Haydar
Emekli Yönetici
Birçok Atasözü ve Anlamları
Aba vakti yaba, yaba vakti aba; Bir işin vaktini iyi seçmeyen, kışın yaz işi, yazın kış işi yapan kimseler için kullanılır
Abdal düğünden, çocuk oyundan usanmaz; Herkes kendine uygun işlerden hoşlanır
Abdal tekkede, hacı mekkede bulunur; Her insan kendine uygun bir yerde oturur
Abdalın karnı doyunca gözü papucundadır; Misafirliğe yalnız yemek için giden görgüsüz kimseler için söylenir
Abdalın yağı çok olursa gah borusuna çalar, gah gerisine; Görgüsüz kimsenin eline fazla mal veya para geçince, olur olmaz işlere sarf eder
Acele işe şeytan karışır; Acele yapılan işten hayır gelmez
Acemi katır kapı önünde yük indirir; İşi münasip şekilde yapmayanlarla alay etmek için söylenir
Acemi nalbant kürt eşeğinde dener kendini; Acemi tecrübesiz kimseler fakir fukarada tatbikat görürler
Acı acıyı bastırır, su sancıyı; Yeni felekatler eskilerinin acısını unutturur
Acı patlicanı kırağı çalmaz; Cefakeş kimselerin ufak tefek rahatsızlıklardan, sıkıntılardan mütessir olmadığını ifade eder
Acı söz insanı dininden, tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır; Onuru yaralanan insan şiddetli olarak karşı koyar
Acıkan doymam, susayan kanmam sanır; İhtiyaçları tatmin edilmeden önce insan onlar hakkında mübalağalı düşünür
Acıklı başta akıl olmaz; Müstarip insan makul bir şekilde düşünemez
Acındırırsan arsız olur, acıktırırsan hırsız olur; Anneler ve babalar çocuklarının maddi ve manevi ihtiyaçları karşısında makul davranmazlarsa onların ahlakını bozarlar
Aç ile yatınca arada dilenci doğar; Evlenenlerin maddi şartları hesaba katmaları lazımdır
Aç aman bilmez, çocuk zaman bilmez; Aç da çocuk da akla göre hareketler etmez
Aç ayı oynamaz; İnsan ve hayvan, her şeyden önce karnını doyurmayı düşünür
Aç doymam tok acıkmam sanır; İnsan içinde bulunduğu halin değişmeyeceğini sanır
Aç tavuk kendini arpa ambarında sanır; İhtiyacı olanlar kendilerini o iğtiyaca cevap veren hayallere kaptırırlar
Aç gözünü açarlar gözünü; Dikkatli olmayan hayatta acı tecrübelerle karşılaşır
Aç köpek fırın deler; Aç insan ahlak ve kanun tanımaz
Aç kurt arslana saldırır; Açlar hiç bir şeyden korkmaz
Aç kurt yavrusunu yer; Açlık insanı en yakınlarına karşı bile vahşice davranmağa sevk eder Açlık, hiç bir şeye karşı saygılı değildir
Aç ne yemez, tok ne demez; İhtiyacı olan bir insan müşkülpesent değildir, tatmin edilmiş olan bir kimse hiç bir şeyi bağenmez
Aç ölmez gözü kararır, susuz ölmez benzi sararır; İnsan açlıkla susuzlukla hemen ölmez (zarurete bir müddet dayanır)
Aç insanın yanından kaç; Aç insan tehlikelidir
Açık ağız aç kalmaz; Bir şeyi ısrarla isteyenler onu elde ederler
Açık kaba it eder; Muhafaza edilmeyen şey kaybolur
Açık yaraya tuz ekilmez; Mustarip insanlara daha fazla acı vermemelidir
Açılan solar, ağlayan güler; Hayatta hiç bir şey aynı şekilde devam etmez
Açın gözü ekmek teknesinde olur; Aç insan yalnız karnını doyurmayı düşünür
Açın imanı olmaz; Aç insan yükset kıymetlere değer vermez
Açın karnında ekmek durmaz; İhtiyacı çok olan kimse elinde bir şey saklayamaz
Açlık ile tokluğun arası yarım yufka; Maddi ihtiyaçların giderilmesi sanıldığı kadar güç değildir İnsanın karnı az bir şeyle doyar
Ada bana adayım sana; Her şey karşılıklı olur
Adam adama yük değil, can gövdeye mülk değil; Ölümü düşünerek insanlara katlanmalıdır
Adam adamdan korkmaz, utanır; İnsanları ahlaklı davranmağa sevk eden korku değil küçük görülme duygusudur
Adam adamdır, olmasa da pulu, eşek eşektir olmasa da çulu; Maddi şeyler değer ölçüsü değildir Asıl olan şahsiyettir
Adam olana bir söz yeter; Anlayışlı ve havsiyetli olan bir kimseye bir kere söylemek
Adamakla mal tükenmez; Vaatte bulunmakla hiç bir kayıp söz konusu olmayacağı için insan vaat ederken korkusuzdur
Adamın kötüsü olmaz meğer züğürt ola; Servet ve para insan itibar kazandırır
Adamın yere bakanından suyun sessiz akanından kork; Korkak ve çekingen görünen insanlar işlerini gizli yürütürler
Ağaç ne kadar uzasa göğe ermez; Her insan, kendinden çok yüksek varlıklar olduğunu bilerek böbürlenmemelidir
Ağaç yaş iken eğilir; Çocuk küçük yaşta iken terbiye edilmelidi Alışkanlıklar küçük yaşta kazanılır
Ağaca balta vurmuşlar (neyleyim? sapı bendedir) demiş; İnsana en yakını bile kötülük edebilir
Ağaca çıkan keçinin dala bakan oğlağı olur; Anne ve baba her hareketlerinde çocuklara örnek olurlar
Ağacı kurt, insanı dert yer; Teselli için her şeyi kendine dert etme manasında kulanılır
Ağacın kurdu içinde olur; Hastalık sebepleri dışardan belli olmaz
Ağacın meyvesi olunca, başını aşağı sallar; Olgun insanlar mütevazı olur
Ağaçtan maşa, abdaldan paşa olmaz; Herşey (herkes) her işe kullanılmaz
Ağalık vermekle, yiğitlik vurmakla; Ağa cömert, yiğit cesur olmalıdır
Ağanın gözü ata tımardır; Ağanın ilgilenmesi işleri işleri yoluna koyar
Ağanın gözü öküzü semiz eder; iyi kontrol işte başarı sağlar
Ağanın gözü yiğidin sözü; Ağa çevresinde bulunan insanların halini bilmeli, yiğit sözünde durmalıdır
Ağanın malı çıkar uşağın canı; Zenginler sıkıntılı durumdan paraları ve malları ile kurtulabilirler, fakirler ise canlarını feda etmekle
Ağası güçlü olanın, kulu suçlu olur; Kuvvetli kimselerin suçları maiyetindekilere yüklenir
Ağılda oğlak doğsa, ovada otu biter; Tanrı herkesin nasibini verir inancını ifade eder
Ağır kazan geç kaynar; Olgun adam geç hiddetlenir
Ağır ol batman gelesin; Kendilerine güven duygusu verecek şekilde hareket edenler itibarlı olurlar Hafif meşrep olmayanlara itibar edilir
Ağır ol da molla desinler; Ağır başlı davranan itibarlı olur
Ağır taş yerinden oynamaz; Ağırbaşlı olanlar kararlarını kolay kolay değiştirmezler
Ağır yongayı yel kaldırmaz; Kendine güvenenler dış tesirlere kolay kapılmazlar
Ağlama ölü için, ağla diri için; Ölen için ağlamak meyhudedir, asıl acıyı çekenler geride kalanlardır
Ağlamakla yar ele girmez; Aşk konusunda gözyaşının fazla tesiri yoktur
Ağlamayan çocuğa meme vermezler; Sesini çıkarmayanın işini görmezler
Ağlarsa anam ağlar, gayrısı yalan ağlar; Annemizin dışında, kimse bizim için gerçekten üzülmez
Ağlatan gülmez; Zulmedenin kendisi de rahat etmez, huzur içinde yaşayamaz
Ağrılardan göz ağrısı, her kişinin öz ağrısı; Herkesi en çok ilgilendiren kendi derdidir
Ağrısız baş mezarda olur; Dünyada dertsiz insan yoktur İnsan ölünce huzura kavuşur
Ağustosta gölge kovan, zemheride karnını ovar; Zamanında tebdir almayan sonra sıkıntı çeker
Ah alan onmaz; Kötülük edenin kendi de iflah olmaz
Ahladın (armudun) iyisini ayılar yer; Dünya nimetleri ekseriya layık olmayanlara kısmet olur
Ahmağa yüz, abdala söz vermeğe gelmez; Akılsız veya muvazenesiz kimselerle fazla samimi olmak, vaatte bulunmak insanın başına iş açar
Ahmak gelin yengeyi halayığı sanır; Akılsız insan kime iş buyuracağını bilmez
Ak akçe kara gün içindir; Sıkıntılı günler için para biriktirmelidir
Ak don kara don geçit başında belli olur; Bir şeyin iyisi kötüsü deneme ile (yerinde) belli olur
Ak gün ağartır, kara gün karartır; Neşeli günler insanı canlandırır, kederli günler çökertir
Ak koyunu gören içi dolu yağ sanır; Görünüş insanı aldatır
Ak koyunun kara kuzusu da olur; İyi insanın kötü işi de olur İyi kimsenin çocuğu kendine benzemeyebilir
Akacak kan damarda durmaz; Bazı felaketlerin önüne geçmek imkansızdır
Akar su pislik tutmaz; Hareket, kötü şeyleri de alır götürür
Akar suya inanma el oğluna dayanma; Başkalarına fazla güvenmemek lazımdır, dostlukları geçici olabilir
Akara kokara bakma çuvala girene bak; iyiye kötüye değil elde edilene önem ver
Akçe akıl öğretir, don yürüyüş; Zengin olan mevkiinin gerektirdiği muhitlere gire çıka yol yordam öğrenir Yeni elbise giyen de oturup kalkışına dikkat eder
Akçesi uzun olanın kendisi kıymetli olur; Parayı esirgemeyen hürmet kazanır
Akıl akıldan üstündür; Danışmağa önem vermek gerekir, birinin bilmediğini bir başkası bilebilir
Akıl için tarik birdir; Normal düşünenler için yapılacak şeyler, herhangi bir meselede alınacak tedbirler birdir
Akıl isen açma sırrın dostuna, çünkü dostun dostu vardır, o da söyler dostuna; Bir sırrı en yakınına bile açsan, artık gizli kalmaz
Akıl kişiye sermayedir; Muhim olan para değil akıldır Akıllı olan para kazanır
Akıl para ile satılmaz; Akıl doğuştandır, sonradan elde edilmez
Akıl yaşta değil baştadır; Kabiliyet ve bilgi yaşa bağlı değildir Genç bir insan yaşlı bir insandan daha akıllı olabilir
Akılları pazara çıkarmışlar, herkes yine kendi aklını beğenmiş (almış); Herkes kendi aklını (düşüncesini) beğenir
Akıllı düşman, akılsız dosttan yeğdir (hayırlıdır); Akıllı düşmanın ne yapacağı bellidir, ona göre tebdir alınır Akılsız dostun beklenmedik bir hareketi daha kötü netice verebilir
Akıllı düşününceye kadar deli oğlunu everir; İhtiyatlı kimse karar vermek için fazla düşünür, ilerisini gerisini düşünmeyen o arada aynı işi yapıp bitirir
Akılsız başın zahmetini (cezasını) ayak çeker; Düşünmeden yapılan bir işin neticesi insanı yorar (Daha ziyade unutkanlık için kullanılmaktadır)
Akılsız köpeği yol kocaltır; Düşüncesiz hareket eden boş yere kendini yorar
Akşam ise yat sabah ise git; Her işi zamanına uygun olarak yap! Zamanına göre hareket et
Akşam kavil, sabah savul; Sözünde durmayan için söylenir
Akşamın hayrından sabahın şerri yeğdir; Bir işe sabah başlanılmasının daha uygun olacağını belirtmek için kullanılır
Al elmaya taş atan çok olur; Gösterişli bir şeyin üstüne düşen çok olur Değerli kimseler çok tenkit edilir
Al giyen alınır; Gösterişli olan kendini satar
Al ile satan tutulur; Hile ile en kuvvetli bile yakalanır Hesaplanarak (planlı bir şekilde) en güç işler başarılır
Al kaşağıyı gir ahıra, yarası olan gocunsun; Bir işi umimi yerde konuşan o kalabalıktaki muhtemel suçludan korkmamalı
Al malın iyisin çekme kaygısın; İyi mal al rahat kullan
Ala keçi her vakit püsküllü oğlak doğurmaz; Her zaman (her işten) beklenilen netice elde edilmez
Alacakla verecek ödenmez; Alacağa fazla güvenilmez Borçlu borcunu vermeyebilir
Alçak eşek binmeğe kolay, öksüz çocuk dövmeğe kolay; İnsanların küçüklere, acizlere gücü kolay yeter
Alçak yer yiğidi hor gösterir; Bulunduğu mevki kötü ise, bir insanın değerini yalnış gösterir, bir insanın değeri yerini bulunca belli olur
Alçak yerde tepecik kendini dağ sanır; Gerçek büyüklerin olmadığı yerde biraz sivrilenler kendini bir şey sanır
Alçak yerde yatma sel alır, yüksek yerde yatma yel alır; Her işte orta yol hayırlıdır Çok yüksekte olmanın da, çok aşağıda bulunmasının da ayrı ayrı mahzunları vardır
Alet işler el övünür; Çokluk, şeref, övünme, işi yapandan başkasına ait olur
Alışmış kudurmuştan beterdir; Kötü alışkanlıklarından çok zor vaz geçildiğini belirtmek için söylenir
Alim unutmuş, kelem unutmamış; Yazılmayan (yazı ile tesbit edilmeyen şeyler) unutulmağa mahkumdur
Allah balmumu yakana balmumu, yağmumu yakana yağmumu verir; Allah herkese iğtiyacına göre verir
Allah dağına göre kar verir; Allah herkese yeteneğine, vaziyetine göre sorumluluk yükler Allah her şeyi ölçülü yaratmıştır
Allah dokuzda verdiğini sekizde almaz; Ömrün ne kadarsa o kadardır
Allah gümüş kapıyı kaparsa altın kapıyı açar; Allah insanı bir şeyde mahrum ederse, daha iyi başka bir şeyle memnun eder
Allah kardeşi kardeş yaratmış kesesini ayrı yaratmış; En yakınların bile hesabı (bütçesi) ayrıdır
Allah verince kimin oğlu kimin demez; Allah kulları arasında asalet, mevki veya zenginlik gibi bakımlardan bir ayrım yapmaz
Allahın bildiği kuldan saklanmaz; Malum olan (vaki olan) bir şey gizli kalmaz
Alma mazlun ahını çıkar aheste aheste; Aciz kimselere eziyet etme, yavaş yavaş acısını çekersin
Almadan vermek allah'a mahsustur; Kullar arasında karşılık esastır Karşılıksız ihsanda bulunmak allah'a mahsustur
Alt değirmen güçlü akar; En aşağıdaki (sondaki) en güçlüdür
Altı olur, yedi olur, hep allah'ın dediği olur; Günler geçer, yine her işte Allah'ın dediği olur
Altın anahtar her kapıyı açar; Para ile helledilmeyecek hiç bir zorluk yoktur
Altın ateşte insan mihnette belli olur; Altının ateşe dayanması gibi insanın da karakteri ıstıraba dayanması ile belli olur
Altın eli bıçak kesmez; Kıymetli marifetli (kudretli) bir kimseye herkes kolay kolay dokunmaz
