EroL
Emekli Yönetici
Kutlu Doğum Haftası İle İlgili Tiyatrolar
Kutlu doğum haftası tiyatrolar kısa şekilde yada kutlu doğum haftası ile ilgili piyesler okullarda yada etkinliklerde sahnelemek için kullanılabiliyor. Sizler için bir kaç kısa kutlu doğum haftası tiyatro oyunları paylaşıyoruz.
Alemlere Rahmet Geliyor
1.SAHNE
(Arka fonda akşam ezanı okunmaktadır.Ezanın bitimiyle birlikte sahne aydınlanır.Ayşe bir kenarda seccadesinin üzerinde namazının son rekatını kılmaktadır.Diğer tarafta,annesi bir koltuğun üzerinde elindeki Kuran-ı Kerimi dudaklarını kıpırtadarak sessizce okumaktadır.Namazını bitiren Ayşe seccadesini toplayarak bir kenara koyar ve annesinin yanına gelir,dizlerinin dibine oturur.)
(Kuran okumasını bitiren anne sadakallahülazim diyerek Kuranı öper ve yandaki masanın üzerine koyar ve kızına döner.)
Anne: Allah kabul etsin kızım
Ayşe: Amin anneciğim Allah Razı olsun
Anne: Kızım biliyorsun bu akşam Mevlid Kandili.Arkadaşlarınla ne yapacağınıza karar verdiniz mi?
Ayşe: Evet anneciğim İnşallah yatsı namazını kıldıktan sonra Haticelerin evinde toplanıp Kuran okuyacağız
Sonra Peygamberimiz(sav)e yüzlerce salatu selam getirip, Onun hakkında arkadaşlarımızla sohbet edeceğiz
Anne: Çok güzel kızım Allah gecenizi mübarek eylesin, Sevgili Peygamberimiz(sav) i sizin ve bizim hakkımızda şefaatçi eylesin İnşallah
Ayşe: Amin
(Ayşe ayağa kalkar ve çantasından bir kitap çıkararak annesinin yanına gelir tekrar yanına oturur Annesi merakla kızına sorar)
Anne: Ne kitabı o kızım?
Ayşe: Bu bir şiir kitabı anneciğim İçinde Peygamberimiz hakkında çok güzel şiirler var Bugün okulda bir öğretmenimizin elinde gördüm Kendisinden müsaade isteyerek kitabı biraz inceledim İçinde o kadar güzel şiirler vardı ki anneciğim, kitaptan başımı kaldıramadım Öğretmenim kitaba ilgimi görünce okumam için bana verdi Ben de düşündüm ki bu akşam arkadaşlarımızla yapacağımız sohbette bu kitaptan istifade edebiliriz
Anne: Çok güzel düşünmüşsün kızım Peki Ayşe o kitaptan benim için bir şiir okur musun?
Ayşe: Elbette anneciğim Hatta bir iki tanesini ezberledim bile Sana onlardan birini okuyayım
(Ayşe kitabı annesine verir, oturduğu yerden ayağa kalkar, yüzü salona dönük bir şekilde şiiri okumaya başlar, aynı anda fon müziği çalar-sultanım-)
Derdimendim yâ Rasûlallah, devâ ol derdime,
Destgir ol, yâ Habiballah, bu asî mücrime!
Sen şefâat kânı varken, yalvarayım ben kime?
Ben Rasûl-i Kibriyânın, bülbül-ü nâlânıyım
Mücrimim gerçi, cemâl-i Mustafâ hayrânıyım
Bûy-i vaslındır, muattar eyleyen sünbülleri,
Nur cemâlinden eserdir, bağ-ı aşkın gülleri,
Gül cemâlindir Habîbim, mesteden bülbülleri,
Ben Rasûl-i Kibriyânın, bülbül-ü nâlânıyım
Mücrimim gerçi, cemâl-i Mustafâ hayrânıyım
Cânını cânâne kurban eyliyor pervâneler,
Bezm-i vaslın neşesinden, gaşyolur mestâneler,
Aşıkın gözyaşlarından, doldu hep peymâneler,
Ben Rasûl-i Kibriyânın, bülbül-ü nâlânıyım
Mücrimim gerçi, cemâl-i Mustafâ hayrânıyım
Ermek istersen, O şâhın himmet-ü imdâdına,
Cânü dilden âşık ol sen; İsm-i zât evrâdına,
Ses verir (Ulvî); melekler âteşin feryâdına,
Ben Rasûl-i Kibriyânın, bülbül-ü nâlânıyım
Mücrimim gerçi, cemâl-i Mustafâ hayrânıyım
(Şiir bittikten sonra sahne kararır ve arka fonda Salat-ı Ümmiye-Itri Tekbir- çalmaya başlar)
2. SAHNE
(Fon müziği yavaşça kesilir Ayşe annesinin dizine başını yaslamış bir vaziyettedir Annesi elinde bir mendille gözlerini silmektedir Ayşe başını kaldırarak annesine sorar)
Ayşe: Anneciğim sana bir şey sorabilir miyim?
Anne: Tabi ki evladım
Ayşe: Din Kültürü dersinde öğretmenimiz, Yüce Allahın Kuran-ı Kerimde peygamberimizin alemlere rahmet olarak gönderildiğini belirten ayeti okuyarak bunun ne anlama geldiğini araştırmamızı istemişti Bana biraz bundan bahseder misin?
Anne: Elbette kızım Sana bildiğim kadarıyla Onun niçin alemlere rahmet olarak gönderildiğini anlatmaya çalışayım Öncelikle bilmelisin ki ayet-i kerimede geçen alemler ifadesi çok ama çok önemlidir Bu ifade Onun gönderilişinin sadece insanlar için değil bütün canlılar, hayvanlar, bitkiler, hatta cansızlar için yani bütün mevcudat/varlık alemi için bir rahmet olduğuna işarettir
Sevgili kızım;
O gelmeden önce bütün dünya karanlıklar içindeydi Adı cahiliyye olan kapkaranlık bir dönem Buradaki cehalet ilmin karşılığı olan cehalet değildi Kuran-ı Kerimin ifadesiyle; iman ve inancın zıddı olan küfrün yani inkarın adı olan cehalet Yani karanlık yani zulüm
(Sahne kararır Fonda müzik çalmaya başlar-Çağrı- Anne ve Ayşe sahneden çekilirler Sahneye karaltılar içinde insanlar doluşurlar Gürültüler içerisinde sağa sola koşuşturup dururlar Anne bir köşeden anlatmaya devam eder )
Peygamberimiz Aleyhisselâm İslâm Dinini insanlara bildirmek vazifesiyle gelmezden önce, insanlık âlemi iki büyük devletin tesiri altında yaşıyordu Bunlar Peygamberimizin memleketi olan Arabistan Yarımadasına komşu bulunan Bizans ve İran Devletleri idi
İnsanların inandıkları, yolunda gittikleri dinler arasında Hıristiyanlık, Musevîlik mecusîlik ve putperestlik hüküm sürüyordu Fakat Bizanslıların, Romalıların inandıkları din olan Hıristiyanlık, İncil'in eski devirlerden beri değiştirilip aslından uzaklaşılmasıyla İsa Aleyhisselâmın getirdiği dinle büyük ölçüde ilgisini kesmişti
(Konuşma durur Arada Lat, Menat, Uzza, Hubel, Ey göklerdeki babamız, Ey Zerdüşt bizi koru, Tanrımız Yehova bize yardım et sözleri ve inleme sesleri duyulur )
(Sesler kesilir Koşuşturma ve konuşma devam eder)
Üstelik Roma medeniyetinin putperestliği, kötü ahlâkı, her türlü perişanlığı da dinî inançlara karıştırılmış, iş çığırından çıkmıştı Papazların şahsî düşüncelerine göre, din hükümleri çıkarttıkları, para ile Cennet sattıkları, günahkârları afvetme gibi hayâllere daldıkları Hıristiyanlığın bir de üçlü ilâh sapıklığına bulaşmasıyla da hak dinle uzaktan yakından hiç ilgisi kalmamıştı
Yahudilerin sahip çıktığı Musevîlik ise, yine bu milletin kendi sapıklıklarını din içine sokmalarıyla, Musa Aleyhisselâmın getirdiği şeriattan uzaklaşmıştı Yahudiler, kendi peygamberlerinden sonra yeni bir şeriatla gelen İsa Aleyhisselâma düşmanlık yapmakla da hak yoldan tamamiyle mahrum olmuşlardı
İranlılar da, Mecusîlik adı verilen ateşperestlik yani ateşe tapma gibi sapık bir dinin içindeydiler
