Dostoyevski Kitap Arşivi (Kumarbaz,Suç ve Ceza,Kramazov Kardeşler,Budala,İnsancıklar,Beyaz Geceler)

Sponsorlu Bağlantılar

Mali Özdemir

Mali Özdemir

Üye
    Konu Sahibi
Dostoyevski Kitap Arşivi (Kumarbaz,Suç ve Ceza,Kramazov Kardeşler,Budala,İnsancıklar,Beyaz Geceler)
1-Kumarbaz
2-Suç ve Ceza
3-Karamazov Kardeşler
4-Budala
5-İnsancıklar
6-Beyaz Geceler


KUMARBAZ
KİTAP ADI KUMARBAZ
YAZAR F.DOSTOYEVSKİ
YAYINEVİ VARLIK YAYINLARI
BASIM YILI 1984

KİTABIN KONUSU:

Tüm umutlarını kumara ve yaşlı büyükannelerinden kalacak olan mirasa bağlayan bir ailenin yanında öğretmen olarak çalışan bir genç ile ailenin üvey kızı olan güzel fakat bir o kadar da kaprisli genç kız arasındaki aşkı anlatan bir kitap.

KİTABIN ÖZETİ:
Fransda yaşamakta olan bir Rus Generali ve ailesinin yanında öğretmen olarak çalışan Aleskey İvanoviç iki hafta süren bir ayrılıktan sonra, Generalin yanına geri döner. Bu süre zarfındaotele birkaç tanıdık sima gelmiştir. Bunlardan birisi İvanoviçin hiç hoşlanmadığı Fransız, diğeri ise İvanoviç ile sıkı bir dostluğu olan Mister Astleydir. Zamanla Fransızın otelde bulunuş nedenini anlamaya başlamıştır. Generalin, Fransız2a yüklü bir miktar borcu vardır ve bu borcu da uzun süredir hasta olan Rusyadaki zengin halasından kalacak mirasla ödemeyi düşünüyordur.
İvanoviçin Generalin üvey kızı Polinaya olan sevgisi gün geçtikçe artıyor ve ona daha çok bağlanıyordu. Fakat Polina ona karşı tutarsız davranışlar sergililer. Kimi zaman samimi, kimi zaman da küçümser tavırlar takınır. Ayrıca Fransız ile Polina arasındaki yakınlaşma da İvanoviçin gözünden kaçmamıştır.
Zaman zaman Plina ve İvanoviç yürüyüşe çıkıyor ve dertleşiyordu. İşte bunlardan birinde Polinanın yine asiliği tutmuş ve İvanoviçe, kendisine bağlılığını göstermesi için, şehrin hatrı sayılır kişilerinden olan Baron ve Baronese Almanca birşeyler söylemesini emreder. Fakat onun bu sözleri Baron tarafından kaba olarak değerlendirilir. Bu olayın ardından Baroun şikayeti üzerine General İvanoviI işinden atar. Fakat bu esnada beklenmedik bir olay gerçekleşir. General ve ailesinin uzun süredir ölecek diye haber beklediği Rusyadaki halaları gelmiştir.
Bu olay ivanoviçin işine yaramıştır. Çünkü Büyükanneonu seviyor ve güveniyordu. Büyükanne zengin, bir o kadar da huysuz bir kadındır. Zamanla Büyükanne oradaki kumarhanelere gitmeya başlar. Tabiki yanında da bu konu hakkında daha önceden bilgisi olan vardır. İkl günlerde herşey yolundadır, fakat günler geçtikçe Büyükanne kaybetmeye başlar. Sonunda Büyükannenin paraları tükenmiş ve Rusyaya dönmeye karar vermiştir. Giderken yanında Polinayı da götürmek ister ama Polina kabul etmez.
Bir gün İvanoviç odasına geldiğinde odasında Polinayı görür. Daha önce hiç yaşanmamış bu olay karşısında İvanoviç şaşkınlığını gizleyemez. Polina İvanoviçe, yüklü bir miktar paraya ihtiyacı olduğunu söyler. O anda İvanoviçin aklına birşey gelmiştir. Kumar. Elindeki bütün parayla rulet oynar ve şansının yardımıyla iki yüz bin ruble kazanır. Fakat otele döndüğünde Polinayı perişan bir halde bulur. O günden sonra Polina ,Mister Astleyin yanında tedavi olmaya başlar. İvanoviçde Generalin sevgilisiyle Pariste iki aylık güzel bir hayat yaşar.daha sonra eski sefil hayatına geri döner. Günler böyle geçip giderken İvanoviç Hamburgda Mister Astley ile karşılaşır. Bu karşılaşmanın ardından İvanoviç, Polinanın kendisini ne kadar çok sevdiğini anlar ve yeni bir hayata başlar.

ANAFİKRİ:
İnsanlar sürekli birbiriyle ilişkide bulunan varlıklardır ve bu ilişki içinde para önemli bir yer tutmaktadır. Fakat insanın kendi alınteriyle kazanmadığı bir para ona hiçbir fayda sağlamaz.

KİTAPTAKİ ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:
İvanoviç : Maddi açıdan fakir bir kişi olmasına rağmen kendisini geliştirmiş, bilgili ve insanları tanıyabilen, zeki bir kişi.
Polina : Herkesin dikkatini çekebilecek kadar güzel ama onlara yüz vermeyecek kadar ciddi, kendi isteklerini başkalarına kabul ettirebilecek genç bir kadın.
General : Geçmişte asker olarak görev yapmış ollmasından kaynaklanan sert yapısına rağmen insanlardan çabuk etkilenen, hayalci bir insan.
Büyükanne : Zenginliği sayesinde herkese hükmedebilen, yaşlı, huysuz fakat hırslı bir kadın.

ŞAHSİ GÖRÜŞ:
Kitap başlangıçta tasvirlerle dolu sıkıcı bir kitap gibi gelebiliyor. Fakat Dostoyevskinin usta uslübu ile okuyucu olayları daha iyi kavrayıp, kendisini kahramanların yerine koyabiliyor. Ayrıca beklenmeyen olay kurgusu ile şaşırtıcı bir kitap olarak değerlendirilebilir.
YAZARIN HAYATI:
Rus edebiyatının en büyüklerinden olan Dostovyevski, 1821 Moskova doğumludur. Orta sınıf bir aileden gelen yazarın babası, yoksullar hastanesinde cerrahtı. Dostovyevski ilk eğitimini ailesinden aldı. Romanlarının tümünde, ailesinin çektiği sıkıntıların ve tanık oldukları yoksulluğun etkisi görülebilir. Çok çalkantılı geçmiştir Dostovyevskinin hayatı. 17 yaşında askeri akademiye girmiş ama oradaki katı disipline uyamayıp ayrılmış, Norodniklerin siyasi görüşlerini benimsemiş, 1849da idama mahkum edilmiş ve tam idam sehpasında öğrenmiştir cezasının sürgüne çevrildiğini. Ölümün kıyısından dönen ve Sibiryadaki sürgün yaşantısında zor günler geçiren Dostovyevskinin siyasi görüşlerinin temelden farklılaştığını söyleyebiliriz. Kişiliğini derinden etkileyen epilepsi nöbetlerinin sıklaşması da bu tarihte başlar. Artık mistik bir dünya görüşü egemendir Dostovyevskinin metinlerine.
Bu günlerde Orhan Pamukun editörlüğünde başlayan Dostovyevski dizisinin ilk kitabı olarak yayınlanan Ecinniler, Dostovyevskinin Norodnik ve ateist geçmişine dair bir özeleştiridir. Sürgün dönüşü; aşkları, evlilikleri, Avrupa seyahatleri, kumar tutkusu ve geçim sıkıntıları, Turgenyefle olan çekişmelerleriyle geçirdi ömrünü bu büyük yazar. Çoğu kitabını yayıncılardan aldığı kaporalar nedeniyle çok kısa sürelerde tamamladı ve bugün dünyanın en çok satan yazarları arasında olan Dostovyevski, 1881 yılında geçim sıkıntıları içinde hayata veda etti.
Çevrenin baskılarından kaçmak için -genç yaşta-kitaplara sığınmış, dünya edebiyatından özellikle romantiklerden etkilenmişti. Romanlarında fantazya, gerilim, cinayet, korku gibi temaları kullanan ; E.T.A.Hoffmann, Schiller, Goethe, Sheakspeare, Balzac ve Dickens en sevdiği yazarlardı. Dostovyevskide, bu saydığım yazarların izlerini kolaylıkla bulabiliriz. İlk romanı İnsancıkları 1846 yılında yazdı. O yıllarda Rus edebiyatını yönlendiren eleştirmen Belinski tarafından beğenilen İnsancıkla, sıradan, yoksul, çaresiz insanların hayatını anlatır. Henüz gözlemlerini yansıtma aşamasındadır Dostovyevski.
Sürgün cezasına çarptırılana kadar, sadece hikayeler yazarak sürdürdü edebiyat yaşantısını. Sibiryada ise eline alabileceği tek kitap İncildi. Yazmaya ve Petesburga 1959 yılında, yine hikayeleriyle döndü. 1861de, kendi çıkardığı dergide Ezilenlerin tefrikasına başladı. Ancak, Dostovyevskiye eski ününü geri veren kitabı, Sibirya hayatını anlattığı Bir Ölü Evinden Anılar(1861) oldu. Kaybedilen özgürlük teması, özgürlük peşinde koşan Rus aydınları tarafından övgü ile karşılandı. Bu övgü, 1864 yılında yazdığı Yer Altından Notlara kadar sürdü. Dostovyevskinin çağdaşı sosyalist aydınları hicvettiği bu kısa romanın aldığı tepkiler estetik değil, politik nedenlere dayalıydı. Turgenyefle Dostovyevski arasındaki gerilim hem romana hem de tartışmalara yansımıştı. Oysa, Yer Altından Notlar, çaresiz insanın hayat karşısında tutunamamasının, ruhsal olarak yaralanmasının, varoluşunu dünyaya haykırmak isterken giderek kabuğuna çekilmesinin hikayesidir. Dostovyevskinin daha sonra işleyeceği birçok felsefi ve ahlaki problem, bu romanla başlamıştır.
Artık büyük romanlar dönemi açılmıştır Dostovyevskinin yazarlık kariyerinde. Suç ve Ceza 1866da yayınlanır. Onu Kumarbaz(1866), Budala(1869), Ebedi Koca(1870), Ecinniler(1872) ve Karamazof Kardeşle izleyecektir. Bütün bu romanlarına rağmen, siyasi eğilimleri nedeniyle söylem dışı kalan Dostovyevski,ölümünden kısa bir süre önce -Puşkinin ölüm yıldönümünde yaptığı parlak konuşmayla- iade-i itibar görür. Devlet tarafından tehlikeli, aydınlar tarafından gerici bulunan Dostovyevski, -hiç değilse- cenaze merasiminde yalnız kalmamıştır...!