Altın eşik gümüş eşiğe muhtaçtır; Bir şey ne kadar kıymetli olursa olsun, yine daha az değerde başka şeylerle tamamlanır İnsan ne kadar mükemmel olursa olsun yine kendisinden aşağı seviyedekilere muhtaçtır
Altın leğenin kan kusana ne faydası var; Sıhhatinin derdinde olan bir kimseye kıymetli malların (lüks eşyanın) bir faydası olmaz
Altın yerde paslanmaz, taş yağmurdan ıslanmaz; Kıymetli ve sağlam şeyler (kimseler) dış tesirlerden, bulundukları kötü durumlardan müteessir olmaz, değerinden kaybetmezler
Altın yere düşmekle pul olmaz; Kıymetli bir şey layık olmadığı bir duruma düşmekle değerini kaybetmezler
Altının kıymetini sarraf bilir; Kıymetli bir şeyin değerini ancak ondan anlayan takdir eder
Aman diyene kılıç kalkmaz; Teslim olana (yardım dileyene) el kaldırılmaz, zarar verilmez
Ana gibi yar olmaz, Bağdat gibi diyar olmaz; İnsana en yakın (sevgili) anne, en güzel memleket de vatanıdır
Ana kızına taht kurar, kız bahtı kocadan arar; Anne ne kadar fedakar olsa kız, saadetini kocasında arar ve koca evini ana evine terci eder
Anadan olur daya, hamurdan olur maya; İlk yaşlarda çocuğa annenin bakması gerektiğini belirtmek için söylenir
Ananın bastığı yavru incinmez; Ananın şefkati o kadar çoktur ki yavrusuna asla zararı dokunmaz
Anasına bak kızını al, kenarına bak bezini al; Her şey meydana geldiği esas maddeye benzer, özelliklerini ana kaynaktan, yetiştiği yerden alır
Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az; Anlayışlı insana en küçük ima veya söz yeter
Araba devrilince yol gösteren çok olur; İş işten geçtikten sonra akıl veren çok olur, işin başında sonunu görüp tebdirini düşünen azdır
Arabanın ön tekerliği nereden geçerse art tekerleği de oradan geçer; Bir gurubun öncüleri hangi yolu tutarsa gerisi de oradan gider
Arayan mevlasını da bulur mevlasını da; İnsanın başına gelen iyilik ve kötülükler kendi kusuru veya marifetidir
Arı bal olacak çiçeği bilir; Usta olan, verimli olacak şeyi anlar
Arı kızdıranı sokar; Bir insanı kızdırırsak, ondan zarar gelir, kötülük yapınca iyilik beklenmez
Arık ata kuyruğu yüktür; Güçsüze kendi işleri bile ağır gelir
Arık etten yağlı tirit olmaz; İyi iş iyi malzemeden çıkar
Arık öküze bıçak çalınmaz; Zayıfa, acize el kaldırılmaz
Arife günü yalan söyliyenin bayram günü yüzü kara çıkar; Malum olan bir gelecek olay hakkında yanlış konuşan mahçup olur
Armudun önü, kirazın sonu; Armut ilk çıktığında güzeldir, kiraz sonradan tatlanır Bazı şeyler yeni iken, bazıları eskiyince değerlenir
Arpa eken buğday biçmez; Herkes ne kadar çalışıyor ve iş yapıyorsa ona göre netice alır
Arpa samanıyla, kömür dumanıyla; Her varlığın kendisini belli eden bir özelliği vardır
Arpa unundan kadayıf olmaz; Bir şeyi meydana getirirken ona gerekli olan malzemeyi kullanmalıdır
Arpacıya borç eden ahırını tez satar; Borçla zengin olmağa kalkan elindekinden de olur
Arsızın yüzüne tükürmüşler, (yağmur yağıyor) demiş; Yüzsüz hakareti anlamaz
Arslan postunda, gönül dostunda; Her şey kendi yerinde değer kazanır
Asil azmaz, bal kokmaz; Soyu belli olan bozulmaz, karakteri kuvvetli olan değişmez
Asil ile taş taşı, bedasıl ile yeme aşı; Asil insanla beraber bulunmak her şartta faydalıdır, kötü ve bayağı insandan, en iyi şartları getirse de kaçmak gerekir
Aslını saklıyan haramzadedir; Soyunu inkar eden insan değildir
Aş taşınca kepçeye baha olmaz; Zor bir durumda değersiz bir şey değerlidir
Aşı pişiren yağ olur, gelinin yüzü ağ olur; Bir işin başarı sebebi her zaman onu yapan değildir
Aşıka bahdat sorulmaz; Aşık her güçlüğe zevkle dayanır
Aşını, eşini, işini bil; İnsan hayatında önemli olan üç şeye dikkati çekmek için söylenmiştir
Aşk ağlatır, dert söyletir; Aşk insanı dertli eder, dert de geveze
Aşk olmayınca meşk olmaz; Bir işi yapmak için ona sevgiyle bağlanmak gerekir
Aşure yemeğe giden kaşığını belinde taşır; Bir şeyi elde etmek isteyen, onun için zahmete katlanmalıdır (hazırlıklı) olmalıdır
At arıklıkla yiğit gariplikle; Atı yorgunluk ve zayıflık, insanı gurbet, yalnızlık pişirir
At at oluncaya kadar sahibi mat olur; Bir varlığı terbiye etmek güçtür, yetiştiricinin kendisinden fedakarlık etmesi gerekir
At binenin kılıç kuşananın; İş bilen başarı kazanır, eğliyetli kimse iş yapabilir
At bulunur meydan bulunmaz, meydan bulunur at bulunmaz; Birbirini tamamlayan şeyleri bir araya getirmek, her zaman mümkün değildir
At ile avrat yiğidin bahtına; At ile kadının iyisi önceden pek belli olmaz, ne çıkacağı talihine
At ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır; Değerli bir at ölünce yeri boş kalır, yiğit ölünce arkasında bir hatıra bırakır
At sah***** göre kişner; İdare edilen, idare edene göre hareket eder
At yedi günde it yediği günde; At asildir, huyunu hemen belli etmez Köpeğin ne mal olduğu hemen anlaşılır
At yiğidin yoldaşıdır; İyi at binicisine yardımcı olur
Ata da soy gerek ite de; Soyun karakter üzerindeki tesirini belirtmek için söylenmiştir
Ata dostu oğula mirastır; Baba dostu evlada en büyük yardımcı ve koruyucudur
Ata eyer gerek eyere er gerek; Başarıda aletin ve insanın önemini belirtmek için söylenmiştir
Ata malı mal olmaz; Herkes kendi alın teriyle kazanmalıdır Baba malı insana kendi malı kadar zevk vermez
Atı atasıyle katırı anasıyla; Erkek çocuk babasının, kız çocuk anasının eseridir, onların özelliklerini taşır
Atılan ok geri dönmez; İnsan hareket edince, hareketinin neticelerini kendi kontrolunden çıkar (Bundan dolayı ilk adımı atarken ihtiyatlı olmalıdır)
Atım tepmez, itim kopmaz deme; hiç bir şeye ve hiç kimseye güvenmemeli, daima tedbirli olmalıdır
Atın bahtsızı arabaya düşer; Adi işler bahtsız insanlara düşer
Atın dorusu yiğidin delisi; Atlardan doru at, yiğitlerden gözü pek olan iyidir
Atın ürkeği yiğidin korkağı; Ürkek attan, korkak insandan fayda gelmez
Atına bakan ardına bakmaz; Atını iyi yetiştiren ona güvenebilir, iyi yetiştirilen varlık kendisini yetiştireni yolda bırakmaz
Attan düşene yorgan döşek, eşekten düşene kazma kürek; Attan düşen yaralanır yatar, eşekten düşen genellikle ölür, onun için mezarını kazmağa kazma kürek lazım gelir
Ateş tüştüğü yeri yakar; Bir ıstırap bir acı ençok onunla alakalı olanı üzer
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz; Bir söz yayılmışsa, onun muhakkak bir aslı vardır
Av avlayanın, kemer bağlayanın; Mahareti olan başarıya ulaşır
Ava gelmez kuş olmaz, başa gelmez iş olmaz; Herkes tuzağa düşebilir, her insanın başına çeşitli işler gelebilir
Ava giden avlanır; Başkasına tuzak kuran o tuzağa kendi düşerr
Avcı ne kadar av bilse, ayı o kadar yol bilir; Avlanacak olanın da avlayan kadar aklı vardır, kurtulmanın yolunu bilir, yalnız kendi aklımıza güvenmemeliyiz
Avrat var ev yapar, avrat var ev yıkar; Bir ailenin saadeti de felaketi de kadının tutumuna bağlıdır
Ay görmüşün yıldıza minneti yoktur; Her şeyin en iyisini gören, daha kötüsüne iltifat etmez
Ayak almadık taş olmaz, başa gelmedik iş olmaz; İnsan yaşadıkça her türlü zorluğa ve derde uğrar
Ayağını yorganına göre uzat; İnsan daima kendi gücüne, imkanları göre hareket etmelidir
Ayıpsız yar arayan yarsız kalır; Herkesin kusuru vardır, kusursuz insan arayan hiç bir zaman dost bulamaz
Ayyar tilki art ayağından tutulur; Kendisini kurnaz zanneden hilekarlar, ne kadar çabalasalar sonunda yakayı ele verirler
Az eli aşta gör, çok eli işte gör; yemekte az el, işte ise çok el müteberdir
Az olsun öz olsun; Sonu olmayan değersiz çalışmalar yerine, az fakat verimli, değerli işler yapmalıdır
Az tamah çok ziyan getirir; Hırslı insan daima zarara uğrar
Az veren candan, çok veren maldan; Geliri çok olmayanın yardımı içtendir Geliri çok olan için malın kıymeti yoktur Onun verdiği, içten yardım yapanınki kadar değerli değildir
Az yiyen az uyur, çok yiyen güç uyur; Az yiyen dinç ve rahattır, çok yiyen rahatsızlık hisseder
Aza demişler(nereye?) (çoğun yanına) demiş; Her şeyin azı birike birike çoğalır
Azan kurda kızan köpek; Kızmış hiddetlenmiş bir varlığı, ondan daha saldırgan olan sindirebilir
Azıcık aşım, kaygısız başım; Gözü yüksekte olmayan insan rahat yaşar
__________________
B - B
Başa gelen çekilir; Mecbur olunca her zorluğa katlanılır
Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur; Birinin beceriksizliğini belirtmek için kullanılır
Besledik büyüttük danayı, (şimdi) tanımaz oldu anayı; Nankörlü belirtmek maksadıyla kullanılır
Bir buldu iki ister, akça buldu çıkın ister; Hırslı insanlar, hiç bir zaman ellerindeki ile yetinmez, daima daha fazlasını ister
Bir tutam ot deveye hendek atlatır; Ufak bir para veya iyilik insana güç işler yaptırır
Boşa koydum dolmadı, doluya koydum almadı; İşin içinden çıkılmadığını, uygun bir çare bulunmadığını belirtmek için kullanılır
__________________
C,ç - C,Ç
Can boğazdan gelir; Yemeğin hayat bakımından önemini belirtmek için kullanılır
Can canın yoldaşıdır; İnsanlar tek başına yaşayamazlar, muhakkak bir kimseya muhtaçtırlar
Can cümleden aziz; İnsan ilk önce kendini düşünür
Can çıkmadan huy çıkmaz; İnsanları huylarından vaz geçirmek zordur
Cefayı çekmeyen aşık, safanın kadrini bilmez; İnsan her şeyi elde etmenin zorluluğunu bilirse, o şeyin kıymetini anlar
Cömert derler maldan ederler, yiğit derler candan ederler; İnsanlar öğülerek zarara sokulabilir
Çıkmadık canda ümit var (dır); İnsan hayatta bir şeyden tamamıyla ümidini kesmemelidir
Çirkefe taş atma, üstüne sıçrar; Kötü insanlara sataşırsan, o seviyeye inmiş olursun
Çivi çiviyi söker; Bir şeyi ancak kendi cinsinden olan bir şey düzelttebilir veya acı bir şeyi daha acı başka bir şey giderir
Çok bilen (söyleyen) çok yanılır; Bilgi, ihtisas alanı genişledikçe yanılma da o nispette artar
Çok naz aşık usandırır; Fazla naz bıktırır
Çok söyleme arsız edersin, aç bırakma (parasız koyma, çok saklama) hırsız edersin; Fazla ceza vermek, mahrumiyete sokmak, zamanla tesirsiz olur, çocuğun ahlakı bozulur
Çok yaşayan bilmez, çok gezen bilir; Çok gezen, görgüsü sayesinde çok yaşayan ve duyandan daha çok bilgi sahibi olur
Çürük tahta çivi (mıh) tutmaz; Aslı bozuk olan şeyi ne kadar uğraşırsak düzeltemeyiz
__________________
D - D
Dağ dağ üstüne olur, ev ev üstüne olmaz; Bir evde iki ailenin bir arada yaşaması güçtür
Dağ daha kavuşmaz, insan insana kavuşur; İnsanlar, birbirlerinden ne kadar uzakta olsalar, yaşadıkları müddetçe kavuşma ümitleri vardır
Dağ yürümezse abdal yürür; Dervişler alçak gönüllü olur, bir şeyi gurur meselesi yapmazlar
Dam üstünde saksağan, vur beline kazmaylan; Söylenen sözün manasızlığını, saçmalığını belirtmek için kullanılır
Damdan düşen, halden bilir; Başına bir felaket gelen, kendi durumuna düşenlerin halini anlar
Damlaya damlaya göl olur, (aka aka sel olur); Küçük şeyler birikince büyük şeyler meydana gelir
Darı unundan baklava, incir ağacından oklava olmaz; Her şeyi ancak kendisine en uygun malzemeden yapabilirsiniz
Davacısı kadı olanın yardımcısı allah olsun; Kudret sahiplerinin eline düşenler haklarını kolay kolay alamaz
Davetsiz gelen döşeksiz oturur; Bir yere çağrılmadan giden, her türlü muameleyi kabule hazır olmalıdır
Davul dengi dengine diye çalar; Herkes kendi ayarında olanlarla münasebet kurmalıdır
Davulu biz çaldık, parsayı el (başkası) topladı; İşi yapanla kazanç sağlayanın ayrı ayrı olduğunu belirtir
Davulun sesi uzaktan hoş gelir; Dıştan cazip gibi görünen bir şeyin içine girdikten sonra ne olduğunun anlaşılması
Deli kız düğün etmiş, kendi baş sedire geçmiş; Bir kimsenin usul erkan bilmediğini anlatmak için kullanılır
Deliye hergün bayram; Hayatın ciddi tarafları üzerinde düşünmeyen, her şeyi eğlenceli tarafından alanlar için söylenir
Demir nemden çürür, insan gamdan; İnsanı yıkan sıkıntı ve üzüntüleridir
Demir tavında dövülür; Her işi vaktinde yapmalıdır
Denize düşen yılana sarılır; Güçlük içinde kalan, iyi kötü herkesten yardım umar
Derdini saklıyan (söylemeyen) derman bulamaz; Derdini açmayan başkalarının yardımını görmez Tek başın da çaresini bulamaz
Dervişin fikri ne ise zikri de odur; İnsanın zihni ne ile meşgulse, hep ondan bahseder
Deve boynuz ararken kulaktan olmuş; Hakkından fazlasına tamah edenler ellerindekini de kaybederler
Deveden büyük fil var; Her büyüğün daha büyüğü vardır Onun için yersiz gurura kapılmamalıdır
