bulutsuzgece
Üye
Çanakkale Zaferimizin 100. Yılı Kutlu Olsun
Her ülkenin kendince “kitap” saydığı bir tarihi vardır.
Ve kiminin kitabı bir defter inceliğindeyken, kimininki bir ansiklopedi kalınlığındadır.
Kiminin bir sayfası bile, bazı kitapların tümüne bedeldir…
Öyle ki o tarih kitabının her sayfası kanla yazılmıştır.
O ülkenin her karış toprağı için yüzbinlerce can toprağa düşmüştür…
***
İşte milletimizin küllerinden yeniden doğduğu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna uzanan yolu içeren tarih kitabının sayfaları da böylesine dolu, böylesine yüklü, böylesine ağırdır.
Ve o kitap; her santimetresinin şehit kanıyla sulandığı Çanakkale-Gelibolu’da başlar.
Çanakkale Zaferi, bu ülkenin tarihinin önsözüdür.
***
18 Mart 1915 sabahı saat 10:30’da dünyanın en büyük donanması, dünyanın en güçlü savaş gemileriyle vatanı işgal için Çanakkale Boğazının kapılarına dayanmıştır.
Ve Seyit Onbaşı gibi binlerce kahramanın fedakârlığıyla, o dev armada boğazın sularına gömülerek geri püskürtülmüştür.
18 Mart’ta denizde başlayan bu zafer, 25 Nisan 1915’de 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal’in idaresinde Conkbayırı ve Anafartalarda düşman askerine vurulan tokatla karaya taşınmış, onca yokluğa ve güç koşullara rağmen alınan zaferlerle “Türk Milletinin” toprağını, vatanını ve bayrağını korumak için neler yapabileceği tüm dünyaya gösterilmiştir.
***
Bizler bu topraklar üzerinde hala özgürce yaşayabiliyorsak; Çanakkale ve Kurtuluş Savaşında canını veren askerlerimiz sayesindedir.
Ancak bugün görüyoruz ki Türk Milletinin vatanını korumak için verdiği savaş Çanakkale ve Kurtuluş savaşı ile bitmemiştir. Üç ana kıtanın birbirine en çok yaklaştığı coğrafyada yer alan bu güzel vatan üzerinde, aynı düşmanlar aynı emelleri gütmeye devam etmekte ancak bu defa farklı araç ve yöntemler kullanmaktadırlar.
Milletimize ve özellikle de gençlerimize bu noktada düşen görev ise; günden güne örselenen, çürütülen milli şuura ve milli değerlere sahip çıkmaktır.
Çünkü aynı düşmanlar bugün silahla alamadıkları yerleri, içten bölerek ayrıştırarak, parayla kurum-makam-şirket-toprak ve siyasetçi satın alarak yapmaktadırlar.
“Şehit gelmesin, kimse ölmesin; ver kurtul, sat kurtul” anlayışını kabul etmek mümkün değildir.
Toprak ve Bayrak bir milletin onurudur, uğruna can verilir ama asla bırakılıp kaçılmaz.
Bunu daha iyi anlamak için Atatürk’ün gençliğe ve gelecek nesillere bıraktığı en büyük miraslardan biri sayılan Gençliğe Hitabe’ye bakmak yeterlidir.
“…Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin!
Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!”
(Gazi Mustafa Kemal Atatürk-1927)
Gencinden yaşlısına bugün kendini bu milletin ferdi sayan her insan, vatanın ve özgürlüğün kıymetini daha iyi anlamak adına gidip mutlaka her metre karesine binlerce şehidin düştüğü o toprakları görmelidir. Ömrünüzde bir kez olsun gidin, Çanakkale-Gelibolu’yu görün, yanınızda birileri anlatırken o yerleri gezin, o anları yaşayın.
Çanakkale Savaşı ve Kurtuluş Savaşında canları pahasına aldıkları zaferlerle bize bu vatanı emanet bırakan başta ülkemizin kurucusu ve kurtarıcısı büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm kahramanlarımızı saygıyla anıyor, tarih sayfalarımızın en önemlilerinden birini oluşturan Şanlı Çanakkale Zaferimizin 100. Yılını en içten dileklerimle kutluyorum.
