29 ekim cumhuriyet bayramı yazı

Sponsorlu Bağlantılar

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Doğuş Pertez

Doğuş Pertez

Admin
    Konu Sahibi
29 ekim cumhuriyet bayramı yazı
29 ekim cumhuriyet bayramı yazılar,
29 ekim cumhuriyet bayramı ile ilgili yazı yazı,
cumhuriyet bayramı ile ilgili yazı,


Türk milleti dünya tarihine her daim yön vermiş, tarih boyunca hürriyetinden asla taviz vermeden devleti ebed müddet anlayışını her zaman yaşatmış ve canlı tutmuştur. Bu şuurla hareket eden aziz milletimiz Çin’e karşı Kür Şad olabilmiş, Bizans’a diz çöktürmüş,”ya sen beni alırsın yahut ben seni” diyerek İstanbul’u aziz kılmıştır.

1. Dünya Harbi’nin sonrasında da, emperyalist güçler hasta adam olarak gördüğü Türk milletini tarih sahnesinden silme gayretiyle, Türklüğe bir kez daha saldırmış, ancak tek dişi kalmış bu canavar büyük Türk milleti karşısında yine hezimete uğramıştır. İstiklâl Harbi’nin neticesinde kazanılan bu zafer, cumhuriyetle taçlandırılmıştır.

Cumhuriyet, Türk Milleti’nin zalime boyun eğmeyeceğinin en büyük işaretidir.

Büyük Türk milliyetçisi Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve arkadaşlarının Türk milletinden aldıkları güçle kurdukları ve aziz milletimizin 85. yılına eriştirdiği Türkiye Cumhuriyeti, Türk milliyetçileri tarafından kıyamete kadar aynı ülküyle yaşatılacaktır.

Türk milletinin birliğine, devletinin bağımsızlığına göz dikenler; kahramanlıklarla dolu Türk tarihini iyi okumalıdırlar. Türk tarihinin her sayfasında göreceklerdir ki; aziz milletimiz, canına kastedenleri gazabıyla kahretmiştir. Bugün Türk milletine düşmanlık güdenlerin sonu da dün Çanakkale’deki, Sakarya’daki, Dumlupınar’daki düşmanların sonu gibi olacaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle, aziz milletimizin Cumhuriyet Bayramı’nı kutluyoruz; başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere; silah arkadaşlarını ve bütün şehitlerimizi saygı, rahmet ve minnetle anıyoruz.

Ruhları şâd, mekanları cennet olsun.


29 ekim 1923 cumhuriyet bayramı ile ilgili yaz,
29 ekim cumhuriyet bayramı ile ilgili kompozisyon



