cehennemdeki azaplardan bazıları

Sponsorlu Bağlantılar

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
nalcam22

nalcam22

Üye
    Konu Sahibi
cehennemdeki azaplardan bazıları
Değerli Alim AbdulHay (r.a) Hazretleri Bab-ı Nun Adlı Kitabının 7. cildinde Cehennem Azapları biçimlerini bize şöyle naklediyor :

Dostum Ezra* birgün gelip bana şöyle eyledi;
- Ey Değerli Dostum AbdulHay dedem senin için hep şöyle derdi:
- Ey Ezra* benim canım torunum sen ne olursa olsun bu Apbulhay'dan ayrılma.onun ile dostluğunu kesme,onun kalbini kırmaktan çok sakın,onun yanında fikrine bir destekci ol,ona kendine düşündüğün iyiliğin aynısı ile dua et,onu sevmeyenlere destek vermekten kaçın.
- Ey Ezra* ilim konusunda ona sırf çekemedikleri için kin besleyenlere yakınlık gösterme.Bu zat için bizim alimlerimiz katibi levh diye anmışlardır.Bu zat ve soyu bizim alimlerimiz tarafından kabul görmüş ve hürmet ile anılan bir hane olmuştur.Musa Peyganber zamanından bu güne bir vasiyet olmak üzere Hz.Muhammed (s.a.v) ehlibeyti hakkında güzel zanda kalmamız konusunda büyüklerimiz bizi tembihlemiştir.
- Ey Ezra* bu zattan ilim taleb etme konusunda geç kalma.onu iyice dinle ve hududu aşacak bir sorgudan haya et. O zat sana Bu dünya ve ahiret için çok iyi bir dost ve berattır.

Güzel Dostum Ezra*'nın bu sözleri üzerine bende hakka yürüyen dedesi için Cenabı Allahtan hayır ve Şeffat diledim.

Sonra Dostum Ezra* Sözüne Devam etti.

- Ey AbdulHay ben dün yatağıma yatarken aklıma bir durum takıldı.düşüncem beni o kadar meraklandırdı ki cevabını öğrenmeye çok niyetim var inşallah bana bu konuda yardımcı olursun.

Bende Ona ;

- Sor bakalım Güzel Dostum Ezra* Merakın Nedir ?

- Ey AbdulHay Cehennemde büyük azaplar nasıldır bana söylermisin ?

- Ey Ezra* Cehennemde diğer azaplardan farklı olarak 6 çok şiddetli azap vardır.
Bunlardan ilki şudur ki Bembeyaz bir büyük odanın içinde ki şuçlular zebaniler tarfından ayaklarından tutulup bu odanın duvarlarına vurulurlar ama kafaları patladığı halde duvarda hiç beyazlığına leke bulaşmaz.Bu Azaba duçar olanlar Namuslu kadınlara kötü hitapta bulunan kişilere yapılan bir cezadır.

ikinci büyük azap hertarafı değerli cevherlerden oluşan büyük bir oda içinde ki cezalılara odanın tavanından arkası kesilmeyen sıcak ve çok ağır değerli taşlar bu odada ki suçluların üzerine dökülür ve bu değerli ve sıcak cevherlerden dolayı ezilip paramparça olup yeniden eski haline dönerler.Ve bu durum böyle sürüp gider.bu cezaya düşmelerinin nedeni dünyada ki malı mülkünü zina için kunlanmaları nedeniyledir.

üçüncü büyük azap zebaniler tarafından başı kolları ayakları sürekli demir bir masada ezilen cezalılardır.Bu uvuzları ezildikten hemen sonra eski haline döner ve bu ceza böyle sürüp gider.bu cezaya düşmelerinin sebebi Dünyada fakir ve mazlumun hakkını ellerinde olan makamlarını kunlanarak gaspetmesinden ötürüdür.

