Anneler Günü Mektup Öneri Örnekleri

Sponsorlu Bağlantılar

EroL

EroL

Emekli Yönetici
    Konu Sahibi
Anneler Günü Mektup Öneri Örnekleri
Anneler günü ile ilgili mektuplar arasından anneler günü anneme mektup yazmak istiyorum diyenler için güzel bir örnek teşkil ediyor.

Sevgili Anneciğim

Ne garip; yeni yeni farkediyorum ki, çocukları anne olunca çocuklaşıyor anneler... Ve insan, zamanın nasıl insafsız bir öğütücü olduğunu bu rol değişiminde anlıyor. Eminim karnındaki ilk tekmemden, hatta doktorların 'Bundan sonra ağır kaldırmak yok' müjdesinden beridir iki kişilik yaşıyorsun yaşamı...
Doğum odasında bir küçük el saçlarına tutununca değişti herşey ve o el, o saçtan hiç eksik olmasın istedin.

Kimbilir kaç geceyi karyola başuçlarında derin iç çekişler dinleyip hüzünlenerek uykusuz geçirdin, kaç emzirme seansında bitkin uyuyakaldın. O gün bugündür hayatı, bir toprakla çiçeği kadar ortak üretiyor, tüketiyoruz.
Yolboyu, kusurlarını hiç görmedik birbirimizin, yeteneklerimizi abarttık karşılıklı; toz kondurmadık üzerimize, kol kanat gerdik... Ben dünyanın en iyi evladıydım, sense tarihin en iyi annesi... Her çığlıkta başucumda biteceğini bilmenin güveniyle büyüdüm. Her derdimde benden çok dertleneceğini bilmenin o bencil alışkanlığıyla ayakta kaldım.

Sevginle donandım...
Ama sonra birden o korkunç çark devreye girdi ve yaşamın acımasız kuralı işledi ;
Büyüdüm... Senin kollarında 'sen'den habersiz, bambaşka bir 'ben' çıktı ortaya. Bazen o eski 'ben'e hiç benzemeyen bir 'ben'... Çünkü farkettim ki anlattığın masalların yaşamda karşılığı yokmuş. Kızlar bir prens umuduyla kurbağaları öpedursun, ben her yalanda burnumu yokladım. Şaşırdım. Bostandaki lahanaların, ısırılmış lahanaların ve benzeri pastoral ninnilerin modasının geçtiğini gördüm sokakta...

Söyleyemedim sana...
'Yaşamın değiştiğini, eski tecrübelerin artık eskisi kadar geçerli olmadığını' anlatan kitapları salonun ortasında açık bıraktım, açıp okuyasın diye...
Her kuşağın o vazgeçilmez ikilemi depreşti yeniden; 'Devir de amma değişti' diye yakınırken sen; ben ilginle boğulduğumdan dertlendim. Bir yerim yaralandığında 'Anam görürse ne kadar üzülür' diye gizlemeye çalışmak küçük bir çocuk için nasıl bir yüktür bilir misin? Acından çok onda yaratacağın acı, acıtır canını...

Oysa ne çok acılar paylaştık seninle...
Ve ne çok sevinçler yaşadık beraber...Nasıl dar günlerde yardıma koşup, kaç şenliğine ortak olduk birbirimizin? ... Lakin artık kafesten uçma vaktiydi.'Danaların girdiği bostan'da ayakta kalabilmenin yolu, tek başına kanat çırpmayı öğrenmekten geçiyordu.

Yargıladık birbirimizi bir dönem...Sorguladık... Sen bana eş dost çocuklarını örnek gösterdikçe, ben seni eş dost ebeveynleriyle kıyaslar oldum. Sen her sohbete 'Bizim çocukluğumuzda...' diye başladıkça ben, değişen takvim yapraklarını koydum önüne...

Nasıl da zalim bir çark bu değil mi? Doğuyor, doğuruyor ve günün birinde yuvadan uçacağını bile bile koca bir ömrü karşılıksız veriyorsun... ...Ve hayat birden ıssız bir adaya dönüşüveriyor. Sonrası kâh bir kapı zili beklentisi, kâh bir mektup, kâh bir telefon sesi... Gizliden gizliye özlenen bir torun müjdesi... Fotoğraflar sarardıkça solan bir yaşam ve uzaklaştıkça yakınlaştığımız bir mazinin geri dönmez anıları... Yazılarla konuştuk öyle zamanlarda...Bakışlarla anlaştık. Ağlaştık birbirimizden gizleyerek acılarımızı... Bir mimikle özleştik, bir gülüşle kavuştuk. Ben büyürken seni de büyüttüm.