Kurtuluş Savaşı’mızın zaferle sonuçlanmasını ve Lozan Antlaşması’yla bağımsızlığımızın onaylanmasını takiben artık mevcut devlet yönetiminin daha açık biçimde isim alması gerekiyordu. Gerçi Milli Mücadele’yi Büyük Önder Atatürk’ün başkanlığında başarıyla yürüten “Türkiye Büyük Millet Meclisi” ve bu meclisin içinden çıkan “Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti” yapısı ve işleyişi yönünden ismi konmamış bir cumhuriyet yönetiminden farksızdı.
Ancak bu yönetime çağdaş dünyanın gözünde daha belirgin bir nitelik kazandırma amacıyla 29 Ekim 1923 günü yapılan Anayasa değişikliği ile Cumhuriyet ilan edildi.
Cumhuriyetegemenliğin kaynağının millete ait olduğunu kabul eden devlet şekli demektir; bir diğer ifade ile devletin temel organlarının seçimle iş başına geldiği bir yönetim biçimidir.Bu rejimde Devlet Başkanı olan Cumhurbaşkanı da milletçe ya da milletin temsilcisi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilir. Cumhuriyet yönetimi bu niteliği ile şüphesiz ki demokrasi ilkesinin en gelişmiş şekli demokrasi ilkesinin en iyi uygulanmasını sağlayan bir siyasi rejimdir.
Cumhuriyet yönetiminin birinci özelliği seçim esasına dayanan bir yönetim oluşudur. Söz konusu seçim gerek seçme gerekse seçilme hakkı açısından belli bir kişiye belli bir gruba belli bir sınıfa ait değildir; bütünüyle millete aittir. Cumhuriyetle yönetilen bir devlette bir görevin ilahi bir kuvvete dayanması ya da babadan oğula geçmesi gibi bir usul de yoktur ve olmaz. Cumhuriyet yönetiminde seçimle iş başına gelenlerin görev süresi belli bir dönemi kapsar; yani cumhuriyet rejiminde ömür boyu bir görev söz konusu olamaz.
Cumhuriyet rejiminin ikinci bir özelliği bu rejim her şeyden önce kamu yararını ön planda tutan kamu yararına dayanan bir yönetim şeklidir. Çünkü Cumhuriyet rejimi gücünü dayanağını kişi grup ve sınıf egemenliğinden değil geniş halk kitlesinin bütününden millet iradesinden almaktadır.
Bu yıl 80. yıldönümünü kutladığımız Cumhuriyet rejimi memleketimize milletimize sayılamayacak kadar çok şeyler kazandırmıştır. Bir kere Cumhuriyet yönetimi devlet yaşantımıza siyasi yaşantımıza egemenliğin bir kişiye bir gruba bir sınıfa değil doğrudan millete ait olduğu gerçeğini kazandırmıştır. Çünkü bundan evvel Osmanlı Devleti’nde egemenliğin kaynağı ilahi iradeye dayanıyor bunu da Sultan-Halife sıfatıyla bir kişi temsil ediyordu. Millet haklarını yok eden milli iradeyi geçersiz kılan bu çağ dışı anlayış memleketimizde ancak Cumhuriyet rejimi ile ortadan kaldırılmıştır.
Cumhuriyet rejiminin bütün vatandaşları yasa önünde eşit sayması onlar arasında hiçbir ayrıcalık tanımaması onların devlet yönetimine eşit olarak katılımını sağlaması vatandaşların temel hak ve özgürlüklerini devlet teminatı altına alışı milli birlik ve beraberliğimiz açısından da birleştirici ve pekiştirici olmuş milli sınırlarımız içinde hiçbir ayrıcalık yapmaksızın bütün vatandaşlarımızın paylaştığı yararlandığı bu nedenle korumaya ve yaşatmaya kararlı olduğu bir yönetim haline gelmiştir.
Cumhuriyet rejimi aynı zamanda insan unsuruna verdiği değer insan hak ve özgürlüklerine gösterdiği saygı nedeniyledir ki çağdaşlaşmayı çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmayı en iyi şekilde gerçekleştiren bir ortam oluşturmuştur. Diyebiliriz ki Türkiye’nin çağ atlaması milletimizin Atatürk’ün önderliğinde her türlü engeli aşarak uygar bir toplum haline gelişi laik ve demokratik cumhuriyet rejimi sayesinde mümkün olabilmiştir.
İşte bize kazandırdığı bu değerler nedeniyle laik ve demokratik Cumhuriyet rejimi memleketimizin ve devletimizin geleceği bakımından o derece önemlidir ki Anayasamızda “Türkiye Cumhuriyeti’nin idare şeklinin Cumhuriyet olduğu” hükmünün değiştirilemeyeceği değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği ayrı bir anayasa maddesiyle teminat altına alınmıştır.
Gençlerimiz ve her gelecek kuşak bilmelidir ki bu vatanda kurduğumuz Cumhuriyet yönetimi Atatürk’ün önderliğinde bir ölüm kalım savaşından sonra gerçekleştirilmiştir. Bu büyük başarının arkasında binlerce şehidin binlerce gazinin harcı vardır. Bu bakımdan kurulan bu büyük eserin her yönü ile gelişmesi geliştirilmesi doğabilecek her türlü tehlikeden titizlikle korunması Cumhuriyet kuşaklarının Atatürk’e ve onun devrim arkadaşlarına borçlu olduğu kaçınılmaz bir görevdir. Şüphesiz ki Cumhuriyet kuşakları bu görevin bilinci içinde kendilerine bırakılan emaneti sürekli koruyacaklar Türkiye Cumhuriyeti’ni Büyük Önder’in çizdiği yolda sonsuza dek yaşatacaklardır.