SUÇ VE CEZA


KİTABIN ADI : Suç ve Ceza
KİTABIN YAZARI : F.M. DOSTOYEVSKİ
YAYINEVİ VE ADRESİ:Oda Yayınları Beyoğlu / İSTANBUL
BASIM TARİHİ :1994
KİTABIN YAYIM MAKSADI : Hayattaki Bazı Acı Ve Sıra Dışı Olayları İnsanlara Aktarmak

KİTABIN ÖZETİ :

Dört aydır evin kirasını verememişti. Evin sahibi onu mahkemeye verecekti. Uzun süreden beri hasta olmasına rağmen yaşlı Teteri kadının evine gidebilirdi. Daha önceki yüksüğe 1.5 Ruble veren kadın yeni getirdiği saate baktı ve 1.5 Ruble dedi. Raskonikov kabul etmek zorundaydı çünkü kata çıkana kadar kimseyle karşılaşmamıştı. Yaşlı kadın, kız kardeşi ile beraber kalıyordu evde. Çok zengin olmasına rağmen, kız kardeşi hiç miras bırakmayacaktı. Kız kardeşini çoğu zaman döver, onun her işini takip etmesi gerektiğini düşünürdü.

Raskolnikov 1.5 Rubleyi aldı ve dışarı çıkıp bir meyhaneye gitti. Marmeladov yan masada oturuyor olmasına rağmen taşınıp sohbet etmekten kendini almamıştı. Marmeladov eşini çok seviyordu ve üç çocuğunu da; ama çok içyordu. O kadar ki ailenin geçimi için Sonya fahişelik yapmak zorunda kalmıştı. Ne kadar fedakar bir kız bu Sonyadiye düşünmekten kendini almamıştı. Raskolnikov Marmeladov un evine gittiklerinde eşi haykırışla onları yumruklamaya başladı. Hep içiyordu ve evdeki 20 Rubleyi götürüp içkiye vermişti. Marmeladov Raskolnikov cebindeki 50 Kapiki oraya bırakarak uzaklaştı. Eve geldi, yorgundu. Nastasya bir mektup getirdi. Raskolnikov heyecanla okumaya başladı mektubu. Annesinden gelmişti mektup. Annesi kız kardeşi Dunyadan bahsediyordu. Dunya, Luzhin adında çift memurluğu olan 45 yaşındaki biriyle evlenecekti. Hem Luzhin onların eşyalarıyla beraber Petersburga gelmesi için yardım edecek, gelmelerini sağlayacaktı. Annesi, 60 mil ötedeki tren yoluna gitmek için bir araba ayarladığını, trende ise 3 ncü sınıfta güzel bir yolculuk yaptıktan sonra Petersburga gideceklerini ve onu çok özlediğini yazıyordu.

Raskolnikov Bu evlilik olmayacak diye düşündü. Dışarı çıktı ve birkaç saat dolaştıktan sonra yorgun düşüp bir yerde uyukladı. Kötü bir rüya gördükten sonra uyandı. Eve gitti. Saat 7ye yaklaşıyordu. Saat uygundu. Aşağıdaki baltayı alacak kimseye gözükmeden yaşlı tefeci kadının evine gitti. İçeri girerken onu kimse görmemişti. 2 nci katta boya yapan adamlarda onu yukarı çıkarken görmemişlerdi.

Tefeci kadının evine girdi ve ona bir kültablası uzattı. Kadın kültablasına bakarken baltayı kafasına indirmişti. Kadının ölü bedeni yerde yatıyordu. İçeri daldı ve dolaptan sadece rehin verilmiş, birkaç parça altını cebine aldı. Yaşlı kadının kız kardeşiyle içeride karşılaştı. Kızın şaşkın bakışları altında baltayla onu da öldürdü. Doğrusu bir kişinin toplumdaki binlerce kişinin refahı ve mutluluğu için ölmesinin bir zararı yoktu. Üstelik bu tefeci kadın çok kötü biriydi. Kapıda birkaç kişi kapıyı vuruyorlardı. Hiç evden çıkmayan tefeci kadının, çıkacağı tutmuştu. Raskolnikov titriyor, dışarı çıkıp her şeyi itiraf etmek istiyordu ama yapmadı. Dışardakilerden biri kapının içeriden sürgülü olduğunu fark etti. Yaşlı kadına bir şey olduğunun farkına vardılar. İki kişi Kapıcıyı çağırmak için aşağı indi. Bu kaçmak için tam fırsattı, Raskolnikov kapıyı açtı, hızla merdivenlerden inmeye başladı, aşağıdan gürültü gelmeye başlayınca Raskolnikov boyacıların dairesinin kapısının arkasına saklandı ve kapıcı ile üç adam yukarı çıkınca o da dışarı çıkıp değişik bir yoldan eve gitti. Baltayı aldığı yere bıraktı. Çok korkmuştu ve titriyordu. Aldığı mücevherleri ve kıymetli takıları dışarıda bir yerde saklamayı ihmal etmedi.

2 gün geçti hala uyanmadı diye düşünüyordu Üniversite arkadaşı Razumikin. Doktor Zozimov hastalığı atıp kendisine geleceğini söylüyordu. Ama Raskolnikov uyanınca arkadaşını ve doktoru isteksiz bir vaziyette evden kovdu ve dışarı gidip bir bara oturdu. Eski gazeteleri okurken yanına gelen bir polis memuru melenkolik ve deli bir ruh haliyle cinayetten bahsedip, üstü kapalı her şeyi anlattı. Korktuğunu, endişelendiğini hiç hissettirmedi.

Ertesi gün eve geldiğinde annesi ve kız kardeşi Dünya nın kendisini beklediklerini gördü. Çocuğun halini gören anne şaşkınlıkla titriyordu. Onu ertesi gün bay Luzbinin geleceği görüşmeye çağırırken korkmuştu. Ertesi gün bay Luzbin onları ziyaret etttiğinde, Raskolnikov haklı çıkmanın gururu ile gülüyordu. Bay Luzbin kız kardeşi çok aşağılamış, onların fakir bir aile olduğunu değerlendirerek fazla istekte bulununca evden kovulmuştu. Hemen ardından Raskolnikov elveda diyerek evden ayrıldı. İnanamıyordum. Annesi oğlunun bu tavırla doğrusu ağlamaktan başka yapacak bir şeyleri yoktu. Raskolnikov melenkolik halde evi terkederken her nasılsa arkadaşı Ramuskine onları emanet etmeyi de ihmal etmemişti.