(Konuşma durur Bir kişi koşarak ortaya içinde ateş yanan bir kap getirir ve yere bırakır İnsanlar bu ateşin etrafında secdeye kapanır kalkarlar, anlaşılmaz sesler çıkarırlar Kap daha sonra sahneden çıkarılır Koşuşturma ve konuşma devam eder )
Araplar içerisinde İbrahim Aleyhisselâmın şeriatı üzerine devam eden, Allahü Teâlâ'nın birliğine iman eden "Hanifler" de vardı Ancak bunlar adetleri belli olacak kadar az bir sayıdaydılar
Arapların bir çoğu ise putlara tapıyorlardı Dağdan getirdiği odun parçasını yontarak tanrı ediniyor, kendi eliyle yoğurup şekil verdiği helvayı put yaptıktan sonra acıkınca yiyordu Kabe 360 kadar putla doldurulmuştu İnsanlar Allahı bırakıp bu putlara tapınıyorlar, onlardan yardım istiyorlardı
(Konuşma durur Sahneye heykel şekli verilmiş bir karton getirilir, insanlar heykele doğru eğilerek, öper gibi yaparak etrafında dönerler Ellerini yanlara açarak secdeye kapanır kalkarlar Anlaşılmaz seslerle Lat , Menat, Uzza,Hubel bize yardım et, bizi koru şeklinde yalvarır gibi sesler çıkarırlar Sesler kesilir Heykelin etrafında dönmeler ve secdeler sürerken konuşma devam eder )
Yaratılış gayesi Allah'ı bilip tanımak ve O'na layıkı vechiyle kul olmak olan insanoğlu, tarihin bazı dönemlerinde Peygamberlerin üstün gayretleri ve rehberliği sayesinde tevhid akidesine bağlı kalmış, bazan da zulüm ve haksızlığa dalarak dalalete düşmüştür Bu gibi durumlarda Cenab-ı Hak Peygamberlerle insanların yardımına yetişmiştir İşte milâdî 7 asırda da dünyanın her tarafı zulümler, karanlıklar ve sapıklıklar içindeydi Öyle ki, insan ya vahşi, zalim, merhametsiz ve kaba bir mahluk, yahut esir, mazlum ve mağdur bir varlıktı Dünyanın her tarafında kötülükler, ahlaksızlıklar zulümler insanlığı inim inim inletiyordu
O zamanın Arabistanında her şey aslî hüviyetinden uzaklaştırılmış, içki korkunç bir alışkanlık haline gelmiş, yalancılık ve dolandırıcılık alabildiğine yayılmış, faiz alıp vermek servetleri sömürme noktasına varmış, kabalık ve zulüm, ahlaksızlıklar, yol kesmeler, adam öldürmeler, mazlumlara, fakirlere eziyetler tahammül edilemiyecek bir seviyeye ulaşmıştı Bütün insanî değerler ters yüz edilmiş, fazîletler ayıp; ayıp ve kusurlar ise birer fazîlet gibi itibar görmeye başlamıştı Canavarlık alkışlanıyor ve insanlık horlanıyordu Kurtlar çoban olmuş çalım çakıyor; koyunlar bu merhametsiz çobanların elinde inim inim inliyordu Fuhuş, zina, ahlâksızlık öyle yaygınlaşmıştı ki, çoğu kimse babasını bilmiyor ve tanımıyordu Haseb ve nesep bütün bütün kuruyup gitmişti İçki ve kumar hiç de ayıp sayılan şeyler değildi İhtikâr normal bir hâdise gibi değerlendiriliyor, çeşit çeşit kandırmacalarla insanlığın kanını emmek marifet ve akıllılık sayılıyordu
Hele bir zulüm vardı ki İnsanın kanını donduracak dehşette öyle bir canavarlık vardı ki Allahım Bu ne korkunç, bu ne anlatılmaz bir zulümdü.
3.SAHNE
(Konuşma ve müzik durur Sahne bir anda boşalır Bir erkek ve kucağında çocuk olan bir kadın sahnede belirirler Sahne aydınlanır)
Erkek: Kadın! Sana ver diyorum o çocuğu
(Erkek bir taraftan çocuğu çekmeye çalışır Kadın çocuğa sımsıkı sarılmıştır )
Kadın: Hayır, hayır Asla!
Erkek: Sana ver diyorum! İnsanlar arasında itibarım kalmadı Şerefim beş paralık oldu
Kadın: Hayır Bu canavarlığı yapamazsın Ne yaptı bu çocuk sana? Neden onun canına kıymak istiyorsun?Neden?
Erkek: Ondan kurtulmalıyım İnsanlar benimle yine kız çocuğun mu oldu? diyerek alay ediyorlar Buna tahammül edemem Ver ver diyorum Yoksa seni de öldürürüm
Kadın: Sen nasıl bir insansın? Hangi insan evladına böyle bir kötülük yapar? Allahtan hiç mi korkmazsın? Nolur yapma Nolur Nolur
(Erkek çocuğu çeker alır Ve sahneden çıkar Kadın feryat ederek yere kapanır ve ağlamaya başlar)
Kadın: Allahım Allahım Ey Yüceler yücesi Rabbim Nolur yardım et Yardımını gönder Ey Rabbim Bizi bu zulümden kurtar Allahım Kurtar Allahım Kurtar Allahım
(Sahne kararır Fondan müzik sesi gelir-Çağrı- Anne yeniden konuşmaya başlar)
Bütün bir beşeriyet canı dudağında ve herkesin umudu gelecek son kurtarıcıda İnsanlık, içinde bulunduğu bu zulümattan kurtulmak, kendilerini karanlıklardan aydınlığa çıkaracak, geleceği asırlar öncesinden müjdelenmiş O Kutlu nebinin gelmesini büyük bir umutla bekliyorlardı O ki Hz Kuranın tebliğcisi, hakkı batıldan ayıracak Nur-u Furkanın habercisi, insanlığa, kaybettiği insanlığını yeniden öğretecek muallimdi O kainatı yoktan var eden Allahu Azimüş-Şanın Kutlu Elçisi, Alemlere Rahmet Olarak gönderdiği sevgili Habibiydi O, Hz İbrahimin duası, Hz İsanın muştusu olan iki cihan serveri Hz Muhammed Mustafa(sav)di
(Konuşma ve müzik durur Sahne aydınlanır)
4. SAHNE
(Fon Müziği çalar-Itri Tekbir-Oyuncular birer birer sahneye çıkmaya başlarlar Her biri sahnedeki yerini alırken sözlerini söylerler)
1 oyuncu: Göz seni görmeli, ağız seni söylemeli
Hafıza seni anmak ödevinde mi
2 oyuncu: Bütün deniz kıyılarında seni beklemeli
Sen eskimoların ısınması, sevgililer mahşeri
3 oyuncu: Aklım yeni bir akıldır çiçeklerden
Mantığım mantığın üstünde yeni
İçimde Nuh'un en yeni tufanı
Dünyaya ayak basıyorum yeniden
4 oyuncu: Göz seni görmeli ağız seni söylemeli
Bütün deniz kıyılarında seni beklemeli
5 oyuncu: Yüzlerce yıl geçiyor belki bir bulut geçiyor
Ben yeni doğmus bir çocuk gibi
Herkesin konuştuğu dilden mahrum
Ama yepyeni bir dil konuşmanın sevinci
6 oyuncu: Bütün deniz kıyılarında seni anmalı
Sen buzulların erimesi, eskimoların ısınması
(Bütün oyuncular bir dizleri üstünde yere çömelirler Başları önlerine eğiktir Sırası gelen oyuncu başını göğe çevirerek ve ellerini kaldırarak sırayla sözlerini söyler Sözlerini söyledikten sonra başları ve elleri aynı vaziyette beklemeye devam eder )
1 oyuncu: Gel ey Şah-ı Rusul! Gel ki şafaklar tutuşsun!
2 oyuncu: Gel ey Kutlu Nebi ! Gel ki nurunla karanlıklar boğulsun!
3 oyuncu: Gel ey Mazlumların Sığınağı ! Gel ki zulüm artık yok olsun!
4 oyuncu: Gel ey Asırlardır Beklenilen! Gel ki güneş artık doğsun!
5 oyuncu: Gel ey Alemlere Rahmet Olan! Gel ki dünya rahmetinle dolsun!
6 oyuncu: Gel ey bir ismi Mustafa olan, Gel ey bir ismi Ahmed!
Bütün oyuncular hep birlikte: Allhümme salli ala Muhammed!