29 ekim cumhuriyet bayramı ile ilgili yazı
29 ekim ile ilgili yazı ve kompozisyon


Cumhuriyet Bayramı 29 Ekim 1923'te Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)'nin Cumhuriyeti ilan etmesinin kutlandığı Türkiye'nin resmî bayramlarından biri.

Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılması ve Ulusal Kurtuluş Savaşı sonrası M. K. Atatürk'ün önderliğinde Türkiye Devleti'nin bir cumhuriyet olduğu 29 Ekim 1923'te ilan edilmiştir.

Cumhuriyet öncesi

Osmanlı Devleti hüküm sürdüğü 624 yılda 36 padişah tarafından yönetilmiştir. Son padişahı Vahdettin'dir.

Padişah şah kral hakan sultan gibi tek kişiye dayalı yönetim sistemine "mutlakiyet" denir. Mutlakiyet yönetiminde egemenlik kayıtsız şartsız tek bir kişidedir.

Mutlakiyetle yönetilen ülkelerde zamanla ülkeyi yöneten tek kişiye yardımcı olsun diye meclis kuruldu. Meclis üyeleri halkın dileklerini yöneticiye duyurur yasa tasarısını hazırlardı. Bu yasa taslakları yönetici tarafından benimsendiğinde yasalaşırdı. Bu yönetim biçimine "meşrutiyet" denir. Meşrutiyette meclisin yetkileri sembolik düzeyde olabileceği gibi bir cumhuriyetteki kadar geniş de olabilir. Osmanlı Devletinde 1876 ve 1908 yıllarında iki kez meşrutiyet ilan edilmiştir.

Birinci Dünya Savaşı İkinci Meşrutiyet'in ilanından 6 yıl sonra 1914'te başladı. Bu savaşa dünyanın belli başlı devletleri katıldı. Dört yıl süren savaş İttifak Devletleri'yle birlikte Osmanlı İmparatorluğu'nun yenik sayılmasıyla sonuçlandı ve Osmanlı toprakları İngiltere Yunanistan Fransa İtalya gibi devletler tarafından işgal edildi.

Cumhuriyetin ilanı

Mustafa Kemal Paşa Osmanlı hükümeti tarafından bölgede düzeni sağlaması için Osmanlı Devleti'nin bir gemisi ile 19 Mayıs 1919'da Samsun'a gönderildi. Ülkenin çoğu ilinde kongreler düzenledi. "Tek bir egemenlik var o da Milli egemenliktir. Ülkeyi yine ulusun kendi gücü kurtaracaktır." ilkesiyle yurdun her tarafından gelen ulus temsilcileri (milletvekilleri) 23 Nisan 1920 günü Ankara'da Büyük Millet Meclisi'nde toplandı. Meclis Mustafa Kemal Paşa'yı "Meclis Başkanı" olarak seçti. Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde Büyük Millet Meclisi Türk Kurtuluş Savaşı'nı başlattı. Halk ve düzenli ordular düşmana karşı savaş verdiler omuz omuza mücadele ettiler.

Kurtuluş Savaşı'nın zaferle sonuçlanmasını takiben 1 Kasım 1922'de TBMM saltanatı lağvetti. Padişah Vahdettin "vatan haini" ilan edildi ve yurdu terk etti.

24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre'nin Lozan şehrinde Lozan Üniversitesi'nde Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileri ile İngiltere Fransa İtalya Japonya Yunanistan Romanya Bulgaristan Portekiz Belçika SSCB ve Yugoslavya temsilcileri tarafından Lozan Barış Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma ile yeni bir devletin temelleri atılmıştır. Fakat devletin yönetim biçimi henüz belirlenmemiştir.

İkinci dönem Büyük Millet Meclisi 11 Ağustos 1923'te ilk toplantısını yaptı. 13 Ekim 1923'te Ankara başkent ilan edildi. Atatürk; egemenliğin ulusa dayandığı bir sistem olan cumhuriyet yönetiminin ilanı için hazırlıklar yapmaya başladı. 28 Ekim 1923 akşamı yakın arkadaşlarını Çankaya'da yemeğe çağırdı. Onlara "Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz." dedi.

29 Ekim 1923 günü Atatürk milletvekilleri ile görüştükten sonra taslağı hazırlanan "Cumhuriyet" önergesini Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne verdi. Meclis önergeyi kabul etti.

