bulutsuzgece
Üye
Çeviri Makale: Bir hafta içinde neden Android ve iOS’tan WP’ye geri döndüm
Bir tüketici olarak beni sadakâtsizlikle suçlayabilirsiniz. Bana göre istediğinizi ya da ihtiyacınız olanı vermediği sürece, bir markaya bağlı olmak için bir sebep ya da gerek yok. Bir tüketici olarak benim sadakâtim ilk ve her şeyden önce kendime ve işime olmuştur.
Öncelikle geçen yıl temmuz ayında Lumia 800 aldım ve Symbian’dan yola çıkıp iOS’a geçtikten sonra, sonunda Windows Phone’a geçtim. Telefonu aldıktan sonra Canlı Karolara aşık oldum. Üstelik sadece güzel oldukları için değil, aynı zamanda sezgisel oldukları için. Artık bir uygulamayı sürekli yeniden açıp, gerekli ekranı görmek için bir sürü işlem yapmama gerek kalmıyordu. Kolayca ekrana pinleyip bilgiye ulaşabiliyordum. Yani tez memnuniyet.
Aile, arkadaşlar, meslektaşlar ve hatta yoldan geçip geçenler bile benim Windows Phone coşkumdan nasiplerini almışlardı. İş ve oyun için ihtiyacım olan her şey vardı. Hatta işletim sisteminin getirdiği hafif kısıtlamaları bile görmezden gelmeye hazırdım.
Ancak zaman geçtikçe bazı can sıkıcı detaylar iyice ağır basmaya başladı. Müzikçalar çok zayıftı, yeni uygulamalar çok az ve seyrek geliyordu, ayrıca Zune da bana resmen Sonicstage’i hatırlatıyordu. Yine de bağlı kalmayı sürdürdüm.
Ve sonra, Microsoft başından beri korktuğum şeyi yaptı. Açıkça benim telefonumun eski olduğunu ilan etti. Duyurulan Windows Phone 8 yalnızca yeni telefonlar içindi. Zaten yavaş olan uygulama akışı, yavaştan iyice sönüğe doğru gitmeye başladı. Bir geliştirici, geleceğin yatırımı WP8 olmuşken, ne diye WP7.5 için ekstra zaman harcasın ki?
Öfkeliydim. Microsoft’un neyi neden yaptığını anlıyordum ancak yine de kendimi kandırılmış hissediyordum. Bir daha asla Windows Phone almayacağıma yemin ettim, hatta neredeyse bunu kanımla yazarak duyuracaktım herkese. Microsoft’un yaptığı bu duyuru, küçük detayların benim gözümde büyük sorunlara dönüşmesine sebep oldu. Son darbe ise, işyerimde çok işime yarayacak bir uygulamanın yalnızca WP8’e çıkması oldu.
Sonunda Lumia 800’den kurtulup kendime Nexus 3 aldım. Alır almaz da pişman oldum. Alışık olduğum sağlam fiziksel yapı ve akışkan arayüzden yoksundu. Kendi kendime dedim ki “Belki canlı karolarım olmayabilir ama hiç değilse widgetları kullanabiliyorum”. Ve kullandım da. Ama resmen her saniyesinden nefret ettim.
Widgetlar çirkindi. Canlı Karolardan Android’in widgetlarına geçmek, zamanda geriye yolculuk etmek gibiydi. Birkaç gün daha şans tanıdıktan sonra bu kadarı yeter dedim. Telefonu iade edip iPhone 5’i denemek zorunda kaldım. İsteksizce, iPhone 5 sipariş ettim. Herkes bana iPhone almadığım için deli demişti, kendi kendime dedim ki “herhalde herkes kafası yemiş olamaz değil mi?
iPhone 5’i açar açmaz dejavu hisssine kapıldım. Aynı Nexus’un beni zamanda geri götürdüğü gibi, iPhone 5 de beni 2010 yılına, iPhone 3G kullandığım zamana götürdü. iOS’un geçen 3 yılda, hiçbir şey yapmamış olmasına öylece şaşıp kaldım. Arayüz eski moda, soğuk ve ölü görünüyordu. Sezgisel Windows Phone işletim sistemini ve canlı karolarımı özlüyordum.
Canlı karoları takıntı haline getirdiğimi düşünebilirsiniz. Ama işim gereği neredeyse 24 saat boyunca güncel bilgi almak zorundayım. Benim için en son analitik bilgi ve gelişmeler hayati önem taşıyor. Bir müşteri ile görüştüğümde ve bilgiye ihtiyacım olduğunda, küçük bir bilgiye ulaşmak için bile ekran ekran gezmek zorunda kalıyordum. Windows Phone’da ise ana ekranıma küçük bir bakış, bana bilmem gereken her şeyi anlatıyordu.
Yani kuyruğumu bacaklarımın arasına alıp iPhone 5’i iade ettim ve Lumia 920’yi beklemeye başladım.
Windows Phone kullanıcıları şunu unutmasınlar, WP mükemmel olmasa da, yine de diğerlerinden iyi. Zune kullanarak bir şey yapmaya çalışırken ekrana sinirlenip bağırmak zorunda hissettiğimde, artık daha kötüsünün de olduğunu biliyorum.
