futbol savaşı

Sponsorlu Bağlantılar

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Albert Einstein

Albert Einstein

Üye
    Konu Sahibi
futbol savaşı
FİKİRLER VE TERCİHLER

1. KAYIP CENNET

17. yüzyılda Avrupa’da alimler ve sanatçılar ortak bir ideale sahipti. Politik olaylardan etkilenmiyordu. Milliyetçilik akımları bu birliği yok etti. Kültürel birlik bozuldu. Bugün Avrupa’daki ilişkilere kayıp cennete bakar gibi bakıyorum.
Yirmi bir bölüm halinde, her bölümün ayrı isimle yazılmış olduğu bu kitapta ilgi çekici olarak gözüken, kitaba da ismini veren “ Futbol Savaşı” adlı bölüm.

Bu bölümde Honduras ve El Salvador ülkeleri arasında “1970 Meksika Dünya Kupası” için yapılan futbol maçı anlatılıyor, ve sonuçları...

İlk maç Honduras’ın başkentinde idi. Maçtan bir gece önce El Salvador takımı, otellerinde Honduras’ lı taraftarlarca uykusuz bırakılarak psikolojik olarak çökertilmiş ve maçı son dakika golüyle 1-0 kaybetmiştir. Maçı Tv. den izleyen bir genç kendini vurarak intihar eder. El Salvador’da ordunun da eşliğinde ulusal bir cenaze töreni yapılmıştır.

Rövanş maçında uykusuz kalma, yıpranma sırası Honduras takımındaydı. Maç günü Honduras futbol takımı stada zırhlı araçlarla götürüldüler. El Salvadorl’u seyirciler ölen gencin portrelerini taşıyarak intikam eylemine girişmek için beklemedeydiler. Maçı 3-1 El Salvador takımı kazandı. Honduras’lı futbolcular maçı kaybettikleri ve sağ kaldıkları için seviniyorlardı. Ancak iki Honduras taraftarı öldü. Yüzlercesi hastanelik oldu. Araçları yakıldı, birkaç saat içinde de ülke sınırı kapatıldı.

İlgi çekici diğer bölüm “ Artık Cennet Yok” adlı bölüm. Bu bölümde yazar Kıbrıs’ı anlatmış.

Türk-Rum savaşı sırasında kabul edilen gerçek ; Rumların ticarette, Türklerin ise cephede üstün olduğudur.

Savaş sonrasında her çeşit ithal eşyanın bulunduğu Kıbrıs’ta Türkler ve Rumlar bir sınır çizgisiyle ayrılıyorlar. Lefkoşe’deki sınırda bir tarafta Türk bir tarafta Rum askeri olduğunu gözlemleyen yazar Ryszard KAPUNSCİNSKİ Türk ordusunun her zaman hazır ve Rumlar’ dan üstün olduğunun da altını çizmiş.

Bir başka ilgi çekici bölüm ise “Parti Başkanları” adlı bölümdür. Bu bölümde de Kongo’da üç kişinin bir araya gelmesi bir partiyi andırabileceği, parti sayısının çokluğunun; 200 lü rakamlara ulaşmasının normal görüldüğünü, tüm hareketlerin önderler arasında gerçekleştiğini ve sayıları 500 kişiyi geçmeyen bu kişilerin satın alındığında bir hükümet kurmanın içten bile olmadığı belirtilmiştir.

“Postallar” adlı bölümde Golan Tepeleri denen yerde İsrail ile Suriye arasında savaş devam ederken askerlerin cepheden şehre geldiklerini gören boyacı çocukların bayram ettiklerini, postallarının durumuna göre o askerin ve savaşın ne durumda olduğu anlayabildikleri ifade edilmiştir.

Şam’daki en çok asker kaybı siyasal bir tartışmadan dolayı meydana gelen savaşta olmuştur. Savaş yaşamak ve kazanmanın bedeli ağırdır. Asker; yaptığı şeyin birileri için olduğunu, bir şey uğruna olduğunu hissetmelidir ki asker olarak savaşsın. Şimdilerde ise düğmelerle, roketlerle, füzelerle savaşılıyor. Askerin yüzü zırhlı araçların içinden bile görünmüyor. O zamanlar özgürlük ve mücadele için yapılan savaşlar gerçekten zorlu ve güç olmuştur.