Bay Marmeledovun cenazesi için evine gittiğinde Sonyaa oradaydı Sonyaya karşı inanılmaz bir his içindeydi. Ailesi için Sonyanın yaptığı fedekarlık onun gözlerini büyülemişti. Birkaç gün boyunca Sonyayı düşündü ve fırsat buldukça onunla konuşmaya çalışarak geçirdi vaktini.

Polis memuru porifiri Raskolnikovun (Mihailovis adında genç biri cinayeti işlediğini itiraf etmiş olmasına rağmen) cinayet işlediğini biliyor ve onun psikolojik durumunu bildiği için, itiraf etmesi için onu sıkıştırıyor ama tutuklamayacağını söylüyordu. Cinayeti işlediğini Sonyaya itiraf etmişti. Sonyada Raskolnikova gidip teslim olmasını, yere kapanıp Allahtan ve insanlardan özür dilemesini istiyordu.

Sonuç olarak Raskolnikov vicdanının verdiği acıya dayanamayıp suçunu polise itiraf etti. 1.5 yıldır Sibiryadaydı Raskolnikov. Petersburg a, Razumukin ve kardeşi Dunya evlenmişlerdi. Mahkeme Raskolnikovun iyi hali, parayı kullanmadığı, daha önceki yaşamında verimli bir üniversite öğrenimi yaptığı, fedakar kişiliği ve kendi kendine teslim olmasından dolayı, çok az bir cezayla 8 yıl kürek mahkumiyetine çarptırıldı. Raskolnikovu Sonya her gün ziyaret ediyordu. Sibirya da ailesi ile sürekli mektuplaşan Sonya, Ramuzkin ve Dunyanın tek haber kaynağıydı. Raskolnikov,Sonyanın sevgisi ile hayata bağlandı ve geleceğin planlarını beraber hayal etmeye başladılar.

KARAMAZOV KARDEŞLER
Ana Karakterler
1.Fyodor Pavloviç Karamazov Karamazov ailesinin 55 yaşındaki, kadın düşkünü, asalak babası. Yaptığı iki evliliğin birincisinden sermaye yapabilecek kadar drahoma aldıktan ve bir çocuk sahibi olduktan sonra karısının evden kaçması ve akabinde hastalanıp ölmesi üzerine havaleli dediği ikinci karısı ile evlenip iki çocuk dünyaya getiren Fyodor Pavloviç'in, yüksek ihtimalle, bir gece evine gelen meczup bir kadından gayrimeşru bir oğlu daha vardır.

2.Dimitri Fyodoroviç Karamazov ailenin 28 yaşındaki en büyük oğlu. Babası gibi şehvet düşkünü olan Dimitri(Mitya) yıllarca hiçbir pay alamadığı annesinin mirasından kendisine düşen payın bir kısmını nakden, gerçek değerinin altında parça parça almış ve borcunun kapandığına dair imza vermesine rağmen mirasın gerçek değerini göz önüne alarak babasından daha fazlasını istemektedir. Dimitri'nin üvey kardeşi Alyoşa ile sıkı bağları vardır. Katerina İvanovna ile nişanlı ve Gruşenka adındaki bir kadına aşıktır.

3.İvan Fyodoroviç Karamazov Fyodor Pavloviç'in havaleli dediği ikinci karısından doğan 24 yaşındaki ikinci oğlu. İyi bir eğitim alan İvan nihilist düşünceleri olan ve aileden kopuk yaşayan bir gençtir. Romanda tanrıtanımazlığın üzerinden tartışıldığı İvan'ın da tıpkı Dimitri gibi babasına karşı beslediği düşmanca duyguları vardır.

4.Aleksey Fyodoroviç Karamazov Fyodor Pavloviç'in yine ikinci karısından doğan 20 yaşındaki en küçük oğlu. Romanda genelde Alyoşa olarak geçen 20 yaşındaki genç belki de Dostoyevski'nin üç yaşında iken kaybettiği oğlunun adını taşıması bakımından romanın sonunda ortaya çıkacak olan savcının deyimi ile en hayırlı evlattır. Kentteki manastırda kalan Alyoşa, İvan'ın nihilist bir şüpheciliği temsil etmesi gibi Hristiyanlığı ve inancı sembolize eder.

5.Pavel Smerdyakov meczup Lizaveta Smerdyaşçaya (Kokmuş)nın Fyodor Pavloviç ile ilişkisinden doğduğu düşünülen gayrimeşru çocuk. Fyodor Pavloviç tarafından evdeki hizmetçi çifte emanet edilen Smerdyakov saralıdır. Üvey ağabeyi İvan'ı örnek alan bir kopyadır. Her ne kadar Fyodor Pavloviç'e her fırsatta dalkavukluk etse bile ona karşı öfke besleyen Smerdyakov daha sonra hikâyeyi önemli ölçüde etkileyecektir.

6.Agrafena Aleksandrovna Svetlova kentte birçok erkeğin ilgisini çeken civelek genç kadın. Dimitri'nin ve Fyodor Pavloviç'in de beraber olmak istedikleri Agrafena Aleksandrovna(Gruşenka) Dmitri ve babası arasındaki hiç bitmeyecek olacak husumetin de sorumlusudur.

7.Katerina İvanovna Verkhovtseva Dimitri'nin nişanlısı. Babasının yaptığı yolsuzluğu saklamak için kendilerine yardım eden ve ordunun kasasından daha sonra ödenmek üzere alınan birkaç bin rubleyi temin eden Dimitri ile bu yaptığının kefareti olarak nişanlanan Katerina romanda asaletin, onurun ve şerefin temsilcisidir.

8.İlyuşa kentteki bir öğrenci. Ölümü ile romandaki olayların çok az bir bölümünü oluşturduğu sanılsa da aslında İlyuşa Dostoyevski'nin teknik olarak çıktığı doruk noktasının göstergesidir. Ölümü ile teşkil ettiği küçük olay -yazarın üstün yeteneği ile- kitabın felsefesini oluşturan bir ipucuna dönüşmüştür.



özet

Bölüm 1 - Küçük Sevimli Bir Aile
Ailenin genel hatları ile anlatıldığı giriş bölümünde Dimitri tam payını alamadığı annesinin mirasından payını almak için kente gelmiştir. İvan da eğitimini tamamladığı için kenttedir. Alyoşa ise bir süre önce kendini Staretze adadığı manastırda kalmaktadır.

Bölüm 2 - Uygunsuz Bir Ziyaret
Karamazov ailesi Staretz Zosima'yı görmek için manastıra gelir. İvan ve Fyodor Pavloviç'in zaten sadece alay amaçlı bu ziyareti gerçekleştirdikleri ziyaretin ironik yanı bu fikrin Ateist İvan'dan çıkmış olmasıdır. Dimitri ve babası kavga ederek büyük bir rezaletle manastırdan ayrılırlar. Buna rağmen hiç azalmayan ziyaretçi kalabalığı arasında kötürüm kızını iyileştiren Zosima'ya teşekküre gelen bir kadın da vardır. Ziyaretçiler Staretz'in mucizeleri karşısında kilometrelerce uzaktan ona danışmaya gelmektedir.


Karamazov Kardeşler'in 3. bölümünden bir paragrafBölüm 3 - Şehvet Düşkünleri
Bu bölüm Fyodor Pavloviç, Dmitri ve Gruşenka arasındaki aşk çıkmazını anlatır. Gruşenka'yı elde etmeye çalışan Fyodor Pavloviç binlerce rubleyi bu yolda harcamaya hazırdır. Bu ahlaksızlığa yanaşmayan Dimitri ise birgün eve girip babasını tehdit eder. Bu arada Katerina'ya bir evlilik sözü vermiştir.

Bölüm 4 - Yaralar
Çocuklara düşkün olan Alyoşa bir grup okul çağındaki çocuğun bir arkadaşlarını hırpaladıklarını görünce müdahale eder ve hırpalanan çocuktan (İlyuşa) bir ısırık da kendi parmağına alır. Bir süre sonra İlyuşa'nın babasının ağabeyi Dimitri tarafından dövüldüğünü ve yerlerde sürüklendiğini, İlyuşa'nın kendisine bu yüzden saldırdığını öğrenir. İlyuşya'nın babasından af dilemek için evine gidip para teklif ettiğinde reddedilip evi terk eder.