(Sahne kararır Fonda müzik çalmaya başlar-Taleal Bedru- İnsanlar ellerinde mumlarla sahneye doğru koşmaya başlarlar Sahnede sağa sola koşarlarken O geliyor O geliyor Müjdeler olsun Müjdeler olsun! O geliyor Allahım sana şükürler olsun! Rabbimiz sana hamdolsun! O geliyor O geliyor Müjdeler olsun Müjdeler olsun! O geliyor diyerek koşuşturmaya devam ederler Sonra sahnenin ortasında toplanarak ve elleri havada, hep bir ağızdan Alemlere Rahmet geliyor derler.. Müziğin sesi yükselir Perde kapanır )
Kutlu Doğum
KARAKTERLER
KARAKTER: Ağzında çiklet ve yırtık pırtık üstüye 2 tane kız ağızlarını yayarak konuşurlar
KARAKTER: Üzerinde Spor Takımı Ve Şortuyla Bir Delikanlı
KARAKTER: Gözlü Ve Elinde Kucak Dolusu Test Kitaplarıyla Derskolik
KARAKTER: Spiker elinde mikrofon
KARAKTER: Kameraman elinde kamera
KARAKTER: Elinde bastonuyla bir ihtiyar
KARAKTER: Elinde dergisi takım elbiseli iş adamı
Sahneye önce spiker ve kameraman girerler ve sessizce aralarında konuşurlar. Arkalarından iki kız sahneye salına salına gelirler. Spiker kameramana işaret ederek...
SPİKER: Evet sayın seyirciler şimdi bu iki kardeşimize soruyoruz. (kızlara dönerek) Arkadaşlar Kutlu doğum haftası ile ilgili düşüncelerinizi alabilir miyim?
1.KIZ: (Arkadan soruyu duymadığını her haliyle belli ederek arkadaşının omzunun üstünden bağırır)Yihuuuu benim favorim Arman (öpücükler atar)
2.KIZ: (dönerek arkadaşına) Ay filoş hangi artiz kaç takla atar yarışması diiil bu. Başka bi şiiii soruyoooo
SPİKER: Kutlu doğum arkadaşlar. Kutlu doğum haftası ile ilgili düşüncelerinizi almak istiyorum.
2 KIZ: Doğum falan erken yaniii. Anlıyomusun. Daha böyle hayatı kanıksamak falan yaniii.
1. KIZ: Armağan öpüyorum seni. Doğum günün happy olsun. Favorimsin okey.
(Spiker sorduklarının anlaşılmasını hayretle izler Kekeleyerek)
SPİKER: Kutlu doğum dedim ben
2.KIZ: Ayy bak hala doğmak falan. Relax ol yani. Michelin remixi gibi falan ben sana life diyorum hayat biraz power yani anladın mı ok (okey)
1.KIZ: Ermanın remixi çıkmış daha Konyaya gelmemiş. Ben burdan bu işte kimin parmağı varsa kınıyorum. Ayy yok böle bi şiii Hayret bişi yaaa
SPİKER: Arkadaşlar biz sohbeti bir türlü Kutlu doğuma getiremedik.
1. KIZ: Ayy ne banalsin sen Kız bu sapık falan yani. Uçmuş yaniii ille doğum falan yani
2. KIZ: Yürü gidelim Aysoş tribulance yani
1.KIZ: Herıld falan yani ba bay tatlı çocuk, bize daral falan yani uçuyoruz biz.( sahneden çıkarlar bu arada )
SPİKER: (kendi kendine) Uçun uçun. Uçurtma falan yani (kameramana döner) Şu işe bak Remzi bizi de kendilerine benzettiler 2 dakikada (Bu arada üstü eşofmanlı çocuk gelir.)
SPİKER: Evet seyircilerimiz şimdi de bu sportmen arkadaşımıza soralım bakalım Kardeşim bir saniye
ÇOCUK: Buyrun
SPİKER: Kutlu doğum haftasıyla ilgili neler düşünüyorsunuz acaba
ÇOCUK: Şimdi abicim bu hafta Kutlu bi doğu seferimiz var. Dış saha tabi zor. Ama 3 puanla dönmemiz lazım
SPİKER: Hayda bu da ligle karıştırdı.
ÇOCUK: Evet abi aynen dediğiniz gibi lig karıştı şimdi.
SPİKER: Karışan sensin kardeş
ÇOCUK: Evet abi aynen karşı çıkan benim. Bence 4lü forvet bu takımı açmaz.
SPİKER: Kardeş biz kutlu doğum dedik sen forvet dedin
ÇOCUK: Sende haklısın abi tek sorun forvet değil. Defansın da zaafları var
SPİKER: Anladım kardeş sen bi koşu şurdan bi fixtür getir daha detaylı konuşuruz hadi sen bi depara kalk bakim
SPİKER: Tövbe töre kendi sahasında hükmen basacaksın sopayı. Şu işe bak Remzi biz de ona uyduk iyi mi? (Bu arada elinde kitapları olan bir inek öğrenci) yaklaşır
SPİKER: Evet sevgili izleyenlerimiz şimdi de bu genç arkadaşıma soruyorum.
ÖĞRENCİ: Yorumlu sorulara cevap veremem. Ben sayısaldan giriyorum.
SPİKER: Nasıl sayı
ÖĞRENCİ: Asal sayılar kendilerinde başka bir sayıya bölünmeyen sayılardır.
SPİKER: Ne diyorsun kardeşim bu ne sayısı ki
ÖĞRENCİ: Pi sayısı abi 3.14 olup sabit sayıdır.
SPİKER: Alo kendine gel şeker kardeşim
ÖĞRENCİ: Şeker enzimleri endoplazmik redikulum mitokondrik asitler salgılayarak hücrelerin iğ iplikleriyle bölünmesi.....
SPİKER: Şimdi seni ben bir bölerim
ÖĞRENCİ: Bölenin bölümüyle çıkanın çıkartımla olan ilişkisi determinant yardımıyla çözülebileceği gibi, 3 bilinmeyenli denklemde xin yerine yumuşak ğ konarak ....
SPİKER: Daralıyorum Remzi boğuluyorum (bu arada çocuk devam eder)
ÖĞRENCİ: Mendel kanunuyla mandallar, adalardan da moleküller yardımıyla modalara geçersek ve 3 musluk KOSKİDEN akarken Aruz veznini 1444 Varna savaşındaki Sekbanı çeditle çarparsak
SPİKER: Çarpma dedin de dur bak örnekleyelim( çocuğu dövecekmiş gibi yapar ama çocuk kendi halindedir. Görmez. Kendi kendine konuşarak uzaklaşır)
ÖĞRENCİ: Pastörü süt kıvamında tutar, Orhan Veliye 1 Ohm akımı verirsek si be mol la elde etmek (konuşarak sahneden çıkar)
SPİKER: Remzi biz konuşunca dilimizden anlayacak bir adem yok mu cihanda?
İŞ ADAMI: (Elinde exonomi dergisi olan bir genç iş adamı giyimlidir)
SPİKER: Evet sayın seyirciler şimdi de bu genç arkadaşımıza soruyoruz. Kardeşim Kutlu doğum haftasıyla ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz?
İŞ ADAMI: Şimdi tabi alabilirsiniz ama döviz çıpasının çapraz kuruna orta vadede dikkat etmek lazım
SPİKER: Siz soruya dikkat etseniz. Nasıl olur?
İŞ ADAMI: Evet tabi tut şunu uçunu döşiyelim abi borularına da dikkat etmek lazım. Borsada borunun tavan yapması her an mümkün
SPİKER: (kameramana döner) bu da olmadı Remzi sepetleyelim
İŞ ADAMI: Pek tabii sepetlemek lazım 3 aylık Tahviller ve C tipi fonların sepetlenmesi spesifik zararları önleyecektir.
SPİKER: Çıldırmak işten değil
İŞ ADAMI: İçten değil bence dıştan
SPİKER: Ne içi ne dışı kardeşim ya
İŞ ADIMI: Dıştan beyefendi dış ticaret açığının kamusal yatırım açığını kapatamaması sorun bu
SPİKER: Ben şimdi senin iki gözünü bi kapatırım Tövbe yarabbim
Bu ülkede hiç benim dilimi konuşacak kalmadı mı?
YAŞLI ADAM: Evladım sakin ol ne bu sinir bu telaş
SPİKER: Amca Kutlu doğum haftasıyla ilgili bir röportaj yapalım istedik.
YAŞLI ADAM: Maşallah ne güzel
SPİKER: Güzel ama bu konudan haberdar olan kimseye rastlayamadık henüz.
YAŞLI ADAM: Bulamazsın ya Her gün basınıyla televizyonuyla poplu toplu derken bak gençlik hakikaten maneviyattan nasıl koptu.