“Bir Yargıç Hakkında Yapılan ve Hükümetin Düşmesiyle Sonuçlanan Bir Tartışma” bölümünde traji komik bir makam ve yetki kavgasının hüsranla biten sonucu şöyle dile getirilmektedir;

Kongo’da Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasında; hangisinin yüksek mahkemeye yargıç atama hakkına sahip olacağı konusunda çatışma başlamış, hükümet işlemez duruma gelmiştir. İkisi de kendini Cumhurbaşkanı ilan etmiştir. Ordunun müdehalesiyle iki Cumhurbaşkanı’da istifa etmiş ve EKİM 1963’te siyasal bunalım sona ermiştir.
2. AMERİKAYA AİT İLK İZLENİMLERİM

- Teknoloji ve organizasyon alanlarında üstünlüğü var.

- Amerikalılar hayata neşeli ve olumlu bakıyorlar, arkadaş canlısı, kendine güvenen, iyimser ve kıskanç değiller.

- “Ben” değil “biz”e daha çok önem veriliyor.

- Amaçları ve geleceği için Avrupalılardan daha çok çalışıyor.

- Örf ve adetlerine daha çok bağlı.

- İş birliği ve iş gücünün bölünmesi Avrupa’da olduğundan çok daha kolay ve pürüzsüz olmaktadır.

- Zenginlerin sosyal vicdanları daha çok gelişmiş durumda, zenginliğinin ve enerjisinin geniş bir bölümünü halkın kullanımına sunmaktadır.

- Zenginliğin, mutlu ve tatminkar bir hayat için gerekli olmadığının farkındalar.

- Görsel sanatlar ve müzik, bu milletin hayatında Avrupalılarınkinden çok daha az bir yer kaplıyor.

- Amerika’nın araştırmadaki başarısı, zenginliğinin yanında, kendini işe adama, sabır, yoldaşlık ruhu ve işbirliği yeteneklerinin çok büyük payı var.

- Halkı uluslararası sorunlara fazla ilgi göstermiyor.

3. AMERİKAN KADINLARINA CEVAP

Einstein’ın Amerika ziyaretini protesto eden bir kadın grubu için, Einstein hoşgörülü davranır ve kadınlar için güzel cins diye bahseder.

4. DÜNYAYI NASIL GÖRÜYORUM ?

- Basit ve gösterişsiz bir hayat, her nevi fiziksel ve ruhsal sağlığa yararlıdır.

- İnsanın özgürlüğüne inanmıyorum. İnsan sadece dış baskılar altında değil, aynı zamanda iç gerginliklerle de karşı karşıyadır. Tanrıya şükür gereklidir.

- Hayatı daha neşeli karşılamamda ülküm “iyilik”, “güzellik” ve “doğruluk” olmuştur.

- Benim politik ülküm demokrasidir. ABD bu yolda epey ilerlemiştir.

- Kişiler sürü hayatı yaşamamalıdır. Kişi sürüde iken, düşünce ve duyguda kalın kafalı olur.

- Yaşayabileceğimiz en güzel şey “gizem”dir. Dinlerin ortaya çıkmasının nedeni gizemin yaşanmasıdır.

5. HAYATIN ANLAMI

Kendi hayatını ve diğer canlıların hayatını anlamsız olarak niteleyen bir insan sadece mutsuz değil, aynı zamanda yaşamaya değer de değildir.

6. ZENGİNLİK ÜZERİNE

Dünyadaki herhangi bir zenginliğin insanlığı ileriye götüreceğine inanmıyorum. Para sadece bencilliğe hitap eder ve kötüye kullanılması kaçınılmazdır.

7. TOPLUM VE KİŞİLİK

Toplumun ileriye gitmesi, bireylerin bağımsızca düşünebilmesine ve özgürce hareket etmelerine bağlıdır. Toplumun sağlığı, içinde sosyal ilişkiler yaratan bireylerin bağımsızlığına son derece bağlıdır. Bireyler, enerjisinin çoğunu kişiliğinin gelişmesine yöneltmelidir.

