Ley Hatları

Sponsorlu Bağlantılar

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
haydaravısyon

haydaravısyon

Üye
    Konu Sahibi
Ley Hatları
[h=1]LEY HATLARI..[/h]
[h=2]Tarih boyunca inşa edilen bina ve tapınakların mimarları, yerbilim
uzmanlarıyla birlikte gizemli LEY hatlarını arayıp titizlikle buldular
ve binalarını onların üzerine kurdular. Siz de dünyanın enerjiyle akan
akapunktur noktalarına metafizik bir yolculuğa hazır mısınız?[/h]


Öncelikle adım adım gideceğimizi söyleyebilirim. Bu enteresan konuyu
anlaşılır bir dille size sunmaya çalışacağım. Konu 1921 yılında Batı
dünyasının gündemine ilk kez geldi. ,
aslında Britanya’nın kullandığı yollara temel olan eski Roma yollarını
inceliyordu. Bunları incelerken o yolların da daha eski uygarlıklara
ait yolların üstüne kurulduğunu buldu. İnsanlar bir şekilde gözle
görülmeyen bir akışı hiç terk etmemişlerdi. Uygarlıklar uygarlıklara
yerlerini devrederken, ley hatlarına sadık kalmışlardı. Ley akışları
üzerine anayollarını kuruyor ve yol boyunca bu enerjiden hayat bulmak
istiyordu. Ley akışlarının merkez olduğu yerlere kiliselerini,
mabedlerini ve hipodrumlarını, stadyumlarını inşa etmişlerdi.

Alfred Watkins, yararlandığı antik haritalar, yer isimlerinin eski
dillerdeki isimlere benzerliği ve çatal çubuk yöntemiyle ley hatlarını
tespit etti. Modern haritalarda görünmeyen çoktan kaybolmuş, toprak
altında kalmış eski yapılara ulaştı. Teoriyi destekleyecek şekilde, gerçekten de bugün ortada hiçbir izi
görünmeyen gömülmüş bu arkeolojik eserler, ley hatları üzerinde
uzmanları bekliyordu. Tek yapılması gereken, leyin nereden nereye
gittiğini bulup takip etmekti.
“ ” kelimesini literatüre kazandırırken kastettiği, “toprağın temizleyici şeritleri” ya da “çayırlık” bölgeydi.

Alfred Watkins’in bulduğu Ley hattı:

Alfred Watkins’in kitabını Google Books’da okuyabilirsiniz. (İngilizce)

Sonraları konu derinden incelenince bu eski yapıların zincir halinde
Avrupa boyunca gittiği anlaşıldı. Özellikle Keltler ve Druidler doğa
ruhlarına yakın inanışları ile dünya enerjilerinin güçlü olduğu
yerlerde tapınaklar inşa etmiş, kurban alanları, dinlenme ve toplanma
yerleri yapmıştı. İşin ilginci zamanla Avrupa kıtasına yayılan
Hıristiyanlık dini aynı yerlerin üstüne yeni tapınaklarını kurmuştu. Bu
ilginç adetin Türk medeniyetleri tarafından da aynen uygulandığını çok
iyi bilirsiniz. Köklü kiliseler ve binalar, bugün cami olarak ibadet
amaçlı kullanılmaktadır.


Avrupada’ki eski toplumlara dönecek olursak, özellikle Druidlerin ve
Keltler’in Avrupa üzerinde bir omurga kemiği gibi birbirini izleyen taş
yapıları, megalitleri, Altarları, dolmen ve menhirleri arka arkaya
dizmeleri müthiş bir hat gibidir. Bu açıdan bakıldığında
gibi noktalar yine bu çalışmanın parçası gibi görülmelidir. Özellikle
bir kaç ay önce Stonehenge yakınlarında şu anda bir gölün altında
kalmış olan yine benzer bir yapı keşfedildiğinden beri bu sıradışı
yapılar daha bir titizlikle ilişkilendirilir oldu. Stonehenge tek örnek
değildir. Bu taş dizilimi sık sık uygulanmıştır.