dördüncü büyük azap kırmızı renkte ve penceleri keskin bir kartalın yakaladığı cezalının kafasını gagazı ile delmesidir.bu kartalın gagası kızgın ateşten olup penceleri bir tutuşta Mağrip ve Maşrip arası mesafe kadar cezalıyı avucuna alır.
buradakilerin bu cezaya düşmelerinin sebebi dünyada kibirliliğinden ötürü Allah kullarına eziyet eden kişiler olamalarındandır.

beşinci büyük azap zebaniler derisini soydukları suçlunun derisini atıp bu halde cehennem tuzu denilen Afaz* içine gömerler ve üzerine sıcak demir dökerler.bu cezaya düşmelerinin sebebi vücudlarını satarak para kazanmalarından ötürüdür .

altıncı büyük azap büyük ve keskin kılıçlardan oluşan bir değirmen taşı içine suçlular zebaniler tarafından atılır.Bunların kemiklerinin kırılması cehennemim üst katlarından bile duyulur.parçalara ayrılan cezalı değirmen taşından aşağı düşüp yine eski ahline döner ve yine değirmene atılır.bu cezaya güşmelerinin sebebi peygamber ailesi kanı dökmeleri ve peyganber soyuna eziyet etmelerindendir.

- Ey Ezra* sana beyan ettiğim bu azaplar haricinde sayısını Allah'ın bildiği nice cehenneh azapları vardır.Bunların Her türlüsünden Allah Tüm müminleri koruyup muhafaza eylesin ( Amin,Amin,Amin )
Anlamlar :
( Ezra* : Yahudi Kökenli bir küfeli Tüccar. ApdulHay (r.a) Hazretleri kendisini çok severdi. )

Afaz* : Dünyada ki tuz cevherine benzemeyen yakıcı özelliği olduğu beyanedilen ApdulHay (r.a) Hazretlerinin kitaplarında adı sıkça adı geçen bir madde )

dikkat çalıntıdır
 
  • Beğen
Tepkiler: Cihanî Sultan


Oğuzhan

Oğuzhan

Üye
nerden biliyomuş bunları ilgili hadis mi var yoksa kuranda mı yazıyor ikisi de değilse pek inanmıyorum bu sözlerine
 
nalcam22

nalcam22

Üye
    Konu Sahibi
Hz. Peygamber'in ifadesine göre:

"Cehennem ateşi (miktarca ve sayıca) dünya ateşleri üzerine altmış dokuz derece fazla kılınmıştır. Bunlardan her birinin harareti bütün dünya ateşinin harareti gibidir. " (Tecrîd-i Sârih Tercüme ve Şerhi, IX, 50).

Kur'an-ı Kerîm, Cehennem ehlinin çekeceği azap ve yiyecekleri hakkında da bir takım tasvir ve izahlarda bulunur: "(Nasıl) ağırlanmak için bu (nimet) mi hayırlı yoksa zakkum ağacı mı? Biz onu zalimler için bir fitne (sınama vesilesi veya azap) kıldık. O, Cehennem'in dibinde çıkan bir ağaçtır. Tomurcukları şeytanların başları gibidir. Onlar ondan yiyecekler ve karınlarını onunla dolduracaklar. Sonra onların, bunun üzerine kaynar su karıştırılmış bir içkileri vardır. (Yedikleri zakkum, boğazlarını yakar) Yanan boğazlarını dindirmek için içecek bir şey ararlar. Ama kaynar su katılmış kusuntu ve irinden başka içecek bulamazlar." (Sâffat, 37/62/67). "O ayetlerimizi inkâr edenleri yakında bir ateşe sokacağız, (öyle ki) derileri piştikçe azabı tatsınlar diye onlara başka deriler vereceğiz! Şüphesiz Allah daima üstün ve hikmet sahibidir." (en-Nisâ, 4/56).

