Ekolojide Bazı Kuram Ve Kavramlar

Sponsorlu Bağlantılar

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Doğuş Pertez

Doğuş Pertez

Admin
    Konu Sahibi
Ekolojide Bazı Kuram Ve Kavramlar
1. Ortam ve Çevre
Canlı varlıklar organik veya inorganik maddelerden oluşmuş belli bir mekân biriminde yaşantılarını sürdürürler ve bu birimin unsurlarıyla karşılıklı etkileşim içindedirler. İşte canlı varlıkların yaşamsal bağlarla bağlı oldukları, etkiledikleri ve aynı zamanda çeşitli yollardan etkilendikleri bu mekân birimine Ortam denir.
Günümüzde yaşam ortamını belirlemek amacıyla çoğu zaman Çevre terimi kullanılmaktadır. Oysa bu iki terimin anlam ve kapsamları arasında önemli farklar mevcut olup, ekoloji bilimi için ortam sözcüğü daha uygundur.
Çevrenin tanımı ise, bir canlının veya canlılar topluluğunun yaşamını sağlayan ve onu sürekli olarak etkisi altında bulunduran süreçler, enerjiler ve maddesel varlıkların bütünlüğüdür şeklinde olabilir.

2. Habitat ve Biyotop
Habitat ve biyotop çoğu zaman Yaşam Yeri anlamında kullanılan deyimlerdir. Bunlardan habitat “bir organizmanın veya populasyonun doğal olarak yaşadığı yer”şeklinde,biyotop ise “canlı varlıkların yaşamını sürdürebilmesi için uygun çevresel koşullara sahip bir coğrafik bölge veya değişken hacimli bir ortam”şeklinde tanımlanmaktadır.Bu tanımlardan da anlaşılacağı gibi habitat bir türe ait birey veya bireylerin yerleştiği alan,biyotop ise kommunitenin yerleştiği alan olarak kabul edilir.

3. Ekolojik Niş
Bir organizma veya populasyonun ekosistem içindeki işlevini belirtir. Buna göre habitat bir canlının yaşadığı yeri (adres), ekolojik niş ise işini (mesleğini) belirtmektedir.

4. Populasyon ve Kommunite Kavramı
Biyosferi oluşturan canlı varlıklar yaşamlarını tek başlarına sürdüremezler; canlılarla bir araya gelerek ekolojik toplulukları oluştururlar.Populasyon “belli bir bölgede yaşayan aynı türe ait bireylerin oluşturduğu topluluk”,kommunite ise “belli bir bölgede yaşayan ayrı türe ait bireylerin oluşturduğu topluluk”şeklinde tanımlanabilir.

5. Sistem ve Model Kavramı
Birbirleriyle etkileşim içinde olan bağıntılı parçaların oluşturduğu bütüne Sistem denir. Sistemler genel olarak üç grupta toplanırlar. Bunlar İzole Sistem, Kapalı (Sibernetik) Sistem ve Açık Sistem’lerdir.



Bunlardan izole sistemin ortamı ile madde ve enerji alış-verişi yoktur. Doğada izole sisteme rastlanamaz, ancak laboratuar koşullarında vardır. Kapalı sistemler, ortamlar ile sadece enerji alış-verişi yapan ve kendi kendilerini denetleme özelliğine sahip sistemlerdir. Açık sistemler ise işlevlerini yapabilmeleri için ortamlarından devamlı madde ve enerji alan ve bunları yapılarında değiştirip ortama bazı çıktılar veren sistemlerdir.
Sistemin basite indirgenmiş haline model adı verilmektedir. Model yöntemlerinden biri Kara Kutu olup, içeriği bilinmeden sadece girdi ve çıktılarına ait bilgilere dayanılarak işlevi saptanabilen bir ünite, mekanizma veya sistem olarak tanımlanabilir. Örneğin televizyon incelenirse; elektromanyetik dalgalar ve elektrik akımı girdilerini alan, bunları ses ve görüntüye çevirebilen öğelere sahip ve böylece ses ve görüntü üreterek bunları çıktılar halinde çevreye veren bir alettir.