Devlet adama ayağı ile gelmez; Saadeti elde etmek içinaramak, çarelerini bulmak gerekir
Dilin cirmi küçük, cürmü büyük; İnsan dili ile birçok kusur işler
Dilin kemiği yok; Araştırma zahmetine katlanmadan konuşanlar için söylenir
Dinsizin hakkından imansız gelir; Bir kötüyü, daha olan bir başkası sindirir
Dişi köpek kuyruğunu sallamayınca, erkek köpek ardına düşmez; Kadın fırsat vermezse, erkek onun için kötü emeller beslemez
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar; Doğru sözden kimse hoşlanmaz
Dost acı söyler; Hakiki dost, yalandan yüze gülmez, dostunun kusurunu söyler, gerçeği belirtir
Dost dostun ayıbını yüzüne söyler; Dost, dostuna, düzeltmesi için kusurunu açıkça söyler
Düğün olur iki kişiye, kaygısı düşer deli komşuya; İki kişi için yapılan düğünün dedikosunu başkaları yapar
Düğüne gider zurna beğenmez, hamama gider kurna beğenmez; Herşeyden şikayet edip bir şey beğenmeyenler için kullanılır
Dünya malı dünyada kalır; İnsan ölünce, her şeyi bu dünyada kalır, onun için mala bağlanmamalıdır
Dünyanın ucu uzundur; İnsan insana muğtaç olur
Düşmanın karınca olsa kendini merdane tut; Düşmen ne kadar zayıf görünse küçümsememelidir
Düşmez kalkmaz bir allah; Her insanın kötü ve iyi zamanı olur, kötü duruma düşmeyen yalnız Allah'tır
__________________
E - E
Ecel geldi cihana, baş ağrısı bahane; Ölüm zamanı gelen insanın, ölüm sebebi önemli değildir
Eceli yaklaşan köpek cami duvarına siyer; Aşırı hareket edenler, ölümlerini çabuklaştırırlar
Edebi edepsizden öğren; edepsizin hareketleri, edepli davranmanın yollarını kendiliğinde öğretir
Eğilen baş kesilmez; Yenilgiyi kabul edene kötü davranılmaz
Eğreti ata (el altına) binen tez iner; İnsanın kendine ait olmayan bir şeyden çabuk ayrılmak zorunda kaldığını anlatır
Eğri düzü beğenmez, bu da bizi beğenmez; Bir şeyi beğenmeyenlerin kendilerinde kusur olduğunu belirtmek için kullanılır
Ek tohumun hasını, çekme yiyecek yasını; İyi tohum eken iyi ürün alır İyi işe başlayan iyi sonuç elde eder
Eken biçer, konan göçer; Her işin bir sonucu vardır Başlangıcı yapan sonucu görür
Ekmeden biçilmez; Emek vermeden netice alınmaz
El ağzına bakan karısını tez boşar; Başkasının sözü ile hareket edenin yuvası yıkılır
El el ile, değirmen yel ile; Bir el diğer bir elin (bir kimse başka bir kimsenin) yardımıyla iş yapabilir
El elden üstündür arşa çıkınca; Bir insan kendisinden üstün bir başkasının varlığını bilmeli ve alçak gönüllü olmalıdır
El (etek) öpmekle ağız (dudak) aşınmaz; Birisine aşırı saygı göstermenin, maddi bir zarar vermiyeceğini anlatır
El için ağlayan iki gözden olur, yer için dövünen dizden olur; Yabancılar için çırpınan, boş yere ziyana uğrar
El kazanı ile aş kaynamaz; Ödünç alınan malla işler yürümez
Elmayı soy da ye, armudu say da ye; Elmayı kabuğuyla yemek iyi değildir, armudu da çok yemek
El yarası onulur, dil yarası onulmaz; Havsiyet kırıcı söz ve hareketler asla unutulmaz
El yumruğunu yemiyen, kendi yumruğunu bozdoğan armudu sanır; Başkasından dayak yemeyen kendi attığı dayağın acını takdir edemez
Elçiye zeval olmaz; İki taraf arsında haberleşmeyi sağlayan kişi, getirdiği kötü heberden dolayı suçlu değildir
Elin ağzı torba değil ki çekip büzesin; İnsanların dedikodusuna mani olunmaz
Elle gelen düğün bayram; Ortak acılara ve zorluklara daha kolay katlanılır
Elti eltiye eş olmaz, arpa unundan aş olmaz; İki erkek kaedeşin eşleri birbirlerini çekemez
Ergen gözüyle kız alma, gece gözüyle bez alma; Genç ve tecrübesiz insanların her gördüğü kıza aşık olup evlenmeğe kalkması, karanlıkta alınan bir kumaşın rengini ve desenini, kalitesini anlamadan almağa benzer İnsan aldanabilir
Erim er (yiğidim yiğit) olsun da yerim (durağım) çalı gibi olsun; Kuvvetli erkek, eşini her şartta mesut eder, korur
Erine göre bağla başını, tencerene göre kaynat aşını; İhtiyaçlarını elindeki imkanlara göre karşılamağa çalış
Erken kalkan yol alır, er evlenen döl alır; Her işe vaktinde başlayan daima kazançlı çıkar
Eski dost düşman olmaz, yenisinden vefa gelmez; Eski dost daima dostuna sadıktır Yeni dostların da her sözüne inanmamalıdır
Eskiye itibar olsaydı, bit pazarına nur yağardı; Her şeyin daima yenisi beğenilir ve aranılır
Esmere al bağla, karşısına geç ağla; İnsan kendisine yakışanı yapmalı
Eşek hoşaftan ne anlar (suyunu içer tanesini bırakır); Anlayışsız insanlar, değerli varlıklardan zevk almazlar, basit şeylerden hoşlanırlar
Et tırnaktan ayrılmaz; Ana evladından, kardeş kardeşten ayrılmaz
Ev alma, komşu al; Komşuluk münasebetinin önemini belirtmek için kullanılır
Evdeki hesap çarşıya (pazara) uymaz; Önceden yapılan planlar her zaman tam olarak uygulanamaz
Evi ev eden avrat (yurdu şen eden devlet); Ailede kadının yerini belirtmek için kullanılır
Evlenenle ev yapanın Allah yardımcısıdır; Ailenin değerini belirtmek için kullanılır
Evli evinde köylü köyünde gerek; Herkes kendi yerinde, yurdunda yaşamalıdır
__________________
F - F
Faydasız baş mezara yaraşır; Hiç kimseya faydası olmayan bir insanın bu dünyada yaşaması lüzusuzdur
Fazla ( artık) mal göz çıkarmaz; İnsanın ne kadar çok malı olursa onun için o kadar iyidir
Felek kimine kavun yedirir kimine kelek; İnsanların hiç bir zaman aynı seviyede ve aynı durumda olmayacaklarını belirtmek için kullanılır
__________________
G - G
Garip kuşun yuvasını allah yapar; Kimsesiz, yoksul kişilerin yardımcısı Allah'tır
Gelen gideni aratır; Bir iş veya memuriyete sonradan gelenler orada daha önce çalışanlardan daha başarısız oldukları zaman söylenir
Gönülsüz yenen aş, ya karın ağrıtır ya baş; Bir işi isteyerek, severek zevk du***** yapmanın faydasını anlatır
Görünen köy kılavuz istemez; Neticesi açıkça görülen bir şey için yol göstermenin gereksiz olduğunu anlatır
Gözden ırak olan, gönüldende ırak olur; Ayrılanların zamanla birbirlerinin unuttuklarını anlatır
Gülü seven dikenine katlanır; Sevilen insanın kusurları hoş görülür, nazı çekilir
Gülme komşuna, gelir başına; Kötü durumlara düşenlere gülme, bir gün aynı duruma sen de düşebilirsin
Gün doğmadan neler doğar; Hiç ummadığımız bir zamanda işlerimiz yoluna girebilir
Güneş balçıkla sıvanmaz; İyi, mükemmel işleri ve eserleri kötülemekle onların değerini düşürmek mümkün değildir
__________________
H -
H
Haydan gelen huya gider; Bedava kazanılan servet yine gereksiz yerlere sarfedilir
Her kuşun eti yenmez; Genellikle her güzel kadına sahip olmak isteyene bunun mümkün olmadığını anlatan bir uyarma sözü olarak kullanılır
Her horoz kendi çöplüğünde öter; İnsan daima yaşadığı çevrede sayılır ve hükmünü yürütür
Her yiğidin bir yoğurt yiğişi vardır; Her kişinin kendine göre bir iş yapma usulü vardır
Her yiğidin gönlünde bir arslan yatar; Her insan içinde geleceğine dair büyük ümitler ve tatlı hayaller yaşatır
Horozu çok olan köyün sabahı geç olur; Bir işe çok kimse karışırsa, o iş doğru dürüst yapılmaz Sonuç geç ve güç alınır
__________________
I,i - I,İ
Isıramadığın (kıramadığın) eli öp de başına koy; İnsan kendinden kuvvetli olan kimselere menfaati icabı saygı göstermelidir
İki canmaz bir ipte oynamaz; Birbirinden kurnaz iki kişinin aynı konuda ve yerde yarışmayacağını anlatır
İki çıplak bir hamamda yakışır; Evleneceklerden birinin mal ve mülk bakımından yeterli durumda olması gerekir
İki karpuz bir koltuğa sığmaz; insanın aynı anda birden fazla iş yapamayacağını anlatır
İş işten artmaz, dişten artar; Biriktirme, çok çalışmakla kazanıp yemekle değil, kazandıklarımızın bir kısmını bir kenara ayırmakla olur
İt ürür kervan yürür; Kötü tenkitlere aldırmadan yoluna devam etmenin iyi olacağını belirtmek için söylenir
__________________
- K -
K
Kabahat samur kürk olsa, kimse sırtına (üstüne) almaz; Hiç kimse kabahatli olduğunu kabul etmek istemez
Kalp kalbe karşıdır; Birisini seven insan, muhakkak ondan da sevgi görür
Kar zararın ortağıdır; Kar eden, bir gün zarar edebileceğini de hesaplamalıdır
Kara (kötü) haber tez duyulur; İnsanlar, kara haberi öabucak duyarlar
Kardeş kardeşi bıçaklamış, dönmüş yine kucaklamış; Kardeş kardeşle ne kadar anlaşmasa, yine ona sevgi duyar
Kaş ile göz, gerisi (kalanı, artanı dahası) söz; Yüzde en çok dikkati çeken yerler, kaş ve gözlerdir
Kaynayan kazan kapak tutmaz; Kızgın olanları baskı altına almak güçtür
Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez; Büyük kazanç getirecek yer veya iş için biraz fedakarlıkta bulunmanın akıllıca bir iş olduğunu belirtmek için söylenir
Kazma kuyunu kazarlar kuyunu; Her kötü hareket reaksiyon uyandırır ve yapanın felaketini hazırlar
Kedi yetişmediği ciğere pis (murdar) der; İnsanlar, erişemedekleri kıymetleri, küçültmeye çalışırlar
Kel ölür, sırma saçlı olur, kör ölür badem gözlü olur; Bir şey veya insan kaybedildikten sonra olduğundan fazla değerlendirilir
Kelin medarı olsa kendi başına olur, (kel ilaç bilse, kendi başına sürer, kelin ilacı olsa başına sürer; Herkes çare söyleyenlere inanmamalıdırHer işin çaresini bilse o insan dertsiz yaşar
Kem söz, kalp akçe sahibinindir; Kötülük yapan, karşısındakinden çok kendisine ziyan verir, itibarını kaybeder
Kenarın dilberi nazik de olsa nazenin olamaz; Görgüsüz ve yeteri kadar terbiye görmemiş olanlar ne kadar gayret gösterseler de eksikleri bir yerden belli olur, kendini açığa vurur
Kendi düşen ağlamaz; Felaketini eliyle hazırlayan, sonradan dövünmemelidir
Keskin sirke küpüne (kabına) zarar; Zamansız ve aşırı öfkeye kapılan en çok kendine zarar verir
Kestane kabuğundan çıkmış, kabuğunu beğenmemiş; Yükselince eski çevresini beğenmeyenler hakkında söylenir
Kırkından sonra azanı teneşir paklar (-açare bulunmaz); Yaşlıların ihtirasları ölümlerine kadar sürer
Kısa günün karı az olur; Geç kalkarak işe başlayan az kar eder, az iş yapar
Kısmetinde ne varsa, kaşığında o çıkar; İnsan, kısmetinden fazlasını elde edemez
Kızını dövmeyen dizini döver; Kızını gerektiği gibi terbiye etmeyen, sonra çaresiz kalır
Kimse kimsenin çukurunu doldurmaz; Herkes eceli gelince ölür, başkasının ölümü, diğer bir kimseyi kurtarmaz
Korkak bezirgan, ne kar eder, ne ziyan; Korkak olan, teşebbüsten kaçınan tüccar, zarar etmez, ama karını da artıramaz
Komşu boncuğunu çalan gece takınır; Hırsızlıkla ele geçirilen şey ele güne çıkarılamaz
Komşu hakkı, Tanrı hakkı (dır); Komşunun komşu üzerindeki hakkı Tanrı'nın kul üzerindeki hakkı kadar kutsaldır
Komşunun tavuğu, komşuya kaz görünür (karısı kız görünür); İnsanlar, daima başkalarının elinde olanı kıskanırlar ve onu kusursuz görürler
Korkulu rüya (düş) görmektense uyanık yatmak hayırlıdır; İnsanlar, sonradan sıkıntılı durumlara düşmektense, önce tedbirli olmalı olmağa çalışmalıdır
Koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdurahman Çelebi derler; Bir şeyin iyisi yoksa kötüsü itibarda olur
Köpeğin duası kabul (makbul) olsaydı, gökten kemik yağardı; Tanrı kötü insanların duasını kabul etmez
Köpekle (itle) dalaşmaktan çalıyı dolaşmak yeğdir; Kötü insanlarla münakaşaya tutuşmamak için çareler aramalıdır, sıkıntıya katlanmalıdır
Köpeksiz köy bulmuş çomaksız geziyor; Şartlar uygun olunca istediği gibi hareket edenler için kullanılır
Köpeksiz sürüye (köye) kurt girer (iner, üşer); Koruyucusu olmayana, kötü niyetliler, fenalık yapmaktan çekinmezler
Kör bile düştüğü çukura bir daha düşmez; İnsan bir defa hata yapınca aynı yanlışı tekrarlamaz
Körler memleketinde tekgözlü kraldır; Kötüler içinde, daha az kötü olan makbul sayılır İnsanların değeri çevresindekilere göre ölçülür
Körle yatan şaşı kalkar; Değersiz insanlarla dostluk yapan kötü özellikler kapar
Kötülük her kişinin karı, iyilik er kişinin karı; Kötülüğü herkes yapabilir, iyilik yapmak ise ancak iyi ve yüksek insanlara vergidir
Kul azmayınca Hak yazmaz; Kul kusur etmeden, Tanrı günah yazmaz
Kul kusursuz (hatasız) olmaz; Herkesin bir kusuru vardır
Kul sıkılmayınca (bunalmadıkça) Hızır yetişmez; İnsan sıkılmadıkça, sıkıntıdan kurtulacak çarelerle karşılaşmaz
Kurt dumanlı havayı sever; Kötü niyetleri olanlar, karanlığı, bulanık ortamları seçerler
Kurt kocayınca köpeklere maskara olur; İnsanlar yaşlanıp kuvvetten düşünce evvelce kendisinden korkanların alay konusu olur