[h=2]DÜNYAYI GEZEN LEY HATLARI[/h] Amerika kıtasında Mexico’dan başlayarak devam eden piramit serisi,
sade vatandaşın sandığından çok çok fazladır. Aynı şekilde Mısır’da 3
tane piramit olduğunu düşünüyorsanız Kralllar vadisine uzanan piramit
serisi sizi oldukça Ve ,
hatta Anadolu höyükleri ve bir kısmının içindeki yapılan mini
piramitler başlıbaşına konular olabilir. (Çin piramidini görmek için )
Ley hatlarının gözle görünür simgeleri olan bu binaların dizilişi
gibi, devasa uzunluktaki Çin seddi de, binlerce yıllık sağlıklı bir
akışın ve diğer enerjiler için blokajın kaynağıdır. Çinliler için ley
hatlarının geleneksel ismi Dragon çizgileri / Ejderha çizgileridir.
Çin’de ve özellikle uzakdoğu’da saygıyla uygulanan
bilimi için yeryüzü, üzerinde kurulacak binanın sağlığı, iyi şansı ve
başarısı için temeldir ve çok önemlidir. Bina bu enerjiyi yeryüzündeki
dragon çizgilerinden alır. Topraktan akan “enerji nehri”, olumlu bir
akışa ve yaşamsal berekete sahipse, artık bundan sonrası evin yapıldığı
malzemeye, kapısının açıldığı yöne, içindeki eşyalara, suyun ateşin ve
odaların şekline bağlı olarak ev sahiplerine özellikle sağlık, mutluluk
ve iyi bir hayat getirecektir. Feng shui, cansız nesnelerin
mobilyaların ve dünya toprağının canlılara etkisini en iyi hale
getirmek için çabalar. Bu bilim o denli ciddiye alınır ki dünyanın en
uzun gökdelenlerinden ve ağırlık dengesi hareketli bir topla sağlanan
mimari şaheseri ‘e
doğrudan gelen caddenin yaratacağı olumusuz enerji akışını dengelemek
için mimarlar binanın önüne su çeşmesi ve havuz yaptırmıştır.

(Bu konuda daha detaylı bilgi almak istiyorsanız makalemi okuyabilirsiniz)
Yine Çinliler
tedavisini binlerce yıldır uyguluyorlar. İnsan üzerinde yaşamsal
enerjilerin aktığını ve bunların geçtiği merkezleri, bu merkezlerin
bağlı olduğu organları biliyorlar. Örneğin kulak memesine bağlı olarak,
bedene uzanan hatlardaki tıkanıklık ve fazlalıkları minik iğneler
saplayarak dengeliyorlar.
Bu gözle baktığımızda kimi kadim öykülerde bulduğumuz, zamanında
dünya enerjisindeki hastalanmaları onarmak için zinciler halinde
yapılmış eski binalar, dikilitaşlar bambaşka açılımlar getiriyor. Bu
binalar akapunkturdaki minik ince iğneler gibi dünyanın belirli
noktalarına saplanıp enerji akışını yeniden düzenliyorlardı.
Hatta dünyanın her büyük şehrindeki dikilitaşları düşünürsek ve
bunların Mısır kaynaklı olduğunu düşünürsek bu görüş daha da
güçlenecektir. Bildiğiniz gibi İstanbul’da da bir Dikilitaş
bulunmaktadır. (Dikilitaşlar hakkında detaylı bilgi için: ve )


[h=2]NAZCA ÇİZGİLERİ[/h]
Peru’da havadan bakıldığında daha doğrusu ancak bir
çizgiler uzun zaman yerdeki insanları şaşırttı. Bir yol büyüklüğündeki
devasa çizgilerin bazıları hayvan figürlerine sahipken bazıları
anlaşılmaz çizgiler şeklindeydi. Binlerce yıl önce yere çizilen bu
figürleri kim, neden, nasıl çizmişti? Sadece uçakla görülen bu
çizgilerin yerde nasıl yapıldığı zaten ayrı bir araştırma konusu. Ama çizgilerin varlığı ve yapısı ve LEY akışı arasında ilinti çok yüksek.