Şimdi çok daha iyi anlıyoruz birbirimizi...
Çünkü küçücük bir el saçlarımı kavrıyor geceleri...
Karyola başlarında uykusuz geceler geçiriyorum.
Pastoral ninnilerle büyütüyoruz oğlumu;
yalancı çocukların burunları uzuyor masallarda, öpülen kurbağalar prens oluyor.

...Ve yaşamın değiştiğini, eski tecrübelerin geçersizleştiğini anlatan kitapları kaldırıyoruz salondan gizli gizli... O korkunç çark, acımasız bir hızla dönmeye devam ediyor. Zaman, öğütüyor kuşakları... İnsan ancak mahrum kalınca anlıyor sevginin değerini...Bense sevginden mahrum kalmaya fazla dayanamayacağımı biliyorum.

O yüzden bu Anneler Günü'nde sana upuzun bir ömür diliyorum.
Hem biliyor musun? 'SENİ ÇOK SEVİYORUM'..

Anneye mektup

Herkes beni güçlü sanıyor anne. Oysa ne kadar güçsüz olduğumu bir tek sen bilirsin. Senin gözünde halâ küçük bir kız çocuğuyum hiç büyümüyorum büyümek de istemiyorum. Sanki yirmiüç değil yedi yaşındayım. Sana o kadar ihtiyacım var ki anne. Sakın beni sensiz bırakma. Ellerimi bırakma sakın anne... Sakın bir yıldız gibi kayıp gitme mavi gökyüzümden anne...

Sen varsan her şey güzel anne. Daha bir emin basıyorum yere... Adımlarım daha hızlı yüreğimde daha çok umut var anne... Her şeyi daha çok seviyorum seninle. Seninle daha çok gülüyorum daha az üzülüyorum.
Küçük şeylerden mutlu oluyorum çocuklar gibi oyun oynuyorum sokaklarda...
Utanmıyorum yaşımdan yada biri görürse ne der korkusu yok içimde...
Çantamı atıp bir yere top oynuyorum sokak çocuklarıyla yine cam kırıyorum
cama çıkınca komşular yine kaçıyorum anne... Kalp kırmıyorum anne hiç beceremedim bunu...Cam kırıyorum o yüzden kimse beni sana şikayete
gelmiyor... Kimseyi sırtından vurmadım anne... Kalleşliği öğrenemedim...
Çekip gitmeyi de... Zoru seçtim hep kolayı hiç sevmedim sevemedim...

Birini sevmedimse hiç sevemedim.... Sevdiğimi ölümüne sevdim anne...
Beni bırakıp hayatımdan gidene kadar gittiğinde bir daha sevmedim anne...
Aşık oldum; korkmadım aşktan nede acı çekmekten... Aldım sevdiğimi karşıma sevdiğimi söyledim. Bana deli dediler bu yüzden anne... Sevmek delilikse ben zırdeliyim... Ben senden öğrendim anne ölümüne sevmeyi...
Babamdan öğrendim sevdiğini sahiplenmeyi... İster sevsinler ister sevmesinler... İster söylesinler ister söylemesinler... Ben yine de severim...
ben yine söylerim sevdiğimi anne...

Minik bir yüreğe; koca bir aşkı yüzlerce dostu sığdırdım anne... Hepsi senin kadar sevdiler beni... Kimi ablam kimi abim kimi kardeşim kimi dostum
oldular... Hepsine bir lakap taktım anne. Galiba ben halâ büyümedim anne.. Onların da yüreğinde benim yerim ayrı anne... Onlar da benim gibi anne.. Ben onlar için deliyürek oldum cankız oldum karakız oldum asikız oldum... Görüyorsun ki anne insanları sevmekle başladı her şey... Cana can katmakla
başladı her şey... Senin kınalı kuzun ilk göz ağrın karakızın aslında çoktan büyüdü anne... Hayatı tanıdı.. Düştü kalktı... Yine yoluna devam etti dostlarla...
Bazen ben bile şaşıyorum kendime... Güçlü olan ben miyim? Yoksa içimdeki
küçük kız mı? Karıştırıyorum bazen bu iki kimliğimi anne... Üzüldüğümde sen
yoksan yanımda içimdeki küçük kıza sarılıp ağlıyorum ona dert yanıyorum...
Bazen düşünüyorum o küçük kızı benimle beraber mi doğurdun? Ben büyüdükçe o hep küçülüyor küçük kalıyor anne... Belki de bu yüzdendir sen beni görünce onunla karıştırıyorsun... Çünki ben yirmiüç o yedi yaşında anne... Bunu kimseye söyleme anne... Onlar yine beni olgun sansınlar anne...