6. Ekosistem
Canlı varlıklar, canlı ve cansız çevreleriyle çok karmaşık olan ilişkiler kurarak yaşamlarını sürdürürler ve ekolojik sistemleri oluştururlar. Ekosistem olarak adlandırılan bu karmaşık sistem “belli bir bölgede yaşayan ve birbirleriyle devamlı etkileşim içinde olan canlılar ile bunların cansız çevrelerinin oluşturduğu bir bütün” şeklinde tanımlanabilir.
Doğada çok çeşitli ekosistem örneklerine rastlanır. Büyüklükleri çok değişken olup, bir akvaryumdan büyük bir denize kadar değişebilir.

7. Biyom, Biyosfer ve Ekosfer Kavramı
Karasal ortamın büyük iklim kuşaklarında geniş yaşam alanları mevcuttur. Bu alanlarda karakteristik bitki ve hayvan toplulukları gelişir. Yeryüzünün büyük iklim kuşaklarına bağlı olarak oluşan büyük canlı topluluğuna Biyom denir.
Canlı küre olarak da adlandırılan Biyosfer, canlıların litosfer, atmosfer, ve hidrosferde oluşturduğu tabakadır. Bu tabakanın kalınlığı yaklaşık 20 km kadardır.
Biyosferi oluşturan canlılarla bunların cansız çevresi ise Ekosfer veya Dünya Ekosistemi adı verilen bütünü oluşturur.

8. Ekolojik İlişkiler
Ekoloji bilminin esasını, canlıların canlı ve cansız çevreleriyle olan ilişkileri oluşturur. Canlıların çevreleriyle olan bu ilişkileri Aksiyon, Reaksiyon ve Koaksiyon şeklinde gelişmektedir.
Aksiyon: Cansız çevrenin canlılar üzerine olan etkisine Aksiyon denir. Örnek olarak yüksek sıcaklıkta bitkilerin kuruması, endüstriyel atıklardan canlıların zehirlenmeleri gibi pek çok örnek gösterilebilir.
Reaksiyon: Canlıların cansız çevre üzerinde yaptıkları etki Reaksiyon olarak tanımlanır. Örneğin solucanlar toprağı yutarak sindirim sistemlerinde ufalarlar ve aynı zamanda aktif olarak kalsiyum karbonat ilave ederler.
Koaksiyon: Bir canlının diğer bir canlı üzerindeki etkisine Koaksiyon denir. Örneğin etobur bir hayvanın avı ile olan ilşkisi tipik bir örnektir.

9. Ekolojik Faktör
Canlı varlıklar, yaşantılarını sürdürdükleri ortamın çok değişken nitelikte olan, fiziksel, kimyasal ve biyolojik unsurlarının aynı andaki etkilerine maruz kalırlar. Bu etki doğrudan olabileceği gibi dolaylı şekilde de olabilir. İşte canlı varlıkları yaşam evrelerinin en az bir fazında doğrudan veya dolaylı şekilde etkileyen ortamın her elemanına Ekolojik Faktör veya Çevresel Faktör adı verilir.