Kurunun yanında yaş da yanar; Suçlunun yanında suçu olmayan da bazen ceza görür
Kuzguna yavrusu şahin (anka, şirin) görünür; Herkese kendi evladı kusursuz gelir
__________________
L
Laf lafı açar, laf da tabakayı açar; İnsanlar konuştukça yavaş yavaş sırlarını ortaya döker
Laf torbaya girmez; Hiç kimseyi konuşmaktan men edemeyiz
Lafla (lakırdı ile) peynir gemisi yürümez; Sadece konuşmakla hiç bir iş başarılamaz
__________________
- M -
M
Mahkeme kadıya mülk değildir (olamaz); Kimse çalıştığı yere sahip çıkmamalıdır oradan çekilince başkası işi devralır
Mal canın yongasıdır; İnsan için malın bir değeri vardır, ona zarar gelmesini istemez
Mal melameti örter; Makı olan insanın kusurları görülmez
Mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır; Martın vakitsiz soğuklarına insana verdiği zararları anlatmak için kullanılan bir sözdür
Mayasız yoğurt tutmaz (çalınmaz); Esası olmayan iş meydana çıkmaz
Merhametten maraz doğar (hasıl olur); Bir insana çok fazla merhamet edip her kusurunu hoş görür, her eksiğini giderirsek, ona iyilik değil, kötülük etmiş oluruz
Meyveli ağacı taşlarlar; Çok şeye sahip olanın düşmanı da çok olur
Mızrak çuvala girmez (sığmaz); İnsanıni hatalarını saklayamayacığını belirtmek için kullanılan bir sözdür
Minareyi çalan kılıfını hazırlar; Kötü niyet besleyen, onu gizleyerek çareleri de hazırlar
Misafir misafiri istemez (sevmez), ev sahibi hiç birini; Misafir kısmetine ortak olduğu için başka misafiri, ev sahibi ise çektiği zahmet yüzünden hiç birini istemez
Misafir umduğunu değil bulduğunu yer; Misafir tamahkar olmamalı, gittiği evin şartlarına uymalıdır
Mühür kimde ise Süleyman odur; kim yüksek mevsiye geçerse, onun sözü geçer, kudret onda olur
Mürüvvete endaze olmaz; iyiliğin haddi yoktur Gönülden ne koparsa
__________________
- N -
N
Namaza meyli olmayanın kulağı ezanda olmaz; Bir işle alakası olmayan, ona ait olan şeyler de ilgi duymaz
Ne doğrarsan aşına o çıkar karşına; İnsan ne kadar çalışırsa o kadar kazanır
Ne ekersen onu biçersin; Yapılan hareketlerin neticesini önceki hareketler hazırlar
Ne oldum dememeli ne olacağım demeli; İnsan bu gününe güvenmemeli, geleceğini düşünmelidir
Ne verirsen elinle o gider seninle; İnsanın bu dünyada yaptığı bir iyiliğin ahıratte karşılığını göreceğini belirten dini bir inancı ifade eder
Nerde çokluk orda bokluk; Kalabalık yerlerde karışıklık çıkar
Nerde hareket orda bereket; Çok çalışıp gayret gösteren kimselerin kazançları da çok olur
__________________
- O,ö -
O,Ö
Oğlan dayıya kız halaya çeker; Doğan çocuğun kızsa halaya, erkekse dayıya çekeceği hakkında bir inancı anlatır
Olacakla öleceğe çare yoktur; Alna yazılan mutlaka başa gelir, mani olunmaz
Ödünç güle güle gider ağlaya ağlaya gelir; Ödünç verilen şey yeni gider yıpranmış döner
Öfke baldan tatlıdır; Kızmak insanlara kolay ve tatlı gelir
Öfkeyle kalkan zararla oturur; Öfkeye kapılarak yapılan bir iş sonradan pişmanlık gerektirir
Ölmüş eşek kurttan korkmaz; Çekinecek bir şeyi olmayan, hiç kimseden korkmaz
Ölüm hak miras helal; Ölenin arkasından miras paylaşılmalıdır anlamında kullanılan bir söz
Ölürse yer beğensin kalırsa el beğensin; Çocuğunu terbiye etmekte sert davrananların felsefesidir
__________________
P - P
Papaz her gün pilav yemez; İnsan her zaman aynı şartları bulamaz
Para parayı çeker; Parası olanın daha fazla para kazanmağa imkanı vardır
Parayı veren düdüğü çalar; İnsan parasını verdikten sonra istediği şeyi elde edebilir
Perşenmenin gelişi çarşambadan bellidir; Bir şeyin neticesi başından belli olur
__________________
- R -
R
Rahvan at kendini yorar; Bir işi işgüzarlık ederek ve gereksiz yere üstünde durarak uzatanın zararı kendisinindir
Rençber kırk yılda, tüccar kırk günde; El emeği ve alın teriyle para kazanmanın zorluğunu, buna karşılık uygunsuz yollardan kazanmanın kolaylığını anlatır
Rüzgar eken, fırtına biçer; Boyundan büyük işlere karışan veya kendi menfaati için başkalarının işini bozan sonunda zararlı çıkar
Paranın yüzü sıcaktır; Para ile her şey yaptırabilir
Rüzgar esmeyince yaprak kımıldamaz; Ortaya çıkan her olayın veya durumun bir sebebi vardır
Rüzgarlı havanın kuytusu, yağmurlu havanın uykusu; Tehlikeli durumlardan kaçınmalı ve üstüne vazife olmayan işlere karışmamalıdır
Pilav yiyen kaşığını yanında (belinde) taşır; Bir işi yapmak isteyen önceden hazır olmalıdır
__________________
- S,ş -
S,Ş
Sabah ola hayır ola; her günün ne getireceği belli değildir Bir işin daha sonra görüşülmesinin daha iyi olacağını belirtmek için kullanılır
Sabır ile koruk helva, dut yaprağı atlas olur; Sabır ile her iş halledilir
Sabreden derviş muradına ermiş; Sabretmesini bilenler sonunda istedikleri şeye kavuşurlar
Saçın ak mı, karamı? önüne düşünce görürsün; Bir işin iyi veya kötü olduğu, neticesinde belli olur
Safa ile yenen cefa ile kazanılır; Parayı kazanmak zor, harcamak kolaydır
Sağır işitmez, uydurur (yakıştırır); Sağır duymaz fakat söylene kelimeye en uygununu bulur
Sakla samanı gelir zamanı; Her şeyi har vurup harman savurmamalıdır, kıymetsiz bir şey bile zamanında faydalıdır
Sakınılan (esirgenen) göze çöp batar; Çok dikkat edilen ve titiz davranılan bir işte muhakkak aksilik olur
Sarmısağı gelin etmişler, kırk gün kokusu çıkmamış; İnsanları ardan zaman geçmeden tanıyamayız İnsanlar çok belirli bazı kusurlarını bile bir müddet saklayabilirler
Sen zot, ben zot, ineğe kim verecek ot? veya Sen ağa ben ağa, bu ineği kim sağa; Herkes üzerine düşen vazifeyi yapmalıdır
Serçeden korkan darı ekmez; Bir şeyin sakıncasını düşünen o işi yapmağa kalkışmamalıdır
Sırça köşkte oturan, komşusuna taş atmaz; Durumu çok nazik olan insan konuşurken ileri geri laf etmez, etrafı kollar
Sırrını açma (açma sırrını) dosduna çünkü (dostunun dostu vardır) o da söyler dostuna; İnsan sırrını en güvendiği kimseye bile söylememelidir
Sinek küçüktür ama mide bulandırır; Bazı küçük olaylar insanı çileden çıkarmak için kafidir
Son pişmanlık fayda vermez (etmez); Her şeyin neticesini baştan düşünüp ona göre tedbir almalıdır Yoksa elden bir şey gelmez
Sirkesini, sarmısağını düşünen paçayı yiyemez; Her işe başarabilmek için bazı fedakarlıklara katlanmal lazımdır
Sona kalan dona kalır; Her işi vaktinde yapmalıdır
Sora sora Bağdat (kabe) bulunur; Başkalarının bilgisinden faydalanarak her şey bilinebilir ve bulunabilir
Soydur çeker (boktur kokar); Herkes az çok soyunun özellikllerini taşır
Söyleyene bakma, söyletene bak; Her işin yapılmasına sebep olan bir şey vardır
Sözünü bil, pişir, ağzını der, devşir; İnsan düşünerek ve sözlerini tartarak konuşmalıdır
Su testisi su yolunda kırılır; Kötü işlerde uğraşan kimse yine o işten zarar görür
Su uyur düşman uyumaz; İnsan düşmanına güvenmemelidir, ondan gelecek kötülüğe karşı hazırlıklı olmalıdır
Suyun yavaş akanından, insanın yere bakanından kork; Sinsilerden çekinmelidir
Sür git demememişler, gör geç demişler; İnsan çevresiyle ilgilenmeli ve etrafındaki şeyleri tanıyıp öğrenmelidir
Sükut ikrardan gelir (sayılır); İtiraz etmemek kabul manasına gelir
Sürüden ayrılanı (ayrılan koyunu, kuzuyu) kurt kapar; Bir topluluktan ayrılanın başına türlü felaketler gelir
Sütten ağzı yanan, yoğurdu (ayranı) üfleyerek yer (içer); Tecrübeli insan daima ihtiyatlı olur
Şeriatın kestiği parmak acımaz; Adil olan kanunların verdiği en ağır cezaya bile insan katlanır
Şık şık (çık çık) eden nalçadır iş bitiren akçedir; Bütün işler parayla olur
__________________
- T -
T
Taş düştüğü yerde ağarır (kalır); (Taş yerinde ağırdır), insan tanıdığı, bilindiği çevre içinde değer taşır
Taşıma suyu ile değirmen dönmez; Bir işi yaparken yeteri kadar malzeme olmalıdır
Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi olmamış; Önemsiz insanların büyük insanlara dargınlığı bir mana ifade etmez
Tekkeyi bekleyen çorbayı içer; Sabrederek çalışanlar sonunda mükafatını görürler
Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş; Herkes dengini bulur
Terazi var tartı vari her bir şeyin vakti var; Her şey ölçülü ve sıralı yapılmalıdır
Tereciye tere (Tarhuncuya tarhun) satılmaz; Bir işin esasını bilen kimseyi o konuda aldatmak zordur
Terzi kendi söküğünü (dikişini) dikemez; İnsanlar kendine ait işlerde ihmalkardırlar
Tilkinin dönüp (gezip) geleceği yer kürkçü dükkanıdır; Her insanın eninde sonunda gideceği yer, esas yetiştiği yerdir
Tok açın halinden bilmez (anlamaz); Refah içinde yaşayanlar, fakirlerin çektiği sıkıntıdan habersizdirler
Tok ağırlaması (ağırlamak) güçtür (güç olur); Karnı doymuş bir kimseye kolay kolay yiyecek beğendirilmez
Tabak (debbağ) sevdiği deriyi yerden yere çarpar; Gerçek dost iyiliği için sevdiğini incitir
__________________
U,ü - U,Ü
Ucuz etin yahnisi (suyu) tatsız (kara, pek) olur; Ucuz mal genellikle kötü olur
Ummadığın taş baş yarar; Hiç gösterişi olmayan şeyler ve insanlar bazen umulmadık işler yaparlar
Üç göç bir yangın yerini tutar; Göçler malı mülkü zarara uğratır
Üveye etme özünde bulursun, geline etme kızında bulursun; Başkalarının evlatlarına kötü davrananlar, kendi evlatlarında cezalarını bulurlar
Üzüm üzüme baka baka kararır; İnsan yakında olanın huyunu kapar;
Üzümü ye de bağını sorma; Önemli olan sebep değil sonuçtur
__________________
V,Y
Vakitsiz öten horozun başını keserler; İnsan yapacağı işin zamanını hesaba katmalıdır
Var varlatır yok söyletir; Parası olan her şeyi yapabilir, olmayanda ise sıkıntı kavga eksik olmaz
Varsa (var mı) pulun herkes kulun, yoksa (yok mu) pulun dardır yolun; Parası olana herkes itibar eder, olmayana kimse bakmaz
Yalancının evi yanmış kimse inanmamış; Daima yalan söyleyene doğru söylese kimse inanmaz
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar; Söylenen bir yalan er geç ortaya çıkar
Yanlış hesap Bağdat'tan döner; Yanlış iş muhakkak bir zaman sonra ortaya çıkar
Yarım elme gönül alma; Maksat gönül almak olduktan sonra ufak bir şeyle de hatır hoş edilir
Yaş yetmiş iş bitmiş; Yaşı ilerlemiş insanlardan fayda beklenmez
Yavaş atın tekmesi pek olur; Yumuşak insanların kızdıkları zaman herkesten zararlı olabileceklerini anlatmak için kullanılan bir söz
Yazın gölge hoş, kışın çuval boş; Tembellik eden aç kalır
Yavuz hırsız ev sahibini bastırır; Açıkgöz kimse haksız olduğu zamanda da haklı çıkmasını bilir
Yemeyenin malını yerler; Malına sahip olmayan elinden kaçırır
Yerin kulağı var; Gizli bir şey söylerken dikkatli olmalı, umulmadık yerden işitilebilir
Yiğidin malı meydandadır; Çıplak gezmekten hoşlanan ve utanması, sıkılması olmayan kimselerle alay etmek için kullanılan bir söz
Yiğit lakabıyla anılır; Yiğit kazandığı ünle tanınır
Yoktan yonga çıkmaz; Olmayan şeyden hiç bir şey elde edilmez
Yol bilen kervana katılmaz; Bilgisi olan başkalarına muhtaç olmaz
Yol ile giden yanılmaz; Bir şeyi usulüyle yapan zahmet çekmez
Yol yürümekle borç vermekle tükenir; Her iş üzerinde çalışmakla tamamlanır
Yolcu yolunda gerek; Herkes kendi işinde olmalıdır
Yörük at yemini arttırır; Çok çalışıp faydalı olan insanlar kendi değerlerini yükseltirler
Yumurtada kıl bitmez; Olmayacak işten bir sonuç beklememelidir
Yuvarlanan taş yosun tutmaz; Çalışan kimse daima zinde kalır
Yuvayı yapan dişi kuştur; veya Yuvayı dişi kuş yapar; Ailenin düzenini sağlayan ve aileyi yaşatan kadındır
Yüz verme arsız olur, az verme hırsız olur; Çok yüz verilen arsız olur, eline az para verilen daha ister, hırsız olur
__________________
- Z -
Z
Zaman sana uymazsa sen zamana uy; Zamana aykırı hareket etmektense ona uymak lazımdır
Zararın neresinden dönülürse kardır; zararlı bir işe devam etmemelidir
Zengin arabasını dağdan aşırır, züğürt düz ovada yolunu şaşırır; Zengine her kapı açılı, fakirin ise olacak işi bile ters gider
Zenginin malı züğürdün çenesini yorar; Elinde bir şey olmayanlar devamlı şekilde zenginlerin yaşayışlarından bahsederler
Zora dağlar dayanmaz; Kuvvetin, azmin önünde engel durmaz
Zorla güzellik olmaz; Zorla bir şey elde edilmez
Zurnada peşrev olmaz, ne çıkarsa bahtına; Her alet, her malzeme isteneni vermez
Züğürt olup düşmektense uyuz olup kaşınmak daha yeğdir; Hareketsiz oturmak, bir şey yapmamaktan çok önemsiz de olsa bir iş yapma hayırlıdır
Züğürtlük zadeliği bozar; Parasızlık, kibarın gösterişini bozar