Büyümek ne zor be anne. Sokağın en yaramaz kızı iken şimdi bir şirkette
'.... Hanım' diye çağrılmak zoruma gidiyor. Hanım'lık bize mi kaldı anne..
Ne güzel kardeşim dostum ablacığım abiciğim demek... Bu Bey ve Hanım da nereden çıktı anne... Senelerdir hiç alışmadım alışmak da istemedim...
Bizde bir kadın eşine Bey der... Bir erkek kadınına Hanım der...
Resmiyetlik bize göre değil anne... Bir insan ne ise o olmalı her yerde...
Babam yaşında ki adamlar senin yaşındaki kadınlar 'buyrun efendim' diyor... Sinirlerim tepeme çıkıyor anne... Ben sıkıldım böyle kalıplaşmış sözlerden... İltifat edeceğim kibar olacağım diye şekilden şekile giriyorlar anne... Nede komik oluyorlar anne... Bize bunlar tuhaf geliyor annne...
Meselâ 'seni seviyorum' demekten korkuyorlar anne... Sizleri diyorlar ne anlamı kalıyor o sevginin anne... Sanki söyleyince bir şey kaybediyorlar...
Onlar bir insanı sevmenin korkusunu yaşıyorlar... Bense bir çok insanı sevmenin mutluluğunu yaşıyorum birini kaybetmekten korkuyorum sadece...

Bunları içimden geldiği için sana yazıyorum anne... Çünki yarın sabah seni bir hasteneye bırakıp yine işime döneceğim... Bunu nasıl yapacağım bilmiyorum ama sen istediğin için yapmaya çalışacağım anne... Sabahtan beri ağlıyorum anne.... Ya bir daha gelmezsen eve diye... Ya bir daha kınalı kuzum demezsen... İşten çıkıp yanına geldiğimde gözlerini açmazsan ben nasıl olurum anne... O an senin gibi bende gözlerimi kapatırım anne... Ve bir daha açmam anne... Sana söz veriyorum anne güçlü bir kız olacağım... Dimdik ayakta duracağım anne... Kardeşlerime kendime babama yokluğunu aratmayacağım anne...

Sende bana söz ver sende bize söz ver anne... Beyaz önlüklü amcalar seni bilmediğim hastanenin koridorlarında benden alıp bizden alıp götürünce tekrar geleceğine ve gözlerini açacağına söz ver anne... Söz mü anne? ...
Anne soğuk odada üşümeyecek koridorlar da kaybolmayacaksın değil mi? Yüreğimin koridorlarında olduğunu hatırla anne beni bul... bizi bul anne sakın kaybetme.... Sensiz yaşayamayacağımızı sakın unutma anne....

Seninle hep gurur duydum senin benimle gurur duyduğun gibi. Menekşe'm
Seni Çok Seviyorum. Senin için ölürüm anne... Ne olur papatyanı üzme ben seni hiç üzmedim... İyi ki senin kızınım iyi ki her şeyimle sana benziyorum anne... Allah'a emanet ol canım anneciğim... Ellerinden öpüyorum...

Anneler Günü anneme mektup

Bu yazıyı sana adadım annem. Sensizliğinde, çekilmeyen bir günün anlam ve önemi üzerine bir şeyler karalamak için oturduğumda, bilgisayarımın başına, sana dair bir şeyler yazmak istedim. Biliyorum sen bunu okuyamayacaksın, bilemeyeceksin, okunduğunu da göremeyeceksin ama olsun senin yerine duygularımı paylaştığım insanlar okuyacak.

Bu yazı sana annem. Sana yazdım ya bu yazıyı, ellerim titreyerek, gözlerim dolarak ve ağlayarak. Hiçbir abartma yok sözlerimde, eğer duyuyor, işitiyorsan gittiğin yerlerde. Yalnızca, sevgimi değil, sensizliğe alışamadığımı da bilmeni isterim.Alışamadım ya, alışmak ta istemiyorum hani !.. Zor geliyor ölüm, zor geliyor sensizlik !.. Tüm dünya herkes annesinin “anneler gününü” kutlayacakken, senin gününü kutlayamamak, ellerini öpememek, hep birlikte gülüp eğlenememek zor geliyor. Zor geliyor, her akşam eve geldiğimde oturduğun koltukta seni görememek. Zor geliyor, yaptığın yemekleri bulamamak. Zor geliyor, bayramlarda sabah erkenden güzelce giyinip, bayram gezmesine gitmek. Ne yaparsın? Alıştırmışım kendimi bir kere !.