10. Ekolojik Faktörlerin Gelişimdeki Etkileriyle İlgili Kavramlar
a)Liebig’in Minimum Kavramı: Bu kuram ilk kez1840 yılında bitkilerin beslenmesinde bazı elementlerin kaçınılmaz olduğunu belirtmek amacıyla Liebig tarafından ortaya atılmış olup, daha sonra tüm ekolojik faktörlere uygulanmıştır. Doğada yaşam için gerekli elementlerin bir bölümü (karbon, hidrojen, oksijen, vb.) bol olarak bulunduğu halde, diğer bir bölümü her zaman canlıların gereksinimini karşılayacak düzeyde bulunmayabilir. Örneğin, bor elementi, bitkiler için gerekli bir madde olmakla beraber, toprakta daima nadir olarak bulunan bir elementtir. Eğer toprakta bitki için gerekli tüm maddeler bol miktarda bulunuyorsa, ancak bor elementi mevcut değilse bitkinin gelişimi tamamen durur.
Buna göre, bir alanın verimi minimumdaki besin maddesiyle sınırlandırılır. Diğer bir deyişle, canlı varlıkların belli bir yaşam ortamında bulunmaları veya bu ortamda gelişebilmeleri ancak üreme ve gelişmeleri için gerekli maddeleri almalarıyla sağlanır. Ancak bu maddelerin miktarı ve türü organizmaya değiştiği gibi, mevcut koşullara göre de değişebilir.
b)Tolerans Yasası, Optimum ve Sınırlayıcı Faktör Kavramı: Minimum Yasası, sadece canlı varlıkların yaşamı için gerekli belli maddelere değil, aynı zamanda diğer tüm ekolojik faktörlere ve hatta bunların alt sınırı için olduğu kadar üst sınırı içinde uygulanabilir. Buna göre tüm canlılar içerisinde optimum alanında bulunduğu çeşitli ekolojik faktörlerin çeşitli düzeylerdeki etkileri altındadırlar. Diğer bir deyişle, canlı varlıklar optimum sınırın her iki yanında bulunan maksimum ve minimum sınırlar arasında kalan Tolerans Alanında çevresel faktörlere toleransları sayesinde yaşamlarını devam ettirirler. Organizmaların tolerans alanı ve dolayısıyla ekolojik tolerans sınırı türden türe değiştiği gibi ortam koşullarına bağlı olarak da değişebilir. Örneğin, alabalık yumurtasının sıcaklığa toleransı dar olduğu halde, kurbağa yumurtalarınınki daha fazladır.
Canlıların tolerans alanları içinde en iyi gelişebildikleri ve en yüksek düzeyde ürün verdikleri özel bir alan mevcuttur. Bu alana Optimum Alan; bu alanı belirleyen çevresel faktörlere de Optimum Faktörler denir.
Canlıların yaşamını ve gelişimini sağlayan çevresel faktörler her zaman optimum düzeyde bulunmazlar. Bazen bu faktörlerden birinin veya birkaçının şiddeti optimumdan uzaklaşabilir. Yani bir çevresel faktör bulunmadığında veya aşırı bulunduğunda yaşamı sınırlayıcı bir özellik kazanır. Bir canlının dayanabildiği, ancak yaşamını güçlükle sürdürebildiği en elverişsiz durumdaki faktör veya faktörlere Sınırlayıcı Faktör adı verilir.

11. Homeostasis
Organizmalar çok değişken yapıda olan çevresel koşullarda yaşantılarını sürdürürler. Ancak fizyolojileri sayesinde iç koşullarını sabit tutma yeteneğindedirler. Bu düzenleme iç faktörlerin dış faktörlere göre ayarlanmasıyla sağlanır. Organizmalar iç koşullarını sabit tutabilmek amacıyla metabolizma artık ürünlerini ve daha önce vücutlarına aldıkları maddeleri boşaltabilirler. Bu özelliklerinden dolayı tüm canlılar hoşgörü sınırları içinde kendi kendilerini ortama göre ayarlama ve onarım gücüne sahiptirler. Hücreden biyosfere kadar olan tüm sistemlerin sahip olduğu bu kendi kendini ayarlama ve onarım gücüne Homeostasis denir. Örneğin insanın vücut sıcaklığının sabit tutulması homeostasis sayesinde sağlanır.

12. Ekolojik Faktörlere Olan Toleranslarına Göre Organizmaların Sınıflandırılması
Belli ekolojik faktörlerin değişimleri sonucu özelleşmiş farklı ortamlara bir türün yerleşme yeteneği bu türün Ekolojik Valansı olarak adlandırılır. Bazı türlerin ekolojik valansları zayıftır; bunlar ancak belli değişimlerdeki ekolojik faktörlerin etkisi altında yaşamlarını devam ettirebilirler. Böyle türlere Stenök Türler adı verilir. Bunun aksine, bazı türler çok değişken veya çok farklı ortamlara yerleşme yeteneğindedirler; böyle türlere de Evryök Türler adı verilir. Ekolojik valans, ortam faktörlerine uygulandığında türlerin şu şekilde sınıflandırılması ortaya çıkar.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Benzer Konular

Cevap
0
Görüntüleme
519
Eren Değerli
Cevap
4
Görüntüleme
371
fatihmenteş
Eren Değerli
Cevap
0
Görüntüleme
202
Eren Değerli
Baydırman
Cevap
1
Görüntüleme
777
PALA.


Üst Alt