Zürefanın düşkünü beyaz giyer kış günü; Parasız kalmış kibar, görünüşü bozulmasın diye her şeye razı olur
Abdal düğünden, çocuk oyundan usanmaz; Herkes kendine uygun işlerden hoşlanır
Abdal tekkede, hacı mekkede bulunur; Her insan kendine uygun bir yerde oturur
Abdalın karnı doyunca gözü papucundadır; Misafirliğe yalnız yemek için giden görgüsüz kimseler için söylenir
Abdalın yağı çok olursa gah borusuna çalar, gah gerisine; Görgüsüz kimsenin eline fazla mal veya para geçince, olur olmaz işlere sarf eder
Acele işe şeytan karışır; Acele yapılan işten hayır gelmez
Acemi katır kapı önünde yük indirir; İşi münasip şekilde yapmayanlarla alay etmek için söylenir
Acemi nalbant kürt eşeğinde dener kendini; Acemi tecrübesiz kimseler fakir fukarada tatbikat görürler
Acı acıyı bastırır, su sancıyı; Yeni felekatler eskilerinin acısını unutturur
Acı patlicanı kırağı çalmaz; Cefakeş kimselerin ufak tefek rahatsızlıklardan, sıkıntılardan mütessir olmadığını ifade eder
Acı söz insanı dininden, tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır; Onuru yaralanan insan şiddetli olarak karşı koyar
Acıkan doymam, susayan kanmam sanır; İhtiyaçları tatmin edilmeden önce insan onlar hakkında mübalağalı düşünür
Acıklı başta akıl olmaz; Müstarip insan makul bir şekilde düşünemez
Acındırırsan arsız olur, acıktırırsan hırsız olur; Anneler ve babalar çocuklarının maddi ve manevi ihtiyaçları karşısında makul davranmazlarsa onların ahlakını bozarlar
Aç ile yatınca arada dilenci doğar; Evlenenlerin maddi şartları hesaba katmaları lazımdır
Aç aman bilmez, çocuk zaman bilmez; Aç da çocuk da akla göre hareketler etmez
Aç ayı oynamaz; İnsan ve hayvan, her şeyden önce karnını doyurmayı düşünür
Aç doymam tok acıkmam sanır; İnsan içinde bulunduğu halin değişmeyeceğini sanır
Aç tavuk kendini arpa ambarında sanır; İhtiyacı olanlar kendilerini o iğtiyaca cevap veren hayallere kaptırırlar
Aç gözünü açarlar gözünü; Dikkatli olmayan hayatta acı tecrübelerle karşılaşır
Aç köpek fırın deler; Aç insan ahlak ve kanun tanımaz
Aç kurt arslana saldırır; Açlar hiç bir şeyden korkmaz
Aç kurt yavrusunu yer; Açlık insanı en yakınlarına karşı bile vahşice davranmağa sevk eder Açlık, hiç bir şeye karşı saygılı değildir
Aç ne yemez, tok ne demez; İhtiyacı olan bir insan müşkülpesent değildir, tatmin edilmiş olan bir kimse hiç bir şeyi bağenmez
Aç ölmez gözü kararır, susuz ölmez benzi sararır; İnsan açlıkla susuzlukla hemen ölmez (zarurete bir müddet dayanır)
Aç insanın yanından kaç; Aç insan tehlikelidir
Açık ağız aç kalmaz; Bir şeyi ısrarla isteyenler onu elde ederler
Açık kaba it eder; Muhafaza edilmeyen şey kaybolur
Açık yaraya tuz ekilmez; Mustarip insanlara daha fazla acı vermemelidir
Açılan solar, ağlayan güler; Hayatta hiç bir şey aynı şekilde devam etmez
Açın gözü ekmek teknesinde olur; Aç insan yalnız karnını doyurmayı düşünür
Açın imanı olmaz; Aç insan yükset kıymetlere değer vermez
Açın karnında ekmek durmaz; İhtiyacı çok olan kimse elinde bir şey saklayamaz
Açlık ile tokluğun arası yarım yufka; Maddi ihtiyaçların giderilmesi sanıldığı kadar güç değildir İnsanın karnı az bir şeyle doyar
Ada bana adayım sana; Her şey karşılıklı olur
Adam adama yük değil, can gövdeye mülk değil; Ölümü düşünerek insanlara katlanmalıdır
Adam adamdan korkmaz, utanır; İnsanları ahlaklı davranmağa sevk eden korku değil küçük görülme duygusudur
Adam adamdır, olmasa da pulu, eşek eşektir olmasa da çulu; Maddi şeyler değer ölçüsü değildir Asıl olan şahsiyettir
Adam olana bir söz yeter; Anlayışlı ve havsiyetli olan bir kimseye bir kere söylemek
Adamakla mal tükenmez; Vaatte bulunmakla hiç bir kayıp söz konusu olmayacağı için insan vaat ederken korkusuzdur
Adamın kötüsü olmaz meğer züğürt ola; Servet ve para insan itibar kazandırır
Adamın yere bakanından suyun sessiz akanından kork; Korkak ve çekingen görünen insanlar işlerini gizli yürütürler
Ağaç ne kadar uzasa göğe ermez; Her insan, kendinden çok yüksek varlıklar olduğunu bilerek böbürlenmemelidir
Ağaç yaş iken eğilir; Çocuk küçük yaşta iken terbiye edilmelidi Alışkanlıklar küçük yaşta kazanılır
Ağaca balta vurmuşlar (neyleyim? sapı bendedir) demiş; İnsana en yakını bile kötülük edebilir
Ağaca çıkan keçinin dala bakan oğlağı olur; Anne ve baba her hareketlerinde çocuklara örnek olurlar
Ağacı kurt, insanı dert yer; Teselli için her şeyi kendine dert etme manasında kulanılır
Ağacın kurdu içinde olur; Hastalık sebepleri dışardan belli olmaz
Ağacın meyvesi olunca, başını aşağı sallar; Olgun insanlar mütevazı olur
Ağaçtan maşa, abdaldan paşa olmaz; Herşey (herkes) her işe kullanılmaz
Ağalık vermekle, yiğitlik vurmakla; Ağa cömert, yiğit cesur olmalıdır
Ağanın gözü ata tımardır; Ağanın ilgilenmesi işleri işleri yoluna koyar
Ağanın gözü öküzü semiz eder; iyi kontrol işte başarı sağlar
Ağanın gözü yiğidin sözü; Ağa çevresinde bulunan insanların halini bilmeli, yiğit sözünde durmalıdır
Ağanın malı çıkar uşağın canı; Zenginler sıkıntılı durumdan paraları ve malları ile kurtulabilirler, fakirler ise canlarını feda etmekle
Ağası güçlü olanın, kulu suçlu olur; Kuvvetli kimselerin suçları maiyetindekilere yüklenir
Ağılda oğlak doğsa, ovada otu biter; Tanrı herkesin nasibini verir inancını ifade eder
Ağır kazan geç kaynar; Olgun adam geç hiddetlenir
Ağır ol batman gelesin; Kendilerine güven duygusu verecek şekilde hareket edenler itibarlı olurlar Hafif meşrep olmayanlara itibar edilir
Ağır ol da molla desinler; Ağır başlı davranan itibarlı olur
Ağır taş yerinden oynamaz; Ağırbaşlı olanlar kararlarını kolay kolay değiştirmezler
Ağır yongayı yel kaldırmaz; Kendine güvenenler dış tesirlere kolay kapılmazlar
Ağlama ölü için, ağla diri için; Ölen için ağlamak meyhudedir, asıl acıyı çekenler geride kalanlardır
Ağlamakla yar ele girmez; Aşk konusunda gözyaşının fazla tesiri yoktur
Ağlamayan çocuğa meme vermezler; Sesini çıkarmayanın işini görmezler
Ağlarsa anam ağlar, gayrısı yalan ağlar; Annemizin dışında, kimse bizim için gerçekten üzülmez
Ağlatan gülmez; Zulmedenin kendisi de rahat etmez, huzur içinde yaşayamaz
Ağrılardan göz ağrısı, her kişinin öz ağrısı; Herkesi en çok ilgilendiren kendi derdidir
Ağrısız baş mezarda olur; Dünyada dertsiz insan yoktur İnsan ölünce huzura kavuşur
Ağustosta gölge kovan, zemheride karnını ovar; Zamanında tebdir almayan sonra sıkıntı çeker
Ah alan onmaz; Kötülük edenin kendi de iflah olmaz
Ahladın (armudun) iyisini ayılar yer; Dünya nimetleri ekseriya layık olmayanlara kısmet olur
Ahmağa yüz, abdala söz vermeğe gelmez; Akılsız veya muvazenesiz kimselerle fazla samimi olmak, vaatte bulunmak insanın başına iş açar
Ahmak gelin yengeyi halayığı sanır; Akılsız insan kime iş buyuracağını bilmez
Ak akçe kara gün içindir; Sıkıntılı günler için para biriktirmelidir
Ak don kara don geçit başında belli olur; Bir şeyin iyisi kötüsü deneme ile (yerinde) belli olur
Ak gün ağartır, kara gün karartır; Neşeli günler insanı canlandırır, kederli günler çökertir
Ak koyunu gören içi dolu yağ sanır; Görünüş insanı aldatır
Ak koyunun kara kuzusu da olur; İyi insanın kötü işi de olur İyi kimsenin çocuğu kendine benzemeyebilir
Akacak kan damarda durmaz; Bazı felaketlerin önüne geçmek imkansızdır
Akar su pislik tutmaz; Hareket, kötü şeyleri de alır götürür
Akar suya inanma el oğluna dayanma; Başkalarına fazla güvenmemek lazımdır, dostlukları geçici olabilir
Akara kokara bakma çuvala girene bak; iyiye kötüye değil elde edilene önem ver
Akçe akıl öğretir, don yürüyüş; Zengin olan mevkiinin gerektirdiği muhitlere gire çıka yol yordam öğrenir Yeni elbise giyen de oturup kalkışına dikkat eder
Akçesi uzun olanın kendisi kıymetli olur; Parayı esirgemeyen hürmet kazanır
Akıl akıldan üstündür; Danışmağa önem vermek gerekir, birinin bilmediğini bir başkası bilebilir
Akıl için tarik birdir; Normal düşünenler için yapılacak şeyler, herhangi bir meselede alınacak tedbirler birdir
Akıl isen açma sırrın dostuna, çünkü dostun dostu vardır, o da söyler dostuna; Bir sırrı en yakınına bile açsan, artık gizli kalmaz
Akıl kişiye sermayedir; Muhim olan para değil akıldır Akıllı olan para kazanır
Akıl para ile satılmaz; Akıl doğuştandır, sonradan elde edilmez
Akıl yaşta değil baştadır; Kabiliyet ve bilgi yaşa bağlı değildir Genç bir insan yaşlı bir insandan daha akıllı olabilir
Akılları pazara çıkarmışlar, herkes yine kendi aklını beğenmiş (almış); Herkes kendi aklını (düşüncesini) beğenir
Akıllı düşman, akılsız dosttan yeğdir (hayırlıdır); Akıllı düşmanın ne yapacağı bellidir, ona göre tebdir alınır Akılsız dostun beklenmedik bir hareketi daha kötü netice verebilir
Akıllı düşününceye kadar deli oğlunu everir; İhtiyatlı kimse karar vermek için fazla düşünür, ilerisini gerisini düşünmeyen o arada aynı işi yapıp bitirir
Akılsız başın zahmetini (cezasını) ayak çeker; Düşünmeden yapılan bir işin neticesi insanı yorar (Daha ziyade unutkanlık için kullanılmaktadır)
Akılsız köpeği yol kocaltır; Düşüncesiz hareket eden boş yere kendini yorar
Akşam ise yat sabah ise git; Her işi zamanına uygun olarak yap! Zamanına göre hareket et
Akşam kavil, sabah savul; Sözünde durmayan için söylenir
Akşamın hayrından sabahın şerri yeğdir; Bir işe sabah başlanılmasının daha uygun olacağını belirtmek için kullanılır
Al elmaya taş atan çok olur; Gösterişli bir şeyin üstüne düşen çok olur Değerli kimseler çok tenkit edilir
Al giyen alınır; Gösterişli olan kendini satar
Al ile satan tutulur; Hile ile en kuvvetli bile yakalanır Hesaplanarak (planlı bir şekilde) en güç işler başarılır
Al kaşağıyı gir ahıra, yarası olan gocunsun; Bir işi umimi yerde konuşan o kalabalıktaki muhtemel suçludan korkmamalı
Al malın iyisin çekme kaygısın; İyi mal al rahat kullan
Ala keçi her vakit püsküllü oğlak doğurmaz; Her zaman (her işten) beklenilen netice elde edilmez
Alacakla verecek ödenmez; Alacağa fazla güvenilmez Borçlu borcunu vermeyebilir
Alçak eşek binmeğe kolay, öksüz çocuk dövmeğe kolay; İnsanların küçüklere, acizlere gücü kolay yeter
Alçak yer yiğidi hor gösterir; Bulunduğu mevki kötü ise, bir insanın değerini yalnış gösterir, bir insanın değeri yerini bulunca belli olur
Alçak yerde tepecik kendini dağ sanır; Gerçek büyüklerin olmadığı yerde biraz sivrilenler kendini bir şey sanır
Alçak yerde yatma sel alır, yüksek yerde yatma yel alır; Her işte orta yol hayırlıdır Çok yüksekte olmanın da, çok aşağıda bulunmasının da ayrı ayrı mahzunları vardır
Alet işler el övünür; Çokluk, şeref, övünme, işi yapandan başkasına ait olur
Alışmış kudurmuştan beterdir; Kötü alışkanlıklarından çok zor vaz geçildiğini belirtmek için söylenir
Alim unutmuş, kelem unutmamış; Yazılmayan (yazı ile tesbit edilmeyen şeyler) unutulmağa mahkumdur
Allah balmumu yakana balmumu, yağmumu yakana yağmumu verir; Allah herkese iğtiyacına göre verir
Allah dağına göre kar verir; Allah herkese yeteneğine, vaziyetine göre sorumluluk yükler Allah her şeyi ölçülü yaratmıştır
Allah dokuzda verdiğini sekizde almaz; Ömrün ne kadarsa o kadardır
Allah gümüş kapıyı kaparsa altın kapıyı açar; Allah insanı bir şeyde mahrum ederse, daha iyi başka bir şeyle memnun eder
Allah kardeşi kardeş yaratmış kesesini ayrı yaratmış; En yakınların bile hesabı (bütçesi) ayrıdır
Allah verince kimin oğlu kimin demez; Allah kulları arasında asalet, mevki veya zenginlik gibi bakımlardan bir ayrım yapmaz
Allahın bildiği kuldan saklanmaz; Malum olan (vaki olan) bir şey gizli kalmaz
Alma mazlun ahını çıkar aheste aheste; Aciz kimselere eziyet etme, yavaş yavaş acısını çekersin
Almadan vermek allah'a mahsustur; Kullar arasında karşılık esastır Karşılıksız ihsanda bulunmak allah'a mahsustur
Alt değirmen güçlü akar; En aşağıdaki (sondaki) en güçlüdür
Altı olur, yedi olur, hep allah'ın dediği olur; Günler geçer, yine her işte Allah'ın dediği olur
Altın anahtar her kapıyı açar; Para ile helledilmeyecek hiç bir zorluk yoktur
Altın ateşte insan mihnette belli olur; Altının ateşe dayanması gibi insanın da karakteri ıstıraba dayanması ile belli olur
Altın eli bıçak kesmez; Kıymetli marifetli (kudretli) bir kimseye herkes kolay kolay dokunmaz