- - - Eklendi - - -

bir başka hadis-i şerif şöyledir:
"Secere oğlu yezid'den şöyle rivayet olundu:
"Cehennemde kuyular vardır.Her kuyuda deniz sahili gibi sahil vardır.oralarda haşerat, deve büyüklüğünde yılanlar ve katırlar gibi iri akrepler vardır.Cehennemde azap görenler azaplarının azaltılmasını isteyince,o sahillere çıkarılırlar, hemen oradaki haşerat , yılan ve akrepler bunların dudaklarını , yanlarını ve yörelerini yakalar.Allah'ın dilediği kadar azap ederler.bu tür azabı daha acı bulan cehennem ehli tekrar ateşe koşarlar.Bu azaplarının yanı sıra bir uyuz hastalığına yakalanırlar.Bunlardan her biri o kadar rahatsız olurlar ki, ciltleribi tırmalayarak kaşımaktan kemikleri gözükür.
Cehennemliklerin içecekleri
şiddetli azap olunacak olan cehennemlikler susadıklarında ne içecekler?oradaki içecekleri nasıldır?Bu hususta Resul-i Ekrem geniş şekilde açıklamada bulunmaktadır.
"ebu Hüreyre'den (ra) Resulullah'ın (sav) şöyle dediği rivayet olundu:
"Hamim(cehennem suyu) insanların başına dökülür, başlarını deler, karınlarına geçer, iç organlarını eritir, ayaklarının altından çıkar.Sonra aynı şey devam eder."
"Ebu Ümame'den(ra) şöyle rivayet olundu:Resulullah(sav):
"...Ona irinli sudan içirilecektir.O suyu yutkunur..."(İbrahim/16-17) ayet-i kerimesinin tefsirinde der ki:
"O su ağzına yaklaştırılır, içmekiçmek istemez.Yaklaştırılınca sıcaklığı yüzünü yakar, başının derileri dökülür.İçince bağırsakları paramparça olur.Hatta bağırsakları alt tarafında aşağı çıkar."

- - - Eklendi - - -

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Miraç’ta Cehennem bekçisi Malik ile konuşması

Hz. Muhammed (s.a.v) anlatıyor:

Malik cehennemden iğne deliği kadar bir yer açtı.
Oradan iplik inceliğinden siyah bir duman çıktı.
O duman bir saat çıksaydı; bütün yeri ve semaları
o dumanın karanlığı sarardı.Güneşin, ayın ve diğer aydınlık veren
şeylerin ziyası ve nuru görünmezdi; mahvolurdu.
Ancak Malik, o deliği o anda eli ile sığadı;
o duman yok oldu.
Bana şöyle dedi:

-Buradan içeri bakın.

Bakınca gördüm ki,
cehennem birbirinin atında yedi tabakadır.
En yukarısı cehennemdir ki; oraya müminlerin
en asileri girer. Bunun azabı, diğerlerinden hafiftir.

2.si Lezadır.
Buraya Nasara girecektir.

3.sü Hutamedir.
Buraya da Yahudiler girerler.

4.sü Sairdir.
Buraya da Sabiler girerler.

5.si Sakardır.
Buraya da mecusiler girerler.

6.sı Cahimdir.
Buraya da müşrikler girerler.

7.si Haviyedir.
Buraya da münafıklar girerceklerdir.
Bir de Allahlık davası güdenler girerler.
Firavun, Nemrut gibi.

Ben, aşağı tabakada olanların azaplarının şiddetinden
bakmaya takat getiremedim. Ancak üst tabakada
olanlara baktım; buraya ümmetimin asileri girerler.
Buraya bakınca gördüm ki:

Orada ateşten yetmiş derya var.
Her deryanın kenarında ateşten birer şehir var.
Her şehirde ateşten yetmiş bin ev var.

Her evin içinde ateşten yetmiş bin sandık var.
O sandıkların içinde de, erkekler ve kadınlar var.
Oraya hapsolmuşlar; yanlarında yılanlar ve akrepler var.
Şöyle sordum:

- Ey Malik,
bu sandıkların içinde hapsolanlar
kimlerdir?

Şöyle anlattı:

- Bunların bazısı insanlara zulüm edip
haksız yere malını alanlardır.
Bazısı da büyüklük sayıp zalim
cebbarlık edenlerdir.
Halbuki Büyüklük,
Celal ve İkram sahibi
Yüce Allaha mahsustur.

