Eski Türklerde Dİn Ve İnanış Şamanlık Etkisi Ve Kam

Sponsorlu Bağlantılar

' KalendeR '

' KalendeR '

Üye
    Konu Sahibi
Eski Türklerde Dİn Ve İnanış Şamanlık Etkisi Ve Kam

ESKİ TÜRKLERDE DİN

Birçok tarih kitaplarında eski Türklerin şaman Dini’ne sahip oldukları söylenir. Aslında Türklerin kendilerine ait bir dinleri vardı, Şamanlık sonradan bu dinle karışmıştır.”Şaman”kelimesi Tanguzca’dır. Şamanlık da Sibirya da ortaya çıkmıştır. Türkler “şaman yerine “kam” derler. Kam tabiatüstü kuvvetlerle temasa geçebilen insandır. Bunlar kendilerine göre bir takım usuller letrans haline girer, yani kendilerinden geçer ve normal insanların görüp işitemediği şeylerden haber verirdi. Bu halleriyle kam veya şamanlar din adamı olmaktan ziyade bir er kabile büyücüsü durumunda idiler. Gelecekten haber verirler, hastaları iyileştirirler, ruhlar âleminde neler olup bittiğini bilirlerdi. Hâlbuki din deyince her şeyden önce evren ve insan hakkında, en uzak geçmişi ve en uzak geleceği de için de almak üzere, belli bir açıklama getiren inanç sitemi anlıyoruz.

Türklerin bir dinleri vardı. Bu din her şeyden önce bir tanrı inancı ihtiva ediyordu. Eski Türklerin tek tanrıya mı, yoksa birçok tanrılara mı inandığı konusunda tartışmalar yapılmıştır. Bugünkü bilgimize göre Türkler ”Tengri” dedikleri bir yaratıcıya inanıyorlardı. Tengri, bugün kullandığımız tanrı kelimesinin eski şeklidir. Onlara göre dünyayı ve her şeyi tanrı yaratmıştır. O göğün dokuzuncu katanda otururdu. Gök dokuz kat olduğu gibi, yerde dokuz kattır. İnsanlar bunları orta yerinde bulunuyorlardı. Yukarı göğe doğru ruhlar, üstün varlıklar; aşağı yere doğru da aşağı ve kötü mahlûklar otururdu. Tanrı’dan başka kutsal olan şeylerde vardır, ama bunlar tanrı değildir. Tanrı tekti.

Tabiat kuvvetlerinin ve tabiata dâhil olan birçok şeylerin birer ruhları bulunduğuna inanılırdı. Bu ruhların bir kısmından iyilik, bir kısmından kötülük gelir. Tabiat ruhları için at ve koyun kurban edilirdi. Göğe ve güneşe saygı gösterirler selam verirlerdi, ama onlara tapmazlardı.

İnsan ölünce ruhu bedenden çıkıp giderdi. İyi insanların ruhları uçmağ denilen bir çeşit cennete gider, kötüler cehennemlik olurlardı.

Tanrı’nın irmesinin üstünlüğüne inanır, her işte onun rızasını almaya çalışırlardı. Kaza ve kadere inanırlar, tanrı öyle istediği için bir işin öyle olduğunu kabul ederlerdi. Gök-Tanrı bütün dünyanın yaratıcısı olmak la birlikte, o zaman “Türk Tanrısı” dedikleri de oluyordu, çünkü onlar tanrının istediği gibi yaşayan insanlardı. Tanrı onları düşmanlarına karşı zafere kavuşturuyordu. Hatta dünyanın nizamını Türklere vermişti, çünkü Türklerin başında kutsal bir sülalenin temsilcileri bulunmaktaydı.

Böyle bir inanışının Türklerin yaşadıkları hayat gibi onların cihangirlik, fatihlik ruhlarına da uygun düştüğü görülmektedir. Nitekim karşılaştıkları başka dinler onları hareketli ve savaşçı tabiatlarına uygun gelmediği için kabul etmediler. Göktürler’in ilk yıllarında Budistler onların ülkelerin de tapınaklar kuruyorlar, taraftar topluyorlardı. Mukan Kağan’ın ölümü üzerine onun yerine geçen Tabo kağan Budist rahibelerini ve onların tapınaklarının korumaya kalktığı zaman beyleri bu işe karşı çıktı. Aynı şekilde bilge kağan Tao Dini’nin ve Budizm’in Türkler arasında yayılmasına göz yumunca, bilge Tonyukuk buna karşı çıkmış, bu dinlerin Türk milleti’ni uyuşturacağını söyleyerek engellemişti.

İlk defa Uygur kağanı Bilge kağan Tibet seferi sırasında Mani Dini’ni kabul etti ve halkı bu dine çevirmeleri için yanında Mani rahipleri getirirdi. Uygur devleti böylece resmen Mani Dini’ne girmişti. Daha sonra Uygurların bir kısmı Budist oldular. Avrupa’ya giden Türklerin dinleri, karşılaştıkları kavimlerin dinlerine göre, oldukça basitti. Türkler yerleşik hayata doğru geçtikçe bu gelişmiş dinler onlara cazip geliyordu. Bu yüzden hangi yabancı kültürle karşılaşmışlarsa oranın dini inançlarını kolayca benimsemişlerdir. Böylece kimi Taoist, kimi Budist, kimi maniheist, kimi Yahudi ve kimi Hıristiyan olarak diğer Türk topluluklarından ayrı düşüyorlar, zamanla Budist veya Hıristiyan kitle içinde eriyip gidiyorlardı. Tarihte ilk defa İslam Dini bütün Türkleri birleştiren bir din olmuştur.
 


Üst Alt