Doğuş Pertez
Admin
Ahmet Haşim Edebi Kişiliği
Ahmet Haşimin Edebi Kişiliği,
Ahmet Haşim Edebi Kişiliği Kısaca,
Ahmet Haşim Edebi Kişiliği Hakkında Bilgi
Ahmet Haşim Edebi Kişiliği;
Şiir anlayışını önce Dergâh'ta "Şiirde Mânâ ve Vuzuh" makalesinde, sonra da Piyâle'nin önsözünde "Şiir Hakkında Bazı Mülâhazalar" adıyla açıkladı Haşim'e göre; şiirin dili "nesir gibi anlaşılmak için değil, fakat duyulmak üzere vücut bulmuş, musiki ile söz arasında, sözden ziyade musikiye yakın"dır Bu dil bir açıklama vasıtası değil bir telkin vasıtasıdır Şiirde önemli olan "kelimenin mânâsı değil, cümledeki telaffuz kıymetidir" Şiirin anlam bakımından açık olması gerekmez "En derin ve en müessir (tesirli) şiir herkesin istediği tarzda anlayacağı" şiirdir Şiirin doğduğu yer şuuraltıdır Konu ise sadece terennüm için bir vesiledir
Bu şiir anlayışıyla sembolistlerin şiir anlayışı arasında yakınlık bulunmaktadır Ancak sembolist şiirin esas unsuru olan sembol Hâşim'in şiirlerinde yoktur Dış âleme ait gözlemlerinin iç âlemde yarattığı izlenimleri aksettiren şiirleri onun empresyonist (izlenimci) şiir anlayışından etkilendiğini göstermektedir
Şiirlerinde yalnız aruzu kullandı Çocukluk anıları, aşk ve tabiat şiirlerine hakim olan temalardır İçine kapanık ve hassas bir insan olan Hâşim'in şiirlerinde gerçek hayattan uzak, hayalî bir âleme sığınma isteği görülür 1921 e kadar yazdığı şiirlerinin dili Servet-i Fünûn dilinden farksızdır Bu tarihten sonra yazdıklarında konuşma diline yaklaştığı görülmektedir Çeşitli nazım şekillerini denedi; daha çok da serbest müstezatı tercih etti
Şiir dışında, nesir alanında fıkra, [deneme], gezi notları ve hatıra türünde yazılan yazıları da vardır Nesir dili şiirlerinden daha sadedir Nesirlerinde açık, berrak, nükteli, bazen de alaycı ve iğneleyici bir üslûp kullandı.
Ahmet Haşim Edebi Kişiliği Kısaca,
Ahmet Haşim Edebi Kişiliği Hakkında Bilgi
Ahmet Haşim Edebi Kişiliği;
Şiir anlayışını önce Dergâh'ta "Şiirde Mânâ ve Vuzuh" makalesinde, sonra da Piyâle'nin önsözünde "Şiir Hakkında Bazı Mülâhazalar" adıyla açıkladı Haşim'e göre; şiirin dili "nesir gibi anlaşılmak için değil, fakat duyulmak üzere vücut bulmuş, musiki ile söz arasında, sözden ziyade musikiye yakın"dır Bu dil bir açıklama vasıtası değil bir telkin vasıtasıdır Şiirde önemli olan "kelimenin mânâsı değil, cümledeki telaffuz kıymetidir" Şiirin anlam bakımından açık olması gerekmez "En derin ve en müessir (tesirli) şiir herkesin istediği tarzda anlayacağı" şiirdir Şiirin doğduğu yer şuuraltıdır Konu ise sadece terennüm için bir vesiledir
Bu şiir anlayışıyla sembolistlerin şiir anlayışı arasında yakınlık bulunmaktadır Ancak sembolist şiirin esas unsuru olan sembol Hâşim'in şiirlerinde yoktur Dış âleme ait gözlemlerinin iç âlemde yarattığı izlenimleri aksettiren şiirleri onun empresyonist (izlenimci) şiir anlayışından etkilendiğini göstermektedir
Şiirlerinde yalnız aruzu kullandı Çocukluk anıları, aşk ve tabiat şiirlerine hakim olan temalardır İçine kapanık ve hassas bir insan olan Hâşim'in şiirlerinde gerçek hayattan uzak, hayalî bir âleme sığınma isteği görülür 1921 e kadar yazdığı şiirlerinin dili Servet-i Fünûn dilinden farksızdır Bu tarihten sonra yazdıklarında konuşma diline yaklaştığı görülmektedir Çeşitli nazım şekillerini denedi; daha çok da serbest müstezatı tercih etti
Şiir dışında, nesir alanında fıkra, [deneme], gezi notları ve hatıra türünde yazılan yazıları da vardır Nesir dili şiirlerinden daha sadedir Nesirlerinde açık, berrak, nükteli, bazen de alaycı ve iğneleyici bir üslûp kullandı.