Altın eşik gümüş eşiğe muhtaçtır; Bir şey ne kadar kıymetli olursa olsun, yine daha az değerde başka şeylerle tamamlanır İnsan ne kadar mükemmel olursa olsun yine kendisinden aşağı seviyedekilere muhtaçtır
Altın leğenin kan kusana ne faydası var; Sıhhatinin derdinde olan bir kimseye kıymetli malların (lüks eşyanın) bir faydası olmaz
Altın yerde paslanmaz, taş yağmurdan ıslanmaz; Kıymetli ve sağlam şeyler (kimseler) dış tesirlerden, bulundukları kötü durumlardan müteessir olmaz, değerinden kaybetmezler
Altın yere düşmekle pul olmaz; Kıymetli bir şey layık olmadığı bir duruma düşmekle değerini kaybetmezler
Altının kıymetini sarraf bilir; Kıymetli bir şeyin değerini ancak ondan anlayan takdir eder
Aman diyene kılıç kalkmaz; Teslim olana (yardım dileyene) el kaldırılmaz, zarar verilmez
Ana gibi yar olmaz, Bağdat gibi diyar olmaz; İnsana en yakın (sevgili) anne, en güzel memleket de vatanıdır
Ana kızına taht kurar, kız bahtı kocadan arar; Anne ne kadar fedakar olsa kız, saadetini kocasında arar ve koca evini ana evine terci eder
Anadan olur daya, hamurdan olur maya; İlk yaşlarda çocuğa annenin bakması gerektiğini belirtmek için söylenir
Ananın bastığı yavru incinmez; Ananın şefkati o kadar çoktur ki yavrusuna asla zararı dokunmaz
Anasına bak kızını al, kenarına bak bezini al; Her şey meydana geldiği esas maddeye benzer, özelliklerini ana kaynaktan, yetiştiği yerden alır
Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az; Anlayışlı insana en küçük ima veya söz yeter
Araba devrilince yol gösteren çok olur; İş işten geçtikten sonra akıl veren çok olur, işin başında sonunu görüp tebdirini düşünen azdır
Arabanın ön tekerliği nereden geçerse art tekerleği de oradan geçer; Bir gurubun öncüleri hangi yolu tutarsa gerisi de oradan gider
Arayan mevlasını da bulur mevlasını da; İnsanın başına gelen iyilik ve kötülükler kendi kusuru veya marifetidir
Arı bal olacak çiçeği bilir; Usta olan, verimli olacak şeyi anlar
Arı kızdıranı sokar; Bir insanı kızdırırsak, ondan zarar gelir, kötülük yapınca iyilik beklenmez
Arık ata kuyruğu yüktür; Güçsüze kendi işleri bile ağır gelir
Arık etten yağlı tirit olmaz; İyi iş iyi malzemeden çıkar
Arık öküze bıçak çalınmaz; Zayıfa, acize el kaldırılmaz
Arife günü yalan söyliyenin bayram günü yüzü kara çıkar; Malum olan bir gelecek olay hakkında yanlış konuşan mahçup olur
Armudun önü, kirazın sonu; Armut ilk çıktığında güzeldir, kiraz sonradan tatlanır Bazı şeyler yeni iken, bazıları eskiyince değerlenir
Arpa eken buğday biçmez; Herkes ne kadar çalışıyor ve iş yapıyorsa ona göre netice alır
Arpa samanıyla, kömür dumanıyla; Her varlığın kendisini belli eden bir özelliği vardır
Arpa unundan kadayıf olmaz; Bir şeyi meydana getirirken ona gerekli olan malzemeyi kullanmalıdır
Arpacıya borç eden ahırını tez satar; Borçla zengin olmağa kalkan elindekinden de olur
Arsızın yüzüne tükürmüşler, (yağmur yağıyor) demiş; Yüzsüz hakareti anlamaz
Arslan postunda, gönül dostunda; Her şey kendi yerinde değer kazanır
Asil azmaz, bal kokmaz; Soyu belli olan bozulmaz, karakteri kuvvetli olan değişmez
Asil ile taş taşı, bedasıl ile yeme aşı; Asil insanla beraber bulunmak her şartta faydalıdır, kötü ve bayağı insandan, en iyi şartları getirse de kaçmak gerekir
Aslını saklıyan haramzadedir; Soyunu inkar eden insan değildir
Aş taşınca kepçeye baha olmaz; Zor bir durumda değersiz bir şey değerlidir
Aşı pişiren yağ olur, gelinin yüzü ağ olur; Bir işin başarı sebebi her zaman onu yapan değildir
Aşıka bahdat sorulmaz; Aşık her güçlüğe zevkle dayanır
Aşını, eşini, işini bil; İnsan hayatında önemli olan üç şeye dikkati çekmek için söylenmiştir
Aşk ağlatır, dert söyletir; Aşk insanı dertli eder, dert de geveze
Aşk olmayınca meşk olmaz; Bir işi yapmak için ona sevgiyle bağlanmak gerekir
Aşure yemeğe giden kaşığını belinde taşır; Bir şeyi elde etmek isteyen, onun için zahmete katlanmalıdır (hazırlıklı) olmalıdır
At arıklıkla yiğit gariplikle; Atı yorgunluk ve zayıflık, insanı gurbet, yalnızlık pişirir
At at oluncaya kadar sahibi mat olur; Bir varlığı terbiye etmek güçtür, yetiştiricinin kendisinden fedakarlık etmesi gerekir
At binenin kılıç kuşananın; İş bilen başarı kazanır, eğliyetli kimse iş yapabilir
At bulunur meydan bulunmaz, meydan bulunur at bulunmaz; Birbirini tamamlayan şeyleri bir araya getirmek, her zaman mümkün değildir
At ile avrat yiğidin bahtına; At ile kadının iyisi önceden pek belli olmaz, ne çıkacağı talihine
At ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır; Değerli bir at ölünce yeri boş kalır, yiğit ölünce arkasında bir hatıra bırakır
At sah***** göre kişner; İdare edilen, idare edene göre hareket eder
At yedi günde it yediği günde; At asildir, huyunu hemen belli etmez Köpeğin ne mal olduğu hemen anlaşılır
At yiğidin yoldaşıdır; İyi at binicisine yardımcı olur
Ata da soy gerek ite de; Soyun karakter üzerindeki tesirini belirtmek için söylenmiştir
Ata dostu oğula mirastır; Baba dostu evlada en büyük yardımcı ve koruyucudur
Ata eyer gerek eyere er gerek; Başarıda aletin ve insanın önemini belirtmek için söylenmiştir
Ata malı mal olmaz; Herkes kendi alın teriyle kazanmalıdır Baba malı insana kendi malı kadar zevk vermez
Atı atasıyle katırı anasıyla; Erkek çocuk babasının, kız çocuk anasının eseridir, onların özelliklerini taşır
Atılan ok geri dönmez; İnsan hareket edince, hareketinin neticelerini kendi kontrolunden çıkar (Bundan dolayı ilk adımı atarken ihtiyatlı olmalıdır)
Atım tepmez, itim kopmaz deme; hiç bir şeye ve hiç kimseye güvenmemeli, daima tedbirli olmalıdır
Atın bahtsızı arabaya düşer; Adi işler bahtsız insanlara düşer
Atın dorusu yiğidin delisi; Atlardan doru at, yiğitlerden gözü pek olan iyidir
Atın ürkeği yiğidin korkağı; Ürkek attan, korkak insandan fayda gelmez
Atına bakan ardına bakmaz; Atını iyi yetiştiren ona güvenebilir, iyi yetiştirilen varlık kendisini yetiştireni yolda bırakmaz
Attan düşene yorgan döşek, eşekten düşene kazma kürek; Attan düşen yaralanır yatar, eşekten düşen genellikle ölür, onun için mezarını kazmağa kazma kürek lazım gelir
Ateş tüştüğü yeri yakar; Bir ıstırap bir acı ençok onunla alakalı olanı üzer
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz; Bir söz yayılmışsa, onun muhakkak bir aslı vardır
Av avlayanın, kemer bağlayanın; Mahareti olan başarıya ulaşır
Ava gelmez kuş olmaz, başa gelmez iş olmaz; Herkes tuzağa düşebilir, her insanın başına çeşitli işler gelebilir
Ava giden avlanır; Başkasına tuzak kuran o tuzağa kendi düşerr
Avcı ne kadar av bilse, ayı o kadar yol bilir; Avlanacak olanın da avlayan kadar aklı vardır, kurtulmanın yolunu bilir, yalnız kendi aklımıza güvenmemeliyiz
Avrat var ev yapar, avrat var ev yıkar; Bir ailenin saadeti de felaketi de kadının tutumuna bağlıdır
Ay görmüşün yıldıza minneti yoktur; Her şeyin en iyisini gören, daha kötüsüne iltifat etmez
Ayak almadık taş olmaz, başa gelmedik iş olmaz; İnsan yaşadıkça her türlü zorluğa ve derde uğrar
Ayağını yorganına göre uzat; İnsan daima kendi gücüne, imkanları göre hareket etmelidir
Ayıpsız yar arayan yarsız kalır; Herkesin kusuru vardır, kusursuz insan arayan hiç bir zaman dost bulamaz
Ayyar tilki art ayağından tutulur; Kendisini kurnaz zanneden hilekarlar, ne kadar çabalasalar sonunda yakayı ele verirler
Az eli aşta gör, çok eli işte gör; yemekte az el, işte ise çok el müteberdir
Az olsun öz olsun; Sonu olmayan değersiz çalışmalar yerine, az fakat verimli, değerli işler yapmalıdır
Az tamah çok ziyan getirir; Hırslı insan daima zarara uğrar
Az veren candan, çok veren maldan; Geliri çok olmayanın yardımı içtendir Geliri çok olan için malın kıymeti yoktur Onun verdiği, içten yardım yapanınki kadar değerli değildir
Az yiyen az uyur, çok yiyen güç uyur; Az yiyen dinç ve rahattır, çok yiyen rahatsızlık hisseder
Aza demişler(nereye?) (çoğun yanına) demiş; Her şeyin azı birike birike çoğalır
Azan kurda kızan köpek; Kızmış hiddetlenmiş bir varlığı, ondan daha saldırgan olan sindirebilir
Azıcık aşım, kaygısız başım; Gözü yüksekte olmayan insan rahat yaşar
__________________
B - B
Başa gelen çekilir; Mecbur olunca her zorluğa katlanılır
Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur; Birinin beceriksizliğini belirtmek için kullanılır
Besledik büyüttük danayı, (şimdi) tanımaz oldu anayı; Nankörlü belirtmek maksadıyla kullanılır
Bir buldu iki ister, akça buldu çıkın ister; Hırslı insanlar, hiç bir zaman ellerindeki ile yetinmez, daima daha fazlasını ister
Bir tutam ot deveye hendek atlatır; Ufak bir para veya iyilik insana güç işler yaptırır
Boşa koydum dolmadı, doluya koydum almadı; İşin içinden çıkılmadığını, uygun bir çare bulunmadığını belirtmek için kullanılır
__________________
C,ç - C,Ç
Can boğazdan gelir; Yemeğin hayat bakımından önemini belirtmek için kullanılır
Can canın yoldaşıdır; İnsanlar tek başına yaşayamazlar, muhakkak bir kimseya muhtaçtırlar
Can cümleden aziz; İnsan ilk önce kendini düşünür
Can çıkmadan huy çıkmaz; İnsanları huylarından vaz geçirmek zordur
Cefayı çekmeyen aşık, safanın kadrini bilmez; İnsan her şeyi elde etmenin zorluluğunu bilirse, o şeyin kıymetini anlar
Cömert derler maldan ederler, yiğit derler candan ederler; İnsanlar öğülerek zarara sokulabilir
Çıkmadık canda ümit var (dır); İnsan hayatta bir şeyden tamamıyla ümidini kesmemelidir
Çirkefe taş atma, üstüne sıçrar; Kötü insanlara sataşırsan, o seviyeye inmiş olursun
Çivi çiviyi söker; Bir şeyi ancak kendi cinsinden olan bir şey düzelttebilir veya acı bir şeyi daha acı başka bir şey giderir
Çok bilen (söyleyen) çok yanılır; Bilgi, ihtisas alanı genişledikçe yanılma da o nispette artar
Çok naz aşık usandırır; Fazla naz bıktırır
Çok söyleme arsız edersin, aç bırakma (parasız koyma, çok saklama) hırsız edersin; Fazla ceza vermek, mahrumiyete sokmak, zamanla tesirsiz olur, çocuğun ahlakı bozulur
Çok yaşayan bilmez, çok gezen bilir; Çok gezen, görgüsü sayesinde çok yaşayan ve duyandan daha çok bilgi sahibi olur
Çürük tahta çivi (mıh) tutmaz; Aslı bozuk olan şeyi ne kadar uğraşırsak düzeltemeyiz
__________________
D - D
Dağ dağ üstüne olur, ev ev üstüne olmaz; Bir evde iki ailenin bir arada yaşaması güçtür
Dağ daha kavuşmaz, insan insana kavuşur; İnsanlar, birbirlerinden ne kadar uzakta olsalar, yaşadıkları müddetçe kavuşma ümitleri vardır
Dağ yürümezse abdal yürür; Dervişler alçak gönüllü olur, bir şeyi gurur meselesi yapmazlar
Dam üstünde saksağan, vur beline kazmaylan; Söylenen sözün manasızlığını, saçmalığını belirtmek için kullanılır
Damdan düşen, halden bilir; Başına bir felaket gelen, kendi durumuna düşenlerin halini anlar
Damlaya damlaya göl olur, (aka aka sel olur); Küçük şeyler birikince büyük şeyler meydana gelir
Darı unundan baklava, incir ağacından oklava olmaz; Her şeyi ancak kendisine en uygun malzemeden yapabilirsiniz
Davacısı kadı olanın yardımcısı allah olsun; Kudret sahiplerinin eline düşenler haklarını kolay kolay alamaz
Davetsiz gelen döşeksiz oturur; Bir yere çağrılmadan giden, her türlü muameleyi kabule hazır olmalıdır
Davul dengi dengine diye çalar; Herkes kendi ayarında olanlarla münasebet kurmalıdır
Davulu biz çaldık, parsayı el (başkası) topladı; İşi yapanla kazanç sağlayanın ayrı ayrı olduğunu belirtir
Davulun sesi uzaktan hoş gelir; Dıştan cazip gibi görünen bir şeyin içine girdikten sonra ne olduğunun anlaşılması
Deli kız düğün etmiş, kendi baş sedire geçmiş; Bir kimsenin usul erkan bilmediğini anlatmak için kullanılır
Deliye hergün bayram; Hayatın ciddi tarafları üzerinde düşünmeyen, her şeyi eğlenceli tarafından alanlar için söylenir
Demir nemden çürür, insan gamdan; İnsanı yıkan sıkıntı ve üzüntüleridir
Demir tavında dövülür; Her işi vaktinde yapmalıdır
Denize düşen yılana sarılır; Güçlük içinde kalan, iyi kötü herkesten yardım umar
Derdini saklıyan (söylemeyen) derman bulamaz; Derdini açmayan başkalarının yardımını görmez Tek başın da çaresini bulamaz
Dervişin fikri ne ise zikri de odur; İnsanın zihni ne ile meşgulse, hep ondan bahseder
Deve boynuz ararken kulaktan olmuş; Hakkından fazlasına tamah edenler ellerindekini de kaybederler
Deveden büyük fil var; Her büyüğün daha büyüğü vardır Onun için yersiz gurura kapılmamalıdır
Devlet adama ayağı ile gelmez; Saadeti elde etmek içinaramak, çarelerini bulmak gerekir
