Half life muhteşem senaryosu (uzun ama okuyun)

Sponsorlu Bağlantılar

Burak

Üye
    Konu Sahibi
Half life muhteşem senaryosu (uzun ama okuyun)
Yıl 1995. Gordon Freeman hala bir öğrenci ve Combine güçleri, Xen 'i istila eder. Combine, tanımlanamayan bir uzaylı ırkıdır. Gezegenleri ele geçirip kendisine bir imparatorluk kuran Combine 'ın temel işgal taktiği ele geçirmek istediği gezegenin baskın ırkını kullanmak ve gezegeni köleleştirilmiş bu ırk ile direnişten temizlemektir. Ardından güç, kaynak, bilgi gibi gezegenin kaynakları sömürülür. Ayrıca kullanılan üstün ırk, biyomühendislik deneyleri için kullanılır ve ırkın kendine özgü biyolojik özellikleri mevcut teknoloji ile birleştirilip üstün bir savaşçı ırk oluşturulur.
Nitekim Combine 'ın Xen 'de yaptığı da farklı değildir. Ancak Combine bilinç izine az rastlanır bu gezegeni içgüdüleri ile haraket eden ve elektronik/mekanik teknolojiden yoksun yaratıklarla istila etmeyi uygun görür. Half Life 'da savaştığımız uzaylılar bahsettiğim yaratıklardır. Gezegendeki direnişi durdurabilmek için, Vortigaunt adı verilen ırktan fayda edilir ve Nihilant adlı yaratık kitlesel olarak Vortigaunt 'ları kontrol edip onları Combine 'ın atadığı misyona odaklı tutar. Sınır Dünyası, Xen, artık Combine güçlerinin kontrolündedir. Bu sırada, Dünya 'da, Black Mesa 'daki bilim adamları Xen 'e bir portal açmayı başarmışlardı. Combine güçleri bu portal 'ı farkettiler, ve Black Mesa 'nın yöneticisi konumundaki Dr. Wallace Breen ile irtibata geçtiler. Breen 'e önerdikleri zenginlik ve ayrıcalık karşılığında istedikleri, Dünya 'nın Combine İmparatorluğuna katılmasıydı ve Breen, bunun insanlığın faydasına olacağı idealine kapılmıştı...
Nitekim Combine 'ın Xen 'de yaptığı da farklı değildir. Ancak Combine bilinç izine az rastlanır bu gezegeni içgüdüleri ile haraket eden ve elektronik/mekanik teknolojiden yoksun yaratıklarla istila etmeyi uygun görür. Half Life 'da savaştığımız uzaylılar bahsettiğim yaratıklardır. Gezegendeki direnişi durdurabilmek için, Vortigaunt adı verilen ırktan fayda edilir ve Nihilant adlı yaratık kitlesel olarak Vortigaunt 'ları kontrol edip onları Combine 'ın atadığı misyona odaklı tutar. Sınır Dünyası, Xen, artık Combine güçlerinin kontrolündedir. Bu sırada, Dünya 'da, Black Mesa 'daki bilim adamları Xen 'e bir portal açmayı başarmışlardı. Combine güçleri bu portal 'ı farkettiler, ve Black Mesa 'nın yöneticisi konumundaki Dr. Wallace Breen ile irtibata geçtiler. Breen 'e önerdikleri zenginlik ve ayrıcalık karşılığında istedikleri, Dünya 'nın Combine İmparatorluğuna katılmasıydı ve Breen, bunun insanlığın faydasına olacağı idealine kapılmıştı...
2000 yılında Gordon Freeman, MIT 'deki öğrenimini tamamlamış ve Black Mesa 'nın Anomalous Materials sektörüne atanmıştır. Dr. Breen bu sektörde yapılan deneyleri sabote eder ve Black Mesa içerisinde, Combine 'ın Xen 'deki kuvvetlerini yollayabileceği portallar açılır. Bu sırada, gizemli G-Man, Breen 'in sabotajını önleyememiştir ama hemen harakete geçip Amerikan Ordusunu Black Mesa 'ya sokar ve içerideki bütün uzaylıların ve olaya tanıklık eden araştırma ekibinin ortadan kaldırılması emrini verir. Bu sırada Gordon, yüzeye ulaşmak ve bilim adamlarının hayatlarını korumaya çalışmaktadır. Tabii başına neler geleceğini bilmeden...
Maalesef Gordon, Breen 'in tamamlanmasını istediği planı takip eder, ve uzaya bir Lambda Uydusu yolllar. Bu uydu sayesinde Dünya üzerinde, herhangi bir yerde portal açılabilecek, istila Black Mesa dışında da devam edebilecektir... Daha sonra Gordon 'da Xen 'e yollanır. Amaç İstilaya derin bir darbe vurabilmektir. Netekim Gordon, Nihilant 'ı yenmeyi başarır. Sınır Dünyası Xen, artık kontrol altındadır, köleleştirilmiş melez Xen ırkı özgürdür. G-Man Gordon 'ın bu başarısından etkilenir, Black Mesa nükleer bir saldırı ile yok edilir. G-Man, Gordon 'a iş teklifinde bulunur ve Gordon bunu kabul eder2002 yılına girildiğinde, Gordon G-Man 'in kendisini yerleştirdiği özel bir makinede kalmakta ve yaşlanmamaktadır. Bu arada Xen 'den kaçan uzaylılar Dünyaya iner ve yeryüzünde büyük bir kaos yaşanmasını sağlarlar. İnsanlar hayatta kalmak için birleşmeye, bireysel değil toplumsal olarak kendilerini savunmaya başlarlar, neticede bütün nüfus, dışarıdan gelebilecek saldırılara kapalı ve korunmuş şehirlere dolar. Dünyanın her tarafında açılan portallardan akan Xen yaratıkları, büyük bir kaos ortamı oluşturmuştur Dünya da...
2004 yılında Combine Dünya 'yı istila eder. Dropship, Gunship, Strider gibi yüksek teknoloji ve yıkım gücü bulunduran canlı-makineler, Combine teknolojisi, Dünya 'daki direnişi kırar ve Breen, vaad edildiği gibi Dünya İnsanlarının lideri olarak atanır. Breen, halkı, Combine 'ın insanlığa iyilik için geldiği idealine inandırmaya çalışsa da, Combine yeryüzünde soykırım ve kitlesel alıkoyma eylemlerine girişmiştir, insanlar şehirlerden ayrılıp Combine 'a yakalanmamak için şehir dışında yaşamaya çalışır. Bu arada Xen 'liler hem Combine hem İnsanlar için bir tehdit durumundadır, zira bu uzaylılar kendileri dışındaki bütün yaşam formlarına saldırmaktadırDirenişin bastırılamadığı şehirler yok edilir, kontrol altına giren şehirlere Citadel adı verilen kontrol yapıları inşaa edilir. Ayrıca bu yapılar Combine 'ın araç ve muhimmat üretimi ile araştırma ihtiyaçlarına ev sahipliği yapacaktır. Bu sırada Combine alışıldık istila planını devreye sokar ve kendi güçlerine karşı savaşan dünya askerlerini esir alarak çeşitli biyomühendislik araştırmaları sonucu Overwatch adlı üstün-savaşçı ırkını oluşturur. Aynı Xen 'deki Vortigaunt 'lar gibi, Overwatch ordusu da Combine 'ın görevlerini tamamlamak için yetiştirilip köleleştirilmiş bir güçtür.