SPİKER: Doğru Amca doğru
YAŞLI ADAM: Artisin topçunun ayakkabı numarasını bilen bu çocuklar ne yazık ki kendi peygamberinin doğumunu bilmez durumdalar
SPİKER: Evet gerçekten
YAŞLI ADAM: Damarından kesilen adam ölür. Kökünden kesilen ağaç kurur. Özünü arayan kurtulur. Çağları aşan bir muştudur İslam Müjdecimiz Efendimizin doğumu aleme rahmettir. Son mesajın taşıyıcısı yani insanlığın son davetinin sesidir. Onun doğumuyla karanlıklar boğuldu. Aydınlık bir çağ başladı. Onun peygamberliğiyle Allah (CC) insanlığa son mesajını sundu. Kurtuluş reçetesini gönderdi.
NE MUTLU ONU OKUYUP YAŞAYANLARA
NE MUTLU ONU TANIYANLARA
PEYGAMBER SEVGİSİ
Mekkeli Müşriklerin , İslamın yayılmasını engellemek için her şeyi, hukuksuzca kanunsuzca yaptıkları dönemde , Müslümanlar bu komploya canlarını ve mallarını feda ederek karşı koyuyorlardı.
ŞAHISLAR:
1- Hz.Hubeyb (r.a)
2- Huceyr b. Ebi İhab (Mekkeli)
3- Huceyrin Kölesi
4- 1.Fidyeci
5- 2.Fidyeci
Sahne: Hubeyb (r.a) elleri ve ayakları bağlı olarak sahneye getirilir.İkinci fidyeci Hubeyb(r.a)nın bağlı olduğu ipin ucunu tutmaktadır. Huceyr yerde oturmaktadır.Bir taraftan da önündeki sehpanın üzerindeki meyvelerden yemektedir. Huceyrin Kölesi elinde gölgelik ile efendisini serinletmektedir. Hubeybin getirildiğini görünce Huceyr aniden ayağa kalkar. Ayağa kalkarken kölenin elindeki gölgeliğe çarpar. Bu duruma kızar ve köleye elindeki kamçı ile yüzünü ekşiterek vurur.
1.FİDYECİ : Selam sana ey Huceyr ! Yüce putumuz Latın adına sana selam olsun. Bugün putlarımızın intikam günü.
HUCEYR: Oooooo ! Hoş geldiniz .Demek Muhammedin adamı bu haa! Hıımm ! hıımm! Nerede yakaladınız bu miskin yobaz herifi.
1.FİDYECİ : Nerede olacak.Onlara tuzak kurduk. (Biraz bekler sağına soluna bakar) Muhammede haber gönderdik.Biz Müslüman olacağız bize dini öğretecek birilerini gönder dedik.O da bize dini iyi bilen altı kişi gönderdi.
(Bunları anlatırken çok önemli bir iş yapmış gibi davranır)
Biz de onlara yolda tuzak kurduk.
HUCEYR : (Heyecanlı bir şekilde) eeee! Sonra ne oldu.
FİDYECİ : Altı kişiden üç tanesinin işini orada bitirdik.Birisi uyanık çıktı yakalayamadık.Diğeri hala elimizde.Bunu da size getirdik.
(Biraz sağına soluna bakar)
Duyduk ki bunlar size Bedir savaşında çok kayıp verdirmişler. İntikamınızı bu heriften alabilirsiniz diye düşündük.
HUCEYR : Sorma bu adamlar atalarımızın dinine karşı geldiler. Yüce putlarımız ile alay ettiler.(Kızgın bir şekilde burnundan soluyarak devam eder.)
Çocuklarımızın aklını karıştırdılar.Çocuklarımız yüce putlarımıza tapmaz oldu. Kölelerimiz ..Kölelerimiz bile onlara inanmaya başladı.
1.FİDYECİ : Köleler ne zamandan beri efendisinin izni ,,, haberi olmadan böyle şeyler yapıyor. (Şaşkın bir şekilde bakar )
HUBEYB (R.A) : Allah insanları eşit ve hür yaratmıştır.İnsanları siz köleleştiriyorsunuz.
HUCEYR : Şimdi şu köle ile ben eşit miyiz. Güldürme adamı. Benim malım , mülküm , servetim ( kendisini gölgelendiren kölesini göstererek ) bu köle gibi binlercesini satın alır. Söyle bana, bu aşağılık , bana muhtaç köle ile (gururlu bir şekilde) BEN eşit olabilir miyim.
HUBEYB (R.A) : Allah sizi mal , mülk , servet ile imtihan ediyor. Siz buna şükredecek yerde , gücünüzü adaletli olmaya değil , zulüm yapmaya harcıyorsunuz . Düşün Mekkedeki kölelerin ne kadar kötü şartlar altında yaşadıklarını . Bütün bu kötülüklerin zulümlerin sebebi sizsiniz.
HUCEYR : Sus ! Sus! Başına gelecekleri düşünmeden hala konuşuyorsun. Aman dileyip , af isteyecek yerde , şunun konuştuklarına bak.
(Seyirciye dönerek , gururlu bir şekilde konuşmasına devam eder)
Hem ben bir dünya tanırım o da benim kurduğum dünya . Yani , sarayım , evim , putlarım mutlu olduğum yer.
Başka dünya t a n ı m a m.
HUBEYB (R.A) : Malın mülkün geçek sahibi ALLAHtır . Senin gibi ; Dünya benimdir diyenleri diriltsen Mekkeye sığmazlar .. Gaflet uykusundan uyan. Allaha iman ve ibadet et. Allah da sana sonsuz mutluluğu versin. Yoksa bu gidişle işin hem bu dünya da zor hemde ahrette.
(Bu arada Hz.Hubeybe (r.a) yapılan eziyetler artarak devam etmektedir.Fidyeciler onun karnına sırtına vurmaya devam ederler)
HUCEYR : Hala konuşuyor şuna bak ya . Sonunu düşünmeden bir de vaaz veriyor.
(Elindeki kamçı ile dürter.sırtına vurur.Hz.Hubeyb (r.a) kıvranır.)
1.FİDYECİ : Beyler bırakın bu vaazları da asıl konuya gelelim.
HUCEYR : Ne konusu ?
1.FİDYECİ : Ne konusu olacak . Bu adamı yakalamak için yaptığımız operasyonun maliyeti konusu. Malum şu sıralar maliyetler bayağı yükseldi.Hem bu işte iki tane adamımı da kaybettim.
HUCEYR : Bedirde ölen akrabalarımın intikamını almak için yüce putumuz Lat adına yemin etmiştim.Bu gün intikam günü.
(Bu sırada fidyecilere birer kese altın verir.Fidyeciler de keseleri kuşaklarına sokarlar.) İşinizi bitirdikten sonra devamı gelecek. Bu gün intikam günü.Bu gün , Bedir Savaşında yere akan kanlarımızın temizlenme günü
(Hz.Hubeybe dönerek.)
Hadi gelsin de kurtarsın bakalım senin Allahın ve Peygamberin.Seni benim elimden kimse alamaz.Bu gün intikam günü.
HZ.HUBEYB (R.A) : Allahdan geldik yine Allaha döneceğiz . Şanı yüce Peygamber Hz. Muhammedin yolundan gidebilirsem ne mutlu bana.
(Bu sırada eziyetler devam eder.)Ne mutlu o yolda gidenlere.(Yüksek sesle devam eder). Allahım ! Bu insanları islah et.Bunlara iman nasip et.
HUCEYR : Hala konuşuyor şuna bak.Birazdan başına gelmedik kalmayacak. (Eziyetler devam eder)
HZ.HUBEYB (R.A) : (İnilti sesleri çıkararak kıvranır.) ZALİMLER İÇİN YAŞASIN CEHENNEM.
HUCEYR : Bana bak . Beni tahrik etme. Bak hem sana bir fırsat veriyorum. Atalarımızın dinine geri dönersen , Yüce putumuz Latın önünde eğilirsen seni affedeceğim.
HZ.HUBEYB (R.A) : Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve rasuluh.Şehadet ederim ki Allahdan başka ilah yoktur ve yine şehadet ederim ki Hz.Muhammed Onun kulu ve elçisidir. (İşkence devam eder.)
HUCEYR : Bana bak . Peki Muhammedin burada şu anda senin yerinde olmasını istermiydin.
HZ.HUBEYB (R.A) : ( Çektiği işkence ve eziyetlerden başını kaldırarak net bir şekilde ) Bırak Hz.Muhammedin burada benim yerimde olmasını , Medinede ayağına bir diken batmasını bile istemem.
HUCEYR : Bu kadarı da fazla .Bitirin şunu işini.