8. BİR ELEŞTİRMENE TEBRİK

Kişinin olayları kendi gözü ile görmesi, günün modasına yenik düşmeden hissedip tatması ve şık bir cümle ile ifade etmesi ne kadar harika değil mi?

9. ÖZGÜRLÜK ÜZERİNE

Sürekli ve bilinçli bir şekilde kişinin iç ve dış özgürlüğü desteklenirse, ruhsal gelişme ve mükemmellik elde edilir.

10. İNSAN HAKLARI

- Kabul edilen insan haklarından önce birey için şu isteklerin yerine getirilmesi lazımdır;

- Bireyin hakkına devlet veya başka bir birey tarafından tecavüz edilmemeli,

- Çalışma ve emeğinden yeterli para kazanmalı,

- Tartışma ve eğitim özgürlüğüne sahip olmalı,

- Kendisini yöneten hükümetin çalışmasına katkıda bulunabilmeli,

- Birey, yanlış ve zararlı bulduğu faaliyetlerden kaçınabilme hakkına sahip olabilmelidir.

11. DİN ÜZERİNE

İnsanoğlu başlangıçta Korku dinine sahipti. Daha sonra Ahlaksal dine yönelmiştir. Toplumsal hayatın ilerlemesiyle ahlaksal din baskın çıkmaya başlamıştır. Bu tür dinlerden sonra evrensel din duygusu ortaya çıkmıştır. Evrensel din duygusunun, bilimsel araştırma için en güçlü ve en acil dürtüyü oluşturduğuna inanıyorum. Kendilerini bilimsel araştırmaya adayan çoğu bilim adamında bu duygu mevcuttur. (Kepler, Newton gibi)

12. BİLİM VE DİN

Geçmişte, bilim adamları ile din adamları arasında çetin mücadeleler mevcuttu. Örnek olarak kilisenin Galileo ve Darwin’in düşüncelerine verdiği mücadeledir. Bilim ve dinin dünyaları kesin çizgilerle ayrılmış olmasına rağmen bu ikisi arasında güçlü ortak ilişkiler ve bağımlılıklar vardır. Din amacı belirliyor olabilir fakat bu amaca ulaşmanın yollarını bilimden öğrenebiliriz. Bilim, din olmadan ek******, din ise bilim olmadan kör.

13. DİN VE BİLİM : İKİ ZIT KUTUP MU?

Bilimsel çıkarımların, dini veya ahlaki ölçülerden tamamen bağımsız olması çok doğrudur ama bilim dünyasında çok büyük başarıları olan kişilerin hepsi, yaşadığımız dünyanın mükemmel olduğunu ve bilgiye mantıkla ulaşma eğilimini yansıtan gerçek dini inanışla donanmışlardı. Eğer dini doyum olmasaydı, bilim adamında kendini adama ve dur durak bilmeyen bir yöneliş olmazdı.

14. AHLAKİ KÜLTÜRE DUYULAN İHTİYAÇ

“Ahlaki Kültür” olmadan insanlık için hiç bir kurtuluş yoktur. Bu kültürden yoksun bilim, bizi kurtaramaz.

15. EĞİTİM VE DÜNYA BARIŞI

Gençliğe, barışçı eğitim mantık yolu ile verilmelidir. Gençliğe askeri ruh aşılama gereği duyulmamalıdır. Askeri savunma yolları uluslararası olmalıdır. Uluslararası birlik ruhu güçlendirilmeli, okullarda uygarlığın gelişimi anlatılmalı, emperyalist ve askeri başarılardan söz edilen fikirler verilmemelidir.

16. EĞİTİM ÜZERİNE

Okullarda eğitimin amacı, genç insana uzmanlıktan ziyade uyumlu bir kişilik kazandırmak olmalıdır. Özel bilgi değil, bağımsız düşünme ve yargı kabiliyetinin gelişmesine önem verilmelidir. Eğer bir kişi konusunun temellerini biliyorsa ve bağımsız olarak düşünüp çalışabiliyorsa, kendi yolunda ilerleyebilecektir.

17. KLASİK EDEBİYAT ÜZERİNE

Bir yüzyılda aydın kafalı, ileri görüşlerü ve zevk sahibi ancak birkaç insan çıkar. Ortaçağ insanlarının neredeyse beşyüz yıl hayatlarını karartan batıl inançlardan ve cehaletten yavaşça sıyrılmalarını yalnızca birkaç yazara borçluyuz.

