Doğuş Pertez
Admin
Hakka Suresi ( Arapça / Türkçe / Yazılışı / Okunuşu )
Rahman Rahim olan Allah'ın adıyla
- 'Elbette gerçekleşecek olan' (kıyamet).
- Nedir o 'muhakkak gerçekleşecek olan?'
- O gerçekleşecek olanı (kıyameti) sana bildiren nedir?
- Semud ve Ad (toplumları), karia’yı yalan saydılar.
- Bu nedenle Semud (halkı), korkunç bir sesle helak edildi.
- Ad (halkın)a gelince; onlar da, uğultu yüklü, azgın bir kasırga ile helak edildiler.
- (Allah) Onu, yedi gece ve sekiz gün, aralık vermeksizin üzerlerine musallat etti. Öyle ki, o kavmin, orada sanki içi kof hurma kütükleriymiş gibi çarpılıp yere yıkıldığını görürsün.
- Şimdi onlardan hiç arta kalan (bir şey) görüyor musun?
- Firavun (kavmi), ondan öncekiler ve yerle bir olan şehirler (halkı da hep) o hata ile (tarih sahnesine) geldiler.
- Böylece Rablerinin elçisine isyan ettiler. Bu yüzden onları, şiddeti gittikçe artan bir yakalayışla yakaladı.
- Gerçek şu ki, su taştığı zaman, o gemide Biz sizi taşıdık;
- Öyle ki, onu sizlere bir ibret (hatırlatma ve öğüt) kılalım. 'Gerçeği belleyip kavrayabilen' kullar da onu belleyip-kavrasın.'
- Artık sur'a tek bir üfürülüşle üfürüleceği.
- Yeryüzü ve dağlar yerlerinden oynatılıp kaldırılacağı, ardından tek bir çarpma ile birbirlerine çarpılıp parça parça olacağı zaman.
- İşte o gün, vakıa (bir gerçek olan kıyamet) artık vukubulmuş (gerçekleşmiş)tur.
- Gök yarılıp-çatlamıştır; artık o gün, 'sarkmış-za'fa uğramıştır.'
- Melek(ler) ise, onun çevresi üzerindedir. O gün, Rabbinin arşını onların da üstünde sekiz (melek) taşır.
- Siz o gün arzolunursunuz; sizden yana hiçbir gizli (şey), gizli kalmaz.
- Artık kitabı sağ-eline verilen kişi, der ki: "Alın, kitabımı okuyun."
- "Çünkü ben, gerçekten hesabıma kavuşacağımı sanmış (anlamış)tım."
- Artık o, hoşnut bir yaşama içindedir.
- Yüksek bir cennette.
- Devşirilecek (meyve ve eşsiz ürün)leri pek yakındır.
- "Geride kalan günlerde, 'peşin olarak sunduklarınıza karşılık olmak üzere,' afiyetle yiyin ve için."
- Kitabı sol eline verilen ise; o da, der ki: "Bana keşke kitabım verilmeseydi."
- "Hesabımı hiç bilmeseydim."
- "Keşke o (ölüm herşeyi) kesip bitirseydi.
- "Malım bana hiçbir yarar sağlayamadı."
- "Güç ve kudretim yok olup gitti."
- (Allah buyruk verir "Onu tutuklayın, hemen bağlayın."
- "Sonra çılgın alevlerin içine atın."
- "Daha sonra onu, uzunluğu yetmiş arşın olan bir zincire vurup gönderin."
- "Çünkü, o, büyük olan Allah'a iman etmiyordu."
- "Yoksula yemek vermeye destekçi olmazdı."
- "Bundan dolayı bugün, kendisine hiçbir sıcak dost yoktur."
- "İrin ve kan karışımından başka bir yemek yoktur."
- "Bunu da, hata edenlerden başkası yemez."
- Hayır; gördüklerinize yemin ederim,
- Görmediklerinize de.
- Hiç şüphesiz o (Kur'an), şerefli bir elçinin kesin sözüdür.
- O, bir şairin sözü değildir. Ne az inanıyorsunuz?
- Bir kahinin de sözü değildir. Ne az öğüt alıp-düşünüyorsunuz?
- Alemlerin Rabbinden bir indirilmedir.
- Eğer o, Bize karşı bazı sözleri uydurup-söylemiş olsaydı.
- Muhakkak onun sağ-elini (bütün güç ve kudretini) çekip-alıverirdik.
- Sonra onun can damarını elbette keserdik.
- O zaman, sizden hiç kimse araya girerek bunu kendisinden engelleyip-uzaklaştıramazdı.
- Çünkü o (Kur'an, Allah'tan sakınan) muttakiler için bir öğüttür.
- Elbette Biz, içinizde yalanlayanların bulunduğunu biliyoruz.
- Gerçekten o (Kur'an), kafirler için bir hasrettir.
- Ve şüphesiz o, kesin bir gerçektir (hakku'l-yakîn).
- Öyleyse, büyük Rabbini ismiyle tesbih et.