( Ve Hz.Hubeyb (r.a) orada fidyecilerin kılıç darbeleri ile şehit edilir.)
Koro devreye girer :Canım Kurban olsun Senin yoluna .Adı güzel kendi güzel muhammed.
Alemlere Rahmet Geliyor
1.SAHNE
(Arka fonda akşam ezanı okunmaktadır.Ezanın bitimiyle birlikte sahne aydınlanır.Ayşe bir kenarda seccadesinin üzerinde namazının son rekatını kılmaktadır.Diğer tarafta,annesi bir koltuğun üzerinde elindeki Kuran-ı Kerimi dudaklarını kıpırtadarak sessizce okumaktadır.Namazını bitiren Ayşe seccadesini toplayarak bir kenara koyar ve annesinin yanına gelir,dizlerinin dibine oturur.)
(Kuran okumasını bitiren anne sadakallahülazim diyerek Kuranı öper ve yandaki masanın üzerine koyar ve kızına döner.)
Anne: Allah kabul etsin kızım
Ayşe: Amin anneciğim Allah Razı olsun
Anne: Kızım biliyorsun bu akşam Mevlid Kandili.Arkadaşlarınla ne yapacağınıza karar verdiniz mi?
Ayşe: Evet anneciğim İnşallah yatsı namazını kıldıktan sonra Haticelerin evinde toplanıp Kuran okuyacağız
Sonra Peygamberimiz(sav)e yüzlerce salatu selam getirip, Onun hakkında arkadaşlarımızla sohbet edeceğiz
Anne: Çok güzel kızım Allah gecenizi mübarek eylesin, Sevgili Peygamberimiz(sav) i sizin ve bizim hakkımızda şefaatçi eylesin İnşallah
Ayşe: Amin
(Ayşe ayağa kalkar ve çantasından bir kitap çıkararak annesinin yanına gelir tekrar yanına oturur Annesi merakla kızına sorar)
Anne: Ne kitabı o kızım?
Ayşe: Bu bir şiir kitabı anneciğim İçinde Peygamberimiz hakkında çok güzel şiirler var Bugün okulda bir öğretmenimizin elinde gördüm Kendisinden müsaade isteyerek kitabı biraz inceledim İçinde o kadar güzel şiirler vardı ki anneciğim, kitaptan başımı kaldıramadım Öğretmenim kitaba ilgimi görünce okumam için bana verdi Ben de düşündüm ki bu akşam arkadaşlarımızla yapacağımız sohbette bu kitaptan istifade edebiliriz
Anne: Çok güzel düşünmüşsün kızım Peki Ayşe o kitaptan benim için bir şiir okur musun?
Ayşe: Elbette anneciğim Hatta bir iki tanesini ezberledim bile Sana onlardan birini okuyayım
(Ayşe kitabı annesine verir, oturduğu yerden ayağa kalkar, yüzü salona dönük bir şekilde şiiri okumaya başlar, aynı anda fon müziği çalar-sultanım-)
Derdimendim yâ Rasûlallah, devâ ol derdime,
Destgir ol, yâ Habiballah, bu asî mücrime!
Sen şefâat kânı varken, yalvarayım ben kime?
Ben Rasûl-i Kibriyânın, bülbül-ü nâlânıyım
Mücrimim gerçi, cemâl-i Mustafâ hayrânıyım
Bûy-i vaslındır, muattar eyleyen sünbülleri,
Nur cemâlinden eserdir, bağ-ı aşkın gülleri,
Gül cemâlindir Habîbim, mesteden bülbülleri,
Ben Rasûl-i Kibriyânın, bülbül-ü nâlânıyım
Mücrimim gerçi, cemâl-i Mustafâ hayrânıyım
Cânını cânâne kurban eyliyor pervâneler,
Bezm-i vaslın neşesinden, gaşyolur mestâneler,
Aşıkın gözyaşlarından, doldu hep peymâneler,
Ben Rasûl-i Kibriyânın, bülbül-ü nâlânıyım
Mücrimim gerçi, cemâl-i Mustafâ hayrânıyım
Ermek istersen, O şâhın himmet-ü imdâdına,
Cânü dilden âşık ol sen; İsm-i zât evrâdına,
Ses verir (Ulvî); melekler âteşin feryâdına,
Ben Rasûl-i Kibriyânın, bülbül-ü nâlânıyım
Mücrimim gerçi, cemâl-i Mustafâ hayrânıyım
(Şiir bittikten sonra sahne kararır ve arka fonda Salat-ı Ümmiye-Itri Tekbir- çalmaya başlar)
2. SAHNE
(Fon müziği yavaşça kesilir Ayşe annesinin dizine başını yaslamış bir vaziyettedir Annesi elinde bir mendille gözlerini silmektedir Ayşe başını kaldırarak annesine sorar)
Ayşe: Anneciğim sana bir şey sorabilir miyim?
Anne: Tabi ki evladım
Ayşe: Din Kültürü dersinde öğretmenimiz, Yüce Allahın Kuran-ı Kerimde peygamberimizin alemlere rahmet olarak gönderildiğini belirten ayeti okuyarak bunun ne anlama geldiğini araştırmamızı istemişti Bana biraz bundan bahseder misin?
Anne: Elbette kızım Sana bildiğim kadarıyla Onun niçin alemlere rahmet olarak gönderildiğini anlatmaya çalışayım Öncelikle bilmelisin ki ayet-i kerimede geçen alemler ifadesi çok ama çok önemlidir Bu ifade Onun gönderilişinin sadece insanlar için değil bütün canlılar, hayvanlar, bitkiler, hatta cansızlar için yani bütün mevcudat/varlık alemi için bir rahmet olduğuna işarettir
Sevgili kızım;
O gelmeden önce bütün dünya karanlıklar içindeydi Adı cahiliyye olan kapkaranlık bir dönem Buradaki cehalet ilmin karşılığı olan cehalet değildi Kuran-ı Kerimin ifadesiyle; iman ve inancın zıddı olan küfrün yani inkarın adı olan cehalet Yani karanlık yani zulüm
(Sahne kararır Fonda müzik çalmaya başlar-Çağrı- Anne ve Ayşe sahneden çekilirler Sahneye karaltılar içinde insanlar doluşurlar Gürültüler içerisinde sağa sola koşuşturup dururlar Anne bir köşeden anlatmaya devam eder )
Peygamberimiz Aleyhisselâm İslâm Dinini insanlara bildirmek vazifesiyle gelmezden önce, insanlık âlemi iki büyük devletin tesiri altında yaşıyordu Bunlar Peygamberimizin memleketi olan Arabistan Yarımadasına komşu bulunan Bizans ve İran Devletleri idi
İnsanların inandıkları, yolunda gittikleri dinler arasında Hıristiyanlık, Musevîlik mecusîlik ve putperestlik hüküm sürüyordu Fakat Bizanslıların, Romalıların inandıkları din olan Hıristiyanlık, İncil'in eski devirlerden beri değiştirilip aslından uzaklaşılmasıyla İsa Aleyhisselâmın getirdiği dinle büyük ölçüde ilgisini kesmişti
(Konuşma durur Arada Lat, Menat, Uzza, Hubel, Ey göklerdeki babamız, Ey Zerdüşt bizi koru, Tanrımız Yehova bize yardım et sözleri ve inleme sesleri duyulur )
(Sesler kesilir Koşuşturma ve konuşma devam eder)
Üstelik Roma medeniyetinin putperestliği, kötü ahlâkı, her türlü perişanlığı da dinî inançlara karıştırılmış, iş çığırından çıkmıştı Papazların şahsî düşüncelerine göre, din hükümleri çıkarttıkları, para ile Cennet sattıkları, günahkârları afvetme gibi hayâllere daldıkları Hıristiyanlığın bir de üçlü ilâh sapıklığına bulaşmasıyla da hak dinle uzaktan yakından hiç ilgisi kalmamıştı
Yahudilerin sahip çıktığı Musevîlik ise, yine bu milletin kendi sapıklıklarını din içine sokmalarıyla, Musa Aleyhisselâmın getirdiği şeriattan uzaklaşmıştı Yahudiler, kendi peygamberlerinden sonra yeni bir şeriatla gelen İsa Aleyhisselâma düşmanlık yapmakla da hak yoldan tamamiyle mahrum olmuşlardı
İranlılar da, Mecusîlik adı verilen ateşperestlik yani ateşe tapma gibi sapık bir dinin içindeydiler