Overwatch insan nüfusunu şehirlerde toplar ve şehir adlarını numaralandırır. En büyük Citadel, City 17 'de kurulur ve Breen bu Citadel 'a yerleşir. İnsanlar kısırlaştırılır ve Overwatch tarafından şehirin dışından gelen tehditlerden korunurlar, lakin Dünya üzerindeki gidişat, adım adım Combine 'ın planını izlemektedir. Combine insanlığı Stalker adını verdiği kölelere dönüştürmek, böylece devam ettirdiği kitlesel uzay istilasında insanlardan oluşan ordusunu kullanmak istemektedir. Bu arada, insanların teknolojisi ve bilgeliğinden daha fazla yararlanmak için City 17 'deki Citadel 'da Nova Prospekt adı verilen bir hapisane ünitesi oluşturulur. Buradaki tutsaklardan yararlanan Combine, bilge insan ırkının zeka olarak en ileri olanlarından faydalanmaya başlar. Bu arada Combine 'a karşı bir direniş gücü oluşturulmuş ve gizliden Combine güçlerine karşı savaşmaktadır. Combine ise, Overwatch dışında insanları daha rahat kontrol altında tutabileceği bir güç oluşturur; Civil Protection. CP görevlileri hem melez ve köle insanlardan ( Overwatch 'u oluşturan insanlar ), hem de normal insanlardan oluşan bir birliktir ve direnişe karşı toplu bir mücadele başlatır. Suçsuz insanlar bile göz altına alınıp ortadan kaybolurlar. Halkın üzerindeki bu baskı ile direnişin organize olamaması istenmektedir...