Sonra, bir kavim gördüm;
dudakları deve ve köpek dudakları gibi idi.
Karınları da şişmişti. Zebaniler, ateşten tokmaklarla
bunların karınlarına vurup duruyorlardı.

Karınlarında bağırsakları kopuyor;
dübürlerinden dökülüyordu.
Tekrar içlerinden bağırsak yaratılıyordu;
zebaniler yine vurup döküyordu.
Onlara böylece azap ediyorlardı.

– Bunlar kimlerdir? dedim;
Malik şöyle anlattı:

Bunlar ümmetinizde yetim malını
haksız yere yiyenlerdir.

Bir kavim gördüm,
karınları dağlar gibi şişmişti.
İçine yılanlar ve akreplerler dolmuştu.
Orada hareket edip ıstırap veriyorlardı.

Bunlar ayağa kalkmak istedikleri zaman,
karınlarının büyüklüğünden ve yılanların,
akreplerin hareketlerinden kalkmaya
güçleri yetmiyordu. Yıkılıyorlardı.
Sordum:

Bunlar kimlerdir? dedim;
Malik şöyle anlattı:

Bunlar ümmetinizden faiz yiyenlerdir.

Bundan sonra,
bir alay hatunlar gördüm;
bunların saçlarından asmışlardı.
Bunlar için:
– Kimlerdir? diye sordum;
Malik şöyle anlattı:

Bunlar, şu kadınlardır ki;
Yüzlerini ve saçlarını örtmeyip
erkeklere gösterirler.
Kocalarından başkasına zinetlerini açarlar.
Kocalarına eza ve cefa ederler.

Bundan sonra,
bir takım erkek ve kadın gördüm;
bunların dillerinden ateş çengellerle asmışlardı.
Tırnakları bakırdandı. Kendi yüzlerini yırtıp
parça parça ediyorlardı.

Bunlar kimlerdir? dedim;
Malik şöyle anlattı:

Bunlar yalan yere şahidlik edenlerdir.
Koğuculuk yapıp söz gezdirenlerdir.

Bundan sonra, bir alay kadınlar gördüm;
bunların kimisini göğsünden asmışlar;
kimisini de ayaklarından baş aşağı asmışlardı.
Bunlar feryad ve sayha atıp duruyorlardı.

Bunlar kimlerdir? dedim;
şöyle anlattı:

Bunlar zina edenlerdir;
ayrıca çocuklarını düşürüp katil işi işleyenlerdir.

Bundan sonra bir alay adamlar gördüm;
bunlar kendi yanlarının etlerini koparıp
ağızlarına koyuyorlardı. Yemeyip ağızlarında
gizliyorlardı. Ama zebaniler onları:

Yiyin. Diye zorlayıp istemeyerek yediriyorlardı.
Tekrar koparıp ağızlarına alıyorlardı. Zebaniler
tekrar yemeleri için onları zorluyorlardı.
Bu şekilde onlara azap ediyorlardı.
– Bunlar kimlerdir? dedim; şöyle anlattı:

Bunlar, ümmetinizden şu kimselerdir ki,
insanları yüzlerine karşı ayıplar; zemmederler.
Ayrıca arkalarından kötüleyip gıybetlerini ederler.
Elleri, dudakları, kaşları ve gözleri ile işaret ederek
insanları alay alırlar.

Bundan sonra bir kavim gördüm ki,
Bunlar tam susadıklarından ötürü susuzluktan
yanıp feryadla su istiyorlardı. Onların bu isteklerine
karşılık ateşten kadehlerle kaynar sular verilip;
İç diyerek zorlanıyorlardı. Onlar bu kadehi ağızlarına
yakın götürdükleri zaman o suyun şiddetli kaynamasından
yüzlerinin etleri pişip kadehin içine dökülüyordu. İçince de,
bağırsakları parça parça olup dübürlerinden dışarı dökülüyordu.

– Bunlar kimlerdir? dedim; şöyle anlattı:
Ümmetinizden şarap ve keyif verici şeyleri içenlerdir.