VİDEO


[h=2]Eski uygarlıkların çok özenle çalıştıkları bu gerçek neydi? Dünyanın
anatomisine baktığımızda toprağın içinden ve üstünden akan farklı türde
bir enerjiden, hayatsal öneme sahip bir LEY akışından bahsediyordu
kitaplar.[/h] Modern haritacılıktaki enlem boylam, meridyenler bulunmadan önce
haritacılıkta gizemli çizgiler, akışlar ve bu çizgilerin kesiştiği
yerler vardı. Piri Reis haritasına bir göz atın. Bu çizgiler ilginç
şekilde dünya enerji çizgileri ve kesişim noktalarına uyuyor.

Dünya gezegeni, hayat enerjisini güneşe ve galaksi sistemine bağlı
olan bu devasa LEY akışından alıyordu. Gözle görünmez bir göbek bağı
gibi LEY akışı örüntü halinde uzaklardaki yıldızların etkilerini ve
gezegenlerin yaşamlarını birleştiriyordu. Böylece Mısır piramitlerinin
belli odalarının baktığı Sirius gibi yıldızlar aradaki mesafeye rağmen
organik bir bağla dünyayla bu müthiş enerji hatlarıyla bağlıydı.
İnsan ruhsal varlığı da kökleri toprağın hemen
üstünde bulunan bir ağaç gibi bu enerji alanından besleniyordu. Doğu
öğretilerinde bahsedilen fohat ya da prana enerjisi ve sonraları
Amerikalı araştırmacılar tarafından da bulunan gizemli Orgone enerjisi
bununla ilgiliydi.
[h=2]
“Yeryüzünün, ley ağı sayesinde yansıyan yaşam gücü, aynı
pranik alanın parçaları olmaları nedeniyle güneşinkiyle de sıkı sıkıya
bağlıdır. Bu nedenle güneş, yeryüzünün ley ağı ve yeryüzündeki doğal
oluşumların hepsinin sahip olduğu sağlık ya da yaşam gücü arasında eşi
görülmemiş yakın bir ilişki vardır. Tarih boyunca insanların içgüdüsel,
sezgisel ya da şuurlu bir biçimde yeryüzünün ley ağına ilgi göstermiş
olmalarının nedeni de budur. Böylelikle insanlar gerek fiziksel gerekse
ruhsal sağlıklarını korumanın yanında, kendilerini çevreleyen doğal
oluşumların gelişimini de sürdürmeyi ve zenginleştirmeyi
başarmışlardır. Bu arada yeryüzü ile aralarındaki ilişkiyi de tanıma
fırsatı bulmuşlardır.”
Kaynak: The New Age, An Anthology of Essential Writings Çeviren: Sema Özçallı

[/h] [h=2]Dinler için binlerce insanın gerektiğinde öldüğü ve elden bırakmamak
için herşeyi yaptığı özel yerler mesela Kudüs Tapınağı, Kabe gibi
kutsal yerlerin de bu büyük anahatların kesişimi üzerine kurulu olduğu
da söylendi. Böylece sadece dünya hatlarının değil, göksel hatların da
kesişimindeki bu binalara dönülerek yapılan ibadetler (kıble kavramı) o
canlının o yönden yayılan bu hayatiyet akışına, kendi çakra sistemini
açması beslenmesi ve temizlenmesi imkanına da yol açıyordu.[/h]
[h=2]POPÜLER KÜLTÜRDE LEY HATLARI[/h] Popüler kültürde örneğin çizgiromanlarda ve bilgisayar oyunlarında ley akışlarına sık sık değiniliyor. ‘nin,
“Dünyanın Sınırındaki Ev” öyküsünde, böyle bir kesişim noktasına
kurulan çok özel bir iç mimarisi olan evin, insanları bir noktadan bir
noktaya, hatta bir boyuttan diğerine ışınlamaya muktedir olduğu bile
idda edildi.
Stephen King ünlü
serisinde kahramanlarının IŞIN’ı ve Yolu takip ettiğin anlatmıştı. Bu
çizgiler dünya boyunca gittiği gibi paralel evrenlerdeki dünyalara ve
tüm zamanlara ulaşıyor ve herşeyin merkezindeki Kara Kule’de
birleşiyordu. Bunun için Kara Kule aynı zamanda müthiş bir güldü.
Kırmızı insanı ruhani coşkuyla ve yaşamla dolduran tek bir güldü.
Kitabın eksenini oluşturan Işın’ı yıkmaya çalışan bir kırıcı grubu tüm
kötülükleri ile zaman ve uzay dengesini bozmaya çalışıyorlardı.
Anlatılan olayların ortak yönü ise gezegenimizin içinde ve üstünde
bir spiral akışla dönen esneyen kilometrelerce uzanan bu akışların
akapunktur biliminde insanın üzerinde bulunduğu gösterilen enerji
çukurları nehirleri, tepeleri gibi bölgelerinin olması. Bu yönüyle
insan yeryüzünün bir kopyası.