Half-Life 2


City 17'ye hoşgeldiniz. Combine istilasının dünyadaki merkezi olan şehirde, The Citadel'in devasa gölgesi altında inanılmaz bir maceraya atılmaya hazırsanız, lütfen CP'leri izleyin. Kurallara uyduğunuz sürece, City 17'de güvendesiniz. Herhangi kuraldışı bir hareketinizde, CP'ler sert yaptırım uygulama hakkına sahiptir. Bunları göz önünde bulundurmanız kendi sağlığınız açısından iyi olur. Bu şartları kabul ettiğinize göre, sizi koruyucu HEV suit'inizin içine alalım Bay Freeman... Uzun yolculuğunuz sırasında ona fazlasıyla ihtiyacınız olacak.

Uzun zaman geçti aradan. Eski dost Gordon Freeman'la Black Mesa'dan kurtulmaya çalıştığımız mükemmel macera, oyun boyunca sürekli karşımıza çıkıp duran G-Man'in bize sunduğu teklifle, ölmek ya da onun için çalışmak arasında yaptığı teklifle, sona ermişti. Aradan bizim zamanımızla 6, oyunun zamanına göre 10 yıl geçti. Bakalım o zamandan bu zamana neler değişmiş...

Half-Life 2'nin çıkışı oldukça sancılı bir dönem geçirdi. Kaynak kodlarının çalınması, oyunun çıkış tarihinin sürekli ertelenmesi, birçok oyuncunun oyunu beklemekten vazgeçmesine bile neden oldu. Lakin Half-Life 2, tüm zamanların en merakla beklenen oyunu, sonunda piyasaya çıktı. Peki onca bekleyişe değdi mi acaba? Yoksa yine hayalkırıklığı olan ve fazla şişirilmiş bir devam oyunuyla mı karşı karşıyayız? Ne mutlu ki, bu sefer beklentilerimiz fazlasıyla karşılanıyor...

Oyunun teknik detaylarlarına geçmeden önce, ilk oyun ve ikinci oyun sırasında olanlarla ilgili biraz bilgi verelim. Çünkü oyunda kimse size ortadan yokolduğunuz sırada neler olduğuna dair birşey anlatmıyor. Böylece bu bilgiler eşliğinde oyundan maksimum zevk alabilirsiniz.

Öncelikle, oyunda sık sık göreceğiniz "The Combine"ın ne olduğuna değinelim kısaca. The Combine, hazine kazanmak, güç ve teknoloji elde etmek ve bilgi edinmek amacıyla diğer gezegenleri istila eden acımasız bir imparatorluktur. (Star Wars'taki Imparatorluk'un, Half-Life versiyonu gibi de düşünebilirsiniz) Bir ırk olarak Combine, işgal ettikleri tüm gezegenlerdeki canlıların kombinasyonudur. Genetik teknolojiler, biyoloji mühendisliği ve elektronik aşılama sayesinde, Combine, yok ettikleri ırklardaki en iyi özellikleri alan bir tür yüce ırk. Xen'deki ve Dünya'daki kanıtlara bakarak Combine'ın teknolojik olarak çok ileride olduğunu söyleyebiliriz.