18. İNSANOĞLUNUN GELECEĞİNİ GARANTİLEMEK

Zincirleme nükleer reaksiyonların keşfi, kibritin keşfinden fazla bir zarar getirmemelidir insana. Biz elimizden geldiğince onun suistimal edilmesini engellemeliyiz.

Sosyal açıdan değerli olan her eylem içsel bir tatmin verir ama maaşın bir parçası olarak kabul edilemez. Öğretmen kendi içsel tatminiyle çocukların karnını doyuramaz.

19. BAĞIMSIZ DÜŞÜNCE İÇİN EĞİTİM

Bir insana uzmanlık eğitimi vermek yeterli değildir. Bu şekilde yararlı bir makine olabilir ama kişiliği uyum içinde gelişmiştir; insan olamaz. Öğrenci insanlarla ve toplumla iyi bir ilişki kurmak istiyorsa insanların dürtülerini, yanılsamalarını ve acılarını anlamayı öğrenmesi gerekir.

II.BÖLÜM

POLİTİKA, HÜKÜMET VE BARIŞÇILIK ÜZERİNE

1. ÜRETİM VE ALIM GÜCÜ

Üretim ve alım gücü arasında oluşan sorunların doğal çözümleri bana göre aşağıda sıralanmıştır.

a. Endüstrinin her dalı için çalışma saatlerinde resmi azaltma uygulaması, işsizlikten kurtulunması ve bazı ürünler için toplumun alım gücünün en düşük maaşa uyarlanması açısından gereklidir.

b. Fiyat seviyesini sabit tutmak ve finansal standartı kaldırmak için kredi miktarının ve piyasadaki paranın kontrol altında tutulması.

c. Kartellerin oluşmasına ve tekeller tarafından serbest piyasadan çekilen bazı malların fiyatlarına resmi sınırlar getirilmelidir.

2. SİLAHSIZLANMA

Gelişmiş insanlığın kaderi, ahlaki değerlere her zamankinden daha bağlıdır. İnsanlar silahlanmayı sınırlayarak ve savaş yöntemlerine kısıtlayıcı kurallar koyarak tehlikeyi azaltmaya çalışıyorlar. Fakat savaş, oyuncuların kurallara sıkı sıkıya bağlı kaldıkları bir salon oyunu değildir. Yaşam ve ölüm söz konusu olduğunda, kurallar ve mecburiyetler bir kenara itilir. Burada işe yarayacak tek şey bütün savaşların tamamıyla reddedilmesidir. Silahsızlanma üzerine anlaşmalar yapılmalıdır. Sadece anlaşma yapmak da hiçbir güvenlik getirmez. Zorunlu hakemlik, bir yargı organı tarafından desteklenmeli ve katılan ülkeler tarafından garanti verilmelidir. Sağlıksız milliyetçiliğin kaynağı olan zorunlu askerlik hizmetine karşı savaşılmalıdır ve en önemliside kendini bu konuya adamış muhalifler uluslararası düzeyde korunmalıdır.

Kısa sürede sistemli silahsızlanma, sadece hükümetlerden bağımsız bir hakemler birliğine dayalı olarak bütün milletlerin her bir milletin güvenliğini garanti ederek bir araya gelmesiyle mümkündür. Bütün ülkelerin hakemler kurulunun yalnız kararlarını kabul etmekle değil, onları yürütmeye koymakta da koşulsuz sorumluluğu gerekir.

3. BARIŞ PROBLEMİ

Silahsızlanmayı ve savaş ruhunun aleyhindeki mücadeleyi devlete bırakmamalıyız. Bu mücadele, ancak cesur ve güçlü inançlara sahip kişilerin vicdani redleri ile kazanılabilir. Bu, yasadışı fakat aynı zamanda vatandaşlarını suça iten bir devletin vatandaşların hakları için verilen bir mücadeledir.

4. KADINLAR VE SAVAŞ

Bence milliyetçi kadınlar bir sonraki savaşta erkeklerin yerine cepheye gönderilmelidir. Ayrıca bu narin cinsin kahramanca duyguları neden savunmasız siviller yerine daha çarpıcı hedeflere yönelmiyor?