dizisinin 5. sezonu ile birlikte bazı evrensel ve binlerce yıllık
bilgilere göndermeler de yapıldı. Örneğin Adanın yerini bulmak isteyen
ekip uzman bir bayana gider. Özel bir odada sallanan çok büyük bir
sarkaç ipin ucunda dönmektedir. Kadın, ada ile bu odanın aynı enerji
hattı üzerinde olduğunu ve bağlı olduğu enerji hattı aracılığı ile
yerinin bulunması için formüllerle hesaplama yapıldığını anlatır.
,
bir gün daracık bir mağarada üstadı Don Juan Matus tarafından yüksek
bir görüş gücüne yükseltilir ve birdenbire saç örgüsü gibi ışıl ışıl ve
devasa boyutlarda akışları görür. Dünyayı saran hatta oluşturan bu örgü
hem yaşam taşımakta hem canlı farkındalık ve algıyı taşımaktaydı. tüm
canlılar farklı enerji örgülerine bağlıydı ve dünya devasa bir enerji
ağıydı…
[h=2]LEY HATLARINI TAKİP ETMEK[/h]
Görsel: | Creative Commons Lisansı ile kullanılmıştır.
Bu akışları eski uzmanlar nasıl ölçüyordu?
Belirli ruhsal bedensel duyarlılığa sahip insanlar en çok çatal çubuk
yöntemi ile toprak altında su ararken yaptıkları gibi enerji akışına
bakıyordu. (Ley konusunu gündeme getiren Arkeolog Alfred Watkins de
çatal çubuk yöntemini kullanıyordu. Kişi elinde serbest bıraktığı şeyle
yürürken kendi aura alanı aradığı şeye rastlayınca refleksel bir tepki
ile elindeki çatalı istemdışı büküyordu. Bu çoğu modern eğitim almış
bilimle büyümüş bizlerin burun kıvırıp bıyık altından güleceği metotla
Rusya’nın yıllarca petrol ve maden yataklarını inanılmaz ucuza
bulduğunu söylesem güler misiniz? Amerika’nın devasa uydu
maliyetleriyle karşılaştırıldığında gülmemek zor.