Dünya tarihine göre, 1995 yılında, Combine güçleri Xen'i istila edip, tüm Xenian ırkını ve gezegeni köle haline getirdiler. Ve her ele geçirdikleri gezegende yaptıkları gibi Combine teknolojisini kullanarak, Xen'in üstün ırkı sayılan Vortigaunt'lardan (Half-Life 1'deki elektrik atan yaratıklar) yeni melez Süper Askerler yarattılar. Xen iklimine uygun ve Combine teknolojisini kullanabilen bu askerler sayesinde gezegen üzerindeki hakimiyetlerini iyice kurmuş oldular. Combine aynı zamanda kurbanları olan türlerden birini, halkının Combine'ın isteklerini yerine getirmesini sağlayacak bir lider olarak gezegenin başına geçirdi. Bu yaratık, Half-Life 1'in sonunda Gordon Freeman'in yokettiği Ninilanth'dı (ki biraz dikkat ederseniz, aslında Ninilanth'ın bayağı geliştirilmiş bir Vortigaunt'a ne kadar benzediğini farkedebilirsiniz.) Xen'de bunlar olurken, Dünya'da henüz Combine tehlikesi baş göstermemişti. Gordon Freeman, henüz Black Mesa'daki görevine başlamamıştı ve hala doktorası için M.I.T.'de çalışmaktaydı. Black Mesa'da ise küçük teleportasyon deneyleri yapılıyordu. Araştırmacılar Dr. Eli Vance ve Dr. Isaac Kleiner'ın gözetimi altında Xen'den gelen kristaller ve organizmalar incelendi ve araştırmalar ilerledi.

Xenian'ların Combine'a boyun eğmelerinin üzerinden 5 yıl geçtiğinde ve 2000 yılına geldiğimizde ise, insan ırkının çöküşüne neden olan olay gerçekleşti. Combine'ın Dünya'mızı farketmesine neden olan "Ses Çağlayanı" olayı. Çağlayan'a, Black Mesa'nın Yöneticisi Wallace Breen'in seçtiği bazı örnekler neden oldu. Yine de bu Çağlayan'ın başlamasına Breen'in bilinçli ya da bilinçsiz neden olduğu bir muamma olarak kaldı.

Gordon Freeman ise, M.I.T.'teki doktorasını bitererek, Dr. Isaac Kleiner'ın da katkısıyla Black Mesa'daki görevine başladı ve önemli bir teleportasyon deneyinde görev aldı. Herşeyin ters gidip de, Black Mesa'yı cehenneme çeviren deneyde yani.

Gordon radyasyona ve birçok şeye dayanıklı HEV suit'inin ve G-Man'in de katkılarıyla Black Mesa'dan sağ kurtulmayı başardı. Sağ kurtulmakla da kalmayıp, Xen'e giderek oradaki Combine güçleriyle savaştı. Ve en sonunda da Ninilanth'ı öldürerek Vortigaunt'ları ve diğer Xenian'ları serbest bıraktı. İşin ilginç olan yanı ise, Gordon Xenian'ları kurtardığının farkında değildi. Çünkü Gordon'un tek amacı hayatta kalıp Xen'den ve Black Mesa'dan sağ olarak kurtulmaktı. Sonrasında ise, G-Man Gordon'a seçim şansını sundu. Kendi ölümü veya ona hizmet etmek arasındaki seçimde, Gordon G-Man'e hizmet etmeyi seçti. G-Man, Gordon'u uyutarak, gerektiğinde çağırmak üzere bir tür zaman yavaşlatıcı bölmeye koydu. Ve bizim bildiğimiz Half-Life da burada sona erdi.