Her bayram sabahı, ilk önce anamın elini öpmeye kendimi. Ne yaparsın alıştırmışsın bir kere, seni böyle sevmeye..
Yarın Pazar, herkes anasına koşup gidecek, hediyeler verecek, ellerini öpecek. Ben sana hediye alamadım annem, ama kabul edersen eğer, bir iki damla gözyaşı ve bir kuru dua okurum ardından. Ha bir de, hani o çok sevdiğin türkü vardı ya, onu da çalarım senin için, hepsi bu !.. Türkü dedim de, bir ara soluklandım ara verdim yazmaya. O çok sevdiğin türküyü bir kez daha dinledim. Hatta, tekrar tekrar çalmaya başladığında devam ediyorum şimdi yazmaya !.. Ellerim titreyerek ve boğazıma bir şeyler takılarak !.. Ama kararlıyım, yazılacak bu yazı !.. Ne de güzel söylüyor Neşet Ertaş “Zahidem” diye diye..

Kızgınım sana !.. Kızgınım erken gitmene !.. Kızgınım ya, elinden bir şey gelmediğinin de farkındayım. Elimden bir şey gelmediğinin de !.. Ama keşke biraz daha kalsaydın bizimle be annem. Biraz daha kalıp, her sabah sesini duyup, hayır duanı alsaydım. Kalsaydın da, yarın elini öpmeye gelseydim. Ama olmazdı değil mi? Olmadı da ! Olamadı !

Kızgınım kendime aslında biliyor musun? Seni senle daha fazla yaşayamadığım için !.. Kızgınım, çünkü değerini şimdi daha iyi anlıyorum. Kızgınım çünkü, yokluğunda o ev çekilmiyor ! Kızgınım çünkü, bayram bile bayram değil sen yokken !. Hele ki yarın hiç gelsin istemiyorum. Ama zamanı durdurmak mümkün olsaydı, seni göndermezdim zaten, öyle değil mi ?

Sen yoksun ya artık !. Her gün arayıp, "terliklerini giydin mi " demeyi bile çok özledim. Senin özlemin hiç bir şeye benzemiyormuş, bunu anladım. Evet, zamanı durduramıyoruz ve kayıplarımızı geri getiremiyoruz. Çocuk değilim artık !. Yakıştıramıyorum ağlamayı kendime, her resmine baktığımda. Merak etme, şimdi geçer. Zaten sürekli gözü sulu biri değilim bilirsin. Melankoliyim bugün ya, ondandır !.. Hani görürsen eğer oralardan üzülme. Geçer birazdan bu halim. Yalnızca, sıkılganım biraz. Hepsi bu !.

Sen gittiğin yerde, artık acı çekmiyorsun, sevdiklerini de gördün mü oralarda !.. Biz senin sevgini ve nurunu her zaman hissediyoruz içimizde, gözün arkada kalmasın. Hepimiz iyiyiz ve seni her geçen gün biraz daha seviyor, biraz daha anlıyoruz. Ve daha bir arar olduk.. Meğer seni ne kadar seviyormuşuz.. Keşke zamanında bunları söyleyebilseydim. Ne bileyim, insanın annesi her zaman yanında olacakmış gibi gelmişti o zamanlar !: Yanılmışım.. Affet! Hatta, sağlığında ve aramızdayken, seni üzdüysem ya da kırdıysam milyarlarca özür gönlümden. Sen yalnızca bir kere affet. Resmin masamda !.. Seni unutmamak için !.. Sana baktıkça kalanların ve yanımdakilerin kıymetini daha iyi bilmek için !.. Ve hep seninle beraber olabilmek için !..

Artık bitirmem gerekiyor bu yazıyı !.. Seni özledim, hasretin ilk günkü gibi !. İyi senin gibi bir annem olmuş. Ne mutlu bana !. Yarın da burada olmayacaksın ya ! Anneler günün kutlu olsun !.. Anneler gününde bu şiir senin için, sana hediyem olsun:

Anne Sevdası

Anne, bahar geliyor uyansana
Çık altın eşikte bekle beni,
En güzel tılsımları buldum sana
Koklayabilmek için nefesini.

Yeni açmış şu erik hatırlatır
Bana ağaçları çok sevdiğimi,
Sevginle mi ıslanmış şu sonsuz kır,
O kara bırakmışsın gözlerini.

Gül güzel annem benim, benim rüyam
İçimden çiçekli bir yol var sana,
Senin yerine biraz ben uyusam
Anne bahar geliyor uyansana.

Ve gittiğin yerde mutlu ol ki, seni çok seven bir oğul bıraktın buralarda !.. Yine bildiğin gibi !.. Senin verdiğin edep ve terbiyeyle !.. Sensiz olsa da, hep seninle !...

Oğlun..
 


Üst Alt