Dilin cirmi küçük, cürmü büyük; İnsan dili ile birçok kusur işler
Dilin kemiği yok; Araştırma zahmetine katlanmadan konuşanlar için söylenir
Dinsizin hakkından imansız gelir; Bir kötüyü, daha olan bir başkası sindirir
Dişi köpek kuyruğunu sallamayınca, erkek köpek ardına düşmez; Kadın fırsat vermezse, erkek onun için kötü emeller beslemez
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar; Doğru sözden kimse hoşlanmaz
Dost acı söyler; Hakiki dost, yalandan yüze gülmez, dostunun kusurunu söyler, gerçeği belirtir
Dost dostun ayıbını yüzüne söyler; Dost, dostuna, düzeltmesi için kusurunu açıkça söyler
Düğün olur iki kişiye, kaygısı düşer deli komşuya; İki kişi için yapılan düğünün dedikosunu başkaları yapar
Düğüne gider zurna beğenmez, hamama gider kurna beğenmez; Herşeyden şikayet edip bir şey beğenmeyenler için kullanılır
Dünya malı dünyada kalır; İnsan ölünce, her şeyi bu dünyada kalır, onun için mala bağlanmamalıdır
Dünyanın ucu uzundur; İnsan insana muğtaç olur
Düşmanın karınca olsa kendini merdane tut; Düşmen ne kadar zayıf görünse küçümsememelidir
Düşmez kalkmaz bir allah; Her insanın kötü ve iyi zamanı olur, kötü duruma düşmeyen yalnız Allah'tır
__________________
E - E
Ecel geldi cihana, baş ağrısı bahane; Ölüm zamanı gelen insanın, ölüm sebebi önemli değildir
Eceli yaklaşan köpek cami duvarına siyer; Aşırı hareket edenler, ölümlerini çabuklaştırırlar
Edebi edepsizden öğren; edepsizin hareketleri, edepli davranmanın yollarını kendiliğinde öğretir
Eğilen baş kesilmez; Yenilgiyi kabul edene kötü davranılmaz
Eğreti ata (el altına) binen tez iner; İnsanın kendine ait olmayan bir şeyden çabuk ayrılmak zorunda kaldığını anlatır
Eğri düzü beğenmez, bu da bizi beğenmez; Bir şeyi beğenmeyenlerin kendilerinde kusur olduğunu belirtmek için kullanılır
Ek tohumun hasını, çekme yiyecek yasını; İyi tohum eken iyi ürün alır İyi işe başlayan iyi sonuç elde eder
Eken biçer, konan göçer; Her işin bir sonucu vardır Başlangıcı yapan sonucu görür
Ekmeden biçilmez; Emek vermeden netice alınmaz
El ağzına bakan karısını tez boşar; Başkasının sözü ile hareket edenin yuvası yıkılır
El el ile, değirmen yel ile; Bir el diğer bir elin (bir kimse başka bir kimsenin) yardımıyla iş yapabilir
El elden üstündür arşa çıkınca; Bir insan kendisinden üstün bir başkasının varlığını bilmeli ve alçak gönüllü olmalıdır
El (etek) öpmekle ağız (dudak) aşınmaz; Birisine aşırı saygı göstermenin, maddi bir zarar vermiyeceğini anlatır
El için ağlayan iki gözden olur, yer için dövünen dizden olur; Yabancılar için çırpınan, boş yere ziyana uğrar
El kazanı ile aş kaynamaz; Ödünç alınan malla işler yürümez
Elmayı soy da ye, armudu say da ye; Elmayı kabuğuyla yemek iyi değildir, armudu da çok yemek
El yarası onulur, dil yarası onulmaz; Havsiyet kırıcı söz ve hareketler asla unutulmaz
El yumruğunu yemiyen, kendi yumruğunu bozdoğan armudu sanır; Başkasından dayak yemeyen kendi attığı dayağın acını takdir edemez
Elçiye zeval olmaz; İki taraf arsında haberleşmeyi sağlayan kişi, getirdiği kötü heberden dolayı suçlu değildir
Elin ağzı torba değil ki çekip büzesin; İnsanların dedikodusuna mani olunmaz
Elle gelen düğün bayram; Ortak acılara ve zorluklara daha kolay katlanılır
Elti eltiye eş olmaz, arpa unundan aş olmaz; İki erkek kaedeşin eşleri birbirlerini çekemez
Ergen gözüyle kız alma, gece gözüyle bez alma; Genç ve tecrübesiz insanların her gördüğü kıza aşık olup evlenmeğe kalkması, karanlıkta alınan bir kumaşın rengini ve desenini, kalitesini anlamadan almağa benzer İnsan aldanabilir
Erim er (yiğidim yiğit) olsun da yerim (durağım) çalı gibi olsun; Kuvvetli erkek, eşini her şartta mesut eder, korur
Erine göre bağla başını, tencerene göre kaynat aşını; İhtiyaçlarını elindeki imkanlara göre karşılamağa çalış
Erken kalkan yol alır, er evlenen döl alır; Her işe vaktinde başlayan daima kazançlı çıkar
Eski dost düşman olmaz, yenisinden vefa gelmez; Eski dost daima dostuna sadıktır Yeni dostların da her sözüne inanmamalıdır
Eskiye itibar olsaydı, bit pazarına nur yağardı; Her şeyin daima yenisi beğenilir ve aranılır
Esmere al bağla, karşısına geç ağla; İnsan kendisine yakışanı yapmalı
Eşek hoşaftan ne anlar (suyunu içer tanesini bırakır); Anlayışsız insanlar, değerli varlıklardan zevk almazlar, basit şeylerden hoşlanırlar
Et tırnaktan ayrılmaz; Ana evladından, kardeş kardeşten ayrılmaz
Ev alma, komşu al; Komşuluk münasebetinin önemini belirtmek için kullanılır
Evdeki hesap çarşıya (pazara) uymaz; Önceden yapılan planlar her zaman tam olarak uygulanamaz
Evi ev eden avrat (yurdu şen eden devlet); Ailede kadının yerini belirtmek için kullanılır
Evlenenle ev yapanın Allah yardımcısıdır; Ailenin değerini belirtmek için kullanılır
Evli evinde köylü köyünde gerek; Herkes kendi yerinde, yurdunda yaşamalıdır
__________________
F - F
Faydasız baş mezara yaraşır; Hiç kimseya faydası olmayan bir insanın bu dünyada yaşaması lüzusuzdur
Fazla ( artık) mal göz çıkarmaz; İnsanın ne kadar çok malı olursa onun için o kadar iyidir
Felek kimine kavun yedirir kimine kelek; İnsanların hiç bir zaman aynı seviyede ve aynı durumda olmayacaklarını belirtmek için kullanılır
__________________
G - G
Garip kuşun yuvasını allah yapar; Kimsesiz, yoksul kişilerin yardımcısı Allah'tır
Gelen gideni aratır; Bir iş veya memuriyete sonradan gelenler orada daha önce çalışanlardan daha başarısız oldukları zaman söylenir
Gönülsüz yenen aş, ya karın ağrıtır ya baş; Bir işi isteyerek, severek zevk du***** yapmanın faydasını anlatır
Görünen köy kılavuz istemez; Neticesi açıkça görülen bir şey için yol göstermenin gereksiz olduğunu anlatır
Gözden ırak olan, gönüldende ırak olur; Ayrılanların zamanla birbirlerinin unuttuklarını anlatır
Gülü seven dikenine katlanır; Sevilen insanın kusurları hoş görülür, nazı çekilir
Gülme komşuna, gelir başına; Kötü durumlara düşenlere gülme, bir gün aynı duruma sen de düşebilirsin
Gün doğmadan neler doğar; Hiç ummadığımız bir zamanda işlerimiz yoluna girebilir
Güneş balçıkla sıvanmaz; İyi, mükemmel işleri ve eserleri kötülemekle onların değerini düşürmek mümkün değildir
__________________
H -
H
Haydan gelen huya gider; Bedava kazanılan servet yine gereksiz yerlere sarfedilir
Her kuşun eti yenmez; Genellikle her güzel kadına sahip olmak isteyene bunun mümkün olmadığını anlatan bir uyarma sözü olarak kullanılır
Her horoz kendi çöplüğünde öter; İnsan daima yaşadığı çevrede sayılır ve hükmünü yürütür
Her yiğidin bir yoğurt yiğişi vardır; Her kişinin kendine göre bir iş yapma usulü vardır
Her yiğidin gönlünde bir arslan yatar; Her insan içinde geleceğine dair büyük ümitler ve tatlı hayaller yaşatır
Horozu çok olan köyün sabahı geç olur; Bir işe çok kimse karışırsa, o iş doğru dürüst yapılmaz Sonuç geç ve güç alınır
__________________
I,i - I,İ
Isıramadığın (kıramadığın) eli öp de başına koy; İnsan kendinden kuvvetli olan kimselere menfaati icabı saygı göstermelidir
İki canmaz bir ipte oynamaz; Birbirinden kurnaz iki kişinin aynı konuda ve yerde yarışmayacağını anlatır
İki çıplak bir hamamda yakışır; Evleneceklerden birinin mal ve mülk bakımından yeterli durumda olması gerekir
İki karpuz bir koltuğa sığmaz; insanın aynı anda birden fazla iş yapamayacağını anlatır
İş işten artmaz, dişten artar; Biriktirme, çok çalışmakla kazanıp yemekle değil, kazandıklarımızın bir kısmını bir kenara ayırmakla olur
İt ürür kervan yürür; Kötü tenkitlere aldırmadan yoluna devam etmenin iyi olacağını belirtmek için söylenir
__________________
- K -
K
Kabahat samur kürk olsa, kimse sırtına (üstüne) almaz; Hiç kimse kabahatli olduğunu kabul etmek istemez
Kalp kalbe karşıdır; Birisini seven insan, muhakkak ondan da sevgi görür
Kar zararın ortağıdır; Kar eden, bir gün zarar edebileceğini de hesaplamalıdır
Kara (kötü) haber tez duyulur; İnsanlar, kara haberi öabucak duyarlar
Kardeş kardeşi bıçaklamış, dönmüş yine kucaklamış; Kardeş kardeşle ne kadar anlaşmasa, yine ona sevgi duyar
Kaş ile göz, gerisi (kalanı, artanı dahası) söz; Yüzde en çok dikkati çeken yerler, kaş ve gözlerdir
Kaynayan kazan kapak tutmaz; Kızgın olanları baskı altına almak güçtür
Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez; Büyük kazanç getirecek yer veya iş için biraz fedakarlıkta bulunmanın akıllıca bir iş olduğunu belirtmek için söylenir
Kazma kuyunu kazarlar kuyunu; Her kötü hareket reaksiyon uyandırır ve yapanın felaketini hazırlar
Kedi yetişmediği ciğere pis (murdar) der; İnsanlar, erişemedekleri kıymetleri, küçültmeye çalışırlar
Kel ölür, sırma saçlı olur, kör ölür badem gözlü olur; Bir şey veya insan kaybedildikten sonra olduğundan fazla değerlendirilir
Kelin medarı olsa kendi başına olur, (kel ilaç bilse, kendi başına sürer, kelin ilacı olsa başına sürer; Herkes çare söyleyenlere inanmamalıdırHer işin çaresini bilse o insan dertsiz yaşar
Kem söz, kalp akçe sahibinindir; Kötülük yapan, karşısındakinden çok kendisine ziyan verir, itibarını kaybeder
Kenarın dilberi nazik de olsa nazenin olamaz; Görgüsüz ve yeteri kadar terbiye görmemiş olanlar ne kadar gayret gösterseler de eksikleri bir yerden belli olur, kendini açığa vurur
Kendi düşen ağlamaz; Felaketini eliyle hazırlayan, sonradan dövünmemelidir
Keskin sirke küpüne (kabına) zarar; Zamansız ve aşırı öfkeye kapılan en çok kendine zarar verir
Kestane kabuğundan çıkmış, kabuğunu beğenmemiş; Yükselince eski çevresini beğenmeyenler hakkında söylenir
Kırkından sonra azanı teneşir paklar (-açare bulunmaz); Yaşlıların ihtirasları ölümlerine kadar sürer
Kısa günün karı az olur; Geç kalkarak işe başlayan az kar eder, az iş yapar
Kısmetinde ne varsa, kaşığında o çıkar; İnsan, kısmetinden fazlasını elde edemez
Kızını dövmeyen dizini döver; Kızını gerektiği gibi terbiye etmeyen, sonra çaresiz kalır
Kimse kimsenin çukurunu doldurmaz; Herkes eceli gelince ölür, başkasının ölümü, diğer bir kimseyi kurtarmaz
Korkak bezirgan, ne kar eder, ne ziyan; Korkak olan, teşebbüsten kaçınan tüccar, zarar etmez, ama karını da artıramaz
Komşu boncuğunu çalan gece takınır; Hırsızlıkla ele geçirilen şey ele güne çıkarılamaz
Komşu hakkı, Tanrı hakkı (dır); Komşunun komşu üzerindeki hakkı Tanrı'nın kul üzerindeki hakkı kadar kutsaldır
Komşunun tavuğu, komşuya kaz görünür (karısı kız görünür); İnsanlar, daima başkalarının elinde olanı kıskanırlar ve onu kusursuz görürler
Korkulu rüya (düş) görmektense uyanık yatmak hayırlıdır; İnsanlar, sonradan sıkıntılı durumlara düşmektense, önce tedbirli olmalı olmağa çalışmalıdır
Koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdurahman Çelebi derler; Bir şeyin iyisi yoksa kötüsü itibarda olur
Köpeğin duası kabul (makbul) olsaydı, gökten kemik yağardı; Tanrı kötü insanların duasını kabul etmez
Köpekle (itle) dalaşmaktan çalıyı dolaşmak yeğdir; Kötü insanlarla münakaşaya tutuşmamak için çareler aramalıdır, sıkıntıya katlanmalıdır
Köpeksiz köy bulmuş çomaksız geziyor; Şartlar uygun olunca istediği gibi hareket edenler için kullanılır
Köpeksiz sürüye (köye) kurt girer (iner, üşer); Koruyucusu olmayana, kötü niyetliler, fenalık yapmaktan çekinmezler
Kör bile düştüğü çukura bir daha düşmez; İnsan bir defa hata yapınca aynı yanlışı tekrarlamaz
Körler memleketinde tekgözlü kraldır; Kötüler içinde, daha az kötü olan makbul sayılır İnsanların değeri çevresindekilere göre ölçülür
Körle yatan şaşı kalkar; Değersiz insanlarla dostluk yapan kötü özellikler kapar
Kötülük her kişinin karı, iyilik er kişinin karı; Kötülüğü herkes yapabilir, iyilik yapmak ise ancak iyi ve yüksek insanlara vergidir
Kul azmayınca Hak yazmaz; Kul kusur etmeden, Tanrı günah yazmaz
Kul kusursuz (hatasız) olmaz; Herkesin bir kusuru vardır
Kul sıkılmayınca (bunalmadıkça) Hızır yetişmez; İnsan sıkılmadıkça, sıkıntıdan kurtulacak çarelerle karşılaşmaz
Kurt dumanlı havayı sever; Kötü niyetleri olanlar, karanlığı, bulanık ortamları seçerler
Kurt kocayınca köpeklere maskara olur; İnsanlar yaşlanıp kuvvetten düşünce evvelce kendisinden korkanların alay konusu olur
Kurunun yanında yaş da yanar; Suçlunun yanında suçu olmayan da bazen ceza görür
Kuzguna yavrusu şahin (anka, şirin) görünür; Herkese kendi evladı kusursuz gelir