Gordon Xen'deki Combine hakimiyetini kaldırırken, Combine da Gordon'u ve Xen ile Dünya arasında açık kalmış portalları farketti. Daha önce Dünya'nın varlığını farketmemiş olan Combine, derhal Dünya'yı istila planlarına başladı.

2002 yılında, Portal Fırtınaları başladığında ise, Half-Life'daki olayların ardından Black Mesa'nın tüm dünya üzerinde büyük bir dalga gibi etkisi oldu. Xen'den gelen her türden uzaylı, artık özgür olsalar da yarım bıraktıkları savaşı bitirmek için Dünya'ya akın etti. Headcrab'ler yerleşim merkezlerine akın ederken başka Xenian'lar da şehirlere ışınlandılar. Dünya'da bir kaos hüküm sürmeye başladı. Askerler tarafından korunan, dikenli tellerle çevrili şehirlere, Xenian'lardan korunma amacıyla kaçan insanlar büyük bir nüfus kaymasına yol açtılar. Xenian'lar dış dünyayı istila ederken şehirlerinde yeniden normal hayatlarına dönen insanların üzerine güven verici bir huzur çöktü.

2 yıl sonra, 2004'te, Combine'ın Dünya üzerine istilası başladı. Xen portallarını bir taşıma kapısı olarak kullanan Combine, Dünya'daki hakimiyetini kurmak için topyekün bir saldırı başlattı. Xen'de de kullandıkları aynı DNA kombinasyonu teknolojisini, Dünya'da en üstün ve de baskın ırkı insanlar üzerinde kullanarak, burada da bir süper ordu oluşturdular.

İşte insanlar ve özgür Xenian'lar arasındaki ittifak da böylece kurulmuş oldu. Özgür kalan Vortigaunt müttefikleriyle birlikte diğer Xenianlar, Combine'dan intikam almak için insanlarla ittifak yaptılar. Xenian'ların çoğu, insanların yanında yer alırken, Headcrab'ler gibi bazı yaratıklar ise, doğaları gereği gördükleri her canlıya saldırmaya devam ettiler. Yine de, Xenian ve insanların yaptığı ittifak, Combine'ı durdurmaya yetmedi. 7 Saat Savaşı olarak anılan savaşın sonunda, sadece 7 saat içinde Dünya, istilacı Combine güçlerinin önünde düştü. Black Mesa'nın eski yöneticisi Dr. Wallace Breen, Dünya'nın teslimiyetini Combine'a ilan etti. Buna karşılık olarak da, Combine Breen'i Dünya üzerindeki Combine Overwatch'un lideri yaptı. Aynı Xen'de Ninilanth'ı yaptıkları gibi...

ünya'daki nüfusun yoğun olduğu bölgelerdeki topraklar yokedildi. İnsanlar, Combine tarafından ele geçirilme korkusuyla şehir dışına kaçıp, yayıldılar. Küçük isyancı grupları ise, Combine'a ve köleliğe karşı yüzeyde çarpışmaya devam ettiler. Geriye kalan yoğun nüfuslu şehirler ise, Combine tarafından City 1, City 2... City 17 gibi isimlerle tekrardan isimlendirildiler ve Dünya'nın hakimiyetini eline almış olan Combine'ın emri altına girdiler. Bu sırada New York'taki Birleşmiş Milletler merkezi de ele geçirilip yokedildi.

City 17'de, Combine'ın Dünya'daki ana kalesi olan "The Citadel" inşa edildi. Başka şehirlerde başka kaleler inşa edilmiş olsa da, hiçbiri City 17'deki kadar etkili olamadı. Bu devasa, bulutlara kadar uzanan yapılar Combine'ın kontrol merkezlerinin yuvaları haline geldiler. Combine orduları, askerleri, araçları ve cephaneleri (oyunun sonunda The Citadel'e girerken, kendiniz de görebileceğiniz gibi) burada üretilmeye başlandı.