Bundan sonra, bir alay kadın gördüm;
baş aşağı ayaklarından asmışlar. Dilleri uzayıp
ağızlarından sarkmıştı. Zebaniler, onların dillerini
ateşten makaslarla durmadan kesiyordu. Zebaniler
onların dillerini kestikçe uzuyordu ve bunlar eşekler gibi
anırıyorlardı, köpekler gibi uluyorlardı.
– Bunlar kimlerdir? dedim; şöyle anlattı: _
Bunlar ölüsü öldüğü zaman,
feryadü figan eden kadınlardır.

Bundan sonra, bir takım erkekleri ve kadınları gördüm.
Bunları bakırdan fırınlar içine oturtmuşlardı. Altlarından
ateşler ve alevler çıkıp başları ile beraber bütün
vücutlarını bürüyordu. Gayet kötü kokular geliyordu.

– Bunlar kimlerdir? diye sordum;
Malik şöyle anlattı:
Bunlar, zina eden erkek ve kadınlardı.
Peki, bu kötü koku nedir? dedim;
bunu da şöyle anlattı:
Onların ferçlerinden çıkan şeyin kokularıdır.

Bundan sonra, bir kısım kadınları gördüm ki,
asılmışlar. Bunların elleri boyunlarına sıkıca bağlanmıştı.
– Bunlar kimlerdir? diye sordum;
Malik şöyle anlattı:
Kocalarına hıyanet edip mallarını telef edenlerdir.

Peygamber Efendimiz sav; bir kavim gördüm ki,
bunların cesetleri hınzırına, yüzleri de köpek yüzüne
benziyordu. Dübürlerinden ateşler çıkıyordu. Yılanlar,
akrepler onları sokuyor; etlerini yiyorlar.
– Bunlar kimlerdir? dedim;
Malik şöyle anlattı:
Bunlar ümmetinizden namaz kılmayan,
gusül etmeyenlerdir.

Bundan sonra, bir takım erkekleri ve kadınları gördüm.
Bunlara ateşte azap ediliyordu. Bunların üzerine zebaniler
musallat olmuştu. Bunlar feryad ettikçe, zebaniler sopalarla
vuruyorlardı. Karınlarına ateşten süngüleri saplıyorlardı.
Vücutlarını da ateşten kamçılarla dövüyorlardı.

Bunların azapları pek çetin gördüm.
– Bunlar kimlerdir? diye sordum;
Malik şöyle anlattı:
Bunlar ana ve babalarına isyan ederek
karşı gelenlerdir.

Yine bir kavim gördüm;
bunların boyunlarına ateşten dağlar gibi büyük
halkalar geçirmişlerdi.
– Bunlar kimlerdir? diye sordum;
Malik şöyle anlattı:
Bunlar, üzerlerinde bulunan emanetleri
sahiplerine vermeyenlerdir.

Bundan sonra, bir kavim gördüm; zebaniler bunları
ateşten bıçaklarla boğazlıyorlardı. Ama bunlar aynı
saatte diriliyordu. Bunlar dirilince, zebaniler tekrar
onları boğazlıyorlardı.
– Bunlar kimlerdir? diye sordum;
Malik şöyle anlattı:
Bunlar haksız yere adam öldürenlerdir.

Bir kavim daha gördüm; gayet çirkin ve kötü kokulu
cife yiyorlardı.
– Bunlar kimlerdir? diye sordum;
Malik şöyle anlattı:
Bunlar gıybet edip insanların etini yiyenlerdir.

Bunlardan başka,
cehennemde iki sınıf kimse gördüm;
bunların bir sınıfı erkeklerden, bir sınıfı da kadınlardandı.
Bunların azabı gayet şiddetli idi.
– Bunlar kimlerdir? diye sordum;
Malik şöyle anlattı:
Bu erkekler, beylerin önünde sopa ve kamçılarla gidip
zavallı fakirlere vurup zulüm edenlerdir.
O kadınlar ise sureta libas giyip hakikatte cümle azası belli,
açık hükmünde ve erkeklere aşikar olanlardır.
Ayrıca dışarı çıktıkları zaman, erkekleri kendilerine
çekenlerdir. Bu sebepten, başları deve hörgücü gibi
büyük olup selametle doğruca cennete giremezler.