5. ETKİN BARIŞÇILIK

Ordular var oldukça, herhangi bir ciddi bir anlaşmazlık savaşa sebeb olacaktır. Milletlerin silahlanmasına karşı etkin olarak savaşmayan barışçılık etkisizdir ve öyle kalacaktır.

Halkların vicdanı ve duyarlılığı uyandırılırsa, insanların geriye baktıklarında savaşı atalarının anlaşılmaz bir hatası olarak niteleyecekleri yeni bir hayat devresine erişebiliriz.

6. NÜKLEER SAVAŞ VE BARIŞ

Atom bombasının olduğu bir savaşta medeniyetin silineceğine inanıyorum. Atom bombasının sırrı; ABD, İngiltere ve Rusya tarafından kurulan bir “DÜNYA HÜKÜMETİ” ne verilmelidir. Birleşik Devletler ve İngiltere, atom bombasına sahip olduğu ve Sovyetler Birliği olmadığı için Sovyetler Birliğini Dünya Hükümeti’nin ilk tasarısını hazırlamalı ve sunmak için davet edilmelidir. Böyle bir organizasyon, Rusya’nın güvensizliğini gidermede yardımcı olacaktır.

Dünya Hükümeti’nin zulmünden korkuyor muyum? Tabii ki korkuyorum. Fakat savaşların olmasından daha fazla korkuyorum. Rusya böyle bir hükümete katılmazsa, katılması için her zaman açık kapı bırakılmalıdır.

7. ASKERİ ZİHNİYET

Günümüzde askeri zihniyet, daha önce olduğundan çok daha tehlikelidir, çünkü saldırma silahları savunma silahlarından daha güçlü bir hale gelmiştir.

8. RUS AKADEMİSİ ÜYELERİ İLE MEKTUPLAŞMA

AÇIK MEKTUP : DR. EİNSTEİN’İN YANLIŞ FİKİRLERİ

Dr. Einstein’in taraftar olduğu “ DÜNYA HÜKÜMETİ” fikri, modası geçmiş ve hatta “tepkisel bir fikir” olarak ortaya çıkmıştır. Dünya Hükümeti kurulsa bile, bu hükümet dünyanın kapitalist tekellerine hizmet edeceği açıktır. Kaderin cilvesiyle Einstein, uluslararası birleşmenin ve barışın en büyük düşmanlarının plan ve ihtirasların neredeyse bir savunucusu haline gelmiştir.

ALBERT EİNSTEİN’IN CEVABI

“Dünya Hükümeti” fikrini amaç edinen diğer insanların aklında ne olduğu beni ilgilendirmez. Savaşı önlemede başka bir kurtuluş yolu yoktur. Toplu yıkımı engelleme amacının diğer bütün amaçlara göre önceliği olmalıdır.

9. AYDINLARA MESAJ

Bugün birçok ülkenin aydını ve öğretim üyesi olarak, omuzlarımızda büyük ve tarihi bir sorumluluğu taşıyarak buluştuk. Amacımız, barışı ve güvenliği dünya çapında yaymak için bilge insanların etkilerini kullanmaktır. İnsanların sorunlarını çözmek için, ilkel içgüdülere ve ihtiraslara yönelmek yerine, mantığa ve sağduyuya başvurmak gerekir. İnsanoğlunu akla sığmayacak yıkım ve ahlaksızca yok edilme tehlikesinden ancak büyük bir askeri güce sahip uluslararası bir kurum kurtarabilir. Böyle bir kurumun kurulması için zamanımız çok az, eğer bir şeyler yapacaksak derhal şu an yapmalıyız.

10. SOSYALİZM

İnsanoğlu, toplumsal amaçlarla bezenmiş bir eğitim eşliğinde sosyalist ekonominin kurulması ile refaha kavuşacağımıza inanıyorum. Ancak planlanmış bir ekonominin bireyi tamamen köleleştirmesiyle yürümesi olasıdır. Birey böyle bir duruma düşürülmemelidir.

Sosyalizmin başarılması, çok güç sosyo-politik unsurların çözümünü gerektirir. Sosyalizmde politik ve ekonomik güç yaygın şekilde merkezileşir. Bu durumda da bireyin haklarının korunması ve bürokrasi gücüne karşı koymak zorlaşır. Demokrasinin dengeleyici gücünü sağlamak zordur.