Bölüm 5 - Lehte ve Aleyhte

Karamazov Kardeşler'in 5. bölümü için Dostoyevski'nin çalışma notlarıRusya'da iyice hareketlenen felsefi akımları konu alan bu bölümde İvan'ın nihilizmle ilgili düşüncelerine bu bölümde yer verilir. İspanya'da devam eden büyük bir engizisyon hükümdarlığı olduğunu ve dünyaya hükmettiğini kurgulayan İvan Büyük Engizisyoncu olarak adlandırdığı 90 yaşındaki bir din adamının tüm Hristiyanlığa hükmettiğini ve tüm insanları istediği gibi yönlendirip onları işledikleri günahların vebalinden kurtardığını anlatır. Engizisyoncular bu yolla tüm insanların mutluluğunu sağladıklarını savunurlar. İşte bu hükümdarlığın varlığı sırasında Dünyaya dönen İsa çeşitli mucizelerle insanları kendisine inandırdıktan sonra engizisyoncu tarafından zindana attırıldıktan sonra Büyük Engizisyoncu'nun anlattıklarını hiçbir şey söylemeden dinler ve sessizce yanına gelerek şefkatle öpüverir. Hemen gitmesini ve hiç görünmemesini bu taktirde onu bağışlayacağını söyleyen engizisyoncuyu dinlemeyip ertesi gün idam edilmek üzere hücresinde oturmayı sürdürür. Hikayeyi dinledikten sonra Alyoşa İvan'ın edebi hırsızlık diye sönlenmesinin arasında İvan'ın yanağına bir öpücük kondurur.

Bölüm 6 - Rus Keşiş
Bu bölüm ölüm döşeğindeki Staretz Zosima'nın kendi ağzından hayat hikâyesini ve öğütlerini içerir. Asi bir gençlik yaşayan Staretz öyküsüne Ağabeyinin ölümü ile başlar. Evlerinin yakınında yaşayan tanrıtanımaz bir filozofla tanışan ağabeyi bir süre sonra önemli bir hastalığa yakalanır ve annesiyle arasında geçen kısa konuşmalar arasında onlara öğüt vermeyi ihmal etmez. Dünyadaki her şeye sevgi duymalarını öğütleyen ağabeyin ölümünden sonra Staretz subay olmak için askeri okula girer ve burada hastalık halini alan düello modasına katılmak üzereyken vazgeçip okulunu bırakarak bir manastıra girer. Bu arada başından geçen birkaç olay da inancını ve düşüncelerini olgunlaştırmaktadır. Evine itirafta bulunmaya gelen bir katile teslim olmasını öğütleyerek manastır eğitimini sürdürmüştür. Ölüm döşeğinde anlattığı bu hikâyeler arasında İvan'ın anlattığı hikâyedeki Ateist tezi çürütecek düşüncelerini de ortaya koyarken sevgi öğütleri ile ölür.

Bölüm 7 - Alyoşa
Staretz'in ölümü ile gerçekleşecek bir mucize bekleyen halk manastırın önünde toplanır. Bu arada keşişler dualarını okumakta Staretz'i gömmeye hazırlanırken gerçekleşecek mucizeyi merakla beklerken hiç beklenmedik bir şekilde cenaze, normalinden çok daha önce ve müthiş bir yoğunlukla kokmaya başlar. Staretz'in mucizelerine körü körüne bağlı olan Alyoşa bu olayla sarsılır. İnsanların alaylarına dayanamaz ve cüppesini çıkarıp manastırı terk eder. Bir arkadaşının kendi hassasiyetini kullanıp yol göstericilik etmesi ile Gruşenka'nın evine yollanır. Burada inancını yitirme durumuna gelen Alyoşa tekrar bir değişim geçirerek inancına geri döner ve kendisini baştan çıkarma tasarısından vazgeçen Gruşenka'dan etkilenerek evden çıkar.

Bölüm 8 - Mitya
Dimitri(Mitya) Katerina'nın kendisine uzun zaman önce verdiği bir miktar parayı kendisine ödeyemeden Gruşenka ile evlenemeyeceğini, her zaman Katerina'ya borçlu kalacağını ve Gruşenka'nın ise kendisi için üç bin ruble hazırlayan babasını seçeceğini düşündüğünden önce varlıklı komşularından borç ister. Bir yandan da Gruşenka'yı gözetim altında tutmaya çalışır; fakat Gruşenka'yı bulamadan çıktığı evden giderken bir de eline pirinçten bir havaneli geçirmiştir. Babasının evine doğru yola koyulur. Duvardan bahçeye atlar. Tam bu sırada romanın olay örgüsü kesintiye uğrar. Mitya bahçeden kaçmakla uğraşmaktadır. Kendisini yakalamaya gelen uşağın kafasına cebindeki havaneliyle vurur. Yaşayıp yaşamadığına bakarken her tarafı kan içinde kalmış halde bahçeden çıkıp kaçar. Gruşenka'yı ve birkaç eğlence düşkününü de yanına alarak nereden geldiği belli olmayan bir parayla arabasını şarap ve yemekle doldurarak eğlenecekleri hana doğru yola çıkar. Bu arada Gruşenka Mitya'yı gerçekten sevdiğini anlamıştır. Handa çılgınca eğlenirken polisler ve sorgu memurlarınca gözaltına alınırlar. Mitya sorguya alınır. Zira babasının öldürülmesi nedeniyle cinayetin tek sanığıdır.

Bölüm 9 - Soruşturmanın İlk Aşaması
Fyodor Pavloviç'in öldüğü gece eve Mitya'dan başka kimse uğramamış. Bel ağrısından şikayet eden uşağa hazırladığı sakinleştirici kocakarı ilacını içiren ve kendisi de nasibini alan uşağın karısı ve uşak bütün gece uyumuşlar, nasıl olduysa sesleri duyup gelen uşak Mitya tarafından bayıltılmıştır. Smerdyakov ise geçirdiği sara krizi ile kendinden geçmiş halde yatağından kalkamamıştır. Başka görgü tanığının olmadığı cinayet davasında Dimitri tek sanık olarak cezaevine sevkedilir.

Bölüm 10 - Oğlanlar
Kolya, Alyoşa'nın son görüşünden beri hastalanmıştır. Bu arada Avrupa'daki fikir akımları(Nihilizm) hakkında fikir sahibi olan bir arkadaşı (Kolya) ile sıkça görüşmektedir. Alyoşa da ziyaretlerinden birinde Kolya ile karşılaşır ve fikirlerini dinleme fırsatı bulur.

Bölüm 11 - İvan Fyodoroviç
İvan Alyoşa ile görüşmesinden bu yana kendisini yıkıcı bir biçimde sorgularken deliliğe sürüklenir. Smerdyakov'la görüşmeye başlar. Onu son görüşünde Smerdyakov, Fyodor Pavloviç'in öldürüldüğü gece sara krizi geçiriyor gibi davranarak herkesi aldattığını ve cinayeti işledikten sonra gerçekten kriz geçirerek tüm ev sakinlerini kandırmayı başardığını itiraf eder ve çaldığı parayı çıkarıp suç ortağına ,İvan'a, verir. Suç ortağı saymasındaki gerekçe ise İvan'ın da babasının ölmesini istemesi ve babası tehdit altındayken evi terk etmesi nedeniyle Smerdyakov'un bunu ondan istediğini düşünmesidir. İvan'ın böyle bir şey tasarlamadığını anlayan Smerdyakov intihar eder. İvan evine gittiği zaman şeytanın kendisini rahatsız ettiğini gördüğü düşlere kapılır. Alyoşa'nın intiharı bildirmesinin ardından bilincini kaybeder.

Bölüm 12 - Hukuki Bir Hata
Katerina Dimitri'nin savunması için ülke çapında tanınan bir avukat olan Fetükoviç'i tutmuştur. Dostoyevski bu bölümde aynı zamanda babalık kavramını Fetükoviç'in ağzından sorgular. Fetükoviç savunması sırasında Fyodor Pavloviç'i şehvet düşkünü, sorumsuz ve ilgisiz bir baba olarak nitelendirir. Fetükoviç'in tüm avukatlık yeteneği, soğukkanlı ve etkileyici hareketleri ve deneyimi ile Dimitri'yi savunmasına rağmen, heyecanlı savcının yaptığı çocukça ve Dimitri'yi bayağı ithamların altında bırakan sözleri jüri üzerinde daha etkili olur. Katerina'nın histeri krizi sırasında açığa çıkardığı Dimitri'nin babasını öldüreceğini yazdığı mektup da kararın alınmasında kritik etkide bulunur. Dimitri hapse ve ardından sürgüne mahkûm edilir.