Ayrıca sarkaç yöntemi de çok önemliydi. Özellikle sarkacın ipinin
uzunluğu aranan bilgiye göre değişiyordu. Doğru uzunluk ve doğru uçla
birleşen duyarlı insanlar bir evin huzurla dolması için nereye
yapılması gerektiğini ve yaşamsal pek çok akışı hesaplıyabiliyorlardı.
Günümüzde Türk toplumu sarkaç metodunu çok iyi bilir. Hisleri iyi genç
kızların hamile kadınların karnı üstünde bir ipe bağlı yüzüğü sallayıp
dönüş yönüne göre kız ya da erkek bebek olduğunu söylemeleri gibi. Evet
ülkemiz pek çok açıdan orijinal bir yer.
Günümüzde bu akışları yakalayacak makinelerin de yapılması işi
pratikleştirecektir. Bu konuda yapılmış bağımsız çalışmalar olmasına
karşın yazar henüz herhangi birini inceleme imkanı bulamamıştır.
[h=2]LEY AKIŞLARINDAN ENERJİ[/h]
enteresan bir şekilde elektriği kablosuz iletebiliriz, kablolar
gereksiz dediğinde deneylere bağlı olarak çalışıyordu. Gerçi Edison’un
siyasi çevresinin gücüyle bu buluşu topluma yayılamadı ve elektrik
telleri dünyayı sardı. Dünya küresini elektrik akışını bir noktadan bir
noktaya göndermek için kullandığında ve bunun deneylerini yaparken
çevre bölgelerdeki atların nalları elektrik çarptığında aslında kadim
ve köklü bir bilgiyi fizik bilimine uyguluyordu.
Günümüzde modern otobanların altına döşenecek elektrik akımı ya da
manyetik yolla hafifçe havada gidecek arabalar enerjilerini yoldan
alacak elektrikli arabalar tasarlanıyor. Enerjisini bu hattan alacak
olan makineler aslında şu anda kullanmadığımız o eski ley akışlarını
kullanan uygarlıkları taklit ediyor. Binlerce yıl önce keşfedilmiş ve o
uygarlıklar yok olunca unutulmuş olan bilimler yeniden keşfediliyor.
Arkeolojik kazılarda Druidlere ait bölgelerdeki öbeklerden enteresan
şekilde karbon, çinko ve demir çıkıyor. Bu bölgeler ise doğrudan ley
akışları üstünde. Bildiğiniz gibi bu saydığımız malzeme ile pil
yapılır! Akla olmadık şeyler geliyor. Temel fizik bilimi ile Ley
akımlarından enerji doldurmayı mı öğrenmişlerdi? Oysa pil yapımı
binlerce yıl sonra bulunacaktı. …
[h=2]Yine sözlü ve yazılı efsaneler özellikle Hindistan’ın bu ley akışları üzerinde uçmayı başaran olağanüstü uçuş cihazlarını
tarif ediyor. Hikaye öyle ki bir zamanlar yüksek bir uygarlık bu ley
akışlarının üstünden uçarak giden cihazlar kullanır. Ley enerjisi tüm
uygarlığın kullandığı bir temel enerjidir. Piramitlerin tepesinde
bulunan kristaller topraktan ve toprak üstünden alınan enerjiyi
cihazların ve insanların kullanımı için dağıtır. Sonraları uygarlıklar
çöker. Kristaller yağmalanır. Geriye boş piramidler ve bu uçuş rotaları
kalır. İnsanlar binek hayvanları ve ayakları ile yine uygarlıkların
kalıntıları üstünde gidip gelirler. Sonraları o kalıntılar yerine kendi
şehirlerini kurarlar. Troya’nın katlarca aynı yere kurulması gibi. Her
dinin gelip bir önceki tapınağı değiştirmesi ama aynı yerde ibadet
etmesi gibi.[/h] [h=2]HAYVANLAR VE LEY AKIŞI[/h] Bilimadamları yıllardır uzun rotaları uçan göçmen kuşlar, denizde
giden kaplubağaları, balinaları balıkları izliyor. Bu hayvanlar daha
doğduklarında bir başka yerde dünyaya geliyorlar ve geriye dönüp o uzun
yolu kusursuz şekilde alıyor ve yavruluyorlar. Sadece manyetik alana
göre yönlerini buluyorlar demek çok güç. Hatta bazı türler şimdi deniz
olmuş yerlere gidip geliyor. Sanki eskiden bir toprak parçasına
ulaşıyorlarmış ve orası batıp gitmiş gibi.
[h=2]KUTSAL METİNLERDEKİ NEHİRLER IRMAKLAR[/h] Cennette anlatılan ırmaklar bu Göksel akışlar mı? Bir çok insan için
“altlarından ırmaklar akan Cennetler” kavramı belki bambaşka derinliğe
kavuşur. Ve bu akışlar dünya insanının enerji bedenleri için gıda ve
bilgi kaynağıdır.
Yeryüzü ruhunun özü ya da şuuru, insanlarda doğrudan
ortaya çıktığında mutluluk hissi uyandıran oldukça yüksek frekanslı bir
enerji halinde varlığını belli eder. Leylerin girdap benzeri
yapısındaki devingenlik, yeryüzünün kendi biçimini korumak için
kullandığı gücün, diğer bir deyişle, hedef veya arzunun bir sonucudur.
Ley hattının içerdiği çift girdabın aynı zamanda enerjinin özel bir
niteliğini de yansıttığını söylemiştik. Peki Ley niye bir çift girdaba
sahiptir ve bu özel nitelik nedir? Bu iki soruyu yanıtlamak için
yeryüzü ruhunun, hayli yoğun bir fiziksel yaşam biçimini almasındaki
hedefi kavramak gerekir. Elbette ki bu hedef, insan biçimine girmedeki
amaç ile benzerlikler taşımaktadır. Yeryüzü ruhunun hedefi, zaman ve
titreşimsel deneyim aracılığıyla yeryüzünü meydana getiren enerji
alanlarına yeni bir enerji niteliği dağıtmaktır. İnsanoğlu, enerjinin
bu yeni niteliğiyle “koşulsuz sevgi” olarak iki sözcükle
özetlenebilecek bir biçimde tanışır.
Aslında insan deneyiminde koşulsuz sevgi adını verdiğimiz şey,
gezegensel bir ruh ya da insana özgü çok boyutlu bir benlik veya ruh
aracılığıyla yaşam ve yaşam gücü olarak bildiğimiz şeylerin ortaya
çıkmasını sağlayan evrensel bir ilkedir. Koşulsuz sevginin insan
biçimini alırken sahip olduğu güç, yokluğu durumunda yaşamın kendisinin
de; gelişim, değişim, ahenk ve hareketin de var olamayacağı devingen ve
evrensel bir ateştir.
Kaynak: The New Age, An Anthology of Essential Writings adlı kitaptan çeviren: Sema Özçallı



