Harikulade Turunç Reçeli Tarifi

Sponsorlu Bağlantılar

Reşwan

Reşwan

Emekli Yönetici
    Konu Sahibi
Harikulade Turunç Reçeli Tarifi
Kapkara gözleri, içinin iyiliğiyle parıl parıl parlayan biricik Aslı, hem kendi elleriyle topladığı turunçlardan reçel yapmış, hem bütün süreci bloga koyalım diye yazıp fotoğraflamış hem de reçelleri hemen yiyip bitirelim diye bizi kahvaltıya davet ediyor! Amanın! Bütün bu haberleri telefonda aldım, İstanbul’daki son günde, vapurda, denizdeki dalgalara bakarken..
Ve şimdi zaman, Bodrum’da yeniden akmaya başladığına göre, artık Aslı’nın turunç reçelin sırlarına vakıf olmaya başlayabiliriz. Buyrun bakalım beraber okuyoruz:


Kavakderesi’nde yaşayan sevgili Hayruş ve Doğan’ın bahçesi çok lezzetli portakal ve turunç ağaçlarıyla doludur. Bütün kış yeseler,eşe dosta dağıtsalar bile meyvelerin bir kısmı hep artar. Evleri anayoldan oldukça uzaktır, bahçelerinin alt taraflarından tertemiz bir dere akar. Turunç ağacı öyle bir ağaçtır ki ne ile aşılarsanız size onu verir. Limon, portakal, greyfurt… yani hepsinin annesi turunçtur. Buna rağmen turuncun meyvesi hiç lezzetli olmaz, ekşidir, çok acıdır, yenmez. Ama turunçtan şahane bir reçel yapılır ki yapması çok zahmetli ve uzun sürmesine rağmen sonuç kesinlikle buna değer.
1.Gün: Bahçeye gidilir, turunçlar bir bir dallarından toplanır. Hatta ağaçların diplerine de bakılır. İyi durumda olanlar da yerden toplanır.
Turunç hiç dökmez yapraklarını, her daim yemyeşildir. Meyveler havaların ısınmasıyla içten içe kurumaya ve dökülmeye başlar. Bu yüzden havalar iyice ısınmadan toplamakta fayda var. Hatta bence kışın sonlarında- Şubat,Mart- gibi toplandığında aroması daha yüksek oluyor. Ama Nisan ayında da acısı iyice azalmış oluyor. Artık size hangisi uyarsa.

2.Gün: Turunçların kabuklarının en dış yüzeyi ince bir tabaka halinde rendelenir. Sebebi bu dış yüzeyin çok asitli ve ekşi olmasıdır. Ancak rendelerken tüm dış yüzeyin yok olmamasına dikkat etmek gerekir. Yoksa reçelimizin şekerli bir tatlıdan farkı kalmaz. Turuncun aromasının birazını da reçelimiz için saklamalıyız.

Rendelemeyi bitirdikten sonra turunçların kabukları yarım ay şeklinde kesilir ve içlerindeki meyveler atılır. Bize lazım olan sadece kabuklar. Çok düşündüysem de bu içteki meyveyi nasıl kullanabileceğimi bulamadım. İlk defa turunç reçeli yaptığımda bu meyveyi denemek için ağzıma götürmüştüm de dudaklarım ve dilim bütün gün acımış ve kamışmıştı. Sanırım bu meyve aşılanmadan yenmek için değil.

Elimizdeki onlarca dilimi ipe geçirmek için bize biraz kalın ve uzunca bir iğne ile beyaz mümkünse sağlam hatta naylon bir ip gerekiyor. Eğer renkli ip kullanırsanız, ipin boyası reçelinize geçer. Dilimleri fotograftaki gibi kıvırarak ipe diziyoruz. Uzun bir dizi elde edince ben ipin başını sonuna bağlarım ve turunç dizilerimi koyla haline getiririm. Hatta diğerlerini dizerken bu kolyeyi bir yerlere asarım. Turunç gibi keskin kokulu meyvelerden reçel yapmanın en güzel yanı bütün evin mis gibi kokması.

Bundan sonra yapmamız gereken meyvelerin acısından iyice kurtulmak. Bu yüzden turunç kabuklarımızı suya yatırıyoruz. Bir kovanın içinde sabah akşam suyunu değiştirerek acısını alıyoruz. Zaten ilk birkaç suyun koyu bir turuncuyken sonlara doğru suyun renginin artık değişmediğini göreceksiniz. O zaman tamam demektir. Ben bu sefer kabukları suda üç gün beklettim, çünkü biraz geç toplanmıştı meyveler. Tüm aromayı kaybetmek istemedim. Ama şubat, mart aylarında yaptığımda en az beş gün bekletiyorum ve kaynatırken de iki taşım kaynatıyorum.

4.Gün: Turunçları büyükçe bir tencerede bir taşım kaynattıktan sonra süzüyoruz. Su kaynadıktan sonra çok uzun süre ocakta tutmamanızı tavsiye ederim. Yoksa çok fazla yumuşak olurlar. Sonra tencereye 6 su bardağı içme suyu ile 2kg şeker koyarak kaynatıyoruz. Kaynıyor ,kaynıyor, kaynıyor… İçine turunç kabuklarımızı iplerinden dikkatlice çıkararak ekliyoruz. İpi makasla keserek çıkarmak en iyisi. Eğer başarılı dizmişseniz kabukların açılmaması lazım, kıvırdığınız gibi duruyorlar mı? Benimkiler duruyor. Yaşasın!!
Yaklaşık bir- bir buçuk saat arası kaynatıyoruz. Dört beş adet limon tuzu ile bir buçuk limon suyu ekliyoruz. Meyvelerin rengi parlaklaşıyor, reçel suyunu iyice çekiyor, kıvama geliyor. Bir de ben ufacık bir parça tereyağı attım içine ama gerçekten ufacık, bir tatlı kaşığından bile az. Limon suyunu ekledikten sonra uzun uzun kaynatmamak gerekir reçelimizi. Ben yirmi beş dakika kaynattım. Altını kapattım. Galiba biraz kıvamsız oldu diye düşünerek yatmaya gittim. Ama sabah uyandığımda bir de baktım ki kendine gelmiş, mükemmel olmuş. Reçel iyice soğumadan karar vermemek gerek.
Ve işte sonuç; harikulade!
 

Benzer Konular

Cevap
29
Görüntüleme
750
gonyalı
Cevap
0
Görüntüleme
359
Cevap
2
Görüntüleme
836
PALA.


Üst Alt