rütbe değil, kişiye verilmiş olan bir nitelik. Bu nitelik
kişiye bir kez veriltikten sonra o niteliği ondan hiç kimse alamıyor... ama kişi ben bunu
istemiyorum derse üzerinden kendisi atabilir. Masonluktan kendi dileği ile çıkmiş olan çok
kişiler vardır... ama bunların içerisinde kimler vardır bunları pek anımsamak kolay değildir ama belki daha sonra gündeme gelecek olan yani masonluktan kendi dileği ile ayrılmış olan
kişilerden birisi de mesela Süleyman Demirel'dir.
Alintidir. Siteye katkim olsun diye yazdim.
 


Üst Alt