(Konuşma durur Bir kişi koşarak ortaya içinde ateş yanan bir kap getirir ve yere bırakır İnsanlar bu ateşin etrafında secdeye kapanır kalkarlar, anlaşılmaz sesler çıkarırlar Kap daha sonra sahneden çıkarılır Koşuşturma ve konuşma devam eder )
Araplar içerisinde İbrahim Aleyhisselâmın şeriatı üzerine devam eden, Allahü Teâlâ'nın birliğine iman eden "Hanifler" de vardı Ancak bunlar adetleri belli olacak kadar az bir sayıdaydılar
Arapların bir çoğu ise putlara tapıyorlardı Dağdan getirdiği odun parçasını yontarak tanrı ediniyor, kendi eliyle yoğurup şekil verdiği helvayı put yaptıktan sonra acıkınca yiyordu Kabe 360 kadar putla doldurulmuştu İnsanlar Allahı bırakıp bu putlara tapınıyorlar, onlardan yardım istiyorlardı
(Konuşma durur Sahneye heykel şekli verilmiş bir karton getirilir, insanlar heykele doğru eğilerek, öper gibi yaparak etrafında dönerler Ellerini yanlara açarak secdeye kapanır kalkarlar Anlaşılmaz seslerle Lat , Menat, Uzza,Hubel bize yardım et, bizi koru şeklinde yalvarır gibi sesler çıkarırlar Sesler kesilir Heykelin etrafında dönmeler ve secdeler sürerken konuşma devam eder )
Yaratılış gayesi Allah'ı bilip tanımak ve O'na layıkı vechiyle kul olmak olan insanoğlu, tarihin bazı dönemlerinde Peygamberlerin üstün gayretleri ve rehberliği sayesinde tevhid akidesine bağlı kalmış, bazan da zulüm ve haksızlığa dalarak dalalete düşmüştür Bu gibi durumlarda Cenab-ı Hak Peygamberlerle insanların yardımına yetişmiştir İşte milâdî 7 asırda da dünyanın her tarafı zulümler, karanlıklar ve sapıklıklar içindeydi Öyle ki, insan ya vahşi, zalim, merhametsiz ve kaba bir mahluk, yahut esir, mazlum ve mağdur bir varlıktı Dünyanın her tarafında kötülükler, ahlaksızlıklar zulümler insanlığı inim inim inletiyordu
O zamanın Arabistanında her şey aslî hüviyetinden uzaklaştırılmış, içki korkunç bir alışkanlık haline gelmiş, yalancılık ve dolandırıcılık alabildiğine yayılmış, faiz alıp vermek servetleri sömürme noktasına varmış, kabalık ve zulüm, ahlaksızlıklar, yol kesmeler, adam öldürmeler, mazlumlara, fakirlere eziyetler tahammül edilemiyecek bir seviyeye ulaşmıştı Bütün insanî değerler ters yüz edilmiş, fazîletler ayıp; ayıp ve kusurlar ise birer fazîlet gibi itibar görmeye başlamıştı Canavarlık alkışlanıyor ve insanlık horlanıyordu Kurtlar çoban olmuş çalım çakıyor; koyunlar bu merhametsiz çobanların elinde inim inim inliyordu Fuhuş, zina, ahlâksızlık öyle yaygınlaşmıştı ki, çoğu kimse babasını bilmiyor ve tanımıyordu Haseb ve nesep bütün bütün kuruyup gitmişti İçki ve kumar hiç de ayıp sayılan şeyler değildi İhtikâr normal bir hâdise gibi değerlendiriliyor, çeşit çeşit kandırmacalarla insanlığın kanını emmek marifet ve akıllılık sayılıyordu
Hele bir zulüm vardı ki İnsanın kanını donduracak dehşette öyle bir canavarlık vardı ki Allahım Bu ne korkunç, bu ne anlatılmaz bir zulümdü.
3.SAHNE
(Konuşma ve müzik durur Sahne bir anda boşalır Bir erkek ve kucağında çocuk olan bir kadın sahnede belirirler Sahne aydınlanır)
Erkek: Kadın! Sana ver diyorum o çocuğu
(Erkek bir taraftan çocuğu çekmeye çalışır Kadın çocuğa sımsıkı sarılmıştır )
Kadın: Hayır, hayır Asla!
Erkek: Sana ver diyorum! İnsanlar arasında itibarım kalmadı Şerefim beş paralık oldu
Kadın: Hayır Bu canavarlığı yapamazsın Ne yaptı bu çocuk sana? Neden onun canına kıymak istiyorsun?Neden?
Erkek: Ondan kurtulmalıyım İnsanlar benimle yine kız çocuğun mu oldu? diyerek alay ediyorlar Buna tahammül edemem Ver ver diyorum Yoksa seni de öldürürüm
Kadın: Sen nasıl bir insansın? Hangi insan evladına böyle bir kötülük yapar? Allahtan hiç mi korkmazsın? Nolur yapma Nolur Nolur
(Erkek çocuğu çeker alır Ve sahneden çıkar Kadın feryat ederek yere kapanır ve ağlamaya başlar)
Kadın: Allahım Allahım Ey Yüceler yücesi Rabbim Nolur yardım et Yardımını gönder Ey Rabbim Bizi bu zulümden kurtar Allahım Kurtar Allahım Kurtar Allahım
(Sahne kararır Fondan müzik sesi gelir-Çağrı- Anne yeniden konuşmaya başlar)
Bütün bir beşeriyet canı dudağında ve herkesin umudu gelecek son kurtarıcıda İnsanlık, içinde bulunduğu bu zulümattan kurtulmak, kendilerini karanlıklardan aydınlığa çıkaracak, geleceği asırlar öncesinden müjdelenmiş O Kutlu nebinin gelmesini büyük bir umutla bekliyorlardı O ki Hz Kuranın tebliğcisi, hakkı batıldan ayıracak Nur-u Furkanın habercisi, insanlığa, kaybettiği insanlığını yeniden öğretecek muallimdi O kainatı yoktan var eden Allahu Azimüş-Şanın Kutlu Elçisi, Alemlere Rahmet Olarak gönderdiği sevgili Habibiydi O, Hz İbrahimin duası, Hz İsanın muştusu olan iki cihan serveri Hz Muhammed Mustafa(sav)di
(Konuşma ve müzik durur Sahne aydınlanır)
4. SAHNE
(Fon Müziği çalar-Itri Tekbir-Oyuncular birer birer sahneye çıkmaya başlarlar Her biri sahnedeki yerini alırken sözlerini söylerler)
1 oyuncu: Göz seni görmeli, ağız seni söylemeli
Hafıza seni anmak ödevinde mi
2 oyuncu: Bütün deniz kıyılarında seni beklemeli
Sen eskimoların ısınması, sevgililer mahşeri
3 oyuncu: Aklım yeni bir akıldır çiçeklerden
Mantığım mantığın üstünde yeni
İçimde Nuh'un en yeni tufanı
Dünyaya ayak basıyorum yeniden
4 oyuncu: Göz seni görmeli ağız seni söylemeli
Bütün deniz kıyılarında seni beklemeli
5 oyuncu: Yüzlerce yıl geçiyor belki bir bulut geçiyor
Ben yeni doğmus bir çocuk gibi
Herkesin konuştuğu dilden mahrum
Ama yepyeni bir dil konuşmanın sevinci
6 oyuncu: Bütün deniz kıyılarında seni anmalı
Sen buzulların erimesi, eskimoların ısınması
(Bütün oyuncular bir dizleri üstünde yere çömelirler Başları önlerine eğiktir Sırası gelen oyuncu başını göğe çevirerek ve ellerini kaldırarak sırayla sözlerini söyler Sözlerini söyledikten sonra başları ve elleri aynı vaziyette beklemeye devam eder )
1 oyuncu: Gel ey Şah-ı Rusul! Gel ki şafaklar tutuşsun!
2 oyuncu: Gel ey Kutlu Nebi ! Gel ki nurunla karanlıklar boğulsun!
3 oyuncu: Gel ey Mazlumların Sığınağı ! Gel ki zulüm artık yok olsun!
4 oyuncu: Gel ey Asırlardır Beklenilen! Gel ki güneş artık doğsun!
5 oyuncu: Gel ey Alemlere Rahmet Olan! Gel ki dünya rahmetinle dolsun!
6 oyuncu: Gel ey bir ismi Mustafa olan, Gel ey bir ismi Ahmed!
Bütün oyuncular hep birlikte: Allhümme salli ala Muhammed!