Böylece Türkiye devletinin yönetimi biçimi "Cumhuriyet" olarak adı "Türkiye Cumhuriyeti Devleti" olarak belirlendi. Atatürk kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk "Cumhurbaşkanı" oldu. Cumhuriyetin ilanı yurtta sevinç ve coşku ile karşılandı.

Cumhuriyette Atatürk'ün de söylediği üzere "Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur." Ulus kendini yönetme yetkisini kendilerine temsil eden milletvekilleri aracılığı ile kullanır. Cumhuriyet yönetiminde yurttaşın seçme ve seçilme hakkı vardır. Seçilen temsilciler yasaları tasarlar ve yöneticileri ulus adına denetler. Ulus seçimle yöneticileri seçebilir.



Bayram kabul edilmesi

29 Ekim 1923'te TBMM Teşkilât-ı Esasiye Kanunu'nda (1921 Anayasası) yaptığı değişiklikle devletin yönetim biçimini "cumhuriyet" olarak ilan etti. Bu ilan aynı gece atılan 101 pare top ile kutlandı. 1924 yılında "cumhuriyetin ilanı" şenliklerle kutlandı.

2 Şubat 1925'de Hariciye Vekaleti'nce (Dışişleri Bakanlığı) düzenlenen bir kanun teklifinde 29 Ekim'in bayram olması önerildi. Bu öneri metninde "Medeni ülkelerden her biri kendisi için millî bayram olmak üzere tek bir gün kabul etmiştir. Her millet bu şekilde belirlediği günü resmî özel gün sayarak yalnız o günü gerek ülke içinde gerek dış temsilciliklerinde millî törenle icra eder... Yabancılara da kutlattırılması gereken Türkiye Cumhuriyeti'nin ve milletimizin resmî özel gününü öteki medeni ülkeler gibi bir gün olarak belirlemek lazımdır. O gün ise cumhuriyetin ilanı günü olan 29 Ekim'den başkası olmamalıdır."dendi. Bu teklif Meclis Anayasa Komisyonu tarafından incelendi ve 18 Nisan 1925'te karara bağlandı. 19 Nisan'da bu teklif TBMM tarafından kabul edildi. 628 sayılı bu kanun ile 29 Ekim 1925'ten itibaren "bu gün" ülke içinde ve dış temsilciliklerde bayram olarak kutlandı.

* Madde 1 - Türkiye dahil ve haricinde devlet namına yapılacak bayram merasimi cumhuriyetin ilan edildiği 29 teşrinievvel günü icra edilir.
* Madde 2 - İşbu millî bayram merasiminin icrasiyle sair bayramlarda icra olunacak merasimin tarzı İcra Vekilleri Heyeti'nce tayin olunur.
* Madde 3 - Bu kanun neşri tarihinden muteberdir.
* Madde 4 - Bu kanunun icrasına İcra Vekilleri Heyeti memurdur.

Cumhuriyet sonrası

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı günü bütün resmî daireler özel işyerleri ve eğitim kurumları resmî tatildir. Tatil her yıl 28 Ekim günü saat 13:00'de başlar.

Ulusal bir bayram olan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı günümüzde de her yıl resmî törenlerle kutlanır. Stadyumlarda kutlama törenleri düzenlenir. 29 Ekim günü tüm okullar meydanlar süslenir çeşitli etkinlikler yapılır. Okullarda şiirler okunur marşlar söylenir. Cumhuriyetle ilgili oyunlar sergiler paneller halka açık olarak düzenlenir. Çoğu yurttaş kutlama amacıyla evlerine kırmızı-beyaz Türk Bayrağı'nı asar.

Cumhuriyet yurttaşların seçme ve seçilme hakkının olduğu bir yönetimdir. Ulus temsilcilerinin kabul ettiği yasalarla ülkenin yönetilmesidir. Cumhuriyet yönetiminde söz ulusundur. Cumhuriyeti korumak kollamak yaşatmak her Türk vatandaşının ödevidir.
 

cruel37

Üye
Hocam kaç tane konu açtın bravo diyorum cumhuriyet bayramı kutlu olsun bunun birde oyununu bile çıkarmışlar
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...


Üst Alt