pro.engineer
Üye
Ben Namazı Senin Gibi ÇulsuzlaraBıraktım !
Adam, bineceği otobüsün kalkmasına bir
saatten fazla bir süre olduğu için, terminalin
yarı aydınlık koridorlarını arşınlıyordu.
Ellerini yıkamak üzere biraz ilerideki mescide
yanaştığında, iş tulumları giymiş bir genç
ona doğru gelerek: - Herhalde namaz kılacaksınız!. dedi. Abdest alma yerimiz de mevcuttur. Adam, elindeki sigaranın külünü
delikanlının ayakları dibine silkelerken: - Sen herhalde görevlisin!. diye diklendi. Ne iş yaparsın burda? Delikanlı, köşedeki süpürgeyi gösterip: - Temizlikçiyim efendim!. diye kekeledi. Lavabo ve tuvaleti temizliyorum. Adam onu alaycı bir gözle süzerken: - Ben namazı senin gibi çulsuzlara bıraktım!. dedi. Bu iş size öyle yakışıyor ki!.. Temizlikçi genç, adamın hakaretine
aldırmayacak kadar olgundu. Fakat namaza
karşı yaptığı saygısızlık, canını çok sıkmıştı.
Vereceği cevabı bir süre düşündükten sonra,
susmayı tercih ederek işine döndü. Adam, mağrur adımlarla uzaklaşırken,
başının döndüğünü hissetti. Sırtından
çıkartarak koluna aldığı kaşe paltonun
ağırlığını da, sanki ilk defa fark ediyordu. Biraz önce yediği iki porsiyon kebap,
herhalde tansiyonunu yükseltmiş ve
kendisini halsiz bırakmıştı. Birkaç adım daha
attığında, aniden fenalaşarak diz üstü çöktü. Allah'tan ki paltosu, ondan önce yere
serilmiş ve yeni aldığı takım elbisenin
kirlenmesini engellemişti. Adam, çömelmiş
vaziyette olmasına rağmen fırıldak gibi
dönen başını yere dayayarak bir müddet
dinlendi ve doğrulduğunda, aynı rahatsızlığı duyarak hareketini tekrarladı. Fakat,
başkaları tarafından görülmüş olmaktan
endişe ediyordu. Bunun için başını yerden
kaldırıp sağa sola bakındığında, terminalin
çaycısı olduğu anlaşılan bir gençle karşılaştı. Çaycı onu saygıyla selamlayıp: - Allah kabul etsin bey amca!. dedi. Ama kıble biraz daha sağa doğruydu.
Not: Alıntıdır
Linkleri görüntülemek için kayıt olmalısınız
Adam, bineceği otobüsün kalkmasına bir
saatten fazla bir süre olduğu için, terminalin
yarı aydınlık koridorlarını arşınlıyordu.
Ellerini yıkamak üzere biraz ilerideki mescide
yanaştığında, iş tulumları giymiş bir genç
ona doğru gelerek: - Herhalde namaz kılacaksınız!. dedi. Abdest alma yerimiz de mevcuttur. Adam, elindeki sigaranın külünü
delikanlının ayakları dibine silkelerken: - Sen herhalde görevlisin!. diye diklendi. Ne iş yaparsın burda? Delikanlı, köşedeki süpürgeyi gösterip: - Temizlikçiyim efendim!. diye kekeledi. Lavabo ve tuvaleti temizliyorum. Adam onu alaycı bir gözle süzerken: - Ben namazı senin gibi çulsuzlara bıraktım!. dedi. Bu iş size öyle yakışıyor ki!.. Temizlikçi genç, adamın hakaretine
aldırmayacak kadar olgundu. Fakat namaza
karşı yaptığı saygısızlık, canını çok sıkmıştı.
Vereceği cevabı bir süre düşündükten sonra,
susmayı tercih ederek işine döndü. Adam, mağrur adımlarla uzaklaşırken,
başının döndüğünü hissetti. Sırtından
çıkartarak koluna aldığı kaşe paltonun
ağırlığını da, sanki ilk defa fark ediyordu. Biraz önce yediği iki porsiyon kebap,
herhalde tansiyonunu yükseltmiş ve
kendisini halsiz bırakmıştı. Birkaç adım daha
attığında, aniden fenalaşarak diz üstü çöktü. Allah'tan ki paltosu, ondan önce yere
serilmiş ve yeni aldığı takım elbisenin
kirlenmesini engellemişti. Adam, çömelmiş
vaziyette olmasına rağmen fırıldak gibi
dönen başını yere dayayarak bir müddet
dinlendi ve doğrulduğunda, aynı rahatsızlığı duyarak hareketini tekrarladı. Fakat,
başkaları tarafından görülmüş olmaktan
endişe ediyordu. Bunun için başını yerden
kaldırıp sağa sola bakındığında, terminalin
çaycısı olduğu anlaşılan bir gençle karşılaştı. Çaycı onu saygıyla selamlayıp: - Allah kabul etsin bey amca!. dedi. Ama kıble biraz daha sağa doğruydu.
Not: Alıntıdır