(Sahne kararır Fonda müzik çalmaya başlar-Taleal Bedru- İnsanlar ellerinde mumlarla sahneye doğru koşmaya başlarlar Sahnede sağa sola koşarlarken O geliyor O geliyor Müjdeler olsun Müjdeler olsun! O geliyor Allahım sana şükürler olsun! Rabbimiz sana hamdolsun! O geliyor O geliyor Müjdeler olsun Müjdeler olsun! O geliyor diyerek koşuşturmaya devam ederler Sonra sahnenin ortasında toplanarak ve elleri havada, hep bir ağızdan Alemlere Rahmet geliyor derler.. Müziğin sesi yükselir Perde kapanır )
Kutlu Doğum
KARAKTERLER
KARAKTER: Ağzında çiklet ve yırtık pırtık üstüye 2 tane kız ağızlarını yayarak konuşurlar
KARAKTER: Üzerinde Spor Takımı Ve Şortuyla Bir Delikanlı
KARAKTER: Gözlü Ve Elinde Kucak Dolusu Test Kitaplarıyla Derskolik
KARAKTER: Spiker elinde mikrofon
KARAKTER: Kameraman elinde kamera
KARAKTER: Elinde bastonuyla bir ihtiyar
KARAKTER: Elinde dergisi takım elbiseli iş adamı
Sahneye önce spiker ve kameraman girerler ve sessizce aralarında konuşurlar. Arkalarından iki kız sahneye salına salına gelirler. Spiker kameramana işaret ederek...
SPİKER: Evet sayın seyirciler şimdi bu iki kardeşimize soruyoruz. (kızlara dönerek) Arkadaşlar Kutlu doğum haftası ile ilgili düşüncelerinizi alabilir miyim?
1.KIZ: (Arkadan soruyu duymadığını her haliyle belli ederek arkadaşının omzunun üstünden bağırır)Yihuuuu benim favorim Arman (öpücükler atar)
2.KIZ: (dönerek arkadaşına) Ay filoş hangi artiz kaç takla atar yarışması diiil bu. Başka bi şiiii soruyoooo
SPİKER: Kutlu doğum arkadaşlar. Kutlu doğum haftası ile ilgili düşüncelerinizi almak istiyorum.
2 KIZ: Doğum falan erken yaniii. Anlıyomusun. Daha böyle hayatı kanıksamak falan yaniii.
1. KIZ: Armağan öpüyorum seni. Doğum günün happy olsun. Favorimsin okey.
(Spiker sorduklarının anlaşılmasını hayretle izler Kekeleyerek)
SPİKER: Kutlu doğum dedim ben
2.KIZ: Ayy bak hala doğmak falan. Relax ol yani. Michelin remixi gibi falan ben sana life diyorum hayat biraz power yani anladın mı ok (okey)
1.KIZ: Ermanın remixi çıkmış daha Konyaya gelmemiş. Ben burdan bu işte kimin parmağı varsa kınıyorum. Ayy yok böle bi şiii Hayret bişi yaaa
SPİKER: Arkadaşlar biz sohbeti bir türlü Kutlu doğuma getiremedik.
1. KIZ: Ayy ne banalsin sen Kız bu sapık falan yani. Uçmuş yaniii ille doğum falan yani
2. KIZ: Yürü gidelim Aysoş tribulance yani
1.KIZ: Herıld falan yani ba bay tatlı çocuk, bize daral falan yani uçuyoruz biz.( sahneden çıkarlar bu arada )
SPİKER: (kendi kendine) Uçun uçun. Uçurtma falan yani (kameramana döner) Şu işe bak Remzi bizi de kendilerine benzettiler 2 dakikada (Bu arada üstü eşofmanlı çocuk gelir.)
SPİKER: Evet seyircilerimiz şimdi de bu sportmen arkadaşımıza soralım bakalım Kardeşim bir saniye
ÇOCUK: Buyrun
SPİKER: Kutlu doğum haftasıyla ilgili neler düşünüyorsunuz acaba
ÇOCUK: Şimdi abicim bu hafta Kutlu bi doğu seferimiz var. Dış saha tabi zor. Ama 3 puanla dönmemiz lazım
SPİKER: Hayda bu da ligle karıştırdı.
ÇOCUK: Evet abi aynen dediğiniz gibi lig karıştı şimdi.
SPİKER: Karışan sensin kardeş
ÇOCUK: Evet abi aynen karşı çıkan benim. Bence 4lü forvet bu takımı açmaz.
SPİKER: Kardeş biz kutlu doğum dedik sen forvet dedin
ÇOCUK: Sende haklısın abi tek sorun forvet değil. Defansın da zaafları var
SPİKER: Anladım kardeş sen bi koşu şurdan bi fixtür getir daha detaylı konuşuruz hadi sen bi depara kalk bakim
SPİKER: Tövbe töre kendi sahasında hükmen basacaksın sopayı. Şu işe bak Remzi biz de ona uyduk iyi mi? (Bu arada elinde kitapları olan bir inek öğrenci) yaklaşır
SPİKER: Evet sevgili izleyenlerimiz şimdi de bu genç arkadaşıma soruyorum.
ÖĞRENCİ: Yorumlu sorulara cevap veremem. Ben sayısaldan giriyorum.
SPİKER: Nasıl sayı
ÖĞRENCİ: Asal sayılar kendilerinde başka bir sayıya bölünmeyen sayılardır.
SPİKER: Ne diyorsun kardeşim bu ne sayısı ki
ÖĞRENCİ: Pi sayısı abi 3.14 olup sabit sayıdır.
SPİKER: Alo kendine gel şeker kardeşim
ÖĞRENCİ: Şeker enzimleri endoplazmik redikulum mitokondrik asitler salgılayarak hücrelerin iğ iplikleriyle bölünmesi.....
SPİKER: Şimdi seni ben bir bölerim
ÖĞRENCİ: Bölenin bölümüyle çıkanın çıkartımla olan ilişkisi determinant yardımıyla çözülebileceği gibi, 3 bilinmeyenli denklemde xin yerine yumuşak ğ konarak ....
SPİKER: Daralıyorum Remzi boğuluyorum (bu arada çocuk devam eder)
ÖĞRENCİ: Mendel kanunuyla mandallar, adalardan da moleküller yardımıyla modalara geçersek ve 3 musluk KOSKİDEN akarken Aruz veznini 1444 Varna savaşındaki Sekbanı çeditle çarparsak
SPİKER: Çarpma dedin de dur bak örnekleyelim( çocuğu dövecekmiş gibi yapar ama çocuk kendi halindedir. Görmez. Kendi kendine konuşarak uzaklaşır)
ÖĞRENCİ: Pastörü süt kıvamında tutar, Orhan Veliye 1 Ohm akımı verirsek si be mol la elde etmek (konuşarak sahneden çıkar)
SPİKER: Remzi biz konuşunca dilimizden anlayacak bir adem yok mu cihanda?
İŞ ADAMI: (Elinde exonomi dergisi olan bir genç iş adamı giyimlidir)
SPİKER: Evet sayın seyirciler şimdi de bu genç arkadaşımıza soruyoruz. Kardeşim Kutlu doğum haftasıyla ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz?
İŞ ADAMI: Şimdi tabi alabilirsiniz ama döviz çıpasının çapraz kuruna orta vadede dikkat etmek lazım
SPİKER: Siz soruya dikkat etseniz. Nasıl olur?
İŞ ADAMI: Evet tabi tut şunu uçunu döşiyelim abi borularına da dikkat etmek lazım. Borsada borunun tavan yapması her an mümkün
SPİKER: (kameramana döner) bu da olmadı Remzi sepetleyelim
İŞ ADAMI: Pek tabii sepetlemek lazım 3 aylık Tahviller ve C tipi fonların sepetlenmesi spesifik zararları önleyecektir.
SPİKER: Çıldırmak işten değil
İŞ ADAMI: İçten değil bence dıştan
SPİKER: Ne içi ne dışı kardeşim ya
İŞ ADIMI: Dıştan beyefendi dış ticaret açığının kamusal yatırım açığını kapatamaması sorun bu
SPİKER: Ben şimdi senin iki gözünü bi kapatırım Tövbe yarabbim
Bu ülkede hiç benim dilimi konuşacak kalmadı mı?
YAŞLI ADAM: Evladım sakin ol ne bu sinir bu telaş
SPİKER: Amca Kutlu doğum haftasıyla ilgili bir röportaj yapalım istedik.
YAŞLI ADAM: Maşallah ne güzel
SPİKER: Güzel ama bu konudan haberdar olan kimseye rastlayamadık henüz.
YAŞLI ADAM: Bulamazsın ya Her gün basınıyla televizyonuyla poplu toplu derken bak gençlik hakikaten maneviyattan nasıl koptu.