III.BÖLÜM

YAHUDİ HALKI ÜZERİNE

1. DEVLET BAKANI PROFESÖR DR. HELİ PACH’A MEKTUP

Yahudi’ler sadece dinle değil, kan ve geleneksel bağlarla birbirlerine bağlıdır. Ben bir Yahudi olarak, Yahudi’lerin aşağılandığı, hor görüldüğü alay edildiğini bizzat gördüm.

Yahudi’lerin trajedisi, belirgin bir tarihsel geçmişleri olmasına rağmen, onları bir arada tutacak bir topluluk desteğine sahip değillerdir. Milli bir yuvaları yoktur. Çalışmalarımızı, Filistin’de Yahudi’ler için bir merkez oluşturma yönünde yoğunlaştırmalıyız.

2. YAHUDİ TOPLUMU

Yahudi toplumunun milli bir yuvaya kavuşması için, kadere boyun eğmek yerine, Yahudi’lerin refahına sadık kalmak için çok çalışmalıyız. Halkımızın varlığı ve kaderi dış faktörlerden çok bize dayanır. Yaşam yolunda birşeyleri feda etmek fazilettir.

3. FİLİSTİN’DE YENİDEN YAPILANMA ÜZERİNE

Yahudi halkının birleşen enerjisi, Filistin’de çok başarılı ve yapıcı bir iş çıkardı. Yahudi’ler ve Arap’lar arasında tatminkar ilişkiler kurmak İngilizlerin değil bizim işimizdir. Ortak amaç için yaptığımız her şey sadece Filistin’deki kardeşlerimiz için değil, aynı zamanda bütün Yahudi halkının iyiliği ve onuru içindir.

Tarih bize Filistin’i kurmak için etkin işbirliği şekli altında büyük ve asil bir görev verdi. Siyonist liderler ve ırkımızın seçkin üyeleri bu amacı gerçekleştirmek için bütün güçleriyle işe koyuldular.

4. ÇALIŞAN FİLİSTİN

Siyonist kurumlar arasında “Çalışan Filistin” orada yaşayan çok değerli bir grup insanın gerçek çıkarı için çalışmaktadır. Yani kendi elleriyle çölleri verimli yerleşim alanlarına dönüştürmektedirler. Bu işçiler bütün Yahudi halkı arasında gönüllü olarak güçlü, güvenilir ve bencil olmayan insanlar arasından seçilmişlerdir.

Filistin, bütün Yahudi’ler için bir kültür merkezi olacaktır. Zalimce ezilenlerin sığınacağı bir yer, aramızdaki iyiler için hareket alanı, birleştiren bir ülkü ve bütün dünyadaki Yahudi’lerin ruh sağlıklarını kazanmaları için bir araç olacaktır.

5. SİYONİZM’E BOZCUMUZ

Siyonist hareket, toplum duygusunu geri getirmiştir. İnsanların avunduğu beklentileri bir yana iterek verimli bir iş yapmıştır. Filistin’deki bu verimli iş, ihtiyaç içinde kardeşlerimizin büyük bölümünü kurtarmıştır.

6. YAHUDİ’LERDEN NEDEN NEFRET EDİYORLAR ?

Yahudi aleyhtarlığı şu falb örneği ile açıklanabilir.

Çoban ata şöyle seslenir: ”Dünya üzerindeki en asil yaratık sensin, o hain geyik olmasaydı sen mutlu bir hayat geçirirdin. Geyik senden daha hızlı olduğu için, o ve kabilesi bol bol su içerken, sen ve senin tayların susuzluğa terk edilmektedir. Ben bilge ve rehberliğim ile seni ve senin cinsini kurtaracağım.” At ise bu öneriyi geyiği kıskandığı için kabul eder. Burada at halkı, çoban halkı yöneten kişileri, geyikte yahudi halkını temsil eder.

Bu yüzden yahudi halkına nefret ve kıskançlık duyulmaktadır.

Not : Kitap özetlerindeki fikirler yazarların özel fikirlerini yansıtmaktadır.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...


Üst Alt