Bundan sonra, cehennemde bir alay erkek ve dişi
kimseler gördüm. Bunların azabı birbirine benzemiyordu.
Her birine bir başka türlü azap olunuyordu. Bu tabakada
azap olunanlar arasında bunlardan şiddetli azap olunan yoktu.
Şöyle bir azap ediliyorlardı. Bunları ateşten sopalar üzerine asmışlardı.
Etleri pişip dökülüyor; sadece kemik kalıyorlardı. Hak Teala onların
etlerini bitiriyor; yine önceki gibi etleri pişip dökülüyordu.
Bazıları da, ateşten zincirlerle, bukağı
– Bunlar kimlerdir? diye sordum;
Malik şöyle anlattı:

Bunların vücut sağlığı yerinde iken namazı
terk edenlerdir. Ve şöyle dedim:
– Ey Malik, kapıyı kapa,
bakacak takatim kalmadı.

Malik şöyle dedi:
YA RESULULLAH, mübarek gözünüzle müşahede ettiğiniz
azapları gördüğünüz gibi ümmetinize bildirin. Ümmetinizi
çok çekindirin. Masiyetlerden, Allahın emrine aykırı
hareketten onları alıp men edin.Allaha tam itaate teşvik
edip ibadet yoluna getirin. Allahın azabı şiddetlidir.
Cehennemi yedi tabakadır. Bu gördüğünüz ilk tabakasıdır.
Aşağıları daha şiddetlidir.’ Bunu dinledikten sonra,
RESULULLAH SAV EFENDİMİZ ümmetine şefkatından
dolayı ağlamaya, şefaat ve niyaza başlar.

Ümmetinin zaafı ve o gibi azaba takat getiremeyeceklerini
anlatıp o kadar çok ağladı ki ; Cebrail, Mukarreb melekler ve
orada bulunan diğer melekler dahi ağlamaya başladılar.
Resulullah sav Efendimizin tazarru ve niyazına: AMİN!: dediler.

Bunun üzerine,
izzet sahibi Yüce Hakk’tan şu hitap geldi:

Habibim, senin değerin benim katımda büyüktür;
duan makbuldür. Şefaatın makbuldür. Gönlünü hoş tut;
seni muradına eriştirdim. Kıyamette sana bir makam vereceğim;
şu kadar asileri sana bağışlayacağım, ta ki:
– YETER. diyesin. Senin ümmetini sair ümmetlerin
üzerine seçtim. Seni de onlara şefaatçı kıldım.
Dilediğin kadar şefaat eyle; kabul ederim.

Sonra… Malikten başka,
cehennem hazinler on sekiz tanedir;
Malikle 19 olurlar.
‘Onun üzerine on dokuz melek tayin edilmiştir.’(74/30)
Resulullah sav Efendimiz ümmeti namına mahzun oldu;
halas olmalarınıı diledi.
Bunun üzerine Yüce Hakk şöyle buyurdu:
Senin ümmetine on dokuz harfli bir cümle ihsan eyledim.
Ümmetin onu devamlı olarak bırakmadan okursa.
kendilerini o on dokuz cehennem hazinlerinden ve
onların yardımcıları olan zebanilerin azabından emin kılarım.

O cümle şudur:
Bismillahirrahmanirrahim

- - - Eklendi - - -

sanırım yeterli oldu oğuzhan
 
Oğuzhan

Oğuzhan

Üye
yeterli oldu :tşk:
 
nalcam22

nalcam22

Üye
    Konu Sahibi
bişeydegil
 
VKUCUKSAHİN

VKUCUKSAHİN

Üye
hocam herşey iyi de tek bozan çalıntı lafı olmuş. ne o hırsız gıbi :( Alıntı daha iyi..
 
jackalmami

jackalmami

Üye
paylaşım için :tşk:
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...


Üst Alt