Epilog
Katerina mahkemede yaptıklarına rağmen İvan'ın bilincini yitirmeye başlamadan önce Dimitri'yi kaçırmak için yaptığı planları uygulamayı üstlenir. İvan'a aşık olmasına rağmen Dimitri'nin son çağrısına uyarak ziyarete gider ve anın etkisiyle yeni kişilere aşık olmalarına rağmen birbirlerine olan sevgilerinin gerçekliğini açıklarla. Konuşmanın ardından Gruşenka'nın gelmesiyle Katerina odadan çıkar ve sahne sona erer. İlyuşa geçirdiği hastalık sonucu ölmüştür. Alyoşa cenazeden sonra çocuklara bir konuşma yapıp, birbirlerinin hatalarından sorumlu olmayı ve hiç kopmamalarını öğütler. Arkadaşlarının anısının onları koruyacağını bildirir.



Sinema uyarlamaları

Dostoyevski'nin "Karamazov Kardeşler" romanı 1921'den başlayarak birkaç kez sinemaya ve televizyona uyarlandı. Romandan yapılan sinema ve televizyon uyarlamaları şunlardır

Yıl Film Ülke Yönetmen Notlar
1921 Die Brüder Karamasoff Almanya Carl Froelich Siyah beyaz
1931 Der Mörder Dimitri Karamasoff Almanya Erich Engels, Fyodor Otsep Siyah beyaz
1947 I fratelli Karamazoff İtalya Giacomo Gentilomo Siyah beyaz
1959 The Brothers Karamazov ABD Richard Brooks Renkli
1969 Bratya Karamazovy Sovyetler Birliği Kirill Lavrov Renkli 232 dakika
1976 "O Julgamento" Brezilya Edison Braga TV dizisi. 178 bölüm (60'ar dak.)
2009 "Bratya Karamazovy" Rusya Yuriy Moroz 8 bölülük TV mini dizisi. 440 dak.

BUDALA

KİTABIN ADI BUDALA
KİTABIN YAZARI DOSTOYEVSKİ
YAYIM EVİ VE ADRESİ ALFA-BASIM-YAYIM-DAĞITIM
BASIM YILI 1995

KİTABIN KONUSU

Romanın kahramanı Prens Mışkin, saralıdır. Tedavi gördüğü İsviçreden döndüğünde elindeki giysi çıkınından başka hiçbir şeyi yoktur. Yaşamı kendi iç dünyasını seyre dalmakla geçmektedir. İnsanlarla her türlü alışverişten arınmıştır. Budalalık derecesinde iyi olan Prens Mışkin, tam bir ermiş kişidir, sevmekten başka bir şey gelmez elinden. Müthiş bir zeka sahibidir. Çevresindekiler, onu her zaman yadırgarlar, ama onsuz da edemezler. Kendisi de saralı olan Dostoyevski, romanının kahramanına kendi kişiliğinden pek çok şey koymuştur. Prens Mışkinin anıları, aslında Dostoyevskinin anılarıdır. Prens Mıskinin romanının bir yerinde anlattığı, siyasal görüşlerinden dolayı kurşuna dizilme cezası alan bir adamın öyküsü, aslında Dostoyevskinin başından geçmiş bir olaydır. Bir tutku romanı olan Budala, Dostoyevskinin yazdığı ilk büyük aşk romanıdır.


KİTABIN ÖZETİ


Hasta prens Mişkin Rusyadan İsviçreye Şnayder adlı bir doktorun kliniğine yollanır. Prens çok acı çeken bir insandır ve ara sıra hastalığıyla ilgili nöbetler geçirmektedir. Nöbet geçirdikten sonra budalalaşır ve afallar. Çocukları çok seven prens köydeki çocukların kalbini kazanmasıyla iyileşme sürecini de ivmelendirir.

Köydeki yoksul bir kızla ilgilenmesinden dolayı da çevresi tarafından ayıplanmaktadır. Nedeni ise kızın annesinin ölümünden sonra lanetlenmiş olmasıdır. İsviçrede üç sene kalan prens bir çok acılarla Rusyaya döner ve soyunun son bireyiyle tanışmak için atılımlarda bulunur. Onunla tanışması aynı evde yaşayan Ganya ile tanışmasına da vesile olur. Ganya prense Nastasyanın portresini gösterir ve prens artık Nastasyaya çoktan vurulmuştur. Onu her ne pahasına olursa olsun aramaya başlar ve sonunda da bulur ve evlenme teklif eder. Buhranlı bir dönemde olan Nastasya bu teklifi kabul eder gibi yapıp reddeder ve Rogo Jin adındaki biriyle evlenmeye karar verir. Bu evlilikten sonra tekrar Mişkine kaçan Nastasya daha fazla dayanamayarak tekrar geri döner.Yüz Temel Eser Özetleri, Kitap Özetleri, Roman Özetleri, Yüz Temel Eser, Özet

Hala Moskovada bulunan Mişkin Nastasyayı aramak için Petersburga gelir. Prens Mişkin Nastasyayı aradığını bir sır gibi saklamaktadır. Bu günlerde Prens Mişkin bazı özel günlerde evinde partiler verir ve bu partilere de kitabındaki bütün kahramanları çağırır. Bu kişilerden Aglea adındaki kadın ise Prensi deliler gibi sevmektedir ve ona Yoksul Şövalye gibi imalarda bulunmaktadır. Bunları ise mektuplarında sık sık dile getirmektedir. Sonunda aglea ile Prens Mişkin nişanlanmaya karar verirler. Böylece Prens ikinci kez Ganyanın sevdiği kadını elinden alır. Ancak bu nişandan da vazgeçen Mişkin Nastasya ile evlenmeye karar verir. Ancak aynı zamanda Agleayı çok sevdiğini de bilmektedir. Nastasya ile evlenecekleri sırada Rogo Jin gelir ve Nastasyayı sessizce alır gider. Mişkin bunu sakince karşılar ve birşey diyemez. Rogo Jin Nastasyayı Petersburgta öldürür ve bunu da Prens gelince öğrenir ve tekrar krize girerek budalalaşır. En sonunda Şnayderin kliniğine gönderilir. Aglea ise Polonyalı bir Coutla evlenir. Rogo Jin ise 15 yıllığına İsviçreye sürülmüştür.

KİTABIN ANA FİKRİ

Kitapta vurgulanmak istenen nokta; insanlar için sevginin çok önemli bir kavram olduğu ve onsuz yaşanamayacağının kesin olduğudur. İnsanlar için sevdikleri o kadar değerlidir ki o varlıkları kaybetmeye tahammül edemezler tıpkı Prens Mişkin gibi.

KİTAPTAKİ OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

Kitapta genel olarak on üç karakterden bahsedilmektedir. Bunlardan en önemlileri şunlardır:

PRENS MİŞKİN : Kendi iç dünyasında yaşayan, herkese güler yüzle davranan, budalalık derecesinde iyi ve insanları sevmekten başka birşey yapamayan bir prenstir.

ŞNAYDER : Prens Mişkinin hastalığından dolayı yardım istediği, kendini ispat etmiş ve prensi kurtarmak için tüm gücünü kullanan iyi bir doktordur.

AGLEA : Prensi deliler gibi seven ve onu kaybetmemek için herşeyi göze alabilen, güzel ahlaklı ve gayet alımlı bir bayandır.