__________________
L
Laf lafı açar, laf da tabakayı açar; İnsanlar konuştukça yavaş yavaş sırlarını ortaya döker
Laf torbaya girmez; Hiç kimseyi konuşmaktan men edemeyiz
Lafla (lakırdı ile) peynir gemisi yürümez; Sadece konuşmakla hiç bir iş başarılamaz
__________________
- M -
M
Mahkeme kadıya mülk değildir (olamaz); Kimse çalıştığı yere sahip çıkmamalıdır oradan çekilince başkası işi devralır
Mal canın yongasıdır; İnsan için malın bir değeri vardır, ona zarar gelmesini istemez
Mal melameti örter; Makı olan insanın kusurları görülmez
Mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır; Martın vakitsiz soğuklarına insana verdiği zararları anlatmak için kullanılan bir sözdür
Mayasız yoğurt tutmaz (çalınmaz); Esası olmayan iş meydana çıkmaz
Merhametten maraz doğar (hasıl olur); Bir insana çok fazla merhamet edip her kusurunu hoş görür, her eksiğini giderirsek, ona iyilik değil, kötülük etmiş oluruz
Meyveli ağacı taşlarlar; Çok şeye sahip olanın düşmanı da çok olur
Mızrak çuvala girmez (sığmaz); İnsanıni hatalarını saklayamayacığını belirtmek için kullanılan bir sözdür
Minareyi çalan kılıfını hazırlar; Kötü niyet besleyen, onu gizleyerek çareleri de hazırlar
Misafir misafiri istemez (sevmez), ev sahibi hiç birini; Misafir kısmetine ortak olduğu için başka misafiri, ev sahibi ise çektiği zahmet yüzünden hiç birini istemez
Misafir umduğunu değil bulduğunu yer; Misafir tamahkar olmamalı, gittiği evin şartlarına uymalıdır
Mühür kimde ise Süleyman odur; kim yüksek mevsiye geçerse, onun sözü geçer, kudret onda olur
Mürüvvete endaze olmaz; iyiliğin haddi yoktur Gönülden ne koparsa
__________________
- N -
N
Namaza meyli olmayanın kulağı ezanda olmaz; Bir işle alakası olmayan, ona ait olan şeyler de ilgi duymaz
Ne doğrarsan aşına o çıkar karşına; İnsan ne kadar çalışırsa o kadar kazanır
Ne ekersen onu biçersin; Yapılan hareketlerin neticesini önceki hareketler hazırlar
Ne oldum dememeli ne olacağım demeli; İnsan bu gününe güvenmemeli, geleceğini düşünmelidir
Ne verirsen elinle o gider seninle; İnsanın bu dünyada yaptığı bir iyiliğin ahıratte karşılığını göreceğini belirten dini bir inancı ifade eder
Nerde çokluk orda bokluk; Kalabalık yerlerde karışıklık çıkar
Nerde hareket orda bereket; Çok çalışıp gayret gösteren kimselerin kazançları da çok olur
__________________
- O,ö -
O,Ö
Oğlan dayıya kız halaya çeker; Doğan çocuğun kızsa halaya, erkekse dayıya çekeceği hakkında bir inancı anlatır
Olacakla öleceğe çare yoktur; Alna yazılan mutlaka başa gelir, mani olunmaz
Ödünç güle güle gider ağlaya ağlaya gelir; Ödünç verilen şey yeni gider yıpranmış döner
Öfke baldan tatlıdır; Kızmak insanlara kolay ve tatlı gelir
Öfkeyle kalkan zararla oturur; Öfkeye kapılarak yapılan bir iş sonradan pişmanlık gerektirir
Ölmüş eşek kurttan korkmaz; Çekinecek bir şeyi olmayan, hiç kimseden korkmaz
Ölüm hak miras helal; Ölenin arkasından miras paylaşılmalıdır anlamında kullanılan bir söz
Ölürse yer beğensin kalırsa el beğensin; Çocuğunu terbiye etmekte sert davrananların felsefesidir
__________________
P - P
Papaz her gün pilav yemez; İnsan her zaman aynı şartları bulamaz
Para parayı çeker; Parası olanın daha fazla para kazanmağa imkanı vardır
Parayı veren düdüğü çalar; İnsan parasını verdikten sonra istediği şeyi elde edebilir
Perşenmenin gelişi çarşambadan bellidir; Bir şeyin neticesi başından belli olur
__________________
- R -
R
Rahvan at kendini yorar; Bir işi işgüzarlık ederek ve gereksiz yere üstünde durarak uzatanın zararı kendisinindir
Rençber kırk yılda, tüccar kırk günde; El emeği ve alın teriyle para kazanmanın zorluğunu, buna karşılık uygunsuz yollardan kazanmanın kolaylığını anlatır
Rüzgar eken, fırtına biçer; Boyundan büyük işlere karışan veya kendi menfaati için başkalarının işini bozan sonunda zararlı çıkar
Paranın yüzü sıcaktır; Para ile her şey yaptırabilir
Rüzgar esmeyince yaprak kımıldamaz; Ortaya çıkan her olayın veya durumun bir sebebi vardır
Rüzgarlı havanın kuytusu, yağmurlu havanın uykusu; Tehlikeli durumlardan kaçınmalı ve üstüne vazife olmayan işlere karışmamalıdır
Pilav yiyen kaşığını yanında (belinde) taşır; Bir işi yapmak isteyen önceden hazır olmalıdır
__________________
- S,ş -
S,Ş
Sabah ola hayır ola; her günün ne getireceği belli değildir Bir işin daha sonra görüşülmesinin daha iyi olacağını belirtmek için kullanılır
Sabır ile koruk helva, dut yaprağı atlas olur; Sabır ile her iş halledilir
Sabreden derviş muradına ermiş; Sabretmesini bilenler sonunda istedikleri şeye kavuşurlar
Saçın ak mı, karamı? önüne düşünce görürsün; Bir işin iyi veya kötü olduğu, neticesinde belli olur
Safa ile yenen cefa ile kazanılır; Parayı kazanmak zor, harcamak kolaydır
Sağır işitmez, uydurur (yakıştırır); Sağır duymaz fakat söylene kelimeye en uygununu bulur
Sakla samanı gelir zamanı; Her şeyi har vurup harman savurmamalıdır, kıymetsiz bir şey bile zamanında faydalıdır
Sakınılan (esirgenen) göze çöp batar; Çok dikkat edilen ve titiz davranılan bir işte muhakkak aksilik olur
Sarmısağı gelin etmişler, kırk gün kokusu çıkmamış; İnsanları ardan zaman geçmeden tanıyamayız İnsanlar çok belirli bazı kusurlarını bile bir müddet saklayabilirler
Sen zot, ben zot, ineğe kim verecek ot? veya Sen ağa ben ağa, bu ineği kim sağa; Herkes üzerine düşen vazifeyi yapmalıdır
Serçeden korkan darı ekmez; Bir şeyin sakıncasını düşünen o işi yapmağa kalkışmamalıdır
Sırça köşkte oturan, komşusuna taş atmaz; Durumu çok nazik olan insan konuşurken ileri geri laf etmez, etrafı kollar
Sırrını açma (açma sırrını) dosduna çünkü (dostunun dostu vardır) o da söyler dostuna; İnsan sırrını en güvendiği kimseye bile söylememelidir
Sinek küçüktür ama mide bulandırır; Bazı küçük olaylar insanı çileden çıkarmak için kafidir
Son pişmanlık fayda vermez (etmez); Her şeyin neticesini baştan düşünüp ona göre tedbir almalıdır Yoksa elden bir şey gelmez
Sirkesini, sarmısağını düşünen paçayı yiyemez; Her işe başarabilmek için bazı fedakarlıklara katlanmal lazımdır
Sona kalan dona kalır; Her işi vaktinde yapmalıdır
Sora sora Bağdat (kabe) bulunur; Başkalarının bilgisinden faydalanarak her şey bilinebilir ve bulunabilir
Soydur çeker (boktur kokar); Herkes az çok soyunun özellikllerini taşır
Söyleyene bakma, söyletene bak; Her işin yapılmasına sebep olan bir şey vardır
Sözünü bil, pişir, ağzını der, devşir; İnsan düşünerek ve sözlerini tartarak konuşmalıdır
Su testisi su yolunda kırılır; Kötü işlerde uğraşan kimse yine o işten zarar görür
Su uyur düşman uyumaz; İnsan düşmanına güvenmemelidir, ondan gelecek kötülüğe karşı hazırlıklı olmalıdır
Suyun yavaş akanından, insanın yere bakanından kork; Sinsilerden çekinmelidir
Sür git demememişler, gör geç demişler; İnsan çevresiyle ilgilenmeli ve etrafındaki şeyleri tanıyıp öğrenmelidir
Sükut ikrardan gelir (sayılır); İtiraz etmemek kabul manasına gelir
Sürüden ayrılanı (ayrılan koyunu, kuzuyu) kurt kapar; Bir topluluktan ayrılanın başına türlü felaketler gelir
Sütten ağzı yanan, yoğurdu (ayranı) üfleyerek yer (içer); Tecrübeli insan daima ihtiyatlı olur
Şeriatın kestiği parmak acımaz; Adil olan kanunların verdiği en ağır cezaya bile insan katlanır
Şık şık (çık çık) eden nalçadır iş bitiren akçedir; Bütün işler parayla olur
__________________
- T -
T
Taş düştüğü yerde ağarır (kalır); (Taş yerinde ağırdır), insan tanıdığı, bilindiği çevre içinde değer taşır
Taşıma suyu ile değirmen dönmez; Bir işi yaparken yeteri kadar malzeme olmalıdır
Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi olmamış; Önemsiz insanların büyük insanlara dargınlığı bir mana ifade etmez
Tekkeyi bekleyen çorbayı içer; Sabrederek çalışanlar sonunda mükafatını görürler
Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş; Herkes dengini bulur
Terazi var tartı vari her bir şeyin vakti var; Her şey ölçülü ve sıralı yapılmalıdır
Tereciye tere (Tarhuncuya tarhun) satılmaz; Bir işin esasını bilen kimseyi o konuda aldatmak zordur
Terzi kendi söküğünü (dikişini) dikemez; İnsanlar kendine ait işlerde ihmalkardırlar
Tilkinin dönüp (gezip) geleceği yer kürkçü dükkanıdır; Her insanın eninde sonunda gideceği yer, esas yetiştiği yerdir
Tok açın halinden bilmez (anlamaz); Refah içinde yaşayanlar, fakirlerin çektiği sıkıntıdan habersizdirler
Tok ağırlaması (ağırlamak) güçtür (güç olur); Karnı doymuş bir kimseye kolay kolay yiyecek beğendirilmez
Tabak (debbağ) sevdiği deriyi yerden yere çarpar; Gerçek dost iyiliği için sevdiğini incitir
__________________
U,ü - U,Ü
Ucuz etin yahnisi (suyu) tatsız (kara, pek) olur; Ucuz mal genellikle kötü olur
Ummadığın taş baş yarar; Hiç gösterişi olmayan şeyler ve insanlar bazen umulmadık işler yaparlar
Üç göç bir yangın yerini tutar; Göçler malı mülkü zarara uğratır
Üveye etme özünde bulursun, geline etme kızında bulursun; Başkalarının evlatlarına kötü davrananlar, kendi evlatlarında cezalarını bulurlar
Üzüm üzüme baka baka kararır; İnsan yakında olanın huyunu kapar;
Üzümü ye de bağını sorma; Önemli olan sebep değil sonuçtur
__________________
V,Y
Vakitsiz öten horozun başını keserler; İnsan yapacağı işin zamanını hesaba katmalıdır
Var varlatır yok söyletir; Parası olan her şeyi yapabilir, olmayanda ise sıkıntı kavga eksik olmaz
Varsa (var mı) pulun herkes kulun, yoksa (yok mu) pulun dardır yolun; Parası olana herkes itibar eder, olmayana kimse bakmaz
Yalancının evi yanmış kimse inanmamış; Daima yalan söyleyene doğru söylese kimse inanmaz
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar; Söylenen bir yalan er geç ortaya çıkar
Yanlış hesap Bağdat'tan döner; Yanlış iş muhakkak bir zaman sonra ortaya çıkar
Yarım elme gönül alma; Maksat gönül almak olduktan sonra ufak bir şeyle de hatır hoş edilir
Yaş yetmiş iş bitmiş; Yaşı ilerlemiş insanlardan fayda beklenmez
Yavaş atın tekmesi pek olur; Yumuşak insanların kızdıkları zaman herkesten zararlı olabileceklerini anlatmak için kullanılan bir söz
Yazın gölge hoş, kışın çuval boş; Tembellik eden aç kalır
Yavuz hırsız ev sahibini bastırır; Açıkgöz kimse haksız olduğu zamanda da haklı çıkmasını bilir
Yemeyenin malını yerler; Malına sahip olmayan elinden kaçırır
Yerin kulağı var; Gizli bir şey söylerken dikkatli olmalı, umulmadık yerden işitilebilir
Yiğidin malı meydandadır; Çıplak gezmekten hoşlanan ve utanması, sıkılması olmayan kimselerle alay etmek için kullanılan bir söz
Yiğit lakabıyla anılır; Yiğit kazandığı ünle tanınır
Yoktan yonga çıkmaz; Olmayan şeyden hiç bir şey elde edilmez
Yol bilen kervana katılmaz; Bilgisi olan başkalarına muhtaç olmaz
Yol ile giden yanılmaz; Bir şeyi usulüyle yapan zahmet çekmez
Yol yürümekle borç vermekle tükenir; Her iş üzerinde çalışmakla tamamlanır
Yolcu yolunda gerek; Herkes kendi işinde olmalıdır
Yörük at yemini arttırır; Çok çalışıp faydalı olan insanlar kendi değerlerini yükseltirler
Yumurtada kıl bitmez; Olmayacak işten bir sonuç beklememelidir
Yuvarlanan taş yosun tutmaz; Çalışan kimse daima zinde kalır
Yuvayı yapan dişi kuştur; veya Yuvayı dişi kuş yapar; Ailenin düzenini sağlayan ve aileyi yaşatan kadındır
Yüz verme arsız olur, az verme hırsız olur; Çok yüz verilen arsız olur, eline az para verilen daha ister, hırsız olur
__________________
- Z -
Z
Zaman sana uymazsa sen zamana uy; Zamana aykırı hareket etmektense ona uymak lazımdır
Zararın neresinden dönülürse kardır; zararlı bir işe devam etmemelidir
Zengin arabasını dağdan aşırır, züğürt düz ovada yolunu şaşırır; Zengine her kapı açılı, fakirin ise olacak işi bile ters gider
Zenginin malı züğürdün çenesini yorar; Elinde bir şey olmayanlar devamlı şekilde zenginlerin yaşayışlarından bahsederler
Zora dağlar dayanmaz; Kuvvetin, azmin önünde engel durmaz
Zorla güzellik olmaz; Zorla bir şey elde edilmez
Zurnada peşrev olmaz, ne çıkarsa bahtına; Her alet, her malzeme isteneni vermez
Züğürt olup düşmektense uyuz olup kaşınmak daha yeğdir; Hareketsiz oturmak, bir şey yapmamaktan çok önemsiz de olsa bir iş yapma hayırlıdır
Züğürtlük zadeliği bozar; Parasızlık, kibarın gösterişini bozar
Zürefanın düşkünü beyaz giyer kış günü; Parasız kalmış kibar, görünüşü bozulmasın diye her şeye razı olur