[h=2]ANADOLU LEY AKIŞLARI – ANADOLU İKİZKENAR ÜÇGENİ[/h]
“Batıda Truva’dan başlar ortada Ankara’ya gelir oradan
da Nemrut Dağı’na iner. Ankara bu iki noktadan biraz daha yukarda
kalır. Ve Ankara’dan da direkt Giza’ya yani piramitlere inen ayrı bir
ley hattı vardır. Gerçi Truva’dan Ankara’ya, Ankara’dan da Nemrut’a
inen çizgide de pek çok ley noktası bulunur. Hatta Truva’dan ve
Nemrut’tan Giza’ya da inen, pek çok ley noktası mevcuttur. Giza’dan
Truva’ya ve Giza’dan Nemrut’a giden hat Ankara’da birleşir. Ayrıca
Giza’dan Ankara’ya da direkt bir hat çıkar. Harita üzerinde bunu
çizerseniz bir büyük (t) harfine benzer bir şekil çıkar. Daha dikkatli
bakıldığında da bunun “t”den çok bir gemi çapasına benzediği aşikar
görülür. Çapanın tepesinde de Ankara yer alır. Ankara’nın ismi.
Anchoron – anchor’dan gelir. Anlamı da “çapa”dır.” Asıl kaynak
bulunamadı. Bu yazı kısmı Ekşi sözlüğe yapıştırılmıştı.
Aşağıdaki 6., 7. ve 12. noktaların geçtiği yerler ilginç değil mi?


[h=2]GOOGLE EARTH ÜSTÜNDE LEY HATLARI[/h] Aşağıdaki video çok ilginç. Konu üzerinde çok çalışan bir uzman
dünya haritası üzerinde ley hatlarını gösteriyor. Bu hatlardan birisi
de Türkiye’den geçiyor. Videoda anlattığı gibi köklü şehirlerin tümü bu
hatların üzerinde bulunuyor. Türkiye’de ise çok fazla sayıda hattın
kesiştiği söylenmesine karşın bugüne dek yayınlamış Amerika’daki gibi
detaylı şehir şehir ley akışları çalışması bulunmamaktadır.
Dünya üstündeki hatları gösterdiği iddia edilen bir Google Earth
dosyası var. Sisteminizde ücretsiz bir program olan Google Earth yoksa
önce
kmz formatındaki dosyayı . Google Earth açıkken dosyayı çift tıklayıp açarsanız bu çizgiler otomatik olarak Google Earth üstüne yükleniyor.
[h=2]LEY AVCILARI[/h] Ley hatlarında yürüyerek enerji toplamayı hedefleyen sevimli insanlar da var bu dünyada Şaka bir yana Ley akışının beslemesi için gezen bu insanlar Ley hatları üzerine araştırmalar yapıyorlar.



Kaynakça:
Wikipedia LEY LINES














 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Benzer Konular

Cevap
1
Görüntüleme
852
Cevap
2
Görüntüleme
824
PALA.
Cevap
0
Görüntüleme
518


Üst Alt