KİTAP HAKKINDAKİ ŞAHSİ GÖRÜŞLER

Anlatım yönünden üst düzeyde olan kitapta; çok uzun cümleler kullanılarak okuyucunun cümlede anlatılmak istenen manadan uzaklaşmasına sebebiyet verilmştir. Yine de bu uzun cümlelere rağmen roman akıcı ve sürükleyici olmasıyla okuyucuyu kendine bağlamaktadı

İNSANCIKLAR

Kitabın Adı:İnsancıklar
Kitabın Yazarı:Fyodor Mihailoviç Dostoyevski
Kendi halinde bir memur olan Makar Devushkin in Varvara Alekseyevna a olan mektuplaşmaları anlatılmaktadı Bu okadar değerli bir kitap ki dilerseniz Bu kitabın incelemesini büyük emek ve ustalıkla yapan (ss schattenkrieger -Ekşi sözlükte bir yazar ) kitap dostumuzun yazılarına bir bakalım.
Not : Kitaba kendinizi kaptırmanız çok kolay , okadar etkileyici ki sizinde bu değerli yazarın eşsiz kitabı ile tanışmasını istiyorum bu nedenle mektuplaşmanın ilk bölümünü burada paylaşıyorum..
Ah şu hikayeciler! Yararlı, hoş, güzel şeyler yazacakları*na en gizli saklı şeyleri kazıp çıkarırlar!.. Keşke yazı yaz*malarını yasaklayabilseydim. Ne bu canım, okursun, okursun dalarsın düşüncelere. Daha ne olduğunu bile anlayamadan kafana bir sürü garip düşünce doluşuverir. Keşke topunun yazmasını yasaklayabilseydim, keşke!*
Prens V.F. Odoyevsky
8 Nisan
Değerli Varvara Alekseyevna,
Dün çok mutluydum, inanılmaz derecede mutluydum! De*mek hayatınızda bir kerecik olsun benim istediğim şeyi yaptı*nız, inatçı kızım. Akşam sekiz civarında uyandım -bilirsiniz işten dönünce bir-iki saat kestirmeyi severim- bir mum yaktım, bir kâğıt buldum, tam kalemimi açarken birden kafamı kaldırdim, kalbim hop etti! Demek zavallı kalbimin ne istediğini an*ladınız! Penceredeki perdenin bir ucunu kıvırıp kınaçiçeği sak*sısına sıkıştırmışsınız, tıpkı o gün yapmanızı istediğim biçim- de. Bir an için küçük yüzünüzü pencerede gördüğümü hayal et*tim. Küçük odanızdan bana bakıyor, beni düşünüyordunuz. Ah benim güvercinim, sizin güzel yüzünüzü seçemediğime nasıl üzüldüm. Ben de bir zamanlar iyi görürdüm! Yaşlılık şaka değil yavrucuğum! Şimdi bile gözlerim bulanık görüyor. Akşam ça*lışınca ertesi sabah gözlerim kan çanağı gibi oluyor, yaşanyor. İnsan içine çıkamıyorum. Ama sizin sevgi dolu gülümsemeniz hayalimde ışıldıyor meleğim. Sizi öptüğüm zaman hissettikle*rimi yine kalbimde duydum. Hatırlıyor musunuz Varenka? Hatta pencereden parmağınızı salladığınızı bile görür gibi oldum. Yaramaz kız! Lütfen mektubunuzda her şeyi ayrıntısıyla anla*tın. Sizin perdenizle ilgili yaptığımız anlaşmaya ne diyorsunuz Varenka? Çok akıllıca değil mi? Çalışırken, yatarken, oturup kalkarken orada beni düşündüğünüzü, hatırladığınızı, keyifli ve iyi olduğunuzu biliyorum. Perdeyi indirdiğinizde bu: İyi geceler Makar Alekseyevich, artık yatma zamanı demektir. Açtığınız zaman bunun anlamı: Günaydın Makar Alekseyevich, iyi uyu*dunuz mu? ya da: Bugün nasılsınız Makar Alekseyevich? Beni sorarsanız Tanrıya şükür iyi ve mutluyum! demektir. Görüyor musunuz hayatım, ne akıllıca bir buluş. Bana mektup yazmanıza bile gerek yok. Çok zekice değil mi? Üstelik benim buluşum. Ben böyle şeylerde ustayımdır Varvara Alekseyevna, değil mi? Dün gece, düşündüğümün tersine gayet güzel uyuduğumu, buna da çok memnun olduğumu söylemeliyim canım. İnsanın yeni taşındığı evde uyuyabilmesi biraz zordur. Hep yerli yerinde olmayan bir şeyler olur. Bu sabah mutlu, neşeli ve bir papatya kadar taptaze kalktım. Hava da çok güzeldi! Pencerelerimiz açıktı, güneş parlıyor, kuşlar cıvıldaşıyordu. Rüzgâr havaya bahar kokularını yayıyordu. Doğa uyanıyordu. Her şey bahara yaraşır şekilde güzel ve düzenliydi. Hatta bir sürü güzel rüya bile gördüm. Hepsi de sizinle ilgiliydi Varenka. Sizi insanın zevki, doğanın süsü kuşlara benzettim. Sonra birden dert ve tasa içinde yaşayan biz insanların, havadaki kuşların kaygısız ve masum mutluluklarını kıskanmamız gerektiğini hissettim. Daha buna benzer karşılaştırmalar yaptım. Elimde aynı şeylerden söz eden bir kitabım var Varenka, her şey ayrıntısıyla anlatılmış orada. Size bunları çeşit çeşit hayallerim olduğunu anlatmak için yazıyorum. Üstelik şimdi bahar, insanın aklına hep hoş ve tatlı şeyler geliyor. Her şey gül gibi pembe oluyor. İşte bu yüz*den size bunları yazdım. Daha doğrusu bunları bir kitaptan al*dım. Yazar duygularını dizelere döküp diyor ki: Neden kuş değilim sanki, yırtıcı bir kuş? İşte böyle devam edip gider. Daha bir sürü düşünceler var içinde ama boş verelim onları. Şimdi söyleyin bakalım, bu sabah nereye gidiyordunuz öyle Varvara Alekseyevna? Siz bir bahar kuşu gibi odanızdan telaşla çıkıp avluyu neşeyle geçerken ben işe gitmemiştim daha. Sizi öyle görmek beni nasıl da mutlu etti! Ah Varenka ah, siz sakın ola ki hüzünlenmeyin, gözyaşları hiçbir şeyi hafifletmez. Bunu biliyorum hayatım, bunu yaşayarak öğrendim. Şimdi rahatsınız, sağlığınız da düzeldi. Fedora nasıl? Ne iyi bir kadıncağız o! Lütfen onunla nasıl geçindiğinizi, her şeyden memnun olup ol*madığınızı yazın bana olur mu? Fedoranın bazen biraz huysuz*luk yaptığı oluyordur ama siz ona aldırmayın Varenka. Tanrı onu korusun! Çok iyi bir insan o.
Size bizim Teresadan söz etmiştim. O da iyi ve güvenilir bir kadındır. O zamanlar nasıl mektuplaşacağımızı düşünüyordum. Nasıl gönderecektik? Sonra şansımıza Tanrı bize Teresayı gönderdi. Ne iyi, uysal ve sakin bir kadıncağız! Ama ev sahibi*mizin hiç insafı yok. Eski bir paçavra gibi canını çıkarıyor ka*dının.
Öyle bir harabeye düştüm ki Varvara Alekseyevna. Ne de olsa pansiyon! Eskiden tam bir keşiş gibi yaşıyordum, hatırlarsanız öyle huzurlu ve sakindim ki, iğne düşse duyuluyordu. Oysa burada gürültü patırtı, bağırış çağırış ve uğultudan başka bir şey yok. Ama siz burası hakkında pek bir şey bilmiyorsunuz. , Karanlık, pis ve uzun bir koridor düşünün. Sağda boş bir duvar, . solda da otel odaları gibi tek sıra halinde dizilmiş numaralı ka*pılar. Kapıların arkasında da küçük birer kiralık oda. O küçücük odalarda insanlar ikişerli, üçerli gruplar halinde yaşarlar. Düzen filan aramayın sakın, tam Nuhun gemisi! Ama hepsi iyi insan*lara benziyorlar, hepsi okumuş, tahsilli. Aralarında bilgili bir de devlet memuru var -edebiyatla ilgili bir yerlerde çalışıyor- Ho-merostan, Brambeustan1, daha başka yazarlardan bahseder. Her konudan konuşur, zeki bir adam! Kâğıt oynamaktan başka bir şey yapmayan iki de subay var. Ayrıca bir denizci ile bir İngi*lizce öğretmeni de burada oturuyor. Durun sizi güldüreyim biraz. Bir dahaki mektubumda onları size ayrıntısıyla anlatırım. Ev sahibemiz ufak tefek, pasaklı bir ihtiyar. Bütün gün terlikle ve sabahlıkla dolaşıp Teresaya bağırır durur. Ben mutfakta oturu*yorum, -daha doğrusu mutfakta değil de mutfağın yanındaki odada- mutfağımızın temiz, aydınlık ve iyi döşenmiş olduğunu söylemeliyim. Odam küçük ve sakin bir köşe Üç pencereli mutfağımız bir kenarından bir bölmeyle ayrılıp oda yapılmış. Odamın bir penceresi bile var, ferah ve rahat bir oda. Evet işte benim küçük köşem bu.
Sakın bir şeyler sakladığımı düşünerek ne de olsa mutfak deyip, odamı küçümsemeyin. Mutfağın bir bölmeyle ayrılıp oda yapıldığı doğru ama bu önemli değil. Herkesten uzakta rahat ra*hat yaşıyorum. Kendime bir yatak, bir masa, bir konsol ve birkaç tane de sandalye buldum. Duvara da bir ikon* astım. Kuşkusuz çok daha iyi evler bulunabilir ama önemli olan rahatlık. Aslındabütün bunları kendi rahatlığım için yaptım, sakın başka bir amacım olduğunu sanmayın. Sizin pencereniz de tam karşıda, avlumuzun tam karşısında. Avlu da çok küçük olduğu için insan geçerken sizi görebiliyor. Bu benim gibi talihsiz bir adam için az şey mi? Üstelik ev ucuz da. Buradaki en kötü oda, yemek dahil ayda otuz beş kâğıt rubleye1 mal oluyor. Buna gücüm yetmez! Ama benim odam sadece yedi ruble, bir de yemek için beş gü*müş ruble veriyorum. Bu da toplam yirmi dört buçuk ediyor. Daha önce otuz ruble veriyordum ve pek çok şeyden mahrum*dum. Düzenli bir şekilde çay bile içemiyordum. Ama şimdi hem çay hem de şeker alabilecek kadar param oluyor. Biliyorsunuz hayatım, bir çay bile içememek utanılacak şey. Buradaki insan*ların hali vakti yerinde; bu yüzden de insan sıkıntı duyuyor doğrusu. Ele güne karşı durumu kurtarmak için çay içmek gere*kiyor. Yoksa çaya düşkünlüğümden falan değil. İnsanın nakit paraya da ihtiyacı oluyor, çizme, üst baş almak gerek. Zaten geriye de pek bir şey kalmıyor. Aldığım maaş belli. Gerçi ben bundan yakınmıyorum, halimden memnunum. Bana yetiyor. Birkaç yıldır yetiyor. Ara sıra ikramiye falan da alıyorum.
Evet şimdilik hoşça kalın meleğim. Size birkaç saksı kına-çiçeği ile bir sardunya aldım. Çok fazla tutmadı. Muhabbet çi*çeği sever misiniz? Onlardan da vardı. Yazıp haber verin. Evet mümkün olduğunca uzun yazın. Böyle bir odada oturduğum için sakın yanlış fikirlere kapılıp üzülmeyin. Yine söylüyorum, bu*rayı tercih etme sebebim rahatlığı. Beni tek cezbeden şey rahat*lık. Hem de kenara para koyabiliyorum hayatım, para biriktiri*yorum. Biraz bir şeyler birikti. Sakın bir sineğin bile vurup de*virebileceği uysal biri olduğuma bakmayın. Ben az uyanık de*ğilimdir hayatım. Azimli, kaygısız, herkese uyum gösterebilen bir karakterim var. Hoşça kalın küçük meleğim! İki sayfa mektup yazmışım, çoktan işe gitmiş olmam lazımdı. Parmakları*nızdan öperim canım.
Aciz kulunuz, sadık dostunuz! Makar Devushkin