Ekli resimleri görüntülemek için kayıt olmalısınız
Her ülkenin kendince “kitap” saydığı bir tarihi vardır.
Ve kiminin kitabı bir defter inceliğindeyken, kimininki bir ansiklopedi kalınlığındadır.
Kiminin bir sayfası bile, bazı kitapların tümüne bedeldir…
Öyle ki o tarih kitabının her sayfası kanla yazılmıştır.
O ülkenin her karış toprağı için yüzbinlerce can toprağa düşmüştür…
***
İşte milletimizin küllerinden yeniden doğduğu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna uzanan yolu içeren tarih kitabının sayfaları da böylesine dolu, böylesine yüklü, böylesine ağırdır.
Ve o kitap; her santimetresinin şehit kanıyla sulandığı Çanakkale-Gelibolu’da başlar.
Çanakkale Zaferi, bu ülkenin tarihinin önsözüdür.
***
18 Mart 1915 sabahı saat 10:30’da dünyanın en büyük donanması, dünyanın en güçlü savaş gemileriyle vatanı işgal için Çanakkale Boğazının kapılarına dayanmıştır.
Ve Seyit Onbaşı gibi binlerce kahramanın fedakârlığıyla, o dev armada boğazın sularına gömülerek geri püskürtülmüştür.
18 Mart’ta denizde başlayan bu zafer, 25 Nisan 1915’de 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal’in idaresinde Conkbayırı ve Anafartalarda düşman askerine vurulan tokatla karaya taşınmış, onca yokluğa ve güç koşullara rağmen alınan zaferlerle “Türk Milletinin” toprağını, vatanını ve bayrağını korumak için neler yapabileceği tüm dünyaya gösterilmiştir.
***
Bizler bu topraklar üzerinde hala özgürce yaşayabiliyorsak; Çanakkale ve Kurtuluş Savaşında canını veren askerlerimiz sayesindedir.
Ancak bugün görüyoruz ki Türk Milletinin vatanını korumak için verdiği savaş Çanakkale ve Kurtuluş savaşı ile bitmemiştir. Üç ana kıtanın birbirine en çok yaklaştığı coğrafyada yer alan bu güzel vatan üzerinde, aynı düşmanlar aynı emelleri gütmeye devam etmekte ancak bu defa farklı araç ve yöntemler kullanmaktadırlar.
Milletimize ve özellikle de gençlerimize bu noktada düşen görev ise; günden güne örselenen, çürütülen milli şuura ve milli değerlere sahip çıkmaktır.
Çünkü aynı düşmanlar bugün silahla alamadıkları yerleri, içten bölerek ayrıştırarak, parayla kurum-makam-şirket-toprak ve siyasetçi satın alarak yapmaktadırlar.
“Şehit gelmesin, kimse ölmesin; ver kurtul, sat kurtul” anlayışını kabul etmek mümkün değildir.
Toprak ve Bayrak bir milletin onurudur, uğruna can verilir ama asla bırakılıp kaçılmaz.
Bunu daha iyi anlamak için Atatürk’ün gençliğe ve gelecek nesillere bıraktığı en büyük miraslardan biri sayılan Gençliğe Hitabe’ye bakmak yeterlidir.
“…Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin!
Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!”
(Gazi Mustafa Kemal Atatürk-1927)
Gencinden yaşlısına bugün kendini bu milletin ferdi sayan her insan, vatanın ve özgürlüğün kıymetini daha iyi anlamak adına gidip mutlaka her metre karesine binlerce şehidin düştüğü o toprakları görmelidir. Ömrünüzde bir kez olsun gidin, Çanakkale-Gelibolu’yu görün, yanınızda birileri anlatırken o yerleri gezin, o anları yaşayın.
Çanakkale Savaşı ve Kurtuluş Savaşında canları pahasına aldıkları zaferlerle bize bu vatanı emanet bırakan başta ülkemizin kurucusu ve kurtarıcısı büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm kahramanlarımızı saygıyla anıyor, tarih sayfalarımızın en önemlilerinden birini oluşturan Şanlı Çanakkale Zaferimizin 100. Yılını en içten dileklerimle kutluyorum.
Medyaları görüntülemek için kayıt olmalısınız
Ekli dosyalar
Eklentileri görebilmek için Giriş yap veya üye ol.