SPİKER: Doğru Amca doğru
YAŞLI ADAM: Artisin topçunun ayakkabı numarasını bilen bu çocuklar ne yazık ki kendi peygamberinin doğumunu bilmez durumdalar
SPİKER: Evet gerçekten
YAŞLI ADAM: Damarından kesilen adam ölür. Kökünden kesilen ağaç kurur. Özünü arayan kurtulur. Çağları aşan bir muştudur İslam Müjdecimiz Efendimizin doğumu aleme rahmettir. Son mesajın taşıyıcısı yani insanlığın son davetinin sesidir. Onun doğumuyla karanlıklar boğuldu. Aydınlık bir çağ başladı. Onun peygamberliğiyle Allah (CC) insanlığa son mesajını sundu. Kurtuluş reçetesini gönderdi.
NE MUTLU ONU OKUYUP YAŞAYANLARA
NE MUTLU ONU TANIYANLARA
PEYGAMBER SEVGİSİ
Mekkeli Müşriklerin , İslamın yayılmasını engellemek için her şeyi, hukuksuzca kanunsuzca yaptıkları dönemde , Müslümanlar bu komploya canlarını ve mallarını feda ederek karşı koyuyorlardı.
ŞAHISLAR:
1- Hz.Hubeyb (r.a)
2- Huceyr b. Ebi İhab (Mekkeli)
3- Huceyrin Kölesi
4- 1.Fidyeci
5- 2.Fidyeci
Sahne: Hubeyb (r.a) elleri ve ayakları bağlı olarak sahneye getirilir.İkinci fidyeci Hubeyb(r.a)nın bağlı olduğu ipin ucunu tutmaktadır. Huceyr yerde oturmaktadır.Bir taraftan da önündeki sehpanın üzerindeki meyvelerden yemektedir. Huceyrin Kölesi elinde gölgelik ile efendisini serinletmektedir. Hubeybin getirildiğini görünce Huceyr aniden ayağa kalkar. Ayağa kalkarken kölenin elindeki gölgeliğe çarpar. Bu duruma kızar ve köleye elindeki kamçı ile yüzünü ekşiterek vurur.
1.FİDYECİ : Selam sana ey Huceyr ! Yüce putumuz Latın adına sana selam olsun. Bugün putlarımızın intikam günü.
HUCEYR: Oooooo ! Hoş geldiniz .Demek Muhammedin adamı bu haa! Hıımm ! hıımm! Nerede yakaladınız bu miskin yobaz herifi.
1.FİDYECİ : Nerede olacak.Onlara tuzak kurduk. (Biraz bekler sağına soluna bakar) Muhammede haber gönderdik.Biz Müslüman olacağız bize dini öğretecek birilerini gönder dedik.O da bize dini iyi bilen altı kişi gönderdi.
(Bunları anlatırken çok önemli bir iş yapmış gibi davranır)
Biz de onlara yolda tuzak kurduk.
HUCEYR : (Heyecanlı bir şekilde) eeee! Sonra ne oldu.
FİDYECİ : Altı kişiden üç tanesinin işini orada bitirdik.Birisi uyanık çıktı yakalayamadık.Diğeri hala elimizde.Bunu da size getirdik.
(Biraz sağına soluna bakar)
Duyduk ki bunlar size Bedir savaşında çok kayıp verdirmişler. İntikamınızı bu heriften alabilirsiniz diye düşündük.
HUCEYR : Sorma bu adamlar atalarımızın dinine karşı geldiler. Yüce putlarımız ile alay ettiler.(Kızgın bir şekilde burnundan soluyarak devam eder.)
Çocuklarımızın aklını karıştırdılar.Çocuklarımız yüce putlarımıza tapmaz oldu. Kölelerimiz ..Kölelerimiz bile onlara inanmaya başladı.
1.FİDYECİ : Köleler ne zamandan beri efendisinin izni ,,, haberi olmadan böyle şeyler yapıyor. (Şaşkın bir şekilde bakar )
HUBEYB (R.A) : Allah insanları eşit ve hür yaratmıştır.İnsanları siz köleleştiriyorsunuz.
HUCEYR : Şimdi şu köle ile ben eşit miyiz. Güldürme adamı. Benim malım , mülküm , servetim ( kendisini gölgelendiren kölesini göstererek ) bu köle gibi binlercesini satın alır. Söyle bana, bu aşağılık , bana muhtaç köle ile (gururlu bir şekilde) BEN eşit olabilir miyim.
HUBEYB (R.A) : Allah sizi mal , mülk , servet ile imtihan ediyor. Siz buna şükredecek yerde , gücünüzü adaletli olmaya değil , zulüm yapmaya harcıyorsunuz . Düşün Mekkedeki kölelerin ne kadar kötü şartlar altında yaşadıklarını . Bütün bu kötülüklerin zulümlerin sebebi sizsiniz.
HUCEYR : Sus ! Sus! Başına gelecekleri düşünmeden hala konuşuyorsun. Aman dileyip , af isteyecek yerde , şunun konuştuklarına bak.
(Seyirciye dönerek , gururlu bir şekilde konuşmasına devam eder)
Hem ben bir dünya tanırım o da benim kurduğum dünya . Yani , sarayım , evim , putlarım mutlu olduğum yer.
Başka dünya t a n ı m a m.
HUBEYB (R.A) : Malın mülkün geçek sahibi ALLAHtır . Senin gibi ; Dünya benimdir diyenleri diriltsen Mekkeye sığmazlar .. Gaflet uykusundan uyan. Allaha iman ve ibadet et. Allah da sana sonsuz mutluluğu versin. Yoksa bu gidişle işin hem bu dünya da zor hemde ahrette.
(Bu arada Hz.Hubeybe (r.a) yapılan eziyetler artarak devam etmektedir.Fidyeciler onun karnına sırtına vurmaya devam ederler)
HUCEYR : Hala konuşuyor şuna bak ya . Sonunu düşünmeden bir de vaaz veriyor.
(Elindeki kamçı ile dürter.sırtına vurur.Hz.Hubeyb (r.a) kıvranır.)
1.FİDYECİ : Beyler bırakın bu vaazları da asıl konuya gelelim.
HUCEYR : Ne konusu ?
1.FİDYECİ : Ne konusu olacak . Bu adamı yakalamak için yaptığımız operasyonun maliyeti konusu. Malum şu sıralar maliyetler bayağı yükseldi.Hem bu işte iki tane adamımı da kaybettim.
HUCEYR : Bedirde ölen akrabalarımın intikamını almak için yüce putumuz Lat adına yemin etmiştim.Bu gün intikam günü.
(Bu sırada fidyecilere birer kese altın verir.Fidyeciler de keseleri kuşaklarına sokarlar.) İşinizi bitirdikten sonra devamı gelecek. Bu gün intikam günü.Bu gün , Bedir Savaşında yere akan kanlarımızın temizlenme günü
(Hz.Hubeybe dönerek.)
Hadi gelsin de kurtarsın bakalım senin Allahın ve Peygamberin.Seni benim elimden kimse alamaz.Bu gün intikam günü.
HZ.HUBEYB (R.A) : Allahdan geldik yine Allaha döneceğiz . Şanı yüce Peygamber Hz. Muhammedin yolundan gidebilirsem ne mutlu bana.
(Bu sırada eziyetler devam eder.)Ne mutlu o yolda gidenlere.(Yüksek sesle devam eder). Allahım ! Bu insanları islah et.Bunlara iman nasip et.
HUCEYR : Hala konuşuyor şuna bak.Birazdan başına gelmedik kalmayacak. (Eziyetler devam eder)
HZ.HUBEYB (R.A) : (İnilti sesleri çıkararak kıvranır.) ZALİMLER İÇİN YAŞASIN CEHENNEM.
HUCEYR : Bana bak . Beni tahrik etme. Bak hem sana bir fırsat veriyorum. Atalarımızın dinine geri dönersen , Yüce putumuz Latın önünde eğilirsen seni affedeceğim.
HZ.HUBEYB (R.A) : Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve rasuluh.Şehadet ederim ki Allahdan başka ilah yoktur ve yine şehadet ederim ki Hz.Muhammed Onun kulu ve elçisidir. (İşkence devam eder.)
HUCEYR : Bana bak . Peki Muhammedin burada şu anda senin yerinde olmasını istermiydin.
HZ.HUBEYB (R.A) : ( Çektiği işkence ve eziyetlerden başını kaldırarak net bir şekilde ) Bırak Hz.Muhammedin burada benim yerimde olmasını , Medinede ayağına bir diken batmasını bile istemem.
HUCEYR : Bu kadarı da fazla .Bitirin şunu işini.
( Ve Hz.Hubeyb (r.a) orada fidyecilerin kılıç darbeleri ile şehit edilir.)
Koro devreye girer :Canım Kurban olsun Senin yoluna .Adı güzel kendi güzel muhammed.