Wallace Breen, City 17 kalesinin en tepesinde isyancı gruplarla başetmek üzere bulunmaktaydı. Planlarının bir parçası da, Dünya'nın kalan vatandaşlarına bir psikolojik oyun yaparak, onları Combine'ın daha kolay asimile edebileceği hale getirmekti. Bu amaçla, Combine istilasının aslında insanlık adına iyi bir şey olduğu, ölümsüzlüğün ve daha bir çok yolun kapılarının insanlık adına açıldığına dair propagandalar yapmaya başladı. Portal Fırtınaları'nın ardından, insanlar yine böyle bir düzensizlik içinde Breen'in varsayımlarına ve yalanlarına inandılar. Overwatch'lar, insan şehirlerini dış dünyadaki uzaylılardan korumaya devam ettiler. Böylece korkak insanlar, şehirlerde yaşamaya devam ettiler.

Wallace Breen, Combine'ın tüm insanlığı öyle ya da böyle yok edeceğini anlamıştı. Kendi hayatını kurtarmak amacıyla Dünya'yı, hayatı karşılığında teslim etti. Böylece Combine ile bir anlaşma yaptı: Eğer Dünya'yı güvenli bir şekilde Combine Yüksek Lord'una götürebilirse, kendisi bir Combine portalı ile Dünya'dan güvenli bir şekilde kaçacaktı. Bu zamana kadar, isyancılarla baş etmek ve onları Combine, gezegene yerleşinceye kadar Combine kırması kuvvetlerle durdurmak onun göreviydi.

The Combine bazı geçişsel projelere başladı. İlk olarak Dünya'nın atmosferini insanların zorlukla soluyabileceği bir hava ile değiştirdiler. Bunu Combine Overwatch'unun anahtar bir elementi olan Hava Değiştirme Programı (Air Exchange Program) ile yaptılar. Ardından, Overwatch'lar bir Önleme Alanı ile insanların üremesini engellediler. Bunu yapmalarının sebebi yeni insanların doğamaması, böylece kalan insanların, insanlığın son nesli olmasını amaçlamalarındandı. En son olarak Combine, Dünya'nın okyanuslarını emmeye başladı. Bu projeler Combine'ın, gelecek olan yeni yerleşecek halkı için hazırlık yaptığını gösterdi.


Ve tarihler 2010'u gösterdiğinde, G-Man, Gordon Freeman'ı yeni görevi için uyandırdı. Gordon, Dünya üzerindeki isyancı güçlere yardım etmek amacıyla G-Man tarafından City 17'ye yollandı, ve böylece, bizim bildiğimiz Half-Life 2 başlamış oldu.

Oyuna da işte tam bu noktada, bir trenin içinde City 17'ye doğru yol alırken başlıyoruz. Civil Protection güçlerinin arasından geçip şehire girerken, sorgu için alındığımızda ise, eski bir dostu görmek, eminim ki bir çoğunuzun gülümsemesine neden olacaktır. Barney'den bahsediyorum tabi ki, hani şu Black Mesa'daki meşhur güvenlik görevlisi... Blue-Shift'te Gordon'u en son askerler tarafından bayıltılmış halde gören Barney ve Gordon'un karşılaşması sizi anında eski günlere götürmeye yetiyor. Bunu takip eden sahnelerde ise, daha oyunun başı olmasına rağmen kovalamaca ve adrenalin başlıyor, ve de oyunun sonuna kadar da neredeyse hiç durmuyor.

Adrenalin içeren bu birkaç sahneden sonra Alyx'le tanışıp, Dr.Kleiner'ın laboratuvarına vardığımızda ise, HEV Suit'imize kavuşuyoruz. Tabi, Dr.Kleiner'ın "evcil" headcrab'i Lamarr'la da tanışmayı ihmal etmiyoruz bu arada. Ve Half-Life'ın vazgeçilmez olaylarından biri, ters giden deneyler... Ters giden ışınlanma deneyi sonucunda, Lamarr ile birlikte bir oraya, bir buraya ışınlandıktan sonra, kendimizi Black Mesa East'e doğru giden bir kovalamacanın içinde buluyoruz yine.