BEYAZ GECELER
KİTABIN ADI : BEYAZ GECELER

KİTABIN YAZARI : DOSTOYEVSKİ

YAYIM EVİ : VARLIK YAYINLARI

BASIM YILI : DOKUZUNCU BASIM, 1986

KİTABIN KONUSU :
Kitapta yalnız bir adamın iç dünyası anlatılmakta. Yazarımız kendini insanlardan soyutlamış birisi olduğu için sekiz yıldan beri aynı şehirde olmasına rağmen hiç arkadaşı olmayan bir kişiliğe sahiptir. Hayalci bir kimliği vardır. Hikayede bu yalnız adamın genç bir kızla tanışarak onunla arkadaş olması sonra da bu kıza aşık olması ve bu kızın yazarın hayatında meydana getirdiği değişiklikler kitabın ana konusudur.


KİTABIN ÖZETİ : Hikayenin ana karakteri olan yazar sekiz yıldır Petersburgda yaşamasına rağmen hiç arkadaşı olmayan birisidir. Ama o bunu kendine pek dert etmemektedir. Çünkü tüm Petersburg sokaklarının kendisine ait olduğunu düşünmekte olan bir hayalcidir. Her gün saatlerce Petersburg sokaklarında gezer ve insanları, binaları izler. Petersbugda kendine ait köşeler seçer ve saatlerce buralarda tek başına hiç ayrılmadan oturur. Petersburgdaki insanlar onun her şeyidir. Onlar mutlu ve neşeliyse o da mutlu ve neşelidir onlar hüzünlüyse o da hüzünlüdür. Yaz gelince herkes yazlıklara gittiğinde sokakların bomboş kalması onu hüzünlü bir ruh yapısına sokar. Üç gün boyunca Petersburgda oradan oraya dolaşır durur. Ertesi gün yine böyle dolaşırken birden şehrin dışına çıktığını fark eder. Geri dönmek yerine kırlara ve ormanlara doğru yürür. Neşesi ve keyfi yerine gelmeye başlar. Gece yarısına kadar dolaşır.Evine dönerken nehir kenarında bir kızın parmaklıklara dayanarak ağladığını görür. Kadınlarla arası iyi olmamasına rağmen kıza yaklaşarak seslendi. Kız yazarın farkına varınca hemen oradan uzaklaşmaya başladı. Yazar da kızın peşinden gitmeye başladı ancak bir süre sonra bıraktı. Tam bu sırada kızın peşine başka bir adam takıldı ve kızın kolundan yakaladı. Yazar hemen devreye girerek kızı adamın elinden kurtardı ve evine kadar kıza eşlik etti. Bu sırada kız yazardan hoşlanmaya başlar. Yazar da kızdan çok etkilenmiştir
ve onun niçin ağladığını öğrenmek ister. Kız da onu daha yakından tanıdığı takdir de belki sorununun ne olduğunu söyleyebileceğini diyerek adamın hikayesini dinlemek için ertesi gün buluşmaya karar verir. Buna en çok yazar sevinir. İlk defa bir kadınla bu kadar yakın olarak konuşmuştur ve ertesi gün için ondan randevu almıştır. Yazar tüm gün boyunca akşamın gelmesini sabırsızlıkla bekler.Gece sözleştikleri gibi buluşurlar. Kız buluştuklarında yazarın hikayesini dinlemeye başlamadan önce onun kendisine aşık olmamasını ister. Aksi takdirde onunla arkadaşlığını bitirmek zorunda kalacağını söyler. Yazar bunu hemen kabul eder ve hikayesini anlatmaya başlar. Ona ne kadar yalnız olduğunu, nasıl bir hayalci olduğunu, yani her şeyi olduğu gibi anlatır. Kız yazarın hikayesini dinleyip de içinde bulunduğu durumu öğrenince yazara kendisinin onu asla bırakmayacağını söyler. Aslında Nastenkanın durumu da yazarınkinden pek de farklı değildir. O da en az onun kadar yalnız biridir. Nastenka ninesiyle birlikte kalmaktadır. Anne ve babasını küçük yaşta kaybetmiştir. Yaptığı bir yaramazlıktan dolayı ninesi onu iki yıldır kendi eteğine ilikleyerek bir yere gitmesini engellemiştir. Bu nedenle o da çok büyük bir yalnızlık içindedir. Ninesi kör olduğu için devemlı olarak tüm gününü ona kitap okuyarak ya da örgü olarak geçirmektedir. Kızın ninesinin tavan aralı küçük, eski ve ahşap bir evi vardır. Tavan arasını kiraya vermektedirler. Bir gün tavan arasını taşralı biri kiralar. Nastenka adama aşık olur. Kiracı bir gün ayrılıp Moskovaya gideceğini söylediğinde Nastenka onu da götürmesi için kiracıya yalvarır. Kiracıysa fakir biri olduğunu, onu o an için Moskovaya götüremeyeceğini ve evlenemeyeceğini, tam bir yıl sonra geri döneceğini, döndüğünde o da isterse ondan başkasıyla evlenmeyeceğini söyler ve ertesi gün ayrılır. Yazarın Nastenkayla karşılaştığı gün bir yıl dolmuştur fakat kiracı sözünde durmayarak gelmemiştir. Yazar kızı teselli etmek için ona bir mektup yazmasını ister. Kız yazdığı mektubu yazara vererek ondan mektubu ona iletmesini ister. Yazar mektubu kızın verdiği adrese teslim eder ama iki gün boyunca bir cevap gelmez. Bu arada yazar da kıza aşık olmuştur ama onu kaybetmek istemediği için bunu söyleyemez. İki gün boyunca kiracıdan bir mektubun gelmemesi kızı çok üzer. Yazar kızın bu üzüntüsü karşısında kendisini daha fazla tutamaz ve onu sevdiğini söyler. Kız ilk başta çok şaşırır. Ama kiracı gelmeyerek onun sevgisini hiçe saymıştır. Böyle bir adamın sevgisini hakketmediğini düşünür. Kendini seven ve değer veren biri varken neden başkasını beklediğine bir anlam veremez ve o da yazarı sevdiğini söyler. İkisi beraber Petersburg sokaklarında mutlulk içinde dolaşmaya ve evlilik hayalleri kurmaya başlarlar. Petersburg sokaklarında el ele dolaşırlarken karanlıkta bir adam görürler. Adam bunlara yaklaştığında Nastenka birden durur. Adam yavaşça onlara yaklaşır ve Nastenkaya seslenir. Nastenka hemen ona koşar ve el ele tutuşarak karanlık içinde kaybolurlar. Ertesi gün Nastenka yazara bir mektup gönderir ve ondan özür dileyerek onu affetmesini ister. Mektupta bir hafta içinde evleneceklerini, eşini onunla tanıştırmak istediğini ve ölene kadar onunla arkadaş kalmak istediğini söyler. Yazar Nastenkaya kızamaz. Ona yaşatmış olduğu dört gün için Nastenkaya minnettardır.