Windows Phone 8’li Lumia 920 her gün binlerce osuruk uygulamasına kavuşmayacak olsa da, yahut Android’in sunduğu müzikçalar özelliklerine sahip olmasa da, diğer yönlerden bunu fazlasıyla telafi ediyor. Ders alınmıştır.
Çeviri ve düzenleme: bulutsuzgece
Öncelikle geçen yıl temmuz ayında Lumia 800 aldım ve Symbian’dan yola çıkıp iOS’a geçtikten sonra, sonunda Windows Phone’a geçtim. Telefonu aldıktan sonra Canlı Karolara aşık oldum. Üstelik sadece güzel oldukları için değil, aynı zamanda sezgisel oldukları için. Artık bir uygulamayı sürekli yeniden açıp, gerekli ekranı görmek için bir sürü işlem yapmama gerek kalmıyordu. Kolayca ekrana pinleyip bilgiye ulaşabiliyordum. Yani tez memnuniyet.
Aile, arkadaşlar, meslektaşlar ve hatta yoldan geçip geçenler bile benim Windows Phone coşkumdan nasiplerini almışlardı. İş ve oyun için ihtiyacım olan her şey vardı. Hatta işletim sisteminin getirdiği hafif kısıtlamaları bile görmezden gelmeye hazırdım.
Ancak zaman geçtikçe bazı can sıkıcı detaylar iyice ağır basmaya başladı. Müzikçalar çok zayıftı, yeni uygulamalar çok az ve seyrek geliyordu, ayrıca Zune da bana resmen Sonicstage’i hatırlatıyordu. Yine de bağlı kalmayı sürdürdüm.
Ve sonra, Microsoft başından beri korktuğum şeyi yaptı. Açıkça benim telefonumun eski olduğunu ilan etti. Duyurulan Windows Phone 8 yalnızca yeni telefonlar içindi. Zaten yavaş olan uygulama akışı, yavaştan iyice sönüğe doğru gitmeye başladı. Bir geliştirici, geleceğin yatırımı WP8 olmuşken, ne diye WP7.5 için ekstra zaman harcasın ki?
Öfkeliydim. Microsoft’un neyi neden yaptığını anlıyordum ancak yine de kendimi kandırılmış hissediyordum. Bir daha asla Windows Phone almayacağıma yemin ettim, hatta neredeyse bunu kanımla yazarak duyuracaktım herkese. Microsoft’un yaptığı bu duyuru, küçük detayların benim gözümde büyük sorunlara dönüşmesine sebep oldu. Son darbe ise, işyerimde çok işime yarayacak bir uygulamanın yalnızca WP8’e çıkması oldu.
Sonunda Lumia 800’den kurtulup kendime Nexus 3 aldım. Alır almaz da pişman oldum. Alışık olduğum sağlam fiziksel yapı ve akışkan arayüzden yoksundu. Kendi kendime dedim ki “Belki canlı karolarım olmayabilir ama hiç değilse widgetları kullanabiliyorum”. Ve kullandım da. Ama resmen her saniyesinden nefret ettim.
Widgetlar çirkindi. Canlı Karolardan Android’in widgetlarına geçmek, zamanda geriye yolculuk etmek gibiydi. Birkaç gün daha şans tanıdıktan sonra bu kadarı yeter dedim. Telefonu iade edip iPhone 5’i denemek zorunda kaldım. İsteksizce, iPhone 5 sipariş ettim. Herkes bana iPhone almadığım için deli demişti, kendi kendime dedim ki “herhalde herkes kafası yemiş olamaz değil mi?
iPhone 5’i açar açmaz dejavu hisssine kapıldım. Aynı Nexus’un beni zamanda geri götürdüğü gibi, iPhone 5 de beni 2010 yılına, iPhone 3G kullandığım zamana götürdü. iOS’un geçen 3 yılda, hiçbir şey yapmamış olmasına öylece şaşıp kaldım. Arayüz eski moda, soğuk ve ölü görünüyordu. Sezgisel Windows Phone işletim sistemini ve canlı karolarımı özlüyordum.
Canlı karoları takıntı haline getirdiğimi düşünebilirsiniz. Ama işim gereği neredeyse 24 saat boyunca güncel bilgi almak zorundayım. Benim için en son analitik bilgi ve gelişmeler hayati önem taşıyor. Bir müşteri ile görüştüğümde ve bilgiye ihtiyacım olduğunda, küçük bir bilgiye ulaşmak için bile ekran ekran gezmek zorunda kalıyordum. Windows Phone’da ise ana ekranıma küçük bir bakış, bana bilmem gereken her şeyi anlatıyordu.
Yani kuyruğumu bacaklarımın arasına alıp iPhone 5’i iade ettim ve Lumia 920’yi beklemeye başladım.
Windows Phone kullanıcıları şunu unutmasınlar, WP mükemmel olmasa da, yine de diğerlerinden iyi. Zune kullanarak bir şey yapmaya çalışırken ekrana sinirlenip bağırmak zorunda hissettiğimde, artık daha kötüsünün de olduğunu biliyorum.
Windows Phone 8’li Lumia 920 her gün binlerce osuruk uygulamasına kavuşmayacak olsa da, yahut Android’in sunduğu müzikçalar özelliklerine sahip olmasa da, diğer yönlerden bunu fazlasıyla telafi ediyor. Ders alınmıştır.
Çeviri ve düzenleme: bulutsuzgece