Birçok oyunda bulunan, "oyunun başları hep sıkıcı olur" tabusu da, Half-Life 2 tarafından yerle bir ediliyor böylece. 20 saati aşkın oyun süresi boyunca, sıkıldığınız tek bir an bile olmuyor. Bunun bir nedeni de, inanılmaz çeşitlilik sunan Source grafik motoru. Oyundaki neredeyse her nesne etkileşimli olunca, yapabileceklerinizin sayısı inanılmaz bir boyuta ulaşıyor. Mesela daha oyunun başında, City 17'ye ilk girdiğimizde, bir Civil Protection askeri, yere bir içecek kutusu devirerek "Yerden alıp, yanımdaki çöpe at" diyerek sizinle dalga geçiyor. Eh, kutuyu yerden alıp çöpe atabileceğiniz gibi, benim yaptığımı yapıp, çöpe değil de CP'nin kafasına da atabilirsiniz. Böylece CP sizi kovalarken, siz de onun koruduğu kapıdan kolaylıkla geçebilirsiniz. Bu tabi ki çok ama çok basit bir örnek. Oyun boyunca çok daha komplike ve çeşitli çıkış yolları kullanabileceğiniz durumlarda olacak.


Episode One

Hatırlarsınız HL2'nin sonunda kahramanlarımızı Citadel'in tepesi havaya uçarken bırakmıştık. Burada aynı HL'nin sonunda olduğu gibi G-man ile tekrar bir görüşme yapılmış, Dr. Wallace Breen elimizden kurtulmayı başarmıştı.(her ne kadar ölmediğine dair elimizde yeterli kanıt olmasa da ben böyle düşünüyorum.) Tam bu noktada Episode One başlıyor ve Vortigaunt'ların yardımıyla patlamadan kuruluyoruz. Vortigaunt'lar ne arıyor demeyin Gordon, G-man ve Vortigaunt'lar hep birbirine girmiş durumda. Ayrıca Vortigaunt'lar ve G-man arasındaki ilişki ise tam bir sır perdesi altında. Bu konuda adam gibi bildiğimiz tek şey "we�ll see about that" gibi bir cümle. Daha sonra gözümüzü açtığımızda Dog yardımıyla yıkıntıların altından kurtuluyoruz ve Alyx'le karşılaşıyoruz. Güç bela Alyx'in babası Dr. Eli Vance ve Dr. Alex Kleiner ile bağlantı kurduğumuzda anlıyoruz ki Citadel'de şehri kurtarmak için yaptığımız girişim ters tepmiş, bu sefer şehir daha da içinden çıkılmaz bir tehlike içine sokulmuştur. Bu sebeple Alyx ve biz tekrar Citadel'e dönüp yaratmış olduğumuz karışıklığı düzeltmeye çalışıyoruz. Senaryo konusunda daha fazla bir şey söylemek istemiyorum. Geri kalanı sizin keşfetmeniz daha doğru olacaktır. Episode One'da HL2'den farklı olarak oyun boyunca Alyx bize eşlik ediyor. Ama kendisi sadece senaryo gereğince yanımızda bulunan bir fazlalık olduğunu düşünmeyin bazı yerlerde inanılmaz yardımı dokunuyor. Özellikle karanlık bölümlerdeki yardımını göz ardı edemeyiz.
 
  • Beğen
Tepkiler: OğuzcanAbi


punqermojo

Üye
Okunmaz ya bu ne böle çok uzun :)
 

OğuzcanAbi

Üye
bi ceyrek okudum
tesekkurler
 
Revengeful

Revengeful

Emekli Yönetici
Ne kadar tembel bir millet olmuşuz:ehe
 
emre_6795

emre_6795

Üye
güzelmiş uzun ama okuyun
 

Benzer Konular

Cevap
3
Görüntüleme
2K
Cevap
3
Görüntüleme
2K
sekinardi


Üst Alt