ANA FİKİR : Kitapta aşkın insanlar için ne kadar önemli olduğu, hayattan ve insanlardan tamamen kopmuş birini bile tekrardan canlandırdığı, aşık olunan kişiden kolay kolay vazgeçilemeyeceği, sevilen kişi sevene ne kadar acı çektirirse çektirsin ona karşı bir kin güdülemeyeceği öykünün ana fikrini oluşturuyor.

KİTAPTAKİ ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

YAZAR : Petersburgda sekiz yıl geçirmesine rağmen hiç arkadaşı olmayan biri. Ancak bu durumdan pek de şikayetçi sayılmaz. Oturmak için çoğu zaman cehennemin bucağındaki yerleri seçer. Gündüz ışığından kaçmak için oralara sığınır ve sümüklü böcek gibi oradan ayrılmak bilmez. Hayalci, yalnız ve fakirdir. Kendini kimseye benzemeyen, gülünç bir adama benzetiyor. Kendine özgü bir tabiatı olduğuna inanıyor.

NASTENKA : On yedi yaşında, sevimli, esmer bir kız. Küçükken anne ve babasını kaybettiği için ninesiyle kalıyor. Fazla eğitimi yok. Ninesi onu eteğine iğneleyerek bir yere gitmesini engelliyor. Bütün gününü kitap okuyarak ya da örgü örerek geçiriyor. Bu yüzden de çok yalnız bir kız. Kiracılarına aşık.

NASTENKANIN NİNESİ : Eskiden zengin biridir. Tavan aralı eski ve ahşap bir evi vardır. Geçimini dul maaşı ve tavan arasının kirasıyla sağlamaktadır. Kör ve yaşlı bir kadındır.

KİRACI : Taşralı, Petersburga yeni gelmiş, orta yaşlı, yakışıklı, fakir, bir yıllığına iş için Moskovaya gitmiş birisi.


KİTAP HAKKINDAKİ ŞAHSİ GÖRÜŞLER

Kitapta yazar biraz sanatsal bir dil kullanmıştır. Kişileri yalnıca davranış ve ilişkilerini betimlemekle kalmayıp, bütün bunların altında yatan ruh durumlarını da çok iyi bir şekilde yansıtmıştır. Olaydaki ana kişi ne kadar söylediklerini bir yerlerden okuyormuş gibi görünse de diğer kahraman olan Nastenkada aynı şeyi görememekteyiz. Yazar öyküyü çok akıcı bir şekilde bizlere aktarmakta. Yine diğer kitaplarıyla karşılaştırdığımızda olayın yine Petersburg şehrinde geçtiği dikkati çekmektedir.

FİODOR MİHAYLOVİÇ DOSTOYEVSKİ KİMDİR

Rus romancısı ( Moskova, 1821- Petersburg, 1881 ).
1837 yılında Petersburg Askeri Mühendislik Okuluna girdi. 1843te öğrenimini tamamladı; ama ertesi, yıl edebiyatla uğraşmak için ordudan ayrıldı.
İlk romanı İnsancıkların ilgi görmesi üstüne edebiyat çevrelerine girdiyse de, çok geçmeden döneminin önde gelen yazarlarıyla bozuştu. Özgürlük yanlısı gençlerle ilişki kurup, dostlarıyla birlikte yönetime karşı komplo düzenlemek suçuyla tutuklandı ve ölüm cezasına çarpıldı. Cezanın yerine getirilmesine birkaç dakika kala, cezası dört yıl sürgüne çevrilerek, Sibiryaya gönderildi. Orada sara hastalığına yakalandı ve ömrü boyunca bu hastalıktan kurtulamadı.
Cezası bittkten sonra Semipalatinskteki bir alayda er olarak yeniden silah altına alındı. Önce astsubaylığa, daha sonra da subaylığa yükseldi. Mariya Dimitrievna İrsayevle evlendi. Karısı birkaç yıl sonra veremden öldü.
1959da Petersburga dönebilme iznini elde ederek, kardeşiyle Vremia (Zaman) dergisini kuran Dostoyevski, kumar tutkusundan ötürü büsbütün yoksullaştı ve borçlarından kurtulmak için gece gündüz, kendini tüketircesine çalışmaya koyuldu. Dergisi yasaklanınca, Epokha (Dönem) adlı bir dergi çıkardı; ama bu kez de başarılı olamadı ve tutuklanmaktan kurtulmak için yurt dışına kaçmak zorunda kaldı. Ülkesine dönünce , Suç ve Cezayı yayımlayarak büyük bir başarı kazandı ve sekreteri Anna Snitkanayla evlendi. İsviçre ve Almanyada dört yıl geçirdikten sonra Rusyaya dönerek, Bir Yazarın Günlüğü adlı aylık bir dergi çıkarmaya başladı. Karamazov Kardeşler yayımlandıktan sonra , bir akciğer kanaması sonucu öldü.
BİLİNÇALTININ FELSEFESİ
Dostoyevski, insanın iç dünyasına yönelmiş, o ana kadar karanlıklarda kalmış bilinçaltını aydınlatmaya çalışmıştır: Nietzche Bana ruh bilim konusunda bir şeyler öğreten tek kişi Dostoyevskidir. demiştir. Gerçekten Dostoyevski, kişilerin yazgılarını dokurken, onların yalnızca davranışlarını, ilişkilerini, tepkilerini betimlemekle kalmayıp, bütün bunların altında yatan ruh durumlarına yer vermiş bir sanatçıdır.
Dostoyevski yapıtlarında kompozisyona ve biçime pek önem vermemiş, para gereksinimlerini karşılamak için hep çalakalem yazmış, romanlarında, önceden kurduğu çatıya çok ender uymuştur; üslubu karmaşık, hatta yer yer baştan savmadır. Ama bir sözcükten, bir düşünceler ve duygular bütünü çağrıştırmayı ve sanat ile tutkunun birbiriyle kaynaştığı sahnelerde kusursuzluğa ulaşmayı başarmış bir yazardır.
ESERLERİ
Öykü: Beyaz Geceler, Yer Altından Notlar vb.
Anı-roman: Ölüler Evinden Anılar.
Roman: İnsancıklar, Netoçka Nezvanova, Ezilenler, Kumarbaz, Suç ve Ceza, Budala, Ebedi Koca, Ecinniler, Delikanlı, Karamazov Kardeşler.
 
  • Beğen
Tepkiler: dal_l

Benzer Konular

Doğuş Pertez
Cevap
0
Görüntüleme
1K
Doğuş Pertez
Doğuş Pertez
Cevap
0
Görüntüleme
967
Doğuş Pertez
Doğuş Pertez
Cevap
0
Görüntüleme
628
Doğuş Pertez
Doğuş Pertez
Cevap
0
Görüntüleme
846
Doğuş Pertez
Doğuş Pertez
Cevap
0
Görüntüleme
2K
Doğuş Pertez


Üst Alt